23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet Sahibi: Cumhurıyçt Matbaacılık ve Gazetecılik Turk Anonim Şirkeli adına N»dir N»di 0 Genel Yayın Muduru: Hasan CemaJ. Müessese Müdürıi: Emine Ujaklıgil, Yazj Ijleri Müduru: Ok«> Goıtrasin. 0 Hat>er Merkezî Müdürü: Valçın Baver, Sayfa Duzeni Yöneımeni: Ali A£*r. 0 Temstkıier ANKARA Ahmeı Ta». IZMtR: Hikme) Çetınkaya, ADANA: Çrtin Ygenoğlıj I; Polilika: Otal Ba$bagl(. Dı; Haberier: Eıgını Bala. Ekonomi Ctngiz Turtun, I; Sendıka: Şiiknn KHrnd, Kültur Crtd l a « . Egîtım: Genca> !?B>ton. Haber Araştınna: Umei Berkan. Vun Har-erltT N«rdel Dogan. Spor Danısmajıı Abdtükadir Yüccfcnaıı. Dıa YazıUr: kemn Çafcşlan, \m>tırma: Şafıûı Alpa). Duzeltme Abdudalı Yızıcı. 0 koonünator: Ahmeı Korulsu, 0 Maü Uler: Eıol Erituc 9 Muhascbe Bulftıc \fcwr 0 Bulçc-Planlama: Sojp (Kmanbes<Mj*lu # Kcklam: A»r Tonm. 9 Ek YaytnJar: HuİM \twJ • Idare: H«M->ın Gunr. 9 HlKme Oada ÇeKk. 0 Bılgı-lşleın: Nul lıul. • Persond: Sevp BosUnaoifcı. &Hnn w Hnwr Ojmhunyc! Malbaaabk vc Gazctcalık T.VŞ. TUrk Oa* CJİ 39/4] -H"4 l«- PK: 246-lsunbul Td: 512 05 Oi (20 hal). TMo: 22246 Faı: (II 526 60 72 # Burohr Ankm: Zı» Gokalp Blv Inkılap S. So: 19/4, Tö: 133 II 41-47. Ttfcjc 42344 FKU (4) 133 05 65 0 bmr H Ziya Blv. 1352 Si'3, "fi± 13 12 30, Töot 52359 Fıx: (51) 19 53 «0 0 Aıbıu: Inonu Cai 119 S Na 1 K» I, Td !9 37 52 (4 haı), Tdot 6215!, RB: (71) 19 37 52 TAKVİM: 19 MAYIS 1990 tmsak: 3.48 Güneş: 5.36 Öğle: 13.05 Ikindi: 17.02 Akşam: 20.25 Yaısı: 22.05 Üniversitelerarası Kurul toplandı • • «« 'Universite YOK'ün şemsiyesi altında' Kurul Başkanı Prof. Bozer, Milli Eğitim Bakanı'nın rektörlerden yeni üniversiteler yaşası için tasarı istemesini eleştirerek "Üniversiteler YÖK'ün şemsiyesi altındadır" dedi. YÖK Başkanı Prof. Doğramacı, paralı universite kararnamesinin hükümeti ilgilendireı bir konu olduğunu öne sürdü. ANKARA (Cumhuriyet Buro- su) — Yasal dayanaktan yoksun olduğu belirlenen, üniversüeler- de paralı sisteme geçilmesine iliş- kin kanun hükmünde kararname ile yeni üniversiteler yasası konu- sundaki tartışmalar sürüyor. YÖK Başkanı Prof. Dr. İhsan Doğramacı, son kararnamenin hükümeti ilgilendiren bir konu olduğunu, ancak bu konuda KHK ile değişiklik yapılabilece- ğini öne sürdü. Üniversitelerara- sı Kurul Başkanı Prof. Dr. Yük- sel Bozer ise Milli Eğitim Baka- nı Avni Akyol'un yeni üniversi- teler yasası konusunda YÖK'ü at- layarak direkt üniversitelerden görüş i»temesini eleşürdi ve "üni- versiteler YÖK'ün şemsiyesi altındadır" dedi. YÖK Başkanı Prof. Dr. thsan Doğramacı, üniversitelerde paralı eğitime geçişi ve vakıf üniversi- telerine genel bütçeden yardım yapılmasını öngören 418 sayılı kararnamenin yasal dayanağı ko- nusunda konuşmaktan kaçındı. Söz konusu kararnamenin çık- masında, Cumhurbaşkanı Turgut Özal nezdindeki girişimleri ile et- kili olduğu belirtilen Doğrama- cı, yasallık tartışmasının kendile- rini değil hükümeti ilgilendirdi- ğini söyledi. Cumhuriyet'in soru- larını yanıtlayan Doğramacı, "KHK ik persondle ilgili düzen- lemeler dışında değişiklik yapıl- masının mümkün olmadıgının" hatırlatılması üzerine, "Hayır, KHK ile değişiklik yapılabilir. 89 haziranında çıkan bir düzenlente var. Bu değişiklik yasasında, KHK ile Yükseköğrenim Kanu- nu'nda da değişiklik yapılabilir deniliyor. O maddeyi iyi okuyun" dedi. Üniversitelerarası Kurul dün toplandı. Kurul Başkanı ve Ha- cettepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yüksel Bozer, Milli Eğitim Bakanı Akyol'un yeni üniversiteler yasası ile ilgili ola- rak doğrudan rektörlerden görüş istemesini eleştirerek "üniversite- lerin YÖK'ün şemsiyesi altında bulunduğunu" savundu. "Yeni kanunun hazırlanmasında takip edilen yolda pek isabel olmadığı için" Akyol'a görüş bildirmedi- ğini anlatan Bozer, gazetecilerin sorulan üzerine, "her üniversite- nin fikrini aldım diyebilraek için geniş bir tabana yaymak, aslın- da hiçbir sonuç alınmamasını baştan istemektir" dedi. Üniversitelerarası Kurulu, öğ- leden sonra Cumhurbaşkanı Tur- gut Özal ve Milli Eğitim Bakanı Avni Akyol'un da katılımıyla ye- niden toplandı. Toplantıya Ma- liye Bakanhğı'ndan uzmanların da katılması dikkati çekti. Bası- na kapalı olarak iki saat kadar süren toplantıdan sonra sorulan yanıtlayan Prof. Dr. Doğramacı, toplantıda rektörlerin ekonomik sorunlannı ve kadro isteklerini dile getirdiklerini söyledi. Bu arada kurul toplantısının sabahki bölümüne katılmayan Milli Eğitim Bakanı Akyol'un, Özal'ın da katıldığı ikinci toplan- tıdan çıkarken kendisine üniver- siteler yasa taslağını gönderme- leri konusunda rektörlerden ta- lepte bulunduğu gözlendi. Üniversitelerarası Kurul'da boş üyelikler için seçim yapıldı. Seçim sonucu boş bulunan YÖK üyelik- lerine Prof. Dr. Sait Dilik, Prof. Dr. Alilla Sezgin ve Prof. Dr. Sa- lih Özel getirildi. Yasa önerısi Diğer yandan SHP'den ayrıla- rak bağımsız olan Kars Milletve- kili Mahmut Alınak ve arkadaş- ları öğrenci harçlarının kaldırıl- ması için yasa önerisi verdiler. SHP Istanbul Milletvekili Mustafa Sarıgül, universite harç- ları ile ilgili yeni düzenleme ve özel okul fiyatlarının arttırılma- sını protesto etmek için dün Tak- sim Meydanı'nda basın toplantısı düzenledi. Orhan Veli'nin arkadaşı 35 yıllık sürgün gazeteci Erol Güney İstanbuVa geldi Keclisi şiirlerde kaldıMEHMED KEMAL Bebek'te otobüse bindim. Git- miyor, saatin dolrnasını bekliyor. Gözüm telaşlı bir adama ilişti. Otobüse bir biniyor, bir iniyor. Belü ki otobüsün nereye gideceği- ni soruyor. Bundan ötürü telaşlı. Bu adam bana yabancı değil, bir yerlerden gözüm ısırıyor. Sonunda bu garip yolcunun kım olduğunu buldum. Beşiktaş- ta otobüsten inerken yakaladım. "Siz Erol Günej misiniz?" "Evet" dedi. Ben de adımı söyledim. Hemen sarmaş dolaş olduk. Onun saçla- rı tümden dökülmüş, benim sa- kallarım var. Birbirimizi tanıma- mız hayli güç, ama tanıdık. Kimdi bu adam? Bundan otuz beş yıl önce Menderes'in yurtdışı ettiği gazeteciydı. Ben yaştaki ga- zeteciler onu çok iyi tanırlar. Gençler ise onu Orhan Veli'nin şi- irlerinden lamr. Orhan Veli bir şi- irinde şöyle der: "Erol Güney'in kedisinin bahar •nevsiminde ve toplum meseleleri karşısında takındıgı tavın anlatır bir şiirdir." Erkek kedi ve ciğer Ardından şür gelir. "Bir erkek kediyle bir parça ci- ier, Dünyadan bütün beldedigi. Ne i>i!" İkinci bir şür daha var, "Erol Güney'in kedisini anlatır şiirdir." Onu da yazaJım. "Çıkar mısın pazar giinü soka- lste böyle olursun. Böyle yattığııı yerde Düşunur düşünür, Dnrursun." Orhan Veli'nin iki kedili şiiri daha varsa da bunlann Erol Gü- ney'in kedisiyle ilgisi yoktur. Bur- da kedi üstilne bir ayraç açalım. Erol Güney'in ünlü kedisinin adı Edibe. Edibe, edebiyatın ede- binden geliyor. Bütün dostlan bu kediyi adıyla çağınyor. Siz Edibe deyip geçmeyin. Tam 22 yıl yaşı- yor. Yaşamı boyunca Erol ile bir- likte dünyayı dolaşıyor. Erol, Vi- etnam savaşında gazetecilik eder- ken ölüyor. Kedinin ölümü östü- ne, "Bari bir uıezar yaphrsaydın" diyorum. "Vietnam'da olmasam belki bir Orhan Veli, Erol Güney'in kedisi 'Edibe' için 2 şür yazmıştı: "Bir erkek kediyle, bir parça ciğ / Dünyadan bütün beklediği/Neiyi." "Çıkar mısın pazar günü sokağa / İşte böyle olursun / Böyle yattığın yerde / Düşünür düşünür / Durursun." Edibe tam 22yılyaşamıştı. 1955'te bir haber nedeniyle Menderes tarafından yurtdışına çıkarılan Erol Güney yıllarca yabancı gazete ve ajanslarda muhabirlik, yazarlık yapn. Güney, Orhan Veli'nin Rumelihisan 'ndaki heykelini görünce duygulandı. PORTRE/EROL GÜNEY 1914'te Odesa'da doğdu. 1920'de ailesi ile tstanbul'a geldi. Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü'nde okudu. Nurullah Ataç'ın başkanlığındaki Tercüme Bürosu'nda çalıştı. Orhan Veli, Melih Cevdet, Oktay Rifat ve Sabahattin Eyuboğlu ile aynı çevrelerde bulundu. Ajans France Press muhabirliği yaparken 1955'te bir haber nedeniyle yurtdışına çıkanldı. Le Monde gazetesi ve AFP'de çalıştı. 1956'da Israil'e gitti ve orada Yediot Ahranot adlı gazetenin dış politika yorurocusu oldu. HaJenaynı îsrail gazetesinde dış politika yazarlığını sürdürüyor. En pahah 6 Alo' TürkiyeVie • ANKARA (AA) — Türkiye, OECD ülkeleri içinde telefon hizmetlerinin en pahalı olduğu ülke olarak belirlendi. OECD tarafından hazırlanan bir raporda 24 sanayileşmiş ülkede uluslararası telefon fiyatları karşılaştınldı. Raporda, Türkiye, OECD ülkeleri içinde, yurtdışı telefon görüşmelerinin en pahalı olduğu ülke olarak belirlendi. OECD ortalaması 100 kabul edilerek yapılan hesaplamalarda, Türkiye/nin yurtdışı telefon görüşmelerinde OECD ortalamasının 26.3 puan üzerinde olduğu saptandı. "Villalara af EROL GÜNEY—35yıl sonra çok özlediği tstanbul'dadostlannı aradı.(Fotoğraf: Erdoğan Köseogln) şeyler diişiinürdüm" diyor. Erol, Fransa'dan sonra Israil'e dönün- ce kedi de yanında. Fakat kedinin önemli bir sonınu var. O da ciğer. Israil'de ciğer bulraak çok zor. Hatta zordan öte, hiç bulunmu- yor. Erol:"Erkek kedi bulmak kolay da ciger bulmak çok zor. Edibe bu bakımdan kısmetsizdi." Erol Güney'i ben ^ ^ l a r d a ta- nıdıra. Milli Eğitim Bakanlığı'nın Tercüme Bürosu'nda çalışıyordu. Başta Fransızca ve Rusça olmak üzere birkaç yabancı dil biliyordu. Sürgüne yol açan haber Erol Güney, Tercüme Bürosu'n- da epeyce çakştı. Birçok klasik ya- pıtın çevirisini yaptı. Hasan Ali Yücel Milli Eğitim Bakanlığı'ndan ayrılınca Erol ve arkadaşları da ayrılmak zorunda kaldılar. Daha sonra Erol'u gazeteci olarak görü- yoruz. Birçok yabancı gazetenin ve France Press Ajansi'nın muha- biri oldu. Çevirmenliğinde oldu- ğu gibi gazeteciliğinde de titiz ve başanlıydı. Haberleri kaynağında yakalıyor, gerçekçi davranıyordu. Geniş bir çevre edinmişti, özellikle dış haberlerde kulağj delikti. Bir gün işittik ki Erol tutukJan- mış, Yozgat'taki siyasal kampa atılmış. Daha sonra da yurttaşlık- tan çıkanlmış. Yıllar sonra olayın icyüzünü şöyle anlattı: "Belçika FJçisi çok iyi dostnm- du. Bir gün bana bir baber verdi. Sovyetier, Polonya Elçisi'ne de- mişler ki, 'Biz artık Türklerden toprak istemjyoruz, Boğazlar'da- kj istemlerimizden de vazgeçtik. Yeni ilişkiler kuralım, dost olalım. Polonya Elçisi de bunu bizimki- lere ulaştıracaklı. Belçika Elçisi- oin süresi dolmuş gidiyordo. Ser- de gazetecilik var. Bu haberi ve- reyim mi, vermiyeyim diye kıvra- nıp dunıyonım. Sonunda adam sende haber dognı defil mi, ver- sem ne olur dedim. Bana durma- dan haberin kaynağınj soruyorlar- dı. Basın ablakından ötürü kay- nagı vermek islemiyordum. Habe- ri sadece France Press Ajansı'na vermemiştim. Vatan ve tstanbul gazetelerine de vermiştim. Dışiş- leri Bakanı Fuat Köpnilii bu ha- berden pirelenmişti. Acaba Sov- yetler bir oyun mu oynamak isti- yorlardı? Pirelenmişti. Menderes ve Köprülü habeıe çok kızdıkla- rından, 'Keratayı kulağından tu- tup atalım' diyorlar." "Nasıl oluyor?" "Ben 1930 yrilannda Sovyeder9 - den ailemle birlikte göçmen ola- rak geldim. Bir Bakanlar Kurulu karan ile Türk uyruguna girdim. Bir Bakaniar Kurulu kaiin ile yurttaşlığa alınanlar, gene bir Ba- kanlar Kurulu karan ile yurttaş- lıktan aalırlarmış. Beni bu yetki- ye dayanarak atmışiar. Bir akşam Amerikan basın atasesinin evinde konukturu. Sırtımda smokin var- dı. Polisler kapıyı çalıp beni smo- kinle aldılar. Bu kılıkla da üç po- lisin gözetiminde Yozgat'a götiir- düler. O zamana kadar smokin görmemiş olan Yozgatlılar. bu ne kıhgı diye şasırmışlar. Sonunda biri 'casus kılığı' demiş de açıklı- Yurtiçi veyurtdışı müzayedelerin yeni müşterisiyıllar sonra eski eserlerin peşine düştü KültürBakanlığı4 aldıırfdiyorBAKANLIK NELER ALDI? 15 Aralık 198S-Londra Christie's Müzayedesi • M ö 2000'lere ait Boğazköy tableti - 40 bin 300 sterlin (yaklaşık 173 milyon lira) S-9 Kasıro 1989-Paris "felam Sanatı" Müzayedesi • 19. yüzyıl tombak ibrik-319 bin 950 Fransız Frangı (yaklaşık 147 milyon lira) • 19. yilzyıl tombak saleptik-445 bin 908 Fransız Frangı (yaklaşık 204 milyon lira) • 16. ytizyıl Iznik tabağı-272 bin 183 Franaz Frangı (yaklaşık 125 milyon lira) 6 Nisan 1990-Paris "tslam Sanatı" Müzayedesi • Tophane pipo - 8 bin Fransız Frangı (yaklaşık 3.5 milyon lira) • Ibadullah imzalı yazı levhası-10 bin Fransız Frangı (yaklaşık 4.5 milyon lira) • Kuran-ı Kerim - 10 bin Fransız Frangı (yaklaşık 4.5 milyon lira) • Ayvazovski imzalı tablo - 70 bin Fransız Frangı (yaklaşık 92 milyon lira) • Bachmann imzalı tablo - 200 bin Fransız Frangı (yaklaşık 32 milyon lira) 26 Nisan 1990 - Londra Christie's Müzayedesi • Minyatür - 8 bin sterlin (yaklaşık 34 milyon lira) • Şeyh Hamdullah Kuranı - 270 bin sterlin (yakiaşık 1 milyar 160 bin lira) 5 Kasım 1989 - Yıldız Sarayı Silahhane'de duzealenen mnzayede • 17. yüzyıla ait ferman - 33 milyon lira • 18. yüzyıla ait iki adet Kütahya tabak - 26 milyon 400 bin lira • 16. yüzyıl lznik tabağı - 154 milyon lira 18 Şubat 1990 - Maçka Mezat AŞ Müzayedesi • Rumûz-Ül Hikem adlı el yazması kitap - 22 milyon 500 bin lira 13 Mayıs 1990 - Kültür ve Sanat Varlıklannı Koruma ve Tanıtma Vakfı Müzayedesi • 18.-19. yüzyıla ait tombak - 200 milyon lira. • Tuğralı gümüş kaşıklık - 5 milyon 250 bin lira. • 19. yüzyıl yazı takımı - 51 milyon lira • 17. yüzyıl Sultan Ibrahim turalı berat - 260 milyon lira • 19.-20. yüzyıla ait eyer - 7 milyon lira. Türk ve İslam eserlerinin satışa çıkarıldığı Sanat ve antikacı çevrelerinde Kültür Bakanlığı'nın müzayedelere Kültür Bakanlığı temsilcileri de yıllar süren pasiflikten sonra böyle bir atılıma katıhyor ve açıkarttırma ile tarihi eserleri müzelere kalkması "olumlu bir gelişme" olarak kazandırmaya çahşıyorlar. Bakanlığın şimdiye dek değerlendirilirken bazı antikacılar müzayedelerde 4.3 milyar liralık alım yaptığı belirtiîıyor. eserlere "fazla para" ödenmesini eleştiriyorlar. LALE FtLOGLU AYŞE SAYIN Kültür Bakanlığı'nın yurtiçi ve yurtdışında yapılan müzayedeler- den Türk ve İslam eserlerini top- lamaya başlaması kimi çevreler- ce "Para boşuna harcanıyor" şeklinde yorumlanırken çok sa- yıda koleksiyoner, müzayede yö- neticisi ve müze yetkilisi durumu "olumlu bir gelişme" olarak ni- telendirdi. Kültür Bakanlığı'nın şimdiye dek çeşitli eserlere 4 mil- yar 321 milyon ödedigi belirtili- yor. Türk ve İslam Eserleri Müzesi Müdüru Nazan Ölçer, alınan parçalann gün gectikçe değerlen- dığıni vurgularken bir başka mü- ze yetkilisi de Batılı uzmanların ve koleksiyonerlerin son yıllarda Osmanlı eserlerine büyük ilgi gösterdiğini bildirdi. Bir dönem çok ünlü olan Iran ve Hindistan eserlerinin, biçilen fiyat açısmdan Osmanlı eserlerinin arkasında kaldığını vurgulayan yetkili, Kül- tür Bakanlığı katılsm ya da ka- tılmasın, yurt dışı müzayedeler- de Osmanlı eserlerinin fıyatının çok yükseldiğini belirtti. Türk ve tslam Eserleri Müzesi Müdürü Nazan Ölçer, "Bakanhk parasını boşuna harcıyor" şeklin- deki sözlere de yanıt verdi. 1988 yılının aralık ayında, bakanlığın katıldığı ilk müzayedede (Chris- tie's Müzayedesi) temsilci olan ve M ö 2000'lere ait Boğazköy tab- letinin ikinci yarısını almayı ba- şaran Ölçer şunlan söyledi: "Geç- misine sahip çıkmak, degerleri- ni dünyaya tanıtmak misyonun- da olan bir bakanhk, sembolik bile olsa yurtdışı müzayedelere kablmak, önemli eserleri alabi- lecegini göstermek zonındadır... Kültür Bakanı cesur bir uygula- raa başlattı ve sürdürüyor. Har- canan paralara gelince, ülkemiz müzelerinin vıllık yekünü milyar- lar olan gelirinin bir bölümünü, yine bu müzeleri zenginleştirecek koleksiyonlan almaya sarfetmek son derecc olumludur." Müzayedelerden toplanan Bo- ğazköy tableti, Şeyh Hamdullah Kuranı ya da Sultan fbrahim im- zalı beratın tarifine gerek olrna- dığmı, konunun uzmanlannm bu eserlerin önemini yeterince bildi- ğini belirten Nazan Ölçer, "Dev- letin neden rüçhan hakkı •';*^:-,-_•>-• t * . BAKANLIK ALDI — Son müzayedede alınan iki eser. Tombak (200 milyon TL.) ve berat (260 milyon TL.) kullanmadığı" sorusunu da şöy- le yanıtladı: "Rüçhan hakkı, dev- letin diledigi esere ancak kendi- sinin aygun gördügü ve eser sa- hibinin genelde hiçbir itirazını dikkate almayacak bir biçimde fi- yat biçmesi ve satın almasıdır. Osmanlı döneminden kalma bir alışkanlıktır bu. Sanat eserlerine aileden kalarak ya da satın ala- rak sahip olmuş kimseleri, bun- lan arzulan dışında satmaya zor- lamak her şeyden önce anayasay- la çelişir. Tüm badirelerden kur- tulup kalabilmiş eserlerin ortaya çıkabilmeleri, ancak mallann yok pahasına el konulmayacağının bi- lindigi güvenli ortamlarda olur." Raffi Portakal'ın organizatör- lüğünü yaptığı son müzayedede Kültür Bakanlığı'nın alıcı olarak katıldığının açıklanmadığına ve bu nedenle Sultan İbrahim tuğ- ralı beratın fıyatının çok yüksel- mediğine dikkati çeken Nazan Ölçer, "Çok meraklısı olmayan- lar, bakanhk mala talipse o mal iyidir deyip fiyab arttınyoriar. Ancak bu kez satışlar sona erdik- ten sonra yapıbn bakanlıkça alın- dığı açıklandı ve salonda bir al- kış koptu. Bakanı kutlamak isle- yenler çoktu" dedi. Görüşlerine başvurduğumuz koleksi>-onerler de Kültür Bakan- lığı'nın müzayedelere katılması- nı "Bakanlık nihayet uyanabildi. Bu ülkeye ait çok sayıda eserin yurtdışında ya da özel koleksi- yonlarda yer alması büyük kayıptı" şeklinde yorumladılar. Yurtiçi ve yurtdışında yapılan müzayedeleri izleyen koleksiyo- ner, yayımcı, yazar Ferit Edgü, yakJaşık 20 yıldır yazılı ya da söz- lü olarak muhtelif iktidarlar dö- neminde bakanlıklan uyardığını, ancak hiçbir dönemde uyarılara aldıran çıkmadığını vurguladı. Son zamanlardaki alımlar nede- niyle "Bakanlığı kutlamak gerek" dedi. Kültür Bakanlığı ise "eski eser- lerin müzelere kazandınlması" yönünde başlatılan girişimleri önümüzdeki dönemlerde de sür- dünneyi hedefliyor. Kültür Ba- kanlığı Müsteşar Yardımcısı Cev- det Türkeroğlu, 1989 yılından bu yana ulusal ve uluslararası müza- yedelere katıldıklarını belirterek şimdiye değin eski eserlere 4 mil- yar 321 milyon lira ödendiğini bildirdi. Haziran 1989*da yayım- ladıkları genelge ile elinde tarihi eser bulunduran vatandaşlara gü- nümüz koşulları fiyatlanna göre ödeme yapıldığını kaydeden Türkeroğlu, "Eserin bedelini ödeyince vatandaş, eseri bize getiriyor" dedi. Kültür Bakanlığı'nın müzaye- delerden satın aldığı eserlerle il- gili müzayede organizatörlerinin ve kuruluşlannın görüşleri şöyle: RAFFİ PORTAKAL — Inanı- yorum ki bu konuda devlet yol gösterici olmalıdır. Devletin seç- kin eserleri bulup ayırması ve on- lan müzelere kazandırması ol- dukça faydalı. Halkın korkusu şuydu: "Devlet gelir, müzelik der ve eserimize el koyar, herhangi bir fiyata satın alırf' Öysa şimdi sandığınırt arkasına sakladıklan- nı tam tersine dışarı çıkartıyor, değerlendirmeyi düşünüyor. TROY ANTİK YETKİLİLERİ — Kültür Bakanlığı'nın eski Türk eserlerine, Türk kültürüne sahip çıkması fevkalâde güzel bir şey. Yalnız burada uygulamada bü- yük bir hata yapılıyor. O da şu: Gerçek sanat değeri olmayan, mesela son müzayedede satılan tombak parça gibi antikalara ge- reksiz yere astronomik paralar ödeniyor. TURGAY ARTAM (Antik AŞ) — Özellikle kendi kültür varlıklarımızla ilgili olarak Kül- tür Bakanlığı'nın eserlerimize sa- hip çıkması çok yerinde. Ancak bunları yurtdışındaki müzayede- lerden almak yerine yurtiçindeki müzayedelerden, haiktan ve an- tikaalardan satın alması daha ye- rinde olacaktır kanısındayım. Şu- nu özellikle belirtmek isterim ki bakanlığın yanlış bir alım politi- kası var. Yurtdışındaki müzaye- delerde yabancı müzelerin alış şe- killerini inceledik. Bu inceleme- lerde müzelerin hemen hepsinin en son çıkan fiyattan alım hak- kını kullandığını gördük. BİNGÜL TEZER (Maçka Mezat ortaklanndan) — Kültür Bakanlığı'nın müzayedelere katı- lıp eserlere talip olmasını çok olumlu bir davranış olarak kar- şılıyoruz. ga kavusmnş. Giysinin sırn ögre- nilmiş." Erol, Yozgat kampında bir aya yakın kalıyor. Sonra Fransa'dan istediği vize gdince yurtdışına çık- ması kolaylaşıyor. Fransa'da yeniden çalıştığı ajan- sa giriyor. tsrail'deki gazetesi de muhabiri yapıyor. Ajansın ve ga- zetenin muhabiri olarak dünyayı dolaşıyor, gitmediği ülke kalmı- yor. Bir Türkiye'ye giremiyor. "O zaman Türkiye'yi ne kadar çok sevdigimi anladım" diyor. Sonun- da Türkiye için bir vize alıyor. Böylece aradaki buzlar kınlıyor. Heykelin adı yok Orhan Veli'nin Bebek'te dikili heykelini görmüş. Heykeli gör- müş, ama heykelin üstüne Orhan Veli'ye ait bir işaret yok. "Orhan Veli adını yazmak ya- sak mı?" diye soruyor. "Değil.." diyorum. "Öyleyse niye yazmamıslar?" "Bir unutkanlık olacak. Bu heykelin açıhşını eski Belediye Başkanı Dalan yaptı. Melih Cev- det Anday da konuştu. Hiç yasak olur mu?" Birlikte Bebek'teki heykele git- tik. Parkta gençler banklarda otu- ruyorlardı. Gençlere heykelin ki- min olduğunu sorduk: "Orhan Veli'nin" dediler. "Şiirlerini biliyor musunnz?" "Biliyoruz." "Erol Güney'in kedisini biliyor musunuz?" Bir genç kız bildi. Ben de, "Erol Güney işte bu bey." de- dim. Erol gülerek: "Beni Türkiyede, çıkardılar, ama adımı şiirden çıkaramadılar" dedi. Kıyıda yurüyoruz. Denize, gö- ğe, yeşil yamaçlara bakıyor. Epey- ce duygulandığı belü. "Çok güzel sehir şu lsUnbnl" diyor. "Çok göresim gelmiş, çok özlemişim.' "Kaç yıl oldu?" "Otuz btş yıl oldu. Birçok dos- tfira var. Kimi ölraüş, kimi sağ... Dostlanmı görmek için geldim. Sabahattin'i. Bedri|yi Azra'yı (Er- hat) çok görmek isterdim." Bir gece önce Sabahattin'in kar- deşi Mualla Eyuboglu'nda yemek yemişler, rakı içmişler, onu an- latıyor. Türkiye çok değişmiş Izlenimlerini soruyorum: "Türkiye çok değişmiş. Beni hayrette bırakan pek çok olayla karşılaştım. Istanbul çok büyü- müş. tstanbul'un bu kadar büyii- yecegini tatımio etmezdim. Gerçi büyüdüğünü okur, duyardım. Ama insan görmeyince inanamı- yor. Çocukluğumda sayfiye yerle- rine giderdik. Şimdi sayfiye yeri kalmamış. Şehirie sayfiye yerleri kaynaşmış. Vaktiyle, On yılda oa beş mil- yon genç yarattık ber yaştan' di- ye şarkılar söylerdik. Bugün nü- fus altmış milyona yaklaşnuş. Böyle büyüme güzel de büyume- nin getirdigi sorunlar var, onlann karşılanması zor. Geldiğim gün bir gazete aldım. Baktım, benim bundan otuz beş yıl önce aldıgım maaşın iki katına sahlıyor. Ben 400 lira maaş alırdım. Bununla hem ev kirası verir hem de geçi- nirdim. Bugün bu parayla bir ga- zete aunamıyor. Köprüler Basın çok canlı. çok hareketli.. Gelip burada gazetecilik yapmak isterim. Bir de bir örtü altına sıkışmış kalmış problemler vardı.. Baktım bunlann hepsi gün tşıgına çıkntış. Açık açık tartışılıyor. Enflasyon çok yüksek. Vaktiy- le bizde de çok yüksekti. Bir plan ve proje içinde çareler arandı, bu- lundu, sıfıriar silindi. Paramız bir deger taşımaya başladı. Bogaz üstüne vapılan köprüler dikkatimi çekti. Çocuklugumda karşıdan karşıya geçmenm ne sı- kınulannı ceknuştik. Bugün bu sı- kınlılar yok." Bundan otuz beş yıl önce atıl- dığı bir ülke>e yeniden gelmenin sevincini yaşıyordu. • ANKARA (AA) — Mimarlar Odası Genel Sekreteri Arif Şentek, Meclis gündemine gelmesi beklenen İmar Yasası değişiklik teklifi ile Boğaziçi'ndeki kaçak villaların belediyelerin yıkımından kurtanlacağını öne sürdü. Arif Şentek, yasa değişikliğinin, kentlerin sorunlarını daha da içinden çıkılmaz boyutlara vardıracağını iddia ederek, "Yasa değişikliği aceleye getirilerek Meclisten geçirilmek istenmektedir. Bu değişikliğin, kaçak yapılaşmaya yeni af getirecek şekilde sonuçlanmasından endişeliyiz" diye konuştu. Güneşin cilde etkisi • Sağlık Servisi — Güneş ışınlarının cilt üzerine etkilerini araştıran bilim adamlarından bir grup, dün Istanbul Sheraton Oteli'nde bir sempozyum düzenlediler. Dünyanın en fazla güneş alan bölgelerinde araştırma yapan bilim adamlan, Türkiye'nin de oldukça fazla güneş ışını aldığına dikkati çekerek, bu alanda 1991 yılında başlamak üzere Türkiye'de de araşürmalara başlanacağını belirttiler. K. Çekmece'de balıkçılık • İSTANBUL (AA) — Küçükçekmece Belediye Başkanı Ertuğrul Tığlay, Küçükçekmece Gölü'nü temizleme projesinin tamamlandığını, çalışmalara haziran ayında başlanacağını bildirdi. Ertuğrul Tığlay, "Küçükçekmece Gölü'nde balıkçılık" konulu toplantıda, gölün temizlenmesi konusunda yapılan çahşmalan anlattı. kalp ağır işçi • Sağlık Servisi — Türk Kalp Vakfı Başkanı Çetin Yıldırımakın, yapılan istatistiklere göre Türk halkının kalp ve damar hastahklarına karşı, diğer ırk ve halklara nazaran daha yakın olduğunu söyledi. 2. Kalp Haftası nedeniyle dün düzenlenen basın toplantısında konuşan Yıldınmakın diyet, dengesiz beslenme, sigara, hareketsizlik, akraba evlilikleri gibi unsurların kalp hastalıklannı arttırdığım vurgulayarak, "Halkımızm yüzde 10-10.5'unun kalp hastası olduğu tespit edilmiştir " dedi. Hayvanlar koruma da • İSTANBUL (İÜHA) — Istanbul Büyükşehir Belediyesi Veteriner İşleri Müdürlüğü, başıboşluğu onlemek. sağlıklı kedi köpekleri sahiplendiı^mek ve kısırlastırmak amacıyla 1991 yılı sonunda Anadolu ve Rumeli yakasında toplama merkezlerinin açılması ile ilgili bir proje hazırladı. Takdir plaketi • İSTANBUL (AA) — Düzenli hayatı olan ve meslekte hiç kaza yapmamış 14 minibüs şoförü ödüllendirildi. Kadıköy ve Çevresi Minibüsçüler Şoförler Derneği'nce, İstanbuPun en büyük minibüs topluluğunun bulunduğu Kadıköy'de çalışan şoförlere moral destek vermek amacıyla, hakkında hiç şikâyet gelmemiş, düzenli hayatı olan ve kaza yapmamış 14 şoföre şilt ve 250'şer bin lira para ödulu verildi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear