Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Cumhuriyet
Sahıbı: Cumhurıvct Matbaacıhk \c Ga^etecıhk Turk Anonım Şırketı adına
Nadir Nadi 0 Gene! Ya>in Muduru. Hasaa Cemal, Muessese Muduru
EmİM Uşaklıgil. Yazı Ijlen Muduru Ofc») Gonensın, 0 Haber Merke?ı
Muduru lalçın Baytr. Sayfa Duzenı Yönetmenı Aiı Arar, % Temsıkıler
\SKARA. Akmtf Tan. İZVIIR Hikmef Çomlmym. ADA.N4 Çetin \ g « o # u
Iç Pobala. CcU H»jİMt
ıc O15 Haberfcn flpm Bakl. Ekonomi Ccnga Turiun, I; Sendıka Şokruı KHrt», Kultur C<*U Uster,
Eğuım Genca* Şaykn, Haber Aıa$tırma Ismet Berituı, Yun Haberlen Secdel Dogan, Spcr Daju>mam ^bdulkadır ^ucebnan.
Dı£ YazıJar. Kemd Çak^un. Ara«luma: Şakia Alpo. Dualnnc HllMMl Ytao 0 koordınator \hmrl KonıKan. 0 Maj Ijier
Enl fAM, • Muhasebr Bokol Ykncr • Butçe-Planlanıa Sofi OsmMhejeofttu • Rsklam V v Tocun. • Ek Ifoymıar
Idaır Husoin Ounr. # İşfctme: Ömter Çtfk. • Bıigj-lştan Sıil Inal # Pmone) Srvp Bosttncıorfjlu.
âawt vr >tf>w/ı Cumhun>w Matbualık \« Gufleahk T.A.Ş. I urK Ocagı Câıl 39'
34134 Is PK 246-lsanM H 512 05 05 £0 hax), üta. 22346 Tax: (!) 526 «0 72 #
fiu/Dİor- UfcaiK Zı>3 Gokalp Bl\ lnlulap S. No 19/4, Td. 133 II 41-47, THOL 42344 Fta: (4) 1}3
(X 65 • bmr: H Zıya Bh 1352 S_2/3. Tct 13 12 30, Tdoc 52359 Fu: (51) 19 53 60
# AdM: In6mı Cad 119 i Nc I Kal 1. Td 19 r 52 (4 hal>, THCL 62155, FML (71) 19 37 52
TAKVİM: 27 MART 1990 İmsak: 5.23 Gıineş: 6.50 Öğle: 13.14 tkindi: 16.44 Akşam: 19.30 Yatsı: 20.50
Amasnt'da
turizm
termikleşecekÇilek, mısır, fındık üretilen Amasra'da
pancar, mısır ve zeytincilik çalışmaları da
yapılıyor. Bölge, Tanm Bakanlığı tarafından
turizm bölgesi ilan edilmişti.
HAKAN KARA
İZMİR — Aliağa'dan sonra
Amasra'da da termik santral ya-
pımının gündeme gelmesi yoğun
tepki yaraiıyor. Amasra ve çev-
resinin tarımsal açıdan önemli
bir alan olmasmın yanı sıra Ka-
radeniz'de turizmi geliştirmeyi
amaçlayan Turizm Bakanlığı ta-
rafından turizm bölgesi de ilan
edildiği vurgulandı. Böylece
"termik santrallı turizm" anla-
yışının gündeme geldiğini belir-
ten Izmir bağımsız milletvekili
Kemal Anadol olayı "doğa
katliamı" olarak değerlendirdi.
Amasra Tas Kömürü İşletme-
si'ni zarardan kurtarmak ama-
cıyla yapımı planlandığı öne sü-
rûlen termik santral için TEK ta-
rafından sürdürülen fızibilite
etüdlerine 1989 yıhnda 50 milyon
lira harcandığı, 1990 yılı için de
100 milyon lira ayrıldığı belirtil-
di. tzmir bağımsız Milletvekili
Kemal Anadol Amasra Taş Kö-
mürfl Işletmesi'ni zarardan kur-
tarmak için getinlen çözümün
Tatlıses'e
sahnede
saldırı
tstanbnl Ha-
ber Servisi —
Ünlü ses sanat-
çısı tbrahim
lathses, dün ge-
ce Taksim'deki
Büyük Maksim
Gazinosu'nda
uğradığı silahlı
saldırı sonucu
ayağından hafif
yaralandı.
Edinilen bil-
giye göre tbrahim Tathses, dun
gece saat 23.30 sıralarında Mak-
sim Gazinosu'ndaki programı sı-
rasında, sahnenin sağ tarafında
oturan iki kişi tarafından açılan
ate$ sonucu sağ ayağından hafif
yaralandı.
Taksim tlkyardım Hastanesi
;
nde ayakta tedavi edilen Tathses,
daha sonra hastaneden aynlarak
tekrar Maksim Gazinosu'na
döndü.
Adlarının Fuat Aslan ve Ra-
mazan Yetişen olduğu öğrenilen
iki saldırgan, polis tarafından si-
lahlarıyla birlikte yakalandılar.
Olay sonrası Tatlıses'in koru-
ma görevlilerinden alınan bilgi-
ye göre, tbrahim Tatlıses'in Banş
Plakçılık Şirketi'ne bir plak yap-
ma sözü verdiği, ancak daha son-
ra bu kararından vazgeçtiği öğ-
renildi. Koruma görevlileri yaka-
lanan iki kişinin Banş Plakçılık
Şirketi'yle ilişkilerinin bulunabi-
leceğini ileri sürdüler.
(Fotoğraf: Suat Kozluklu)
"akıldışı" olduğunu belirterek
şunları söyledi:
"tşletmenin zarar etmesinin
nedeni ANAP iktidannın idare-
ci ve teknik elemanlan politik
tercihlerle sık sık ataraası, yöne-
ticileri politik baskılarla bunalt-
masıdır. tşlelmede veriralilik art-
bnlacagına termik santral gün-
deme getiriimekledir. tşletmede
elde edilen kömür yıkanmadan
yakılacagı için yıkama tesisleri
kalkacak, işçi sayısı yanya düşe-
cek. bölgede işsiz sayısı artacak.
Doğal gıizellik açısından Karade-
niz'in sayılı yerlerinden olan böl-
gede turizm hareketi bitecek. Ta-
nrasal üretira düşecek. Csteiik
yıkanmadan yakılan komör da-
ha da büyük çevre kirliliğine yol
açacak. Giderek insan saglığı
tebdit edilecek. Karadeniz'in en
güzel yörelerinin yok edilmesine
bu ülkenin insanlan izin verme-
yecektir."
Bartın tlçe Ziraat Müdürlüğü
verilerine göre bölgede hayvan-
nlık da büyük onem tasıyor. 134
köyde kanatlı hayvan sayısı 300
bin. Aynca 52 bin sığır, 2500
manda, 400 keçi, 500 at, 1000
koyun bulunuyor. Sadece Amas-
ra ve Bartın çevresinin tarım ge-
lirinin 10 milyarın üzerinde oldu-
ğu tahmin ediliyor. Bartm'da
yalnız fındık tanmından yılda
2.5 milyar lira gelir sağlandığı be-
lirtiliyor. Bölgedeki meyve ağa-
cı sayısının 58O0'e ulastığı, 345
bin fındık ağacına ek olarak 16
bin 600 genç ağaç yetiştiğini dile
getiren yetkililer, sadece Bartm'-
da 45 hektarda 270 ton çilek üre-
tirni gerçekleştirildiğini söylüyor-
lar.
Bölgede balıkçılık da önemli
bir gelir kaynağı. Karadeniz'de
balığm azalması bir sorun olarak
gündemdeki yerini korurken ter-
mik santralın denizden alacağı
soğutma suyunu 200 dereceye
kadar ısıtıp yeniden denize ver-
mesi, atık sularla yaratılacak kir-
liliğin sorunu daha da ciddileşti-
receği vurgulanıyor.
Muhabirimiz Selçuk Gelişli'-
nin Amasra'dan büdirdiğine göre
kurulması planlanan termik sant-
rala karşı yöre halkımn tepkileri
süruyor. Amasra Halk Oyunla-
rı ve Turizm Derneği'nin (AH-
TUD) önceki gün Amasra'da
yaptığı turistik gezide fızibilite
çalışmaları devam eden termik
santralın açılması ile yörenin
ekolojik dengesinin bozulacağı
vurgulandı.
Amasra Belediye Başkanı RJ-
fat Açıcı, "Türkiye Taş Kömür-
leri Kurumu'na baglr Amasra taş
kömürleri ocaklannın özelleşti-
rilmesi için termik santral kurul-
ması ilk adımdır, kotü işletmeci-
ligin bir sonucudur. Ola> henüz
DPT'ye girmediği için >asal bo-
yutlarda mucadele edemiyoruz.
Bugünkü hareket kendiliğinden
oluşan, tamamen örgütsöz bir
barekettir" dedi.
Kütüphane haftasındaki gerçefc Öğrencilerden başka gelen yok
Şimdi kütüphanelî olclııkKütüphaneler öğrencilerin etüd odası ya da
çahşma mekânına dönüşmüş durumda.
Okullardaki kütüphane ve çalışma yeri
eksikliğini İstanbul'daki kütüphaneler gideriyor.
FİGEN ATALAY
MEHMET SARAÇ
Bu hafta "Kütüphane Haftası."
Toplum olarak kitap okumayı pek
sevmesek de gündemde kitap var.
Kitap okumama gerekçelerimiz-
den biri de kitapların "ates
pahası" olması. Peki, kitapların
"bedava" olduğu, alınıp okunabil-
meleri için yalnızca küçük bir
form doldurulması gereken, kimi-
lerinde el yazmasından güncel ro-
manlara kadar binlerce kitabın bir
arada olduğu kütuphanelere ilgi
nasıl? Kitap almak için butçelerin-
den para ayıramayan insanlar, is-
tedikleri kitabı okumak için kü-
tuphanelere geliyorlar mı? îstan-
bul'un pek çok kiltüphanesini do-
laştıktan sonra bu soruya olumlu
yanıt verebilmek giiç. Okullarm,
özellikle üniversitelerin bulundu-
ğu semtlerdeki kütüphaneler do-
lu, ancak ödünç kitap almaya ge-
lenlerle degıl. ode\
r
hazırlayan oğ-
rencılerle...
Yeni bir "Kütüphane Haftası'-
na daha girdiğimiz şu günlerde, Is-
tanbul'un kutüphanelerini dolaş-
tık, yöneticileriyle görüştük. İlk
izlenimimiz, pek çok kütüphane-
nin "okul etütieri"ni andırması ol-
du. Kütüphane yöneticilerinin tek
sorunu elbette "okul kütuphane-
si"ne dönüşmeleri değildi. Bun-
dan daha da önemli bir sorunları
vardı ve bu da kütüphaneye gelen-
lerin kütüphaneden nasıl yararla-
nılacağmı bilmemeleri idi. "Ge-
çenlerde bir ögretim üyesi geldi ve
kendisine gerekli kitabı, 'Kırrmzı
kaplı bir kitap vardı, onu istiyo-
rum' diye tanıinlayarak istedi." Bu
sözJerin sahibinin de aralarında
bulunduğu pek çok kütüphane
yöneticisi, kütüphane eğkiminin
ilkokuldan başlayarak verilmesi
gereğini vurguluyorlar.
Başta da belirttiğimiz gibi, kü-
tuphanelere gelenlerin büyük ço-
ğunluğu öğrenciler. Beyazıt'taki ll
Halk Kütüphanesi'nin okuma sa-
lonlarının ve koridorlannın öğren-
cilerle dolu olduğunu görünce ve
görüşt üğümüz öğrencilerin, "Dö-
nem ödevimizi yapmaya geidik.
Hem kaynak kitaplardan yararia-
nıyoraz hem arkadaşlanmızla bir-
likte ödev hazıriıyoruz" sözlerini
duyunca aklımıza takılan "Halk,
yalnızca öğrenciler mi?" sorusu-
nu kutüphanenin müdürü Erdal
Hamami'ye yönelttik ve "Halk
kiitiiphaoesi olarak aroaç, Tden
70'e biitiin halka hizmet etmek,
ama okul kutuphanesine döndük.
Okul kütüphaneleri yerleşmedik-
çe bu bo>le sürecek. Okul kü'tüp-
hanelerinde belli bs>şlı kaynak ki-
taplann olması gerek. Bunlar ol-
mayınca ödev için kiitüphaneyi
dolduruyorlar" yanıtını aldık.
Hamami'nin verdiği bilgiye gö-
re tstanbul'daki tüm halk kütüp-
hanelerinde 400 binin üzerinde ki-
tap var. Bu kütuphanelere gelen
okuyucu sayısı yılda ortalama 1
milyon 150 bin.
tstanbul Devlet Kütüphanesi
Müdürü Yusuf Tavacı da okul kü-
tüphanelerinin işlevlerini yerine
getirmesi gereğine dikkat çekti.
Öğrencilerin kütüphaneyi nasıl
kullanmalan gerektiğini bilmedik-
lerini belirten Tavacı, bu eğitimin
okulda verilmesinin önemini vur-
guladı. Yalnızca araştırmacılara
açık olan ve ödünç kitap verilme-
yen Devlet Kütüphanesi'ne 1989
yılında gelen okuyucu 75.471.
tstanbul Anakent Belediyesi
Kütüphane ve Müzeler Müdürlu-
ğü'ne bağlı Atatürk Kitaplığı'nda-
ki 3.729 yazma eser, 116.565 bas-
ma eser, 14.597 ciltli süreli yayın-
dan yararlananlar da genelde öğ-
renciler. Bu kitaplığın yöneticisi,
gelenlerin uçte birinin arastırma-
cı, üçte ikisinin de öğrenci oldu-
ğunu söyledi.
tstanbul'daki ilçelerden yalmz-
ca Ümraniye'de, ilçe belediyesin-
ce bir kütüphane oluşturulmuş. 11
Kasım 1989 tarihinde açılan Um-
raniye*nin bu "ilk ve tek" kütüp-
hanesinin sorumlusu Gülşen Me-
tinöz, yaklasık 5 bin kitapları bu-
lunduğunu ve sürekli kitap satın
alarak bu sayıyı arttırmayı amaç-
ladıklarını söyİedi.
Görüştüğümüz hemen tüm kü-
tüphane yöneticileri, gelenlerin
kütüp'.ıaneden nasıl yararlanılaca-
ğım bilmediklerinden, kitap çal-
dıklarından, kitapların sayfaları-
nı kopardıklarından yakındılar.
Sergiledikleri dergilerin çalınma-
sı sonucu koleksiyonlanrun bozul-
duğunu gören bazı kütüphanele-
ri n yöneticileri çareyi, yalnızca
"gözden çıkardıklan" dergileri
sergilemekte bulmuşlar.
Artvinli kundura tamircisiBilalErgüi, ağaçların yaptığı hayvanlarla ilgileniyor
Düşlerle bezeli heykelBilal Ergül'ün tek
amacı Artvin'in bir
müzeye kavuşması.
Dağlarda bulduğu her
şeyi özenle saklıyor.
Kentin ileri gelenlerini
sıkıştırıyor. Çünkü kin
ne bulmuşsa alıp
götürmüş. Bir "tarih"
bırakmamış. Üzüldüğü
tekşeydebu...
REFİK DURBAŞ
ARTVİN — "Bizim memleket
te aslan yok, ama ağaç işte aslan
yaratmış."
Bilal Ergöl Artvinli bir kund .
ra tamircisi ve aklını ağaçlarm
y'aptığı hayvanlara takmış. Aklı-
nı takmış değil, bizzat yaşıyor
ağaçların "yarattıjı" hayvanlan.
tnönu Caddesi Artvin'in ana
caddesi. Şan Sokak da bu cadde-
nin ana sokaklanndan. tki insa-
nın omuz omuza zor geçebileceği
bu sokağın ucu Çoruh Irmağı'na
mı ulaşıyor?
Bilal Ergün'ün dükkânı ijte bu
Şan Sokak'ta. iki metre kare ya
var, ya yok. Dükkânın ortasınd»
paslı bir örs, paslı bir tezgâh, pash
çiviler. Raflarda ayakkabı eskile-
ri. Ayakkabı eskileri arasmda top-
raktan çeşitli heykeller, testi kınk-
ları, kabartma toprak levhalar. Bir
kundura tamirhanesinden çok, il-
kel bir müze sanki.
"Ağaç kannca tşlemiş. Bu ka-
nncalar üç tanedir. tkisi evde.
Ağaç, üç tane kannca yaratmış,
ona göre benzetmiş. Kobra yıla-
DI, ki kördür, doğnıdan doğrvva
onu yapmış."
Bilal Ergül raftan bir ağaç par-
çası indiriyor. Bakıyorsun aynı ka-
nnca, aynı kobra yılanı, aym as-
lan, aynı baykuş...
Bir ağaç aynı kaplumbağa.
MÜZE GİBİ — Bilal Ergün'ün dükkânı 2 metrekare ya var ya yok. Dükkânın ortasında paslı bir örs, paslı bir tezgâh, paslı çiviler. Raflar-
da a\akkabı eskileri, lopraktan heykeller, testi kınklan, kabartma toprak levhalar. tlkel bir mıize sanki.. (Fotoğraf: İ'mit Kıvanç)
"Bizim memlekette kaplumba-
ga yok" diyor. "Bir ağaç burada
ya Hindistan'ı göriiyor, ya Ame-
rika'yı. Kaplumbağa Türkiye'de
var, ama Artvin'de >ok."
"Hangi dağda buldun bunlan"
diye soracak oluyorum.
"Kaçkar Dağı'nda" diyerek sür-
dürüyor konuşmasıru, "Ben biraz
tabiata âşık adamım. Gecen yılın
şubat ayıydı. Hayal ediyonım ki
bahar gelse, dağlar açılsa da dağ-
lara gitsem. Dilime birkaç kelime
geldi. Onu ezberiemek bosuma
gitti. Orta bire giden bir kızım var.
Dedi ki 'Baba kendi kendine ne
konusuyorsun' Kendi kendine ko-
nuşan adam deli olur Ubii. Hiç
sesimi pkartmadım. Ezberlediği-
mi şöyle dedim:
Gönül ae düşmüssön diiz ovaya
Kırılmış kanadın uçamazsın
havaya
Ötme tnrnam ötme ahuzanm var
Yüksek tepelerde bülbüller ötmez
Gülistan bağlarda güllerin bitmez
Ben giderim yavnım dizlerim
gitmez
Otme tarnam ötme ahuzanm mr
Zaman geldi yaşım elliyi aştı
Ben zamandan kaçtım
Zaman bana erişti
Ötme (urnam ötme ahuzanm var
Gam yüküDÜ almışım da sırtıma
Zaman beni nereye kadar gotünir
Ötme turnam ötme ahuzanm
Bilal Ergül'ün yaptığı her iş gö-
nülden. Allah nasip etmiş dağla-
ra çıkmış. Üç hafta dağlan ara-
mış. Birçok "resim" bulmuş. Çün-
kü ağaçlann "kendiliğinden" yap-
tığı bu heykellere resim diyor Er-
gül. Çok resim bulmuş, ama an-
Erken doğaıı bebeklere küvöz yetîşmiyorÜlkemizde 0-1 yaş bebek ölümü oranı binde
77 ile oldukça yüksek bir rakam. Toplam
erken doğan bebek oranı yüzde 16 dolayında
Buna göre 100 bin bebek için 1000 küvöz
gerekli. OysaTürkiye'de 298 küvöz var.
GÜNDÜZ İMŞİR
ALÂTTİN ÇİFTÇİ
Ülkemizdeki 0-1 yaş arası bebek
ölüm oranian, binde 77 ile aiarm
verici boyutlarda seyrediyor.
Dünya Sağlık Teşkilatı'nın be-
bek ölüm oranian konusunda sü-
rekli uyardığı Türkiye'de, başta er-
ken doğumda cankurtaran işlevi
gören küvöz sayısındaki büyük
eksikliğin yanı sıra diğer teknik
olanakların yetersıziiği, hamilelik
sırasında yeterli takibin olmama-
sı ve doğumların önemli bir kıs-
mının olumsuz koşullarda gerçek-
leşmesi önemli etkenler olarak
karşımıza çıkıyor.
Uzmanlar, ülkemizde yıllık nü-
fus artışının yüzde 2,5 olarak ger-
çekleşüğini, buna gore her yıl ye-
ni doğan 1 milyon 350 bin bebek-
ten erken doğumla dünyaya gelen
216 bininin yaşamak için âdeta
ölümle köşe kapmaca oynadığını
belirtiyorlar.
Toplam prematüre doğum ora-
nı yüzde 16 olarak belirlenirken,
kabaca bir hesapla bu 100 bin be-
bek için en az 1000 küvöze ihtiyaç
var. Oysa Sağlık Bakanlığı'nın ve-
rilerine göre halen ülkemizdeki
küvöz sayısı 298. Bunların büyük
çoğunluğu da tstanbul'da 32, Iz-
mir'de 23, Ankara'da 43, Balıke-
sir'de 11 kuvözle sınırhyken diğer
illerimizde 5'in altında yer alıyor.
Halen Aksaray ve Bayburt illerin-
de küvöz bulunmazken, 17 ilimiz-
de ise sadece birer adet yer alıyor.
Yine Sağlık Bakanlığı verileri-
ne göre Türkiye genelinde ihtiyaç
duyulan kuvoz sayısı 295 olarak
hesaplanırken, 1990 yılında alımı
hesaplanan küvöz sayısırun da 150
olduğu belirtiliyor.
İstanbul Üniversitesi Tıp Fakül-
tesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkla-
rı Anabilim Dalı Neonatoloji Bi-
lim Dalı Öğretim Uyesi Prof. Dr.
Gülay Can, ülkemizdeki 0-1 yaş
arası bebek olüm oranlarırun yüz-
desinin gerçek bir sağlık sorunu
olarak ortaya çıktığını belirterek
üzerinde asıl durulması gereken
noktanın, bu bebeklerin doğumu
izleyen ilk bir ay içinde kaybedil-
mesi olduğuna dikkati çekiyor.
Prof. Can, sağlıklı olarak kont-
ro" altına alınmayan hızlı nüfus
artışırun, sık doğum, hamilelik sı-
rasında yeterli takip ve bakımın
bulunmaması, olumsuz koşullar-
da gerçekleştirilmesi, yeni doğum
konusunda bilgi ve deneyim eksik-
liği ile sosyo-ekonomik ve sosyo
kultürel yapının toplumumuzda
ölüm oranlannın çoğalmasında
önemli nedenler olarak karşjmıza
çıktığını vurgulayarak şunlan söy-
lüyor:
"Yeni doğan bebeklerin ilk bir
ay içinde kavbedilmesinin en başta
gelen nedenleri arasında erken do-
ğum (prematürelik) yer almakta-
dır. Prematüre doğum oranı tak-
riben yüzde 16 olup çok yüksek
bir değerdedir. Erken doğumun
nedenlerini ise şöyle sıralay^bili-
riz: Sık doğum. anne yaşının ku-
çuk olması, sosyo ekonomik ve
kultürel yapı, enfeksiyon, sigara ve
içki alışkanlığı ve ilaç bağımlılığı
olarak karşımıza çıkıyor. Erken
doğan bu bebeklerin uygun olma-
yan koşullarda bakılması halinde
büyük çoğunluğu kaybedilmekte
veya özurlu çocuklar olarak aile-
lerine yük olmaktadııiar."
Prematüre çocuklann inküba-
tör (küvöz) adlı özel cihazlarla ba-
kılması gerektiğini hatırlatan Can,
bugüne kadar Türkiye'de erken ve
yeni doğan bebek bakım merkez-
lerine gereken önem verilmediği-
ne de dikkati cekerek yapılması
gerekenler konusunda şunlan söy-
lüyor:
"Ülkemizde teknik cibaz dona-
nımında ve eleman yetişarilmesin-
de de geç kalınmıştır. Klinigimiz-
de Neonatoloji dalında Türkiyei
de ilk kez ısı yatağı olarak bilinen
bir cihaz da kullandık. İsviçre'den
ithal edilen bu cihaan ısısı bir mo-
nitörle kontrol edilebiliyor ve ısı-
tılma dışında problemi olmayan
çocuklar için küvöze alternatif
olarak da kullanılabiliyor. Isveçli
bilim adamlan, Dünya Sağlık Ör-
gütü ve UNICEFin desteği ile iki
yıl süreyle fazla sajıdafci olguda
bu ısı yatağı kullanılmış ve çok
olumlu sonuçlar alınmıştır."
Uzmanlar, küvöz bakımı yapıl-
ması gereken çocuklann genellikle
1500 gramın altında olduğunu
vurgulayarak bin gramın altında
doğanlann ise küvozde daha uzun
bakıma gereksinimi olduğunu be-
lirtiyorlar. 28 haftanın sonunda
doğan bebeklerin yaşama şansı
daha yuksek olarak gösteriliyor.
Ankara
yeşilleniyor
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
»•) — Başkente 4 yılda 2 milyon
fidan dikilerek 5 milyon metreka-
re alanın yesillendirÛmesi planla-
nıyor. Anakent Belediyesi'nin
başlattığı "Ankara Kenti Agaç-
landırma Planı (AKAP)" çerçe-
vesinde, 1994'e kadar Ankara'da,
gelişmiş ülkelerde kişi başına 7-20
metrekare olan yeşil alan duzeyi-
ne ulaşmak hedefleniyor.
Ankara'da yoğun ve dengesiz
bir yapılaşma sürecinin yaşanması
nedeniyle başlatılan AKAP pro-
jesinin sonucunda, büyük bir so-
run olan hava kirliliğinin çözü-
münde önemli bir adım atılmış
olacağı ifade ediliyor. Öncelikle
kent içi ağaçlandırrnasına başla-
dıklannı kaydeden belediye yetki-
leleri, 1980'den sonraki 10 yıllık
dönemde 18 milyon adet fidan di-
kimi yapıldığım anımsatıyorlar.
Park ve Bahçeler Müdürluğu'-
nden yapılan açıklamada, ocak
ayından bugune kadar 76.650
adet fidan dikildiği belirtiliyor.
EStt HAMAM
.E6KİT4S
İR FA VMR
Gözleri az yoran ekran
İsveç'teki bir bilgisayar firması daha az ışm saçan ve
gözleri daha az yoran "ergonomik" ekranlar üzerinde
çahşıyor. Ancak bu ekranlann seri üretiminin sanıldığı
kadar kolay olmadığı belirtiliyor.
Dış Haberler Servisi — Deği-
şimler önceleri zararsız bir seyir
izliyor. Gozlerin altında pembe
gölgeler oluşuyor, geçici miyop-
luk baş gösteriyor. Sonra gözler
yanmaya, pırpır etmeye başlıyor.
Bazılarının yanakları kızarıyor,
yüzde sivilceler belıriyor, baş, sm
ve boyun ağrılarından şikâyetler
yükseliyor. Bu belirtilerin görül-
duğu kişilerin ortak bir yanı var:
Hepsi de bilgisayar ekranının ba-
şında çalışıyor.
Alman "Der Spiegel" dergisin-
de yayımlanan habere göre ekran
başında çalışmanın sağlık üzerin-
de etkileri uzun yıllardan bu yd-
na tartışma konusu. Sözu edilen
şikâyetler kimi zaman 'histerik'
diye nitelendirilip, dikkate alın-
madı. Ekranın yansıttığı ışınların
tehlikelerine değınen bilim adam-
lan ise "şartatan" diye damgalan-
dı. Ancak bu konuda yapılan çok
sayıda araştırmaiar sonunda şu
gerçek ortaya çıktı: Uzun süreli
ekran başında çalışan kişiler bu
faaliyetin kendilerinde yarattığı
etkiden hoşnut değiller.
Bilgisayarların iki rakamlı ar-
tış oranlanyla satıldıkları dönem-
lerde üretici firmalar için bu tür
şikâyetleri görmezlikten gelmek
kolaydı. Ancak bilgisayarın yaşa-
mın her alanına girdiği ve çeşitli
firmalar arasındaki pazardan pay
kapma rekabetinin giderek kes-
kinleştiği günümüzde, pek çok
üretici firma "ergonomik ekran"
üretimiyle başa güreşeceğini
umuyor.
'Ergonomik', yani daha az ışın
yansıtan ekranlann üretimine ilk
olarak programlannda yer veren
firma tsveçli Tandberg ve Nokia
Data firması oldu. Ancak ergono-
mik ekranlann seri halinde ureti-
mi hiç de düşünuldüğü kadar ko-
lay değil. Mühendisler çeşitli yol-
lara başvururak hem iyi bir gö-
runtü sağlamaya çabşıyor, hem de
ışından korunmanın gereklerini
yerine getirmeye çalışıyorlar. Alı-
şılagelmiş bir bilgisayar monitö-
riı saniyede ekrana 50-60 gorün-
tu yansıtıyor. Ancak insan gozü-
nün metni titreşiınsiz algılayabil-
mesi için görüntuyü tekrarlama
oranının 75 Hertz'in üzerinde ol-
ması gerekiyor.
Yeni egs modelinin Hertz'i 73
ile 121 arasında değişiyor.
Ancak görüntunun frekansının
artış oranına paralel, ışının oranı
da artıyor. Herhangi bir tehlike
oluşturmayan minimal rontgen
ışınlamasımn yanı sıra monitör-
lerden, görüntunun ya da satırla-
rın değişmesi sırasında ortaya çı-
kan düşük frekanslı elektrik alan-
lar yayılıyor.
cak 7-8 tanesi bir seye benzi-
yormuş...
Peki resimle ilgisi Ergül'ün?
Bir zaman resim de yapmış,
heykel de. Heykel de bir "resim"
Ergül için. Dükkânın dip köşesin-
de, rafların tozlan arasında bir
heykel çıkarıyor. Tozlanm elinin
tersiyle siliyor. Uç sarmaşık ayak
üzerine bir insan figürü. Çevresin-
de karmaşık şekiller...
"Çamuru elime alıyorum. aklı-
ma ne geliyorsa onu yapıyonım"
diyor. "Bak bu da benim hayal
üriinüm. Bu adam uzaylardan ge-
len kral. Yontma taşlardao baca-
ğını kaybetmiş sav«şta. Halkına
çağn yapıyor. Yani o anda hayal
ettim. Dünyada bir eşi yok. Benim
kafa üriinüm."
Ümit Kıvanç durmadan fotoğ-
raf çekiyor. Amacı bütün bu "ha-
yalleri" objektife sığdırmak, bir
yandan da soruyor:
"TahsUin oe?"
Bilal Ergül'ün yuzünde neşeli
bir gulümseme. "Tabsilim biraz
fazla" diyor.
Duruyor sonra. Butun bu "ha-
yailer" hangi okuldan diploma al-
mış olabilir?
"Tahsilim biraz fazla, çünkü
ilkokulu hiç okumadım. Bizim za-
manımızda koyuraüzde okul yok-
tu. Ama tarihi epe> inceledim.
Mesela Artvin'in yanardağlar ol-
duğunu ben ortaya çtkardım. Art-
vin'in deniz olduğunu da. 120 ta-
ne deniz hayvanı fosili var bende.
Bir koleksiyon yapüm. Hepsini de
kaydettirdim."
Bilal Ergül'ün tek amacı Art-
vin'in bir müzeye kavuşması. Dağ-
larda bulduğu her şeyi özenle sak-
lıyor. Kentin ileri gelenlerini sıkış-
tırıyor. Çünkü kim ne bulmuşsa
alıp götürmüş. Bir "tarih" bırak-
mamış. Üzüldüğü tek şey de bu...
Bilal Ergül'ün yedi çocuğu var.
Ayakkabı tamiri yaparak geçimi-
ni sağlıyor. Çocuklann "ekserisi"
büyümüş. En büyüğü kendisini
kurtannış gibi. Emniyette bekçi
olarak çalışıyor. Polis olacakmış,
ama boydan kaybetmiş. Ergül bu
yüzden hem altı çocuğuna bak'
mak zorunda, hem de dağlarda
ağaçların yaptığı resimlerin peşi-
ne düşmek, "hayal üriinlerini"
toprağa dokerek canlandırmak
zorunda...
Ağaçları seviyor Bilal Ergül,
dağları, bahar aylannı, düş kur-
mayı bir de. En çok da duş kur-
mayı, düşlerde yaşamayı seviyor.
Yaşı elliyi aşmış. Zamandan nice
kaçsa da zaman ona erişmiş, şii-
rinde dediği gibi...
Yaz bahar ayında bir gün, dağ-
larda gezerken hayallenyle baş ba-
şa, kendi heykelini, kendi duşle-
riyle bezediği bedeninin heykeli-
ni niye bulmasın ki Halil Ergül...
Hem de ladin ağacından...
O kendi heykelini bulacağıııa
inanıyor, ben niye Bilal Ergül'e
inanmaypyım...
Panıazan
yarın başhyor
• ANKARA (AA) —
Ramazan yarın başlıyor. Bu
gece sahura kalkılacak. İlk
teravih namazı da bu
akşam kılınacak. Ramazan
bayramı da 26 nisan
perşembe günü baslayacak
ve 28 nisan cumartesi günü
akşamı sona erecek.
Rarnazanın ilk günü imsak
05.08'de baslayacak, iftar
ise 19.15'te açılacak. -
Ankara'da bayram namazı l
26 nisan perşembe günü t
saat 06.38'de kılınacak. ;
Miladi ve Hicri takvimler ;
arasındaki farklılıklar
nedeniyle 1997'de iki kez
ramazan ayı olacak. Abu
Dabi'deki Arap Deniz
Ulaşımı Akademisi'nde
görevli astrolog Kasım
Lasin yaptığı açıklamada
1997 yılında ilk Ramazan
ayının 10 ocakta, ikincisinin
de 30 aralıkta başlayacağın:
belirtti. Bu tür olaylann
her 33 yılda bir
tekrarlandığını kaydeden
Lasin, son olarak 1965
yılında iki kez ramazan
ayının aynı yıl içinde
başladığını söyledi.
Gazeteciler
Cemiyeti
kongresi
• İstanbul Haber Servisi
— Gazeteciler Cemiyeti'nin
olağan genei kurulu bugün
saat 10.00'da Burhan Felek
Toplantı Salonu'nda
yapılacak. Gazeteciler
Cemiyeti yönetim,
denetim, onur ve balotaj
kunılları için üç liste
çekişecek. Cemiyet
yönetimi için seçimlere
Nail Güreli'nin "Güç
Birliği", Orhan Taşan'ın
"Birliğe Çağn" listeleriyle
Cemiyet Başkanı Nezih
Demirkent'in listesi
katılacak.
St. Joseph
120
?
ye vurdu
• tstanbul Haber Servisi
— tstanbul Kadıköy'deki
Saint Joseph Fransız Lisesi,
120. eğitim yılını doldurdu.
Saint Josephlıler
Derneği'nin yıldönümü
kutlama toplantısı da 25
mart pazar akşamı
Discorium salonlarında
gerçekleştirildi. Gecede,
Sibel Savacı'run
koregrafisini hazırladığı
Hülya Ursavaş Gençay yaz
kreasyonlan dentesinin yanı
sıra armağan olarak
yurtdışı ve yurtiçi
gezilerinin ağırlık taşıdığı
bir "120. Yıl Piyangosu"
düzenlendi. Müzik
gösteriterine Grup Doğuş
eşliğinde Leman Sam ve
Neco'nun katıldığı
kutlamanın ilginç bir olayı
da kendisi de Saint
Josephli olan Fuat
Güner'in okulun 120. yıh
için bestelediği müzik idi.
Vizon Show
provaları
• İstanbul Haber Servisi
— 30 mart-1 nisan tarihleri
arasında Hilton
Convention- Exhibition
Center'da 22'ncisi
yapılacak olan Vizon
Show'un hazırhklan hızla
sürüyor. Bu yıl Vizon
Show'da 33'ü Türk toplam
42 manken, hazırlanan
yeni kreasyonlan
sunacaklar. Aynca
Parliament tarafından ilk
kez Vizon Show'da dizayn
yarışması yapılacak. Tüm
stilistlere açık olan
yarışmada çeşitli renkler
kullanılarak tasarlanan
giysiler bir tablo halinde
sunularak izleyicilerin en
beğendikleri tasanmı
seçmeleri istenecek.
UNICEF'ten
çocuk yardımı
• ANKARA (ANKA) —
Birleşmiş Milletler
Çocuklara Yardım Fonu •.
(UNICEF) tarafından
Türkiye'ye bu yıl 20 milyon
dolar yardım yapılacak.
UNICEF yardımımn 10
milyon dolan genel
kaynaklardan, 10 milyon
dolan da ek fonlardan
sağlanacak.