Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURİYET/12 PAZAR KONUĞU 4 ŞUBAT 1990
Insan Hakları Derneği Başkanı Avukat NevzatHelvacv
Iıısaıı hakları 'herkese lazımTürk kamuoyunda 12 Eylül sonrası sıkça duyulmaya
başlayan insan hakları kavramı, insan haklarına yönelik
çabalarlâ giderek somutluk kazanıyor. Türkiye'de siyasi
iktidardan bağımsız kurulmuş, kuruluşunda, gelişmesinde,
çalışmalarında sürekli siyasi iktidarla karşı karşıya kalmış bir
de İnsan Hakları Derneği var. İnsan haklarına yönelik
çabaları nedeni ile Danimarka Barış Vakfr Ödülü'nü alan
kuruluş, Avrupa Konseyi 1989 İnsan Hakları Ödülü'ne de
aday gösterildi. İnsan Hakları Derneği Türkiye içinde de
Nokta Dergisi'nin "Doruktakiler 1989" ve Çağdaş
Gazeteciler Derneği'nin özel ödüllerini aldı.
İş-Sendika Servisi Şefimiz Şükran Ketenci Türkiye ve
dünyadaki hızlı gelişmeler karşısında her geçen gün önem
kazanan insan hakları kavramı ve insan haklarına yönelik
çabalar, örgütlenmeler üzerine, İnsan Hakları Derneği
Genel Başkanı Av. Nevzat Helvacı ile konuştu.
SOYLEŞİ ŞÜKRAN KETENCİ
\Sayin Nevzat Helvacı, önce Türkiye'-
de İnsan Hakları Derneği'nin kuruluşundan
söyleşiye başlasak. Dernek nasıl, ne tür gerek-
sinmelerin ürünü olarak kuruldu?
12 Eylül 1980'den sonra olağanüstü bir dö-
ı:em yaşandı. 650 bini aşkın insan gözaltından
geçti. İşkencede sakat kalanların sayısı belli de-
ğil. TCK'mn 141-142-146. maddeleri işletildi.
Mahkemelerde savaş hali hükümleri uygulan-
dı. Adli hata biiyük boyuta çıktı. Basma, kül-
türe yönelik ağır baskılar yaşandı. İnsanlara
pasaport verilmedi. İnsan hakları çok büyük
boyutlarda ihlal edildi. İnsan haklarının bu
agır boyutlarda ihlaiinde örgütsüzlüğün de pa-
yı büyüktür. Sivil toplumun insan haklarına
duyarhlığı, insan haklarına sahip çıkılmasına
yönelik örgütlülüğü, mücadele gücü çok önem-
lidir.
••^••/rasa/ı hakları kavramı ve örgütlenmesi
içın Türkiye'de 12 Eylül'Un yaşanması mı ge-
rekiyordu?
Türkiye'de de insan haklarına yönelik örgüt-
lenme çabalarının, mücadelesinin elbette bir
geçmişi var. İkisi de başarısızlıkla sonuçlanan
örgütlenme denemeleri yaşanmış. 1946'larda,
Birleşmiş Milletler'deki çahşmalar ile paralel
olarak, üye ülkelerde insan hakları örgütlen-
meleri kurulmaya başlamış. Bizde de Fevzi
Çakmak ve Tevfik Riiştii Aras'ın kuruculuğu-
nu yaptıkları dernek girişimi yaşanmış. Ancak
insan hakları ihlalleri genellikle iktidarlardan
geldiği için, mücadeleyi yapacak örgütün de
hükümetler dışı olması zorunluluğu var. Bu ne-
denle Birleşmiş Milletler kararı çerçevesinde,
ancak hükümete bağlı kurulan bu dernek, dı-
şarıda onay görmemiş, yaşayamamış. 1962 yı-
lındaki ikinci denemede birkaç ayhk ömürlü
olmuş.
Aslında Türkiye'de genel olarak örgütlen-
meye ters bakış var. Insanlar örgütlendiğinde
suç işler gibi bir kanı yerleştirilmiş. 12 Eylül
gelir gelmez, bütün örgütlenmeleri kapatmış-
tır. Bu yanlış yaklaşımlar demokrasiyi kavra-
yamamaktan gelir. Türkiye'de örgütlenme de-
nince suç akla geliyor. İsveç'te 8 milyon nü-
fusa karşılık 200 bin dernek, 32 milyon bu der-
neklerin kayıtlı üyesi biliniyor. Her kişi 5-6
derneğin birden üyesi.
Biz, İnsan Hakları Derneği'ni somut bir ge-
reksinme ile kurma gereğini duyduk. Demok-
ratikleşme Turkiye'nin gündemindeki birinci
sorundur. İnsan hakları olmadan demokrasi,
demokrasi olmadan da insan hakları olmaz.
Bizde ikisi de yok. Demokrasi silahlı kuvvet-
lerin değil, sivil toplumun eliyle kurulur. Ör-
gütlenmelerden kaçmamak, korkmamak gere-
kir. İnsan Hakları Derneği çok ciddi bir boş-
luğun, ihtiyacın ürünü ve sonucu olarak ku-
rulmuştur.
WKK^^MTürkiye'de insan hakları konusu ve
kavramı üzerinde hâlâ kafalar yeterince aydın-
lanmış değil, biraz açar mısınız?
İnsan hakları konusu brzatihi politikadır.
Ama bu dar anlamda politika değildir. İkti-
dar mücadelesi yanı yoktur. Çağdaş ve uygar
dünyadaki anlamı, her birey için uygun yaşa-
ma ortamını yaratma çabasıdır. İnsan hakla-
rının alanı çok geniştir. İnsan Hakları Evren-
sel Bildirisi'ndeki 28. madde, yaşamın her ala-
nına taşar. Türkiye'de insan haklarını savun-
duğunu düşünen eğitim görmüş insanlar da-
hi, insan hakları kavramı üzerinde bir sınav-
dan geçirilseler, temel insan haklarını sayama-
dıkları, eksik liste yaptıkları görülür. İnsan
hakları bilinci, bu anlamda bireylerin eğitimi
çok önemli. Haklarının ve özgürlüklerinin ne
olduğunu bilemeyen, bilincine varamayan in-
sanın, haklarına sahip çıkması da düşünüle-
mez. 1949 yılında daha Birleşmiş Milletler İn-
san Hakları Evrensel Bildirgesi Resmi Gaze-
te'de yayımlanırken, okullarda ve diğer öğre-
tim kurumlarında okunması ve ilkelerinin an-
lamının tartışılarak kavranması istenmiştir. Ne
yazık ki uygulamada tam tersi yapılmıştır. Bel-
ki de bilinçli, siyasi iktidarlar tarafından in-
sanımızın hakları üzerinde bilinç kazanması is-
tenmemiştir. 1978'de Tebliğler Dergisi'nde ye-
niden 10 aralık insan haklan günü çevresinde,
okullarda insan haklan üzerinde eğitim yapıl-
ması zorunluluğunu getirmiştir. Bu yükümlü-
lük de yerine getirilmemektedir.
İnsan haklarında, 1789 Fransız ihtilali ile ge-
len bildiride, Virjinya Haklar Bildirgesi'nde
yer alan haklara birinci kuşak haklar denili-
yor. Yaşama hakkı ile başlayan birinci kuşak
temel haklara, daha sonra ekonomik, toplum-
sal, kültürel haklar eklendi. Dünya artık 3. ku-
şak haklann mücadelesini veriyor. Sağlıklı çev-
rede yaşama, kültürel değerlerden ortaklaşa
yararlanma haklarını tartışıyor. Biz hâlâ birin-
ci kuşak haklarla uğrasıyoruz. İşkence, ceza-
evleri, yaşama hakkı gündemimizin ana konu-
ları olmaktan çıkamıyor. Ancak geçen yıl ve
bu yıl bir ölçüde ikinci kuşak haklar üzerinde
durabildik. Geçen yıl çalışma hakkı, bu yıl kül-
türel haklar üzerinde çahşma yoğunlaştırabil-
dik. Eğitimsizlik, uygar ülkelerin çok önce çöz-
dükleri sorunları çözememiş olmak. Aynı za-
manda Türkiye'de demokrasinin henüz yaşa-
ma geçmemiş olmasınm ifadesi oluyor.
WEKKBTürkiye'de tnsan Haklan Derneği'nin
sadece gündemindeki sorunlaı anlammda de-
ğil, örgütlenme biçirrii anlammda da Batı dün-
yasındaki orgütlenmelerdenfarklı bir görünü-
mü var Batı'da insan hakları örgütlenmeleri
daha çok az sayıda üst düzeyde uzmanlık ör-
gütlenmesi iken sizdeyaygın örgütlenmeye bir
yöneliş var. Nedenini açıklayabilir misiniz?
Evet İnsan Hakları Derneği olarak halen 10
bini aşkın üyemiz, 34 kurulu şubemiz ve 2 ku-
ruluş aşamasında şubemiz var. Başka ülkeler-
de bu tip örgütlenmeler kitlesel değil. Uzman-
lık örgütleri olarak, yığınsal örgütlenmeye ge-
reksinme duymuyorlar. Her şeyden önce
Türkiye'de demoİcratik örgütlenme boşluğu
var. Her çevrede, çok mağdur, insan hakları-
nın çiğnendiğinin bilincinde olan, haklarını tek
başına savunamayanlar var. Diğer ülkelerde
insan hakları örgütlenmeleri, temel ilke olarak
devlete karşı görev yaptığı halde, demokrasi-
nin bir sonucu olarak, devletin bu örgütlenme-
lere önemli maddi desteği söz konusu. Bizde
PAZAR
KONUGU
N E V Z A T
H E L V A C I
1937yılmda Artvin'de doğdu. Kâzım
Karabekir tlköğretmen Okulu 'nu, Yozgat
Lisesi'ni, Cazi Eğitim Enstitüsü'nü ve Hukuk
Fakultesi'ni bitirdi. Bir süre öğretmenlik
görevinde bulundu. 1965 yılmda Milli Eğitim
Bakanlığı Hukuk Müşavirliği'ndeki
görevinden ayrılıp serbest avukatlığa başladı.
Türkiye Öğretmenler Sendikası, TÖB-DER,
Türk Mühendis ve Mimarlar Odaları Birliği
gibi kuruluslarm hukuk damşmanhğım yaptı.
Genel Başkanı bulunduğu Çağdaş Hukukçular
Derneği, 12 Eylül 1980 tarihinde askeri
yönetimce kapatıldı. Halen 17 Temmuz 1986
tarihinde kurulan İnsan Haklan Derneği'nin
Genel Başkanlığı'nda bulunuyor.
dan ibaret idi. Avrupa Konseyi'nce de benim-
senmiş standartlar ile karşılaştırıldığında, 644
cezaevimizde bu minimum koşullara hiçbir bi-
çimde yaklaşümadığı ortaya çıktı. Cezaevlerin-
de yoğun açlık grevleri yaşandı. Açlık grevle-
rinde 14 kişi yaşamıru yitirdi. Cezaevleri ko-
şullarının düzeltilmesi, açlık grevlerinin, ölüm-
lerin yaşanmaması için hukümeti sürekli uyar-
maya çalıştık. Gelişmeler hakkında kamu oyu-
nu bilgilendirdik.
WK^KüÇalışma alanınız birinci kuşak insan
hakları çerçevesine sıkıştığında, sokaktaki in-
sanın insan hakları sorunları ile bağlantı ku-
ramama gibi bir açmazın içine girmiyor mu-
sunuz?
Yaşama hakkı, işkence, cezaevi sorunlannın
izin verdiği yetişebildiğimiz ölçüde, elbette in-
san haklarına giren bütün alanlara ulaşmaya
çalışıyoruz. Tabii ki genellikle gündemi, ihlal-
lerin ağırlığı belirliyor. Örneğin çalışma hak-
kı ve çalışma yaşamının demokratikieştirümesi
1988 yılı ve yıl sonu kurultayı gündemimizdey-
di. Her dört kişiden birinin işsiz olduğu ülke-
mizde, çahşma hakkı temel insan haklanndan
biri olmaktadır. Anayasa ve ilgili yasalarda te-
mel sendikal haklar ve grev hakkına yönelik
çok ağır yasaklamaJar, sosyal güvenlik siste-
mindeki haksızlık ve eşitsiziikler, önemli ço-
ğunluğun hâlâ hiçbir sosyîü güvenliği olmama-
sı sürekli insan haklarının* gündeminde kala-
caktır. Düşünce ve örgütlenme özgürlüğü yi-
ne gündemimizin sürekli ana konularından bi-
rini oluşturmaktadır. Bu uğraşımız düşünce-
nin suç olması ayıbından ülkemiz kurtulana
dek sürecektir.
Siyasal göçmenler sorunu canlı olarak gün-
demimizde. Siyasi nedenle yurtdışına gitmiş 30
bin insan var. 14 bini yurttaşlık haklarını yi-
tirdi. Çok değişik statülerde yaşıyorlar. Sığın-
ma hakkı alabilenler, alamayanlar var. Türki-
ye'de yargı kararı olmadan, yurttaşlık hakkı
gibi önemli bir hak kaybettirilebiliyor. Çok
tehlikeli.
Jklnsan hakları mücade'esinin ölçüleri,
standartlarından söz eder misiniz?
ölçülerimiz Birleşmiş Milletler İnsan Hak-
ları Bildirgesi'nden başlayarak uluslararası
tüm insan haklan sözleşmeleri ükeleri elbette.
Bizde insan haklarında hep çifte standart eği-
limleri ağır basar. İnsan hakkı ihlalinin yapıl-
dığı yere, zamana ve yapana göre tepkiler gös-
terilir. Batı dünyasından Türkiye'ye yönelik bir
suçlama olduğunda, "Bagımsızlık haklann-
tnsan Haklan Derneği Başkanı Nevzat Helvacı, iilkemizde insan haklan konusunda çifte standart eğiliminin agır bastığını söylüyor. (Fotoğraf: Dogan Akın)
ise maddi destek bir yana çalışmalarımıza kös-
tek söz konusu. Bu nedenle derneğin yaşaya-
bilmesi için üye desteğine, somut maddi des-
teğe gereksinimi var. ,
^EKKKMİnsan haklarının devletin karşısında
bir sivil örgütlenme mi olduğunu anlatmaya
çahşıyorsunuz?
İnsan haklan, evrensel bir konu haline gel-
1 ürkiye kendine yükümlülük
getiren sözleşmeleri
imzalamaktan mümkün
olduğunca kaçınmaktadır.
Hükümet imzalayıp onayladığı
sözleşmelere ise önemli
çekinceler koyuyor. Hak,
kullanılamaz hale geliyor.
Bireysel Başvuru Hakkı,
Turkiye'nin süre, başvuracak
kişi, örgüt ve konu açılarından
koyduğu çekinceler yüzünden
kullanılamaz bir halde.
miştir. Dünya insan hakları konusunda duyar-
lıdır. İnsanlık, insan haklarının korunup, göz-
etilmesinin önlenüerini almaktadır. İnsan hak-
larında siyasal sınırlar söz konusu değildir.
Hiçbir ülke, insan haklarını çiğnediğinde, bir
başka ülkeye "iç işlerime kanşamazsın" diye
bir savunma yapabilme hakkına sahip değil-
dir. Böyle bir hakkı yoktur. İnsan haklan bir
anlamda ne kadar evrensel bir niteliğe sahip-
se, diğer anlamda da muhatabı devletlerdir.
Çünkü insan haklan ihlalleri genel olarak dev-
letten gelir. Sokakta iki kişinin dövüşmesi iş-
kence değildir. Devlet görevlisinin zora baş
vurması ancak işkence olur. însan haklan ala-
nına giren suçlar resmi görevliler tarafından,
devlet tarafından işlenen suçlar olduğu zaman,
insan haklan örgütlenmelerinin de hükümet-
ler dışında, bağımsız olmalanna özen gösteri-
lir. İnsan hakları mücadelesinin, örgütlenme-
sinin hükümetler dışı ve uluslararası kimliği,
mücadele edilen haklann niteliğinden kaynak-
lanır. Genellikle nerede bir insan hakkı ihlali
varsa, orada suçlanan bir devlet, resmi hükü-
metler ve insan haklanmn ihlal edildiğini red-
deden resmi görevliler vardır.
^••^•77 Temmuz 1986'da kurulan derneği-
nizin, Türkiye'deki somut koşullar sonucu,
gündeminde ağırlıklı olarak birinci kuşak in-
san hakları ihlallerinin yer aldığını söylemiş-
tiniz. Biraz açar mısınız?
Derneğimiz insan haklarına giren her alan-
da mücadele vermek gibi bir amaçla kurulmuş
olmakla birlikte, daha önce de vurguladığım
üzere Turkiye'nin gündemindeki birinci kuşak
insan haklan ihlallerinin hiç gündemden düş-
memesi nedeni ile bu sorunlara ağırhk vermek
durumunda kalmaktadır. Güvenilir olabilme-
nin ilk koşulu olarak da iddialar yerine sorun-
ların boyutları hakkında objektif saptamalar
yapmaya çalıştık. Elimizdeİci raporlara göre
171 kişi işkenceden ölmüştür. Aslında bu sa-
yının daha fazla olduğunu biliyoruz. Ancak biz
raporlarımıza sadece kanıtlanmış olayları alı-
yoruz. 650 bin kişinin gözetim altına alındığı
ülkemizde yarım milyon insanın değişik boyjt-
larda işkenceden geçtiğini söylemek abartma
olmaz. Cezaevlerimizin durumu hakkında ha-
zırladığımız rapor, Birleşmiş Milletler standar-
dı ile Türkiye koşullarının karşılaştırılmasın-
dan, içişlerine raüdahaleden, kötü niyetten...
Falan" söz edilir. Konu Bulgaristan Turkleri-
nin insan haklan ihlali ise karalanan ulusla-
rarası kuruluslarm Turkiye'nin yanında yer al-
ması istenir. Bir başka kabul edilemeyecek
yaklaşım, çifte standart da AT'ye girmek üzere
Türkiye'de bazı insan haklarının tanınmasını
istemeye kalkışmaktır. AT'ye girsek de girme-
sek de insana saygı duymak, hak ve özgürlük-
ler düzeyini uygar ülkeler düzeyine getirmemiz
aşama hakkı ile başlayan
'birinci kuşak temel haklar'a,
daha sonra ekonomik,
toplumsal, kültürel haklar
eklendi. Dünya artık '3. kuşak
haklar'ın mücadelesini veriyor.
Sağlıklı çevrede yaşama,
kültürel değerlerden ortaklaşa
yararlanma haklarını
tartışıyor. Biz hâlâ birinci
kuşak haklarla uğrasıyoruz.
İşkence, yaşama hakkı,
cezaevleri...
gerekmiyor mu? AT'ye girmek siyasi bir ka-
rardır. Başkaları bir şey istediği için değil, in-
sana layık olduğu için AT düzeyindeki insan
haklarını savunmamız gerekiyor.
^^Kt^însan hakları mücadelesinde ölçüler,
standartlar konusunu, daha doğrusu çifte stan-
darttan kurtulma konusunu güncel tartışma
konuları ile biraz açabilir miyiz? Sıcak olay-
lar üzerinde yaklaşımlanmzı alabilir miyiz?
Doğu Avrupa ülkelerinde yaşanan olaylar
üzerinde konuşabiliriz. Her ülkenin halkı, re-
jimini, nasıl yönetileceğini seçme, karar ver-
me hakkına sahip. Ancak insan haklan bakı-
mından endişe verici gelişmeler de oluyor. Ateş
açılıyor, insanlar ölüyor, işkence görüyor. ör-
neğin insan hakları ölçüleri içinde Romanya'-
da gençlere ateş açılmasına karşı çıkmamız ge-
rekiyor. Aynı ölçüler içinde Çavuşesku'nun
adil yargilamadan geçirilmeden mahkûm edil-
mesine de karşı çıkmalıyız. ölüm cezasma ise
tümünden karşıyız. İnsan haklan örgütlenmesi
olarak hele de siyasal nedenle yaşama fiakkı-
run elinden ahnmasını ciddi bir insan hakkı ih-
lali olarak görürüz.
Aynı ölçüler içinde ABD'nin Panama işga-
lini de kınadık. Devletler hukuku alanında cid-
di bir ihlal olduğunu vurguladık. Noriega'nın
şahsındaki uygulamanın, ulusların kendi yaz-
gılarını kendilerinin belirlemesi hakkına aykı-
rı bulduk. Gücü yeten bir başkasını ezecekse
bu barış hakkını ciddi tehdit eden bir durum-
dur.
Bulgaristan hükümetinin etnik köken nede-
niyle uyguladığı ayırımcılık politikasını kına-
dık. Türk azınhğın haklanmn ciddi biçimde ih-
lalinin, insan hakkı ihlali yanında barış ve gü-
venlik için de tehlike olduğuna işaret ettik. An-
cak Turkiye'nin de kapılarını açarken "soy-
daş, dindaş" yaklaşımlannın ayrı bir ayrım-
cılık olduğunu, aynı durumdaki herkese kapı-
ların açılması gereğini vurguladık.
Azerbaycan olaylan üzerine yaptığımız açık-
lamada ise insan haklan sorunlarma, siyasal
rejim veya etnik köken ayırımı yapılarak ba-
kılmaması gerektiğine işaret ettik.
^ • • • 5 / r a z da Turkiye'nin insan haklarına
yaklaşımı üzerindeki değerlendirmelerinizi ala-
lım...
Türkiye kendisine yükümlülük getiren söz-
leşmeleri imzalamaktan mümkün olduğu ka-
dar kaçınmaktadır. Örneğin 1948 bildirgesini
imzalamış. Ancak yaptırımı yok. Ondan son-
ra gelen iki sözleşme var. Kişisel ve Siyasal
Haklar Sözleşmesi ve Ekonomik Toplumsal ve
Kültürel Haklar Sözleşmesi. Türkiye 1966 ta-
rihli bu sözleşmeleri onaylamaktan kaçınıyor.
Mustafa Kemal Atatürk'ün imzası ile üyesi
olunan Uluslara/ası Çalışma örgütü'nün
(ILO) sendikal hak ve özgürlüklere ilişkin bü-
tün önemli sözleşmelerini imzalamamakta di-
reniyor. Ancak Türk hukukunda uygulanmak-
ta olan haklara ilişkin aynntı bir sözleşme dü-
zenlemesi bulabilirse, onu imzalayarak iyi ni-
yet gösterisi yapmaya çalışıyor.
Hükümet imzalayıp onayladığı sözleşmele-
re de önemli çekinceler koyuyor. Hak, kulla-
nılamaz hale geliyor. Bireysel başvuru hakkı,
süre, başvuracak kişi, örgüt, konu açısından
koyduğu çekincelerle kullanılamaz bir halde.
Hükümet imzalayıp onayladıklannı da ne
uygulamaya koyuyor ne de gerekli iç yasal dü-
zenlemeleri gerçekleştiriyor. İşkence ve insan-
lık dışı onur kına davranış ya da cezalann ön-
lenmesine ilişkin Birleşmiş Milletler Avrupa
Sözleşmesi, Kadınlara Karşı Ayırımcılığı Ön-
leme Sözleşmesi tipik örnekler. Bugün işken-
ce bir sorgulama yöntemi olarak ve siyasi ni-
telikli suçlarda bir baskı aracı olarak yaygın
şekilde sürmektedir.
Çok kısa olarak 1990 yılı gündeminiz-
çalışmalardan söz eder misiniz? Tabiı
gündem dışı gelecek ve öncelik alacak konu-
ları bir yana bırakarak.
Bu yılın insan hakları gündeminde beş ana
konu var. Anayasayı tartışmaya açacağız. Her
zaman için gündemimizin birinci maddesi de-
mokratikleşme olduğu için anayasa ve ilgili ya-
salardaki yasaklı düzen temel insan haklan so-
runu olarak karşımıza çıkıyor.
İkinci konumuz çocuk haklan. Birleşmiş
Milletler, Çocuk Hakları Sözleşmesi'ni imza-
ya açtı. Biz bir yandan hukümeti imzaya ça-
ğırırken diğer andan da çocuklanmızın içinde
olduğu çok ağır insan haklan ihlalleri üzerin-
de durmak, kamuoyunun dikkatini çekmek is-
tiyoruz.
Üçüncü konumuz olarak gençlik sorunlan-
nı, çahşanı, işsizi, üniversitelisi ile bir bütün
olarak ele almak ve sorunların ağırlıklarını
saptayabilmek, kamuoyuna sunabilmek çaba-
sındayız.
Çevre sorunlannın artık herkesin ilgi alanı-
na girdiğini ve insanlann nerede ise yaşama
hakları ile bütünleştiğini, dev boyutlara ulaş-
tığını biliyoruz. Bu sorunlara seyirci kalama-
yız.
Beşinci özel konu başlığımız ise Doğu ve Gü-
neydoğu sorunları. Olup bitenlerin hiç değil-
se perde arkasına, insan haklan penceresinden
bakmak gereğini duyuyoruz. Bu sorun 12 Ey-
lül döneminde büyümüştür. İnsanlann ana dili
ile konuşma, kendi kültürlerini geliştirme, zen-
ginleştirme haklannı görmemezlikten geleme-
yiz. Bunun bir kültür zenginliği olduğunu ön-
celikle görmesini bilmeliyiz.
Bir son sözünüz olabilir mi?
Halkımıza bir genel çağrımız var. "Korku-
dan ve yoksullnktan kurtulma" sloganı ile
özetlenebilir. Sömürünün, insan haklan ihlal-
lerinin olduğu her yerde yoksulluk vardır. Si-
lahlanmaya yapılan harcamalar üretime akta-
nlabilse dünyada beslenme, eğitim, sağlık, ba-
nnma sorunlarının çözüleceği bilinmektedir.
İnsan haklan ihlallerine duyarlıhk, kendi hak-
larına duyarhlıktır. Bugün başkasmın hakla-
rına yönelik saldırı bir başka gün size de dö-
nüşebilir. İnsan haklan, "herkese lazım" hak-
lardır. Başkalarmın sizin haklarınızı savunma-
sını istiyorsanız, siz başkalanmn haklarına ge-
reken duyarhlığı gösterebilmeli, "kim
yapacak" yerine "ben oe yaptım" sorusuna
yanıt aramalısınız.