23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet Sahıbı Cumhuriyet Maıbaacılık ve Gazetecılık Turk Anonım Şırketı adına Nadır Ngdı 0 Genel Yayın Mudürü Hasao Ccnal. Muessese Muduru Ernint l>»klıfil. Yazı l}Jen Muduru Okty GontBSin. 0 Haber Merkezı Muduru YaJçıa Bayer. Sayfa Duzen] \öneımenı \Jı Acas, 0 Temsılaler ANKARA. AJmm Taa. IZMIR Hikmet Çctmkjya, ADANA ÇMu YigaK0u lç PoUtıla. Cdal n».ıtai.ıı »5 Haberlcr E ı m M a . Ekonomı Ccaftı Vırtmm. Ij ScndüUL Şakra K m a Kulmr CeH Isur. Basy> w Egıum Onan Şvlu. Haba Araştırma. baM Bcriuuı, Yun Haberlcn NtolM Dotaa, Spor Danışmanı Abdı*«ir Vualnu. H!» 1* Dm Vîızıtı.- iunm (,J*»t»D. Aıaştirma- !»*« Alpo, Duzdımc Abdafat tea • Koordınator Aluncl Kmıten. • Malı li.w fiuote- ' Erol Erkal. 0 Muhasebe BolcM Veatt 9 Butçe-Planlama. Scv|f ^-rr"Vn |f 0 Rddam Ayye Torva. 0 Ei Vaytniar Hni>* 05 65 fl AİJOİ • 1dan: Hncvnı Gmr. • Işklme Oadtr Çdft, # Bü(l-Ulcnı \rf I B L 9 Pcnond. Sr^ı BûstMOOJIu • Mtm L CumhunTO Maibaaolık vc Gameakk TA^. Türt Oaf Cad. M/41 rıfalnjlıı i)6-ljanbul. TH 512 05 05 (30 lulj, Met: 22246 FM. (!) S26 60 72 # : Zıya Cokalp Blv Inkılap S No İ9,» Td; 13] 11 4M7. t t o 42344 F n (4) 133 Lo»: H Zjya Hv 1352 S2/J. Td 13 12 30 W n 5Z35* Fut (51) 19 53 60 : InöiM Cad. 119 S Vı 1 Kaı I TiL 19 3' 52 (4 haı». Tder 62155 ftr (71) 1» 37 52 TAKVIM: 11 ŞUBAT 1990 lmsak: 5.31 Guneş: 6.57 Oğle 12.23 İkindı: 15.12 Akşam: 17.39 Yatsı: 18.59 Saçlarda fırtma öncesi sessizlik Cbanel'den 90 yazı için bir gece elbisesi. Saçlar kısacık. Saçlarda bukle modası ne denli eski. Eski Yunan'da bir bukle saltanatı vardı başlarda. İster kadın, ister erkek çepeçevre bukle. Kadınlar kurdelelerle süslerdi başlarını. Günümüzde kuaförde, ancak saatler süren bir çabadan sonra elde edilebilen o dağınık, pejmürde saçlar, eski Yunan'da matemin simgesiydi. NECLÂ SEYHUN Hangısı guzel?... Sımsıkı taranıp geriye toplananı mı, aslan yelesi gibi dalga dalga kabaranlan mj?.. 50'li yıllardaki gibi dalga dalga omuzlara ınenı mi?.. 30'iu yıllardaki gibi maşa ıie kıvrılanlan mı?.. Arada finolar gibi gözleri kapayan modeller, tarla cadısını anımsatan, hiçbır doğal dağınıklıkla başarılamayacak. kuaförler tarafından özenle didılenlerı de var. Hangisıni seçerdınız bunlann?.. Hele bir davete gıdecekseniz? Hangisi ıie kendinızı daha şık, daha guzel bulurdunuz?.. Saç yalnızca kadının değil, hatta kadınlardan once erkeğin —ılk perukları, ilk bukleleri kullanan onlar— daha doğrusu insanlığın ortak sorunu Tanhın çok eski dönemlerinden bu yana insanoğlunun saçı ıie başı ile uğraşması bıtmemış. Eski Mısır'da, Asur'da bugun bile başanlamayacak usta saç modelleri, saç boyamalar, usta peruklar vardı. Günümüzde değil de eski Mısır'da yaşamış olsaydınız eğer, bir görkemli davete gidecek olsanız, sırtımza incecik dokunmuş beyaz ketenden pliseli elbisenizi, ayağınıza sandallarınızı giyerdiniz. Boynunuza, kolunuza en görkemli kolyelerinizi, bileziklerinizi, başınıza peruğunuzu takar, öyle giderdiniz davete. Peruğunuzu yapraklar, çiçekler süslerdi. Tepenize baJmumundan yapılmjş yumurtayı anımsatan saydam, kokulu bir tepelik oturturdunuz. Bir tur parfüm şişesı. Tüm soylu konuk kadınların tepesinde olurdu bu kokulu kubbelerden. Davet boyunca yiyilip içilirken muzik dinlenir, danslar seyredilirken dondurma gibi yavastan erimeye başlardı bu kubbeler. Etrafa mis gibi bir koku yayıp peruğunuzdan, elbisenizden aşağı damla damla akardı. Arada dolaşan çıplak hizmetkâr kızlar, tepsiler içinde bu kubbelerden dolaştınr, erıyen kubbeleri >enilerlerdi. Saçlarda bukle modası ıse ne denlı eski. Eski Yunan'da bir bukle saltanatı vardı başlarda. İster kadın, ister erkek çepeçevre bukle. Kadınlar kurdelelerle süsJerdi başlarını. Günümüzde kuaförde ancak saatler süren bir çabadan sonra elde edilebilen o dağınık, pejmürde saçlar, eski Yunan'da matemin simgesiydi. Ortaçağ'da genç kızlar saçlarını düpedüz tarar, açıkta bırakırlardı. Saçlarını örup bone aitında toplamak evli kadınların harcıydı. Ama saçta kantarın topunun kaçtığı dönemJer rokoko Unlıi knaför Alexandre'ın pembe saten bir fiyonkla süslü saç modeli Lacrobt için. devri ınanılmaz acaiplikler yapılırdı. Akla ne gelirse saça süs olarak konurdu. Saç modeli değil, bir âlâmetti bunlar. Taşımak başlı başına bir sorun. 18. yuzyılda pudralı dev perukların, başlara oturtulan gercilerın, kuşların, meyve ve çıçek bahçelerinin donemi. Zarnanın karikatüristlerine ne denli konu çıkmıştı. tkibin yılına yaklaşırken saç modasında bir durulma var. Tarla cadısı dönemi gerilerde kalıyor. Ünlü kuaförler daha sade, daha zarif modellere yöneliyorlar artık. Hangisi guzel? Hangisi?.. Belki ünlü kuaför Alexandre'ın yumuşak bir tarayışla tepeye topladığı, hafif kâkullu "sanşın" modeli. Ya da onun gene Chanel Modaevi için düzenlediği "esmer" mod-Mı. Tepeye bukleler ya da örgulerle toplanmış saçlar. Ama Alexandre tanınmış modacı Christian LacroU için bir başka modeli deniyor. Gene bır kuçük kâkul, gene sımsıkı çekılip topuz yapılmış saçlar ve bu saçları ustaca süsleyen pembe saten bır kurdele. Tepelerde fırtjnada gerruler, çıçek bahçeleri, meyve ağaçları, kuşlar yok... Leylekleri özendiren saçlara da paydos... Şu ara bir geçit dönemi. Saç modası sessiz ve s'akin gidiyor. Ama fırtınadan önceki sessizlik gibi bu. Bir anda değisebilir. Degişecek de... Kuş kondurmak becen değık.. O yuzyıllarca önce kondurulmuş zaten. Bakalım 2000'lı yıllar tepelere neler konduracak?.. SUifke'nin kuşları 'imdat'diyor ÇETtN YÎĞENOOLU SİLİFKE — Üç ya da dört avcı o gün kamyonetle gelmiş- lerdı avlanraaya. Kısa sürede kamyonetlerini yöre hallurun karamaka dedıği sakarca kuşla- nyla doldurmuslardı. Zafer çığ- lıkları atarak dönuyorlardı. Bir kamyonet sakarcayı gönınce şa- şıran birı, "Bu kadar sakarcayı nc yapacaksııuz" dıyesorunea avolann yanıtıyla şajkıalığı bir kat daha aıtmıştı: "Sucnk yapa- cagız". Göksu deltasındaki Akgöl- Paradenız dalyanları ve çevresi o zamanlar hemiz "ktış ceaneti" olarak bilinmiyordu. Oysa böl- ge iki yüzun üzerindeki kuş tu- rünün kış aylannda konaklama merkeziydi. Dünyada örneği az görtllen saz horozuyia caretta caretta ve chelonia mydas tuıu kaplumbağalarm da ureme böl- Keçili, Reklamcılar Derneği'nden istifaetti EkoDoıııi Servisi — Cena- jans/Grey Reklamcılık A.Ş. Yö- netim Kurulu Başkanı Nail Ke- pli, Reklamcılar Derneği'nden istifa ettiğini açıkladı. Keçilı, Cenajans/Grey'in 1990 yılı "Kristal E3ma Yanşması"na da katılmayacağını belirtti. Nail Keçilı önceki gun yaptı- ğı basın toplantısında Reklam- cılar Dernegi'nın "prensip ola- rak icraat yapmamaya kararlı" olduğunu belirterek "Sektöriin çok ciddi sorunlan var. Sektor gittikçe buyu>or. Otokontrol yok, disiplin yok, sektornn ba- şı yok. Dernek sahip çıkmıyor, sesini cıkartmıjor" dedı. Keçili, Knstal Elma Yanşma- sı'na da "Yarışma jıirisi scçimi uygulamasını tasvip etmedikle- ri için" katıhnadıklarını belirt- ti. Keçilı ayrıca "Muşterek bir lı*r*r olmaksınn" Guzel Sanat- lar/Saatchı And Saatchı Yöne- tim Kurulu Başkanı Ünver Oral'ın de Dernek'ten kendisin- den önce istifa ettiğini, Pars McCann Yönetirn Kurulu Baş- kanı Pınar Kılıç'ın ıse bir ay içinde dernek tutumunu değiş- tirmezse istifa edeceğını belirt- tiğinı kaydetti. Keçili, bu ajans- laruı da yanşmaya katılmayaca- ğını söyledı. gesiydi. Yıl 1987'\dı. Avalarsu- cuk yapacak denlı ılenye götur- muslerdi i$ı. Bu tam bir katliam- dı. Bunun üzerine bir yandan çevre konımacılar devreye girip dünyaca bılınen bölgeyı "kuş cenneti" olarak ılan edıp koru- ma altına alınması için çaba gös- terirken bır yandan da ilçe av komisyonu bolgeyi avcılara ya- saklamıştı. Av yasağı ve bölgenin kuş cenneti ılan edilmesiyle birlikte kuşlann katliam derecesınde av- lanmalan önlenmişti. Ancak bu kez avcılar sucuk yapma olana- ğs bulamasalar da kaçak avlana- rak sorun olmaya başlamışlar- dı. Silifke Kaymakamı Metin Çı- nar yasağı uygulamanın güçluk- lerıni, "Bataklık arazide fiziki önlem alamıyorsunuz. Tel örgu ya da duvar dusunulemez büe" diye ozetliyordu. Kaymakam Çınar daha sonra bir ust duzev yetkilisimn, Türkıye'yi zıyaret eden Urdun tıcaret heyetıne kuş cennetinde avlanmaları için ızin vermesıne hâlâ akıl erdiremedı- ğıni söyluyordu. Halen kaçak avcılarla jandar- ma arasında ko\ alamacanın gö- rulduğu yörede katliama yol açan başka gırişimler de gözle- niyor. Orman Işletmesı Mudu- rü Mebmet Aksoy'un verdiğı bilgıye göre son zamanlarda ba- zı ureticilerle baiıkçılar yorede- ki sazları yakıyorlarmış. Balık- çüar ağlanna taküıyor diye, üre- ticiler de yangından sonra çıkan fılizleri koyunlanna yedirmek için yakıyorlarmıj sazlan. Paradeniz Dalyanı kıyısında- kı Hurma Köyu'nden Mustafa Denız'le Zekı Gemalmaz ise kaplumbağalarm katledildiğini öne suruyorlar. Deniz'le Gemal- maz, avlanmak için dalyanın gı- nşıne gelen denız kaplumbağa- lannın dalyan görevlilerinin bal- ta darbeleriyle canverdiğinı söy- luyorlar. Doğal Hayatı Koruma Derne- ği uzmanlarından Giırdogar Sa- ngül, katliamlarla ılgili olarak şunlan söyledı: "Av yasalan avcılar için ya- pümıştır. Avlann sürekliliği du- şunülerek hazırlanmıştır >asa- lar. Türkiye'de AvYasası artık eskimis. ibtiyaca cevap veremez dunıma gelmiştir, degistirilme- si gerekir. Sazlıkların \akılma- sı, izinsiz kum aimak bolge için çok tehlikelidir." 40. Berlin Film Şenliği başladı Doğu ile Batı arasınOluşan korkunç film trafiği bu yıl yöneticileri müthiş korkutuyor. Herkesin yuzunde kaygı ve yorgunluk okunuyor. Ama dünya tarihini değiştirmeye aday böylesine önemli bir olaya Berlin Şenliği çerçevesinde katıimak da bu yorgunlukla orantılı bir tatmin ve onur duygusu getiriyor olmalı. ATİLLÂ DORSAY BERLİN — Bu yıl Berlin baş- ka bir Berlin... Işıkları daha mı parlak, vitrinleri daha mı göste- rişli, senliğin filmleri mi daha da- vetkâr? Belki... Ama asıl fark, caddelerin, meydanların kalaba- lıklığında... Berlin sanki Eminö- nü meydanı gibi... Doğu Berlin'- lilerin istilasına uğramış, sade gi- yimli gençlerin sırtlarında çanta- lar, ellerde Zenith fotoğraf maki- neleri, gruplar halinde geziyor, dolaşıyor, yıllardır merak ettiklen "kapitalizmin niroetleri"ni, tüke- tim toplumunun cıcı-bicilerinı keşfe çalışıyorlar. Gerçi okumuş- tuk, ama görmeden anJaşılmaz bir olay bu... Bu arada sık sık yak- laşıp bir şeyler soruyorlar, bazen çantalarını gostererek... Alman- ca bılmedığime bu kadar uzuldu- ğum hiç olmamıştı. Bu Doğu Ber- linli istilası, bizim Türkleri bile or- tadan silmi?. Türkler ve Turkçe, eskisı kadar gözlenmize, kulakla- rımıza çarpmıyor. Ve "duvann kultur koprusu ÇELtKTEN MANOLYALAR — Berlin Festivali, önceki gece Herbert Ross'un "Çelikten Manoljalar" filmi iie açıldi. Bu Amerikan yapımı filmde Olympia Dukakis ve Sbirley MacLaine de rol alıvor. parçalan " hâlâ, her yerde, hatta benım otelimın önünde bile satı- lıyor. "Duvarsız" Berlm'ı daha ıyı u- nımak, bu arada Doğu'ya geçmek için projelerımızi ileri gunlere bı- ralcıp, senliğin açılışma katılıyo- ruz. Bir Amerikan filmi: Herbert Ross'un "Çelikten Manolja- lar"ı.. Gerçekten yaşarunış bir olaydan yola çıkarak Amerika'- nın Güney bolgelerinde, kahra- manları 6 kadın ve birkaç da er- kek olan bir öyku anlauyor film... Bir guzellık salonu sahibi (Dolly Parton), çevresinde çeşitli yaş ve kışilikte kadınlar, şeker hastası genç bir kadjnın, yaşamı pahası- na bir çocuk sahibi oJma isteğı. Amenkan yaşamından acı-tath, yarı güldüru, yan duygusal bir ke- sit. Amerikan sinemasında bırden egemen olmaya başlayan "aile filmJeri"ne bir dönüs ve özellik- le Sally Fidd, Shiriey Mac Laine. Oiynpia Dukakts. Daryl Hannah gibi hemen hepsi de Oscar'lı bır dizı kadın oyuncunun bırbirinden guzel ve etkileyici oyunlan. Ama festıvalın de yüreğı bu yıl daha çok "poiitika" diye çarpı- yor. İki Berhn'ın veiki Almanya'- nın birleşmesınin gundemde oldu- ğu şu günlerde, Berlin şenliği, za- ten yıllardır Doğu ile Batı arasın- da bir kultur köprusu olusturmayı amaç edinmış bir etkınlık olarak bu konuda da "ÖBCU" davran- mak istemiş, şenliği bu yıl Doğu Berlin'de 2 sinemada da yineleme- yı kararlaştırrruş. Tum yarışmaJı bölumler, ayrıca yan bölumlerin kımileri, Doğu Berlin'in Dolby- Stereo'lu 2 modem sıneması Kos- mos ve Colosseum'da da yinele- necek. FestivaJ Baskanı Moritz de Hadeln, daha olaylardan çok ön- ce, geçen şubat ayından beri şen- liği Doğu'ya taşımayı düşündük- lenni söylüyor ve 40. Berlin şen- liğinin, bir dönerrun kapanıp ye- nı bir dönemın başlamasını sim- geledığini ekliyor. Kuşkusuz, bu girışim sayısız zorluğu da birlik- te getirmiş. Örneğin, Doğu ve Batı Berlin arasında sadece 72 telefon hattı varmış ve bunlar, gunun her saatinde sureklı meşgul olduğun- dan, senliğin telefondan yararlan- ması mumkun değil. Oluşan kor- kunç film trafiği, bu yıl yönetici- leri muthiş korkutuyor, herkesin yuzunde kaygı ve yorgunluk oku- nuyor. Ama, dunya tanhini değiş- tirmeye aday böylesine önemli bir olaya Berlin şenliği çerçevesinde katıimak da bu yorgunlukla oran- tıh bır tatmin ve onur duygusu ge- tinyor olmalı. TKT'den sorumlu Devlet Bakanı Yazar, Almanya'dan yayın yapacak 'Magic Box'ı değerlendirdi: Uydu yayın, TRT'nin tekelini kaldırıyor Mehmet Yazar,"Dışarıdan uydu ile bir yayın yapılırsa, buradan bir çanak anten konulup izlenirse, buna yasak derseniz, yayının takibi ve ev ev kontrolü pratikte zordur. Onun için fiilen bu tarzda bir yayını engellemek, hemen hemen imkânsız" diyor. GÜNSELİ ÖNAL ANKARA — Rumeli Hol- dıng'in kurduğu ve Federal Al- manya'dan uydu aracüığıyla Turk- çe yayın yapacak "Magic Box", özel TV'ye bir adım olarak değer- lendırilirken TRT'den sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Yazar, Bu gelismenin, teknolojinin ve gele- cegüı işaretini verdiğini" söyledı. Yazar, "Turkije'deki televizyon yayınlannın TRTnin tekeiinde ol- masının, gelecekte tartışmalı ola- rak gundeme geleceğini" belirtti. Yazar, uydu yayın aracılığıyla ve ozellıkle Türkçe yayın yapacak olan "Magic Box" ık TRT'nin ya- yın tekelının kırılması konusunda, "Çağdaki gelişim, bizi bu volda duşıinmeye ve çagdaş gelişime uyum noktasında zorluyor" dedi. Federal Almanya'dan uydu ara- cılığıyla yapılacak Türk yayının ozel TV'ye bır adım olup oİmadığı konusunda Cumhuriyet muhabı- rinın sorularını yanıtlayan Yazar, "Anayasanın 130. maddesinin ozel TV'ye izin vermedigini anımsaltı. TRTnin >^ıyın tekelini elinde bu- lundurdugunu vurgulayan Yazar, "Yasal olarak ozel tele*izyon mumkun degil. Bu işin yasal yo- nu. Bir de yaşanan fjili yonu var" dedi. Konunun fiıli yönunu, "Dünyadaki teknolojik gelismeie- rin getirdigi bovutların oluştnrdugunu" kaydeden Yazar, şunlan söyledi: "Bir tanesi, uydu yoluyla, ça- nak antenle yaptîan yayınJar. Dı- şandan uydu ile bir yayın yapılır- sa, buradan bir çanak anten ko- nulup izlenirse, buna yasak da derseniz, yayının takibi ve ev ev kontrolü pratikte zordur. Onun için fiilen bu tarzda hjr yayını en- geUemek, hemen hemen imkânsız. Gelişen teknoloji, boyle bir fiili durum getiriyor." Yazar, "Uydo yayın, TRT'nin ya\ın tekelini pratikte sona erdir- diğine gore ne yapıiması dnşünıi- luyor?" sorusuna şu yanıtı verdı: "Dışandan yapüacak uydu ya- yının, ne kadar yaygın olacagı ayn bir tartışma konusu. Bngu'n Al- manya'da da baien ber evde oydu anteni yok. Bir taraftan kablolu TV iie bu uydu yayınlannı verme- \e çalışıyorlar. Kabiolu televizyon için bir program yapmışlar. 1994'e kadar Almaajv'nın ancak yuzde 60-65'inin ^apa^ımra^ı talı- min ediliyor. kabiolu teievizyon yayınıun gittiği yerde uyduju ya- saklanuşlar. Ve onu takip ediyor- lar, toplum da uyuyor buna. Ya- ni dışandan bu yayın yapılıyor. Ama bemen de herkes antenleri takıp bunu seyredemez. Bu o ka- dar kolay degil. Şu anda TV-2 da- hi beniiz yıizde 50 oranında sey- redilebiyor." "Özel TV'ye adun" olarak nı- telendirilen bu gelişmelerın "Tek- nolojinin ve gelecegin işaretini verdiğini" kaydeden Yazar, "O halde geiecekte, Tiirkiye'deki tele- vizyon yayınlannm TRT tekeiiu- de olma olayı zannediyorum tar- usraalı olarak gundeme gelecek" dedi. özel TV'ye ızın verilmesinın, anayasanın değışıklığı ile mum- kun olduğuna diklcat çeken Yazar, şunlan söyledi: "Türkiye'nin içinde bulundugu cognıfi konumda bazı hassasi>et- lerimiz var. Bu açıdan da, bunun zamanlamasını da iyi yapıp. ama bu geüşuni de goz ardı etmejip bu gelişime ayak uyduracak tarzda yasal duzenlemeler yapmak la- zım." Yazar, bu konudaki tartışmala- rın ne zaman gundeme getınlece- ğj sorusunu yarutlarken, konunun henuz hükumette görüşulmediği- nı, hükümet olarak ozel TV'ye "temayüJleri olduğunu" beürterek şoyle konuştu. "Anayasa tadilatı ile gelir. Ev- vela 141, 142 ve 163. maddeler geidi gundeme. Aynca biz paıti olarak anayasa değişikliği konu- sunda partilerie goruşmeye, tartış- raaya, herkesin duşuncelerini or- taya koymasına hazır olduğumu- zu söyledik. Bu konuda açıgız. Gerçi şu anda diğer partilerden somul bir şey gelmedi. 141,142 ve 163. maddeleri de yine biz getir- dik. Anayasa degişikligi konusun- da, milli bir mutabakat anyorz. Anayasa tadilatıyla beraber, 130. maddenin de ozel TV'je imkân verecek şekilde duzeltümesi lazım. O duzeltildikten sonra, konu bir olçude çozulınuş olur." 'Sütü kaynatmayın^ • Ekonomi Servisi — Sut Endustrisi Kurumu (SEK) Genel Muduru Guven Erdal, kendilerine yoneltilen suçlamalann kesinlikie gerçek olmadığını belirterek, tahlile gönderilen SEK sutu için "Son kullamm tarihi geçmiş, ne $ekilde, nası) bir ambaJajda ve hangi amaçla alındıgı bile bilinmeyen bir şıje sut orneğinin yuzlerce ton sutü temsil etmesi mumkun değildir" dedi. tstanbul'da yemekli bır basın toplantısı duzenleyen Erdal, 2 Ocak - 2 şubat tarihleri arasında imal edilen pastörize sütlerin sağlığa uygun raporlarını da gazetecüere dağıttı. ErdaJ, pastörtze sutun kaynatılarak içilmesi gerektiğine ılişkin açıklamalara da "kaynatılmadan da içilebi/ir" yanıtını verdi. Tatîl bitti haydi okula • ANKARA (AA) — İlk ve orta dereceli okullardaki yaklaşık 10 müyon 875 bin oğrencinin yarıyıl tatıli sona eriyor. 1989-1990 öğretim yılı ikincı yarıyıl koy ilkokullarında 11 mayısta sona erecek. Şehir ve kasabalardaki ilk ve orta dereceli okullarda ise ders.'er 8 hazıranda tamamlanacak. • • Ozel okullar toplantısı • TEKtROVA (Cumhuriyet) — Antalya Tekirova'da Phselis Prencess Hotel'de Özel Okullar Derneği ile M.E.B. özel Öğretim Kurumları Genel Müdüru Necdet Özkaya arasında yapılan toplantıda bir karar alınamadı. Necdet Özkaya ise "Sınav yapacak kadar öğrenci bulamazlar. Bulurlarsa sınav yapsınlar. Bakanlık burada emniyet açısından devreye girecektır. Bu karar okulları gelıştırmek için alınmıştır" dedi. Ege tütün piyasası açıbyor • MA.NİSA (AA) — Maliye ve Gumruk Bakanı Ekrem Pakdemırli, Ege ekıci tutun piyasasının yarın \enı bır sistemle ve ureticınin lehıne bır fıyatla Manısa'da açılacağını soyledı. Manisa'da bulunan Pakdemırli, yeni ihraç sezonunun açılacağı ekım ayından ıtıbaren tutun fiyatının her ay kılo başına 6 cent arttınlacağını bildırdı. Avrupa'da Türkler^iirüdü • Dış Haberier Servisi — F.Almanya ve Fransa'da Türkler tarafından duzenlenen gosterılerde, Dr. Sadık Ahmet ve Ibrahim ŞeriFin tutuklanmaları protesto edildı. Frankfurt'ta Batı Trakya Turk Derneklerı'nin onculuğunde duzenlenen ve 2 bın kadar Turk'un katıldığı yuruyuşte gosterıciler, Yunanıstan Başkonsoloslufu onune sıyah çelenk bıraktılar. Paris'te de Turk Dernekleri Birlıği'nın düzenlediği gosterı vuruyuşu ile Batı Trakya'dakı Turklere uşgulanan baskılar kınandı. Kitaba toplatma • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — Ankara DGM, birinci baskısı tukenen Edip Polat'ın "Diyarbakır Gerçeği" adlı kitabının ikinci baskısmın toplattırılmasına karar verdi. DGM'run bu kararı uzerine, 1759 kitaba polis tarafından matbaada el konuidu. Besiyeri ortaklığı • Sağlık Servisi — Dunyada besiyeri uretiminde ikincı durumda bulunan Hındistan'ın "Hi Media" şirketi ile Atabay Kimya Sanayi ve Ticaret A.Ş. bir ortaklık anlaşması imzaladı. Anlaşmaya göre Atabay sirketi -Hı Media'dan ithal edeceği çeşitli kultur besiyerlerıni daha sonra Türkiye'de uretip dunya pazarlanna sunacak. Urettıkleri besiyerlerini aralarında ABD ve Antartıka'nın da bulundugu 15 ulkeye ihraç eden Hı Media şirketinin lOOO'i aşkın urünu var.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear