23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/10 PAZAR YAZILARI 11 ŞUBAT1990 StockhohrCden Bir bira 20 bin liraHükümet içkili lokanta ve barlarda KDV'yi yüzde lOarttırdı. Barmenler asık suratlı. Paraya kıyıp iki üç bardak birayla gevşeyen müşteriler de sosyal demokratlara küfür istifliyor. YAVUZ BAYDAR STOCKHOLM — İsveç birası- nın tadı iyice kaçtı. Daha doğru- su kaçınldı. Bir bardak ekşimsi, köpüksüz biraya 51 kron (20 bin TL) verilir mi? Isterseniz verme- yebilirsiniz. Başka ülkelerde iıı- sanlar gunun yorgunluğunu su- dan ucuz birayla bar ve publarda ayaküstü giderirken, siz de gazoz veya maden suyu içersiniz, olur biter. Bar ve lokantaJarın sahipleriy- le müdavimleri bir ofke selı yaşa- makta bugunlerde. Barmenler asık suratlı; paraya kıvıp iki uç bardak birayla gevşeyen müşteri- ler de sosyaldemokrat hükumete kufür ustune küfur istifliyor. Liberallerle anlaşan sosyalde- mokratlar geçen ay hiç beklenme- dik bir biçimde içkili lokanta ve barlara KDV'yi yuzde 10 gibi bi- raz da fahiş bir oranla arttırıver- di. Eskiden 12-13 bin TL olması- na rağmen elleri yakan, en bula- nık kafaları bile "bir tek daha al- sam, yann aç kalır ntıyım" türün- den banal düşuncelere sevk eden banal tsveç birasının fıatı böyle- ce 20 bin TL'ye fırladı. Tabii bu arada öteki sert içkilerin fiyatlan- nı yazmaya gerek bile yok; siz tahmin edersiniz. Şöyle derli toplu bir akşam yemeği bir ev kirasının üçte birinden fazlasına patlıyor. Kısacası, Stockholm'deki sosyal gece hayatı, bir aydır, Hizbullah- çıların Beyrut'taki Amerikan üs- lerine duzenledıği intihar saldırıları ile buyuk benzerlikler taşıyor. Oysa 1980'lerin ikinci yansı, Stockholm'ün Avrupa dışı küçük bir tasra kasabası olduğuna ina- nanların, buna kanıt olarak kent- teki gece hayatının çeşitli yonler- den kısıthlığını (.sert içkı satan barlann sayısının azlığı, erken ka- panma saatlerı, yaş sınırı vs.) one sürenlerin, kendilerinı iyimserliğe kaptırmasına neden olmuştu. Ser- best piyasaya kapılann iyice açıl- ması sonucu 1986-87'den ıtibaren bar ve lokantalara eskiden çok guç verilen ıçki satış izni bol ke- sedendağıtılmaya başladı. Bunun sonucu olarak son dort-beş yıl içinde kent içindeki içki mekân- lannın sayısı ikiye katlandı. Renk- li, kişiliklı barlar mantar gibi bit- ti, aynı mekâna gitmekten sıtkı sıyrılan gençler her hafta yeni bir flaş mekân kesfeder oldular. Re- kabetın dmamizmi gecelerin neşesi- ni arttırdı. Şimdi butun bu gelişmeler ter- sine dönmuş durumda. Barlann çoğu sinek avına başladı; bazıla- rı hafta içinde erkenden kapatma- ya başladı. Yakında iflaslar bek- leniyor. Tuketimi kısıtlama amacı taşı- yan KDV onlemi kenti geceleri bir asfalt çöle yavaş yavaş dönüştu- redursun, tsveç'in sosyal yaşantı kurallannı belirlemekle yetkili olan ve bu yetkisi nedeniyle özel- likle özgurluk arayışı içindeki Stockholm gençlerinin bir numa- ralı "nefret objesi" haline gelen Sosyal Gozetım Kurumu, hüku- mete alkol tuketiminin iyice daral- tılmasına yonelik bir dizı onlemi içeren bir tasarı paketı sundu. Bu önlemler arasında, barlar- dan içki aimak için yaş tabanının 18'den 20'ye çıkanlması, içki fi- yatların üç yıl içinde dereceli ola- rak yüzde 20 oranında arttınlma- sı, sadece tekel mağazaları tara- fından sanlabılen içkilerin gelecek yıldan itibaren vesikaya tabi tu- tulması konusunda bir araştırma- ya gidilmesi ve lokantalarla bar- lara içki izni verilmesi konusun- da "lemkinli" davranıhnası özel- likle dikkat çekıyor. İsveç, Dünya Sağlık Örgutu'- nün (WHO) içki tuketiminin 2000 yılına kadar yuzde 25 oranında azaltılması yolundakı onerisinin altına ımza atmış durumda. Yu- karıdaki önlemlere gerekçe olarak bu imza gösteriliyor. Neıv York'tan Gorbi iyi, ama kötü adam kim?Amerikan televizyoncuları Sovyetler'deki son gelişmeleri izlerken "muhafazakârlann" peşine düştüler. Gorbaçov'un reformlarını engellemeyeçalışan, arka kapıdan sosis salam kaçıran muhafazakârları ortaya çıkarmak için epey terdöktüler... Peler Stampflis'in çalışmalan, giinluk, uzerinde bile do>madıgımızçalışmalan kapsıyor. Araç lastiği profili de bunlardan biri. Zürih'ten Tarihteki lastik iziBizde kabak oluncaya kadar kullanılan ve işe yaramaz hale gelince köylüye çarık biçimi ayakkabıya dönüşen bu lastikler taşıdıklarıyla önemli. Lastikler yüzyılımızın simgesi. DOĞAN ABALIOĞLU ZLRİH — 1960'tan berı Pa- ris'teyaşayan Isviçreli sanatkânn son eseri geçenlerde, Orly Hava- alam'nın 10 kilometre güneyinde- kı Chevilly-Lourue parkında 3 metre genişhk ve 30 metre uzun- lukta yere serildi. Peter Stamp- flis'in çalışmalan, günlük, uzerin- de bile durmadığımız olayları kapsıyor. Chevilly-Laurue'deki de buranın trafik kurallarına gö- re derinlıği 3 milimetreden az ol- maması gereken araç lastiği pro- fili Bizde kabak oluncaya kadar kullanılan ve işe yaramaz hale ge- lince köylüye çarık biçimi ayak- kabıya dönuşen bu lastikler, tası- dıklanyla dnemli. Gottlieb Daim- ler ilk yakıt motorunu çalıştırdı- ğından bu yana bir yüz yılı az geç- tik. Oysa sonradan Karl Benz'le ortaklık kurup unlu Daimler-Benz otomobillerini uretmeğe başladık- larında bu işin bu derece dal bu- dak saracağını hesaplamamışlar- dı sanırım. Kendi kendine devimli anlamı- na gelen bu araçlar, bence yüzyı- lımızın simgesi. Peter Stampflis ise bunun bir parçasını göz önu- ne çıkanyor. tlgimizi hemen he- men hiç çekrneyen, görünuşe ka- pılıp temele inmeyen bizleri uya- rıyor. Insanlık için en onemli buluş diye bılinen tekerlek boylece unut- mamamız gereken bir ize dcnüşu- yor. Istanbul'da altyapının eksıklı- ğı, toplu taşımacılığın bilinçli ge- ri bırakılması sonucu teneke yı- ğınlannın yollara dökulmesini du- şünürsek, böyle bir izin bizde ta- sarlanması geleceğimize katkıda bulunur muvdu dersiniz? ŞEBNEM ATİYAS NEW YORK — Sovyetler Bir- liğı'nde Komünist Partinin tekeli- ne son veren kararların onaylan- Jığı gun Amerikalı gazeteciler kremlin'in önünde "Sovyet muhafazakâriannı" arıyordu. Son gunlerde ABD'de yayılan dediko- dulara göre Sovyetler'de muhafa- zakârlar Gorbaçov'un demokrasi yanlısı kararlannı sabote etmeye çalıştılar. Partinin tekelıne son ve- ren tarihi oylamadan sonra Amerikalı basın mensupları, Kremlin'i buytik bir ciddiyetle terk eden Sovyet parti yetkililerinın yollarını kesip ellerindeki mikro- fonlan burunlarına sokarak "mu- hafazakârlara ne olduğunu" sordular. Nihayet Sovyet parti yetkilile- rinden biri, Amerikan kamuoyu- nun yüreğine su serpen cevabı ver- di: "Sovyetler Birligi'nde muhafa- zakârdi>e birşey voktur, olsa ol- sa daha yavaş düşunen komünist- ler vardır." Gazetecileri bu cev ap pek tatmin etmedi. Sovyet muhafazakârlann] aramaya devam ettiler. Sonunda bütün Sovyet halkı kuyruklarda inim inim inlerken birbirinden gü- zel salam ve sosıslerin, her hafta koliler halinde ısmarlanarak Sov - yet Komünist Partisi Merkez Ko- mitesi'negönderildiğıni ortaya çı- kardılar. Amerikan televizyonları merkez komitesine "torpil" kul- lanarak nasıl sosıs ve salam gon- derildiğini kanıtlayan faturaların resimleıini yayımladılar. Boylece merkez komitcsmdekı muhafaza- kârlann sadece Gorbacov'u sabo- te etmekle kalmayıp partinin ar- ka kapısından ıçeri salam ve so- sis sızdırdıkları da anlaşıldı. Sovyetler Birligi'nde yrşanan devrimin Amerikalıları en çok şa- şırtan yanı ise Moskova'da yeni açılan McDonalds'ın önündeki kuyruklardı. Amerikan gazeteci- lerine göre bu inanılmaz kalaba- lık ve uzunluktakj kuyruklann ne- deni de elbette muhafazakâr ko- munistlerdi. Bunca yıl aşırdıkları salam ve sosislerden mahrum kalan Sovyet halkı bir parça "et"e öyle hasretti ki "Amerika'da neredeyse sadece siyahlann ve cebi deliklerin gitti- ği McDonalds'a" bu sıcak ilgiyi gösteriyordu Bir gazeteci "et"in böyle önemli olduğu bir toplumda, bazı polit- büro uyelerinin statükonun degiş- memesini istemesinin doğal oldu- ğunu da öne sürdü. Butun hafta boyunca partinin kendini feshetmesini engellemeye çalısan bu muhafazakârlann or- taya çıkanlması, Amerikan gaze- tecileri için en önemli görevlerden bin oldu. Klasık tanımıyla, "Re- çetelere alışmış, ilkeleri sınırlı, ge- lişmeye her zaman karşı duran, geçmişin butun a>nntılannı red- dederek bugune hiçbir atıf >apraa- yan ve gelecege dair planı olmayan" muhafazakârlann özel- likle komünıstlerin arasında yay- gın olduğu biliniyordu. Parti tekeline son verme kararı alındıktan sonra Amerika, Sovyet- ler'de muhafazakâr ruhun yenik düştuğu yargısına vardı. Haberler, küçük meseleleri buyük bir kıs- kançlıkla gundemde tutan, bazen en gerekli reformları engelleyen, halka az düşünme ve kolaycılık aşılayan, sadece mevcut durumla tatmin olmakla kalmayıp gelecek için mevcut durumun korunması kuvvetıni savunan klasik muhafa- zakârlann tarihte bir kez daha yc- nildiği sonucuyla noktalandı. Roma'dan Sofya'dan Ölüm öncesi FelliniKısa süre önce 70. yaş gününü kutlayan Italyan yönetmen Federico Fellini, son filmi 'Ayın Sesi'nde yaşlılıktan, ölümden ve yaşamın gizeminden söz ediyor. NİLGÜN CERRAHOĞLÜ ROMA — Dolunayın büyülu ışığı, gerçekdışı bir gece manza- rasmı aydınlatıyor. Çayırlann us- tüne çokmüş sisin arasından ço- cuksu bakışlı, soluk benizli bir adam, nereden geldiğı belli olma- yan boğuk bir sesin çağnsına ka- pılrruş bir kuyuya doğru yürüyor. Etrafına bakınıyor sesin nereden geldiğini anlamaya çalışıyor. Bel- ki kuyudan geliyor ses, belki de aydan. Gecenin içinde kaybolan Ro- berto Benigni'nin bu duşsel nite- liklı imajları ile başlıyor "A>ın Sesi" (La Voce Della Luna). He- nüz geçen hafta gösterime girme- sine rağmen şimdiden sezonun si- nema olayı haline geldi bile Felli- ni'ninson filmi. Aylardır uzerinde konuşulan ve ilgiyle beklenen "Maestro"nun \apmndan gören herkes garıp bir duygusallıkla soz ediyor. Kısa süre önce 70. yaş gününu kutlayan Federico Fellini "A>ın SesT'nde yaşlılıktan, ölumden, yaşamın gizeminden söz ediyor bir vasiyet bırakmak ister cesine. "Sabahlan artık jalnız ınerak uyandınyor beni" dıyor baş ka- rakter, filmin bir yerinde. Ama yalnız Italyan sinemasımn değil, dünya sinemasımn Ustatlanndan sayılan unlu yönetmen, bu varo- luş sorununu ağır bir kâbus hava- sında değıl, kendisine ozgü çocuk- su bir duş dunyasında ışliyor. "Sizlerden artık hiçbir haber al- maınak, hakkınızda hiçbir şey bil- memek mumkun mıi" diye soru- yor orneğın saflıkla Roberto Be- nigni mezarlıkta olülerle konuşur- ken, "Hepiniz nereye gittiniz? Bu dönyada bir jerlerde obur tarsfs açılan büyuk bir delik olmalı." Fellini'nin dayanılmaz hafifli- ğı, duşleri, esprisi, çocuksuluğu, burukluğu, ıronisi hâkim oluyor baştan sona perdeye. Çok sevdiği her filminde tekrar tekrar işle- mekten bıkıp usanmadıği Fellini- vari kadınlar çekip, çeviriyor bu evreni. "Siz kadınlar" diyor ge- ne baş karakteri Benigni'nin ağ- zından Fellini, "Bizim bilmediği- miz bir şe> biliyorsunuz?". "Ev- renimin merkezini kadınlann oluşturması çok dogal" dıyor yö- netmen, bu konuda kendisini tek- rarladığını söyleyen eleştirmenle- re. "Yalnız ben değil. Tıim yara- tıklar doğduklan andan itibaren kollannı bir dişi vücuda dogru uzalıyorlar. Tum yaşamım onla- ra duydoğum havranlık. merak ve şukranı belirtmekten ibarettir. (Dogu dinlerinden birinin kutsal kitabı) Tantra'nın ayetlerinde dendigi lizere kadın evrenin vucu- dudur. Bir kadının verebilecegi mulluluklan daha buyük bir mul- luluk yoklur." Bilge Fellini, "Ayın Sesi"nde kadınlardan, delilerden, aydan bahsediyor. Gurultüden yakını- yor, sessizlik arıyor. Televizyonun birbirinden bayağı programlar ve reklam bombardımanı altında ko- ca bir panayır yerine dönuşen îtal- yası'nda yitirilen değerleri anyor. Tonino Delli Colli'nin buyülu fo- toğrafları ve oyun gücuyle seyir- ciyi fetheden Roberto Benignı, "Biraz sessizlik olsa, belki (ya- şamdan) bir şeyler anlayacagız" diyor. Roma'nın göbeğindeki "Etoi- le" sinemasında nimin galasından ışıklar soner sönmez kaçan yönet- menin bu sessizliğe ve sukûnete gerçekten ihtiyacı olduğu anlası- lıyor. Uçuncu yaşına girerken film kritikleri "Ayın Sesi" için "Can- nes Festivali'ni garantiledi" diye yazıyorlar. ttalyanlar için gitgide gerçek bir ulusal abideye dönüşü- yor Fellini. Varoluş saati 8 ile 12 yaşları arasında saplanıp kaldığı söylenen yönetmenin yitirildiği gun, Italya'nın İtalyanlığından da çok şey yitireceği söyleniyor. Bitpazarında yok yok Federico Fellini (1920-....) Doğu Orlandovski'deki 'Bitak'ta, yani bitpazarında, kullanılmış çividen değişik model arabalara kadar her şeyin satıldığı bir dünya çıkıyor karşınıza. SEMİH İDİZ SOFYA — Olur da gunlerden pazardır ve yolunuz sizi Sofya'- ya atmış. Bu arada değişik bir şey- ler görmek, bir şeyler satın almak istiyorsunuz. Çevrenize bakıyor- sunuz ve hemen hemen her yerin kapalı olduğunu, açık olanlarda da ilginç hiçbir şey bulunmadığı- nı görüyorsunuz. Ne yapmalı? Tek çare var. Sofya'nın nufu- sunun adeta yansının pazar gun- leri yaptığını yapacaksınız. Doğru Orlandovski'deki Bi- tak'a: Yani Turkçesiyle, Orlan- dovski Mahallesi'ndeki bit paza- rına gideceksiniz. Pazara yaklaştıkça birden yo- ğunlasan trafiğîn kannca adımıy- la ilerlemesine hayıflanmayın. Yuruyorsanız, sokak boyunca karşılaştığınız insan seline katlanın. Çünkü girişindeki görevliye bir kaç "Slotinki" ödeyip içeriye adım attığmızda, karşınıza yokun Bitpazarında satılanlar arasında, bol çıplaklı Turk gazete ve dergilerine de rastlamak mümkün. yok olduğu; kullanılmış çividen değişik model arabalara kadar her şeyin satıldığı bir dunya çıkıyor. Belki 1891 Moskova baskılı bir Incil, İkinci Dunya Savaşı'ndan kalma bir liyakat nişanı veya ben- zinle çalısan bir cep sobası almak istersiniz... Bunlar ilginizi çekmiyor ise o zaman e;inize, kız arkadaşınıza, metresinize hediye olarak Italya'- dan gelmiş nayloıı çorap, jartiyer veya cinsel cazibeyi arttıracak yuksek topuklu ayakkabı alabi- lirsiniz. Kadınsanız o zaman da koca- nıza veya sevgilinıze, örttüğü şey- leri gjzlemeyi amaçlamayan çeşitli renklerdeki "Rio" tipi slip türle- rinden seçebilirsiniz. Üstelik de hepsi Sofya'da hiç bir dükkânda bulunmayan oriji- nal ithal (yani kaçak) mallar. "Bunlar ilgimi çekmiyor ben hayvanseverim" mı diyorsunuz? Bunda da sorun yok. Seçenekle- riniz bol. Birbirinden güzel kopek yavru- lan, akvaryumluk balıklar, beyaz sus farelerı, kuslar... Bu arada, hepsi bir araya geti- rildiği takdirde dolgun bir "Turk reyonu" oluşturabilecek kadar çok Türk malı da dikkatinizi çe- kecektır. Öte yandan, uzun zamandır Türkiye'ye gelememiş özlem için- deki bir "gnrbetci" iseniz, satılan eski kitap, dergi ve gazeteler ara- sında bol çıplak kadınlı Turk ga- zetelerine ve dergilerine de rastla- manız olası. Sayın Doktor ve Eczacılara, D n r r ^ CIBA S % 3H2 O2 içeren kontakt lens dezenfeksiyon, temizîeme ve muhafaza sistemi 250 ml ve 120 ml'lik başlangıç seti olarak depolara dağıtılıp hizmetinize sunulmuştur. ' CIBA-GEIGY ILAÇ VE KIMYA URUNLERl SANA V ! VE TICARET A Ş Saiış Tei 1 74 86 66 Savın Doktor ve Eczacılara, Aerosol izotonik kontakt lens çalkalama solüsyonu ( (î o0r5 sod}iım klorür) ..CIBA Vsıon 2-ıO ml ve 90 ml olarak depolara dağıtılıp hizmetinize sunulmuştur. CIBA-GEIGY ILAÇ VL KIMYA URUNLERl SANAYI VE TICAREI A 5 Satış lcl 174 86'Sı3
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear