23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET/16 3 KASIM 1990 ANKARA Baker, güven tazelemeye geliyorABD'nin önde gelen gazeteleri salı günü gelecek olan ABD Dışişleri Bakanı Baker'ın, maddi zarara uğrayan Türkiye ve Ürdün'e yardım yapılmasmda ısrar edeceğini belirttiler. ANKARA (Cumhuriyel Bürosu) — ABD Dışişleri Bakanı James Baker'ın salı günu Türkiye'ye yapacağı ziyaret, Kör- fez'de savaş olasılığının tekrar üzerinde durulmaya başlandığı bir sırada Ankara'- ya, ABD'nin krize yönelik niyetlerini en üst düzeyde yoklama fırsatını verecek. Başta Washington olmak üzere çeşitli kilit başkentlerden son dönemde alınan "karmaşık sinyaller", Türkiye için Kör- fez krizi konusunda yeniden "perspek- tif beörieme" gereksinimini gundeme ge- tirdi. Baker'ın, yann Bahreyn'den başlamak üzere sırasıyla Suudi Arabistan ve Mısır'- da yapacağı temaslardan sonra Türkiye'- ye gelmesi ise "bölgeden taze izienimlcr" getirmesi açısından önem taşıyacak. ABD'deki önde gelen gazetelerin, Ba- ker'ın Suudi Arabistan'daki görüşmele- rinde kriz nedeniyle maddi zarara uğra- yan Türkiye ve Ürdün'e yardım yapılma- sında ısrar edeceğini bildirmeleri ise An- kara'da dikkat çeken başka bir nokta. "Savaş olasıhğı"na ilişkin değerlendir- melerin yanı sıra Ankara'nın kriz nede- niyle uğradığı zararlara işaret ederek "Bu durum ticari ve ekonomik işbirliğimizde yeni bir atılım için bir fırsat oluşturabi- İir. Bu da Türkiye'ye, mahiyeti ve mik- tarı belirsiz yardımlardan daha büyük ve kalıcı katkıda bulunacaktır" mesajını yi- nelemesi bekleniyor. Öte yandan çeşitli ABD gazetelerınin VVashington'daki "Resmi KaynakJara" dayanarak verdikleri haberlerde, Baker'- ın, olası bir operasyonda bölge ülkeleri- nin Amerikd'ya sağlayacaklan "esnek- lik" konusunda nabız yoklayacağını bil- dirmeleri de Ankara'da not edilmiş bu^ lumıyor. Ancak Incirlik gibi kritik bir üsse ev sahipliği yapmasına rağmen bu nabız yoklamasının Türkiye'den çok Suudi Arabistan'a yonelik olacağı da ifade edi- liyor. Diplomatik kaynaklar, Sovyetler Bir- liği'nin Korfez krizine bir "Arap Çözü- Ordu karargâhı ve Cumrıurıyet Muhafızlan karargâhı İRAN 7 Cumhunyet Muhafızlan Tümenini de kapsar HAREKAT YEDEKLERI Muslüman ülkelerin kuvyetlen ve Fransız bırtikleri mu"nü yeniden gundeme getirmesi gibi yeni fikirlerin ortaya atılmasının ABD'- de bazı soru işaretlerine neden olduğu- nu belirtiyorlar. VVashington'ın, Saddam Hüseyin'in, Moskova'nın da dahil olduğu kollektif bir çaba ile ve gerekirse güç kullanımı ile Kuveyt'ten çekilmeye zorlanmasım iste- diğini belirten bu kaynaklar şu görüşler- de birleşiyorlar: "Amerika, siyasi eğilim ve dini yapı- ya bakılmaksızın Saddam'a karşı geniş tabanlı bir koalisyonun oluşmasına ön ayak oldu. Buradan sağladığı moral güç ile Suudi Arabistan'a asker yığdı. Bu yı- ğınağı kendi kamuoyuna haklı göstermek için de dünyanın desteğini işaret etti. ABD ve Suriye gibi zıt ülkeleri bir araya getiren bu koalisyon şimdilik bazı çatla- ma emareleri gösteriyor. Sovyetler Birli- ği ile Fransa "ıhmlı" kanada önderlik ederken ABD ve Ingiltere "sertlik" yan- lılarını temsil ediyorlar. Ortaya yeniden "Arap çözümü" gibi formüller atılıyor. Bu durumda Washington, olası bir ope- rasyonda başta Suudi Arabistan olmak üzere bölgedeki ülkelerin buna ne denli esneklik göstereceğini merak ediyor." ABD Körfez krizi seçim malzemesiKörfez krizi ABD'de 6 kasımda yapılacak Kongre seçimleri nedeniyle sürdürülen propaganda çalışmalarında her iki parti tarafından da silah olarak kullanılıyor. 50 mN ŞEBNEM ATİYAS NEW YORK — ABD Başkanı Geor- ge Bush önümüzdeki hafta yapılacak olan Kongre seçimleri nedeniyle sürdür- düğu kampanya gezilerinde Irak'a karşı giderek daha sertleşen bir dil kullanma- ya başladı. Bush "artık canına tak ettiğini" ifade edip ABD yönetiminin po- litika değiştirmekte olduğu izlenimini ya- ratırken Birleşmiş Milletler'de ise ABD politikasında bir değişiklik gorülmüyor. Bu ay Güvenlik Konseyi Başkanhğı'nı yapacak olan ABD, hafta başında onay- lanan Irak'a karşı 10. Güvenlik Konseyi kararına bir yenisini ekleme çabası için- de. Bir yandan Bush kampanya için git- tiği yerlerde "arabargo işe yaramıyor, as- keri müdahale kaçımlmaz hale geliyor" diye konuşurken diğer yândan Birleşmiş Milletler'de ABD'nin inisiyatifi ile am- bargoyu arttıracak 11. güvenlik kararı hazırlanmakta. Yeni hazırlanan Güvenlik Konseyi ka- ran bütün devletlerden, ekonomik am- bargo ile dondurulan Irak mal varlıkla- nnı, ileride Kuveyt'in işgali ile Irak'ın yol açtığı hasarın karşılanması için kullanıl- mak üzere saklanmasmı isteyecek. Bu ka- rar hafta başında onaylanan 10. kararın devamı niteliğinde. Son kararda Güven- lik Konseyi bütün devletlerden Irak'ın Kuveyt'i işgali nedeniyle ortaya çıkan ha- san saptamalarını ve Güvenlik Konseyi'- ne bildirmelerini istemişti. Irak'ın don- dunılan mal varlığı değeri yaklaşık 4 mil- yar dolar olarak belirtiliyor. ABD Yönetimi halen BM Yasası'nın 51. maddesi uyannca Kuveyt'i kurtar- mak için savaşa gitme hakkına sahip. Bu- na rağmen ABD'li diplomatlar "Askeri müdahaleyi pek çok ülkenin gözünde da- ha yasal hale getirmek amacıyla savaş ka- rarı için özel bir Güvenlik Konseyi ona- yı almaya niyetli olduklarım" ifade edi- yorlar. Kastedilen ülkelerin başında Sov- yetler Birliği geliyor. Sovyetler Birliği ha- len ABD'nin tek başına bir askeri müda- halede bulunmasına karşı, askeri müda- halenin Güvenlik Konseyi direktifı altın- da yapılmasmda ısrar ediyor. Birleşmiş Milletler'de aynı tutumun sürdürülmesine rağmen Bush ve Dışişle- ri Bakanı James Baker'ın panik yarata- cak derecede sert bir dil kuUanmaları, se- çim kampanyası taktiği olarak nitelendi- rilmekte. Bush ve Baker'ın sert dil kul- lanma planı, ABD'li diplomatlara göre şu amaçlara hizmet ediyor: "Saddam Hüseyin'e seçeneklerinin kısıtlı olduğu- nu hatıriatmak. Ya Kuveyt'te kalır ve ölümiı seçer ya da Kuveyt'i terk eder, hii- kümetinin hayatını kurtarır, bu tutum Amerikan kamuoyunu, eğer bir çalışma gerekirse o ortama hazırlamayı hedefli- yor." Muhalifler ise Bush'un dikkatleri bütce krizinin yarattığı Cumhuriyetçiler aley- hine ortamdan çekme çabasında olduğu- nu öne sürüyorlar. Cumhuriyetçi aday- lar için "Göziipek bir başkanın vergiler ya da ekonomi gibi sıkıcı konulardan da- ha işe yarar seçim propaganda malze- mesi" oluşturduğu kaydediliyor. Ancak Bush'un propagandada ileri git- tiği ve sınırı kaçırdığı belirtiliyor. Kong- re üyeleri bu nedenle Bush'u daha dik- katli olmaya ve Saddam Hüseyin'i kış- kırtmaktan kaçırunası yolunda uyardılar. Piyade Tûmeni Zırtılı Tümen Kolordu Karargâhı Mavaalanı Hava Ûssü Petrol Tesisi Kum tepecikleri Tuz bataklıklan Takviye _ edılmış sınır İAB0 ORDUSUİ ~! ABO. Denız Pıyadeleri] | ve Ingılız b«iıkleri IRAK'IN KUVEYTTEKİ YIĞINAĞI — İngiltere'de yayımlanan Independent ga- zelesi, Kuveyt'te şu an en az 400 bin bin Irak askeri, 4 bin tank ve 2 bin kadar da ağır top bataryaları bulunduğunu bildirdi. ANKARA DEVREYEGİRDİ Kürt Konferansı ertelendiYASEMİN ÇONGAR ANKARA — Körfez krizi, Ortadoğu'- da bağımsız bir Kürt devleti kurulması- na yönelik planların Batı başkentlerinin diplomatik çevrelerinde yeniden canlı bi- çimde gundeme gelmesine neden olurken, İsveç'te duzenlenmesi planlanan bir Kürt konferansı Türkiye'nin dolaylı girişimle- riyle engellendi. Irak, Kürt gruplarının Kürdistani Cephe adıyla oluşturdukları birlik başta olmak üzere birçok Kürt ör- gütünün büyük önem verdiği ve dün baş- laması beklenen konferansın 22 marta er- telendiği bildirildi. Dışişleri Bakanlığı kaynakları, Türkiye'nin doğrudan diplo- matik girişimlerle kpnuya taraf olmadı- ğını. ancak Ankara-Stokholm-Paris- Washington-Bonn gibi merkezler arasın- daki dolaylı temasların erteleme kararı- na etki etmiş olabileceğini belirtiyorlar. Bu ayın sonunda Washington'da yapıl- ması planlanan ikinci bir Kürt konferan- sının engellenmesi için ise ABD'deki Türk lobisi etkin biçimde devreye girdi. Cumhuriyet'in, Ankara ve Stokholm'- deki diplomatik kaynaklardan edindiği bilgiye göre Kürdıstani Cephe'nin sözcü- lüğünü üstlenen Kürdistan Yurtsever Bir- liği (PUK) lideri Celal talabani'nin Kör- fez krizinin başlaması sonrasında VV'as- hington, Paris ve Şam'da yaptığı temas- lar, Türkiye'nin İsveç'te duzenlenecek Kürt konferansına olan tepkisini arttır- dı. Talabani'nin Amerikan ve Fransız hü- kumet çevrelerine "Stockholm konferan- sında, Saddam yönetimine karşı bir ma- nifesto ortaya koyacagız. Bu, Kiırtlerin bağımsızlığı için büyük adım olacak" di- ye ozetlenen göruşlerini ilettiği yolunda- kı bilgiler bu tepkinin güçlenmesinde bü- vuk rol oynadı. Dışişteri Bakanhğı'nın bir yetkilisi bu konuda bilgi verirken, kon- feransın yapılacağına ilişkin enformasyo- nun kendilerine yalnızca "dolaylı duyumlar" halinde ulaştığını vurguluya- rak, "Bu nedenle biz de konferansın ya- pılmaması için doğrudan doğruya devre- ye girmeyi uygun bir tavır olarak gör- medik" dedi. Bush savaş için zorlanıyor(Baştarafi 1. Sayfada) "Savaş davullan çalmak islemiyorum. Ancak ben, bötçe gorüşmeleri gibi iç so- nınlarla dikkatleri başka yöne çekilen Amerikan halkına, rehineler sonınn üze- rindeki endişelerimi anlatmaya çalışıyo- rum. Soruna banşçı çözüm istiyonım. BM ekonomik yaptırımlanna, etkisini göstermesi için zatnan tanımaya hazınm, ancak daha başka seçenekleri de gözar- dı etmiyorom. Ülkemi bir savaşa hazır- lamaya çalışmıyorum. Hiç kimse benim istediğim kadar banş istemiyor ve hiç kimse benim kadar Saddam Hüseyin'in saldınsının gerilediğini gormeyi istemi- yor. Bizim Irak halkı ile bir kavgamız yok. Bizim kavgamız diktatör Saddam Httseyin Uedir." Bush, Ohio'da Cumhuriyetçilerin seçim kampanyası için düzenlediği bir toplan- tıda yaptığı konuşmada da Körfez'dekı Amerikan askerlerinden bahsederken. "Herkesi evine bir kurşun yarası aimadan getirmek için elimden geleni yapacagım" dedi. Bu sözlerinin ardından Irak lideri Sad- dam Hüseyin ile "Hiçbir anlaşmanın yapılamayacagım" kaydeden Bush. ABD'nin bir sıcak temastan çekinmeye- ceğini belirtti. Hitler Bush, Saddam Hüseyin'in zalimlikte Hitler'i geçtiği yolundaki sözlerinde abartma bulunup bulunmadığını soran gazeteciye "Abartma yapüğımı sanrmyo- nım. Bu konudaki duygulanmı abartma- dıgımı biliyorum. Sanınm Amerikan hal- kı da benim kadar öfkelidir. Elçilikler- deki insanlara yapılan muameleyi diışu- nün, Hitler hiç degilse yabancı buyükel- çiliklerin meşnıluğuna saygj göstermişti. Saddam, bunu da yapmadı" diye yanıt verdi. Bush, gazetecilerin, Saddam Hüseyin ile masaya oturabileceği yolundaki ha- berleri anımsatmaları üzerine "Bunu an- cak Saddam'ın Kuveyt'ten tamamen çe- kilmeyi kabul etmesi halinde düşünebi- lirim. Ancak bu durumda masaya otur- mak yapıcı olabilir" dedi. Irak'ın tehdidi Irak, Batılılann başlatacağı herhangi bir askeri harekâtın "topyekûn savaşa" yol açacağı tehdidinde butundu. Reuter'- in Bağdat kaynaklı haberine göre hükü- met organı "D-Cunıhuriye"de çıkan bir yazıda şöyle dendi: "Bir kıvıiamın çıkması, topyekûn sa- ÇÖLDE HAZIRLIK — ABD Başkanı Bush 'savaş davulları' çaimadığını söylerkeîı, Suudi Arabistan'daki Amerikan asker leri gerçek mermilerle çölde »avaş hazırlığı yapmaya devam ediyorlar. (Fotograf: Reuter) vaşa yol açacaktır. Bu savasta. saldırgan- lann çıkarlan dünya çapında yerle bir edilerek bir yıldınm savaşından söz eden- ler, tarihlerine küfür edecekrir." El Cumhuriye'nin yazısında tsrail de tehdit edilerek şöyle dendi: "Düşmanın petrol kuyulannda olsun, siyonist Isra- U'de olsun tüm çıkarlan tabrip edilecek- tir. Reuter'in bir başka haberine göre Kör- fez'deki ABD ordularının Komutanı Ge- neral Norman Schwarzkopf New York Tımes gazetesine verdiği demeçte, "Ame- rikan ordusunun Saddam rejimini ezebi- lecek güçte olduğunu, ancak bu sonucun Körfez'de guç dengesi açısından uzun va- dede istenmeyen sonuçlar dogurabileceğini" söyledi. General şöy- le devam etti: "Körfez'de her an savaş çıkabilir. Ama ben yakında bir askeri ha- rekât olacağını sanmıyonım. Bölgede ba- nşı kurmak için Saddam rejimini tümüy- le ezmekten başka alternatifler olduğu- na inanıyorum. Başkan Bush'un da be- lirttiği gibi bizim Irak halkı ile kavgamız yok." Rehineler gösterildi Irak yönetimi, Körfez krizinin başladı- ğı 2 ağustos tarihinden bu yana ilk kez stratejik kuruluşlarda "canlı kalkan" ola- rak tuttuğu rehineleri yabancı basın men- suplarına eösterdi. Enformasyon Bakan- hğı'nın gerçekleştirdiği bir düzenleme ile Bağdat'tan alınan yabana gazeteciler, başkent dışındaki 3 ayn yerde bulunan yabancı rehineleri ziyaret ettiler. Gazete- cilerden gittikleri yerleri haberlerinde be- lirtmemeleri istendi. Çoğunluğu Amerikalı, îngiliz, Alman, Avustralyalı ve Japonlardan oluşan 29 re- hine, kendilerine iyi davranıldığını, ancak dış dunyadan kopuk olmanın ve yakın- larından hiçbir haber alamamanın sıkın- üsım çektiklerini bildirdiler. Bush'a eleştiri Fransa'nın eski Dışişleri Bakanı Cla- ude Cheysson, ABD Başkanı George Bush'un Irak'la ilgili sertleşen tutumu- nu eleştirdi. Fraaçois Mitterrand'ın cumhurbaş- kanlığı döneminin ilk Dışişleri Bakanı olan Claude Cheysson, Monte Carlo rad- yosuna yaptığı açıklamada, Amerikan'- ın savaş çığırtkanlığının, Saddam Hüse- yin'i Batılılan rehin almakla haklı oldu- ğuna inandırmaya yarayacağını söyledi. AA'ya göre eski Bakan Cheysson, "Bir gün geçmiyor ki Busb, Amerikan saldınsı tehdidinde bulunmasın" dedi. Bush'un gezi programı George Bush'un S.Arabistan'a giderek Hıristiyanlann "şükran günii"ne rastla- yan 22 kasımda bu ülkede üstlenen Ame- rikan askerlerini ziyaret edeceği bildiril- di. Beyaz Saray'dan yapılan açıklamaya göre, Bush, 19-20 kasım tarihlerinde Pa- ris'te duzenlenecek AGİK doğruğuna ka- tıldıktan sonra önce Mısır'a geçerek Dev- let Başkanı Hüsnü Mübarek ile görüşe-- cek, 21 kasımda da S.Arabistan'a giderek Kral Fahd ve Kuveyt Emiri Şeyh Sabah ile biraraya gelecek. Bush, 22 kasımda da Amerikan asker- lerinin bulunuduğu bölgeye geçecek. 3 Fransız devriye yakalandı Bu arada Fransa Savunma Bakanlığı tarafından Paris'te yapılan açıklamaya göre, S. Arabistan'a gönderilen Fransız birliğinden 3 asker, Irak sınınnda keşif görevi yaparken, bir Irak devriye birliği tarafından yakalandı. Olayın ne zaman meydana geldiği ve ateş açılıp açılmadığı belirtilmeyen açık- lamada, Irak yönetiminin, ele geçirilen 3 Fransız askerini daha sonra Bağdat'taki Fransa büyükelçiliğinde görev yapan iş- güdere teslim ettiği bildirildi. Öte yandan, Irak'ta bağımsız bir Kürt devleti kurmak için mücadele eden yasa- dışı Kürdistan Demokratik Partisi (KDP), binlerce Iraklı askerin ülkenin kuzeyinde saklandığını ya da Türkiye ve Suudi Arabistan'a kaçtıklarını ileri sürdü. 'Musul-Kerkük Türkiye'nin hakkı' Nevv York Times'ın dünkü başmakalesinde "Türkiye, Musul'un iadesini talep etmek için, Irak'ın Kuveyt üzerinde iddia ettiğinden daha güclü bir argümana sahip" görüşüne yer verildi. UFUK GÜLDEMtR WASHINGTON — Körfez krizinde 3. ay sona ererken ABD, yeniden askeri çö- züm sinyalleri vermeye başladı. Ancak bu sinyallerin gerçekten bir sıcak savaşa mı, yoksa psikolojik savaşa mı dönük oldu- ğu henüz açıklığa kavuşmuş değil. Fakat sinyaller ne olursa olsun son tırmanma ile birlikte Türkiye'nin adı yeniden "ikinci cephe" veya "Kerkük-Musul senaryolan" çerçevesinde ön plana fırladı. New York Times'ın köşe yazarlanndan YVilliam Sa- fire, önceki günkü yazısında Irak'a Türk- iye üzerinden bir "taamız koridonı" açıl- ması fikrini tartışmıştı. Dünkü New York Times ise Musul'un tarihçesini ön plana çıkaran bir başmakale yayımladı. Başma- kalade, "Türkiye, Musul'un iadesini ta- lep etmek için, Irak'ın Kuveyt üzerinde iddia ettiğinden belki de daha güçlü bir argümanF sahip" görüşü savunuldu. Dünkü Amerikan gazetelerine yansıdı- ğı kadarıyla, ABD yönetiminin tavnndaki son sertleşme, Beyaz Saray, Dışişleri ve Savunma Bakanhğı'nın belli bir plan çer- çevesinde ve eşgüdümle aldığı yeni bir ka- rara değil, Bush'un "o gün kendisini na- sıl hissettiğine" dayanıyor. ABD'de, yö- netimin Körfez konusunda elinde hazır bir reçete bulunmadığı, hayli yaygın bir kanı. Politika gündelik olarak oluşturu- luyor. Son tırmanma da bu çerçevede al- gılamyor. Çünkü yönettaı bir yandan de- meçlerin tonunu sertleştirirken, diğer yandan Kongre üyelerine telaşlanacak bir şey olmadığını söylüyor. Öte yandan da Pentagon, günlük brifinglerinde ABD Kara Kuvvetleri'nin Irak tanklanna mey- dan okuyabilecek düzeye ulaşması için bir aya daha gereksinme olduğunu ileri sü- rüyor. 6 kasımda yapılacak Kongre seçim- lerinin de son tırmanmada rol oynayabi- leceğine dikkat çekilryor. ABD basını, bu çelişkili işaretlerden dolayı, Başkan Ge- orge Bush'un sert açıklamalarını son de- rece temkinle yansıtıyor. Örneğin önceki günkü New York Times'ın birinci sayfa- sında Körfez krizindeki son tırmanmanın izlerine pek rastlanmıyordu. Washington Post ise krizdeki tırmanmadan ziyade, ABD yönetimi ile KongTe arasındaki yetki tartışmalarını duyunıyordu. Fakat ister gerçekten savaşın eşiğinde bulunulsun, isterse psikolojik savaşta yeni bir aşamaya geçilmiş olsun, her yeni tır- manmada Türkiye'nin adı hemen 'ikin- ci cephe" senaryolanyla bir arada anıl- maya başlıyor. ikinci cepheden kastedi- len, ABD Irak'ı güneyden sıkıştınrken, kuzeydeki Türk - Irak sınırından da bir taamız koridoru açılması. Nevv York Ti- mes'ın köşe yazarlanndan William Safi- re, önceki gün yazdığı bir makalenin tü- münü bu konuya ayırmışü. Safire, Hit- ler'i İkinci Dünya Savaşı'nda mağlubiyete uğratan unsurun, açılan ikinci cephe ol- duğunu vurguladıktan sonra ABD'yi bu konuda ciddi olarak düşünmeye çağırdı. Safıre, her ne kadar bazı Amerikalı stra- tejistlerin, "Birincisi, Özal içeride fazla popüler olmadığı için, ikincisi de Türk generaller Irak ile bir savaşa tutuşarak teknolojik zayıflıklannı sergilemek iste- medikleri için" Türkiye'nin bir ikinci cep- he olarak değerini küçümsediklerini vur- guladıysa da şöyle devam etti: "Türkiye'nin eski modele dayanan dün- yadaki yeri çöküyor. Gelecek artık diğer cephede: İçe doğru çöken Soyvetler Bir- liği ve küçük Asya cephesinde değil, pat- lamaya haar Irak ve Ortadoğu cephesin- de. Askeri ihtimalleri bu yeni ışık altın- da bir düşünün. Türkiye'nin havaalanla* nnı kullanarak taktik destek saglayan müttefik uçaklan ve Bağdat'a ilerleyen Türk piyadesi karşısında, ordusunun en modern bölümü Kuveyt'te sıkışmış kal- mış olan Irak fazla buyük bir rakip ol- maz. 2 ağustosta başlamış olan savaş so- na erdiğinde, saldırganı cezarandırmak için suurlar yeniden çizilecektir. Petrol ya- taklan, bağımsız Kürdistan, bize destek çıkan Türkiye, özgür Irak ve fedakârlık- ta bulunan diğer ülkeler arasında bölii- şülmelidir." DünkU Nevv York Times ise içinde Mu- sul konusunun da tartışıldığı bir başma- kale yayımladı. Safire'in yazısı, üzerinde imzası olduğu için kendi göruşlerini yan- sıüyor. Oysa imzasız yayımlanan başma- kaleler, New York Times'ın görüşü ola- rak kabul ediliyor. "Kuveyt hakkındaki büyük yalan" başlıklı başmakalade Ku- veyt'in Osmanh idaresi alunda nasıl yö- netildiği anlatılıyor. Osmanlılann Ku- veyt'e hep otonom bir vilayet muamelesi yaptıkları, Kuveyt'te hiçbir zaman bir Os- mânlı valisi, garnizonu veya vergi memur- ları bulunmadığı tartışılıyor. Bu bölüm- den sonra "Eger Kuveyt'in sınırian İngil- tere'nin sömürge subaylan tarafından çi- zilmişse, tüm eski Osmanh topraklann- da var olan devletlerin sınırları İngiltere ve Fransızlar tarafından çizilmiştir. Irak, o zaman bu sınırian emperyalist bulmu- yordu. Örneğin kendi menfaatlerine olan Musul bunlardan birisidir" diye devam ediliyor. Daha sonra şu paragrafa yer ve- riliyor: "Bir Kürt şehri olan Kerkük ü de anır- lan içinde banndıran eski Osmanh vila- yeti Musul, Türkiyeden tngüizler tarafın- dan kopanlıp yeni Irak devletine arma- ğan edilmiştir. Bu da özeUikk Irak'ın Ker- kük civanndaki zengin petrol yataklann- dan yararlanması için yapılmıştır. Çün- kü o günlerde henüz güneydeki petrol ya- taklan keşfedilmemişti. Türkiye, Musul- un iadesini talep etmek için, Irak'ın Ku- veyt üzerinde iddia ettiğinden belki de da- ha güçlü bir argümana sahiptir." GörülUyor ki Körfez kapsamında Türkiye'nin adı birçok kapsamda gunde- me gelebiliyor. Ancak özellikle bir ikin- ci cephe konusunda Amerikan yöneti- minden Türkiye'ye resmen yansımış bir şey yok. Zaman zaman bir kriz anında üsler için başvurulabileceğini ima ediyor- lar, ama ikinci bir cephe konusuna fazla girmiyorlar. Böyle bir olasıhğm ortaya çı- kıp çıkmayacağını savaşın gidişatının ta- yin edeceğini vurgulayarak kapıyı da ta- mamen kapatmıyorlar. IRAK Ambargogünlük yaşamı etkiledi Irak Enformasyon Bakanı Latif Casem, BM tarafından uygulanan ticari ve ekonomik ambargonun etkili olduğunu kabul ederken, Iraklılarm alışkanlarında "zorunlu" değişiklikler olduğu gözleniyor. BAGDAT (AA) — Körfez krizi ve ar- dından BM tarafından uygulanan ticari ve ekonomik ambargo, Iraklıların alış- kanlıklarına "zorunlu" değişiklikler ge- tirdi. Irak Enformasyon Bakanı Latif Ca- sem, önceki gün gazetecilere, "Ambar- gonun etkili olup olmadığını mı öğren- mek istiyorsunuz? Evet, etkili.." diye kı- sa bir açıklama yaparken, Güvenlik Kon- seyi'nin kararlanmn olumsuz etkilerini Bağdat'ta açıkça gözlemlemek mümkün. Iraklılar, daha az yiyecek maddesi tü- ketiyor, gecelerini daha "eğlencesiz" ge- çiriyor ve ilaç gereksinimi için doğal ça- relere yönelerek bitkilerden yararlamyor. Bağdat caddelerinde parça bulunama- dığından trafik ışıkları onarılamazken, birçok otomobil, camlan kınk bir şekil- de yola çıkıyor ve hergün daha fazla lo- kanta "artık kâr edemediğinden" kapa- myor. Başkentteki gece kulüplerinin müşte- rileri "inanılmaz düzeylere" inerken, karneye bağlanan yiyecek maddeleri için oluşturulan kuyruklar, her gün giderek daha uzuyor. Bira üretimi özellikle düşürülürken, yetkililer tarafından yapılan açıklamaya göre yaşamsal öneme sahip 12 antibiyo- tik sadece hükümete ait hastanelerden el- de edilebiliyor. Yetkililer, halktan, çeşitli sağlık sorunları ve hastahkJar için bitki- lerden yararlanmalannı istiyorlar. Hükümet tarafından işletilen Bitkisel Tıp Merkezi'nin direktörü thsan El Ra- vi, "Biz halkı bitkisel ilaçlara teşvik et- meye çalışıyoruz. Geçmişte de böyle so- nınlan çözdüğümüzü halka anlatmaya çalışıyoruz" diye konuşurken, Asyalı bir diplomat, "Evet, ambargo her gün da- ha fazla kendini hissertiriyor" şeklinde görüş belirtti. Aralannda, çimento, lastik, gübre ve sigara fabrikalannın da bulunduğu bir- çok kuruluşun "ya kapandığı ya da Ure- timini minimum düzeye indirdigi" de edi- nilen bilgiler arasında bulunuvor. Hemen hemen her yerde sık sık işiti- len açıklama şöyle: "Sadece büyük şeytan ABD suçlanma- lıdır, başka hiç kimse değil."
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear