22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
18 OCAK 1990 KÜLTÜR-SANAT CUMHURİYET/5 Cumhuriyet Kızı'nın galası • Kültıir Servisi — Memet Baydur'un yazdığı, Cüneyt Turel'in sahnelediği "Cumhuriyet Kızı"nın galası Fatih Reşat Nuri Tiyatrosu'nda yapıldı. Peri Pakize rolünü Tomris Uyar'ın yedi profesörü de Fuat Işhan, Macit Koper, Bilge Zobu, Ersan Uysal, Yalçın Akçay, Ersan Barkın ve Ersin Sanver'in oynadığı oyun, yönetmeni Cüneyt Turel'e göre "Maçoluğun eleştirisi". Oyunda, "Ellerinde olmayan nedenlerden öturü universite dışında kalan" ve ansiklopedi yazmak için bir araya gelen yedi profesörle kendisini vurmak isteyenlerden kaçarak profesörlerin arasına gelen bir konsmatris konu ediliyor. (Fotoğraf: Behzat Şahin) Hint dansından bir kesit • Kültıir Servisi — Hintli dansçı Sonal Mansingh'in gösterisi bugun saat 19.00'da Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda gerçekleşecek. Otantik Hint müziğini yorumlayan bir ekibin eşlik edeceği dans gösterisinde Hindistan'ın ünlü dansçısı Minsingh, "Odissi", "Pallavi", "Ashtapadi", "Dashavatara", "Moksha/Natangi", "Tiki Pilati", "Sunayana", "Ardha-Nareeshvara" ve "Skuntala" adlı bölumlerden oluşan bir gösteri sunacak. Resitalin ilk dansı olan "Odissi", aynı zamanda tüm programın başanlı geçmesini dileyen bir içerik de taşıyor. Bölümde tanrı katına ve dünyaya bağlılığı temsil eden selamlamalar, engelleri aşan kahraman Ganesh ya da ana tanrıça Devi adına söylenen şarkılar yer alıyor. Dansın dordüncü bolümu "Dashavatara" ise Tanrı Vishnu'nun, iyiyi kötüden korumak amacıyla çeşitli kılıklarda dünyaya tekrar tekrar gelişini konu alıyor. "Sukuntala" adlı son bölüm ise siyah uzun ve ipeksi saçlı çok güzel bir kadını anlatıyor. Iffet Karanis sergisi • Kültür Servisi — Iffet Karanis, resimlerini 22 ocaktan itibaren Parmakkapı Iş Sanat Galerisi'nde sergileyecek. Karanis'in daha çok natürmortlardan oluşan, yukarıda görülen "Beyaz Örtülü Natürmort" adlı çalışmasmın da yer aldığı sergisi 9 şubata kadar görülebilecek. 1936 Lahor doğumlu olan Iffet Karanis, resim öğrenimini Londra'da St. Martin's School of Art'da gördu. Hammersmith College of Art and Architecture'da grafik ve tatbiki sanat dallarında da eğitim alan ve Türkiye'de üçüncü kişisel sergisini gerçekleştiren sanatçının pek çok eseri koleksiyonlarda yer alıyor. 'Muhteşem Süleyman' Paris'te • ANKARA (ANKA) — "Muhteşem Süleyman Sergisi", 13 şubatta Paris'te açılacak. Le Grand Palais'te düzenlenecek serginin açılışında Cumhurbaşkanı Türgut özal'ın eşi Semra Özal, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Bozer ve Kültür Bakanı Namık Kemal Zeybek'in hazır bulunması bekleniyor. 14 mayısa kadar açık kalacak olan sergi, Türkiye ve Fransa Dışişleri Bakanlıklarınca ortaklaşa düzenleniyor. Sergi açılışına Fransa Hükümeti'nden hangi yetkilinin katılacağı ise henüz kesirdik kazanmadı. "Muhteşem Süleyman Sergisi" 1987 yılında New York, Şikago ve Washington'da, 1988 yılında Londra, Berlin ve Tokyo'da, 1989 yılında ise uç Japon kentinde açılmıştı. İsmet Elçi'nin ikinci kitabı • FRANKFURT (AA) — Federal Almanya Içişleri Bakanlığı'nın 1989 yılı sinema teşvik ödülüne layık görülen Berlinli Türk yönetmen İsmet Elçi, "Vatansız ' adlı kitabından sonra "Suskunluğun Yasası" adlı ikinci kitabını yazdı. "Hayallerim, Aşkım ve Sen" adlı filmde yönetmen Atıf Yılmaz'ın asistanlığını yapan ve aynı zamanda filmde de rol alan yönetmen İsmet Elçi, piyasaya yeni sürülen "Suskunluğun Yasası" adlı kitabında, Doğu Anadolu'daki bir köye atanan Türkân öğretmenin başından geçenleri anlatıyor. İlk kitabı olan "Vatansız Sinan", Alman televizyonlan ikinci kanahnda 3 bölümlük dizi halinde yayımlanan Elçi, Alman televizyonlan 1. kanalı ARD'nin ödülüne değer görülmüştü. ^Günaha Son Çağn'nın müziği • ANKARA (AA) — Gösterildiği Avrupa ülkelerinde fanatik Katolik çevrelerin büyük tepkisini çeken Martin Scorsesse'nin "The Last Temptation of Christ - Günaha Son Çağn" filminin müziği Türkiye'ye geldi. Ünlü sanatçı Peter Gabriel'in yönetmen Scorsesse ile birlikte film için hazırladığı "Passion" adlı 2 plaklık albüm ve CD, büyuk kentlerdeki kaset ve plak satıcılannın vitrinlerinde yer almaya başladı. Doğu muziğinin ezgileriyle yuklu "senfonik rock"' havasında hazırlanan album, "The Feeling Beings" adlı parça ile başlıyor. Albümde, "In Doubt", "Open", "The Promise of Shadows" gibi egzotik müziğin izlerini taşıyan 21 parça bulunuyor. Albümün son parçasını da "Son Akşam Yemeği"ni yansıtan "Bread and Vine" adlı eser oluşturuyor. Peter Gabriel'in yanı sıra Pakistan, Hindistan, Fildi;.i Cumhuriyeti, Bahreyn, Mısır, Yeni Gine, Fas, Senegalli çeşitli sanatçı ve solistlerin gorev aldığı albumde, doğu müziğine özgü vurmalı çalgılar, surdu, tabla, düdük, tambur gibi enstrümanlar kullamlıyor. DUNYASBNDA SANAT-EDEBHAT Nâzım Hikmet'inyapıtlarını basımahazırlayanMemet Fuat, Nâzım'ın şiirini anlattı Asıl yenilik içerikteydiMemet Fuat'ın basıma hazırladığı Nâzım Hikmet'in bütün yapıtlarırun 11 cildi Adam Yayınları'ndan çıktı. Memet Fuat, Nâzım'ı, geleneğin dışına düşmeden sürekli değişmiş, hep yenilikçi kalmış bir şair olarak tanımlıyor. ATİLLA BtRKİYE Nâzım'ın 88. doğum gununü kutluyoruz. Ve Nâzım hâlâ Turk vatandaşı değil ve hâlâ Nâzım'ın şiirleri okul kJtaplarına girmiyor. Televizyonda, ıadyoda, buyuk şa- irin görkemli yapıtlarından kim- se söz etmiyor. Oysa, Adam Ya- yınları bir yılı aşkın bir süredir Nâzım'ın bütün yapıtlanru büyük bir titizlikle yayımlıyor. Şimdiye kadar on bir cilt yayımlandı. Bun- dan sonra dört cilt roman, bir cilt öykü, bir cilt film kitabı ve ma- kaleleri de yayımlanacak. Türkçenin en büyük* şairidir ki- milerine göre Nâzım. Böylesine bir saptama hiç de boşuna değil- dir. Türk şiirinde bir "devrim" olarak da adlandırabiliriz onun yapıtlannı. Nâzım Hikmet'in yapıtlannı özenle basıma hazırlayan Memet Fuat, Nâzım'ın bu büyük yenili- ğini şöyle tanımlıyor: "Nâzım Hikraet şair olarak adını ilkin hececiler çevresinde du- yurmuş olsa da temelde onlardan çok ayrı bir anlayışın sanatçısıy- dı. Hece ölçüsüyle yazdığı şiirle- rinde Namık Kemal, Tevfik Fik- ret, Mehmcl Akif, Mehmct Erain gibi toplumsal göriışlerini, siyasal düşüncelenni savunuyordu. tşgal altındaki bir ülkede, halkı işgal- cilere karşı kışkırtıcı şiirler yazan bir direnişçiydi. Deniz Harp Oku- lu'nda eğitim görmüş olması, ge- rektiğinde memleketi için hiçbir şeyi göze almaktan kaçınmayan özverili bir kişilik edinmesinde herhalde etkili olmuştu. 1921 baş- ' larında. Kurtuluş Savaşı'na katıl- mak için Anadolu'ya geçtiğinde, Bolu'da öğretmenlikle görevlen- dirilmeyip Özlediği gibi ateş hat- tına gönderilseydi, belki de bu genç şairi bugun Kurtuluş Savaşı şehitlerimiz arasında anacaktık. Bolu'da Türk halkının yaşam koşullarını yakından görüp dinsel yobazlığın baskısıyla karşılaşınca, düşünüşu çok değişik boyutlar kazandı. Bolu'dan Moskova'ya hececi bir şair olarak gitmişti; dönüşün- de, özellikle 1920'lerin ikinci ya- rısında yazdıklarıyla Türkçede 'yepyeni bir şair' olarak nitelen- meye başlandı. 'Serbest nazun' di- ye adlandınlan yeni bir tarzm öa- cüsüydu. Basamaklı dizeler, serbest uyaklar, gerçi getirilen yeniliğin dış biçimde olduğu izlenimini ve- riyordu, ama asıl yenilik içeriktey- di: Şiırin alışılmış konularırun, te- malarımn dışına taşılmış, bunun sonucu olarak da dil, ton, ritm, söyleyiş değişmişti. Çok asın görünen bu yenilik, sanki her şeyi yıkmak, Türk şiir geleneğinin ustünu örtmek istiyor gibiydi. Bir devrimdi serbest na- zım, ama çok kısa bir sure benim- senip tadına varıldı; Nâzım Hik- ALTMIŞINCI DOĞUM YILINDA — Nâzım Hikmet (ortada), 1962de Moskova'da 60. dogumgumi kutlamasında "Türkiyenin Kalbi Ankara" belgeselinin yönetmeni Sergey Yutkeviç (solda) ve yazar Bo- ris Polevoj'la. Fotoğraf, Kıymet Coşkun'un hazırladığı "Fotoğraflarla Nâzım" albümündeyer aldı. zaman çok açık da değildi. ör- nekse 'ustam' diye andığı Yahya Kemal'in "Bendim geçen ey sev- gili sandalla denizden' dizesi ile 'Hazer'de dost gezer, e...y!.. / düşman gezer!' dizeleri arasındaki benzerlıği herkesin görmesi bek- lenemez. Çok aşırı görünen bir yeniliğin böylesine kolay benimsenmiş ol- ması, Nâzım Hikmet'in Turk şiir geleneğine bağlılığmdan, bu gele- neği çok iyi özümlemesindeıı doğ- muştur. Şeyh Bcdreddin Destanı Divan Şiiri'nden, Halk Şiiri'nden aldığı etkilerle şairin özlediği bireşimin çok başarılı bir örneği olduğu gi- bi 'Yagmur çiseüyor' bölümüyle met övgülere boğuldu. Böylesine aşırı bir yeniiiğin neden kolayhk- la kabul edildiği üzerinde pek du- rulmamıştır. Bu bütun dırenme- leri kıran başarının gizi neydi? Oaha ikinci kitabı Jokond ile Sl-YA-U'da, Nâzım Hikmet'in geleneksel şiirimizle bağlannı ko- parmak istemediği, bir bireşim arama özJemi içinde olduğu acık- ça görülüyordu. Bu 'yepyeni şair' hem Divan Şiiri'nden, hem de Halk Şiiri'nden etkiler aldığı, alış- tığımız geçmiş güzellikleri yeni bir biçim içinde değerlendirdiği için yadırganmıyordu. Serbest naam, özellikle başlan- gıçta, hece kalıplanmn serbest olarak kullamlışı diye nitelenebi- lir. Uçlu, dörtlü, beşli hecelerle sı- ralanan basamaklı dizelere örnek- ler verelim: Bakmıyor / kayığa / sanlan / sulara; / bakmıyor / çat- layıp / yarılan / sulara! (3). De- ğil birkaç / değil beş on / otuz miiyon / otuz milyon (4). DaJga bir dağdır / kayık bir geyik! / Dalga bir kuyu / kayık bir kova! / Çıkıyor kayık / iniyor kayık, (5)." Nâzım hiç kuşkusuz Türk şiiri- nin bir donum noktasıydı ve geç- mişin, kalıtın en iyi biçimde bir başka kanala dönüştürücüsüydü. Memet Fuat, Nâzım'ın gelenekle olan ilişkisini de şöyle kuruyor: "Nâzım Hikmet'in eski şiirin güzelliklerinden yararlanışı her de şiirimizin sonraki gelişmeleri- ne işaret eder gibidir." Buyük bir ırmaktı Nâzım. Dur- madan gürül gürül akan bir ır- maktı. Yıllarca "mapusluk" çek- mesine karşın hiçbir zaman şiirin- den kopmamış, hatta yeni deney- lere de yönelmiştir. "1938'de başlayan cezaevi yıl- larında ise şiirini 'fazla haykıran bir propaganda edası'ndan kur- tarmak amacıyla yeni arayışlara giren şair, bir yandan daha alçak tonda lirik şiirler yazarken, bir yandan da yakın tarihin bir pano- raması nitelığindeki Memleketim- den Insan Manzaralan'nı yazma- ya başlamış, zamanla, bu büyük yapıtın şiir, tarih, roman, öykü, oyun, senaryo türlerini birleştiren 'yeni bir anlatı tuni' nıteliğine bü- rundüğunu görmustür." diye ma- pusluk dönemini tanımlayan Me- met Fuat, son dönemini de şöyle özetliyor: "Türkiye'den aynîmak zorun- da kaldığ] 1950 yılı sonrasında ise bir süre ustalığına yaslanarak şi- irlerini herhangi bir atılım yapma- dan çoğalttığı söylenebilır. Kolay kullandığı bir araçla duşünceleri- ni, duygulannı iletir gibidir. Ama 1960'lara doğru 'saçterı saman sa- nsı kirpikleri mavi' şiirleri diye anılan uzun dizeli şiirleriyle yep- yeni bir coşkuyu yaşadığı göriilür. Nâzım Hikmet sanat yasamırun değişik dönemlerinde değişik an- layışlarla şiir yazmış, denemek- ten, yeni aranışlara girmekten hiç vazgecmemiş, hep yenilikçi kal- mıştır. Türk şiir geleneğinin dışı- na düşmeden sürekli yenilenmiş, değişmiştir. Değişmeyen yanı dü- şünceleri, bir de gerektiğinde memleketi için hiçbir şeyi göze al- maktan kaçınmayan özverili kişi- liği oünuştuı." Oryantalist ressamlar Fransa'daki ACR Yayınevi tarafından hazırlanan "Oryantalist Ressamlar" dizisinin son cildi de Paris'te yayımlandı. "On Sekizinci Yüzyılda Boğaziçi Ressamları" adını taşıyan cilt, dönemin lstanbul Büyükelçisi Auguste Boppe'un 1903-1910 yılları arasındaki çalışmalanna dayanılarak hazırlandı. Kitapta yer alan ressamlardan biri de 1763-1831 yılları arasında yaşamış olan Antoine-Ignace Melling. Aynı zamanda mimar olan Melling'in "Tophane Meydanı"nda Bir Türk Kahvesi" adlı çalışması, Desmaison ve Le Rouge tarafından yapılan bir gravüre de temel oluşturmuş. Ülkü Tamer'in derleyip çevirdiği "Sinema Dedi ki" adlı kitap yayımlandı Muzır sinemacılarÜlkü Tamer'in sinema "hastalığı" ilkokul öncesinde Gaziantep'te başladı. Tamer o günleri "Sadece film seyretmek değildi bu. Sinemaya gitmenin hazırlığıyla, salonda beklemenin keyfiyle bütünleşen bir törendi" diye anımsıyor. SENEM DENİZ YÖNETMEN TANRIDIR — "Sinema Dedi ki"de Amerikalı geri- lim astası Arfred Hitcbcock "Konulu filmlerde yönetmen Tanrıdır. Belgesellerde ise Tann yönetmendir" diyor. (Fotoğraf: Ara Güler'in Sinemacılan albiimünden) "Teloizyon >anm metreiik bir cezaevidir. Sinemayı en değersiz sanat olarak göriiyorduk. Neyse ki televizjon çıktı." "Johnny, şu filmi net çekme de Avnıpa'da bir odül alalım." Bu sözler ünlü Amerikalı yönetmen BiH> Wil- der'ın, "En tepede başladım, ça- lışarak aşagüara indim." Bunu da büyuk oyuncu ve yönetmen Or- son VVelles söylemiş. Marilyn Monroe, Hollywood'u şöyle ta- nımlamış: "Öpücüğünüze 10 bin dolar, ruhunuza 5 sent verdikleri yer." Ava Gardner de Marilyn'i doğrular gibi: "Herkes durmadan öpüşiiyor. Zaten öpiişmeseler bir- birlerinin bogazına sanlacaklar." Bu keyifli sozler, Ülkü Tamer'- in derleyip çevirdiği "Sinema De- di ki" adlı kitaptan. Şairliğinin, çevirmenliğinin yanı sıra "sinema hastasj" olmasıyla da tanınan Ül- kü Tamer, bu "hastalığının" ilk belirtilerini anlattı: CUMHURİYET KİTAP EDEBİYAT Kad KitakiRMı 007 460 Kara Kule 007.461 Eroin 066 094 Edebiyat Tanhimızden 069 042 Alternatıf Tıp El Kitabı 079.084 Metıs Cevuf-10 079 085 Defter-11 096 061 Edebiyat Yaşamım 154 023 Notlar/Sanat ve Edebjyat-3 EKBİYAT DISI Kad ntabtn A* 016 087 Kapitalıst Devlet 087 101 Uıusların Kaddermi Tayin Hakkı 104 112 Super Pratık Japonca 125 101 0-5 Yaşlannda Zihınsel Gelışme 125 102 Marx ın Düşüncesı-lktısat ve Tanh KULÜBÜ'NDE YENt KİTAPLAR YazarfÇevirmen Stephen Kng/Gönül Suveren F Chnsfiane/U.Kıvanç/E Özbek Hasan Âli Yûcel A Stanway/A.Aker/A.Kut-A Okçu — — M Gorki/Şemsa Yeğin Kemal Tahir Yaar/Çm»M Ralp Milıband'O Akınbay V I LennVM.Ardos 6njp Türpon A.Gıtmez V.S Vyg<xfcki/A.Aksoy 125 103 Marx, Kapital ve Dıyalektık Materyaiızm Omur Sezgın Yaynevi Altın Altın lletişim Insan Metıs Metıs Payel Bağlam Yayınevi Belge Onur Sosyal V V V Tw Roman Anı Inceleme Inceleme Dergi Dergi Anı inceleme Tftr InceleTie Inceleme SOZIÜK Inceleme Inceleme Inceleme Flyst 9.200- 12.600.- 10000— — 5.000.- 5.000.- 13.000 — 10 0 0 0 - Ryat 5 2 5 0 - 6 0 0 0 - 55.000.- 14 000 — 8.000- 5.000.- — Sinema sevginiz ne zaman başladı? — Sinemaya ilgim sevgiye dö- nüştüğünde ilkokula bile başla- mamıştım. Gaziantep'teydik. 1940'lar. Çarşamba, cumartesi, pazar sabahlan, sırtlarında, üst- lerine afişler çakılmış koca tahta- lar taşıyan adamlar geçerdi so- kaklardan. Bağırarak: "Bugiin gündiiz Yıldız Sineması'nda saat 2'de iki şaheser film birden..." Biz, ufacık çocuklar, saat 11 'de sinema kapısının önünde toplan- maya başlardık. Sadece film sey- retmek değildi bu; sinemaya git- menin hazırlığıyla, salonda bek- lemenin keyfiyle bütünleşen bir "toren"di. — Kaynağı neydi bu sevginin? — Başka "seyiıük" eğlencemiz yoktu ki. TV'nin T'sini bile bil- miyorduk. Düşümüzde görsek hayra yormazdık. Ama bu sevgi- nin kaynağını sadece "eğleoce"de aramak yanlış olur. O yıllarda bir büyüsü vardı sinemanın. Sinema, hayatımızın koparılmaz bir par- çasıydı. Gördüğümüz filmleri av- lularda, bahçelerde "o>nardık". Kimimiz Errol Flynn olurdu, ki- mimiz \Vallace Beery, Charles La- ughton. — Sizin bir de Nakıp Ali'niz \ar. Televizyonda söziinü etraiş- tiniz... — Tabii. Nakıp Ali, sinemaay- dı. Çok, ama çok önemli bir ki- şiydi bence. Güney Anadolu'da ilk sinema açan ınsan. Sinema aç- tığı zaman "Öğrencilere bedava. Biiyükler de gece okullanna yazı- lıp müdürlerinden kâğıt getirirler- se onlara da bedava" demiş. Film sevredebilmek için gece okuluna yazılıp okuma-yazma öğrenenle- rın sayısı hiç de az değılmiş Gazi- antep'te. 12 yaşmdayken, bana, kuçücük bir çocuğa, görmek iste- diği filmi özel olarak salonda tek başma seyrettirmişti. Gel de sine- mayı sevme! Sahi, televizyonda anlatmadığım bir anım var: 1960'ta Gaziantep'te Orhan Bar- las'la bir sinema derneği kurmuş- tuk. (Bir bakıma Türkiye'nin ilk Sinematek'i.) Açılış gecesini Na- kıp Ali'nin sinemasında yapıyor- duk. Açılış konuşmasını da o za- manın MiUi Eğitim Müdürü yap- tı. K"onuşma yapmadı da bizimle basbayağı dalga geçti. "Sinema nedir ki?" dedi. "Baidır-bacaktan başka bir şey değil" gibisinden sözler etti. Sonra Nakıp Ali fırladı sahneye. "Sinema öyle bir sanat- tır ki" dedi. "Insan orada kendi görmek istediği şeyleri göriir. Ki- mi yararlı, güzel şejler göriir, ki- mi baldır-bacak!" — Peki, daha sonra sinemay- la profesyonel olarak ilgilendiniz mi? — Küçukken, "Biıyü>iince ne olacaksın?" diye sorarlardı. "Si- nemacı olacağım," derdim. Oyuncu değil. Yönetmen değil. Sinema salonu sahibi olmak, her- kese güzel filmler seyrettirmek is- tiyordum. Olmadı. Sadece, "Amarcord" gibi, "Macarlar" gibi bazı filmler getirdim Türki- ye'ye. Sahi, bir de Zülfü'nun "Sis"inde oynadım. Herhalde bi- yografımde bu da bulunsun diye. Ama 16-17 yıldır, kıyısından ke- narından da olsa film işi yapıyo- rum sayılır. Yabancı TV şirketle- .rinin Türkiye temsilcilerinden bi- ri yina. — "Sinema Dedi ki" nasıl oluştu? — Oyuncuların, yapımcıların, yönetmenlerin sinema konusunda söyledikleri her zaman ilgimi çek- miştir. Zaman zaman bir kenara "kaydellim" o sözleri. Birkaç kaynak yapıt bulunca da, "Sine- ma Dedi ki" kitabı ortaya çıktı. "Sinema Dedi ki", sinemanın "altın çağ"ıru yaratanların, bu işe nasıl tutkuyla bağlı olduklarını görebileceğiniz bir kitap. İtalyan dörtlü IstanbuTda • Kültür Servisi — Antonino Foti (keman), Enrico Di Felice (flüt), Placido Sanson (viyolonsel) ve Eddi De Nadai'nin (piyano) yer aldığı Quartetto Cameristico Veneto adlı topluluk 22 ocak pazartesi günu saat 18.00'de İtalyan Kültür Merkezi'nde bir konser verecek. Konserde Vivaldi, Albinoni, Galuppi, Pergolesi ve Porpora'nın yapıtları seslendirilecek. 1983 yılında kurulan topluluğun üyeleri kendi dörtlülerinden ayrı olarak tanınmış oda orkestralan ile Avrupa'da konserler de veriyorlar. Dörtlünün amacı, iki yüzyıllık bir dönemi kapsayan tanınmamış ya da çok az bilinen bestecileriıi yapıtlannı yeniden gözden geçirerek çağdas bir düzenlemeye ulaşmak. Estonyalı şef ABD'de • DETROİT (AP) — Estonyalı orkestra şefi Neeme Jarvi, Gunther Herbig'in yerine, Detroit Senfoni orkestrası'nın yönetmenliğine getirilecek. 52 yaşındaki Jarvi, iki haftadır Detroit Senfoni'nin konuk şefliğini yapıyor. 1980 yılında Sovyetler Birliği'nden aynlmış olan Jarvi, daha önce Jskoç Senfoni Orkestrası'nın müzik yönetmenliğinde bulunmuştu. Şu sırada da Isveç'teki Gothenburg Senfoni Orkestrası'nm baş yönetmeni. 'Bybassos' gösterisi • Kültür Servisi — İFSAK üyeleri Faruk Akbaş, Semra Okumuş, Sergül Özdemir, Hüseyin Vanş, Yaşar Yetiş ve Zeynep Zayıfın yapıtlarının yer aldığı "Bybassos" adlı saydam gösteri 22 ocakta saat 19.00'da İFSAK'ta yapılacak. Bozburun yarımadasında, Marmaris'in Burhaniye köyü yakınlanndaki bir antik kentin adı olan Bybassos'tan görüntülerin sunulduğu saydam gösterisinde yer alan fotoğraflar, geçen ağustos ayında Foto-Tatil adlı bir grup çalışması sonucu gerçekleştirildi. 'Dtinyab „; Ademie Badem 9 • tSTANBUL (AA) — Vakıfbank'ın kültür hizmetleri serisinde yer alan ve tstanbul'da bu sezon başlattığı çocuk tiyatrosu, Avrupa yakası temsillerini tamamladı. Çocuk tiyatrosu, bundan sonra dört ay için Kadıköy'de temsil verecek. Enis Fosforoğlu'nun yaap yönettiği "Dünyalı Adem'le Uzayh Badem" adlı bilim kurgu türü ve güldürü ağırlıklı çocuk oyunu, ocak ayı sonuna kadar Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu'nda görülebilecek. Şubat ayından itibaren Kadıköy Halk Eğitim Merkezi'nde izlenebilecek oyunun biletleri Vakıfbank şubelerinden sağlanabilecek. Cumartesi ve pazar günleri saat 10.30'da sahnelenecek oyunda Belkıs Dilligil, Gül Yalaz, Altan Tezel ve Özlem Üstüner rol alıyor. UGUN • Edebiyat-Kitle' Pınar Kür, Atıf Yılmaz, Erdal Öz ve Selim Ileri'nin katılacakları ve Ahmet Cemal'in yoneteceği "Edebiyat ve Kitle lletişim Araçlan" konulu panel saat 17.30'da Avusturya Kültür Ofısi'nde yer alacak. • Anılarda Mimariık' Nezih Eidem'in "Anılarda Mimariık" konulu konferansı saat 17.30'da Yapı Endüstri Merkezi'nde izlenebilir. • Keribar'dan Fas' tzzet Keribar'm "Fas" konulu saydam gösterisi saat 18.00'de Fransız Kültür Merkezi'nde. • Fllmli caz söyleşisi Erol Pekcan'm "Caan Tarihçesi" adlı söyleşisi film gösterisiyle birlikte Pera Sanatevi'nde saat 19.00'da sunulacak. BILSAK'TA BUGÜN 18 Ocak Perşembe: 19.00 OKURLARLA SÖYLEŞI:Hıbır Dergisi. 19.00 SEMINER: Edebiyat, Tarih. Zaman, Yön: Enis BATUR GÖRSEL SANAT ATÖLYELERİ Mehmet GÜLERYÜZ'le Resim Çalışmaları 10.00-01.00 arası CAFE- FOYER-BAR BtLSAK Herkese Açıktır. BİLSAK Sıraselviler, Sogancı Sok. No: 7, CİHANGİR 143 28 79 - 143 28 99
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear