21 Eylül 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
6 AĞUSTOS 1989 PAZAR YAZILARI CUMHURİYET/7 Irkçılık 'yasak' mı olmak? bir açık düşmanlık. Ekonomik ve Sosyal demokratlar, yasakların yabancı düşmanlığına ilgiyi arttıracağım öne sürüyorlar. siyasal göçmenlerie yerliler arasmda, bu her ikı topluluktan kayBu arada, çeşitli kitle örgüîlerinden "ırkçılığın naklanan derin bir iletişim eksikliği, davranış biçimlerinde farklıyasaklanması "yolunda hükümete yönelik lıklar, işsizlik ve yabancılara yöistemlerin de ardı arkası kesilmiyor. nelik şiddet eyletnleri. Stockholm'den YAVUZ BAYDAR STOCKHOLM Irkçı örgütler yasaklanmalı mı? Batı Avrupa'ya yayılmakta oJan yabancı düşmanlığı, yasalarla önlenmeli mi? Bu sorulara deıhal, "Eh, gayet tabii!" yanıtını verrnek mümkün. Ama, acaba, iş o kadar kolay Irkçılık/yabana düşmanlığı, mı? Batı'yı gerilirne gebe kılan ana soÇunkü ırkçı, yabancı duşmanı runlardan biri. Uygulanan yönbir örgütü yasadışı kılmak, nite tem ne olursa olsun, hemen her liği ne olursa olsun, belırli bir dü ülkede iki boyutta tırmaıuş surduşünceyi de yasaklamak anlamına ren bir sorun bu: Bir yanda geniş geliyor. "Amacııuz ne kadar in bir yerli kitle içinde "köpiiren" sancıl da olsa, ne kadar yaygın bir gizli düşmanhk, diğer yanda destek de görse, kendi duşünceni yasal ya da yasadışı örgütler arazin başka bir düşünce üzerinde cılığıyla dile getirilen, oy toplayan baskı kurması hakkını nereden ahyorsunuz" sorusuna yanıt vermek sanıldığı kadar kolay olmasa gerek. Eyleme geçen düşünce karşısında yasal yollardan koruııma/savunma hakkına sahip olmakla, söz konusu duşünceyi baskı ile tıkamayı seçmek, birbirinden farklı şeyler. Stockholm'ün 60 km kadar batısındaki Eskilstuna kentinde geçen hafta sonu tsveçlilerle yabaııcılar arasında büyuk bir arbede yaşandı. Pazarsabahı erken saatlere kadar süren "meydan savaşı" sonunda, yaklaşık 20 kişi, kınlmış burun kemikleri, kopmuş dişler, bıçak yaralan ve sopayla morartılmış vücutlarla hastaneye kaldınldı. Kavganın çıkış nedeni gayet basitti: Lokantada yemek yîyen orta yaşlı bir yabancının kansına bazı sarboşlar laf atmışlar, tartışma kızışınca yabancı, bir şişenin dibini kırarak 10 kişilik bir topluluktan bazı kişileri "bacamat elmişti." Lokantadan meydana taşan kavga, toplam yuz kişiyi bulan iki grup arasında, kent dışın dan da çağrılan polislerin bütun çabalarına karşın, saatlerce sürup gitmişti. Ölüm ve ağır yaralanmaya yol açmadan "attablan" kavga, İsveç'teki yabancı düşmanlığı ve ırkçı örgutlere ilişkin tartışmalara hız kazandırdı. lsveç, bu tür örgütlerin yasaklanmamasından yana. Sosyal demokratlar, yasakların yabancı düşmanlığına ilgiyi arttıracağım öne sürüyor, buna örnek olarak da F.Almanya ve Fransa'daki gehşmeleri gösteriyorlar. Palme'nin savunduğu görüşlere sadık kalan Carisson hukumeti, düşmanhğın halk eğitimi ve karşıpropaganda ile çok küçük bir çevre içinde tutulabileceğini, zamanla ortadan tümüyle kaldırılabileceğini düşünüyor. Ancak, gerek ülke içinde zaman zaman patlak veren sokak kavgalan gerekse komşu Norveç ve Danimarka'da "gemi azjya alan" yabancı düşmanı şiddet eylemleri, yönetimi kaygılandırmı yor değil. Bu arada, çeşitli kitle örgutlerinden "ırkçılığın yasaklanması" yolunda hukümete yönelik istemlerin de ardı arkası kesilmiyor. lsveç, yalnızca içerden değil, Avrupa Konseyi ile çeşitli uluslararası kuruluş ve örgütler tarafından da sık sık eleştiriliyor. Carisson hükümeti, ilgili yasada sertleştirilmeye gidilip gidilmeyeceğini saptamak için bir yasa komisyonu oluşturdu. Komisyon da araştırma. raporunu hazırlarken her yasa önçahşmasmda âdet olduğu üzere kamu kuruluşlarıyla kitle örgutlerinin nabzını yokladı. Tasarının içeriği henuz belli değil; ancak komisyonun ırkçı orgütlere karşı bazı değişiklikler önereceği sanılıyor. Komisyona farklı çevrelerden iletilen görüşler birbirinden değişik. Emniyet genel müdürlüğıi, getirilmesi düşunulen yasakların yabancı düşmanlığına karşı mücadelede etkin bir silah olmadığını düşünüyor. Ancak tsveç'in "uluslararası itibannın zedelenmemesi için" bazı değişikliklerden yana olduğunu bildiriyor. Savcılar, yasakların "işletilmesinin" gıiçlüğünden söz ediyor. "Bir örgütün ırkçı pldugunun kaıuüanması için yoğun kaynak kullaıuraı gerekectktir" diyorlar. tsveç Barolar Biriiği, bu görüşlere katılmıyor. Birliğe göre ırkçı bir örgüte üye olmak suç sayılmalı, çünkü "tsveç'in imzaladıgı ulnslararası sözleşmeler bunu gerek tiriyor." Parlamentonun hukuk denetmenliği ise yasağa karşı olarak getirilen tezlerin, yasak yanlısı tezlere daha ağır bastığını ileri sürüyor. lsveç Işverenler Sendikası, olası bir yasaklamanın, örgüt özgürlüğüne, dolayısıyla anayasaya aykın olacağını belirtiyor. Isveç'in güçlü Işci Sendikalan Konfederasyonu ise mutereddıt. Örgütün yanıtında, dernek kurma özgurlüğünü belirleyen ilkelerin iyice gözden geçirilmesi isteniyor. Memurlar Sendikası, daha kararlı bir tutum sergiliyor. "Eğer" deniyor, "BM sözleşmesi imzalanmışsa, bu sozleşmeden belirtikn ırk ayrımının ortadan kaldınlması ilkesine uyulmalı." Kızılhaç da yasağın yararlı olacağından kuşku duymakla birlikte, Memurlar Sendikası"mn göruşünü paylaşıyor. İlk ve ortaöğrenimden sorumlu Okullar Genel Müdürlüğii de, bir yasa değişikliğinden yana. tsveç Devlet Kiltsesi ise tam tersi ne düşünüyor. Kilise yönetimi, yasağın kamuoyunu olumlu yönde etkilemeyeceğini ileri sürüyor. Bağımsız Kiliseler Birliği ise "Her ne kadar ırkçı örgutlere karşı yasal degişiklik gereği ağır basmakta ise de" diyor: "Düşuncenin kısıüanraasına kuşkuyla bakıyonız." Siyasi partilerden ise yalnızca komünistlerle yeşiller yasaktari yana görunüyorlar. Bu arada, tsveçli aşın sağcılar arasında yeni bir örgütlenme göze çarpıyor. "lsveç Isveçlilerindir" (BSS) örgütu ile "Terakki Partisi"nin birleşmesiyle geçen yıl şubat ayında kurulan "lsveç Demokratlan" üyesi sayısını 25OO'e çıkarrruş durumda. Parti örgütu, özellikle ulkenin guneyinde güçleniyor. Örgütün lideri ve sözcusü Anders Klarström, yabancıları "ulus içinde doğaya aykın unsurlar" olarak tammlıyor ve Isveç'in 15 yıl içinde bir "tslam diktatörlügü"ne dönüşecegini söyluyor. F.Almanya'daki Cumhuriyetçiler'i örnek aldığj anlaşılan "lsveç Demokratlan"nın yanı sıra çok sayıda küçuk ırkçı örgüt, ülkede faalıyet sürdürmekte. 1956'da kurulan faşist NRP, Özgür Birlik Partisi, antisemitist Yeni lsveç Hareketi, lsveç Ulusal Birliği, Görüş Partisi, BSS ve Skaane Partisi bunların başlıcalan. 60 yıl önce Konstanz gölünden havalanan Claude Dornıer'nın D0X uçağı 12 Curtiss motora sahiptı 47 metre kanat gemşlığı ve 40 metre gövde uzunluğu olan uçak 2. Dünya Savaşı'nın yoğun bombardımanlannda yok oldu. ZürüCten Konstanz gölüntin jumbosu 1 6 9 kişilik koltuk kapasiteli havaalığın ilk "tüm metal" uçağı 12 Temmuz 1929'da havalanmıştı. DOX adındaki uçak 24600 litre yakıt ve 1900 litre motor yağıyla 51.5 tonu 3800 metre yükseklikte 2800 kilometre uzağa taşıyabiliyordu. DOĞAN ABALIOĞLU 60 yıl önce, 12 Temmuz 1929'da dünya ekonomik bunalun içinde çalkalanırken, babası Fransız asıllı, kendi Alman Dr. Claude Dornier'ın SO tonluk yuzer uçağı Konstanz gölünden havalanıyordu. DOX adı verilen uçak, Ren akarsuyu eski yataklarının tsviçre yöresindeki Altrhein kasabasında yapılmıştı. 169 kişilik koltuk sayısı bulunan havacılığın ilk "tüm metal" uçağı, 47 metre kanat genişliği \e 40 metre gövde uzunluğuyla pırıl pırıl bir cuma sabahı havalandı. Kaptan pilot Richard Wagner, ünlü opera bestecisi ve orkestra yönetmeni adaşı gibi 12 Curtiss motorunun çahşmasındaki ritm düzenine kulak kabartmış, kızaktan inme düzeninde suda kaymayı izliyordu. Kıyıdabirikmiş kalabalık ve basın mensupları sonucu merak ediyorlardı. "Konstanz göhinün jumbosn"nun su yuzeyinden sıyrılmasıyla, "L'çuyor!" çığlıkları etrafı kaplamıştı. lnanılmayanın gerçekleşmesi coşkusuyla motor devrini düşüren Richard Wagner, uçağın 4 metreden oturmasına neden oldu. Sonuç yine başarıydı. Gövdenin çarpması sakıncasız atlatılmıştı. Dr. Claude Dornier daha yirmili yılların başında ünlü "Zeplin Havagemileri" firmasındaki çalışmalarında ancak buyük oylumlu uçaklarm bir tecimsel geleceği olabileceği görüşündeydi. Buna, okyanusta yüzen bir teknenin havadan gitmesi düşüncesindeydi de diyebiliriz. 5 Kasım 1930'dan 24 Mayıs 1932'ye kadar özellikle kuzey ve güney Atlantik yolunda çalışan DOX, 24600 litre yakıt ve 1900 litre motor yağıyla 51.5 tonu 3800 metre yüksekliğe, 2800 kilometre uzaklığa taşıyabiliyordu. 1932 kasımının ilk yarısında Zürih gölüne de inen uçak halka ve basına gezdirildi. Sonradan Berlin Hava Müzesi'ne kaldınlan bu örnek, 2. Dünya Savaşı'nın yoğun bombardımanlannda yok oldu. Diğer iki benzeri, Fiat motorlarıyla donatılmak uzere ttalya'ya yollanmıştı. Umberto Maddetena ve Alessandro Guidoni diye adlandınlanlann ise bugUn bile ne oldukları bilinmiyor. Oysa çağımızdaki teknolojik aşama hızı, insanı kanıksamaya iten, daha ötesi, vurdumduymazlığa vardıran yapıya kavuştu. Sansasyon dediğjmiz, kişiyi sarsan, şaşkına çeviren, dilinin tutulduğu olgular, bugünün bireyleri için günlük olağaııbklarla yaşarur oldu. Dostoyevsld'nin "Beyaz Geceter"indeki tumlecini tamamlarsak: "Bizim zamanımızda kar daha beyaz yağar, güneş daha çok ısıtırdı" görüşü eskidi. Bu çevre kirliliğinde ne karın aklığı ne de spreyler sonucu güneşin yakması kaldı. Neredeyse dışan çıkmak yasaklanacak. Unlu ozanımızın dile getirdiği doğrultu yerine, biz tam tersi, güneşe teslim olduk. Bu gidişie de doğayı zaptu rapt altına aldığımızı sanırken doğanın kurbanı olacağız. 14 temmuzda Fransa Cumhurbaşkanı Françoıs Mitterrand, "kralıyet" eskortu eşliğinde "halkı" seıamlıyor Basının da yardımıyla Danimarka kamuoyu ikiüç hafta içinde israil lehine çevrildi. MOSSAD sadece Lübnan'daki örgüt liderlehni kaçırmak konusunda değil, kamuoyu kazanmakta da eşine ender rastlanır bir başarı gösteriyor. FERRUH YILMAZ Terörü kullanıııak pedagog Ulla, Filistinlilere para gotürmek gibi basit işlerle uğraşmıyormuş. Ulla, Danimarka'daki Filistinli mültecilenn Danimarka'daki Yahudi toplumunun liderine karşı lsrail'de nedense Danimarka'da değil tsrail'de girişilecek bir suikast planını bir parçasıymış. Ulla'run kendisinden de kuçuk olduğu her halinden belli olan Filistinli sevgilisı, Yaser Arafat'ın korunmasını da üstlenen F17 silahlı gnıbunun önemli bir adamıymış. Israil'in bu açıkJamalarını daha sonra Danimarka Haber Alman Servisi'nin, verdiği bilgilere dayanarak Başbakan Poul Schliiter de doğruladı. (Danimarka Haberalma Servisinin MOSSAD'la Kopenhag'tan Faris'ten KOPENHAG tsrail gizli servisi MOSSAD, Danimarka'yı tekrar kanştırdı. Bu seferki, öyle soygun falan değil, düpedüz giderek Filistinlilere karşı daha çok sempati duymaya başlayan Danimarka kamuoyunu tekrar eie geÇirmeye yönelik inanılmaz bir operasyondu. Basının da yardımıyla Danimarka kamuoyu ikiüç hafta içinde İsrail lehine çevrildi. • Tüm senaryo başlangıçta oljîukça tsrail aleyhine gibı göninen Bir tutuklama olayıyla sahneye kondu. Filistinli bir miiltecîyle £irlikte yaşayan Danimarkalı Ula lyngsby Hayfa'da İsrail polisince gözaltına alındı. Gözaltı haberi uzerine bütün Danimarka ayağa kalkarken, en çok satan bulvar yakm üişkiierini sağır suitan biie ingıltere son yılların en sıcak, en güneşli gazetelerinden BT, Ulla'run Gaz duymuş durumda). Ne var ki ay yazını yaşıyor. Ancak bir aksilik oldu. Londra'nm geniş parklannda güneşlenmek İe ve Şeria'daki Filistinlilere çaıı »2£$%£İSZ%^ tasındaki peynirin içine sakladığı re suç sayıimadığı için, SÖZ konu ısteyenlere hızmet veren şezlongcu 5 bın paraları götürürken yakalandığı Filistinlilerin miıcadelesinin topladığı sempatiye oldu. Filistinliler, Danimarka kamuoyunda kazandıklan smırlı sempatiyi de bu son tartışmalar dolayısıyla buyük ölçüde yitirmiş görunüyorlar. MOSSAD sadece Lübnan'daki orgüt liderlerıni kaçırmaya değil, aynı zamanda kamuoyu kazanmaya yönelik operasyonları da basarıyla yürütecek eşine ender rastlanır bir örgüt. Danimarka'da Filistinlilere yönelik boyle bir tartışmayı, gazetelerin haber eksikliği çektiği, Danimarka'daki deyimiyle "hıyar zamanı"na denk getirmesi de, başka ülkeleri ne kadar ıyi tanıdığınm ölçütü. Oteki200.yd 14 temmuz resmi şenlikleri elbet daha görkemliydi. Ama 14 temmuzda Champs Elyse'es bulvarından devlet aktı, halk baktı. Bizim alternatif kutlamada ise Paris halkı aktı, polisin kamaralı zeplini tepemizden baktı. MÎNE G.SAULNIER lı salonların birinde tümüyle bılgisayar üretimi bir " 1 7 8 9 " filmi gösteriliyor. Diğerinde, otomatların canlandırdığı tablolarla devrim olayları sergileniyor. Gorsel eğitim gezimizde ikinci durak, "ViBeMe"deki endüstri ve bilim sitesiydi. Çocukları uygulamalı teknik eğlenceler ormanına salıp biz aşılmış analar kuşağı bir koşeye yığıldık. Fabrikayı andıran 5 bin metre karelik bir taban üstune kurulu 4 katlı sitede, ayru anda 21 sergi var. Çoğu Fransız devriminin bilimsel yonunü işliyor. Tavandan bir 18. yuzyıl balonu ile "rafale" adlı son model jet uçağı yan yana sallandırılmış. Bahçede, 360 dereceye en yakın geniş açı sineması "geode" en üst katta v ıldızların anlaııldığı "planetarium" var. Çocuklar, yalnız bizden değil, bırbirlerinden de ayrı geziyorlar. Belli bir saatte planetariumda buluşacağız. Bunca kanşıklık arasında kaybolurlar diye benim içim bıraz vık vık. Serra rahat, "Aman aman bir şeycik olmaz. Bunlar bilgisa>ar çocuğu." Gerçekten de bilgısayar çocukları, tam zamanında denilen yerdeler. Ertesi gün Paris dışındaki "Asteriks Parkı"na gıdiyoruz. Goscinny ve Uderzo'nun olumsuz kahramanları elle tutulur birer gerçek olmuşlar. Romalılann işgali altındaki antik Fransa'nın direnişiııi simgeleyen niinık Galya kötü ve sakiııleriııedeğin ne varsa, en kuçuk ayrıntısına dek ıınal %r edilnıış. Köyuıı v'e <?sinde ise "super sekiz" denilen ve insanı sekiz kcz lepetaklak eden bir celıeııneııı ınakıııesıııe bınebılıvor, çağlayanlardan aşağı duşeu kayık selalaı ı vapabiliyorsunuz. Adam başıııa giriş, bizim paraını/la 45.(KK) lira. Oııdan soıııa lıcr ışcş ludava. Keske biz bir ko^cdc lx*klc\ip. çocukları salsavnıışız vıııe "Bırukın beni o i m d c olııırk iMivorum " ıliı a/ljı ımi/a kaişııı " \nııi'korkıııj. bak \alla l»ir jf> ıılınııvor" dıve ıiıse kakı^a a/uın çağl.ıv.ıııUııdJiı a^ağıva duşıuk, smİMkKını ıslandık. tîemiyi azıya almış bir tekerin içinde döne döne feleğimizi şaşırdık. Ama hiçbir güç bizi, o insamn kafasını sekiz kez aşağı sarkıtan şeytan döngecine çıkartamadı. Akşamın yedisinde temizlikçiler tarafından kovulana dek kalınan "Asteriks Parkı"ndan biz analar dörtayak ustüne, çocuklar ise bir daha ne zaman gelebiliriz diye çıktılar. Devletin 200. yıl için haarladığı resmi kutlamalara karşı "öteki 200. yıl" adıyla hazırlanan gosteri yüruyüşune katıldık. Yürüyüş kafılesinde Perulu flütçülerden Macar çiganlanna değin birçok halk orkestrası bulunuyordu. Allı yeşilli bayraklarla şarkılar soyleyerek Bastille Meydam'ndan Concorde'a yürüduk. Bir süre sonra bizim veletlerin bile orkestra kamyonlarının ardında hoplaya zıplaya pek bir eğlendikleri göruldu. 14 temmuz resmi şenlikleri elbet daha görkemliydi. Ama 14 temmuzda, ChampsElvsees bulvarlanndan devlet aktı, halk baktı. Bizim alternatif kutlamada ise Parıs halkı aktı, polisin kameralı zepliru tepemizden baktı. Yuruyuş bittikten sonra kendimizi bir kaldırun kahvesıne aıtık. Siparışı almaya gelen garson, sokakıan yükselen Enternasyonal marşını kastederek "Oh be", dedi. "Iyi geldi bunca zaman sonra." Babalarıv laeeçıneııemeven kımi "i)i aile" çocukları; kırk yaşına değin, kendilerine yapüan haksızlıkları toplumu duzelterek orneğin devrim yaparak gidermeye çalışırlar. Kırkına gelince yorulur, asıllarına döncr veiyi aile çocukları olarak babalanna benzerler. Böyle biri olan Fransız arkadaşını. "voksullann 200. yılt" diye adlandınlan gosıeriyle ilgili olarak "kaç kişi vüriıdu'" diye sordu. "\irmi. >irmi beş bin kişi" dedim. "Göslerhi izleven konserde de >ü/ bin \ardı." "Demek bu kadar a/ınlıktu kaldı voksullar". diye gııldu. O\Na. 16. Louis'nin kafasının ucuıulducıı koca Concorde Alanı. rcsiııi kutlamalar çcrçevesinde 3 bin kişilik scçkin bir azınhğın dıMiıda. halka kapaıılmışiı. Doğru Mi/c ııe denır? ^ oksul yuz binler. M.vkm uç binler kaı^ısmda her zaman vc heı dıı/ende a/ınlık savıidılaı. Londra'dan Şezlongu kim aldı? kayboldu. Şİmdİ Şezlong ° su Filistinli müiteciier hakkmda şezlong ile birlikte ortadan EDİP EMİL ÖYMEN lubüyukpuntolarlaverdi Bütün soruşturma açılmayaca|ın. söyle BükanJlk Danimarka basını açıkça bir yerJerden "sızdınlmış" bu haberin ^stüne atlayıverdi. j Televizyon haberlerinde değerli f öruşlerini anlatan Kopenhag'da\\ İsrail Büyükelçisi, tutuklama jedeninı açıklamayı reddederken, şunun tsrail'in güvenlığıni ilgilenflirdiğini, tkinci Dünya Savaşı 'nİan bu yana savaş görmemiş olan $)animarkalılann de'.amlı savaş e terör tehdidiyle yaşayan lsral'i anlayamayacaklannı söyledi. tetı Şeria ve Gazze'de uzerlerine erçek mermi sıkan, evlerini yaan ve şiddetin en acımasızını uyulayan İsrail askerlerine karşı aşlarla karşı koymaya çalışan Fiıstinli çocukların mı terör tehliesi oluşturduğu sorusu, televizondaki gazetecinin aklına gelmeli. Gazeteci kendisi de hıç düşünlemış olsa gerek. tsrail'in işgal Jtında tuttuğu toprakları terk etlesinin, o her koşulda ileri sürüğü savaş tehiikesini ortadan Idırıp kaldırmayacağını da sor1yı akıl edemedi. Bu kadar "gizli" tutulan tutuka gerekçesi de sonradan "Daimarka'nın baskısı" sonucu •fcçıklandı. Meğerse 25 yaşındaki dı. Şimdi ortada hiçbir şekilde kanıtlanmamış, sadece ve sadece Danimarka Haberalma Servisi ve dolayısıyla MOSSAD'dan kaynaklanan bilgilere dayanan suçlamalar ve terorun, Danimarka'ya da bulaşmasından oldum olası korkan Danimarka kamuoyunda Filistinlilere karşı yaratılan tedirginlik var. tsrail'in yöntemleri neredeyse onaylanmış görünüyor. Ne de olsa terör tehlikesiyle karşı karşıya kalan herkes kendi önleminı alır. (Siz olsaydınız almaz mıydınız?) Öyleyse terörü Danimarka'ya taşıyan "hani nerde, nasıl tasıyor?" sorularını sormayınız Filistinlilere karşı daha dikkatli davranmak lazım. Hem bu Filistinlilerin uğrak yeri olan Kopenhag'daki Filistin bürosunun yanından pek gcçmcnK'k lazım. Tabii sahnelenen oyunun farkında olanlarda yok değil. Ama sayılarının görece azlığı ve mecallerini anlaıacak kanal bulamamaları, scslerini duyuramamalarına nedcn oluyor. Bu curcuna arasında olan tabii ki Gazze'de ve Batı Şeria'da İsrail kursunlarına karşı taşla dırcnen mÜteahhîdİnİ şup koklaşmak ve sanlmaya. Şezlong: Bir oturma 35 penny. Yani biletçi gelip de mabada kira kesti mi 1500 lira yazıyor. Şezlonglar, yanında kopeği ile uyuyan orta yaşlı hanımlar için. Guneşlenecek herkes için. Tak güneş gozluğunu. Aç bir kilap. Kafana da koy bir hasır şapka. Üstelik seyyar. Al, ağacın altına koy. Al, güneşin altına koy. Ister guneşe yuzunu dön. ister sırtını. Palyatif tedbirlcri ve esnekliği köktenciliğe ve tutarlılığa tercih edenlere. Scvgililere yaramaz. Coğrafyası musait değil. Sorun: Sıralar zaten a/. Ustclik yayılmak için değil. Şezlonglarsa çokkcn, anıden bitıvcrdi. Londranın bitmez tukenmez parklannda beş binc yakın şezlongun yeriııde yellcr esıyor. Kala kala 500 tanc kalnıış. O da kiıııe yeler? Soruııa Çevre Bakanlığı cl koydu. Park ve Bahçeler Mudurluğıı. sc/loııglan ihalcycçıkarlıyormus.. Biri buııları parklara kiralıyoımuş. Devlclin inmmctli malı değil. Ö/el giıi>ım. Sabah orlalığa yayıp, aksaın da topluyornıus. Uır akşam toplamış ve gilıııiş. Aduııı urtuda yok. Şe/longlar da. LONDRA Su kesilmeyen Londra'da 500 bin aile susuz kaldı. Su mu bitti, şebeke mi bozuldu, anlaşılamadı. Şimdi sular yeniden akıyor. Zaten sonbahara ne kaldı? Yine yağmurlu, sulu, serin havalara kavuşuruz ınşallah. Eşıtlik ve. hakkaniyet uğruna bu yabancıları tutup bağnmıza bastık, getırip Akdenizlenni bizimkine karıştırdılar. Şimdi ortalık güneş içinde. Üstelik bir de sıcak. Parklarda yer kalmadı. Herkes orada. Bir de başımıza şezlong sorunu çıktı. Oturacak yer, bir de o yuzden yok zaten. Once "park sırası" ve "park şezlungu" sözcuklerini cümle içinde kulianalım. Sıra: Park sıralan, yaslı, cmckli vc romali/malılar için. Öğleyin olurupsandvıgniçıkarıp.kolasını içip dedikodu yapacak genç "ofİ!» kızlan" için. Gobeklerindc roomlu luıoğrat makinelcrı ile v^km bakıslı turisllcr için. Yersiz yurtsuz berduşlar için. Bir dc scvgililcr için. Sırada bol yer var, öpU PARİS Uzaydaki haberleşme uyduları, bizim eski dostlar arasındaki "French Connection" yanında hiç kalır. Telefonda kadife gibi bir kadın sesi: "Paris'e gidiyormuşsunuz hamfendiciğim", dedi. Çığlığı bastım. İnsanın içini gıcıklayan bu ses, Türk sinema ve tiyatrosunun ağır topIanndan Serra Yılmaz'dan başkasının olamaz. Serra, tombul gövdesini kuğu zerafetiyle taşıyan iştah açıcı bir yaratık. Yaşamının en buyük dramı, Felliııi ile karşılaşmamış olmak. Fransa'nın ozel çağnlısı olarak Avignon TiJohn Misselbach, müteahhidın yatro Festivali'negeliyormuş; fıradı. Bakanlıktan bir açıklama: sattan yararlanıp Paris'i bir turMuteahhıdimizi kaybettik. Yeriııi layacak. bilen varsa bildirsin diye. Ama baAmerika Birleşik Devletleri, kanlıkta da hata var. Şezlong >o/ kendi otlaklannda yetiştirdiği kuleşmesı iki hafta önce bilmış. Ve zulan genellikle bdşbakanlığa, bayenilenmemiş. Adam da almış git kanlığa falan salar ulkemizde. miş her şeyi. Aklı evveller, "Bol Fransa'nın zerafeti ise kültürüne güneş var ya, deniı kenarına j><> yakın sanatçılara gösterdiği vefalurmuşlur" divorlar. da gizlidir. Bu vefa bazen ABD'Güneşe lalep çuk, park da çok. de yetişmış devlet büyüklerimizin Ama şezlong yok. Haftada ancak hoşuna gıtmez. Ama Fransa, inat200 tane imal ediliyormuş. Kiıııe la sesini "reMni larihe"e akort etyeter? Üstelik sadece parklar için meşelerin ve "hi/avj gi"lme>cnde değil uretim. ÜMelik bir dc ha lerin" \anmda yer alır. Bundan va yeniden bozar da alıskııı oldu devlel olaidk pek Ka/ançlı çıklığı ğumuz kapalı, kasvetli Siııgapur soylencme/. Çıkaı aradığıda koin havasına bir döncrsck, bu selcr de değıldıı zaieu. 1789'lardan kaljn ^ezlonglara parkların ordcklcri ııü "> a/ılınaıni!," bir iııvınlık ilkcNİdir bu tuncyecck? Guncel her olayı gcçmişe bağSerra"ile Paris'te buluştuk. Belamakta usladır lııgili/lcı. Gcçnıışi nim yanıında ızbandut gibi iki oğile bu kadar iç içe yaşayun millel lan, oııun yanında bir orduya bebelki de yokıur. Ama henuz biri del Ayşe kız var. Aklııııı? sıra çoçıkıp da "Kvc(, IX63'le dc falan cuklaıa Fransız devriminin 200. parkta ^«/Umnlar bojlv ka>bol yılııu kullatıp uuutulmaz anlar yamuşlu" diycmcuı. Ya^adığııııı/ şuiucuğız. "Tuik'ries" Sarayı'ntn gerçck yazda cvvclkı gıııı I oııdıa balıçcsine kocamaıı bir devıını da kaydedılcn 34 deıeceııın paıkı kLiHiuışlar. Dekoı, lıafif I868'dc Kenl cyaletindeki 38 dc 1889 Paıis fıiaıı lıavasmda. Bir ıcceye daha ulaşaınadığını öğıcıı vaııda caıııba/laı havalara zıplıdık. Uman/, "48 jıldan bcri dc eıı >or. a/ oıede sovlıı bir hanınıı gısuğuk aguslos" diye bir laıilı ki yolıne goıuruvoılar. ııııtısı du dııynıayı/ birkuç lıattu Açıklıava slaııdlaıında ekmck içinde. Ku/ey kutbu'ıula bu kadai IKyıuı gibı ı!e\rım lışorlleıı. gı>osoğuk lıavu kııllesi ve AlLııılık'lc lin analınırlıklar salılnıaku. de bu kadaı bıılul vaıkeıı. \\w\\ bdillı Piaf scsli. 18. vıı/yıl kılıkh lerc'dc sıındıki gııııe^ hıışuk sokak şaikiı'ilaıı l'aııs lıav.ılan ııinıel. s«.>ylııyorlar golıp gcçeıılcre. kapa
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear