Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
3 AĞUSTOS 1989**** CUMHURİYET/15 Kış sezonu başlarken italya'nın ünlü moda kuruluşu Gianfranco Ferre 8990 kış sezonu kıyafetlerini Dior firması ıçin sergilemeye başladı. Paris'te yapılan defilede ilgiyi en çok tilki kürkü ve sonuçları bugün postalanıyor ANKARA (AA) öğrenci seçme ve yerleştirme sınav sonuçlarının postalanmasına bugün başlanacak. Sınav sonuç belgesinde, adayın sınavdaki testlerde verdiği doğru ve yanlış cevaplar, aldığı puanlar, bir yükseköğretim prograrrunı kazanmışsa bunun adı, ortaöğretim başarı puanlan, meslek okulu çıkışlı adaylar için yerleştirme işleminde kullanılan ek puanlar bulunacak. Sınav sonuçlanyla birlikte, üniversitelerin kayıt işlemlerini sürdürecekleri adresler ve kayıt için gerekli belgelere ilişkin bilgilerin yer aldığı broşür de adaylara gönderilecek. ÖSYS 'KazıKazan' pazartesi başlıyor ANKARA (UBA) Milli Piyango tdaresi Genel Müdürlüğü, çok sayıda Avrupa ülkesinde yaygın bir şekilde oynanan "KazıKazan" oyununu 7 ağustos pazartesi günü başlatıyor. Milli Piyango Genel Müdürü Oğuz Tezmcn, yeni oyunun bilellerinin bin liradan satılacağını, kazanan bilet sahiplerine ikramiyelerinin anında ödeneceğini söyledi. Biletlerde karşıhklı olarak çeşitli şekil ve işaretler bulunduğunu, işaretleri aynı olan biletlere üzerindeki rakam kadar ikramiye ödeneceğini ifade eden Genel Müdür Tezmen, "Bu oyunda çekiliş yapılamayacak. Kişi biletini aldıktan sonra kazı>ip, ikramiye kazanıp kazanmadıgını anında görebiiecek " dedi. İlk Avrupalı Bu resmin Milattan Önce 700.000 ve 100.000 yıllan arasında Avrupa'da yaşamış ilk insana ait olduğuna inanılıyor. İskelet, Fransa'nın güneyindeki Tantavel kasabasına yakın bir mağarada bulundu. (Fotoğraf: AP) işlemelerle bezenmiş ipek saten akşam giysisi çekti. (Fotoğraf: AP) If Motor üzerinde dayanıklılık yapılan Dunya Motosıklet DayanıklılıkYarışı'nıFransız Dominique Sarron kazandı. Sarron. bu zor yanşı Honda FtVF 150 marka motoruyla 8 saatte 202 tur atarak kazandı. (Fotoğraf: AP) HABERLERİN DEVAMI Sürgünde kan: 2 ölü (Baştarafı 1. Sayfada) müebbet hapis istemiyle yargılanan tutuklu Hüseyin Hüsnü Eroğlu olduğu bildirildi. İnsan Hakları Derneği Ankara Şubesi Başkanı Muzaffer tlhan Erdost Aydın Cezaevi'nde olaylan eleştirirken, "Tam anlamıyla cinayel, başka söze gerek yok" dedi. Adalet Bakanlığı Müsteşan Arif Yüksel de, nakilleri savundu ve "Eskişehir'de kalmalan mümkün değildi, mecburen nakledecektik. Olaylara üzüldük" diye konuştu. Eskişehir Özel Tıp Cezaevi'nin dun sabaha karşı Adalet Bakanlığı'ndan gelen gizli bir emirle boşaltılması bir aydan fazla suren açlık grevine yeni bir boyut kazandırdı. Eskişehir Cezaevi'nde açlık grevinde bulunan tutuklu ve hükümlüleri diğer cezaevlerine sevk etmek üzere sabaha karşı saat 02.00'de başlayan operasyon O7.3O'da sona erdi. Yetkililerin 280'i açlık grevinde olan toplarn 312 tutuklu ve hükümlüden direnen olursa "dipçikleyin" emrini verdiği öne sürüldu. Battaniyelere sanlarak özel araçlara bindırilen tutuklu ve hükümlüler saat O7.3O'da Binbaşı Zafer Nakkaşoğlu'nun komutasında yola çıktı. Geniş güvenlik önlemlerinin alındığı ve gidiş yollannın gizli tutulduğu tutuklu ve hukumlüleri taşıyan konvoyun Afyon Dinar uzerinden saat 15.00 sıralarında geçtiği öğrenildi. Bu arada tadilatta olan Aydın Cezaevi soz konusu sevk uzerine açılarak tutuklu ve hükümlülerin barındırılmasına hazır duruma getirildi. Tutuklu ve hükümlülerin Aydın ve Nazilli cezaevlerine saat 16.30 sıralarında ulaştıklan bildirildi. Eskişehir'den 5 otobüs ile nakledilen tutuklu ve mahkumlardan 52'si Nazilli Cezaevi'ne 26O'ı ise Aydın E Tipi Cezaevi'ne konuldu. Tutuklu ve mahkumların Aydın Cezaevi'nde akşam saatlerinde başlayan yerleştirme işlemleri geceyansına doğru gergin bir havada sürdü, bu sırada silah sesleri duyuldu, ancak silahı kimin kullandığı saptanamadı. Bu olaylar sırasında 6 tutuklu ve mahkum yaralandı, bunlardan ikisi yaşamını yitirirken, yaralanan 4'ünün tedavisi ise sürüyor. Aydın Cumhuriyet Savcısı Nural Uçunım, olayın nedeni üzerinde durulduğunu ölen iki mahkumun otopsiye alındığını söyledi. Uçunım, "İki mahkum açlık grevi nedeniyle mi yoksa herhangi bir cisimle vuruldugu için mi öldii bilemiyoruz" dedi. Mahkumlar acil servisteki tedavileri sırasında, açlık grevi nedeniyle hastalanan arkadaşları ile ilgilenilmediğini öne sürerek, "bazı arkadaşlannuz bitkisel hayata girdi, cezaevi yetkilileri ilgilenmiyor, arkadaşlanmız ölume terkedildi. yardım isteyince görevliler bize saldırdı" dediler. Taşlı çatışmanın bunun Uzerine çıktığı bildirildi. Aydın Cezaevi'ndeki olayda ölenlerin Eskişehir'den nakledilen Mehmet Yalçınkaya ile Hüseyin Hüsnü Eroğlu olduğu anlaşıldı. Yaralıların adlan ise öğrenilemedi. PKK örgütüne mensup Mehmet Yalçınkaya'nın idam mahkumu Hüseyin Hüsnü Eroğlu'nun da adam öldürmekten müebbet hapis istemiyle yargılandığı belirtildi. Adalet Bakanlığı Müsteşarı Arif Yuksel olaylara mahkumların neden olduğunu öne sürdü. Yüksel, nakil için her türlü önlemin alındığını belirteîek, "Eskişehir'de kalmalan mümkün degildi, mecburen nakledecektik. Olaylar dolayısıyla özüldiik" dedi. Olay çıkması nedeniyle mahkumların Aydın'dan nakledilmelerinin söz konusu olmadığını belirten Yüksel, öteki 4 mahkumun durumlarının iyi olduğunu söyledi ve "nakledilirken 10 doktor ve ambulans bulunuyordu, nakledilme sırasında herhangi bir olay meydana gelmedi" diye konuştu. İnsan Hakları Derneği Ankara Şubesi Başkanı Muzaffer tlhan Erdost da olayı kınarken, "Tam anlamıyla cinayet başka söze gerek yok" dedi. Aydın Cezaevi ve devlet hastanesi civannda geniş güvenlik önlemlerinin alındığı bildirildi. Cezaevindeki 312 hükümlü ve tutuklu Nazilli ve Aydın cezaevlerine gönderilirken, Adalet Bakanı Oltan Sungurlu, "Eskişehir Özel Tip Cezaevi'den nakledilen tutuklu ve hükümlüler, onanm yapıldıktan sonra tekrar aynı cezaevine konulacak" dedi. Eskişehir özel Tip Cezaevi'ndeki tutuklu ve hükümlülerin Nazilli ve Aydın'a sevk edilmesi uzerine cezaevindeki tutuklu ve hükümlü anneleri dün sabah Adalet Bakanlığı'na çocuklarının kefenlerini verdiler. Polis beş tutuklu annesini gözaltına aldı. Daha sonra annelerin yoUannı kesen polisler, şiddet kullanarak anneleri polis aracına bindirdiler ve Emniyet Müdürlüğü'ne götürdüler. Polis tarafından gözaltına alınan tutuklu ve hükümlü yakınlan daha sonra serbest bırakıldı. Serbest bırakılan tutuklu ve hükümlü yakınlannın isimleri şöyle: Ayşe Sinem, Mihrinur Kdmes, Zeynep Poyraz, Servet Kök ve Nevzat Uyar. SHP Genel Sekreter Yardımcısı Cevdet Selvi, dun düzenlediği basm toplantısında, hükümlü ve tutuklulann diğer cezaevlerine gönderilmesi yoluyla cezaevinin boşaltıldığını belirtti. Selvi, "Sonınlann çözümü yerine grevin kınlmasına yönelik doğru olmavan gerekçelerle cezaevi tamamen boşaltılmışur. Bu işlem iktidardan beklenen tutuklu ve hükümlülere yapılması gereken insani muamcleyi engellememeli ve geciktirmemeli" dedi. Siyasi şubenin özellikle Gültepe semtinde yaptığı operasyonda Ömer Topcu, Münevwr Topçu, Şehriban Kula, Levent Kepenek, Atilla Kara, Murat Ceviz, YıJdız C«viz ve adı alınamayan iki kişinin hiçbir geıekçe gösterilmeksizin gözaltına alındığı öğrenildi. Öte yandan Buca ve Urla'daki açlık grevlerinin sürdüğü öğrenildi. Istanbul Haber Servisimizin bildirdiğine göre, YeşiUer Partisi Genel Başkanı Prof. Celal Ertuğ ve bir grup partili, halen cezaevlerinde 1 Ağustos Genelgesi ve kazanılmış haklann gasp edilmesi ile sonuçlanan baskı poütikasını protesto etme amacıyla sürdurulen açlık grevine destek vermek amacıyla süresiz açlık grevine giren TAYAD'hlan ziyaret etti. Halkevleri Genel Başkanlığı'ndan yapılan bir açıklamada ise 1 Ağustos Genelgesi'nin kaldırılması istendi ve "Eskişehir'den tabut çıkarsa sonımhılar yetkililerdir" dendi. Dün de bir grup Sultanahmet Adliyesi Postanesi'nden Adalet Bakanı Oltan Sungurlu'ya telgraf çekerek "ölüm noktasma gelen açlık grevlerinin son bulmasım" istedi, "öliimlerden Sungurlu'nun sorumlu tutulacağı" belirtildi. Eskişehir Cezaevi'nde 35. gününü dolduran açlık grevine destek vermek amacıyla lstanbul Tıp Fakültesı öğrencileri, dün hastane bahçesinde bir forum düzenlediler. İnsan Hakları Derneği Genel Sekreteri Akın Birdal, dun Başbakan Turgut Özal'a bir telgraf çekerek, gözaltına alınan tutuklu yakınlannın serbest bırakümasını istedi. Sosyalist Parti Genel Sekreteri Yalcın Büyükdağlı da yaptığı yazıh açıklamada, Adalet Bakanhğı'nın tutuklu ve hükümlüleri, eylemlerinin kamuoyunda desteklenmesi uzerine diğer cezaevlerine dağıttığmı savundu. Adana E Tipi Cezaevi'nde on üç sol siyasi tutuklu ve hükümlü diğer cezaevlerindeki açlık grevlerini desteklemek ve Eskişehir özel Tip Cezaevi'ndeki baskılan kınamak amacıyla iki günlük açlık grevine başladı. Kahramanmaraş E Tipi Cezaevi'nde dokuz sol siyasi hükümlünün Adalet Bakanlığı'mn salıverilmelerine üç yıldan az kalanların diğer cezaevlerine sevkini öngören genelgesinin zorla uygulanmasını protesto eden açlık grevi sekizinci gününe girdi. Elazığ E Tipi Cezaevi'nde de dokuz sol siyasi hükümlünün aynı genelgeyi protesto etmek, cezaevi yönetiminin tek tip giymeye zorlamasım, kitap yasağını kınamak amacıyla başlattıklan grevleri de ikinci gününü doldurdu. lskenderun'da uçü tutuklu ve hükümlü yedi kişinin açlık grevi ikinci gününü doldururken dün on bir kişinin daha katıhmıyla eylemcilerin sayısı 20'ye yükseldi. Kayseri Kapalı ve Yan Açık Cezaevi'nde 17 adi ve siyasi tutuklu ile hükümlü açlık grevine başladı. Dtinyayı Evita hayaleti dolaşıyor (Baştarafı 16. Sayfada) ken oluşturuluyor. Sahnenin arkasına yerleştirilen 4 metreye 6 metre boyutundaki beyaz perde ise Eva Peron'un gerçek yaşamından oyunla ilgili bölümleri içeren fotoğrafları yansıtıyor. Evita'lardan Deniz Türkali iki gecedir Açıkhava'da heyecanla "Evita"yı izliyor baştan sona... "Zahal'le Cihan'ın ve biitün ekibin basansı beni çok etkiledi" diyor... Gencay Gürün de burada... En önde oturmuş heyecanla izhyor... "tktidar mücadelesindeki beş general mizanseninin tekstten aynen alınıp alınmadığım" soruyoruz. "Kesinlikle aynen" diyor, "Asla hiçbir verini degiştirmedik. Evita'nın ilginçliği konusunun evrenselliği zaten..." Sonuçtan memnun Gencay Gürün. "Ben Türkiye'ye geldiğimden beri hiçbir oyun için bu kadar iddialı konuşmamıştım. İşte izleyicinin tepkisi, alkışlan beni dogruluyor" diyor. Seyircinin ilgisi Türkiye ile bağlantı kurduğu bölümlerde yoğunlaşıyor. "Yabancı sermayeli sanayinin devletleştirilmesi / tşçinin kâra hemen ortak olması / Az çalışmak, yüksek ucret, kadının oy vermesi / sosyal sigorta, pastamızdan büyük dilim" talepleriyle Peron'ları iktidara getiren Arjantin gömleksizlerinin mitingi gibi görkemli sahneler büyük alkış alıyor... "Eva ile Che İçin Vals" de ilgi gören bölümlerden; Che sonıyor "Bu halk nasıl inanıyor / Kurtancı olduğuna / Sana ber karşı gelen / Kaybolur, dövülür ya da ölürken/." Evita yanıt veriyor "Benim dürüstlükle / Kazanma şansım hiç / Yok gibi / Günahkâr bir / Zafer daha iyi / Onurlu yenilgiden /." Daha bir ay sahnede "EvMa." Ilk dokuz günün biletleri satışa çıkanlır çıkanlmaz tükenmiş durumda... 1 milyara ulaştığı söylenen bütçesinin karşılanması için kışın da oynanrnası gerekiyor, tabii uygun sahne bulursa. Gencay Gürun oyunun sorunda sorularımızı yanıtlarken "Sağda solda spekülasvonlar bitmedi" diyor. "Bu kadar para harcanır mıydı diyoriar. Bu oyun için Şehir Tiyatrolan'nın bütçesinden tek kunış cıkmadı. Bizim en ucuza gelen produksiyonumuz. Bu oyunun masraflan belediyeye ait. Geliri de belediyeye kalacak..." Açıkhava'yı terk eden seyircilerden bir kısmı "Görkemli bir müzikaldi" derken, bir kısmı "Basm şişirdi gddik... Hjç de omduğumuz kadar degiimiş" demekle yetiniyorlar. Kimisi "Aman Semra görmesin kaldırür vallahi" diye kaygılarurken, "Vay be Gencay Güriin'ünkü iyi cesaret" diyenler de çıkıyor. Sofya'dan kesin ret (Baştarafı 1. Sayfada) çözümü için Ankara Sofya Moskova arasında gerçekleştirdiği 3. tur sonunda, "Yakın zamanda Türkiye ile Bulgaristan arasında diyaloğun başlamasının raumkun olamayacağı" Sovyet çevrelerince de ifade edildi. Önceki gün Dışişleri Bakanı Mesut Yılmaz ile yaptığı görüşmede, Çernişev tarafından iletilen Gorbaçov'un mesajımn da aynı içerikte olduğu belirtildi. Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in mektubuna cevabi nıtelik taşıyan mesajda, "sorunun kaygıyla izlendiği ve yardımcı olmaya çalışıldığı" vurgulanarak, Bulgar tarafının "gundemsiz" olarak Türk tarafı ile görüşmeye hazır olduğu bildirildi. Türk tarafının, Bulgaristan'daki Türk azınlığının durumuna bağlı olarak, "öncdikli olarak insani boyutlar" ile birlikte diğer ikili ilişkileri ilgilendiren konuları da görüşmeye hazır olduğunu daha önce bildirmesi karşısında, Bulgar tarafı son rnesaj ile Türk azınlık konusunda görüşmeye yanasmadığını açıkça ortaya koymuş oldu. Diplomatik çevrelerde Bulgaristan'm bu tutumu, "Diğer biitün konulan görüşmeye hazır. Ancak Turk azınlığın sonınlannı göriişmek için miızakereye oturraaya arzulu degfl" olarak yorumlaruyor. Ankara'nın mesajının Sofya'ya iletilmesinden sonra, Gorbaçov'un Ankara'ya ulaşan mesajında da "Bulgaristan tarafı göndemsiz olarak görüşmeye hazırdır. Fakat sizin onerdiğiniz şekilde göriışmeye haar değüdir" denilerek bu durum ortaya konuldu. Öte yandan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Buyükelçi tnal Batu, dün düzenlediği basm brifînginde, "Türkiye ile Bulgaristan arasında diyalog başlahlması yolundaki Sovyet girişimi sünnektedir" dedi. Batu, ayrıca 40 ülkeden konuya ilişkin destek mesajları ahndığını ve bunların içeriğinin zamanla açıklanacağını ifade etti. (Baştarafı 16. Sayfada) Gerçi Midler'la yapllan "konuşma" olumlu sonuçlanmadı, ama aynı günlerde ortaya başka bir Eva Peron adayı daha çıktı. Ustelik bu aday, Barbra Streisand gibi hiç de yabana atılmayacak bir addı. O sıralar Streisand'ın kocası olan yapımcı Jon Peters bir paket öneri getirdi. Peters, fılmin yapuncüığı kendisine verilirse, Evita'yı Barbra'run oynamasım sağlayabilecegini söylüyordu. Ama Robert Stigwood, Peters'a teşekkür et Sinemanın Evitası bulundu mekle yetindi, çünkü "Evita"nın yapımcılığım başkasına kaptınnaya hiç niyeti yokta İş Merly Streep'te bitinceye kadar, Evita rolüne en çok yaklaşan sanatçı Liza Minndli oldu. Üstelik Liza Minnelli gerek müzikallere olağanüstü yatkınlığı, gerek şartacılığıyla "Evita" müzikalinin beyazperde uyarlanası için biçilmiş kaftan görünüyordu. Aslmda, Liza'yı bu rol için öneren Hollvvvood'un "eksantrik" yönetmeni Ken Russell oldu. Russell, 1975'te Sovyet basını Sovyetler Bırliği'nde yaymılanan Sovietskaya Kultura Gazetesi Türklerin zorunlu goçüyle birlikte Bulgaristan'da meydana gelen işgucü açığıru kapatmak amaayla Sovyet uzmanlarının Bulgaristan'da çalışmaya başladıklannı haber verdi. Bu arada SSCB'de yayınlanan Moscow New Dergisi, "Sovyet dış politikasında çifte standart uygulandığım" beUrterek, Moskova'nın, Türk azınlığa yapılan baskılardan ötürü Bulgaristan'ı kınamamasını eleştirdi. Moscow News'in haberinde, SSCB'nin "açık olmavan" bir dış siyaset izlediği kaydedilerek, "anlaşmazlıklarda hangi tarafı tuttuğumuz bdli olmuyor" denildi. Evita, perdeyi harika açtı (Baştarafı 16. Sayfada) na çıktığı sahne. Orada da diğer eliyle Eva'nm elini okşuyor. Bunu katiyen yapmamalı. Eva'yı alrundan öptüğü sahne, o da hatalı. O öpücük geçiştirilmeli, gerçek bir öpücük olmamalı... Magaldi için alınmış bir not yok. Metrese küçük bir uyarıda bulunulacak. Koro elemanları, dansçüar, setçüer, ışıkçılar notlardan nasiplerinı alıyorlar. O şapka biraz daha sağa yatacak, sandalyenin tam önünden geçilecek... Sesçiler enstrümantaJ parçalan daha güçlü vermeli. Bir sürü aynntı... Pek çoğu seyircinin gözünden kaçabilecek, ama bir bütün haline geldiğinde prodüksiyonun havasını etkileyecek türden. Bir de tabii bütün dünyada tek bir merkezden yönetilen müzikalin, "tek tip" olmasına "halel" getirecek... "Bu notlar çok önemli" diyor Urmston. "tlk gece olduğu için değil. Mesela eminim bu gece de bu kadar not alınm. Oyunun sonuna kadar siirer bu. Bir keresinde 4 yıl siiren bir prodüksiyona not veriyordum, sanatçı 'Ama Kenneth yarın o>ıın kapanıyor' dedi." Urmston'a göre "Evita"mn başarısının nedeni bu aynntılarda. Netlik ve kesinlik üzerine kurulmuş bir oyun "Evita." Böyle olunca da notlar çok önemli. Bizim Che ile Evita'lardan Zuhal Olcay ile Cihan Ünal da ona göre olağanüstü basanlı... Umduğundan çok daha iyi. Che'nin "kafalanmızdaki Che imajına hiç de uymayan" yorumu mu? O da tam istenildiği gibi... Hele Cihan bu konuda çok başanlı. Rejinin istediğini gereğince yapıyor. Urmston "Che şizofrenik bir kişilik" diyor. "tlk bölümde daha sempatik insanlara kendisini sevdirmesi gerekiyor. Çünkü insanlan ikna etmek istiyor." "Peki, ama niçin böyle bir yöntemle" diye soruyoruz. Biraz sinirleniyor, "Broadway'de ve Londra'da böyle. Siz olsaydınız başka türlü mü yapardınız?" oluyor yanıtı. Ve açıklıyor, "Che kafalardaki Evita imajını yıkmak için insanları ikna etmek zorunda. Onun için de kendisini sevdirmek zorunda." NATO'da Davos sınavı (Baştarafı 1. Sayfada) tıda Atina'nın bu dipnotunda ısrarlı olup olmayacağı merakla beklenirken, NATO çevTeleri, Bulgaristan konusundaAtina'nın tum NATO ulkelerine suçlayıcı ifade kullanmasını, sonucun olumsuz çıkacağının işareti sayıyorlar. Yunanistan'ın itirazına karşı NATO'da işletilmeye çalışılan ve "sessizlik yöntemi" diye bilinen yöntemin sonuçsuz kalabileceği, önceki gece Başbakan Turgut Özal'ın Gambiya Cumhurbaşkanı'na verdiği yemek sırasında ortaya çıktı. Brüksel'den Dışişleri Bakanlığı'na gelen bu konudaki haber, Bakan Mesut Yılmaz'a iletildi. Yılmaz da Bakanlık Müsteşan Büyükelçi Togay Özçeri ve bazı bakanlık üst kademe yetkilileriyle yemekten erken aynlarak konu üzerinde çalışma yaptı. "Sessizlik yöntemi", NATO'da üzerinde çalışılan bir metnin "kesinleşme tarihi" belirtilerek delegasyonlara gönderilmesi ve soz konusu tarihe kadar bir haber gelmemesi halinde söz konusu metnin kabul edilmiş sayılması yöntemi olarak biliniyoı. NATO'nun Bulgaristan'ı kınama karan da bu yolla alınmaya çalışılıyordu. Yunanistan'ın "dipnotu" koymakla birlikte, "sessizlik yöntemi" çerçevesinde Bulgaristan'm kınanma kararının çıkmasma engel olmayacağı umudunu Ankara'nın korumak isteğinde olduğu belirtiliyor. Bakanlık yetkilileri, NATO'nun mayıs sonundaki doruk bildirisinde Bulgaristan'ı kastetmek üzere bazı Doğu Avrupa ülkelerindeki insan haklan ihlallerinin ciddiyetle izlendiği ve bu konuda büyük endişe duyulduğunu belirttiğijıi anımsatarak, NATO Siyasi Komitesi'nde bu konuda üç haftadır danışmalann surdürüldüğünü bildirdiler. Bu danışmalar sonunda Yunanistan dışmda tüm uye ülkelerin kabul ettikleri bir metnin yayınlanma aşamasına geldiğini beİirten yetkililer, bugünkü NATO toplantısında yeni Yunan yönetiminin Türkiye ile yapıcı ve olumlu bir döneme girip girmeme eğiliminde olup olmadığını ortaya koyacağını belirtiyorlar. Göç sürüyor Öte yandan Bulgaristan'dan gelen Türklerin sayısı dün 230 bini buldu. Son günlerde gelenlerin sayısındaki azalmamn, Bulgarların yol ve kamplarda Türklere yaptıklan işkence ve zorla çalıştırmayla ilgili olduğu bildiriliyor. Burgaz'a 20 kilometre uzaklıkta ana yoldan içeride yeni oluşturulan bir kampta, 180 arabalık bir konvoyun günlerdir bekletildiği öğrenildi. Bulgaristan'dan gelenlerin getirdikleri Bulgar Levası'nın 100 milyona ulaştığı da bildiriliyor. tzmir'de de gözaltı Izmir buromuzun haberine göre, Nazilli ve Eskişehir'deki tutuklu ve hükümlülerin yakınları önceki gece düzenlenen bir operasyonla gözaltına alındı. Pop müzikaliıı süper (Baştarafı 16. Sayfada) Aynı, sevenlerinin dediği gibi. Kimbilir? Gerçek olan, VVebber'in bütün eserlerinin hiç olmazsa gişede çok başanlı olduğu. O kadar başanlı ki daha yirmi yaşlannda adamı milyoner, kırkına geuneden mültimilyoner yapmışlar. Ve her gun para akmaya devam ediyor. Görünüşe göre uzun zaman da devam edecek. "Cats", 1981'den, "Starlight Express" 1984'ten, "Phantom of the Opera" 1986'dan beri Londra West End'de kapalı gişe oynuyor. Broadvvay'de de "Cats" 1983'ten, "Phantom of the Opera" 1987'den beri kesintisiz devam ediyor. Peki kimdir bu müzikalin Midas'ı? Müziği altına çeviren kuyrukluyıldız? Pek fazla dikkati çekmeyen, sıradan, tombul yanaklı bir Ingiliz delikanusı. Ama pop listelerine kesinlikle bir parça sokmayı başaran bir delikanlı. Herhangi bir radyoda, "Evita"dan Don't Cry for Me Argentina ya da "Cats"ten Memorynin çalınmadığı bir gün oluyor mu acaba? Her oyununa bir de hit parça sokmayı başaran bu adam, ilk "ciddi" kompozitörlük denemesi olan, babasının ölümü üzerine yazdığı "Requiem"in bir bölümünü bile hem Amerikan hem de Ingiliz pop listelerine sokmuş. Düşünün, babasının ölümü ile hissettiği ıstırabı ağıt şeklinde muziğe dökerken bir poptan kopamamış. Kilise müziği ile büyümüş halbuki. Babası hem kilisede orgcu hem de Londra Müzik Koleji'nde de müdürmüş. Ama gene de "Requiem"in "Pie Jesu" bölümü, yani İsa'dan şefaat dileyen bölümu pop listesinde. Zaten başannın en başında da İsa var. 1973'te "Jesus Christ Super Star" kıyametler koparmıştı. Hâlâ da bir yerlerde oynadığı yerin ve prodüksiyon başarısının çapına göre kıyamet koparmaya devam ediyor. VVebber de yeni kıyametlerin hazırlığına devam ediyor. Kıyametlerinin mümkün olduğunca yaygın olabilmesi için de her türlü stilden yararlanmaktan çekinmiyor. Onları kendi potasında yoğurup kişih'ğinin damgasını vuruyor. Bilenlerin soylediğine göre gıtgide daha operatik bir formda yazıyormuş. Hele hele "Phantom of the Opera"nın Broadvvay prodüksiyonunun, Stephen Sondbeim'in de katkısı ile operaya donuşümu tamamladığı söyleniyor. Kendisi de bu iddiaya pek karşı çıkmıyor zaten. Yeni müzik tiyatrosu, Ingiliz yazar David Garnett'in bir romanı üzerine bestelediği "Aspects of Love" (Aşkın Yönleri) için de "Phantom"daki çizgiyi surdureceğini söylüyor. Ama daha çok Mozart'ın "Cosi Fan Tutte"si gibi bol gruplu, triolu, sekstetli olacakmış. Bu her şeyi ile İngiliz, kibar, dikkatli, yumuşak sesli, alçakgönüllü adama göre müzikli sahnede yapılamayacak şey yok. Eski engeller birer birer yıkılıyor artık. Bu yıkıma kendisinin de buyük katkılarının bulunduğu gibi bir imayı sezemiyorsunuz sesinden. tki binli yıllardan önce buyük operaların bile yeni, popüler eserlere açılacağını söylüyor. Acaba bu yeni, populer eserler arasında Andrevv Lloyd NVebber'inkiler de olacak mı? Kimbilir? Ama paıa makinesi olmaya devam edeceği kesin. IZMIR'den HİKMET ÇETİNKAYA (Baştarafı 1. Sayfada) tikleri bu sindirme eylemi sorunları çözecek mi? Eskişehir Özel Tip Cezaevi yetkilileri böyle bir operasyonun gerekçesini şöyle açıklıyorlar: Eskişehir Özel Tip Cezaevi onarılacak... Açlık grevinin 34. gününde böyle bir acımasız karar alıyor cezaevi yetkilileri. Zaten bir gün önceden hava belliydi. Adalet Bakanı Oltan Sungurlu yaptığı açıklamada, "Yapılacak bir şey yok" diyordu. Hayret, Türkiye Cumhuriyetinin Adalet Bakanı, 280 tutuklu ve hükümlü açlık grevinde 35. gününü doldururken hâlâ "Elimizden bir şey gelmiyor" demecini veriyor. SHP Eskişehir İl Başkanı Niyazi Önal, başka cezaevlerine gönderilen 280 tutuklu ve hükümlünün sağlık durumlarının kötü olduğunu vurgularkerı şöyle diyordu: Bu tür çağdışı uygulamalar çözüm değildir. Siyasal iktidarın bu tavrı üzüntü ve esef vericidir Eskişehir Özel Tip Cezaevi'ndeki 280 tutuklu ve hükümlü önceki gece Aydın ve Nazilli cezaevlerine gönderiliyor Acaba bu yeni bir taktik mi? Siyasal gündemde cumhurbaşkanlığı ve Meclis başkanlığı seçimlerinin ağırlık kazanmaya başladığı günlerde Eskişehir'deki sorunları başka yerlere taşımak sanınz insancıl bir yaklaşım değildir. Ama siyasal iktidar bunu, yani böyle bir uygulamayı bilerek, tüm hoşgörülen kenara iterek yapmak içgudüsüyle gerçekleştiriyor. Ankara'da Adalet Bakanı Oltan Sungurlu'ya dilekçe veren dört tutuklu ve hükümlü yakını gözal: tına alınıyor. Önceki gece lzmir de, Nazilli Özel Tip Cezaevi'nde yatan Şengül Kepenek, Mustafa Ceviz ve Osman Topçu'nun aileleri polisçe evlerınden alınıp götürülüyor. Eskişehir'de yaşanan olaylar Nazilli'de daha önce yaşandığı halde, olayları daha güncel tutmak için böyle bir yönteme başvurmak akıl alacak iş değildir. Bugün Nazilli Cezaevi'nde de açlık grevi var. Aydın'da da 1.5 2 yıl önce tünel kazıldığı gerekçesiyle sindirme eylemlerıne karşı direniş başlamıştı. Yine Aydın Cezaevi bir gecede boşaltılmıştı. Bursa'da da aynı yöntem uygulanmıştı. Ama cezaevlerindeki direnışlerin o günden bugüne ardı arkası kesilmedi. Kanayan yara iyileşmedi, daha da kötüledi. Bir tünel olayıyla tutuklu ve hükümlülere iki gün ekmek ve su vermemek yasalarda yok. Ama Aydın'da, Eskişehir'de bu yasadışı uygulamalar sürüyordu. Bloklara günlerce havalandırma verilmemesı, kitap, dergi yasağı, mektup engeli, görüş yasağı dün olduğu gibi bugün de sürüyor. Çanakkale E Tipi Cezaevi'nde kaybolan ve yerlerıne ulaşmayan mektuplar dün de yakınma konusuydu, bugün de. Son aylarda ise kaybolan mektup sayısında önemlı artışlar olmaya başladı. SHP Geıiel Sekreter Yardımcısı Cevdet Selvi, dün yaptığı açıklamada ANAP iktıdannı cezaevleri konusunda duyarlı olmaya çağırdı. Ama neye yarar... Bunların hepsi bilerek, örgütlü bir biçim1 de gerçekleştiriliyor. Eskişehir deki sorun çözümleneceği yerde Aydın'a, Nazilli'ye taşınıyor. Cevdet Selvi, açıklamasında şunları söylüyor: Eskişehir'de tutuklu ve hükümlüler ölüm noktasma gelmiştir. Bunların aileleri işkence içindedir. Bu ınsanları kaderleriyle baş başa bırakmaya hiçbir yetkilinin hakkı yoktur. SHP'nın cezaevlerı konusunda sesı çıkıyor, ama pek duyulmuyor. Nedeni açıkça ortada Çünkü net bir tavır koymuyor SHP. Genel Başkan Inönü, çıkıp açık açık konuşmuyor: ANAP cezaevleri olayına siyasal bakıyor, özünde kendi siyasal anlayışı yatıyor. işte bu sözleri söylemiyor İnönü... Önceki gece İzmır'de gözaltına alınanlar arasında Nazilli'de tutuklu Mustafa Ceviz adlı bir gencin annesi de var. Adı Yıldız Ceviz ve yaşı 60... Hani nerede insan hakları? Zirve trafigi (Baştarafı I. Sayfada) bu gerçeği hâlâ göremediğini belirtti. Kıbns Türklerinin var olması için Türkiye'nin "suiandınlmamıs" garantisinin sürmesi gerektiğini vurgulayan Denktaş, "Kıbns'ta banş olacaksa garanti ve eşitlik tekiiflerimize ilaveten bilinmelidir ki karşıhklı toprak, mal, mulk sıfırlaraası şarttır" dedi. Perez de Cuellar'ın gorüş ve önerilerini değerlendiren Vasiliu ise "BM Genel Sekreteri'nin tayin ettiği hedefe, yani eylul loplantısına kadar bir çöziim çerçevesine başarıyla ulaşmayı arzu ediyornz" derken DISI Genel Başkanı Glafkos Klerides, "Belge olarak tanımladığımız gönişleri cözüm olarak kabul etmiyonız. Görüşmeler bu belgeyi iyileştirebileceği gibi kotüleştirebilir de" diye konuştu. DIKO Başkanı Spiros Kipriyanu da "Bu belgeyle görüşmeler çıkmaza girer" görüşünü savundu. EDEK Partisi lideri Vassos Lissarides, "Belge tümüyle kabul edilemezdir ve görüşmeler için doğru bir zemin oltışturmayacakur" dedi. Komünist AKEL'in lideri Hristofyas da "Belge bazı noktalarda somut göriişlerimizi tatmin etmiyor" diye görüş belirtti. Genel Başkanı Mustafa Akıncı. "Bu goruşler Türk tarafında ciddi ve kolektif bir degerlendirmeye tabi tutulmadan bir ret havasına girilmiştir. Başta Denktaş ve bir bölüm örgiitler takınılan bu olumsuz tavn benimsemişlerdir" dedi. Ote yandan Vasiliu'nun BM Genel Sekreteri'ne bir mesaj gönderdiği Rum Radyosu'ndan açıklandı. Radyoya göre Vasiliu mesajda, "gelecek eylül ayında New York'ta yapılacak dornk toplantısına kadar Kıbns sorununa ön çöziim biçimini hazırlaması yönünde diyalogu iyi niyetle sıirdürmeye karariı olduğunu" duyurdu. Ankara'da Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Büyükelçi tnal Batu, ABD'nin Özel Kıbns Koordinatörü Ledsky'nin Ankara ziyaretini " o l a ğ a n " olarak nitelerken ABD'nin Kıbns sorunu konusunda yeni bir hazırlık içinde olduğuna dair bir işaret bulunmadığını bildirdi. Batu, dünkü basm brifinginde, yeni atanan bir Kıbrıs koordinatörünün ilk işinin bölgeyi tanımak olduğunu belirterek Ledsky'nin daha sonra Atina'ya oradan da Kıbns'a geçeceğini söyledi. Batu, ABD'nin Kıbrıs konusunda yeni bir girişim içinde bulunmasını "(emenni etmedikleKKTC'de muhalif TKP'nin rini" de belirtti. Stigvvood için Tommy" adh rockoperanın sinema uyarlamasıru çevirmişti. Bu yüzden Ken Russell, Stigwood'un yönetmen olarak ciddi ciddi duşündüğü adlann başmda geliyordu. Russell ve Stigvvood, ilk önce, o sıralar dünya sahnelerinde "Evita"da oynayan sekiz "Eva Peron" üstünde durdular. Bu oyunculardan bazılarını New York ve Londra'da denediler de Ama sonunda Ken Russell ortaya Liza Minnelli'nin adını atınca, nedenleri hâlâ apkça bilinmeyen bir anlaşmazlık patlak verdi. Russell Minnelli'de sonuna kadar diretince de Stigvvood kendine başka bir yönetmen aramak zorunda kaldı. Evita rolü için bir ara aynı rolü Londra sahnelerindeki müzikalde oynayan Elaine Paige'in adı da söz konusu oldu. Ama çok geçmeden ondan da vazgeçildi. Daha sonra, 1980'lerin ortalarına doğru, Madonna sahneye çıktı! Bu işe ilk ağızda yapımcı Stigvvood'un da akh yattı. Pop müzik dünyasının bu parlak yıldızını beyazperdede yönetecek birini bulmak gerekiyordu. Önce Alan Pakula'yla, ardından da o sıralar "Öriimcek Kadının Öpücüğü"nü yeni tamamlamış olan Arjantinli yönetmen Hector Babenco'yla görüşüldü. Ama ikisi de öneriyi geri çevirdi. Kimilerine bakıhrsa, Madonna, Francis Ford Coppola'yı "Evita" nın yönetmenliğine razı edebilirdi. Coppola'yla masaya oturuldu, ama sonunda o da "Evita"ya yanaşmadı. Tam o sırada Madonna yapımcüara olmadık bir öneri getirdi. Tim Rice"ın sözlerini ve Andrevv Lloyd VVebber'in müziğini kendisi "yeniden yazmak" istiyordu. Böylece Madonna defteri de kapanmış oldu. 1987 martında "Platoon" fılmini seyreden Robert Stigvvood, Oliver Stone"un, "Evita" filmi için aradığı yönetmen olduğu kararına vardı. Bu arada, Hollvvvoodda "Evita seriiveni" son aşamasına yaklaşırken, Eva Peron'un ülkesi Arjantin'de de son yülann askeri diktatorlüklerinden sonra koşullar fılmin yerinde çekilebilmesi açısından gittikçe elverişli bir görunum alıyordu. Stigvvood, Oliver Stone'u hemen mekân araştırması yapması için Arjantin'e gönderdi. Sonuç oldukça parlak sayılırdı. Hükümet, Eva Peron'un ölumünden bu yana kimseye açılmamış mekânları Amerikalı yönetmene açmakta duraksamamıştı. Evita rolü için Meryl Streep'i onaya atan da Oliver Stone oldu. Ortaya ansızın eşsiz bir yönetmenoyuncu birlikteliği çıkmıştı. Stigvvood hiç vakit geçirraeden kolları sıvadı. Meryl Streep'in "Evita" daki parçalan stüdyoda seslendirmesini sağladı. Stigvvood'a bakılırsa, ilk denemenin sonucu şaşırtıcıydı: "Meryl bütün şarkılan bir hafta içinde ögrendi. Bence, yalmzca şarkılan mükemmet söylemekle kalmıyor, biitünüyle olağanüstü. İnsani hayretler içinde bırakıyor!" "Evita" fılminin 10 yıh aşkm bir zamandır süreduran serüveni sonuna gelmiş, uzun maraton Oliver Stone'un yönetmenliği ve Meryl Streep'in Evita'lığıyla sonuçlanmıştı. Amerikan sinemasımn son döneminin en büyük oyuncularından sayılan Meryl Streep'in oyunculuk açısından yeteneğini hiç kimse tartışmıyor. Ama şarkı söyleme konusundaki yeteneği, Streep'in belki de en az tanınan özelliği. Tabii, Nevv York sahnelerinde çeşitli yapımlarda şarkı söylediğini, lise yıllannda "Oklahoma" müzikalinde başrole çıktığını ve bir zamanlar "bir opera yıldızı" olmak istediğini bilmeyenler için.