Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER tirip atılacak bir konu değil. Tarihçiler olaya yeni yaklaşımlar getiriyorlar. Bunun sürüp gideceğini sanıyorum. Geçmişteki bir olaya en doğru yorumu getirmenin kolay olduğunu sanmayalım. Tarihçi için gerekli belgeler bakımından çok zengin olan Fransız Devrimi konusunda da bu böyledir. Befki burada belgelerin zenginliği de tarihçilere yeni çözümleme yolları açmaktadır. Sayın Tanilli'nin kitabından alarak bir örnek vereyim: "Robespierre, 1792 mayısında bile, monarşi ya da cumhuriyet sorununun gerçek hiçbir anlam taşımadığını tekrarlayıp duruyor, son bir çözümlemede de 'cumhuriyet 'e karşı çıkmış oluyordu." Gene o Robçspierre'in Kurucu Meclis'te söylediği şu sözlere bakın: "Ne getirecek sizin anayasanız? Tam bir aristokrasi! Aristokrasi odur ki ondan olan yurttaşlar hükümran, geri kalan da uyruktur. Ve hangı aristokrasi? En dayanılmaz olanı, zenginlerin aristokrasisi... Böyle bir zenginler aristokrasisinin boyunduruğu altına düşmek için mi, sizlerle beraber, feodal aristokrasinin boyunduruğunu kırıp parçaladı halk?" lumu, devrim öncesi Avrupa'da görülen sert sosyal engelleri, kast ayrıcalıklarını tammamıştı. Diyelim saray yaşamı, Versailles'ın Fransa'ya tümden yabancı eglence dünyasına hiç benzemiyordu. "Kardeşlik"e gelince, Osmanlı bunu "uyrukluk" anlamında yorumluyordu. Devrim'in, dilinden düşürmediği "vatan", "millet" sözcüklerine gelince, Osmanlı bunların çağdaş anlamlarını bümiyordu. Onun için "vatan" insanın doğup büyüdüğü yerdi. "MilJet" sözcüğü ise bir mezhebi ya da dinsel bir topluluğu anlatıyordu. Kıralın kafasının kesilmesi de Osmanlı için öylesine önemli olmamak gerekir. Bu durumda, III. Selim, düşündüğu yenüikler için Fransızlardan yardım istemekte hiçbir sakınca görmedi. Bu yardım özellikle yeni açılan oJcullar için Fransız öğretmen getirtmek biçiminde oluyordu. Böylece Fransızca Istanbul'da oldukça yaygınlık kazandı. Aynca, diplomatik açıdan, devrimci savaşlann Hıristiyan devletlere vereceği zarar da Babıâli'nin çıkarına idi. Osmanlı'nın Fransız Devrimi'ne bakışı bununla bitmiyor elbet; tarihçilerin ve ulemamn yazdıklan ibretle okunmaya değer. Örneğin Cevdet Paşa şöyie diyor: "Fransa'da birkaç yıldır bTşgöstermiş olan, çevreye kıvılcımlar saçıp her yönde düşmanlık ve karışıklık alevleri tutuşturan başkaldırı ve vahşet seli, dünyadan haberli herkesin bildiği şeylerden biri olarak, kimi lânetük sapığın yıllar önce kafalara ektiklerinin ürünüdür. Şöyle ki: Voltaire ve Rousseau ve onlann tıynetindeki öteki materyalistler gibi ünlü allahsıziar, çeşitli eserler bastınp yayımlamjşlardı. Bu eserler Allah bizi korusun tertemiz peygamberlere ve büyük hükumdarlara karşı sövgü ve iftira ile doludurlar; her türlu dini ortadan kaldınp atmaya yöneliktirler, eşitlik ve cumhuriyetin tatlılığına imada bulunurlar..." Sayın Server Tanilli'nin bu yeni yapıtını meraklı okurlarıma salık veririm. CAĞOAŞ YAYlNLAftl 21 TEMMUZ 1989 200. Yılda Yeni Bir Kitap MELİH CEVDET ANDAY "Dünyayı Değiştiren On Yıl" adını takmış sayın Prof. Server Tanilli, Fransız Devrimi ustüne yazdığı kitabına. Gerçekten de, bu devrim, Fransa'ya özgü kalmamış, Avrupa'daki mutlakıyetçi yonetimleri sarsmış, onlann yıkılmasına yol açmış, İnsan ve Yurîtaş Haklan Bildirisi İJe bütün insarılı|a yeni bir çevren açmıştır. Büyiık Fransız Devrimi'nin bu evrensel özelliğı, Bildiri'nin adında da anlatımınj bulrnaktadır. Evrenseüik, gerçek devrimlerin ırasında vardır; 1917 Devrimi dünya işçilerinin, Ataturk Devrimi "mazlum milletlerin" kurtuluşunu amaçlıyordu. Devrim Bildirisi, "Insan ve..." diye başlarnakla, ulusların kardeşliği kavramının altını daha baştan çizmiş oluyordu. Avrupa monarşileri, Fransız Devrimi'ni yıkmak için birleşirken, Avrupa halkları da bu monarşileri tarihten silmek için ayaklandılar. Ne insan haklan yurttaş hakJanndan aynlabilir, ne de yurttaş hakları insan haklarından. 4 Ağustos Bildirisi'nin, insan haklannı (kullanılan bütün güzel sözcüklere karşın) eşitlik anlayışı içinde değerlendirdiği söyienemez; fakat Fransız burjuvazisi kendi çıkarlannı egemen lcılıncaya kadar köylü ve işçi ile bağlaşıklık içinde bulunmayı zorurdu gördüğünden Fransa haJkının büytlk çoğunluğu, Bildiri'yi, kendi kurtuluş umutlannın belgesi saymakta bir sakınca görmedı. Sayın Tanilli şöyle diyor: "17 maddelik Bildiri'nin ilk maddesi, 'insanlar özgür ve haklar bakımından birbirine esit doğar ve öyle yasarlar' diyordu. Feodal mutlakıyetçi rejimin egemen olduğu bir yüzyılda, onun tanrtsal kökenIi monarşik iktidar anlayışına, zümreli sistemin eşitsizliğine karşı, tıirn insanların haklar bakımından esit olduğunu ilân eden bu görüş, bütün bir eski dünyaya karşı çıkanlmış bir reddiye idi. O devir için, dokunulmaz ve kutsal olarak ilân edilen su haklar da cesur ve devrimci bir nitelik taşırlar: Bireysel özgürluk, söz özgürlüğü, vicdan özgürlüğü, baskıya karşı direnme hakkı." Bir başka yerde şu sorulan soruyor Sayın Tanilli: "Fransız Devrimi deyince, tek bir devrim mi anlaşılmalı, yoksa birbirini izleyen devrimler mi? örneğin, devrim süreci içinde, bir 'aristokratik devrim', bir 'burjuva devrimi' ve bir 'köylü devrimi' diye, birbirinden farklı üç asama vardır diyebilir miyiz? Bunun gibi, monarşinin 1792 ağustosunda devrilişine, bir 'ikinci devrim'dir denebilir mi? Sonra, Jakobenleri iktidar a getiren 31 Mayıs2 Haziran 1793 baskaldınsına, başlı başına bir devrim olarak bakabilir miyiz?" Bu sorulan şöyle yanıtlıyor yazar: "Doğrusu şu olsagerek: Fransa'da 1789 ve 1794 yılları arasında oluşmuş devrimci olaylar, birbirini izleyen devrimier değil, tersine tek bir devrim surecidir. Kendine özgü butün çelişmeleri iie, tek birdevrim oldu: Fransız Devrimi, işte bu bütünün adıdır." Bildiri'deki Kardeşlik ilkesi için (fraternite) Karl Manc şöyle diyor: "O günlerde ne kadar kralcı varsa hepsi cumhuriyetçi kesilmiş, Paris'in bütün milyonerleri işçi olup çıkmıştı. Sınıf çelişkilerinin sözde ortadan kaldırılışını diie getiren sözcük, fraternite sözcüğü idi, evrensel birlik ve kardeşlikti. Kulağa hoş gelen bu soyutlama, çelişik sınıf çıkarlarırun bu gozü yaşlı arabulucusu, sınıf kavgasına hayal âleminden, bu tepeden bakmış, bu fraternite şubat devriminin bir numaraJı zırvasıdır... Ve Paris proletaryası bu yüce kardeşlik sarhoşluğuna kendini kaptırdı gitti... Ne var ki kardeşlik, ancak, burjuvazinin çıkarları ile proletaryanın çıkarları arasındaki kardeşlik devam ettiği sürece geçerliydi." ("Felsefe Sözlügü," Orhan Hançerlioğlu) Prof. Server Tanilli'nin sözleriyle, Karl Marx'ın dedikleri arasında bir karşıtlık olduğunu düşünmek yanJış olur. "Dünyayı Değiştiren On Yıl" adlı kitap, buyük devrimin nasıl burjuva egemenliğine vardığını bütün açıkhğı ile ortaya koymaktadır. Ancak, Tanılii dostum, bir uygarhk tarihçisi olarak, büyuk devrimin, kaynakları ile bir arada ele alındığında, insanlık için vazgeçilmez dersler taşıdığı ve bâylece uygarhk yolunda insarüığa büyuk kazançlar getirdiği inancındadır. Ben de bu inanca katılıyonım. Nitekim 200. yüında Büyuk Fransız Devrimi'nin bir burjuva bayramı olarak değil, insanlığın hayranlık verici bir asaması anlamında kutlanması da bunu kanıtlıyor. 1789 Devrimi olayına gençliğimden beri merakla bakmışımdır ve bu konuyu anlatan belli başlı yapıtları da okumuşumdur; ama buna ilişkin yeni kitaplardan hep yeni şeyler öğrerürim; diyeceğim, kes İLHAN SELÇUK'un Yeni kitabı Şu soru geliyor akla: Feodal aristokrasiye dayanmayan meşruti bir kıraliık mıydı Robespierre'in o zaman düşündüğu? Devrimin kilit adamı Robespierre' i anlamadan Fransız Devrimi'ni anlamak kolay olmasa gerektir. Sorular sorarak, yanıtlar arayıp bularak akıp gidiyor Sayın Tanilli'nin kitabı. Bu yapıtın iiginç yanlanndan biri de, sona eklenen, Bernard Lewis'in "Fransız Devrimi'nın Turkiye'deki Yankıları" adlı bolümdür. Konuya girerken hatırlataJım ki, 1789, III. Selim'in tahta çıktığı yıldır. Bernard Lewis, "Büyük bir düşünceler akımının Müslüman yöneticilerle aydınlar arasında hemen kabul göriıp Müslüman toplumun butün katlarına ulaşabilmesi için, Fransız Devrimi'ni beklemek gerekir" diyerek okurun merakını kamçılıyor. Müslüman Türkler o vakte kadar Batıdan hiç etkilenmemiş değillerdi. Bu etki Fatih Mehmet'in döneminden başlayarak zaman zaman kendini gösterir. Fakat Osmanlı güçlü olduğu surece, Avrupa gâvurunu küçük görmüştür. Fransız Devrimi, düşünsel anlatımını dinsel olma DÜZELTME van terımlerde bulduğu, Hıristiyanlsğa, demek kiBavramdan onceki yazıma aldığım Nedim'in ünliseye karşı olduğu için OsmanJıyı Batı tekniğinden lu beyti, yararlanmakta rahat ettirmiştir. "özgürluk, eşitBak tstanbu'un şu Sa'dabadi ncvbünyanına lik ve kardeşlik" sözcükleri Osmanlı'yı elbette şaAdemin canlar katar a bü havâsı canına şırtıyordu. özgürluk, 1800yılından önce lslâm di biçiminde çıkmıştı. Doğrusu şöyle: linde köleliğin karşıtı anlamına geliyordu. Eşitlik Bak Silanbulun şu Sa'dabadi nevbünyanına sözcüğü ise daha anlaşılmazdı, çünicu lslâm topAdemin canlar katar ab ü havâsı cânına JAPS^jN GULU 7 . 0 0 0 TL. (KDV içinde) fürk Oca'ğı Cad. 3941 CağaloğluİSTANBUL Çağdaş Yayınları, AJ\MA DİSK ve MadenIş Sendikası'nm eski Genel Başkanı ARADA BİR VEDtt BtLGETEmekliAmiral OKUKLARDAN Emekti yakuııyor Burdur Sosyal Sigortalar Kurumu DispanserVnden 29 yılhk memuriyet Mzmetimin sonunda 17.3.1989 tarihinde emtkliye ayrudun. Bu hizmet süresi için 3.206.000. TL. tutarmdaki emekli ikramiyemi 19.6.1989 tarihinde aldun. Memur maaf ve ikramiyeleri hakkında yapılan son düzenlemeler ve Sayın Başbakanımız ile Sayın Maliye Bakanımıztn açıklamalarından, 15 Temmuz 1989 tarihinden sonra emekli olacak memurlarla 1989 yıb içerisinde 15 Temmuz öncesi emekli olan memurlar arasında emekli ikramiyesi miktannda çok büyük fark olacağı anlaşılmaktadır. Bu artış tarihinden birkaç ay önce emekli olan bizlerin, bu konudaki mağduriyetimizin çok büyük olacağı açıkttr. Aynca, çalışırken aile yardımı alan bir memur emekli olunca bu yardımı kesilmektedir. Emeklilerin maaşları çalışana göre zaten düşük olup, acaba emekli olan memur aynı zamanda dul mu sayılmaktadır. Başta Sayın Başbakanımız ve Sayın Maliye Bakanımız olmak üzere tüm yetkililerimizin, bu mağduriyetimizi göz önüne • alacaklarına inanarak, emekli ikramiyeleri hakkındaki yeni düzenlemelerin 1.1.1989 tarihinden itibaren yürürluğe konulması hususunda siz değerli basınımızın da konunun kamuoyuna ve yetkililere duyurulması açısından yardımlannızı bekleriz. Şunu da belirteyim; Sayın Basbakammızın son açıklamalanna göre, belirlenen yeni düzenlemelerden sonra emekli ikramiyemde yaklasık olarak 4.000.000. TL. (Üç ay önce emekli olmam nedeniyle) kaybımız olmaktadır. FAZIL ÇUKURCA SSK Dispanseri Emekli Veznedan, Burdur KEMAL TÜRKLER'İ katledilişinin 9. yılında, 22 Temmuz 1989 Cumartesi günü saat 10.00'da mezarı başında saygıyla anıyoruz. T.OTCMOBİLİŞSENDİKASI MERKEZ YÖNETİM KURULU ANMA İp, Koptuğu Yerden... 1980 öncesinin sancıları içinden doğan '80 sonrası Türkiye1 si, Mustafa Kemal Türkiyesi olmakla göbek bağlarını kesmiş, kokuşuk bir yaşam alanını simgelemektedır. Kokuşma, yalnızca toplumsal suskunluk ve parasal kapkaççılık üzerine yapılanmış değil, siyasal vurdumduymazlığın uçlarına da varmıştır. Sanki dışa bağımlılığın açık pazan olmanın demokratikleşmeyle ilintisi varmış gibi, kimi semt vitrinlerindeki cıcıli bicili dışalım metalarırtdan örRekler veren, bunu halkın demokratik yaşamının genişlernesi diye niteleyenler vardır artık bu Türkiye'de Aydınların demokratik yaşamı kısıtlanırken, kitlelerin demokratik yaşamının genişletıldiği biçimindekı 12 Eyiül ve sonrası mantığı, tümden uyduruk olduğu bir yana, özünde sivıl faşizm övgusünden başkaca bir şey değildir. Kaldı ki, uygulamadaki bu "sivil faşizm", salt gelışmemiş ve emperyal anakente bağımlılığını sürdüren ülkeler için biçilmiş bir yönetim tarzı basitliğinde değil, bizzat ABD gibi anamalcı gelişimin uç noktaya eriştiği bir ülkede bile uygulamada tutulan "inanmak, rtaat etmek ve savaşmak"ın egemen sınıfsal güce dayalı "Pentagonizm"i özelliğindedir. Ne ki, bu yöntemin ardmdaki anamalı yüceltme ve ona tümden bağımlanma şabtonu, Türkiye'de, ülke güçlerinın ABD'yı yüceltme ve ona tümden bağımlanma şablonuna dönüşmüştür. Aslında sivil faşizm öte yandan salt faşizm de belli bir dünya görüşü ya da belli bir doktrin değil, egemen sınıf düzenini koruma kalkanıdır. Anamalcılığa tüketim olanaklan sağladığı için de, tüketim mekanizmasını çalıştırmakta yararı olan "liberal" görüşün desteğindedir. Devletin işlevini en aza indirmeyi savunan söylevler, faşizm içindekı devletı yüceltici öz ile çelişir görünse de, tam tersine, devlet erki yerine bir avuç anamalcı ve kapkaççının sınırlı erkini koymak eğilimindedir. ve bu yanıyla da, açık faşizmden bile daha tehlikeli bir yönelimdir. \ Bu yönelimin ya da şablonun seçimi ve uygulanması, emper*• yal anakent açısından da bir "en az maliyet" unsuru sayılmakta ve onaylanmaktadır. Ülkenın ABD'den yana belli bir siyasal biçim içinde tutulabilmesi, hiç kuşku yok ki, ABD ve bağlantılısı ülke ve kuruluşlar için belli bir harcama gerektirmektedir. Yani bu işin "Batı" için belli bir "maliyef'i vardır. Bu maliyeti en aza r indirmek, ülkeyi en ucuza kapatmak, ülkedeki devrimci gücün *•' birikimi ile sıvıl faşizm altında desteklenecek egemen erkin dar boyutlu olması arasındaki oran ile bağıntılıdır. Bu "dar boyutluluk", egemen erkin birsınıftan oluşmasını bile önleyici, bir avuç kapkaççı egemenliğine onay çıkartıcı iceriktedir. Toplumsal ve ekonomik düzenin doğal iç dinamiklerin yetersizliği nedeniyle kimi süreçlerde iflası karşısında, orduyu "demokrasi ve özgürluk" kurtarıcılığına yöneltenler, "bağımsızlık" konusunu kendi siyasal tekellerinde tutma zorunluğu duymaktadırlar. Çünkü ABD ile aralarındaki bağ, en önce bu olguyla kurulup var olabilmektedir. Ne var ki ABD ile egemen erk arasındaki bu bağ var oldukça, Türkiye Cumhuriyeti'nın bağımsızlığı ve elbette ki demokratik ve özgür biçimselliği de yok olmaktadır. Bu yargı yanlış olsaydı, 22 Ocak 1989 tarihinde bu sütunlarda "içeriden Kuşatılan Kale" başlığı altında aktardığımız, İncirlik Hava Üssü'nde Asteğmen Ömer Adnan Bilget'e bir Amerikalı erin dipçikle saldırısı eylemi karşısında, egemenlik erkimizi ve bağımsızlığımızı koruma görevi üstlenenlerin, olayı suskunluğun karanlığına gömme tutumunda olmamaları gerekirdi. Asteğmen Bilget'in başına gelen ve kendi topraklarımız üzerindeki egemenliğimizi hiçe sayan olayın üzüncü ile umduk ki, duyurduğumuz katlardan birileri çıkar ve yazdıklarımızın doğru olmadığını, bağımsızlık ve egemenlik bilincimizin bugün de yaşadığını, olaya yol açan Amerikalı er hakkında yasal girişimlerde bulunulacağı yanıtını verir. Oysa, olayı yansıttığımız siyasal liderlerden de, Cumhurbaşkanı'ndan da böyle bir yanıt alamadık. Alamadığımız bir yana, olayı araştırıp soruşturucu bir tek adımın bile atılmadığına tanık olduk. Bağımsızlık ve uygarlığa açık Mustafa Kemal Türkiyesi, bugün, anamalcı Amerikancılığa göbekten bağımlı, uygarlığı, liberal süreci var eden bir sivil faşizmin dışalım nimetlerine indirgeyen bir kör noktaya sıkışıp kalmıştır. Ne ki, bu kör nokta, "Bir gün, bağımsızlığını savunmak zorunda kalırsan, ödeve atılmak için, içinde bulunacağın durumun olanaklarını ve koşullarını düşünmeyeceksin" düsturunayürekten inananlar için aşılamayacak bir nokta değildir. İp, koptuğu yerden ulanır... TEŞEKKÜR 14 Ti'iıımıt:. 19M »uıuı nğlunnız CAN KEHRİ mn (ioenınu omeu \c sonrusııukı vakırı ılvtsuıı vordıi'iuıtuız sc\vıtı ıtoktoınmuz. avaheyıımz BİLKENT ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ'NDEN Jm. Opr. Dr. A TİLLA OZGANa ve SSK Islunbırf Hu\tııın.">ı \isut\v Ser\isi heıııyre ve personelıni' tesekkur et/ertr. hnıelAlııneı Kelırı LİSANSÜSTÜ PROGRAMLARA BURSLU ÖĞRENCİ ALINACAKTIR Bilkent Unıversitesi'nin İşletme, İktisat, Uluslararası Politika ve İktisat, Uluslararası İlişkiler, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi alanlarındakı lısansüstü programlara burslu öğrencı alınacaktır. Demokrasi ve işçi sınıfı düşmanlarmca hunharca katledilen sendikal hareketin yigit önderlerinden DİSK eski Ctenel Başkanı Oğlumuz CAN KEHRÎmn doğuınunu tüm dosüanmıza duyururuz. 14.7.1989 EmelAhınet Kehri 22 temmuz cumartesi günü (yann) saat 10'da mezan başında hep birlikte anıyoruz. KEMAL TÜRKLER'i Aranan Şartlar: 1 Lısans programlarından en az iyi (4 üzerınden 3) derece ile mezun olmak; 2 İyi derecede İngilizce bilmek; 3 İşletme ve İktisat Programlarına müracaat edıldiği takdirde kantitatif yöntemlerı iyi bilmek. Burs alanlar öğrenım ücreti ödemezler ve ayda 400.000.TL bursa hak kazanırlar. Müracaatların 31 Temmuz 1989 günü akşamına kadar Bilkent Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanlığı'na (P.K. 8,06572 Maltepe Ankara) yapılması gerekmektedir. İlgılıler 4 6 Eylül 1989 tarıhlerinde yapılacak olan sınavlara katılmalıdırlar. Müracaat eden adaylardan mezunıyet ve not belgeleri ile ikı referans mektubu istenmektedir. DİSK GENEL BAŞKANI ABDULLAH BAŞTÜRK ANMA Cumhuriyet Kitap Kuiübü İzmit Temsilciliği Toplum Kitabevi İzmit FuaıVnda İmza günü 22 Temmuz Cumartesi Saat: 20.0023.00 ŞARA BALIKÇIOĞLU'nun aramızdan aynlışının ıkınci >ıldönumundc, 22 Temmuz 19S9 Cumartesi gunu saat 13.30'da Şişli Ertnenı Mezarkğı'nda bir araya geleceğız Tum soenlerini bekliyoruz. BALIKÇIOĞLU AİLESİ AZİZ NESİN Sevgili annemiz HASİBE MİT4P'ı kaybettik. Başımız sağolsun. Maıııak'taki oğıılUırı adına ISASIH 1MİTAPOĞIZHATS »IÜFTÜOĞLU I V I A R M A R A AUASI Yer: Izmif Fuart içı ÇINARLI KOYU J.ıhıl) 49Ü(H)U U Tjr drşı tıyatianmı? 1 Ağustos Salı ki s M t trtt | ınsıvt" MUZAFFER İZGÜ 2 Ağustos Çarşamba t> 1.' y.i> .!••IM <,'* <ıkl,ıı.ı "u M) ırnfcıını ıjytfiilaıııı Uy.ıM.u Iı.ırr,ınnJ.ı % «) f.ı/l.i I İ.ı/ıı ifı • f v'ul .ıv' <"i> l.ı lH>nn,ılıtı>ıı % tO.>ksık DUYGU ASENA t s."fi< n s// u I KAMUOYUNA VE BANKA EMEKÇİLERİNE AÇIKLAMA VE ÇAĞRI Banka ve Sigorta Işçileri Sendikası Banks ile Yapı \e Kredi Bankası AŞ işverenı arasında sürdurülen toplu sozleşrae; Uluslararası Çalışma Örguıu (1LO) sıandartlarına uymajan ve Avrupa Sosyal Şarıı Hükumlerine ters biçimde oluşlurulan ve işkollarındaki grev yabağından dola\ı 12 Eylul doneminin bir kurumu olan Yüksek Hakem Kurulu'nca 18 Temmuz larihinde sonuçlandınlmıstır. Nasıl mı? Son derece düşük ücreı zamlan dayatılarak, İşveren Banka'nın parasal, sosyal haklar konusundaki gorüşlerini "Toplu sozleşme" maddesi yaparak, Pdinilmiş ve geçerlı olan hakiarı kısıtlayarak, sımrlandırarak. Enllasyona karşı ucretleri korumayarak, yani enflasyon farkını valıjnnlara vermeverek, Ö7eıle: ozgür toplu pazarlık duzenine tumuyle aykırı olarak soııuv'andırılan hu loplu sozleşme aileleriyle birlıkle 40.000 in•>atıı doğrııdan ilgilendirmekle ve onları 2 yıl daha yoksulJuğun peııçesıne iımektedir. Scndikamı/ Banks. yurefi demokrasi, insan haklan ülküleri ile dolıı buıuıı insanlarımızı; sendikaları, demokratik kuruluşları ve kısaca ulkeınİ7iıı demokratikleşme »urecini yiıreğinde duyan herkcsi. aııu herkfM duvarlıhğa ve tanra: Vuksek Hakem Kurulu : mı her luılıı killc ileiı>ım aravlarıvla proiestoya ça DENIZ D O R T E R (ARDACOŞKUN) BORA DÖRTER evlendiler. Mutluluklar dılerız 20.7.1989 İstanbul TURISTIK TESISLERI ANMA Sevgili SATILIk Ayvalık, Çanılık'ta denize nazır 220 ıır tam koııforlu daire satılıklır. PINARIMIZ aramızdan ayrılışının beşinci yılında seni sevgi ve özlemle anıyoruz. CUMHURİYET ÇALIŞANLARI Müracaal: (1) 168 04 03 KİRAL1K ODA ARAN1YOR Doklor genç, kirasına kaiıkıınk evini ! paylaşabilecoğı lnı ;u arnor. Tel: 551 17 55 Isıanbul Tralik Şb. Müdüıluğü'nden almi!> olduğıını 248087 No'lıı chlı>elimı kaybettim Hukumsu^dür. SUNAR USTA BİR YORUM SU GİBİ BİR SES TÜRKÜLERİMİZ VE ÜNLÜ OZANLARIN SİİRLERİNİN MÜZİKLESTİGİ GÜZEL BESTELER BU KASETTE İÇİÇE... DERYAEZEL ATAOL BEHRAMOĞLU kitaplannı imzalıyor. M.untıi'ji Akademi kitab«vi KASETÇILERDE. ı^rt^J^J^ASMMUZlKUBETIMPAZARlAMAlTD ST I M C f Bto* « 1 0 Unft.«pao. UtaAbul Tef U0 7JM S 1 İ I H 3 IU\K\ Bugün 16.0019.00 HALİM KARAÇ4Y \K SİCOKT\ İ^İLKKİ S E ^ <;K>EL B4ŞKAM >IKHMKT 41A E\CİT