26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
19 TEMMUZ 1989 DİZİ YAZI CUMHURİYET/13 \fe tanklar kımısala fırladı Org. Demirel'in anıları Hazırlayan: Erbil Tuşalp 3 Kıbns harekâtında 22 temmuz günü önemlı bir tarihti. Kıbns'a çıkan birliklerin başan haberleri pek inandıncı değildi. Bir ve ikincı dalgaların akıbetleri hakkında çeşitli şeyler söyleniyordu. Bu bir gerçek mı, yoksa kulaktan kulağa dolaştırılan bir söylenti miydi? 22 temmuzun bir başka önemi ise Turk hukümetinln o gün saat 17.00'de başlayacak bir ateşkes anlaşmasını kabul etmesinden kaynaklanıyordu. tnen, atlayan ve çıkan birlikler 22 temmuza kadar birleşememişlerdi. tki günluk cephane ve yiyecekleri vardı. Bunlar tukenmiş olabilirdi. En önemlisi Girne o güne dek duşürülememişti. Bu değerlendirmeler bizi derin derin duşündürüyordu. Bunları duşunurken, acı da olsa, gerçekleri görmeye çalışıyorduk. Beklenen dakika geliyor ve Bora Özel Görev Kuvveti Pladini plajına çıkıyordu Kıbrıs'a Nasıl Çıktık? masıydı. Albay Karaoğlanoğlu şehit olmadan once etrafındakilere bu harekât tarzını açıklamıştı. Sonradan ögrendiğimize £öre, kıyı başıdaki birliklerin kritik durumunu Mersin'e dönen denizcilerden öğrenen Ordu Komutanı Orgeneral Suat Aktulga üst makamlara telefonda "Tahliye planımız yok" diye bazı imalarda bulunmuştu. Milli sorun olabilir Bedrettin Pasa'nın günlüğünde 20 temmuzda kıyıya ayak basan birliklerin uykusuz oldukları, cephane ve yiyeceklerinin tukendiği anlaşılıyor. Kendi deyişi ile "Durumun beklemeye Uhammulü kaim«mışb". Birliklerimizin sıkı sıkı durumdan ve bu çemberden süratle kurtarılması gerekiyordu. Biraz sert davrandım "Goz göre göre bir ımha ve yenılgıyı kabuledemezdim. Saat 17.00 için kabul edilen ateşkes kararını intizar etmek gerçek bir felaket • e milli bir sorun olabilirdi. Biraz sert davrandım ve toparlamp taarruz edin dedim. Saat 11.55'te ıhtiyat olarak ayrılan uç tanktan birine atladım. Tank komutanı Teğmen Abdulkadir Ceylao'dı. Emir subayım tank kulesinin yanında, ben tankın ıçmdeydim. Mersin'den Kara Kuvvetleri Komutanımızın emri ile beraberimizde gelen gazetecilerden Dundar Arcayurek de isteği uzerine aynı tankın kulesine bindirilmişti. Emrımde ihtiyat olarak bulunan 3 tanklı tank takımı doğuya doğru ilerlerken yolumuzun üzerinde daha önce kıyıya çıkan bazı piyade birliklerimizi göreceğimizi tahmin ediyordum. Fakat piyade birliklerimiz çıkarma plajmın 300 metre kadar doğusundan daha "• öteye gitmemişlerdi. 20 ve 21 temmuz günleri bazı birlikler kıyı başından 500 metre kadar uzaklaşmışlardı. Sonra bunlar, orman .»•».., yangını dolayısıyla, arka çantalarını terk ede Tanklar 30'a 30 Şimdi elimizde, denizde seyir halinde 15 tane tank vardı. 15 tank da 20 temmuz sabahı kıyıya çıkanlmıştı. Bunlara karşı düşmanın elinde toplam 30 kadar eski Rus tankı olduğunu biliyorduk. 20 temmuz sabahı Kıbns'a Göğüslerine kadar suya gömülen askerlerimiz, şoför mahallerine kadar suyun içinde olan araçlarımız kıyıya çıkmaya çalışıyorlardı. Kıyıya yaya olarak ayak basan Tuğgeneral Hakkı Borataş boynuna kadar ıslanmıştı. Kıyıdaki topçu taburumuzun ağız sesi ile düşman topçusunun ve havanlarının infılak sesi birbirine karışıyordu. Düşman mermileri biraz seyrek, fakat isabetliydi. çıkarıtan birliklerin mevcudu 3500 kadardı. Bizimle birlikte kıyı başındaki birliklerin sayısı 4000 olacaktı. Bu kuvvetin hepsinin birden imha edilmiş olması kabul edilemezdi. Saatler ilerledikçe, Kıbns kıyılanna yaklaştıkça Türk tarihinin bize büyuk sorumluluk ve görevler verdiğini anhyorduk. Bu tarihi vazife bizleri gururlandınyor ve gılçlendıriyordu. Beşparmak Dağlan yaklaştıkça Kara Kuv,vetleri Komutanı ve Ordu Komutanı'run beni telefona çağırarak derhal Kıbrıs'a gıtmemi istemelerinin sebebinı daha iyı anlıyorum. Beklenen saat ve dakika geldi. Çıkara ,. . . muştu. Demek bizler de ilk olarak bir savaşa giriyorduk. 1933 yılından beri askeri üniforma taşıyordum. Savaş nedir diye hep duşunurdum. Savaş hikâyesini rahmetlı babam, Piyade Binbaşı İbrahim Zekeriya'dan (319277) çok dinlemiştim. Şimdi atalanmızın ruhlarını başımızda hıssediyorduk. Ya vefakâr ve şefkatli analarımız? Şu anda koruyucu melek annelerin kanatlan evlatlarının üzerindeydi. Şimdi onlar Kıyı başındaki kuvvetlerimizin ıyi durumgöklerden bizlere mutlaka şefaat yağdırıyorda olamayacağı alay komutanı ve yardımcılar ve başarı diliyorlardı. sının birlikte şehit olmalanndan belliydi. Bu alayın sevk ve idaresini derhal uzerine alacak Ve çıkıyoruz... bir subay mevcut değildi. 50. Piyade Alayı Bu duygularla bir tankın uzerine çöktum. Muhabere Grubu başsız kalmıştı. Aynı tankta emir subayım Asteğmen MustaKader birligi fa Konuk da bulunuyordu. Çelık başhklarıBu duşüncelerimi beraberimdekı tugay ko mızı şapkalanmızın üstünegiymiştik. Duşmamutanıma açıkladım. Her duşuncede benim nın top mermilerinin infılakları kulaklanmıle beraber olduğunu açıkladı ve gerekirse bir zı çınlatıyordu. Göğüslerine kadar suya gölikte hayatlanmızı feda edeceğimizi ifade edi mülen askerlerimiz, şoför mahallerine kadar yordu. Kader birligi yapmıştık. Ona olan gü suyun içinde olan araçlarımız kıyıya çıkmavenime dayanarak kendısine "Kıyıya ayak ba ya çalışıyorlardı. Kıyıya yaya olarak ayak basar basmaz, Bora Özel Görev Kuvveti, komu san Tuğgeneral Hakkı Borataş boynuna katan altında derhal Girne islikametindc dar ıslanmıştı. Kıyıdaki topçu taburumuzun taarnıza başlayacaktır" dedim. Bu emir, ge ağız sesi ile düşman topçusunun ve havanlaneral Borataş tarafından gurur ve heyecanlı rının infilak sesi birbirine karışıyordu. Duşkarşılandı. Artık rahatlamıştım. Karar vermiş ve harekât tarzını seçmiştim, o anda merhum Mareşal Fevzi Çakmak aklıma geldi. O buyuk asker "Karar »eremediğim zamanlar biiyiik sıkıntılar duyanm" diyordu. Duyduğum geçıci huzur içinde saat 09.00'da kuçuk çıkarma gemimizin guvertesineçıktım. Düşüncelerimin tesiri ve geminin sallantısı ile içim bulanmaya başladı. Oysa hiçbir seyahatte midemin bulandığını hatırlamıyorum. Güvertede geniş geniş nefes alıyordum. LCT'nin gıcırtılarını dinliyordum. O sırada rengimin sarardığını gören Üsteğmen Yavuz Sokullu yanıma geldi. O da koşarak muhabere binbaşısı Özcan'ı çağırdı. îlaç verdiler ve midemin yatışmasım sağladılar. Güvertede Üsteğmen Sokullu ile yalnız kalHer savaşın insanlan birbirine karıştırdımıştım. "Komutanım, nihayet bu şerefe nail ğını biliyordu Bedrettin Paşa. Şimdi tanık oloyonım" dedi. Benim yuzumdekı hayreti olmuştu: göriince hemen, "Birkaç defa Kıbns'a gilmek "22 temmuz ve ondan sonraki savaşlarda için dilekçe verdim. Gondermediler. Şimdi argorulen en kritik manzaralardan birisi birtık Kıbns'a ayak basıyorum. Hayatta bıitun liklerin daima birbirine karışmak eğilimintstefim buydu" diye ekledi. de olmalarıydı. Üsteğmenvn yureğinde derin bir sıkıntı yatBirlikler veya personeli bir tehlike karşıtığını seziyordum. tşin kahramanlık yanını Dir sında hayvanlar gibi, belki içgüdülerinın eğitarafa itmek için ona Beşparmak Dağlan'nı limi altında, hemen birbirlerine sokulmakgösterdim. O da haritaya bakarak koyleri ve ta ve komutanlannın etrafında toplanmaktepeleri saymaya başladı.' tadırlar. Böylece tehlikenin azaltılabileceğini zannetmektedirler. Kıyıda manzara kanşıktı Halbuki savaşta ınsanlann birbirine soSulara gömulup dalgalann ustune tırmanakulması yalnız düşman ateşini uzerlerine rak gelen çıkarma gemileri kıyıya ıyice yakçekmekle kalmıyor, birliklerin birbirine kalaşmışlardı. Uzaktan Girne, Darboğaz ve nşmasına da neden oluyor. Senthilariyon Kalesi görunuyordu. Üsteğmen Kıtaların birbirine karışmalan daha sonYavuz, ayak basacağı için çok sevindiği Kıbraki savaşlarda da sık sık butün komutanns'ta yol yürüyemeden, kıyıya çıkar çıkmaz ları meşgul etmişti. vuruldu ve öldü. Hayattaki en buyuk arzuSavaşta birliklerin birbirine karışmalansuna kavuşmuştu. Ayakları Kıbns'a değmişnın en önemli sebebi muhabere ırtibatlarıti. Dost üretmek için düşman yaratan bir annın yetersizliğiydi. Çakmak Tugayı'nın elinde layışın kurbanı olduğunu bilmiyordu belki. kolordu ve tumen ile muhabere yapabilecek Kıyıya ayak basmadan 15 dakika önce butelsizleri ve araçları bulunmuyordu. tün çıkarma hazırlıklarımız tamamlanmıştı. Harekâta katılan birliklerin başından itiDaha önce çıkan birliklerimizin subaylarını, baren muşterek bir komutanlık emrinde toerlerini görebiliyordum. Gorunurde anonnai parlanmamasından dolayı harekâtm her safbir durum yoktu. hasında büyük boşluklar goruluyordu. Beklenen dakika geliyor Bunlurda: r«., ı . ıcsi tarihimiz için buyuk önem ve değer taşıı.ıaktadır. Bilindiğı gihı Beklenen saat ve dakika geldi. Çıkarma gemileri en fazla ikişer ıkişer Pladini Plajı 21 temmuz gunu Birinci Taktik Hava Kuvvetleri'nin uçakları tarafından Kocatepe na yaklaşıyor ve kapak atıyordu. Kıyıda durMuhribimiz batırılmıştı. bünle incelediğim manzara tek kelıme ile 'kaŞimdi 22 temmuz gunu, Bora Özel Gorev nşıkü'. Bir duzensizlik vardı. Bir ara Çakmak Tugay Komutam'nı gordum. Elinde makineli Kuvveti, karada Pladini plajından Girne'ye tabancası, plaja doğru yuruyordu. doğru taarruz ederken aynı yanlışların tekrarından korkuyorduk. Bulunduğnm LCT (çıkarma gemısi) kıyıya kapak aııığında heyecanım son haddinı bul Göz göre göre bir imha ve yenilgiyi kabul edemezdim. Saat 17.00 için kabul edilen ateşkes kararını intizar etmek gerçek bir felaket ve milli bir sorun olabilirdi. Biraz sert davrandım ve toparlamp taarruz edin dedim. Saat 11.55'te ihtiyat olarak aynlan üç tanktan birine atladım. Mermilerimizin zinde kuvveti yalnızca canlıları değil, cansız hedefleri de altüst ediyordu. rek çıkarma plajına doğru çekılmişler, ust uste yığılmışlardı." üzerindeydi. iKişer ıkışer Pladini Plajı'na yaklaşıyor VP. kapak atıyorlardı 5u anda koruyucu melek annelenn kanaflan ev Bedrettin Pasa, General Borataş'ın yakın manın mermileri biraz seyıek, fakat isabet uıayın, dolaşmavın" dedi ve "Cephanemiz her halınden belliydi. Herhalde uç gunden beri savaşa girdiğini gözleriyle görüp rahatladı. liydi. lslık çalarak kıyıya, denize veya gerile bitmek üzere" diye ekledi. Söyleyecek bir şey birşey yememiş ve tıraş olamamıştı. Onun Ama bir sorun vardı. General Borataş tek bare düşüyordu. bulamadığım için asfalt yola doğru yürüdum. açıklamalarından birliklerin birbirine karış şına savaşamazdı. Yol boyunca hiç kimseyi görmemişlerdi yardım ve destek verecek. Tanklar yarı yarıya suya gömülerek süratle Emir subayıma tugay komutanlarını bulma tığını anladım. Bu durum, bir bakıma Dunsım söyledim. Ve önüme ilk gelen evin bah kerk kıyı başını hatırlatıyordu. Birliklerimiz Canlı hedefe ateş etmek kumsala fırladı. Işaretim uzerine durmadan, virajla toprak çesindeki asma çardağının altına girdim. Ge tahminen 250 metrelik bir genişlik içine sıkış"Onu ihtiyatsız bırakamazdık. Takip etmeyolıi kıvnlarak, ilk setin uzerine çıkmaya baş neral Borataş >anıma geldi ve Üsteğmen So mış ve birbinne kanşmışlardı. Bu durumda ladı. Yolumuzun sağındaki açık bir gazino kullu'nun bir havan mermisi ile şehit olduğu derhal taarruzdan başka bir çözüm yolu dü ye başladık. tki tank, ağaçlıklar nedeniyle zaman zaman birbirini kaybediyordu. Tanklanun bahçesinde 50 kadar sivıl şahsın elleriui nu söyledi. Üsteğmen Yavuz'un daha yarını şünulemezdi. rın bırinde tümen eğitim ve harekât subayı havaya kaldırarak oturduklannı gördüm. On saat önce söyledıklerini hatırladım. O anda uçaklanmızdan ve denız kuvvetleBinbaşı Gürtüoflu, ötekinde Binbaşı Pakcr lara zafer işareti yaptım. Bu sivillerin esir alırimizden herhangi bir ateş desteğı göremıyortlk acımızı ıçimize gömerek asma çardağın vardı. Tanklarımız mermi ile doluydu. Tank nan tngilizler olduğunu sonradan öğrendim altında savaş durumunu tekrar değerlendir duk. komutanı Teğmen Ceylan kendi ateş ediyorBulunduğum tank suratle asfalt >ola çıktı meye çalıştık. Mersin'den beri beklediğimiz Bora Ozel Görev Kuvveti Komutanı Genedu. Yanımdaki makineli tüfek nişancısı er Her yerde asker vardı. Plaj kenanndaki her vahim durum, şimdi daha açıkça görunuyor ral Borataş saat 10.45'te çardaktan aynldı. çok heyecanlı görünüyordu. Ateş emri verdikabinin içinden 23 baş çıkarak zaman zaman du. 35 dakika geçmedi, çardağın altında ka Pladini Plajı Ayayorgi köyu asfalt yol mihğimiz zaman tetiğe dokunurken eli titriyor. bizlere bakıyordu. Her ağacın altında, evle rargâhımızdan 10'dan fazla subay toplanmış veri uzerinden taarruza başladı. Ben de GeKolunun kuvveti kesilir gibi oluyor. Herhalrin içinde, duvar kenarında oturan, ayakta tı. fnsanlar savaşta, tehlike anlarında kurtu neral Tuncer'e toparlanabilen piyadelerin de ranlı bir hedefe nişan alarak top ve tüfeği duran ya da yatan birçok asker görunuyor luş çaresini, birbirlerine sokulmakla, komu tankları izlemelerini emrettim. Piyadeler tankateşlemek kolay bir iş değildi. du. Kimın kıme emir verdiği belli değildi. lara binecektı. Fakat bu emrin o durum içintanlannın çevresınde toplanmakla arıyorlarTopçu taburu plajın hemen ustundeki set dı. O tarihi dakikayı tespit etmek için, yanı de en.küçuk kademelere kadar ulaştmlması Hiçbir destek yok mumkun değildi. Emir kimlerle, hangi araçüzerinde mevzie girmişti. Tabur Komutanı mızdaki gazetecıler bir resım çekmışlerdı. Mermilerimizin zinde kuvveti yalnızca canlarla, kime, nasıl ulaştırılabilirdi? Hangi kıBınbaşı llhan Oba sağa ve sola gorerek yaylıları değil, cansız hedefleri altüst ediyordu. Savaş durumunu oradaki arkadaşlarla bir ta komutanı, nerede, hangi ağacın altındaylım ateşi yaptırıyordu. Taburun başka subay, Topumuzun her ateşlemşinde, tankımızın isaastsubaylan ortada gorunmuyordu. Etraf toz daha gözden geçirdik. Durumu bir kez daha dı? Arazi kapalı ve meskun olduğundan mubet aldığını zannediyordum. Geride kalan iki toprak ıçindeydi. Yanına gittiğim zaman bi General Suleyman Tuncer'den dinledik. O, haberenin temini çok guçtu. tankımızın, bizimle beraber ileriye yanaşarak düşman taarruzlannm daha çok batıdan gelraz hayret etti. "Düşman nerede, nereye ateş Kıyı başına biz gelinceye kadar uygulauan muharebeye sokulması için elimizdeki yeşil edivorsunuz?" diye sordum. "Komulanım, diğini ve batıya taarruz edilmesi gerektiğıni düşunce, gelecek takvıye kuvvetlerine ıntizar flamayı devamlı olarak sallıyorduk. lleridedüşman da atıyor. vunılursunuz. Ayakta dur ıfade ediyordu. Uykusuz ve yorgun oldıığu ederek elde bulunan dar kıyıbaşının korunki tanklar ise zaman zaman yakın savaşa mecbur kalıyorlardı. O anda yakın hava ve deniz desteğine çok ihtiyaç duyuyorduk. Fakat ne kara, ne hava ne de denizden hiçbir yardım göremiyorduk." Bedrettin Paşa kırkbir yıldır merak ettiği, düşünduğu, duşlediği savaşın ortasındaydı. Tankına atlamış gidiyordu. Savaşa yaklaşırken ölumu hatırlamıştı. Şimdi öyle bir sorunu yoktu. Eline dürbünü aldı, çevreye şöyle bir baktı. "Sivil ve asker olması muhtemel birçok kimse gerılere doğru, ağaçlıklar arasından kaçışıyordu. Tankın kulesine dayanmış emir subayım elinde makineli tabancası sık sık yere atlıyor, hedef olması muhtemel binalan, ağaçları yakın mesafeden tanyordu. tsabetli darbeler kaydediyordu. Ani olarak önümüze çıkan 1520 kadar esirin toparlanmasma ve silahtan tecrit edilmesine yardımcı olmuştu. Tam o sırada onun ve Binbaşı Önder Sürel'in yakınında bir iııHlak oldu. tkisinin de öldüğünu düşunerek gözlerimi kapadım. Tozduman içinde ayağa kalktıklannda çok sevindim. Insanları birbirine karıştıran savaş Telsizlerden gelen feryatlar Telsızlerden ağır yaralılann feryatlarmı duyuyorduk. Asteğmen Fe>zullah Taşkınso) ağır yaralanmıştı, geri dönup kendisini kurtarmamızı rica ediyordu telsizden. Fakat dönmek, onu kurtarmak mıimkün değildi. Bu arkadaş birkaç dakika sonra şehit oldu. Fakat herhalde emir subayı Mustafa gerçek bir kahraman olmuştu. Oysa ben Mersin rıhtımında kendisini görduğum zaman onu Kıbrıs'a götürmekte tereddut etmiştim. Çünku yüzune bakıldığı zaman kızaran, terbiyeli bir Anadolu çocuğuydu. Bir arahk, ileride, zeytinlikler arasında bizim subaylarımızın, ellerini havaya kaldırmış birçok sivili esir aldıklannı fark ettim. Meğer bu sıviller üniformalarını atan Rum askerleriymiş. Kendilerini öldürmememiz için üniformalarını çıkarmışlar. Sivil gomlek pantolon giymişler. Etraftan, sağdan soldan ağaçların altından perakende esirler toplanıyordu. Bunları, grup grup sılahlarım alarak ve etıaflarına rnuhafız koyarak geriye göndenvorduk. Bu esirlerin bir kısmı, ger>den bizi ızleyen Piyade Yarbay Ali Yonel'e teslim ediliyordu. Bir kısmı ise mukavemet gosterdiğinden, lıarp hükünılcrı gereğince saf dışı bırakılıyordu. SCJRECEK
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear