24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER lenmiş bir toplumda yeşerir, irdelenir ve gerçeklik kazanır. Çoğu kez özgürlükleri ortadan kaldırabilecek serbestlik ise kişiye yalnızca, fiziksel manevra alanını genişletme olanağı sağlayarak, hukuksal çerçeveyi zorladığı gibi, göreceliğin boyutlarını da tek yöne indirgetir: Yani, özgür olmayan, ancak kendine karşı, toplumun öbur bireylerine karşı, kurumlara ve devlete karşı serbest olan "insan" tipine rastlanılır. Kendisine, öbür bireylerin hak ve özgürlükleri aleyhine bencil çıkarlan güdüleyen serbest insanın barınabildiği ortam, düzensiz toplumdur. Bu ortamda fiziksel manevra alanını gittikçe genişleten serbest insan ya da zümre, zamanla, geleneksel yöneticilere benzer bir biçimde, bu alanını daha genişletmek için keyfiliğini zorbahğa değin vardırabildiğınde, başta, yasallığı, hukukun ustünlüğüne tercih ederek güçleneceğini varsayan devlet olmak üzere tüm siyasal ve toplumsal kurumlar, işlevlerini yerine getiremez duruma gelebilirler, örneğin, bu tip insan ya da zümreler, kişi hak ve ozgurlüklerinin yalnızca haklanndan yararlanıp sorumluluklarını üstlenmeyebilirler. Ne vav ki saptamaya çalıştığımız yasal devletin getirdiği serbestlik ortamının yukarıda belirttiğimiz sakıncaları somut olduklarından, kısa erimde (vadede) toplumda saydamlaşacağı için toplumun ve devletin tepkisiyle karşılaşabilir. Yasal devletin getirdiği serbestlik ortamının yarattığı asıl tehlike ise, sözü edilen Üçuncu Dünya Ülkeleri'nde başat bunalım olarak yaşanan "ulusallaşma" sürecini olumsuz yönde etkilemesidir. Ulusallaşma, bir eğitim, kültur ve kimlik sorunlannın aynı yonde ve bir arada çözülmesi sorunu olup, bu sorunların sağlıklı çözümlenmesi, bir kaç kuşağı içerecek bir biçimde uzun erimlidir. Serbestlik, ulusallaşma surecinde, kişinin benliğini, kimliğini, kultürünu bulabilmesini, soysuzlaştırarak (dejenere ederek), ortak değer yargısı, inanç ve simge sahibi olması ile bireyler ve kurumlar arası dayanışmayı köstekler, kişi yalnızca, kendi sorunlannı çözebilecek geçici ve günlük kişisel kaygıları içine suruklenir. Işte, bu soyut sakınca, kişi ve kuruluşları birincil derecede ve doğrudan etkilemediği için, gerekli tepki de zamanında gösterilemeyerek savsaklanabilir. Ancak bu soyut sakıncayı önlemek, somut olanları onlemekten çok daha fazla çabayı gerektirir, hatta çoğu kez, bu çabalar boşa giderek, ulus, bir "toplum" olmaözelliğiniykirerek, "topluluk" haline dönüşebilir ve olağanüstu rejimler bile bu tehlikeli dönüşümü engellemekte yetersiz kalabilirler. Kısaca, Uçüncü Dünya Ülkeleri devlet politikalarının önünde, hukukun üstunlüğüne dayalı, özgürlüğe yönelik, çetin, ancak uzun erimde Oaşarıh sonuçlar alınacak bir seçenekle, hukuksal olmayan yasalara dayalı, serbestliğe yonelik, kolay, ancak kısa erimde başarısızhğa uğrayacak bir başka seçenek bulunmaktadır. Bir Üçüncü Dünya Ülkesi ve eski bir devlet geleneğine sahip olan Turkiye'de, Avrupa Topluluğu ile bütunleşme sürecinin başlamasıyla, bu iki seçenek arasında bir tercih yapılarak devlet politikasınm belirlenmesi kaçınılmaz görünüyor. Çünkü, "ulusallaşma" sürecini tamamlamadan "uluslararasılaşma" sürecini başlatmak pek de mümkün değil gibi geliyor. 17 HAZİRAN 1989 ması yüzunden eş anlamlı olamazlar. Hukuksallık, evrensel boyutlar taşımasına karşın, yasallıkta, yerellik ve çeşitli zaman dilimlerine bağımlılık gözlenebilir. Bu noktadan hareketle, "yasal devlet" yöneticileri, "hukuk devleti" yöneticilerinin tam tersine, kendilerini hukuk kurallarının üzerinde görerek hukukun ustünluğunu ortadan kaldırabilirler. Böylece siyasal rejimin tıkanıklıklan, Batıdan tlçüncü Dünya Ülkelerinde çok tehlikeli bir özdeşleşmeyle bir farklı olarak demokratik yandan "hukuk devleti"nin yerini "yasal devlet" alırken, öte yandan daş devletin organlarınınkurumlar aracıhğı ve çağ(yasamayürütmeyargı) da eşdeğer tehlike ile "özgürlük" kavramı, "serbestlik" kavramıyîa etkileşimi sonucu değil, bu kurumların işlevlerinin engellenmesi ve yasamayürütme yargı erkleri araözdeşleştirilmektedir. Serbestlik, özgürlüğü içerecek denli geniş sındaki denge, yürütme lehine bozularak giderilkapsamh olmasına karşm, her çeşit serbestlik, özgürlük değildir. meye çalışılır. Bu da zamanla, yürütme erkinin tekelleşmesi yolunu açar. Yürütme erkinin tekelleşDr. NURŞEN MAZICI Siyaset Bilimcisi, İ.Ü. Basın Yay. Yük. Ok. mesi sonucunun nedeni ise yasal devletlerin görülGeleneksel devlet ile çağdaş devleti birbirinden şivi bağlama sorumluluğu vb. ile çağdaş toplum do duğü toplumların konumuz açısından birinci ortak ayıran temel fark, yönetenyonetilen ilişkilerini be natılmaktadır. Bu bağlamda, gerek birey, gerekse özellikleriyle açıklanabilir: lirleyen kuralların niteliğiyle saptanır. Geleneksel de\ let yukarıda saydığımız hak ve sorumluluklaBu özelliklerden birincisi anılan ülkelerin (Üçündevlet yöneticileri, yonetilenlere karşı duyarsızlığa, nnı aksattıklan, savsatıp >erine getirmedikleri tak cü Dunya Ülkeleri), feodal olmayan geleneksel topsınırsız yetkilere, bunların yanında, devleti yonet dirde, maddi ya da manevi bir takım yaptırımlar lum modeUerinden kapitalizme dayalı Batılı bir topmekle ilgili her çeşit kararı alırken, bütünüyle bir la karşılaşırlar. lum modeline geçme çabaları, ikincisi de bu ülkehareket serbestliğine sahiptir. Bu tür devlet tipi tşte hukuk devletinin, hukukun üstünlüğünün lerin bir bölümü Batıya karşı bir savaşım verip, an"jandarma devleti" olarak adlandırılmaktadır. onemi, burada,\ani bireydevlethaksorumluluk cak yenilerek Batılı modeli benimsemek zorunda Çağdaş devleti yönetenler ise geleneksel devlet yetkiyükümlülükyaptırım yedigeninin köşeleriy kalan Turkiye, yakın geçmişe değin lran, kısmen yöneticilerinin tam tersine, daha önceden belirlen le ortaya çıkmaktadır. Bu yedigenin oluşumu ve ka Afganistan ülkeler, bir bölümünün de Batı sömürmiş bir dizi hukuk kurallarına uymak ve herhangi lıcılığını sağlayan araçları da genel olarak iki baş ge yönetiminden kurtulup bağımsızlığını kazanmabir yetkiyi kullanmak için ön koşul olarak bir ta lık altında toplayabiliriz: Bunlardan birincisi, yü ya çabalayan Latin Amerika, bazı Ortadoğu, Afkım sorumlulukla yüklenir. rütme erkinin tekelleşmesini ve keyfıliğini önlemek, rika ve Uzakdoğu ülkeler olmaları dikkat çekiciIşte, geleneksel devlet yöneticilerinin, devleti yö denetlemek için Yasama \e Yargı Erk'leri, ikincisi dir. netme surecinde, gittikçe artan bir ivmeyle yoneti ise başta kamu otoritesini kullananların yönetim Bu koşullarda, Batıdan farklı olarak bu Üçünlenlere karşı uyguladığı "zorbahğa" değin varan sürecinde uymakla >ükümlu oldukları hukuk ku"keyfilik'Mn yerini "adalet" kavramına bırakma ralları hiyerarşisidir (anayasa, yasa, tüzük, yö cü Dünya Ülkeleri'nde çağdaş devleti biçimlendirme, toplumun içsel dinamikleri sonucu. tabandan sı ve "hukukun üstünluğü"nün bir temel ilke ola netmelik) gelen bir evrimle oluşamamış, tam tersine, dışsal rak benimsenmesi zorunda kahnarak, çağdaş devKısaca, bir devletin hukuk devleti ve buna bağlı dinamikler sonucu oluşturmaya çahşılmıştır. Yalet gerçeklik kazanmıştır. Bu zorunluluğun dürtüsünün itici güciı ise, yönetilen durumundaki ve do olarak çağdaş olabilmesi için gerekli temel koşul, ni bu ülkelerde, çağdaş devleti biçimlendirme süreciğuştan sahip olduğu kişi hak ve özgürlüklerini el "hukukun ustunlüğü"nün sağlanması, hukukun nin yönü, hep dışarıdan içeriye, buna bağlı olarak de etmek için geleneksel yöneticilere karşı savaşım üstünlüğunün "gelenekselleşmesi" için de gerekli çağdaş devleti kurmanın yönü de, hep yukandan veren biyolojik bir yaratık olan "'insan"ın, toplum araçlann kesintisız ışlemesi zorunludur, denebilir. aşağıya doğrudur. Bu yuzden bu ülkeler, yine Basal bir varlık olarak "birey"e dönüşmesi ile sağ Böylece Duverger, Aron vdînin belirttiği gibi "hu tıdan farklı olarak kişi hak ve özgürlüklerini sağkuk devleti", "jandarma devleti"nin karşıtı ola lama ve guvence altına alma ve özgur bireyi yetişlanmıştır. tirme ortamı yaratma güçlüğü çektiğinden, kişilerak gerçekleşir. Böylece, hem sınırsız ve keyfi yönetime karşı bire karşı devleti koruma ve guvence altına alma gereyi korumak, iktidarı sınırtandırmak, kişi hak ve Üçiincii Dünya Ülkeleri'nde Yasal reksinimivle karşılaşırlar. özgürlüklerini guvence altına almak, hem de dev Devlet let yönetimini kurumsallaştırmak, kesintiye uğratÖzgürlükle serbestliği karıştırma mamak, herhangi bir tıkanıklıkla karşılaşmasını önBu kuramsal çerçe\emizi çizdikten sonra, göz ve sonuçlan lemek amacıyla çağdaş devlet, bireydendevlete, lemimiz şu noktada odaklaşıyor: XX. yuzyılda, çodevlettenbireye olmak üzere karşılıklı bir dizi hak ğulcu demokrasiyle yönetilen gelişmiş Batılı ulkeIşte bundan dolayıdır ki, Üçüncü Dünya Ülkeve sorumluluk ağı örüntüleyerek karmaşık, ama sis lerin tumü, birer hukuk devletine sahip olmaları lerinde çok tehlikeli bir özdeşleşmeyle bir yandan tematik birçok kurum ve araçlar geliştirmiştir. ör na karşın, gelişmiş Batılı ulke modelini benimse "hukuk devleti"nin yerini "yasal devlet" alırken, neğin, bireyin temel hak ve özgürlük olarak elde yen Üçuncu Dtınya Ülkeleri'nde, "hukuk devleti öte yandan da eşdeğer tehlike ile "özgürlük" kavettiği toplumsal güvenlik, işini özgürce seçme, iş ne" ulaşma mısyonuyla "yasal devletler" orta ramı, "serbestlik" kavramıyîa özdeşleştirilmektesizlikten korunma, eşit iş karşhğında eşit, adil ve ya çıkmıştır. XIX. yuzyılın ikinci yarısmda Batıh dir. Birbirinin yerine sıkça kullanılan bu iki kavelverişli ücret haklarına karşı, bireyin devlete ver laşma hareketinin yazılı metin haline dönüşmesiy ramın aralarındaki farkı, karşılaştırmalı olarak sapgi verme yükümlülüğü, dernek kurma, dinlenme, le görülen "jandarma devleti"nin XX. yüzyıldaki tamak istiyoruz: Serbestlik, özgürlüğü içerecek deneğlenme, sağlık, gönenç (refah) içerisinde yeterli ya bir turevi olarak adlandırabileceğimiz "yasal li geniş kapsamh bir kavram olmasına karşın, her şama düzeyi haklarına karşı, bireyin düzenli çalış devlet" tipine Osmanlı İmparatorluğu'nda rastla çeşit serbestlik, özgürlük değildir. Özgürlük, huma, görevini kötüye kullanmama sorumluluğu, eği nan "yok kanun, yap kanun" sözleriyle öz bir an kuksal çerçevede bireyin kendisine karşı özgürlütim görme, toplumun kultürel yaşamı ve etkinliği latım kazanan örnek verilebilir. Her ne denli ya ğü, bireylerin birbirlerine karşı özgürlüğü, bireyne katılma haklarına karşı, bireyin devlete ve top sallıkla hukuksallık bazı bilim adamlarınca örncğin lerin kurum ve devlete karşı özgürlüğü, kurumlaluma karşı eğitsel ve kultürel yaratıcılıkla katkıda Cadart eş anlamlı olarak kullanıhyorsa da, bizce, rın birbirlerine ve devlete karşı özgürlüğü ya da bulunma görevi, kişinin duşüncelerini açıklama, yasa kavramı hukuksallığı içerebilecek denli geniş özerkliği, devletin kendine, kurumlara, topluma ve yayma haklarına karşı, açıklanan duşüncenin ki olmakla birlikte her yasanın hukuka uygun olma başka devletlere karşı özerkliği biçiminde düzen Huktık Devleti mi9 Yasal Devlet m i? EVET/HAYIR 12 Eylül neden yapıldı? Buna değişik açılardan yanıt verilebilir. Bülent Habora ise şöyle diyor: "Düşündüm, düşündüm ve 12 Eylül darbesinin yapılışının gerçek nedenini, hem de iki nedenini buldum. Birincisi nikel paralanrruzdaki doğan ayı simgeleyen sola bakan ayın. batan ayı sımgeleyen sağa bakan ay haline dönüştürülmesi!.. Yeni elli liralıklarımıza dek tüm nikel paralarımızda böyle. Koyun bir mikroskobun altına yeni elli liralığımıa, siz de görürsünüz sağa bakan ayı... İkincisi, plaketler! Son dokuz yıldır herkes herkese plaket verdi nerdeyse! Hayali ihracatçılara, 'en başarılı ıhracatçı' plaketlerinden, böbrek hastasına 'böbrek ameliyatı olan 500. hasta' plaketine dek... 12 Eylül'ün en yetkili kişisi en sonunda artık kendisine plaket verilmemesini açıklamak zorunda kaldı." Bülent Habora şairdir, yazardır, yayıncıdır. Çağımızın sorunlarını, içinde yaşadığımız olaylan günü gününe irdeleyen bir aydın kişidir. Ozal'la ilgili belgesel kitaplarından burada daha önce söz ettik. Şimdi de Sayın Evren'in sözlerinden seçme 'ınci: leri bir araya toplamış. Yeni kitabının adı "Kenan Evren Ne Dedi, Ne Oldu?" Sayın Evren'in son dokuz yılda kent meydanlarında, basın toplantılannda neler dediğı gazetelerdedir, kitaplardadır. Bunları 'yok' saymak olanağı yoktur. Söylenen söylenmiştir, hepst tarihe geçmiştir. Zaman içinde bu konuşmalar ve bu konuşmalara yol açan (Arkası 15. Sayfada) OKURLARDAN . . Seçim öncesi krediyi arttınyoruz teraneleri ile çok laflar edildi. Bizler kooperatifler olarak sevindik, kooperatif uyeleri olarak umutlandık, beklemeye başladık. Bir de ne görelim ki duyahm ki efendim dağ fare doğurdu. S'edir bu mantık gerçekten, anlamak mümkün değldir. Bir kooperatif iiyesi veya kooperatif 15.000.000.kredi almak için %40'ın (Yani 67 milyon kadar) bir yıl bankaya blok edecekmif, sonra da iiyesi olduğu kooperatifin inşaatı da %20 seviyeye gelmiş olacakmış. Bu %20 seviyeye gelmesi için ortalama olarak 78 milyon kooperatife vermesi gerekecek demektir. Bu nedir Allahın aşkına, bu ne biçim bir aldatmacadır? Bu krediyi vermek değil, dramkomedidir. Çünkü ev sahibi olacaklan acı acı güldürüp ağlatmakttr. Kimi avutmak istiyorlar? Demek ki 15 milyonunuz olacak ki krediye hak kazanacaksımz Bu Evren'in Dünyasından. OKTAYAKBAL Konut kredisi kaldırudı nu? kadar parası olan (hemen nakit) durumu iyi sayılır. Mantığın içinde yatan gerçek şu: Parası olana toplu konut kredisi verilir demektir. Parası olan kişi gelip de öyle bizim gibi kooperaüften daire sahibi olacağım diye sürtmez herhalde. Parası olan muhteremlere yazlık kooperatifler için böyle bir kredi iyi düşünübnüş. Keylften gelen kredi talebi. TEVFİK HASANÇEBİ tstanbul Yöntembiüme yüntem t. C. tkrisat Fakültesi tktisat1 öğrencisiyim. Bizim bölümde II. dönemde iki ders saati olarak okutulan Sosyal Bilimlerde Yöntem adlı bir dersimiz var. Felsefeyi çok sevmemden dolayı bu ders konulduğunda oldukça sevinmiştim. Çünkü Yö'ntembilim Felsefeyle oldukça yakın bağlan olan, adeta bir üst bilim niteliğinde. Ama derslerim başlaymca hayal kırıklığına uğradım. Çünkü ders kitabımı bir OsmanlıcaTürkçe sözlük yardımıyla okumak zorunda kaldım. Eğitim sistemimizin (daha doğru deyişiyle sistemsizliğimizin) çelişkileri içinde, yöntembilim dersimiz tam bir yöntemsizlikle işlendi. Oldukça da az izleyici toplayabildl. Son sınavlar öncesinde ise çoğu arkadaşımızın görüşü, yöntembilimin gereksizliğiydi. Dersin amacı bana göre; yöntembilim bilincini kazandırmak olmahydı. Bunu bırakın, yöntembilimin tanımını bile öğrenemedik. Amaç bilinç kazandırmak olmalıyken, gereksizliğini düşündürmek oldu. Artık o genç insanlar yöntemin gereksiz olduğunu düşünüyor. Yöntembilim hocamızı ve kitabm yazan olan hocamızı kutlanm. Ben bu somut gerçeğe, "yöntembilime ihanet" diyorum. Kime kızacağımı da bilemiyorum. A. CEM BAKIR Bil bakayım, BB nedir? Brigitte Bardot... MM nedir? Marilyn Monroe... TT nedir? Bilmiyorum... Tonton Turgut... Tontonluğu montonluğu mu kaldı yahu? Ezdi, yıktı, çiğnedi; acımasız, gaddar, insafsızın nesi Tonton oluyomıuş? Sözde FakFukFon diye bir şey vardı, değil mi? Fakir Fukara Fonu diyoriardı. Turgut, milleti tümd&n yoksullaştrdı; canma okudu ülkenin. Arbk ya yoksul var, ya çok zengin. Ortadirek tuzla buz olmadı mı? Herkesin ahını aldt senin Tonton'un, herkesin ocağına incir ağacı dikti... Yine de Tonton'dur... Haydi canım... Artık bunalım politikasına oynuyor; "Benden sonra tufan" diyor; Çankaya'ya çıkmak istiyor... Nasıl çıkar?.. Çıksın kardeşim, boyle başa böyle tıraş... Olmaz öyle şey... Olur Söylentilere bakıhrsa Tonton diyormuş ki: Bundan sonra ancak Çankaya'ya çıkarsam paçayı kurtanrım; ANAP'ın başına da birini oturturum; gel keyfi m gel!.. Yediririer mi? Kimmiş yedirmeyecek? Süleyman Bey "boykof diyor; ama Erdal Bey gevşedi. Pazariığın ipucu göründü. Fiskos gazetesine bakılırsa partilerarası gerilim, çatışma, çekişme ve Çankaya'da kilitlenme "müdahale" ortamını yaratırmış. Tonton diyormuş ki "ya ben, ya asker." Eh, Tonton'u asker getirmiş, asker götürür; sonra IMF'ye kaydı mı ver elini Amerika, değil mi? Üstelık "sabık cumhurbaşkam" diye kartvizitine yazdırdı mı piyasada geçerli olmaz mı? Neler söylüyorsun sen? Ben söylemıyorum, konuşuluyor; Süleyman Bey sert çıktıkça söylenti yayılıyor: Bak bu adam yine Türkıye'yi askeri darbeye götürecek, oysa İnönü bir adım geri attı. Tonton havayı kokladı, oluşumu sezdi; sonra Semra Hanım da var... O neden var? Konutun sultanı, Çankaya'nın sultanı olmak istemez mi? Çalsın sazlar, söylesin kızlar, toplansın Papatyalar keyfedelim... Peki, erken seçim yattı mı? Yok canım, Çankaya pazarlığında erken seçim de gundeme gıremez mi? Ekonomi? Tüketici fiyatlarından daha yüksek toptan fiyat endeksleri. Kaç aydan beri böyle gidiyor. Diyorlar ki sonbaharda enflasyon buuum!.. Yüzde 75'ten yüzde 100'ün üstüne çıkar, üç haneli ve çok naneli olur... Sonra? Tonton bunalıma oynuyor; enflasyon kendisinden sonra gelenin elinde patlayacak bir bombaya dönüştü. Kimın elinde patlayacak dersin? Peki, ülke? Halk? Toplum? Ortalıkkan ağlarken böyle oyunlara girişilir mi? Çocuksun... > Bulgarlar?. Zamanında yetiştiler, Tonton'a dış destek yarattılar. Herkes enflasyonu menflasyonu, seçimi meçimı unuttu; zavallı soydaşlarımızın yazgısına ağlamaya başladık. Süleyman Bey "çekgit" mitingleri yapacaktı; oysa partiler birleşip "Kahrolsun Bulgar" mitingleri yapacaklar; birlik ve beraberlik ıçindeyiz... Diyelim ki Tonton önce Çankaya'ya çıktı, ardından seçimleri de yitirdi; ANAP ne olacak? Ne ANAP'ı kardeşim? 12 Eylül darbeyi vurmuş. ANAP ortaya çıkmış; şimdi anketlere göre yüzde 15'e düşmüş, ama Mecliste yüzde 65 çoğunluğu var. Böyle partı olur mu? Kuru kalabalık. Hem Tonton ANAP'ı düşünür mü? Bu vakitten sonra kendisini kurtarma çabasında... Zor kurtarır... Bunalıma oynuyor. "Asker gelir mi?" kuşkusuyla Erdal Bey, Tonton'un elinden tutmazsa, adamın ne yapacağı belli olmaz: TT bungunlaştı... TT Bunalıma Oynuyor... PENCERE MINOLTA Şimdi leasing'le kiralayın! MINOLTA'ya kolayca sahip olun. Trans Teknik güvencesiyle MINOLTA HALISER'DEN HALI ÇİM Türkiye'de ilk kez tekstilkauçuk karışımı özel tabanlı son teknolojik yenilikleri içeren, dünyaca ünlü MINOLTA Fotokopi Makinelerini ve INFOTEC FAX1annı, Türkiye'de Trans Teknik satar, AT.KARA BÛLGE MÛDORLÛĞÜ 06A<iaKizılırmal<Sok.21/l Bot an hklar/Ankara Tst: 11333 25/ 125 79 24 Tlx 42826 att tr. IZMR BÛLGE VOOÛRLÜĞÛ 35210 Cumhunyet Butvan 140/2 ^rsancaklzmır fZMiR Tel21 41 1621 41 17Tlx 57âS«tr. ADANA SÖLGE MODÜRLÛĞO 01120 Zıyapasa Bulvan No 78/1 Adana Te» 1327S0/ 135364 Ttx 62721 trotr ISTANBUL BÛIGE MÛDÜRLÛĞÛ 80370 Pıyalepaîa Bufvan Kastei lş ^'efKe^ A BlfcTel 1545414(30Hort)/ 153 62 25 G 0 Hat) Fast 153 49 56 Tefgraf. Tronstrrti ^x 26 129 tra tr. 9DRSA BCuGE N\JDÜRlCĞÛ 16220 üazalar Caddesı 183/2 Burea Tal ld2094/ 143121 Fox. 142094 TOA3Z 61030 MaraşCad FentApt 58/1 Trobzon Tat: 15289 Tlx. 83190 ^•se tr Üzerinde spor yapanların kaslarını yormayacak biçimde özel olarak geliştirilmiş ve ülkemizde yalnızca Halıser'de bulunan, tekstilkauçuk karışımı tabanıyla, yumuşak, sağlam, dayanıklı... Açık ve kapalı spor sahalan, teraslar, havuz kenarları ya da spor ve dinlence işlevi kazandırmak istediğiniz her tür alanı Halıser Çım Halı ile yeşillendirin... Halıser farkını spor alanlarında da keşfedin! Üstü de harika... Altı da harika! hahser < H ) Q TRANSTEKNIK1İCARETA.Ş. BİR TRANSTEKNIK HOLDiNG KURULUŞUDUR Inönü Cad No: 22/2 Taksım IslantHil Tel: 152 37 00 (8 Hat) IstanbulDepo Tel 164 27 19164 09 66 Istanbul A«M Depo Tel 1696029: lîmır Bolge Muduriuğu Te! 65 1811 Depo Tel 66 02 28. Ankara Bolge Muluriuğu Mağaza Tel 118935111898 36, DepoTö MS9260• 3480606 Amalya BolgeŞeüıÇı Tet 76213 Adana Bolge Şeftığı Tel 45081. Eskışehır Mağazası Ta 1346640025. SamsunDepolEMTpcaret) Tel 32197 Erîufum Bolge ŞeflıSı T9 14481 Burea Botge Şeflığı Tel 2063 512082 40
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear