26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER kusu ve özellikle sivil mimarhk örneği olan konutlar bu hızlı degişim içinde kaybolmaya mahkum olmak tadır. . Ulaşım isteklerini karşılayabilmek amacı ile ilk akla gelen çözüm, yollann genişletilmesi ve genişletmede tek tercih de yol üzerindeki ağaçlann kesilmesi olmaktadır. tstanbul'da BeyazıtAksaray arasında çift sırah çınar ağaçlan, Yeniköy'deki yol üstü çmarlan yol genişlemesi için ortadan kaldınlmışlardır. Çok yakın bir sürede, Kuruçeşme'de kıyının kömür depolanndan temizlenmesi ve açık alan olarak kamu yaranna tahsisi ne kadar doğru ve yerinde bir uygulama ise böylesine bir kullanım için önemli bir öğe olan ortadaki asırhk çınar ağacının ulaşım için kesilmesi de o derece bir büyük hatadır. Ahmet Hamdi Tanpmar Beş Şehir kitabınm tstanbul bölümünde ağaçlar için şöyle der: "Eski tstanbul'da mimarinin saltanatına rekabet eden başka güzellik vaısa o da ağaçlardır. Fakat buna rekabet denebilir mi? Doğrusu istenirse ağaç mimarimizin ve bütün hayatımızın en lütufkâr yardımcısıdır... tstanbul gittikçe ağaçsız kalıyor. Bu hal aramızdan şu veya bu âdetin, geleneğin kaybolmasına benzemez. Gelenekler arkasmdan başkalan geldiği için veya kendilerine ihtiyaç kalmadığı için giderler. Fakat asırhk bir ağacın gjtmesi başka bir şeydir. Yerine bir başkası dikilse bile o manzarayı alabilmesi için zaman ister... Bir ağacın ölümü, büyük bir mimari eserin kaybı gibi bir şeydir." Daha yoğun bir yapılaşma ise, kentlerimizde var olan doku, taşmmaz kültür ve doğa varlıklan, kentin özgün karakterini veren yollar, sokaklar, duvarlar, konutîar, hanlar korunması gerekli olan sivil mimarhk örnekleri arka arkaya kaybolmaktadır. Esasında "Kentsel Sit" korunması gereken bir kültür varhğı olarak bir bütundür. Kentsel mekân öğelerini aynntılanyla içerir. Yol hizasındaki geri çekilmeler, öne çıkmalar bahçe duvarlan, mescit, cami, turbe, çeşme, yol kaplaması, ağaçlar, bahçeler vb. özgün yapısal karakteristikleriyle sosyoekonomik ve kültürel durumu, bir kuşaktan öbürüne aktaracak olan tüm binalar, bir bütundür. Bir kent sadece saraylan, külliyeleri, camileri ve sadece önemli binalarıyla bir kent değildu. Mütevaa konutlanyla, dar sokaklanyla ve her türlü mekânsal öğeleriyle bir bütün oluşturur. Kenti kent yapan öğeleri birbirinden ayırt etmek yanlış bir değerlendirmedir. 4 MAYIS 1989 pı yoğunlugunu ve binalann katsayılannı arttıran tutumunda, kenthlerin konuya bakış açısmda, bir sivil mimar örneğine sahip olan kişinin binayı değerlendirmesinde, korumaya yeterince istek, inanç ve bilinçli bir yaklaşımın mevcut olmadığını göstermektedir. Bu konuya yeterince önem verilmemekte, genelde değişim ve gelişme sürecinde ekonomik degerlendirme, kültür ve doğa varuklannın tHkemizde, yerel yönetimlerin son yıllarda bayındırhk korunmasma göre üstünlük almaktadır. 2863 safaaliyetlerindeki tutumu kenti koruyarak yenileme yerine tümüyle yıh Kültür ve Tabiat Varhklanm Koruma Kanuyenilemek olmuş, daha büyük, daha yüksek binalar, daha geniş nu'nda taşınmazlann korunması için taşmmaz külyollar inşa etmek, kent içinde kentlerarası ulaşım yolu kavşaklarının tür varhğı örnekleri aynntılı bir biçimde sıralananlamı ve yine de bina uygulamalarına yer vermek yeğlenmiş ve kentli için yapılması gereken mışsa da koruma kül olarak kapsamıkorumada bir ölçüsundedir, bir kentsel bütün faaliyetlerde kentin ve kentlinin ölçek ve boyutu ihmal edilmiş, sokak, bir mahallenin bütün halinde korunması zoriuklar göstermektedir. Anılan kanunun 7. madzedelenmiştir. desinde belirtihniş olan "devletin imkânlan göz önünde tutularak, örnek durumda olan ve ait olProf. HANDE SUHER İTÜ Mimarhk Fakültesi duğu devrin özelliklerini yansıtan yeteri kadar eser, korunması gerekli kültür varhğı olarak belirlenir" Ülkemizde, kentleşmesanayileşme sürecinde ge malan ve tarihsel çevrenin sadece ekonomik bir te ifadesinde "yeteri kadar eser" deyiminin koruma lişen çeşitli i$levlere mekân veren kentlerimizdir. Bu melden ve sadece turizm yönünden değerlendiril olayı için destekleyici olduğu kuşkusuzdur. Korunsüreç içinde kentler sayıca artmakta, nüfusça bü mesi yeterli olamaz. Kentlerimiz ülkemizin içinde ması gerekli kültür ve tabiat varlıklan korunmahyümekte, alanca yayılmakta ve kentsel mekânın dü bulunduğu kalkınma sürecinde sadece ekonomik dır, örnek olarak bazüanm seçmek koruma olayızenlenmesinde (orgartizasyonunda) sorunlar orta katkılanndan ötürü değil, aynı zamanda kültürel na yardımcı olamaz. ya çıkmaktadır. Bu sorunlar genel çizgiler içinde, katkılan yönünden değerlendirilmeli; kültürel mibannma alanlannda karşüanamayan konut talebi, rasımızın korunması ve geliştirilmesi gereği, kal Gelecek kuşaklara bakımlı bırakış bu duruma bağlı olarak plan dışı yerleşme alanı bi kınma planlannın kentleşme ve yerleşme politikaçiminde gelişen gecekondu alanlannın ıslah edilmesi larında bir ilke olarak belirtilmeli ve alınması geKentlerimizin tarihsel gelişme sürecinde kazangeıekli yerleşme duzeni, kentin genelinde sosyal ve rekli önlemlere yer verilmelidir. mış olduklan kültür varlıklan içinde, o kenti orateknik altyapıya ilişkin yetmeyen hizmetler ve doda yaşayarak yapanlann oturduğu sivil mimari örYerel yönetimlerin ve kentlinin koruma olayına neği olan konutîar büyük önem taşır. Bugün bunatılar ve kentsel mekânın özgün karakterini oluşturan öğeler olarak kültür ve doğa varbklannın yi ilgisi ve bunu değerlendirmesi konusuna aşağıda, tün dünya için yaygın bir olay olan kentlerde topbaa bulgulara yer verilerek yaklaşım getirilecek lanma ve kentlerin büyümesi olayı için kentlerin sitirilmesidir. tir. vil mimarisinin korunması ortak sorundur ve görKanımca konut açığı, gecekondu alanlannın ısdüğumuz örneklerle yerel yönetimler bu durumu İmar planına sahip 865 belediyeye yöneltilen so ortak miras olarak korumak azmindedir. Avrupa lahı, sosyal ve teknik altyapıya ilişkin yetmezlikruşturma (anket) ile geliştirilen bir araştınnada, Ulkelerinin eski kent merkezlerinde kentin bütün ler zaman içinde çözüme kavuşturulabilir; fakat hızlı kentleşmenin getirdiği ve özellikle kent raer (Suher, Çetiner 1970) belediye sınırlan içinde "do yapısal özelliklerinin yansımadığı konut binalan kezindeki yerleşme dokusundaki yıkıp yerine da ğal değerler" ve "tarihsel değerler"in "var olup çağdaş kullanım ve yaşayan bir çevre içinde konut ohnadığı" ve "değerlendirilip değerlendirilmediği" olarak ya da binanın mimari karakterini bozmaha yogun bir yapılaşma Ue yeni bina yapma faalikonusunda yöneltilen sorulara ahnan yanıtlar, o yan bir fonksiyonla geliştirilmektedir. Ahnanya, tnyetlerinin, bu yerlerde kültur ve doğa varüklanndönemde, Türkiye genelinde, belediye sınırlan içinda yapuğı tahribat en büyük sorundur, çünkü ka de belediyelerin *!t 53 oranda doğal değere sahip giltere, ttalya, Fransa, Isviçre, Avusturya'da pek çok ömeğini verebileceğimiz ortacağ kenti meydanyıplan yerine koymak mumkun olmayacaktır. olduğunu ve % 74.7 oranda da değerlendirildiği lan, sokaklan, konutlanyla beraber bir bütün olani, % 56 oranda da tarihsel değere sahip olduğuyaşatılmaktadır. taş Genel poütika içinde koroma olayı nu ve % 78.3 oranda değerlendirildiğini göstermek rak üzerinde kalmamışIkinci Dünya Savaşı'nda çetaş Varşova kentinin ortacağ tedir. ancak korunulacak bölgede var olan binala kirdeği, her ttlrlü bezemelerine kadar yeniden inşa l3'üncü Beş Yühk Kalkınma Planlan'nda kent ra sonradan belediye fen heyeti veya belediye mec edilmistir. sel koruma ve geliştirme konusu yer almamakta lisi karanyla kat ilave verilip verilmediği sorusuna dır. 4. Beş Yühk Kalkınma Planı'nda çevre öğesi da % 19 oranında ve en yüksek oran olmak üzere Bütün bu merkezler sunum ve istem (arz ve tane yer verilmekte ve "tarihi çevrenin ve önemli sa Karadeniz Bölgesi belediyelerince ve öbur beledivaş alanlannın, kırsal ve kentsel dinlenme bölge yelerce yanıt "evet"tir. Bu durum 10 yıl sonra ya lep) yasasına göre kentin en fazla istem çeken yerlerinin saptanması, iç ve dış turizrne yönelik ola pılan bir doktora tezi (Zeren, 1980) bulguları ile leridir. Bundan ötürü belediyeleri zor bir çözüm rak değerlendirilmesi çalışmalanna hız vereceği" karşılaştınldığında, bu süre içinde belediyelerin var olan özenli koruma ve yenileme yerine, bu eski cevvurgulanmaktadır. 5. Beş Yıllık Kalkınma Planı' olan tarihsel ve kültürd varhklannın konınmasında reyi yıkarak yüzyıumızın gereklerini karşılayan yeni nda "kalkınma ve sanayileşmenin sonucu olan davranış biçimlerinde olumlu bir değişme ve geliş binalar inşa edebilirlerdi. Fakat hiçbir yerde bu çökentleşme boyutunun mümkün olan en olumlu bi me gösterdiideri saptanmaktadır. Koruma alanının züm yolu seçilmemiş, yerel yönetimlerce bu ortak çimde yönlendirUmesi" ilke ve önlemler içinde ifade sınırlandınlması kavramı gelişmiş fakat geçen sü mirasın gelecek kuşaklara bakımlı bir şekilde intiedilmektedir. Bu yönlendirme, gerek sosyal altya re içinde çoğunlukla koruma alanı özgün karakte kali tercih edihniştir. pı gerekse ekonomik gelişmeye katkısımn arttınl rini yitirmiş ve köhneme bölgesine dönüşmüştür. Ükemizde, yerel yönetimlerin son yıllarda bayınması amacıyla, kentlerde hizmet standardıru ytlkdırhk faaliyetlerindeki tutumu kenti koruyarak yeseltecek yatırım ve politikalara daha fazla agırbk 10 kent ölçüsünde yapılan ve sonuçlanmakta olan verilmesidir. Bu, kentlerin durumuna, sosyal ve tek bir yeni araştırma (Zeren, 1988) geçici sonuçlan nileme yerine tümüyle yenilemek olmuş, daha bünik altyapılan ve kalkınmaya ekonomik katkılan göstermektedir ki, esas sorunlar, etkili koruma ve yük, daha yüksek binalar, daha geniş yollar inşa etmek, kent içinde kentlerarası ulaşım yolu kavşaknın arttıruıu yönünde bir yanaşımdır. Tarihsel çevplanlama kararlan ve düzenleme stratejilerinin ek larının uygulamalarına yer vermek yeğlenmiş ve renin ve önemli savaş alanlannın saptanmasına yösikhğinden çok yetersiz parasal olanaklara ve kent kentli için yapılması gereken bütün faaliyetlerde nelik yanaşıma gelince, bu da sadece iç ve dış turizm yönünden ağırlıklı bir değerlendirmedir. Kent linin korumaya ilgisizliğinden kaynaklanmakta, kentin ve kentlinin ölçek ve boyutu ihmal edilmiş, sel ve kırsal açık alanlann gelir getirici tesislere tah ekonomik basınç altında, koruma alanı içindeki ko zedelenmiştir. sisleri, tarihsel, mimarhk ve sanat değeri olan ta nutlarda oturanlar, çoğunlukla konutlarını haraYerel yönetimlerin, güncel boyutta sakıncalarışınmaz kültür varhklannın yapişletdevret sistemi biyete terk etmektedir. nı çok duyumsattığı için ulaşım sorununa öncelik içinde geliştirilmesi, kentsel alan içinde bir parsele vermesi, yerinde bir davranıştır. Ancak ulaşıma birden fazla bina yapılmasına olanak getiren ya Yanlış tutumlar, uygulamalar.. egemenlik tanıyarak kentlinin böylece taşıt araçsal durum, imar mevzuatına aykın binalara uyguSoruşturmalar (anketleı), gözlem ve incelemeler; larınca tutsak edilmesi doğru değildir. Ulaşım için lanan ve Af Yasası olarak bilinen yasa ile kentsel yollann genişletilmesi sonucunda, kent sadece yolçevre içinde imar planı hükümlerine göre daha yo ülkemizde yerleşmelerimizde kültür ve doğa var lar ve ulaşım meydanlan topluluğuna dönüşme tehhklannın korunması için kalkınma planlannın ğun, daha yüksek inşa edilmiş binalann af kapsalikesi içindedir. Hızla seyreden bu ulaşım içinde mı içine alınması, 'afla beraber bu uygulamala kentleşme stratejisi ve yerleşmegelişme ilkelerinkenth yaya serbestliğini kaybetmekte, kamulaştınn kente yayüması, bu politikalann mekânsal uy de, yerel yönetimlerin plan stratejilerinde, imar plagulamalandır. Kentlerimizdn sadece kentleşme sü nmı hazırlayanlann ve plan uygulayıcısı olarak yerel rılarak açılan yollarla kent ölçeği kaybolmakta, recinde ekonomik katkılan yönünden önemli ol yönetimlerin koruma olayını ne derecede etkileye kentsel işlev (fonksiyon) o yöre için ne olursa olceğini düşünmeden var olan kent dokusu içinde ya sun, ulaşım içinde erimekte, kentin özgün yapı do Beleclrve Başkaıılaruıa BirÇagrı * PENCERE 1 Mayıs 1989 günü istanbul'da yaşananlar kanlı, acılı, ilkeldi. Olan bitenler dünyaya yansıdı; Türkiye'nin yüzüne yeni bir aytbın gölgesi düştü. Hürriyet Başyazarı Oktay Ekşi soruyor: ".. Kimi sivil, kimi resmi üniformalı birçok polis birinin elinde de akrep denen otomatik silah vardı tabancalannı halka doğrultmuş, kurşun yağmuruna tutuyorlardı. Hangi yetkiyle?" Güneş Gazetesi soruyor: "1) Motosikletini durdurup çevreye kurşun yağdıran trafik polisi kim? 2) İki otoyla gelip kalabalığa ateş eden 8 sivil, emri nereden aldı? 3) Neden hakiki mermiler kullanıldı? 4) Plastik mermi vardı da özellikle mi kullanılmadı? 5) Daha önce açıklandığı halde neden boyalı su ve kaikanla müdahale edilmedi? 6) Orakçekiçli bayrak açan iki sivil polis miydi?" Basının tutumu genelde olumludur, ama olayları saran sisi dağıtabilecek midir? 1977'deki "Kanlı 1 Mayıs"\r\ üstünü örten "osrarperdesi" şimdiye dek aydınlanabilmiş değildir. Taksim Meydanı'nı dolduran halka, Sular İdaresi'rim duvarları üzerinden yaylım ateşi açanların kimliği bugüne değin belirlenebildi mi? Sanırsmız ki Türkıye'yi ecinniler yönetiyor; sırası geldiğinde görünmez bir el ortalığı karıştırmak için devreye giriveriyor. •# 1989'un 1 Mayısı'nda halka ateş eden polislerin fotoğraflan gazetelerde yayımlandı. Kimileri, kusuru polisin eğitimsiz oluşuna bağlamak eğilımindedir, ama fotoğraflara bakınca, hem giyim kuşam hem davranış biçımleriyle silahsız insanlara yaylım ateşi açan polislerin iyi eğitilmiş olduklan görülüyor. Maşallah, yere çömelerek iki eliyle tabancayı kavrayıp kalabalıkta hedef gözeten, mığferli, deri ceketlı görevlıler var. Üstelik gösterıciler çok uzakta, ortalıkta telaş edecek bir durum görülmüyor, tabancalı polis de serinkanlı... Polis eğitiliyor. Ama nasıl? İşin püf noktası burada odaklaşıyor; çünkü polis yanlış eğitiliyor. 1 Mayıs'ta cinayet işleyen görevlilerle tüm polisi bütünleştirmek ayrı bir yanlışa yol açacaktır. Emniyet örgütü çok boyutlu bir kurumu simgeler; trafikten uyuşturucuya kadar bölümlere ayrılır; karakol polisinden şubelerdeki uzmanlara değin bir yelpazede yayılır. Bu yelpazede halkı düşman gıbi görenden, ruhsal bunalımım sanıklara işkence yaparak dengeleyene kadar her türlü insan vardır, ama bütün polisi aynı kaba koymak yanıtgı olur. • İzmirli bir okurum, isveç Polis Sendikası Başkanı G. Gunnmdnun "Polis Hattası" nedeniyle verdiği bir demeci göndermiş, okurken altını çizdiğim satırları yayımlıyorum: "Anayasal haklar kimi ülkelerde anayasal suç sayılabiliyor. Ayrıca 'her toplum kendi polisinı yetıştirir1 görüşü de yaygındır. Eğer böyleyse, polisler de yaşadıklan siyasal düzenin kurbanıdırtar. Demokrasilerde temel hak ve özgürlükler olmazsa olmaz' denirken; otoriter düzenlerde bu hak ve özgürlükler bir 'tehlike' olarak görülmektedir. Işte bu otoriter düzenlerde iktidann aracı olarak asağılayıcı bir görev yüklenen polis. siyasal muhalefetle savaşmak •zorundadır." İsveç Polis Sendikası Başkanı Gunnmo, sorunun bam teline dokunuyor "Sendikal örgüttenme, Birleşmış Milletler karartanna göre te~ mel insan hakları ve özgürlüklerı arasındadır. Polislerden kendilerınin sahip olmadıkları insan hak ve temel özgürlüklerıni korumalarını istemek ise bizleri gayri ciddı bir durumla karşı karşıya getirir." 1 Mayıs 1989'da yaşananlann suçunu polise yüklemekle bu iktidar sorumluluktan kurtulabilir mi? Eğer çağ atlamak istıyorsak polisin sendikal özgürlüklerıni tanımak zorundayız. Polis!.. Sonuç Bize bırakılmış olan ortak mirası bizden sonrakı kuşaklara koruyarak tevdi etme görevimizdir. Bu görevi özellikle kamu kullanımındaki binalar olarak saraylar için TBMM, dini binalar olarak külliyeler, camiler, medreseler, türbeler için vakıflar, askeri binalar, kışlalar için Milli Savunma Bakanlığı üstlenmiştir. Ancak sivil mimari ömeği olan konutîar, köşkler, yahlar, ticaret hanlan adeta sahipsizdir. Miras yoluyla bölünmüş, ev sahipleri yaşlanmış, ölmüş, gençleri başka kentlere göç etmiş, hanlar, odalar ölçüsünde sahiplenilmiş ve bakımSLZ kahiuşlardır. Oysa onlar bizim tarihimizdir, korunmaları için sahip çıkmahyız. Bu sahiplenme belediyelerimizin görevi olmalıdır. Özellikle sivil mimarhk eserlerinin konınmasında görev bilinci belediyelerimizden doğmalıdır. Kentli adına kentin yöneticisi olarak bu konuda önderlik etmelidirler. Yerel yönetimlerce, kentin özgün yapısal karakterinin tüm mekânsal öğeleriyle bir bütün olarak korunup yaşatılabilmesi için bir planlama stratejisi kurulmah ve korunması gerekli konutlann sahipleri özendirilmelidir. Bu özendirme de kanımca, onarıma katkı payı için Toplu Konut Fonu'ndan yararlanma mümkündür ve fonun amacına tümüyle uygun ve gerekli bir uygulamadır. Ortak mirasımız olarak korunması gerekli kültür ve tabiat varhklarımıza belediyelerimizin sahip çıkmaları, onların korunmalan yönünde tek ve olumlu çözüm olacaktır. EVET/HAYIR OKTMAKBAL MfldBR OZGUN MUZIKYAPIM SUNAR • • • • VEFAT Sevgili varlığımız, emekli öğretmen 1 Mayısları Emekçiler Yaşatacak Çekmiş tabancasını hedef gözeterek ateş edryor biri. Kalın sopasını rastgele indiriyor başka biri. Sivil giyimli bir görevli de basmış tetiğe. Bir genç kızın çevresine yirmi kadar görevli toplanmış, saçından sürüklüyorlar... Kanlar içinde yüzler. Yere serilmiş ölümcül bir genç. Beyrut'tan ya da Filistin'den bir görünüş sanki.. Neymiş, 1 Mayıs Emek Bayramı'nı kutlamak için gençler, işçiler bir yürüyüş yapmak istemişler. Oysa 1 Mayıs Bayramı 12 Eylül komutanları tarafından kaldırılmış. Atatürk'ün kurduğu bir bayrammış 1 Mayıs. Adı ilkyaz Bayramı imiş. Ama bayrammış, bir dinlenme, eğlenme günüymüş. Dünyanın her yanında emekçiler bu gün gelince toplanırtarmış, yürürlermiş, sonra da kendi aralarında oyunlar oynarlarmış... Şimdi, 1 Mayıs, ne İlkyaz Bayramı'dır ne de emekçinin bir kutlama günüdür. Nedir peki? Zorbalığın egemen olduğu bir gündür. Emekçiler, gençler bu emek bayramını kutlamak isterier, ama karşılarına güvenlik güçleri dikilir. Buyruk yukandan gelmiştir. Hayır 1 Mayıs'ı kutlayamazsınız, hayır bu sizin bayramınız değildir, hayır emekçinin eğlenmek, sesini duyurmak hakkı yokturl Böyte derler tepedekiler! Oysa 1976'dan 79'a kadar düzenli biçimde kutlandı 1 Mayıs. O kanlı 1977 1 Mayıs'ı dışında 76 ve 79 1 Mayıslannda en küçük bir olay bile çıkmamıştı. Aradan on yıl geçti, bakıyoruz kafa yine aynı, düşmanlık yine aynı. Hatta bu kez daha da beter. 1977'de silahlar patlamıştı, ama kimdi tetiklere basanlar pek belli olmamıştı, ama 1989'un 1 Mayısı'nda açıkça ortadadır tetiğe basanlar. Bunlar, 21.75'lik ANAP iktidarının Başbakanı'nın, İçişleri Bakanı'nın, valisinin, emniyet müdürünün verdiği buyruklara uyan güvenlik güçleridir... Bu ne acırnasızlıktır, bu halka nasıl bir düşmanlıktır, anlamak güç! İsrail'de bile başkaldıran Filistinli gençlere ateşli sllahlarla ateş edılmıyor. Taş atan Filistinlilere plastik mermiyle, copla sopayla karşılık veriliyor. Ama 1 Mayıs 1989 günü istanbul sokaklan kana boyandı. Oysa gösteri yapan emekçilerin elinde silah yoktu Gösterciler durup dururken polise saldırmadılar. Güvenlik güçleri gösteri yapanlara karşı saldırıya geçmemiş olsa, kanlı olaylar patlak vermeyecekti. Suç kimdedir? O ateşli silahları kullanarak yurttaşları yaralayanlarda mı? Bence değil.. Her seye başvurup 1 Mayıs gösterilerıni önleyin, diye emir verenlerde... Kolluk güçlerinde görev yapanlar da birer emekçidir. Uygar ülkelerde polis sendikaları var, hatta subay sendikaları bile var. Yine uygar ülkelerde polisler hak aramak için grevler yapıyorlar, gösteriler düzenliyorlar. Geçenlerde TV'de de izledik haklarını aramak için toplu yürüyüş yapan polıslere karşı polis güçlerinin kullanıldığını, polislerin birbiriyle çatıştığını... Ama oralarda silah sesi duyulmadı yine de yumruklar, sopalar, coplar konuştu. 28 Nisan 1960 günü Menderes iktidarının emriyle istanbul1 da gençler polis kurşunlanyla öldürülmüştü, sakat bırakılmıştı. 27 Mayıs'tan sonra anımsanm, istanbul polis örgütünden bir kurul gazetelerı ziyaret ederek 28 Nisan kanlı olaylarından kendilerinin sorumlu olmadıklarını, gerçek suçluların o emri verenler olduğunu söyleyerek, kendilerine sürülmek istenen katillik lekesinden kurtulmak istemişlerdi. Kolluk güçlerinde görev yapanlar hiçbir zaman silaha başvurmamalı. Karşısındakiler silaha başvurmadıkları sürece... Ama sana taşla, yumrukla karşılık verenler olursa sen de tepeden gelen emre uyarak aynı biçimde davranırsın, ama siiahla asla... Şimdi bu kanlı olaylann suçlusu daha doğrusu suçlulan kimlerdir? En başta 1 Mayıs Bayramı'nı yasadışı kılanlar; 1 Mayıs^ ın bir emek bayramı olarak kutlanmasını önleyenier; emekçilerin yürüyüşüne izin vermeyenler... Birkaç gün önce Cağaloğlu sokaklan, caddeleri namaz kılmayı bir çeşit gerici başkaldırma olayına çevirenlere, yasa dışı yol sokak işgalleri yapanlar a karşı (Arkası 17. Sayfada) MÜZEYYEN PAMİR'i kaybettik. Aziz naaşı 4.5.1989 (bugün) Suadiye Camii'nde kılınacak öğle namazından sonra Içerenköy'deki aile kabristanına defnedilecektir. EŞt VEHBİ PAMİR KIZI ELGİZ PAMİR OĞLU ÜMİT PAMİR Felek beni adım adım kovaladı MAJÖR PLAKÇILIK IMÇ 6. Blok Mo 6506 Unkapanı istanbul Tel. 5)2 56 32 Birikim Âylıfe s o s y a l ı s t k ü l t ü r B U G U N B A Y I L E R D E Oeğerlerın sığlaştığı, düşünmenın bıraz da sıkıcı bir !üks haline geld' d e rg ı s ı ğı, ıçerıksız ve 'mamul' modalann hayatımıza yön vermeye başlad.ğı bu dönemde, geleceğın 'planlanması'sosyalıstler için önce toplumsalkımlık ve toplumsal ahtâk düzeyinden başlaması gereken bır uğraştır. Murat Belge 26 Mart olayı yeni bır kitlesel hareketlılığın gelmesıe olduğunu ıfade ALİ ÇAKIR 13 Nısanda Finlandiya'da doğdu Dostlara mujdelerız SİRKKAYILMAZ ÇAKIR (MEHMET DALQ) O devrimci sol güçlerin 1 Mayıs mücadele gününde şehit düştü. Yeni ÇÖZÜM okurlarını, emekten, insanca yaşamdan yana olan herkesi cenaze törenine bekliyoruz. Yeni ÇÖZÜM Dergisi Bana Ama Belki Ama bir şey söyle kendi dilinden olsun anlamam dediğini senin dilinden olsun. ediyorsa, onun gerçek bir arayış ha reketıolabılmesı, birçözümumudu ta 9 yıl sonra yeniden çıkıy o r B ı r i k ı m Y a y ı n l a r ı Kuçukayasolya Cad No 1719/A 34400 şıyor olması için, bır öncekınden, ya nı 1970'lerdekinden çok daha yuksek bir eylemlilık halı göslermesı gerekeceklır 0 yükseklıktekı bır hareketın oluşumunda maya olabılmek, o ÖZEL BORA SÜRÜCÜ KURSU Trafikte imtihansız Ağır Vasıta ve Profesyonel Sürücü Bekjesi verilir. Derahane: 343 67 82 Tarabya: 162 08 18 Kozyatağr. 362 47 33 Ingıllere'de Ingilizce'yi ucuza oğrenmek için guvenilir tek yol AUPAİR'lik yapmaknr. İlgilenen 1727 >aşları arasındakı lise mezunu bavanlar: Turkiye'nın ilk AUPMR acentesı Derın Lımited'e baş\urunuz. Beşiktaş. Mazharpaşa Sokak 2 9 158 53 42 1161 43 87 Huvıyet ciızdanımı ve seferberlık görev karlımı kavbeitim Hükumsuzdur ' EKREM ,\fERCA\ arayışı gerçekten yönlendi'eöılme» ıçın bızîat halıtıazır "devnıncı hareket" alanında da bır devrıme kesınlık le ıhttyaç vardtr Ömer Laçiner Kımı adamlar zannettiler ki Kemal Ta rıh'den başka tarih yoktur. Bunun karşısma bız Bınkım'te çıktık Bırikım Türkıye'nm uluslararası bır bunyede yaşamasına öncülük etme davasına çıktı. Çunkü bu kapalı havuz denılen Türkıye'nm kapalılıktan çıkarılması M.ŞİRİN TEKİN'İ katledilişinin 2. yıldönumünde saygı ile anıyoruz. 1<WI. ^IL INV DK\RlMC.t ^ l RTSE^ER OĞREINtlLER \DINA SEIAMİ ERE> gerekıyordu.. Türkiye kapalı bır havuz değildir. En azından içinde alabalık laryaşar. Sulıanahmet İSTANBUL Can Yücel Tel 5121734
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear