24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/10 HAVA DURUMl Adana . . ^ » . ™ , Gml MüdurSJündm HmB Mg*K f*t. bulun MfceMntt p»pt w p * Muftı Itarmntan dofctufeodnb,Iç Q K Iç AmMu Mrintz bMg kınuı kuayi t * * u * w k 0 * k H saM0yu&nM Ounta önml Mr deftfctt oknmok. Kagk hnda kuay w i d k doOudı gtray v» M t e i om * v w * * f e ' ı ywyvm m r t •MCtk.OtflbMmtok DaOu esecek. Oena mutedıi yw yef kaba dalgalı, daıga yOkseUıjl 12 m yer y«r Bat KmMz. Mvmn w Eflrtı pcytariın dgtr M M ı t t g M M * v» lo 23 Bat Karadenirt* 34 m. görüş uzaKıJı 10 km. y a j ç anında 35 Km dC(M) 35 Bd KaııMz ttamara M EgM> dotayında buluiacak. 'An (Mlu'nde hara az bulutto ve aç* gaçecek. Ruz 74 kmvMnk a t t »21. M Kndatt. 0 * güney «e batı yönlranjen hafil ara sıra « t e kuvvem eseca*. GAI nafif Marmara w EgeUe 2840 deriz m* fnzta çatantılı gârife u a K ı * 10 km. dotynda bukjnacak p Adıyaman «ycn **• Aırtara Anttky» AnUya »rMn 33° 17° Erainca/ı 25° 14° Eramjm HABERLERİN DEVAMI TURKIYEDE BUGUN 36° 19° Diyaıtalor B 33°12°M*»sa 23°15°Wme 8 24° 11° K.Maraş B 29° 17° Y 34° 18° Y 33° 22° B 28° 15° B 31° 11° Y 28° M» B 21° 13° Y21°15° Y 22° 16° B 34° 18° B20»15° Y 24° 13" B 22° 14° B 21° 15° Y 31° 21° B 20° 15° 8 23° 8° Y 25" 12° Y 20° 15° 23 MA YIS 1989 T t ^ " i " ^ 7 " ' enıngraa »Berhn ^g ^ ^ Madrfö l mZunh .«v •Belgrao J ^floma ^ D'JNYADA BUGUN AmsMamB 24° Anmn 8 34° Mra Y 29» BaSbK B 3B° B « a * m 8 25° B 2S° B 26° S 24° B 25° B 25° Y25° B 26° Cmn B 27» Oddi 8 38° Dub^ı B 39° FnMd B 25° 8nn« HflkMd KMre KopanMg KUn Leflmsa Uringrad Londfj 25° nsk&iK Ovgtt BHis Bolu Burea ÇanattaM Conım 28° 14° Gınanttp B 34°1S°M0d« 33°20°Sresun B 22°14°0rdu 33° 18° GOmuşh*» Y 28° 4°K» 25° 10° HakMri B 26° 13° Samsun 30° 17° Ispam B Z7°12°S*t 27° 12° Isttntol B 22°M°Slnop 2S°13°izmir B 30°11°K»rs B 24° 26° 6 ° Kas&moflu B 24° 13° KayMfi Y 25° 14° Kırttaral B 25°12°Uşak > 24° 15° Kbrça V 27" 13°\*n 28° 14° Kütahp B 30°16°Matatya B 31° 11° y Y 29°11°M«i5in B 25° 2°Mı#a 2S°13°Muş ••O.öön / ' Sofcı Mosto» Mur* NmrVbrlc Oskı Paris Prae Kyad fkMTM <f3 V runus Kahıre» • Şjm B 33» tas B 18° B 24» M n a d * B 20* B 24° A 34° Zurih Şam VMv Y 17» B 23» B 28° B 24° Y 24° Y 23° B 26° e 27° B 20° B 28° Y 25° B 23° B 27» Y 25° B 34° B 27» 823° Y 23° B 27° B 23» 24° B 26° MUSIAFA EKMEKÇİ ANKARA NOTLARI Doğrucu Ataç BULMACA SOLDAN SAĞA: 1/ Halk arasında arseniğe verilen ad. 2/ Edebiyatta etkiyi çoğaltmak için bir şeyin tersini söyleyerek aJay etme... "O yer" anlamında kullanılan sözcük. 3/ HamamböceJi. 4/ Tarla suun... Bir renk. 5/ Yabanarmudu... Eski dilde güç, kuvvet. 6/ Bir nota... Kolaylıkla aldatılabüen... Eski Mısır'da güneş lanrısı. 7/ Kraliçe... Elçilik ve konsolosluklarda çalışan koruma memunı. 8/ tyi yaşamak için gerekli her 5«y... Birdenbire. 9/ Pencere ya da kapının üst yanında bulunan ve havalandırmaya yarayan aplır kapanır bölüm. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Tıvşankulagı da denen ve beyaz, perabe ya da şaraprengi çiçekler açan bir bitki. 2/ Karakter... Yerği. 3/ Savaşlarda giyilen arh... BagırsakJar. 4/ Makbul bir sıcak ülke meyvesi... Notada durak işareti. 5/ Afrika'da bir ırmak... Aruz ölçüsünde biı dizeyi ölçünün parçalarına göre ayırma. 6/ Bir hayvan... Bir nota. 7/ Tarla, bahçe ya da mandıra kapısı... Saniyede bir jullük iş yapan bir motorun güç birimi. 8/ Neoplazma... Anadolu'nun kırsal kesiminde erkekler arasmda düzenlenen yaren toplantılarına verilen ad. 9/ Yunanlı tarihçi Ksenophon'un, "On binlerin dönüşü"nü konu alan ttnlü yapıtı. Özallar Hasbahçede Sonbahar'ı durdurttu liınusia daha iyi ilişkfler AHMET TAN TUNUS Başbakan Turgot Özal'ın "Tunus seferi"nin amacı ve sonucu sıkılsa sıkılsa şöyle: "Burgiba'yı, darbeler tarihine en özgiin katkı ile (doktor raponı) geçiren Zeynel Abidin yönetüniyle en üst düzeyde ilk teraas." Heyette ANAP'lı ve SHP'li milletvekillerinin yer alması, 40 küsur işadamının bulunması bu gezjyi "fonnalite riyareti" olraaktan çıkaramıyor. 100 kişilik heyetin devletişadamlanbasın diye üçe ayrılıp birbirinden otomobille yarını saat uzakta otellere yerleştirilmesi de geziyi iyice turistik hale dönüştürdü. Tunus başbakanının önceki gece "Türkiyeli meslektasına" verdiği yemeğin ortasında sofrayı aniden terk etmesi azıcık heyecan yarattı. Sonra iş anlaşıldı. Fas'taki Arap zirvesine Libya lideri Kaddafi'nin katılmayacağı ve Tunus Devlet Başkaru'run bu sabah (dün sabah) aniden Libya'ya gideceği kendisine bildirilmiş. Bunun dışında gezide heyecan yok. Heyecanın olmaması için adeıa gayret harcaruyor hem Tunuslu hem Türk yetkililer tarafından. Özal'ı Hilton Oteli'nden dün sabah çıkarken çeviren gazeteciler Tunus'u, erken seçimi bir kenara iterek hiç değilse Sovyet pilot hakkında bilgi almak istediler. Özal güler yüzlü ve sevecen olmaya özen göstererek "Şimdilik hiçbir $ey yok, merak etmeyin" aniamına başını sallayarak otomobiline binip uzaklastı özal'm, yemekte yaptıgı konuşma, fırında çöl kuzusu, Mağrip pilici çorbası, tavada karidesli Tunus balığj ve Arap tatlılanrun yarattığı mahmurluğa rağmen ilgiyle izlendi. Özal konuşmasında bu ziyaretin TürkTunus ilişkilerinde kesin bir dönemeç teşkil edeceğini anlattı. Ancak özal'ın bu sözlerine rağmen TürkTunus ticareti 100 milyon dolar gibi fazla çarpıcı olmayan bir düzeyde seyF ANKARA (CumhuriyeC Biiro belirterek "Kendisiyle konuşup, su) Sabah Gazetesi'nin "Has bir miktar beliriedikten sonra gababçede Sonbahar" adlı yazı di zete hakkında tazminat davası zisinin yayını, Başbakan Turgut açacagız" dedi. ÖzaJiJeeşiSemraÖzal'ın başvurulan üzerine, dün mahkeme ka COŞKUIİ OÇ rarıyla durduruldu. Ankara 14. Diziyi kaleme alan Bekir CoşAsliye Hukuk Mahkemesi, s o z k o kun ise yayımn durdurulmasını nusu dizinin yayınını, Özallar'ın "Abdiübamil manDgı" olarak dekişilik haklarına saldırıda bulu ğerlendirerek durdurrna karannın nulduğu gerekçesiyle durdururken yasal dayanağını da ANAP iktikararda, "Basın anayasamızın 28. dannın Basın Yasası'nda yaptıgı maddesi gereğince hürdür ve san değişikliğin olusturduğunu söylesür edilemez. Ne var ki, basının di. "Kendi çıkardıklan kanuna bu hurriyeti ve basın hürriyetin kendilerine karşı olan yayınlarda den yarartanma bakkı da riim hak kullanıyorlar, bu ulkenin ne hale ve hürriyetler gibi sonsuz, mutlak geidiğini gosteren Örneklerden save sınırsız değildir" denildi. dece biridir" diyen Coşkun, Sabah Gazetesi Ankara Temsilcisi Bekir Coşlnın'un gazetede pazar günü başlayan yazı dizisinin yayınının "thtiyati tedbir yolu ile durdurulması" yönündeki başvu. . ru; özallar'ın avukatı Bilgin Yazıcıogln tarafından dün yapıldı. Yazıcıoğlu, Ankara nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi'ne verdiği dilekçede, "Gazetede neşre başJanan yazının çirkinligi, kamuoyuna sunuluş tarzı esef vcricidir. Ben basın mensubuyum, istedigimi yazar, istedigim sözıi sarf ederim. kişilik hakJannı biçbir sınır tanımaksızın rencide ederim deraek, takdir olunacagi üzere anlamsız olup bunun hukuk ve mantıkla bagdaşır tarafı olamaz" dedi. Yazıcıoğlu, kişilik haklan gibi basın özgürlüğünün de anayasal birer hak olduğunu ve bu özgürlüğün kısıtlanamayacağıru belirttiği dilekçesınde, "Müvekkilim Turgui Ozal d a yaptığı açıklamalarda bunu b u şekli ile k a b u l e y l e m e k l e 60 YIL ÖNCE Cumhuriyel 23 MA YIS 1929 Kurban Bayramı nedeniyle gazetemiz bugün yayımlanmamıştır. "Bıınlar bo karan alırken de korktafar. Çiınkü benim yazmak istedigiBi ve onlann da az çok yazacagımı bildikleri bir çok konu var. Bazı önemli olaylar vardı. Artık ben onlan yazabilecefira bekleyecegim. Ben sunu beka n ı liyordum, benim yazdıklanmdan kimlerin fakir fukannın nzkını yagmaladıklannı göriip önlem auriardı. Ama tam tersi oldu. Onlar, kendi cevrelerine karşı tedbir alacaklanna bize karşı tedbir almaya kalktılar. Tiim bu olaylar ülkemizde ne yazık ki hukuksuzluğun ve basın özgiirlügünün olmadığının bir isaretidir. Çok üzgünüm" diye konuştu. rediyor. Tunus'undış ticaretinde Türkiye'nin yeri Özal'ın iktidara geldiği 1983 yılında 47. sırada iken şimdi 39. sıraya yükselmış. özal iki ülke arasındaki dostluk ilişkilerinin bir boyutunu anlatırken de bu ilişkilerin "afleye de yansımış bulundugunu" anlatarak eşi Semra özal'ın TürkTunus Dostluk Derneği eşbaşkanı olduğunu anımsattı. Ancak bu yemek, erkeklere verilen bir mevlit sonrası yemeği gibiydi. Semra Hanım için hanım tarafı ayrı program düzenlediguıden yemekte eşler yoktu. Tunuslu yetkililer ülkelerinin kesinlikle bir tslam cumhuriyeti olmadığını anlatıyoriar. Bu konudaki nüansı şöyle vurguluyorlar: Tunus, dini tslam olan bir cumhuriyet tir. Bu "nüans"tan fazla bir şey anlasıldjğınj söylemek olanaksız. Ama onlar nüans bulunduğunda ısrarlılar. Bu formuiün en aandan devjeti laik alana soktuğu inancındalar. Modern Tunus'un kunıcusu, bagımsızlığı saglayan Burgiba'nın izleri hâlâ ortalıkta. En azından Tunus Dınan'nın üzerinden, cadde ve bulvarlardaki tabelaJardan adı ve resmi kaldınlmamış. Devlet Başkanı Zeynel Abidin, geçen ay kazandığı yüzde 99.3'lük seçim zaferi ile "demokratik" bir lider haline getirmiş kendini. Uluslararası Hilton'un lobisinde bile resimleri asılı. Basbakan Özal, yeni arayışlar içindeki Tunus'un Başbakanı Haddi Bakkuş'la dün resmi görüşmelerini tamamladı. Eu arada Türkiye ile Tunus arasında bir de haritacıhk anlaşması imzalandı. özal'ın resmi temaslan sırasında, geziye "TürkTunus Dostluk Dernegi" esbaşkanı sıfatıyla katılan Semra Özai da boş duımadı ve dün sabah Tunus Kadınlar Milli Birliği'ni zjyaret ederek başkanlığını yaptıgı Türk Kadınını Güçlendirme Vakfı'nın faaliyetleri hakkında bilgi verdi. Mutlu'nun tepkisi Sabah Gazetesi'nin Genel Yayın Yönetmeni Zafer Mntlu, özallar'ın mahkemeye başvurmaI a r l n l s o n d e r e c e antidemokratik •••• • •bulduklarını • •• • "Hani belirterek "•• • kendiieri demokrat, her tttrin rfeştiriye karşı açık fikirliydiler" diye sordu. Mutlu şunları söyledi: "Sayın Özal, daha ANAP'ın kuruluş döneminde yaptıgı konnşmalarda ber turlü eleştiriye açık olduğunu anlatıyordu. Avukatlan aracılığıyla bugün (dün) yaptıgı basvunı bunun gerçekte böyle o\madıgını açıkça gösteriyor. Bizi tedirginlige iten bir başka olay da mahkemenin alelacele bir yayım durdurma karan vermesidir. Bu karan da şaşkınhkla karşılıyonız. Ama şunu söyleyelim ki yasal haklanmızı gerek içeride, gerekse uluslararası hukuk platformlannda sonuna kadar arayacağız. Sabab'ı böyle mahkeme kararlanyla susturmak ancak bir güniagüne miimkun olur. Sabah dogru bildigini yazmaya devam edecektir. " • 30 YBL ONCE Cumhuriyet D.R U mebusların çekişmesi çıkmaza sokacak hareketlerte 23 MAYIS 1959 yetinmiyerek bazı vazifelileri, bu Ortadoğu Jeknik Üniversitesi arada benişahsi târizierine hedef kuruluş kanun tasansı dün tutmuştur. Karma Komisyonda müzpkeresini Hâdiseye sahid olan arkadaşlarım müteakıp koridorda HP. Antalya bilirler ki, bu tahrik ve tecavüzlere Milletvekili Yüksek Muhendis sonuna kadarsabıria tahammül Ahmet Tokuş iie D.P Konya gösterdim, Fakat, Atademir Milletvekili Profesör Hamdi buntarla yetinmeyip işifiili Ragıp A tademir arasında bir tecavüze kadar getirince bir nefis hadise olmuştur. savunmasi zantretiile yaptığım Diinkü olayla ilgUi olarak bugün hareketter Atademir'in bilgisine müracaat ettiğimiz hırpalanmasına sebep olmuştur. Yüksek Muhendis Ahmet Tokuş Dokuz senelik teşriî hayatında bu şunları söylemiştir: çeşit hâdiselerin devamlı Ortadoğu Teknik Üniversitesi kahramanlığını yapmış olan kuruluş kanun tasansı Hükumetin uzun çahşmalanndan Atademir'in hilâfına bir kimseyi incitecek ne söz ne de sonra meydana gelmiştir. Çeşitli hareketlerim olmuştu." yerli, yabancı müessese ve Diğer taraftan, dünkü kavga şahıslarm üniversitenin neticesi yüzünde bant bulunan kuruluşundafaydakm olmuştur. Profesör A tademir de şunlan Halbuki Hamdi Ragıp söylemiştir Atademirin tddialanmn hilâfına mezkür üniversite ve tasansı ile Ahmet Tokuş istismarcıdır. Bu hiçbir şekilde uğraşmamıştır. kanunu patenti altına almak Bundan mütevellit duyduğu sevdasındadır. Birünversite noksanlık hissi ile müessesenin profesöhi olarak bir mebus kuruluşunda ve tasannın sıfatile vazifemi yapmışımdır. hazjrlanışında devamh hizmetkri Tecavüz bütün arkadaşlann gözü bulunan kimselereduşmanlık önünde Ahmet Tokuş'tan hisleri duymağa başiamış ve gelmiştir. Vazifemi yapmaya hücum vesileien anamıştır. bütün zorbalıklara rağmen devam Nitekim, Karma Komisyonda üye edeceğim. Ahmet Tokuş olmadığı halde, komisyonun hakkında başka bir söz söylemeyi toplantısım zaafa uğratacak ve lüzumsuz saymaktayım." GEÇEN YIL BUGUN Bulgaristan'la sessiz uzlaşma Nüzhet Kandemir ile Bulgaristan Dışişleri Bakanı Türkiye ile Bulgaristan Yardımcısı tvan Ganev'in 14 arasındaki uzlama arayışlan, ay boyunca sürdürdükleri gizli gizlilik çerçevesi içinde görüşmeler sağlamıstı. sürüyor. Türk ve Bulgar Cüvenilir kaynaklardan yetkilileri kamuoyuna edinilen bilgiye göre, yansıtılmayan kimi önemli Kandemir ile Ganev kararlara vardılar. Türkiye'nin başkanlığında Sofya'da 911 aldığı ve "geri adım" mayıs tarihleri arasında sayılabilecek bir karar yapılan siyasi içerikli ortak gereğince, Ankara bundan çalışma grubu toplantısmda böyle Türk aztnlığı konusunda taraflar bir yandan ilerde uluslararası platformlarda yapılacak görüşmelerin kampanyanm "tonunu ve gündemini saptarken, diğer dozajım" kademeli olarak yandan karşılıklı olarak azaltacak. Bir göç anlaşmasına birbirlerini rahatsız eden kimi yanaşmayan Bulgaristan, buna konularda önemli tavizler rağmen Türkiye 'ye gelmek verdiler. isteyen Türk asıllı Bulgar Bu arada iki ülke arasında vatandaşlarına kimi sessizce ve gizlilik içinde kolaylıklar sağlayacak. çözümlenen bir diğer sorun Hatırlanacağı gibi Türkiye ile da, büyükelçilik ve Bulgaristan arasında Belgrad'ta konsolosluk binalarmın 23 şubatta iki ülkenin Dışişleri yenilenmesi ve genişletilmesine Bakanları tarafından bir ilişkin karşılıklı olarak protokolün imzalanmasmı, koyulan kısıtlamalann Dışişleri Bakanlığı Müsteşan kaldınlması oldu. 23 MA YIS 1988 dir. Ancak şurası unutulmamalıdır ki bir hakkın başladığı yerde sınırda bir diger hak son bulur. Bu ana kural hukuk ve mantıgın geregidir" dedi. Dilekçede, dizinin hazırlanması "agır kusuıiu ve amaçlı davnunş" olarak da nitelenerek "Kişiler yaptıklan bu saldınlann karşılıgını görmedikçe ve bu saldın hukuk yolu ile engelienmedikçe bundan hukuk ve sonuçta loplum zarar görür" denildi. Sabah Gazetesi sahibi Dinç Bilgin adına bu başvuruya itiraz eden Avukat Ahmet Dindar da dizi ile halkın ve kamuoyunun objektif ölçüler içinde aydınlatıimasının amaçland^gım belirterek kişilik haklannın korunması savına dayanılarak ihtiyati tedbir yolu ile bir yayımn engellenmesinin sansür anlamı taşıdığı ve bunun da anayasanın 28. maddesine aykın Dizide neler olduğunu bildirdi. ttiraz dilekçe alıyordu? sinde, bir yayında basının haber Dizinin yayına başladığı pazar venne ve eleştiri hakkı sınırlanmr aşılıp aşılmadığımn ancak yargı günkü Sabah Gazetesi'nde, söz organlan tarafından yapılacak bir konusu dizide hangi konulann yeT yargjlama sonunda ortaya cıkaca alacağı ise şöyle beürtilmişti: *. A u ı ı v .«^ ı,. ^ "Papatjalar'ın Almanya'da ğı da behrulerek "Gerçekten de o t e W e n kovduklan bakan kimdi? anılan yazı diasinde baber ver S e m r a Hanım, Özal'a niye mek, eleşürmek hakkı suurianıun Boşanalım' dedi? Özal'ın karsıaşıldıgı beHrtilerek yayımıı durdu s ı n a d j k i j e n v e Ç e k ^ b e m ^. ralmasına karar verilmekle, yar y e n b e iediye başkanı kimdi? O gılama yapılmaksızın ve berfaan önemli görev niye MTT'e değil de gi bir mahkeme karan bulamna y e r a J t I dünyasına verildi? Papatdan, hukuka aykınlıgın hakimlik y a J a r 1 5 0 m a r a r b k k r e d j v i n a s ı , karanyla saptanması sonucu do ^ ^ K o r k u , 5 z a J K o n u , ' t a n n i . ğacaknr ki böyte bir durumun, ih ç m kovnldu?" tiyati tedbir kavramıyla çelişügi '• gibi sansür anlamına gelecegi de Medenİ K a n i i n ' u n 2 4 . acıkör" deniidi. maddesi BağKurlda af yok (Baştarafı 1. Sayfada) mağa çıkmaya insanın ömrii yetmez" şeklinde konuştu. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Imren Aykut, 8. BağKur Genel Kurulu'nun BağKurlular'ın yaşam koşullarının düzeltilmesi için çalışmaları sürdürdüklerini söyledi. BağKurlulf r'ın prim ödeyecekleri basamaklan kendi iradeIeriyle yükseltebileceklerini ifade eden Bakan, "BağKur sigortalılan, daha yüksek basamaklan prim ödeyip daha fazla emekli aylığı alma imkânlan varken bunu kullanmamakta, alt basamaklardan prim yatırmayı tercib etmektedirler" dedi. BağKur emekliierinin maaşlanmn arttınlamama nedeni olarak, kuruluştaki bazı yaygınlastırma amaçlı cahsmalar olarak gösteren Aykut, son üç yılda 1. basamakta yüzde 347, 6. basamakta yüzde 363, 12. basamakta yüzde 372 oranında artış olduğunu bildirdi. Bu artışı yeterli görmediİderini belirten Aykut, şöyle konuştu: "Ancak sigortaiılanmız, durumlanna göre daha yüksek basamaktan ve muntazaman prim ödedikleri, birikmiş borçlannı bir an önce yatırdıklan takdirde, emekli aylıklannı daba makul düzeye getirme imkârunı bize vennis olacaklardır. Bazı sigortalılanmıan yeniden basamak seçme imkânı verilmesini istediklerini biliyoruz. Oysa sigortalılann çoğunluğu, var olan basamak yükseltme hakkını kullanmamaktadır. Sınırsız basamak secme imkânı tanınmasının birçok mahzurian bulundugunu ve SSK'da yaşandıgı üzere tedavisi imkânsız yaralar açılabileceğini göz önünde bulundurmak zonındayız." Hükümet olarak BağKurlular için sağlık sigortası uygulamasırun başlatıldığını ve 9 milyon kişiye ücretsiz sağlık hizmeti verildiğini kaydeden Jmren Aykut, bu hizmetlerin tam olarak amaca ulaşamadığına dikkat çekti. Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu Genel Başkanı Hüsamettin Tiyenşan da konuşmasının başında Bakan Aykut'un "BağKurlular'ın sigorta primi ödeme alışkanlıgı yok" şeklindeki sözlerine, "BağKurlular pritnleri ödeyecek düzeyde degil" diye yamt verdi. Tiyenşan, Aykut'un, " N e verirseniz onu alırsınız" şeklindeki sözlerine katılmadığını ifade eden Tiyenşan, "Biz verdigimizden fazlasını almak dunımundayız, BagKurlular primi öderaekten kaçınan değil, ödeyemeyecek durumda olan insanlardır" dedi. Emekli Sandığı ve sosyal sigortalılar ile süper emeklilerin 600 bin lira dolayındaki aylıklanna karşın, BağKurlular'ın ortalama 81 bin lira maaş aldığına dikkat çeken Tiyenşan, sosyal güvenlik kuruluşlan arasında eşitlik sağlanmasını istedi. Sigortalılann basamak seçme sorununa da değinen Tiyenşan, "Sigortalılann bilgisi ve ibtiyacı dışında Bakanlar Kurulu'nca basamak sayısı 12'den 24'e pkarılnus, ancak ber basamakta bekleme süresi iki yıl olarak beliıienmiştir. Bir baska deyişle sigortalının normal ortalama ömrü 24. basamagı görememekledir" diye konuştu. Genel kurul toplantısmda eski bakanlardan Mustafa Kalemli ve Mehmet Topaç da söz aldı. Karar Ankara 14. Asliye Hukuk Mahkemesi Yargıcı Orhan Özgürel, özallar'ın başvurusunu inceleyerek sonuçlandırırken verdiği ihtiyati tedbir yolu ile yayını durdurma kararının gerekçesinde şöyle dedi: "Basın, anayasamızın 28. maddesi gereğince hürdür ve sansür edilemez. Ne var ki basının bu bürriyeti ve basın hürriyetinden yararlanma hakkı da tüm bak ve bürriyeüer gibi sonsuz, mutlak ve sınırsız degildir. Anayasamızın teminatı altında bulunan bu bürriyetin ceza hukuku açısından oldugo kadar özel hukuk ve şahsın hukuku açısından da sınırlı ve nukui bir kullaıulma ölcüsü içinde olması gerekir. TC Anayasası'nın 26 ve 27. maddeleri ile özel hukuk açısından Medeni Kanun'un 24 ve Borçlar Kanunu'nun 49. maddelerinin getirdigi yasal düzenlemeler, basın hürriyetinin bu sınır ve ölçnsünün tayin ve tespiti amacına yönelik olarak düzenlenmişler ve yünırlüge konulmuşlardır. thtiyati tedbir karan ile yayınianmasının durduruiması istenilen ve devam ettigi anlasılan yazı dizisi yayınınds yasada belirtilen sınır ve ölcülerin aşılmış olduğu kanaatine vanimakla Sabab Gazetesi'nde yayınianan yazı dizisinin tedbiren durdurulmasına ve buna baglı olarak da TRT'nin televizyonunda yazı dizisi ile ilgili olarak yapılan reklamların tedbiren durdurulmasına karar verilmesi gerekmiştir." Sabah'ın yayınının durdurulması karanna dayanak oluşturan ıvledeni Kanun'un 24. maddesi, 4 Mayıs 1988 tarihinde değiştirilerek 12 mayıs tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmişti. Buna göre ilgili yayınla kişilik haklanna saldında bulunulduğunu iddia eden taraf, yayımn durdunılması için mahkemeye başvurabiliyor. Mahkeme de istemi haklı görürse yayımn durdurulmasına karar verebiliyor, ancak taraflar karara itiraz edebiliyor. TRT: 12 Eylül kararlannm iptalî (Baştarafı 1. Sayfada) rıcı olmadığı belirtildi. TRT Genel Müdürlüğü ise, 12 Eylül döneminde çıkarılan kararnamelerin iptalinin istenemeyeceği gerekçesiyle Danıştay'a başvurarak karann bozulmasını istedi. 17 yıl çalıştığı TRT'de müdür yardımcılığı görevine yükselen ve hizmetlerinden ötürü takdirname ile ödüllendirilen thsan Nasır, 9 Kasım 198l'de bu görevinden alınarak TEK Genel Sekreterliği'ne uzman kadrosu ile atanmıştı. Ankara'da sıkıyönetimin kalkması üzerine TRT Genel Müdürlüğü^ ne başvurarak görevine iadesini isteyen Nasır, "Hizmetinize ihtiyaç bulunmadığından isteginiz doğrultusunda herhangi bir işlem yapılmamıştır" şeklinde yanıt alınca, Ankara îdare Mahkemesine başvurarak, kendisine ilişkin atama işlemiıün iptalini istemişti. Nasır'm başvurusunu 29 Aralık 1988 tarihinde sonuçlandıran Ankara 5. Îdare Mahkemesi, TRT Genel Müdürlüğü'nün söz konusu atama işlemini iptai ederek, gör^ve iade karan verdi. îdare Mahkemesi karannda, TRT Genel Mütallerinin istenemeveceğini öne sürerek, İdare Mahkemesi'nin bu nedenle "yasaya aykın" olarak niteledikJeri karannın iptai edilmesrni, öncelikle de yürütmenin durdurulması karan verilmesi isteminde bulundu. TRT Genel Müdürlüğü buna gerekçe olarak da dava açma süresinin geçirildiğini gösterdi. Geqelmüdürlük avukatı Ayşe Gül^uvay, TRT'nin inandırıcı bulunmayan gerekçeleri konusunda da temyiz başvurusunda Bu dunımda olağanüstü bir dö şu görüşlere yer verdi: "Oysaki, müvekkilim idarenin nemde gerçek nedenleri açıklanraayan ve yargı mercilerinin dene bu duyurulannın (prodüktör ve (imi dı$ında bırakılan idari bir ta programcı) ihtiyaç düyduğu zasarnıfla hakkında kurura değişti manlarda yapıldığı bir gerçektir. rilmek suretiyle naklen atama iş Oavacının hizmetine ihtiyaç dulemi tesis edilen davacının, daha yulmaması ile ihtiyaç duyulan zasonra eski kurumuna tekrar nak manlarda prodüktör alınması için len atanma istemiyle yapttgı baş duyunı yapılması hiikmüne yavurunun reddine ilişkin işlemde, bancıdır. Kaldı ki prodüktör sınahizmetine gerek bulunmadıgı id vına giren herkes de memuriyete diasıyla geçerli göriilmediginden, alınmamı$tır. Yine bu konuda ilhukuka uygunluk bulunmadıgı gisiz olan bir yönde davaamn prodüktör olarak değil, Eğitira Daikanısına vanlmışür." TRT Genel Müdürlüğü ise Da resi'nde müdür yardımolığı görevi nıştay'a başvurarak, anayasa dü laiebinde bulunmasıdır. O itibarzeni hakkmdaki kanunun 4. mad la kişinin talebinin reddedilmesi, desi uyarınca, 12 Eylül dönemin idarenin kişiyi göreve almak gibi de çıkarılan Bakanlar Kurulu ka bir mecburiyetinin yerine getirilrarları ile üçlü kararnamelerin ip memiş olması ile izah edilemez." dürlüğfl'nün Nasır'a verdiği yanıt konusunda ise şöyle denildi: "Ankara Radyosu Yurtdışı Yayınlar Şııbesj Programcılığı ve Radyo Program Yapım ve Yayın Dairesi Baskaniıgı'nda prodüktörlük gibi rorevler ifa edip, bu nedenle takdirname almış olan eski persouelinin naklen atanma istemir.ı reddederken, çok sayıda prodıiklör ve programcı almak için duyunı yapan davalı idarenin gerekçesi inandıncı bulunmamtştır. Nurullah Ataç, kapatılan TDK'da çalıştığı yıllarda bir gün, odasında arkadaşlarına sormuş: Türkiye'de en büyük eleştirmen kimdir? Mustafa Canpolat: Sizsiniz yanıtını vermiş. Ataç: Bilemedin, demiş, en büyük eleştirmen Emine Hanım'dır! Emine Hanım kim? Cemil Sait'in (Barlas) karısı... Konuşmayı Mustafa Canpolat anlatmıştı, "Ataç 91 yaşında" konulu toplantıda. Emine Hanım, Metin Eloğlu'nun "Düdüklü Tencere" kitabını okuyor, ikide bir "İnnallahıminessabirin" diyormuş. Bir dizeyi okuyup, yine "ya sabır" çekmiş. Metin'in şiirleri, açık saçık sözlerle dolu. Bir yerde Metin Eloğlu: Sokakta, yolun kıyısına işedim mi ne dıyormuş. Emine Hanım: İşte burası yalan! demiş. Neden? diye sormuşlar... Çünkü, demiş Emine Hanım, bu kadar terbiyesiz adam, yolun kenarına değil, yolun ortasına işer! Mustafa Canpolat anlattı, Ataç öylesine titiz bir kişiymiş ki, değme kişide yokmuş o titizlik. O yıllar, Türk Dil Kurumu, Batı dillerinden gelen sözcüklerde de "l"den sonra " a " geliyorsa, "a"nın üzerine inceltme imi kullanılmasını benimsemiş. örneğin "reklam"da olduğu gibi. Ataç buna şiddetle karşı çıkarmış. Ataç'tn bir yazısında, böyle bir düzeltme yapılmış. Oüzeltmen, Dil Kurumu'nunkılavuzunu alarak düzeltmiş. Ataç, "Türk Dili" DergisJ'nde yazıst çıktıktan sonra, bunu görünce kurumdan Agâh Sırrı Levent'in evine telefon etmiş: Nasıl olur, düzeltmen Osman yazıma nasıl karışır demiş. Böyle şiddetle konuşurken, telefon parçalanmış... Mustafa Canpolat şöyle dedi: isterdim ki bir Ataç müzesi kurulsun, bu parçalanan telefon da o müzeye konulsun... Mustafa Canpolat anlatıyordu: "Ataç, gerçekten bir inanç insanıydı; inandıklarını savunan bir insandı. Ataç'ın vaktiyle Besim Atalay'a yazdığı bir mektubun, kurşun kalemle, zor okunan notunu okuyacağım: "Bay Atalay, Türk Dili'nde yayımlanması dileğiyle gönderdiğiniz bir yazıda benim için: 'Bu marifetlerı yapan, dün, Türkçe davasıyla alay ediyordu, bu davanın aleyhındeydi' demişsiniz. Ben, ne zaman Türkçe davasıyla alay etmişim, bu davanın aleyhinde olmuşum? Sözünüzü bir belgeyle saptamanız gerek. Yoksa sadece iftira etmiş olursunuz. jftira da siz bilmeseniz bile sağtörenin en kötu saydığı suçlardandır." Emın Özdemir de konuşması sırasında, "Ataç'la ilgili bir anımı anlatacağım, kişiliğini vurgulamak için" dedi, şu olayı anlattı: " 1952 yılında eğitim enstitüsünde öğrenciyken, şiir üzerine konuşması için Ataç'ı çağırmıştık. Konuştu. Ben de bir soru sordum; ama biraz da öfkesi güzel bir insandı Ataç. öfkelendiği zaman güzel konuşurmuş; normal zamanlarda biraz tekler diye duymuştum. Konuşmasında sözünü ettiği tüm şairleri bir yönüyle eleştirmişti. Ben demiştim ki: Siz şiir yazmaya özenmişsiniz, yazamamışsınız! Öfkeniz biraz buradan geliyor. Şiiri anlamak için şiir yazmak gerekmez mi? Bu kadardı sorum, bir kızdı: Bu da laf mı? Şimdi ben yumurtanın taze mi, bayat mı olduğunu anlarım. Ama, bunu anlamak için tavuk olup yumurtlayacak mmm? dedi..." Emin Ozdemir'in konuşmasının, pazar günü çıkan bölümünde bir yanlışlık olmuş. Emin özdemir, Ataç'ı anlatırken, "O, öncelikle bir dil ve düşün savaşçısıdır, hem de ödün vermez türünden" demişti; yazıda "savaşçısıdır" sözcüğü, "sanatçısıdır" biçiminde çıkmtş. Kabahat düzeltmenlerin değil. Düzeltirim! Mustafa Canpolat'ın anlattığına göre Ataç, mektup yazmayı sevmeyen bir insanmış. Birtakım yazılarında bu görülürmüş. Bülent Ecevit'e bir "açık mektup" yazmış, "ikinci mektup" diye bâşlıyormuş. "Ben pek mektup yazmayı sevmem, ama açık mektup yazmayı severim" diyormuş. Bu mektuplan okumadım, bilmiyorum. Ecevit'ten pek hoşfanmadığını duymuştum. Okuduğu, dinlediği her şeyi bir tartıya vururmuş Ataç. Haldun Taner'i de beğenmemesinin en büyük nedeni, dilinde gördüğü aksamalarmış. Onunla ilgili Yaşar Nabi'ye yazdığı bir mektuptan söz etti Mustafa Canpolat, Haldun Taner'e Varlık Oergisi'nden ödül verildiği zaman yazılmış bir mektup: "Ben Sabahattin Kudret Aksal'a verlmesini istiyordum. Ama bazılarında nedense bir Haldun Taner hayranlığı var" diyormuş. Ataç'ın kızı Meral Ataç da ondan anılar anlatıyordu. Şöyle dedi: Babam, 17 Mayıs 1957'de öldü. Ondan iki yıl önce de 19 Mayıs 1955'te annem öldü. Babam aslında 1955 yılında ölmüş sayılır. Çünkü annemin arkasından yaşama sevincini, isteğini büyük ölçüde yitirdi. Annemin ölümünden sonra doğan torununun aşkıyla, pek az mutlu günler geçirdi. Kesinlikle yalan söylemeyen bir insandı. Annem öldüğünde, cenaze evden çıkarılırken, annemin üzerine eğildi: "Hanımcığırn, ben meğer ne kadar çok seviyormuşum. Ben senin hasretine ancak iki yıl dayanabilirim" dedi. Gerçekten iki yıldan iki gün önce babam öldü. Yalanı sevmezlığıyle ilgili bir başka anım da şöyle: Evimize konuklar geldiğinde, bütün ev halkının konuğun yanında olmasını isterdi. Bazı olanaksızlıklarla çıkmadığımız olurdu. Yine böyle bir gün, bize hukuk fakültesinden tanıdığım arkadaşım Rasin Arsebük hanımıyla geldi. Babam, oğlu yaşında olmasına karşın, karısını da onu da çok severdi. Onlar bir gün bize geldiler. Eşim de dava nedeniyle sık sık Ankara dışına çıkıyordu. Yine böyle Ankara dışına çıkıp iki üç gün sonra döndü ve "beni misafire çıkarmayın!" dedi. "Peki" dedik. Konuklar hatır sorduktan sonra eşimi sordular. Biz de daha önce babamdan rica etmiştik, sorariarsa "evde yok de" dedik. Ama rahat değil. Eşim o sırada odasında öksürdü. Konuklara da "Burada yok" demiş bulunmuştuk. Öksürüğü benle annem duyduk. Birbirimize bakjştık. Babam, bizim bakışımızdan kuşkulandı. Oışarıda annem doğruyu söyledi, biraz sonra içeri geldi. Konuşmanın arasında babam: Rasin Bey, demin biz size yalan söyledik. Damat içeride uyuyor. Bana daha önceden "böyle böyle, yalan söyle!" dediler deyiverdi. Babam gerçekten dağınıktı. En düzenli olduğu zaman, yazı yazarkendi. Masasının üstü. kitaplan dağınıktı. Toplamaya kalktığımızda farkına varır, aradığını bulamaz ve bağınrdı: Siz benim kitaplarımı toplamamışsınız, devşirmişsiniz. Zaten Leman Hanım, siz beni hiçbir zaman önemsemediniz. Çünkü ben, bir fakir adamım. "Kitap almak senin neyine, daha bir evin yok" diyorsun. Kimse böyle düşünmezdi, ama annem onu öyle güzel idare ederdi ki: Aman, Nurullah Bey, bu zamanda evin lafı mı olur? Olacaksa bari apartman olsun! der, tatlıya bağlardı." Bugün Ataç'a taktldım, yurtdışını yazamadım, gelecek yazıda yazarım! PKK'ya mektupla propaganda PKK militanlanmn "gerçeği görmeleri için " mektuplu propaganda başlatıldı. "Böyle ölmeye değer mi?" başhğıyla Şanhurfa'dan postalanan 15 Mayıs 1988 tarih ve "Doğu ve Güneydoğu Türkiyelilerin Sesi Urfa" imzalı mektuplarda PKK militanlarına şu çağrı yapıldı: "Her parçası ecdat toprağı olan senin de doğup büyüdüğün bu yörelerde yabancı güçlerin ve maceracıların aldatmacasına kanarak böyle ölmeye değer mi? Lüks içinde yaşayanlann tuzağına kanmamak için yapılan katliamları aklı selim ile düşünmen yetecektir. Bu luprakiuı için kötü niyet besleyenlerin, ocaklar yakıp masum insanlann kamnı dökenlerin sonu er geç ölüm olacakur. Ailen seni baba ocağına sahip çıkman için bu yaşa getirdi. Bir hiç uğruna dağlarda telef olman, arkandan ıstırap çekecek insanlar bırakman için değil. Sürekli kin ve nefret ekiyor, gözyaşına yol açıyorsun. Bu topraklarda doğup büyüyen insanlar olarak bu turlü bir ölümü hiçbir zaman hak etmedik. Memleketin en güzide evlatlarmın cesaret ve heyecanından istifade ile onların istismar edilmelerine mani olmak boynumuzun borcudur." Dava açılacak Özallar'ın 10 gün içinde Asliye Hukuk Mahkemesi'nde tazminat istemi yönünde bir dava açmamaları hatinde, verilen bu kararın kendiliğinden düşcceği belirtildi. Bilgin YazıcıoğJu, Başbakan Özal'ın bugün yurda döneceğini Esas No: 988/447 Karar.No: 988/516 HÂKİM: Erfuz Erkınay 17469 C.SAVCISI: Mete Bayazıt 23855 KÂTİP: Mehmet Cebeci Kastamonu Merkez Hepkebirier Mah. nüfusuna kayıtlı ve haien Kastamonu Beyçelebi Mah. Atatürk Cad. No: 51'de oturan ve pastırmacılık yapan sanık Alaiddin Yüceilyas'ın hareketioe uyan gıda maddeleri tüzüğünün 147/B ve 181/C maddeleri delaletiyle TCK'nın 395. maddesi gereğince BİR YIL MÜDDETLE HAPİS VE YİRMJ BİN LİRA AGIR PARA CEZASI tLE TECZİYESİNE, sanık hakkında dosya içinde mevcut 25.11.980 tarihli ve 980/3251025 sayüı karar sebebiyle TCK'nın 81. maddesim'n tatbiki ile cezasının 1/6 nispetinde arttırüarak BİR YIL İKİ AY MÜDDETLE HAPİS VE YİRMİÜÇBİNÜÇYÜZOTUZÜÇLİRA AĞIR PARA CEZASI İLE TECZÎYESİNE, sanığa tayin edilen cezanın başkaca kanuni ve takdiri indirim ve arttırun yapılmasına yer olmadıgına, sanıgın tayin edilen hapis cezasının miktan itiban ile hakkında 647 sayıb yasanın 4. mad. tatbikine yer olmadıgına. Ancak sanığın kazanümış haklan göz öünde bulundurularak neüceten OTUZYEDlBlNÜÇYÜZCrnjZÜÇ LİRA AÖIR PARA CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA, TCK'nun 402. madderun tatbiki ile yine kazarulmış hak nedeni ile ÜÇ AY ON BEŞ GÜN MÜDDETLE CÜRME VASITA KILDIĞI MESLEK VE SANATIN TİCARETİN TATİLÎNE. Sanık hakkında aynı madde gereğince kapatma cezası uygulanarak takdiren ve kazanümı; hak nazan itibare alınarak tŞYERİNlN ÜÇ AY ON BEŞ GÜN MÜDDETLE KAPATILMASINA. Hüküm kesinleştiginde karar özetinin büyük harflerle yanlmak suretiyle kapatma süresi kadar kalmak üzere kapatılan işyerinin göze çarpan bir yerine yapıştınlmasına, sanığın cezasının tecili haJinde bir daha suç işlemeyeceği yolunda mahkemeye kanaat gelmediğinden cezasının teciline yer olmadıgına, 7260 lira yargılama giderinin sanıktan alınmasına dair İLAN'dır. 2.5.1989 KASTAMONU ASLtYE CEZA MAHKEMESİ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear