Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
'4MAYIS 1989 CUMHURİYET/15 Dalıa deıııokratik beledîye 26 martta îstanbul Anakent Belediye Başkanlığı'na seçilen Prof. Dr. Nurettin Sözen, seçim beyannamesinde yerel yönetimlerin demokratikleşmeye katkısı gibi konulara yer vermişti. Daha demokratik ve daha katılımcı bir belediyecilik anlayışı yürüteceklerini söyleyen Sözen, imar planlarından küçük semt onarımlanna kadar her konuda vatandaşa bilgi vereceklerini bildirdi. Arkadaşımız Gencay Şaylan, Prof. Dr. Nurettin Sözen ile belediyelerin demokratikleşmedeki rolü üstüne söyleşti. tstanbulAnakentBelediyeBaşkanıNurettin Sözeru PAZAR KONUĞU SÖYLEŞİ BENCAY ŞAYLAN ayın Başkan, şimdiye kadar yerel yönetimlerin demokratikleşmesinden çok söz edildi. Bir kere de siz bu demokratikleşme kavramım nasıl anlıyorsunuz, ana hatlan ile bize özetler misiniz? Hem bizim parti programıınızda hem de benim seçim bildirgemde "betediyenin demokratik" olması bir ön koşul oiarak yer almaktadır. Belediyenin yani belediye yönetimlerinin demokratikleşmesi bana göre birkaç boyutlu bir süreç. Birinci oiarak belediye yönetimi ile muhalefet partileri arasındaki ilişkiler gündeme gelmekte. tkinci oiarak belediye yönetimlerinin, yasalara, yönetmeliklere ve demokrasi kurallanna göre hareket etmesi söz konusu olmakta. Uçüncü oiarak da belediye yönetimlerinin demokratik kitle örgütleri ile ilişkileri ve işbirliği demokratikleşmeyi belirliyor. Bize göre belediye yönetimlerinin demokratiklesmesi bu üç temel boyut doğrultusunda gelişecektir. Tabii bunlara mahallelerde oturan insanlarla doğrudan diyaloğa girmeyi, onlann eleştiri ve uyanlanndan yararlanmayı da katmak gerekir. Bakın geçmiş döneme göz atüdığmda bizim demokratikleşme tezimizin ne kadar önezn kazandıgı kolaylıkla anlaşılmakta. Geçmiş dönemde belediye meclisinin aldığı kararlann yaklaşık yüzde 75 kadarı tadilen onay görmüş. Bu çok antidemokratik bir iş. Aslında 3030 sayüı yasada birçok antidemokratik hUküm var ama yapılan yönetmeliklerle bu iş daha da ileriye götürülmüş. Yasaya aykırı bir durum ortaya çıkmış. Yasadaki tadilen onay yetkisi teknik sorunlara ilişkin, yani başkan teknik bir sorun görürse karar taslağıru meclise geri yollayaterimlerle ifade etmiş oluyorum. Benim Çırağan'ın duvarlarımn yıkılışına karşı çıkmam birçok çevrenin eleştirisine neden oldu, ama ben orada bir tarihsel mirasın önemini ve onu muüaka korumamn gereğini anlatmak istiyordum. Tarih ve kültür değerleri sadece bugün yaşayanlara değil aynı zamanda gelecek kuşaklara da ait, bu nedenle de sonuna kadar onlan korumak gerek. Plan konusu da böyle. tmar sorununu ve planı halka mal etmek gerek. Biz parti oiarak da plana inamyoruz ve nazım plan bürosunu derhal kuracağız. Ancak burada hazırlanan planlar derhal halka ilan edilecek, halkın tepki göstererek de olsa plana katılması sağlanacak. ^^H^H//a/Arı/ı tepkisinin bir sonuç doğurabilmesi için örneğin "halk vetosu" ya da benzeri türde kurumsal düzenlemelere gitmek sizce yararlı olabilir mi? Bakın bir halk vetosu türünden bir tepkiyi kunımlaştırmak bana çok kolay ve anlamlı bir iş gibi gelmiyor. Bence mevcut sistem içinde neler yapılabileceğine bakmak çok daha doğru olur. Bir defa ortada halkı harekete geçirecek örgütler var ve siyasi partiler bunlann başında geliyor. Siyasi parti çok kapsamlı bir örgüt, yönetim kadrolan var, delegeleri var, seçmenleri var. Yani halka dayalı ve halkı temsil eden yapılar siyasi partiler. Bana göre yeni yapdara ya da mekanizmalara gerek yok. Siyasi partiler halkın tepki ve eğilimlerini dile getirebiUr. örneğin Bebek'te marina yapılacak ise önce Bebek halkının tepkisini almak, muhtar ile tartışmak, görüş almak gerek. Burada oluşan görüş ve tepkiler siyasi partiler kanabyla ortaya çıkar. Bunun dışında mahalle halkını örgütlemek, mahalle komiteleri kurmak gibi yollara da gidilebilir, ama ben bu gibi yönelimler için ortamın hazır olduğuna kani değilim. ^^•^•E/emfrm mevcut yasal düzenleme içinde atanmış kişilerden oluşan organlar seçilmiş kişi WK^M Efendim CHP'nin 1970'lerde geliştirdiği belediyecilik ideolojısi içinde "üretici belediye" ilkesi çok ağırlıklı bir yer tutuyordu. Kuşkusuz o dö••••Soyı/ı Başkan imar sorunlannda da aynı tür bir katılım mekanizması düşünüyorsunuz. Ör nemde belediyelerin merkezi yönetime aşırı bağımneğin 3 kat izni olan biryerde 5 kata izin verdiğiniz an o yerde arsa sahibi olanlara çok önemli bir kaynak yaratmış olacaksınız. Bu konularda ne tür bir katılım size göre uygun olacak? İmar sonınları çok önemli, gerçekten verdiğiniz karar ile birdenbire birtakım insanlara büyük rantlar sağlamış oluyorsunuz. Bu kararlar nasıl verilecek, işte önemli sorun bu. Bizim öncelikle üniveTSİte ve meslek odalan ile yakın işbirliğine yönelme eğilimimiz var. Tabii bir de belediyede imar komisyonu var ve bu komisyon çalışmalarında üniversitelerden, odalardan geniş ölçüde yararlanılacak. Aynca imar karanna konu olan yenieki insanlarla görüşmek gerek. Yani o bölgedeki kahveye gidip insanlardan görüş almak ve onlan ikna etmek mümkün. Ancak esas katılım mimar ve mühendis odalan kanalı ile sağlanmaya çalışüacak. Odalann bir koordinatör sekreterliği var, sanıyorum bu kuruluşla yakın bir işbirliğimiz olacak. tmar kararlan ile ilgili oiarak yazarlann, aydınlann ve derneklerin de göriişünü almak doğru olur diye düşünüyorum. Tabii elverdiği ölçüde doğrudan doğruya imar karanna konu bölgenın insanları ile görüşmek isteriz. Katılım açısından önemli saydığım, katılımı tamamlayıcı oiarak düşündüğüm bir ilke de açıklık. Belediyenin götürdüğü imar •£ hizmetlerde ortaya çıkacak şartname ve ihalelerin kamuya açık olması gerek. Bu açıklığı biz somut hale getireceğız. Şartnameler, ihale kararlan ilgili demokratik kitle örgütlerine, derneklere iletilecek; imar ya da hizmet uygulamasına konu olan mahallenin halkına duyurulacak. Bakın ben seçim kampanyası sırasında bir örnek kullanıyordum. Eğer bir caddenin ortasına bir Ben seçim kampanyası sırasında düşündüğüm katıhmcı belediye anlayışım halka götürmeye çalıştım. Şimdi artık uygulamaya sıra geldi sanıyorum. Kampanya sırasında beş alanda yeni bürolar ya da müdürlükler kurulacağını söylemiştim. Bunlar kadın, gençlik, işçi, esnaf ve spor oiarak sıralanabilir. Bu beş yeni müdürlük ya da büro kurulunca, her biri aynı alana yönelik demokratik kitle örgütleri ya da dernekleri ile işbirliğine girecek ve bu alanda belediyenin neler yapabileceği sözü edilen işbirliği çerçevesinde saptanmış olacak. Ben kampanya sırasında bunun ileride nasıl uygulanacağı konusunda bazı işaretler vermeye çalıştım. örneğin tstanbul'daki bütün kadın dernekleri ile ilişki kurdum. Aynı gayreti esnaf dernekleri ve spor kulüpleri alanında da yapmaya çalıştım. örneğin tstanbul'daici tüm amatör spor kulüplerinin adreslerini saptadım. Amatör Spor Kulüpleri Federasyonu yetkilileri ile görüşüp Istanbul'daki kulüpler için raporlar hazırlattım, onlarla görüşmeye yöneldim ve bir kokteylde tüm spor kulüplerimiz ile bir araya geldik. llerideki çalışmalanmızda da aynı yolu izleyeceğiz. Kuracagımız bürolar katılımın ana mekanizmalannı oluşturacak. diyenin hissesi de yüzde 2O*de kalmış. Bu örneUer sorunu somut bir biçimde halka anlatmakta çok yararlı oldu. Bakın biz böyle bir girişimden doğan rantın topluma yani belediyeye dönmesi halinde örneğin on metreküpten daha az su kullananlara bu suyun bedava verilebileceğini belirttik. Yani şunu demek istedik, biz bu rantı özel firmaya ya da şirkete kaptırmayacağız, belediyeye mal edeceğiz. • l ^ ^ H Belediyeye mal edeceğiz derken satmayı mı düşünüyorsunuz? Tabii satış bir yoldur, ama tek yol değildir. özel firma ne yapacak, bu araziyi kullanacak ve rant değerine konacak. Biz belediye oiarak kullamnz ve değer bize gelir. Sözünü ettiğim örnekler bizim tavnmızı belirliyor. Muüaka daha ilginç çözümler ya da yeni kontrol biçimleri geliştirilecektir. Bizim temel ilkemiz toplumun yarattığı rantın topluma dönmesidir ve bunu sağlayacak yeni yollar, çözümler bulmak zorundayız. NURETTİN S Ö Z E N Prof. Sözen 1937 yıhnda Stvas'ın Gürün üçesinde doğdu. Îstanbul Tıp Fakültesi'ni bitirdikten sonra 1964 yümda Cerrahpasa'da asistan oiarak akademik yafama girdi. 1967 yümda uzman, 1973 yümda da doçent olan Sözen, 1978 yıhnda profesörlüğe atandt. Üniversitede akademik faaliyetleri yantnda, kürsü başkanlığı, dekan yardımcüığı, dekanhk ve rektör yardımcüığı gibi yönetsel görevlerde bulundu. Prof. Sözen çok genç yaşta siyasal faattyetlere de katümaya başladı ve ilk oiarak 1954 yümda CHP Gedikpaşa Ocağı Gençlik Kohı Başkanhğı yaptı. Daha sonraki yıllarda da siyasi faaliyetlerini sürdürerek CHP htanbul il örgütünde çeşitli görevler üstlendi. Prof. Sözen siyas: faaliyetlerine ek oiarak 1977 yüından beri bir demokratik forum işlevi gören Taksim toplantüannm kuruculuğunu yaptı. alkın veto hakkı türünden bir şeyi kurumlaştırmak bana çok anlamlı gelmiyor. Bir defa ortada halkı harekete geçirecek örgütler var ve siyasi partiler bunların başında geliyor. Bana göre yeni yapılara gerek yok. Siyasi partiler halkın tepki ve eğilimlerini dile getirebilir. lılığı ve kaynaklannın yetersizliği üretici belediye ilkesinin formülasyonunda önemli rol oynamıştu Siz bugün sözü edilen ilkeye nasıl bakıyorsunuz, modası geçmiş mi buluyorsunuz. yoksa yeniden yorumlama eğiliminde misiniz? Kaynak yaratıcı belediye bence bir zorunluluk. Belediye parasal ve fiziki olanaklar açısından kendi yapabileceği hizmetlerin tamamını kendi yapmalıdır. Bu, kaynak yaratıcı, Üretici belediye olmanın temel koşuludv/. Ancak belediyenin parasal ve teknolojik olanaklanmn yetersiz kaldığı işlerde özel firmalara ya da yabancı sermayeye başvurulabilir. Bakın biz göreve gelir gelmez toplam değeri 56 milyar lira civannda olan dört kalem ihaleyi derhal durdurduk. Bu ihalelerden biri mezarlık otlannın temizlenmesi idi ve 1 milyar 250 milyon liraya ihale edilmiş' ti, ikincisi de aynı miktarda para gerektiriyordu ve' yollara yaya geçitleri için çizgi çizmeyi içennekteydi, üçüncü ihalenin bedeli 750 milyon lira idi ve Beyoğlu'nda belli yerlerde çöp toplamayı kapsıyordu, dördüncü ihalenin bedeli 1 milyara yakındı ve belediyenin parkları ile ilgiliydi. Bakın bu işlerin hiçbiri teknoloji gerektinrüyor ve büyük ölçüde işçi kullanmaya bağh. Belediyenin Parklar Bahçeler Genel Müdürlüğü var. Bu kuruluş piyasadan işçi kiralayarak bu işleri çok daha ucuza yapabilir, çünkü kullanılacak işgücü vasıfsız işgücüdür. Neden ihaleye çıksın anlaşılmıyor. Ama öyle hizmetler olabilir ki teknoloji gerektirir, araç gerektirir, sermaye gerektirir. O zaman tabii ihaleye çıkacaksımz. Kaynak yaratıcıhğın başka boyutları da var. örneğin ureticilik. Bakın Istanbul'daki ekmek fabrikası, şehrin gereksinim duyduğu ekmeğin dörtte birini üretiyor, ayrıca fınnalar üzerinde bir kontrol olanağı sağlayarak ekmek fıyatlannın artışını önlüyor. Belediye ekmek fabrikası sayesinde, bu temel gıda maddesinin olabildiğince ucuz fıyatla halka intikalini sağlıyor, bu madde sayesinde halkın sırtından gereksiz kazançların oluşmasını önlüyor. Aynı şeyi süt için de yapmak mümkün. Yani süt üretip satan şirketler var ve bu işi belediye de yapabilir. Bizim programımız temel gıda maddelerinin, temel tüketim maddelerinin üreticiden tüketiciye en ucuz ve en teraiz biçimde ulaşımını sağlamaya yönelik. Bu iş için çağdaş bir tanzim satışı uygulamasma da gidilebilir diye düşünüyorum. H eçmiş dönemde belediye meclisinin aldığı kararlarm yaklaşık yüzde 75'i tadilen onay görmüş. Bu çok antidemokratik bir iş. Öraeğin meclis, Beyoğlu Belediye Başkam için yolsuzluk yaptı kararı vermiş ve görevden alınmasım talep etmiş, Anakent Başkam da tadilen onay yetkisinî kullanmış. Biz demokratik belediyeye inanmış olduğumuzdan yönetmeliğin bu maddesini kesinlikle uygulamay acağız. biliyor. Meclis üyeleri 2/3 oranı ile eski karannda ısrar ederse otomatik bir onay zorunluğu devreye giriyor. Burada başkanın durumu, parlamenter »stemde cumhurbaşkanının durumuna benziyor. Ama yönetmelikte, >ıasada olmayan bir biçimde başkana "tadilen onay" yetkisi verilmiş ve geçmiş dönemde kararlann yüzde yetmiş beşi tadilen onaydan geçmiş. Baktım, bu kararlann çoğu da kat izni verme, yeşil alanlan imara açma gibi imar sorunlarına yönelik. Görüldüğü gibi yasaya aykırı bir yönetmelik çıkanlmış ve antidemokratik bir uygulamaya girilmiş, uygulamanın araacı da çoklukla çıkar çevrelerine olanak sağlama olmuş. Bazan da farklı şeyler olmuş. Örneğin meclis, Beyoğlu Belediye Başkanı için yolsuzluk yaptı karan vermiş ve görevden ahnmasını talep etmiş, başkan da tadilen onay yetkisini kullanmış. Biz demokratik belediyeye inanmış olduğumuzdan yönetmeliğin bu maddesini kesinlikle uygulamayacağız, halkın seçtiği meclisin kararlanna saygılı olacağız ve yönetmelik hükmünün değişmesi için tçişleri Bakanlığı'ndan talepte bulunacağız. WKKK^MKuşkusuz demokratikleşme sorunu sadece bu yönetmelik hükmünden ibaret değil. Tabii ki değil. Yukarıda da belirttim, demokratik kitle örgütlerinin katılımı çok önemli. Geçenlerde metro ile ilgili bir komisyon kurduk, üç oda başkanı ile üç öğretim üyesinden meydana gelen. Oda başkanlan belediye binasına ilk kez geldiklerini söylediler. Yani daha önceki yönetimlerin meslek odalan ile demokratik örgütlerle hiç ilişkileri olmamış. Biz göreve başlayalı çok az oldu, ama şimdiye kadar 25 minibüsçü derneği, 4 fınncı derneği, esnaf ve pazara derneği ile Îstanbul Barosu yöneticilerini belediyeye davet ettik, görflştttk, tartıştık ve böylece birçok sorunu çözdük ya da çözürn yolunun ne olduğunu anlamış olduk. Demokratikleşmede muhalefet ilişkileri de çok önemli. Ben seçim kampanyası sırasında belediyede bizim partinin gnıp odasına girmiştim, bir telefon vaıdı, ama örneğin şehirleçarası bağlantısı yoktu. Gnıp odasına yönetmelik istettik gelmedi, çay, kahve ısmarlamak sorun oluyordu. Biz şinıdi ana muhalefet dışmda, grup oluşturamayan RP, DYP ve DSP'li meclis üyeleri için 3 ayn oda tahsis ettik. En güzel odayı ANAP'a ayırdık, telefonu şehirlerarası ve uluslararası görUşmelere açık, ayrıca belediyenin tek faksı da bu odada bulunuyor. G S İ Z M w ŞayİM Özelleştirmeye katı biçimde karşı değilim. Ama bu kadar yaygınlaşma neğin zorunlu sıgorta nedeniyte belediye çok büyuk meblağlara varan sigorta ödemeleri malı. Ûmeğin, kent haritalannın özel sektördekifirmalartaraiından yapılmasma karşıyım. yapmak zorundadır ve bu nedenle belediyenin bir sigorta şirketi kurması hiç de yanlış deBelediyenin yetkili organlarından geçmeden imar planlannın öğrenilmesi çok sakıncalı. Ör ğildir. (Fotoğraf. Uğur GCınyüz) lere göre daha etkin gözüküyor. Bir başka deyişle belediye yönetimlerinde atanmışlar seçilmiştt/den daha yetkili. örneğin encümende, belediye başkam dışında seçilmiş kişiler yer almıyor. Siz bu konuyu nasıl değerlendiriyorsunuz? Bence mevcut yasanın en büyük eksikliği ve en antidemokratik yönü encümeni kaldırmış olması. Ben kaldırmış diyorum, çünkü encümen oiarak adlandınlan kurulda hiç seçilmiş üye yok. Halbuki eski düzenlemede seçilmişler ile atanmışlar bir arada bulunuyorlardı ve seçilmişler çoğunluğu elde tutuyordu. Şimdiki 3030 saydı yasanın büyük şehir encümenleri ile ilgili hükmü kesin bir antidemokratik uygulamayı gündeme getirmiş. Tabii bu yasayı uygulamak için çıkarılan yönetmelikten hiç söz etmiyorum, bence bu yönetmeliğin kendisi bir maddi hata. Hiç vakit geçirmeden bu yönetmeliği iptal etmek gerekir. Önemli bir karar organı olan encümenlerde de seçilmiş üyelerin çoğunlukta olması gerek. Seçilmişlerin yanında atanmış teknik adamlann varlığı, az önce değinilen sorunlarda bir fren ya da denge işlevi sağlayabiür. Ama çoğunluk, yani karar üzerinde ağırhkü yetki mutlak seçilmiş kişilerde olmalıdır. nusu olamaz. Böyle bir girişim yasanın açıkça ihlali demek olur ve bir suç teşkil eder. Hangi tür gelirlerin, hangi miktarda, ne zaman ve nasıl belediyeye ödenecefini yasa açıkça belirlemiştir. Biliyorsunuz, hemen seçimden sonra başbakanın bir tepkisi oldu ve sanki seçimleri kazanan yeni belediye yönetimlerinin cezalandınlacağı gibi bir izlenim doğdu. Ben bu tür konuşmalan pek ciddiye almıyorum ve o gunün heyecanı ile edilmiş sözler oiarak değerlendiriyonım, yaşama geçirileceğini kesinlikle düşünmüyonım. Ama merkezi yönetim büsbütün de yetkisiz değil. Yeni projelere müdahale yetkisi vardır. Hem birkaç boyutlu yetkiye sahiptir. Ancak merkezi esela Şişli'deki otobüs garajından belediyeye doğan rant 2 trilyon civannda. Eğer bu rant halka geri dönerse örneğin § ^ • • • 5 0 5 0 sayüı yasa ile yapılan yeni düzensabahları birkaç saat bedava leme sonucu belediye yönetimlerinin mali kaynak sorununun çözüldüğü ileri sürülmektedir. Biliyorum, yolcu taşınabilir, su 10 sizin deneyiniz henüz çok yetersiz, ama yine de sormak istiyorum. Belediyelerin bugünkü mali kaynak litreye kadar ücretsiz ları yeterli mi? verilebilir. Bu sorunuza ilginç olduğunu sandığım bir ömekle cevap vermek istiyorum. Biliyorsunuz belediyelerin mali kaynaklannı, gelirlerini arttıran yasa CHP tarafından hazırlanmış ve parlamentoya sevk edilmiştı. Bu taslakta boğazdan geçen gemilerden kirletme payı oiarak belediye tarafından bir geçiş rıisumu alınması öngörülmekteydi. Allah rahmet eylesin, zamanın cumhurbaşkanı, bu hükumden SSCB'nin alınacağı gerekçesi ile yasayı veto etmişti. Şimdiki düzenleme o taslağın öngördüğü sistemdir. 1980 askeri müdahalesinden sonra iş başına gelen hükümetler bu yasa taslagını bir kenara atmıştı ve daha sonra da boğazlar maddesini çıkarak aynen kabul etmişti. Bence bu yasa belediye gelirlerini güvence altına almıştır, merkezi yönetimin belediyelerin payına düşen gelirleri ödemede kısıntı yapması. geciktirmesi söz ko AĞAÇ KESENİN KAFASINI KESERİM • ^ ^ • / t e M Sayın Başkan acaba yerel yönetimlerin demokratik yetkilerinin hiç sının olmamalı mı, yani belediye yönetimi "biz kent halkınm isteklerini temsil ediyoruz" diye örneğin tarihsel kültür mirasını istediği gibi tahrip edebilmeli, çevre üzerinde istediği tasarruflan yapabilmeli midir? Toplumda hiçbir güç ya da otorite, tarihsel kültür mirasımızı ve çevreyi toplumu temsil bahanesi ile istediği gibi tasarruf edemez. Bunu yapabilecek bir güç olmamalı. örneğin benim bir sloganım var, "agaç kesenin kafasını keserim" diyorum ve böylece çevre konusundaki duyarlıhğımı belki biraz aşırı Evet bu sorun belediyeciliğin can daman gerçekten. Kampanya boyunca kullandığım iki örnek ile • • • • Efendim SHP yerel seçimlere giderken ortaya bir takım ilkeler attı. Bunlardan biri de şefsorunu somutlaştırmak istiyorum. Bu örneklerden fafîıktı ve bu ilke kampanyaların motoru oldu debiri Şişli'deki otobüs garajı alanı. Bu alan İETTnebilir. Siz bu ilkeden ne anlıyorsunuz, nasıl uyguden gasp edilmiş ve belediyeye devredilmiş. Beledilayacaksmız? ye de bir özel firma ile anlaşmış ve yarı yarıya bu arazinin kullanımına yönelmiş. Sadece belediye için Belediye hizmetlerinin, belediye çalışmalannın doğan rant değeri 2 trilyon lira civannda. Şimdi şehherkesce görünür, bilinebilir olması biçiminde tanımrin merkezi yerindeki arazinin nasıl bir rant oluşhyorum. Şeffaf belediyecilik bir çalışma yöntemidir. turduğu açıkça görülüyor. Eğer bu rant topluma döBana göre demokratik belediyecilik anlayışının içinde nerse ömeğin sabah ve akşam, belli saatlerde belezaten şeffaflık vardır. Bu nedenle ben bu terimi ya diye otobüslerinin bedava yolcu taşıması sağlanabilir. da berrak belediye gibi kavramlan pek karapanyada Ben bu örneği seçim kampanyasında kullandım ve kullanmadım. Bu kavramlan çok beğendimi de söyhalk da anladı. Tabii böyle bir düzenlemenin trafık leyemem. Demokratiklik kavramı, bana göre, bütün yönetim bize yeni projeler yapmak ve uygulamak alaaçısından da faydası olacak, örneğin saat dokuzdabunları kapsıyor. Biz demokratik belediye anlayışı mnda makul olmayan yaptınmlar uygularsa, engelki trafiğin yoğunluğunun bir kısmını altı otuza çekiçinde meclis ve imar komisyonu toplantılarım halleyici müdahalede bulunursa biz de merkezi yönetimek mümkün olacak. Ayrıca sözü edilen bu rant ka açık yapmak istiyonız ve bu toplantılara özellikmi halka şikâyet ederiz. topluma dönerse örneğin çok sayıda otobüs almak le meslek odası yetkililerinin katılmasını sağlamaya da mümkün olacak. Şimdi bu rantın vakıf yolu ile çalışacağız. Daha önce de vurguladım; ihaleler, saİ^HHlSo.v/n Başkan halkın yönetime katılmatopluma döndürülmesi çok tutarlı değil, çünkü natın alma koşullan, hepsi açık oiarak ilan edilecek. sı üzerinde durulan, çok şey söylenen bir konudur. sıl döneceği, kaçta kaçının döneceği hiç belli değil. Aynca kent planları, imar durumu mutlaka her yöBelediyeler açısından bakıldığında halkın yönetime Ikinci örnek E5 yolu üzerinde lSKl'nin bir arazisi nü ile vatandaşa açık olmalı. Bu zaten yasa emri. katılması özellikle iki boyut üzerinde önem kazanı ve bu da aynı yöntemle belediyeye devredilmiş. Yani tnsanlar almayı düşündüğü bir gayri menkulün duyor denebilir. Bunlardan biri belediye hizmetlerinin beş altı milyar gibi sembolik sayılacak bir para karrumu hakkında tam bilgiye sahip olabilmeli. Bakın halka göturülmesindeki katılım sorunudur; ikincisi şılığı bu arazi betediyeye devredilmiş ve belediye de bu yasalara uygunluk çok önemli bir ilkeymiş gibi îse imar planları ve uygulamalarına katılımdır. Siz bizzat ortağı olduğu bir başka şirkete araziyi geçirgelmeyebilir, zaten yapılacak başka bir şey yok debu konuda ne düşünüyorsunuz, tstanbul halkınm da miş. Burada daha büyük bir facia var. Çünkü şirnebilir. Ama geçmiş dönemlerde o kadar çok yasaha etkin bir biçimde belediye yönetimine katılması ketin yüzde 30 hissesi Fransızlara, geri kalan yüzde dışı davranıldı ki yasalara uygunluk ciddi bir sorun için belirginleşmiş düzenleme ya da projeleriniz var yirmilik iki hisse iki Türk özel kuruluşuna ait, belehaline geldi. mı? M Biz katı bir biçimde özelleştirmeye karşı değiliz, ama böylesine yaygınlaştırılmasından da yana değiliz. Örneğin kent haritalannın özel sektördeki firkanal açılacaksa, bunun eninin, boyunun, derinlimalar tarafından yapılmasma karşıyım, bunu fevğinin ne olacağı orada yaşayan insanlara duyurulakalâde sakıncalı buluyorum. Belediyenin yetkili orcak böylece halk yapılan iş hakkında bilgi sahibi olaganlanndan geçmeden önce imar durumunun özel cak. Müteahhit de halkın iş hakkında bilgi sahibi sektör tarafından öğrenilmesi işin doğası gereği çok olduğunu bilecek. Bu önemli bir noktadır diyorum. sakıncalı. tmar durumunun ne olacağınm önce çıkar çevreleri tarafından öğrenilmesi bu sakıncayı • ^ • B Efendim hazır rantlardan söz ederken oluşturuyor. Halbuki yetkili organlann olurunu alıp, bu noktayı biraz daha açalım diyorum. Belediyeler hukuki bir kimlik kazandıktan sonra imar durumimar kararlan ile büyük rantlann oluşumuna yol açı ları tüm halka açık olacak. Ancak bugünkü durumda bütün imar haritalannın özel firmalar eliyle yayorlar. Ama biliyoruz ki aslında o rantın kaynağı toplumun kendisidir, yani şehirdeki arsaların fıyal pılması öngörülüyor. Halbuki belediye imar kararlarının belirleyicisi şehirleşme hızı, şehirlilerin istek lanm kendi venneli, harita ve projeleri kendi elemanleri gibi hususlardır. Eğer rantlan toplum yaratıyorsa lan ile hazuiamalı, yetkili organlardan geçirmeli ve bunlann tamamının ya da bir kısmının tekrar top ondan sonra topluma açmalı. Aksi takdirde istismara luma dönmesi gerekmez mi? ömeğin sizden önce dönük bir durum ortaya çıkmış olur. Tasarruf açısından belediyenin banka, sigorta şirketi kurması ki başkan Sayın Dalan kurduğu vakıflar yolu ile rantlann hiç olmazsa bir kısmını özel kişilerin elin gündemde. Örneğin zorunlu sigorta nedeni ile beleden almaya yönelmişti. Siz bu sorunu düşündünüz diye çok büyük meblağlara varan sigorta ödemeleri yapmak zorundadır ve bu nedenle belediyenin bir mü? sigorta şirketi kurması hiç de yanlış bir iş değildir.