02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
9 NİSAN 1989 KÜLTÜRYAŞAM CUMHURÎYET/5 Louvre'un avlusundaki camdan piramidi Cumhurbaşkanı Mitterrand açtı Louvre piramidinin büyüsü Açılışı yapmak üzere Cumhurbaşkanı Mitterrand göründüğünde, gençten biri bağırdı: "Aferin tonton, hepsini kafaya aldın, devam et!" Bazı Parisliler, bu modern piramidin Louvre'un ortasına dikilmesine karşı. Ama Louvre piramidinden büyülenenlerin sayısı da az değil. SABETAY VAROL PARİS Louvre Müzesi'nin şöhretini ve önemini vurgulamaya gerek yok herhalde. Son gunlerde kalabalık bir kitle dev sarayın avlusunda yılan gibi kıvrıla kıvnla uzayan sonu gelmez kuyruklar oluşturuyor. Burada toplananlar, müzede sergilenen yapıtları görmeye gelmiş değil. Camdan piramit bir yıh aşkın bir suredir sadece uzaktan görulebilıyordu. Son birkaç aydır burnunun dibine kadar sokulunup dışarıdan ellenebilıyordu bile, ancak geçen haftaya kadar camdan piramidin "içinden" bakabılmek sokaktaki insan içın mumkun değildi. Cumhurbaşkanı Mitterraad. Kültür Bakanı Jack Lang ve seçkin davetliler huzurunda yapılan açılış töreninden sonra "yasak meyve"yi ilk tatma şerefıne nail olanlar, akın akın turnike şeklindeki kapıdan geçerek Louvre Sarayı'nın yeni "girişi'Mne doluşuyordu. Piramidin çevresindeki havuzlara su verilmiş, Nil kıyılarından gelme 5000 yıllık geometrik formun çağdaş uyarlaması, kadife yumuşakhğındaki sularda dalgalana dalgalana yansılanıyordu. HAYVANLAR İSMAH GÜLGEÇ OooF. oF... ^ ~4Efc. S6N1N ^ OkUYUCULAfeRAN • Ğ^LJ. KİM KİME DUM DUMA BEHIÇ AK \IQIIQ ul», ben>m riaçizane imi Jorarfan. b/ri fâz/m... ifre" ziyarete açıldı Louvre Müzesi'nin avlusundaki camdan piramit, bir yılı aşkın bır süredır ancak uzaktan görulebılıyordu Son birkaç aydır da ancak dısardan dokunulaMiyordu Artık müzeyı gezenlerin bu piramidin ıçınden bakmaları da mümkun Roma çeşmelerine alışık Italyan pıtı mı diyorsunuz? Mekân ovu midi görmeye gelmemişsiniz. Tek turist kızlar, Louvre piramidine nundan başka bir şej degil. Asıl ilginizi çeken kadınlann orasını ayak basmak için bekleşirken dur sanat Louvre'un dış cephesi" şek burasını ellemek" diye lafı uzattı.Turnikeyı donup ıçeri girdığiğun akan suyun cam gibi ytızeyi linde konuşuyordu. mizde, yerın ikı kat altını en kune el sürmemezlik edemıyorlardı. Tam o sırada Cumhurbaşkanı çuk bır yansımaya vcr vermeden TV kanallanmn kameraları, sade Mitterrand alkışlar arasında orta aydınlatan guncş ışınlanntn bal vatandaşlara, gTekoromen stilde da gözüktü. Toplanan kalabalık rengi cılalı zeminle bütunleşmesi, ki Louvre Sarayı'nın ortasına bı cumhurbaşkanını görmek için gerçekten göz kamastırıcı guzelhkçak gibi saplanan bu geometrik oraya doğru hücum edince, aynı te. Gerçekte burası, Louvre Sarabiçimi nasıl bulduklannı soruyor piramit muhalifi, "Aferin sana yı'nın bir çeşit nizamiye kapısı Alt Tonton (Mitterrand'ın halk arasın katta, saravı dort yonde ayrı ayrı du. 50 yıldır Paris'te oturduğunu daki takma adı) hepsini kafaya al ziyaret olanağı veriyor. Sanat kisöyleyen 1911 doğumlu eczacı ma dın, devam et" diye bağırdı. Aşa tapları saıan dev kitapçı dükkânı, dam, "Dünyamn en güzel pers ğı yukan aynı anda sağ yanımda lokantası. vestiyeri ve tuvaletleriypektifini bozan bu lersine çevril kı genç bayan, orta yaşlı beye el le yakın zamana kadar cağdışı kamiş şemsiyeyi borabalamaya hazı lerini fazla gezdirmemesini ihtar lan bu dev muze nıhayet çağdaş nm. Kullür Bakanı Jack Lang etti. Tıpkı karikaturletdeki gibi, olanaklara sahip oluyor. Sarayın bence bir katil" demekten kendi adanıın yanıtı hazırdı: "Kendi öz bir kanadını işgal eden Maliye Banı alamıyordu. İyi giyimli, soyle lemlerinizi gerçeklerin yerine koy kanlığı kentin öbur ucundaki yediklerinden hareketle, mimariden mayın, sapıklık kendi kafanızın ni bınasına taşınınca Louvre ıki az çok anladığı ortaya çıkan genç içinde." Oğretmen ya da aydın gö misli büyüyecek. Yüzde 80'i depoten birisi de "Siz buna sanal ya rünumlü bayan, "Siz buraya pira larda bekleşen koleksiyonlann büyuk bölumü surekli olarak sergilenebilecek. O zaman Louvre, dünyanın en buyük müzesi olacak.' Ortaçağa aıt eski Louvre Sarayı'nın kalıntıları da restorasyon çalışmaları ile birlikte arkeolojik çalışmalara maruz kalmış. Piramitten girilen mahzenden geçerken tarihi ortaçağa uzanan eski Louvre'un kalıntılarından geçerek Eski Yunan hevkellennin bulunduğu bölume ulaşıyorsunuz. Bu çalışmaların 1997'de biteceği ifade ediliyor. O zaman, şimdilik bır türlu sergilenemeyen, eşsız zenginlikte tslami eser koleksiyonlan da ayrı bir pavyonda sergilenecek. Bu yüzden, adı geçen eserleri "ödiinç" de olsa isteyen Paris'teki Arap Dunyası Enstitusü'nun daimi sergisi, muze idaresinden olumlu yanıt alamamış. Piramidin, medyatik, demagojik bir özelliği olduğunu söyleyenler eksik değil, ama şurası muhakkak ki haddinden fazla eski bina ve eski yapıta sahip Paris'e 20. yılzyıl sonlarının damgasını vuracak katkılarda bulunmak kaçınılmaz bır zorunluk. Fransa başkentıni Venedik ya da Viyana gibi müzekent olmaktan çıkarıp "insanlann yaşadığı" ekonomık ve külturel canlılık taşıyan bir çağdaş kent yapmak için, çağdaş sanatın güzel orneklerini kentin hassas noktalanna oturtmaktan başka çare yok. Yürüyen merdıvenlerden dışan çıkarken benden sonra gelen karşı istikâmetteki zıyaretçilerin yüz ifadelerini gozlemlemek, Louvre piramidinin büyüsünu anlamak için yeterli. PİKNİK PtYALE MADRA Siyah beyaz gölgeler Aramis Kalay'ın 5. fotoğraf sergisi bugun 19.00da Sahakyan Demeği salonunda (Kocamustafapaşa, Marmara Cad.) açılıyor. Kalay'ın "Gölgeler" adlı çalışmasının da yer aldığı sergi, sanatçının slyahbeyaz ışlennden oluşuyor. Halen IFSAK onur kurulu üyesi olan Kalay, sıyahbeyaz fotografı daha "sıcak" bulduğunu söyiuyor. Pekçok ödülün sahıbı olan sanatçı, fotografı önceden tasarladığını, daha sonra "insan, mekân ve malzeme"yı bır araya getinjiğinl belırtiyoı HIZLIGAZETECİ NECDETŞEN ÇİZGİLİK KÂMtL M4SAR4CI Latife Tekin'in yeni romanı 'Buzdan Kılıçlar'yayımlandı işçi sınıfına yakın bakış Sol bakış, işçi sınıfına çok temel bir önem vermekle birlikte, bu sınıfın yaşantısına nüfuz etmekte fazla ileri gidememiştir. Dünyada edebiyatta olsun, tarihçilikte olsun çok az örneği olan bu yakın bakışın bazı ürünlerini Türkiye'ye Latife Tekin kazandırdı. MURAT BELGE Buzdan Kılıçlar, Latife Tekinin dördüncü romanı. Bu kitapla birlikte, Tekin'in romancı olarak karakteri biraz daha belirlenmiş oluyor. Daha ilk romanında sap'tanabilen bazı temel özellikler burada da kendilerini gösteriyor. tlkin, Latife Tekin kendisine belirli bir alaru seçmiş bir yazar. Son dönemin hızb kemleşmesı içinde, genel olarak "gecekondu bölgesi" dediğimiz yerlerde oluşan hayatı ve insanları eîe alıyor. Boyle ozetlendiğinde, bu hemen sosyolojik terimlere indirgenebılecek bir alan. Ama Latife Tekin bir romancı sosyolojizmine çok girmiyoı; daha doğrusu, ancak çok öz^ül bir duzeyde giriyor. Boyle bir alana onun çok dışında oluşmuş bir aklî formasyonla bakmak Tiirk roman geleneğinde sık goru3en natüralist bir yöntemi getirefbilirdi. Oysa Latife Tekin, alanına en çok yaşantısal düzeyde bağJı, hatta bağıtlı (angaje). Onun için ;de bu hayata ve insanlara dıştan =değil, içten bakıyor. Bu da, her romanında başlıca çarpıcı özelliği meydana getiren fantezi tekniğini şçok doğal ve rahat bir tavırla yu;Türlüğe koymasmı sağlıyor. Ele alslığı insanların zihin yapılan buSıa zaten yatkın olduğu ıçin, Tekin Şde o hayal dunyaları zorlamadan, ;O kalıplar içinde anlamlı genellemeler yapabiliyor. . Öte yandan, "fikir"den yoksun bir roman dunyası değil Tekin'in roman dunyası. Hatta denebilir kı, Jher romanında pek çok yaşantı ve jonların tekabül ettiği birçok topiumsal sorun, hızlı tempolu üslu!buyla gözumuzun önunde akar'ken, sonunda her romanının öııcelikle deştıği temel bır sorunsal (problematıc) var. Örneğın bir onempoze ediliyor. Bu, aslında Türkiye bir yana, dunya edebiyatında da yeterince tartışılmamış bir sorundu. Buzdan Kılıçlar'ın gerisınde yatan, gereğinde sosyolojik terimlerle de açıklanabilir olan sorun belki bu kadar karmaşık değil, ama o da ciddi. Latife Tekin burada "yoksulluk" psikolojisinin bir boyutunu inceliyor. Latife Tekin'in ele aldığı bu gecekondular dunyasında "toplumsal mobilizasyon" son derece hızlı ve dengesiz. Yani, asağı yukan aynı noktadan hayata başlayan insanlardan kimileri işçi, kimileri işportacı, kimileri de bir tür "işadamı" olabiliyor karşılarına çıkan tuhaf, karmakanşık, oynak fırsatlardan ötüru. Ayru zamanda, aynı insan da bu değişik işalanlannın birinden öbürüne geçebiliyor, tırmanıp inebiliyor vb. Ama insanların paraya bakışları, parayı olduğunda kullanışları vb. temelde çok fazla değişmiyor. ceki roman, Gece Dersleri, oldukça yoğun tartışıldı ve bazı insanların "ona göre tavır sapudıklan" bir metin haline geldi. Ama bu tartışma kitabın bu "derin" sorunsalına hiç dokunmadı gibi. Bir politik soyutlama çerçevesinde işçi sınıfına yüklenen değer ve o sıruftan somut bir bireyin, sınıfı fiilî değerleriyle bu yüklenen değer arasındaki uyumsuzluk karşısında duştüğü şaşkınlık. Daha açık söylersek, işçi sınıfına öncelikle (ve dolayısıyla belki de yalnızca) "devrim yapacak sınır' olarak yaklaşan bakış var bir yanda; öbur yanda, daha gelişkin bir kimlık kazanmak için genel duzenin yanı sıra bizzat o sınıfın fiilî değerleriyle de boğuşmak durumunda kalan insan (ya da insanlar). "Politik bilinç" dediğimiz şeIşte Latife Tekin, böyle bir orye yaklaştığı ölçude, içinden çık tamda, yoksulluğun yalnızca bir tığı sınıfa ve insanlanna, o birın gelir dilimiyle olçulebilir bir nescı yaklaşımdan bakma gereğı nel toplumsal statu olmadığını anlatıyor. Yoksulluk, yoksulluğun içine doğmuş bir insan açısından, en genel anlamıyla bir kultur ya da bir dunya göruşu. Dolayısıyla, boyle bir insanın gelir merdiveninde daha yukanlara, hatta en ust b. samaklara tırmanması, bu dunya goruşunu değiştirmesıne yetmiyor en azından kısa surede Orneğın, Buzdan Kıhçlar'da Halilhan'ın otomobiliyle ilişkisı gibi, insan kazandığının sonuçlanna da tutsak olabiliyor. Latife Tekin, hâlâ çok genç bir yazar. Bu yazının başında değin1 diğim tarzını, oldukça köklü gö' runen tercihlerini değiştirmesi bile mümkuntabii tersi de mümkunbu tarzı derinleştirerek sürdürebilir. Ama şimdiye kadar da benzeri çok gorulmemiş bazı işleri ba1 şardığını sanıyorum. Bu "işler' den kastım, temelde şu: Sol bakış, işçi sınıfına çok temel bir onem vermekle birlikte, bu sınıfın yaşantısına nufuz etmekte fazla ileri gidememıştir. Dünyada, edebiyatta olsun, tarihçilikte olsun çok az örneği olan bu yakın bakışın bazı urunlerini Türkiye'ye Latife Tekin kazandırdı. / * AĞAÇ YAŞKEN EĞİLİR KEMAL GÖKHAS GÜRSES o GARFIELD jm DAVIS llfc TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 9 Nisan 192S'DA suGüN, r/tzte VE meiHçi 4u f 52 yAŞtNDA OttoUÇTU. MÛUCIYE MEKTeSt'M(SİH4SAL BlLGİLER') BirİKPtKTEM SONBA ÜZUM YILLAG. ÖĞR£TMEKIÜIC YAPAM ALf KEŞAT BEY, M<4A£ıFr£ (MILLİ e&rrto) ÇEşrn./ rofjEnctuıc eoıSEVL£RiNPE PE BULUNMUŞru. Bu A/34M, /DADÎ v£ SUL7AN/LEfi&EÇtısE') o/asruiA^Ak UZEBE meıH KITAP. LASl YOZMrşrt. SAADET,SABAH,l/<:i>4M ISE Y£MıSOSYAL KONULAeOA WHZ(LARI YAY/MLı4AtAA/ ALI REŞAr BEY, ÇOK SAVıOA ÇEVI&İYE DE Z/IMAH BuLMUŞTZJ. "DeeYPas: MESELES/ VE ESBABı HAPtYESI " " " " A £ A HrAl £S'# " GAZETE ADU GAzenecERDE BIKÇOIC 77t£.ıu/~ ve TARIHCI AU REŞAT BEY.. Latife Tekin "Buzdan Kılıçlar" dördüncü romanı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear