02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
20 NİSAN 1989 HABERLER CUMHURİYET/15 Ankara DGMSavcılığı, AvrupaMilliGörüş Teşkilatı'nın RP'nin yan kuruluşu olduğunu önesürüyor Savcılık: Çelik'in ardında örgüt var Y a r g ı t a y ' a çağrı Ankara DGM Savcılığı POKTRE H. İBRAHİM ÇELİK Refah Partisi'nin yan kuruluşu olduğunu öne sürdüğü Avrupa Milli Görüş Teşkilatı'yla ilgili yasal konumu nedeniyle Yargıtay Başsavcılığı'nın RP konusunda harekete geçmesi gerektiğini öne sürüyor. Savcılık "Biz iddianamelerimizde bu konuyu birçok kez belirttik, ancak Yargıtay'dan bu konuda herhangi bir soru gelmedi" diyor. savcılığı ise bu hususlan bir gun açıp nereden buMunuz, bunlan nenereden yazdınız diye bize sormadı" dediler. Yetkililer gerekli görülmesi haiinde Çelik hakkındaki soruşturma sonucunda ortaya çıkacak bu yöndeki bulguların yeniden başsavcılığa iletileceğini de sözlerine eklediler. Yargıtay Başsavcılığı yetkilileri ise RP ile AMGT arasındaki DGM'nin savları konusunda, "arastınlsın, bakatım ne sonuç çıkacak, biz bu sonucu bekliyoruz" dediler. Yetkililer, RP ile AMGT arasındaki ilişkinin kurulması halinde bunun "çok önemli bir gelişme olacağını" belirtirlerken, bu ilişkinin bugune kadar henüz kurulamadığını da ifade ederek, "Böyle bir ilişki knnılmuş olsaydı devlet bu konunun üzerine duşerdi. RP ile AMGT arasındaki bag, Yargıtay kararlanna yansımamışür" göruşunü öne sürduler. Yetkililer, DGM'nin soruşturma dosyasının bir örneğini isteyeceklerini de bildirdiler. Almanya'da faaliyet gösteren AMGT'yi ve bu kuruluş ile RP arasındaki ilişkiyi yeniden gundeme getirdi. DGM Savcılığı, daha once DGM'de yargılanan AMGT yonetici ve uyeleriyle ilgili davalar için hazırladığı iddianamelerde, bu kuruluşun kapatılan MSP'nin görüşleri doğrultusunda çalışmalannı sürdürdüğunü belirtmişti. Savcılık yetkilileri, MSP'nin kapatılmasından sonra aynı görüşün Turkiye'de bu kez RP hareketi içinde bir araya gelerek örgutlendiklerini de sık sık ifade ettiler. AMGTnin yöneticisi ve üyesi olmaktan sanık kişiler hakkında verilen mahkumiyet kararlarının Yargıtay'ca da onanması ile DGM, "Bu kuruluşun, laikliğe aykın faalivetleri yaptınma bağlayan 163. madde kapsamında >asadışı bir kuruluş olduğu kesjnleşmiştir" yorumunu yapmaya başladı. t z l e r R P ' y e mi? Atatürkçü ve laik olmadığını söylediği gerekçesiyle Ankara'da gözaltına ahnan ve 5 gündür emniyette tutulan Şanlıurfa Belediye Başkanı Halil İbrahim Çelik'le ilgili soruşturma sürüyor. Ankara DGM Savcılığı, yasadışı bir örgüt olduğu Yargıtay kararıyla kesinleşen Avrupa Milli Görüş Teşkilatı'nın Çelik ve RP ile olan ilişkisinin araştmldığını bildirdi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Şanlıurfa'mn RP'li Belediye Başkanı Halil İbrahim Çelik hakkında yurütülen soruşturmada, RP ile yasadışı bir kuruluş olduğu kesinleşen Avrupa Milli Görüş Teşkilatı (AMGT) arasındaki ilişkinin araştırıldığı öğrenildi. Beş gunden bu yana gözaltında bulunan Çelik'in AMGT ile ilişkisini araştıran Ankara DGM Savcılığı, Türk Ceza Yasası'nın 163. maddesine gör yasadışı bir kuruluş olan AMGT'nin RP'nin bir yan kuruluşu olduğunu öne sürerek, bu konuda Yargıtay BaşsavcıhğTmn işlem yapması gerektiğini bildirdi. Yargıtay Başsavcıhği ise "bunun çok önemli bir gelişme o l d u ğ u n u " belirterek, DGM'nin soruşturmasının sonucunun bekleneceğini kaydetti. Çelik'in Şanlıurfa'daki evleri ve işyerlerinden toplanan 287 kitap, incelenmek üzere Ankara'ya getirildi. araştırılması" yonünde sürdüğünü bildirdi. Savcılık yetkilileri, bu çerçevede Çelik'in ozellikle AMGT ile ilişkilerinin araştırıldığını vurgularlarken, daha önce bir çok kez ortaya konulan RPAMGT ilişkisini de yeniden gundemlerine aldıklannı ifade ettiler. Yetkililer, "AMGT, RP'nin illegal yan kuruluşudur. Biz AMGT'yi 163. madde kapsamında illegal bir cemiyet olarak Yargılay'dan geçirerek raahkum ettirdik" dediler. Yetkililer, Batı Almanya'daki Turk yurttaşların dini gereksiniminlerini karşüamak uzere 1976'da kurulan ve merkezi Berlin'de olmak uzere 70 şubelik yaygm bir örgutlenme içine giren AMGT'nin "Parti, amaca giden dikenli yolda ayakkabılanmızdır" sözuyle hareket ettiklerini, buradaki partiden de RP'nin kastedildiğini öne sürdüler. Yetkililer, bu açıdan Yargıtay Başsavcılığı'nın RP hakkında işlem yapması gerektiğini, ancak buguRP hakkında "Atatürkçü de degittm, laik de, ne kadar herhangi bir girişimin olben Muslumanım" diyen Çelik soruşturma istemi madığını savundular. Yetkıiiler, hakkında TCK'nın 163. maddesi DGM Savcılığı, Çelik hakkın "Biz iddianamelerimizde bu kouyannca soruşturma yapan Anka daki soruşturmanın "legal ve ilnulan çok belirttik. Yargıtay Başkara DGM Savalığı, özeüikle Batı legal bütün bağlantıların imanlı eli dumanlı MEHMET FARAÇ 1947 yılında Şanlıurfa'da dünyaya gelen Halil İbrahim Çelik, tstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nden mezun olduktan sonra uzun süre öğretmenlik yaptı. 12 Eylül'den sonra Halk Eğitim Merkezi Başkanlığı dönemınde "Anarşiyi kendi bölgelerinde yerli idareciler çıkanyor" gerekçesiyle tayini Sinop'a çıkartılan Çelik, uzun süre iş arayışından sonra arkadaşlarının aday göstermesiyle istifa ederek belediye başkanlığına soyundu. 11 bin oyla seçilerek Türkiye'nin tek RP'li il belediye başkam sıfatını kazanan Çelik kendini "Türkiye'nin 66 böceginin, tek çicegi" olarak tanımlıyordu. Seçildiği dönemlerde ilginç görüş ve açıklamalarıyla bir anda basının ilgisini çeken Halil İbrahim Çelik'in ŞanlıurÇelik, ozellikle laiklik. fa'daki iki evinden ve işyerinden toplanan 287 kitap ise dün Anka I demokrasi, fikir ve inanç ra'ya getirildi. DGM Savcıhk yetkilileri, bu kitaplann da DGM'de 8 kişilik savcılık heyetince bizzat incelenerek herhangi bir biçimde suç unsuru içerip ıçermediklerinin araştınlacağım bildirdiler. Yetkililer, soruşturmaya ilişkin kanıt toplama ve bunlann değerlendirilmesi çalışmalannın sürdüğünu, bu nedenle Çelik'in DGM'de yargıç önüne çıkanlmasınm geciktiğini söylediler. Öte yandan, önceki gün Ankara Emniyeti'nde ifadelerine başvurulan Van, Kahramanmaraş, Konya ve Sıvas'ın RP'li belediye başkanlannın "tamk mı yoksa sanık olarak mı" ifadelerine başvurulduğu konusunda ise resmi bir açıklama yapılmadı. ANKA'nın haberine göre Çelik hakkında soruşturmayı yürüten DGM Savcısı Hâkim Yüzbaşı Ülkü Coşkun, RP Genel Başkanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ın ifadesini almayı duşünmediklerini söyledi. özgürlüğü, kadın erkek eşitliği, genelev konulanndaki yaklaşımlarıyla tanındı. "Koyu bir Yahudi düşmanı" olan 1. Halil Çelik, Yahudi toplumuna olan düşmanhğım Almanya'ya giderek "Hitler'Mn mezarına çiçek koymakla gösterdi. "Yahudiler kıyametten önce yok olacak, arkalanna gizlendikleri taşlar canlanıp onlan yok edecek" şeklindeki düşüncelerinden ötürü hakkında Adalet Bakanlığı'nca "Yahudi toplumuna hakaretten" dava açılan Çelik, 40 gazeteciyle yaptığı bir basın toplantısındaki "Komünistlik fikir de İslam fikir degil mi? Sanki İslama hürriyet istemek, komünistlikten daha kötu oldu. Evren bazı sözleri ayagı yerden kesildiğinde söylüyor" diye konuşmasından otüru Diyarbakır DGM'de yargılandı. Belediye başkanlığına seçildikten sonra "Bana hakkımı venneyecek başbakanın ağzını yırtanm" sozleriyle çıkış yapan Çelik, ileriki dönemlerde Turkiye'de ekonomik durumu en iyi olan belediyelerden birini oluşturdu. 1987 yılında Sağlık Bakanı Biilent Akarcalı'nın 'Sigaraya paydos' kampanyasına karşı kampanya başlatan Çelik, "Akarcalı kendini 4. Murat mı sanıyor" gerekçesiyle "Biz Allah'ın gögsü imanlı, eli dumanlı kullanyız" diyerek, sigara içen işçilerine ikramiye vereceğini açıkladı. Kentte 10 yıldır açılması istenen geneleve "Ben kendime kerhaneci başkan dedirtmem" gerekçesiyle karşı çıkan Çelik, genelev binasını düşkünler yurduna donüştürdükten sonra, gençliğin genelev isteğine "Haftada iki gün oruç tutun" reçetesini onerdi. Çelik, genelev konusunda kendisiyle röportaj yapan bir bayan gazeteciye "llk sermayem sen olursan açanm" yanıtını verdi. İ. Halil Çelik hakkında çeşitli dönemlerde yolsuzluk yaptığı gerekçesiyle dava açıldı. 1986 yılında otobüs alımlarında yolsuzluk yaptığı iddiasıyla açılan davadan 1988 yılında beraat eden Çelik hakkında belediye arsalannı belediye personeline çok ucuza sattığı ve şehir imar planında kendisi ve yandaşları lehine tadilat yapıldığı gerekçesiyle davalar açılmıştı. Sağlık Bakanhğı da 1988 yılı içerisinde "halk sağlığını tehlikeye atarak koleradan 5 kişinin ölumüne sebebiyet" verdiği gerekçesiyle dava açmıştı. Çelik hakkında açılan bu davaların bazılan devam ediyor İkinci kansından doğan en son çocuğuna Necip Fazıl adını koyan t. Halil Çelik, kendisini Necip FazıPın "Büyük Doğu düşüncesinin savunucusu ve Büyük Doğu Üniversitesi Diriliş Fakültesi'nden mezun" sayıyordu. 26 Mart'ta ikinci kez Şanlıurfa Belediye Başkanlığı'na seçilen Çelik, yerel basındaki 'Adana ve ızmir'de çok sayıda ev ve daire almış' şeklindeki iddialara "İki kanm 9 çocuğum bir de kooperatif dairem. tşte mal variıgım" şeklinde cevap vermişti. Rektör Cın, kızlar otobüsiı tartışması sonrasında Belediye Başkanı Halil Urun'le. Selçuk Üniversitesi Rektörü Halil Cin'le söyleşi 'Olayların kaynağı küçük bir azınlık' IŞIL ÖZGENTÜRK KONYA Konya Selçuk Üniversitesi Rektörü Halil Cin, Konya'da kız öğrencilere ayrı otobüs uygulamasını başlatan belediyenin bu davranışını protesto etmek amacıyla öğrencilerle birlikte otobüse bindiği vu olayı şiddeıle kınadığı günden beri yoğun bir trafik içinde... Sürekli toplanülar, basın mensuplarıyla görüşmeler, bu arada gelen tehdit mektupları rektörü oldukça yorrauş. Bir toplantı nedeniyle Yunanistan'a gitmeden önce protestoyu destekleyenlerin gönderdiği çiçek ler arasuıda, çok kısıtlı bir zamanda Rektör Bey'le öğrenci sorunları ve son olaylarla ilgili konuşuyoruz. Yıllardır kent dışındaki kampusun bir ulaşıra problemi var. Bunu öğrenciler pek çok kere gerek rektörlüge gerek belediyeye iletmişler. Ancak, henüz bir çözüra bulunamamış. Acaba bu üniversiteyle rektörlük arasındaki bir kopukluktan mı ileri geliyor? Çözüm çok mu zor? CİN Bunun nedeni belediyenin gerekli anlayışı göstermemesiydi. ozellikle bu geçmiş yıllarda, gecen sene büyük problem oldu. Çünkü belediye ytterli sayıda otobüs koymadı. Belediyenin yaklaşımı "Bu benim sorunum değildir. Üniversite beni alakadar etmez, öğrencisini de kendisi taşısın" şeklindeydi. Nitekim öğrencilerimizi şehir içi normal tarifeden taşımadılar, iki misli fiyat aldılar. Biz üniversite olarak öğrencilerimizin normal tarifeden taşınması için belediyeye elli milyon lira ödedik. On gün öncesine kadar da bu sıkıntı devam ediyordu. Kampustaki fen ve edebiyat fakültesinin dekanı öğrencilerin daha rahat şekilde taşınması için belediyeden otobüs talebinde bulunmuş, belediye de seçim beyannamesinde belirttiği gibi daha fazla otobüs vaat etmiş. Olaylardan sonra otobüs sayısı arttırıldı. Sayın Rektör, ben kampusa gittim ve öglen saatlerinde dönmek zorunda kaldığım için otostop yapbm, başka çarem yoktu. Öglen saatlerinde çok az otobüs var. tki, iiç saat boş vakti olanlar bu nedenden on iki dakika süren bir yolculuktan yoksun kalıyorlar ve kentte gidip gelemiyorlar. Daba köklu bir çözüm düşünüyor rausunuz? CİN Şimdi otobüsler sanırım saat başı oldu, daha fazlasına belediyenin de imkânlan yetmez, bu sorun Konya rayh sisteme geçtiğinde kendiliğinden çözümlenecek. Belediye kıdar için ozel otobüs yerine bu hatta dörtbeş otobüs ekleseydi hiçbir sorun olmayacaktı sanınm? CİN Elbette... Herkesin, öğrencinin de beklediği buydu, otobüs sayısı arttırılacaktı, öğrencilerimiz de kız erkek aynmı olmadan böyle çağdışı, ilkel bir uygulamayla hiç karşılaşmadan güzel güzel gelip gidecek, hiçbir olay da olmayacaktı. Ögrencilerde söyle bir kanı var, Konya üniversiteyi istemiyor. CİN Buna katılmıyorum. Böyle düşünmek altı yüz bin Konyalının gerçek düşüncesini yansıtmaz. Konya dışardan görüldüğü gibi gericilerin merkezi değildir. Konya üniversiteyi istemiyor denemez. Konya'da çok küçük bir azınlık, üniversiteyi istemiyor denilebilir. Bunlann şehiı nüfusu içindeki oranı da yüzde bir, bılemediniz yüzde iki olabilir. Konyalılann yüzde doksan beşi üniversiteyi ister. Çünkü Konya, geçmişten beri bir ilim irfan merkezidir. Bildiğiniz gibi Konya'da çok az sinema var. Tiyatro yok. Otunıp tartışılacak kafeterya çok az. Öğrenciler sosyal yaşamlannın çok kısıtlı oldugundan yakınıyoriar. Acaba üniversite çevresinde bu konuda bazı girişimler yapılıyor mu? CİN Bu açhğı çok iyi biüyoruz. Tiyatro kolumuz var. Resim müzik çalışmalannı teşvik ediyoruz. Spor kollanmız, folklor çalışmalarımız var. Ayrıca her ay gençlik şöleni yapıyoruz. Dört bin öğrencimizi davet ediyoruz. Her türlü müzik eşliğinde dans edip eğleniyorlar. Erbakan'ın uyansı RP Genel Başkam Necmettin Erbakan, parti örgütlerine bir genelgegöndererek, "belediye başkanlannın, başkaniık görevleri dışında basına siyasi beyanat vermemelerini" istedi. Erbakan, "Ben Atatürkçü Degilim" sözleri nedeniyle DGM tarafmdan gözaltına alınan Şanlıurfa Belediye Başkanı Halil Ibrahim Çelik için "Bu memleket bugün her önüne CELAL BAŞLANGIÇ gelen 'Ataturkçüyum' diyerek bir ŞANLIURFA Inaruşa göre, nevi Atatürk istismamlıgı yapıyor. Bunu uygun görmediğini ifa Adem Peygamber, Harran'da yade etmiştir. Sayın Nadir Nadi'nin şamış, toprağı ilk kez sabanla süde 'Ben Atatürkçü değilim' diye rüp, ilk tohumu burada atmıştı. bir kitabı var" dedi. Erbakan, Eyüp Peygamber bir mağarada "devletin laik olduğunu, ancak yıllarca çile çekmiş, İsa Peygamkişilerin dini bulunduğunu" ifa ber geçerken uğramıştı. İbrahim Peygamber Nemrut'la bu toprakde etti. larda savaşmıştı. Burası Nuh PeyErbakan, dün RP Genel Mergamber'in kurduğu kentlerden bikezi'nde bir basın toplantısı yapariydi ve Şuayp Peygamber ile Murak, pazartesi günü TV'de siyasi sa Peygamber bir süre bu toprakparti liderlerinin yaptıkları açık larda yaşamışlardı... Işte onun oturumu değerlendirdi. RP Genel için de Şanlıurfa "peygamberier Başkanı, TBMM'de grubu bulundiyan"ydı. mayan partilerin açık oturuma Hacı olmak için Mekke'ye giçağnlmamasıru eleştirerek, bunun "milli iradenin müdahaiesiz ve ta denler bir gece kaldınmlannda rafsız şekilde teşekkülüne engel yatıp bu kentin toprağına yüz süolduğunu" belirtti ve "Giidümlü rerlerdi. Nurcular, Saidi Norsi'demokrasi demokrasi olamaz" nin boş mezan bu kentte olduğu diye konuştu. Erbakan, ANAP, için yılda bir kez Şanlıurfa'da topSHP ve DYP'yi "haksızhğa figii lanırlardı. Boş mezarın başında ran olmakla" suçlayarak, "Bu üç ibadet pek anlamlı olmadığından taklitçi parti bugünkü köle düze Hazreti İbrahim'in dergâhında ninin ve hile rejiminin yaparlardı ayinlerini. figüramdırlar" dedi. "Peygamberier dlyan" kendine yakışan (!) belediye başkanını Daha sonra RP'li belediye baş12 Eylül'den sonra bulmuş ve İbkanlanna ve parti örgütlerine rahim Halil Çelik 1984 yılında gönderilen genelgeyi açıklayan Türkiye'nin lek RP'li il belediye Erbakan, "Suni meseleler çıkanlbaşkam olmuştu. Hani beşon masına fırsat verilmemesini" isyüzyıl önce dünyaya geliverse, o tedi. Baltğadöıril^en MkıniarSöylenceye göre Kral NemLt ibrahim Peygamberi puöan kırdığı gerekçe dönüşmüşler. Bu suyun içindeki balıklarm da onların soyundan geldiğine inanılıyor. , • :,rmak ıstemış. Ancak odunlar bir anda Dalığa • Ciğercide sahuru beklemek zamanlar belediye seçimleri olmadığından "peygamberier diyan" na küçük bir katkıda bile bulunabilirdi belki. Çağı kaçırdığından, 1984'te tek RP'li başkan olmasını "altmış altı böcek içinde tek çicegim" diye değerlendirmişti. Bu yılki seçimlerde dört RP'liyle birlikte yeniden kent belediye başkanı seçilince "Tek çiçektim, şimdi buket olduk. Yakında ağaç olacağız" demekten kendini alamadı. "Peygamberler diyan"nın sokaklannda, sahura yakın saatlerde yoğun bir erkek kalabalığı göze çarpıyor. Davulcular, birazdan sokak aralarına dağılmak üzere, bando takımı gibi sırayla geziniyor ana caddede. Ciğerciler, duvar diplerine tezgâhlanru kurmuş, mangallannı aleviendiriyorlar. Taburelere oturmuş müşteriler, önlerindeki tahta tezgâha, sahurluk ciğer şişlerinin gelmesini bekliyorlar. Ayranlannı hazır etmişler bile. ber'le ilgili. Kral Nemrut, putları kırdığı için ibrahim Peygamber'i cezalandırır. Odunlar toplanır. Halilürrahman gölünün bulunduğu yerde yakılacaktır tbrahim. Odunlardan kocaman bir dağ oluşur. İbrahim ateşeatıhr. Odun yığınlarının ortasına düşer düşmez ateş yerine burası bir göl olur. Atılan odunlar da bafığa dönüşür. Balıklar yandıklanndan üzerlerinde kara lekeler bulunur. öyku bu ya, bir küçük göl daha oluşur. Bu da Ibrahim'i seven Nemnıt'un kızı Zeliha'mn gözyaşlarıdır. Göllerden büyük olanına Halilürrahman, küçüğüne de Ayn Zeliha adı verilir. Hiç değilse önceden Çelik, ANAP içindeki kutsal ittifakçılardan, hükümette kendine yakın unsurlardan belediye için istediğini kopanvordu. Şimdi onlar da Çelik'e yanaşmava korkacak. Kavbeden sonuçta Şanlıurfa oldu" diyordu. Çelik'e karşı olan ve "liberal" olduklannı söyleyenler "Oh iyi o l d u . Bir de başkanlıktan alsınlar" diyorlardı. SHP'nin İl Başkanı Feridun Yazar ve Merkez llçe Başkanı Hadi Kaya ise bu,gorüşe karşı çıkıyordu. SHP'lilere göre Çelik'in söylediğine sonuna kadar karşıydılar, ama fikirlerinden dolayı kimsenin gözaltına alınmasını istemiyorlardı. Görüşler, 141, 142 ve 163'ün olmadığı koşullarda özgürce tartışılmalıydı. Refah Partililere Çelik'in gözaltına alınmasından sonra bir çekinme gelmışti. Konuyla ilgili soru RP Şanlıurfa İl Başkanı Mehmet Albngöz'e sorulduğunda, önce partililer karşı çıkıyor, "Aman il başkaıumızın başına bir iş getirmeyin" diye. Sonra da "Neyse, kırk Ömer feda olsun bir Halil Çelik'e" diyorlardı. İl Başkaru Altmgöz'e gore ANAP'ın temelinde RP'nin oyıı vardı ve bu oylann tümü geri gelmemişti daha. Bu nedenle de ANAP'ın RP'ye karşı bir oyunuydu Çelik'in gözaltına ahnması. Altıngöz, "fikir hürriyetinden fikirsizierin korktuğu"nu soylüyordu ve sonunda "hakkın tecelli edecegi"ne inanıyordu. Çelik'e vekâlet eden Ömer Saatçi yürütüyordu Şanlıurfa Belediyesi'nin çalışmalannı. Saatçi, Çelik'in gözaltına alınmasından sonra, belediyenin telefonlannın sabaha kadar susmadığını, arayan yurttaşların Çelik'e büyük bir haksızlık yapüdığını söylediklerini anlattı. Karşı olanlara göre ise Çelik "basınkolik"ti ve Konya'nın RP'li Belediye Başkanı Halil Ürün'un son zamanlarda gazetelerde kendisinden fazla boy göstermesine dayanamayıp böyle bir bomba patlatmıştı. Ancak Şanlıurfa'da edinilen ilk izlenim o ki, yandaşlarırun gözünde Çelik, daha bir değer kazanmış gibiydi. Adem, Eyüp, İbrahim, Şuayp, Musa... derken, hacca giderken bu kentin kaldınmlannda yatan insanlar, Saidi Nursi'nin boş mezan burada diye yılda bir kez "peygamberler diyan"nda toplanıp İbrahim Peygamber'in makamında dolaşanlar, şimdi bir de İbrahim Halil Çelik'in de makamına mı uğrayacaklar? TANGODAN TESBİHE SANLIURFAT BiR Aşk KENTİN POKTRESl3 o da ne? çizgi, bir renk çok zor. Hiç kimse rahat konuşamıyor, sözcükler bir iki cümleden sonra bitiyor sanki, içlerinden biri "Buradan btlim adamı filan yetişmez" diyor, "Ben burada niçin okuyorum biliyor musunuz? Aile bağlarımdan ötürü, insan tek başına bir variık değil, bazı sonımluluklan var, ailem bir diploma istiyor benden, ben onlara bunu verecegim. Sonrası için hiçbir umudum yok." Öteki saatine bakıyor, "Arkadaşlar ben gjdiyorum" diyor. "Az sonra İngiliz tiyatrosuyla ilgili bir dersim var". Tam uzakiaşırken dönüyor, yuzıinde yarım bir gülümseme, "Bunu y a a n " diyor. "Ben iki yıldır hiçbir tiyatroya gitmedim. Burada tek bir şey ögrendim, okuMan çıkıp yurda dönmeyi, yurtian çıkıp okula gitmeyi, kendimi nasıl hissettiğimi sormayın artık..." Çevremdeki yüzlere bakıyorum, bu gencecik yüzlerde öyle buruk bir anlam var ki onlan teselli etmek isteği duyuyonını, taşra kentlerindeki üniversite yaşamının genellikle böyle olduğunu, bunun değişmesinin pek kolay olmadığını, ama değişeceğini fılan, söylüyorum. "Boşverin", diyor birisi, "bu kent bizi istemiyor. Her yerde her zaman hissediyoruz bunu. Daha geçen yıl iki arkadaşımız Yukan Meram'da el ele oturduklan için dövüldü, yolda kız arkadaşlanmızla yan yana yünidüğömüzde kız arkadaşlanmıza öyk kötü bakıyoriar ki, onlann yerine biz iki misli üzülüyoruz. Ev sonınunu ele alın, bir ornek, ben beş arkadaşımla birlikte çok eski bir köşkte kalıyonım, duvarian sıvasız, pencereleri yan açık bir evde, ancak böyle evleri bize kiralıyoıiar. Bu kentin belediyesi bile bize guvenmiyor, otobüs olayını bilmiyor musunuz?" Bildiğimi söylüyorum, oturduğumuz yerin az ötesindeki otobüs durağını gösteriyorlar, aşağı yukan yanm saattir en az yetmiş kişi otobüs bekliyor. "Bu kapalı durağı da yeni yapülar" diyor gencecik bir kız, "Kış aylannda yağmurda, karda saatlerce açıkta bekliyoruz. Bir gun hiç unulmuyorum karda kentteki otobüs durağında tam bir saat bekledim, ellerim ayaklanm donmuştu, bir an belediyeye gidip bağırıp çağırmak geldi içimden, her şeye bağınp çağırmak. Bunu yapsaydım adım bozguncuya, daha başka şeylere pkardı." Sözü değiştirip sosyal yaşam üstüne sorular sonıyorum. Aşk, cinsellik üstüne konuştuğumuzda gülümsemeler artıyor. "Aşk olmadan olmaz" diyorlar. "Yolda yan yana vünimek bile bize yetiyor." Sonra çok aykın bir renk olduğu için hep birlikte bası örtülu bir kızla ilerici bir oğlanın Kendi adına, konutunun hemen yanında bir cami yaptıran Şanlıurfa Valisi Alpaslan Karacan'ın dini müzik çaldırmak istedıği yer, işte bu iki gölün bulunduğu alandır. Şanlıurfa'mn 1950'li yıllarını bilenler göllenn bulunduğu alandaki eğlence yerlerini, mini etekli kadınlann kavalyeleriyle Kentin içindeki Halilürrahman yaptıkları tangoları anlatırlar. parkının banklanna, gece vakti Şanlıurfa'mn, süreç içersinde dalgın insanlar oturmuş, Ayn Ze "tangodan tesbihe" nasıl geldiği liha ve Halilürrahman gölündeki keyifli bir sosyolojik çalışmamn "kutsal balık"ların su yüzeyine konusu olsa gerek. 12 Eylül'e kayansıttıklan hareleri izliyorlar. dar CHP'den Şanlıurfa belediye Gölün öyküsü îbrahim Peygam başkanlığı yapan, bugünkü SHP'nin il başkanı Feridun Yazar, kent merkezindeki bu değişimi şöyle çiziyor: "Şeyhlik ve ağalık Urfa'nın köylerinde vardı, ama kent merkezjnde hâkim degfldi. Köye rraktörün girmesi pek çok köylüyü işsiz bıraktı. Ama aynı zamanda da büyük toprak sahiplerinin ellerindeki arazileri değerlendirdi. Köyaşkından söz ediyorlar. Oğlan ne lüler işsizlikten, şeyh ve ağalar da yapsa kızın başörtüsunu çıkara artan ekonomik güçlerine davamamış. Oğlanın arkadaşları bir narak kent merkezine taşındılar. iki söz söylemişler, ama sonunda Elbette gelirierken, köylerdeki herkes alışmış, onlan öylesine çok şeyh ve ağalık gibi tutucu, feodal seviyorlar ki, aşkları örnek aşk kurumlan da kent merkezine taşıdılar. Hatta esnaftan, bu kesiolup çıkmış. min güvenini kazanmak için hacOnlara hoşçakalın deyip yola ca gidenler, sakal bırakanlar olkoyuluyorum. Kente nasıl döne du." ceğim, otobüs yok, dolmuş yok, îbrahim Halil Çelik'in, "Atataksi yok, çaresiz yürumeye başlıyorum, bir kilometrelik yolu yü türkçn de değilim, laik de..." sörüdükten sonra şehirlerarası yo zünün ardından gözaltına alınmala vanyorum, bir kamyon alıyor sı, Şanlıurfa'mn işte bu birbiriyle çelişen iki farklı yapısına göre beni. değerlendiriliyor. Sahuru ciğerciInsanlan, hikâyeleri, sorunla de bekleyenlerin göruşleri de derıyla bir kenti bırakıp dönuyo ğişik. Önceki gece, sabahı ciğerci rum. Ve bir tek şey düşünuyo taburesinde karşılayanların kimirum, tek bir şey: Hangj dünya gö ne göre "herkes Atatürkçü olmarüşünü, hangi yaşam tarzını be dığını söylüyor da, Refah Partili nimsersek benimseyelim birlikte, Çelik söyleyince suç oluyor"du. yan yana yaşamayı öğrenmek zo Kimileri de "tkinci kez kazanınrundayız. Bu çok zor olacak, ama ca, ne olduğunu şaşırdı. Böyle ulkemizin gerçek zengınliği de soylemenin ne gereği vardı. Sobundan başka nedır ki... ouçta kaybeden Şanlıurfa oldu. 1ŞIL ÖZGENTÜRK KONYA Tek bir ağacın, ter bir yeşilin olmadığı bir boşluk, boşluğun ortasında inşaat haiinde binalar; burası yapımı beş yıldır süren Konya Selçuk Üniversitesi'nin kent dışındaki kampusu... Yapımı tamamlanmış iki bina var. Biri diş Hekimliği, diğeri Fen ve Edebiyat Fakültesi. Fakültelerin önü büyük kentlerde, üniversite çevresinde görmeye alıştığımız görüntülerden uzak. Otopark hemen hemen boş, taksi, dolmuş durağı yok. Yalmzca kapalı bir otobüs durağı... Bu ağaçsız boşlukta, bu otobüs durağı insana daha ilk bakışta birterkedilmişlik duygusu veriyor. Kent dışında yalnız bırakılmış, terk edilmiş bir üniversite. öğrencilerin de pek çoğu bu yalnızlık, terk edilmişlik duygusunu yaşıyor. Kent onlan benimsememiş, yıllarca ev bulmakta, oturacak bir kafeterya bulmakta, yemek yiyecek bir lokanta bulmakta zorlanmışlar. En çok da baharda kent yollarında şen şakrak dolaşmamn hasretini çekmişler. Yıllarca kente yakın yerlerde bulunan araziler çeşitli nedenler gösterilerek üniversiteye verilmemiş. Şimdi kampusun kurulmaya başladığı yer, Esentepe, yeraltı sulanyla ünlü bu kentin tek susuz arazisiymiş. Tankerler en az on bin kişinin barınması planlanan kampusa her sabah su taşıyor, tepelere dikilen fıdanlar çoktan kurumuş. Fakültelerin önü oturan, dolaşan, güneşlenen genç insanlarla dolu, ama buyük kentlerden çok farklı bir atmosfer var burada, sanki bir zorunluluk, bir görev duygusuyla yapıyorlar herşeyi. Neşesiz, cansız.. Kızlar daha çok kızlarla, erkekler daha çok erkeklerle kümelenmiş. Yüksek sesle tartışan, gülen yok gibi. Aykın bir
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear