02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
13 NİSAN 1989 CUMHURİYET/13 31 Maıt provası: Kör Ali Ölayı ken saatlerinde tstanbullular sokaklardan geçen askerlerin gürültüsüyle uyandılar. O güne dek "Hürriyet Bekçileri" (Nigehbânı Hürriyet) adıyla tanıtılan Selanik 4. Avcı Taburu askerleri akın akın sokaklan doldurmuştu. Alaturka saat 7'de (gece yarısı) subaylannı bağlayan er ve erbaşlar, Arnavut Hamdi Çavuş önderliğinde, ayakianınarun sarhoşluğu Ue haykırarak ateş ederek Meclis'in bulunduğu Ayasofya Meydanı'na doğru akıyordu. Şafak sökmeden kendilerine katılmaya ikna ettikleri diğer birliklerle meydanda toplanmışlardı bile. "Yaşasın asker", "şeriat isteriz" çığlıklan ve tüfek sesleriyle bölünen derin uğultu meydanı sarmıştı. Beyaz çiçekler açmaya bağlayan kestane ağaçlannın gölgeleri altında sarı elbiseli avcı askerlerinin süngüleri panldıyor; eUerindeki beyaz, yeşil bayraklar sabah serinliğinde dalgalanıyordu. Alaturka saat beşte (12.45) meydan hareketlendi; boru sesleri arasında ellerinde yeşil bayraklarla tekbir getirerek Divanyolu'ndan gelen kalabalık bir grup fark edildi. Meydan bir anda "papatya tarlasına" dönüştü, gelenler medrese öğrencileri (suhte), cami hocalan, vaizlerden oluşan alt grup ulemaydı. Meşrutiyefin ilanından iki ay sonra 1908 yılı ramazanında bir dizi "irtica" örneği sergilendi olaylara sahne oldu. Geleneksel Osmanlı halk ayaklanmalarının son örneği olan 31 Mart (13 Nisan 1909) ayaklanmasını Makedonya'daki İttihat Terakki GÜL ÇAĞALIGÜVEN yanlısı gönüllü ve sivillerin ve askeri güçlerin Sosyal tarih uzmam oluşturduğu "Hareket Ordusu" bastırdı. Sıkıyönetimle birlikte pek çok asker ve 1 kışkırtıcı Volkan Gazetesi yazarları asıldı. 31 Man 1325 (13 Nisan 1909)sabahımnerdan, bu büyük halk hareketini açıklamada yetersiz kalıyor. 31 Mart'ın en soğukkanlı çözümlemesini, olayı muhalefetin bir gövde gösterisi olarak başlayıp, demokrasi deneyimsizliği sonucu gerici bir ayaklanmaya doğru yozlaştığını belirten Sina Akşin yapar. 8O.YILIM)A 31MART 11 gün boyunca I.stanbul 31 Mart sırasında günlerine benzer kazan kaldıran Yeniçerilerin çevresine toplayıp kalabalık bir grupla Yıldız Sarayı'na yürüdü. Ali ve arkadaşı İsmail Hakkı anayasa ile meclisin şeriata aykırı olduğunu haykırıyor, özgürlük, eşitlik, kardeşlik gibi kavramlann anlamsız olduğunu, sürünün çobansız yaşayamayacağını söylüyordu. Ali, 1908 ramazanında KörsonraFatih Camii'nde cuma namazından esnafı Ahrar Fırkası Prens Sabahaddin'in "fahri" önderliğini yaptığı Ahrar Fırkası, Meşrutiyet yönetiminde t.T. Cemiyeti gibi söz sahibi olmak. istemekte, İ.T. ise hükümeti perde arkasından yöneten, muhaliflerini köprü başlarında öldürten bir "kara giiç" olarak Ahraı'a hiçbir yaşam şansı tanımamaktadır. Erbaşlar aracılığıyla askeri, Derviş Vahdeti'nin liderliğindeki "Ittihadı Muhammedi Cemiyeti" aracılığıyla alt düzey ulemayı kendi yanına çeken Ahrar, ayaklanmayı başlatır. Asilerin ilk ağızda Meclisi Mebusan önün Bulgarıstan bağımsız krallığa dönüşürken nin gücünün başına dönmesi gerektiğiiK" ilişkin birkaç bildiri yayımlamak zorunda kaldı. BosnaHersek Avusturya'ya, Girit ise YunaHalkla t.T. arasındaki "balayı" zaman geçtikçe nistan'a iltihakım ilan etti (5 ve 6 Ekim 1908), Aslında bu eyaletienn Berlin Antlaşması'ndan daha da bozulacaktı. beri uygulamada Osmanlı devletiyle hemen 'Liberal' parti tüm bağları kopmuştu. Şimdi yaptıkları, fiili 2 eylülde lstanbul'a dönen Prens Sabahad durumların hukuken tesciliydi. din ve taraftarları t.Tden bekledikleri yakınlığı bulamayınca bir muhalefet partisi kurdu Fes yerine kalpak lar. 17 Eylül 19O8'de kurulan bu partinin adı Gene de Meşnıtiyetin getirdiği yeni siyasal Ahrar (hürler, liberaller) Partisi idi. Ahrar Fır ve toplumsal yaşam bağlamında, özellikle kası, 31 Mart'a dek birbirlerinden çok farklı Avusturya'ya karşı milliyetçi bir nefret doğmuhalif grupları bir arada toplayan siyasal bir du. Avusturya mallarına boykot ilan edildi. cepheye dönüşecekti. Geleneksel güç odakla Özellikle Tanin'deki başyazılarıyla Hüseyin n olan Saray (Abdülhamid) ve heyeti vüke Cahit boykotun en ateşin taraftarlığını yaptı. lânın (bakanlar kurulu) yanı sıra, t.T. ve Ah Avusturya'dan ithal edildiği için fesin atılıp yerar, politik yaşarrun yeni unsurlan olarak karşı rine kalpak giyilmesi aydın çevrelerde moda köşelerde yerlerini alacaklardı. oldu. Gariptir ki, kısa bir süre sonra milliyetÇoğunlukla genç subay ve küçük memur çi bir kaygıyla tercih edilen bu kalpaklann da lardan oluşan t.T, Meşrutiyetten sonra doğ Avusturya'dan ithal edildiği anlaşılacak! Dış bunalımın en önemli sonucu İ.Tnin rudan iktidara gelmeyip perde arkasından hü da gelişiyordu. İstanbul'un hemen her yerinde ramazan süresince "irtka"dan en büyük zaran Müslüman kadınlar görmüştü. Hemen bir gün sonraki tkdam Gazetesi nüshasında verilen yeni bir haber olaylara yeni bir boyut getiriyordu: "Muntazam giyinmiş iki hanımefendi ve karşılannda pek muntazam giyinmiş bir zabit körüğü kapalı bir faytona binerler ve arabacının yanına da üstıi başı temiz ağalannı oturtarak Gedikpaşa Karakolu'na giden yokuştan aşağı inerlerken iki üçyüzıi mütecaviz (aşkın) bir cemaati sefile (sefiller topluluğu) tarafından pek acınacak surette tecavüze uğrarlar. Bu gürub, arabayı yokuşun Sultan Mahmud Türbesi karşısından koşarak takip ede ede, karakolun karşısında arabaya yetişirler ve zabit beye: 'Sen fahişelerle arabaya biniyorsun' hitabıyla aşağı aldıktan ve ağaladuğunu, sürünün çobansız yaşayamayacağı nnı da indirip kan içinde bıraktıktan sonra hayvanlann koşumlarını dahi keserler ve hanı söylüyordu. Kendini izleyenlerin feslerinin üzerine sarık nımların yuzlerini açmalan için, burada tekda sardıran Kör Ali, Yıldız Sarayı'na giderken kendisine engel olmaya çalışan zaptiye nazınna bagırarak "şeriat'ı yeniden ytırürlüğe koyLaragöz olayı bir mak için Allah tarafından görevlendirildiğini" dile getirirken İsmail Hakkı da meclisi istebaşka irtica örneğiydi. mediklerini, sadece Şeriat ve "çoban" istedikÜsküdar Yeni Cami'nin lerini ekliyordu. K Kanuni Esasi'ye hayır Böylece Yıldız Sarayı'nın önüne geldiklerinde, ne istediklerini öğrenmek için yanlanna gelen Abdülhamit'in başmabeyincisi Ali Cevat Bey'e: "Kanunu Esasi'yi istemeyiz" cevabmı verdiler. Abdülhamid pencereye çıkıp kalabalığa "islediklerinin gerçekleşürilecegi" konusunda teminat vermesine rağmen, Kör Ali ve İsmail Hakkı tutuklanıp hükümeti yıkma teşebbüsünden yargılandılar. tşin garibi, duruş imam vekili Abdülkadir Efendi ve yandaşlan tiyatroları kapatmak, hayal perdelerini yıkıp parçalamak amacıyla herekete geçince İstanbul'un Anadolu yakası bir anda ısındı. ranndan hayâ ettiğim, bin tiirlü edepsizlikler ederlcr." Haber, gözlerinin önündeki bu çirkin olaya uzun süre seyirci kalan polisleri eleştirerek sürüyor. Beşiktaş'ta katliam Ramazan ayının son haftası İstanbul, "Beşiktaş olayı" ile bir kez daha sarsılır. Beşiktaş Zincirlikuyu'da oturan Bedriye isimli bir dul kadın, bahçıvan Todori ile evlenmek uzere kaçtığı şikâyetiyle babası tarafından, sevgilisi ile birlikte karakola getirilmiştir. Ancak karakola girmeden ahalinin hücumuyla bahçıvan ölmüş, kadın ağır yaralanmıştır. Yine polislerin gözu önünde meydana gelen bu olay. Batılılaşma yanlılarınca "irtica nıhunıın simgesi" olarak kabul edilecektir. Aynca olay gayri Müslimlere saldın olarak değerlendirilecek, Batı yanlısı Türkleri olduğu kadar, İstanbul'da yaşayan azınlıkları ve yabancılan da dehşete duşurecektir. 31 Mart ayaklanmasının önderleri olan asker ve alt düzey ulema (cami imamı, müezzini, medrese oğrencisi, vb.) Meşrutiyet'in ilanından sonra İttihat \e Terakki'nin tercihleri doğrultusunda alınan hükümet kararlarından oldukça büyük zarar gördüler. Abdülhamid 30 yıllık istibdadı süresince, özgürlükçü fikirlerinden çekindiği mektepli zabitleri, mezun oldukları anda Istanbul'dan uzaklaştırdığı gibi, Makedonya'daki güç koşullarda çalıştırıyor, maaşlarını düzenli ödemiyordu. Buna karşılık alaylı subaylar hep İstanbul1 daki 1. Ordu'da kalıyor; açikca kayırılan alaylılara rütbeler ve nişanlar veriliyor, maaşları düzenli ödeniyordu. Yıllarca üvey evlat muamelesi gören Jön Türkler, Abdülhamid'e bağlılığa dayanan "sadakat" sisteminden yaka silktiklerinden, iktidara perde arkasından da olsa geldikleri anda, "liyakat" sistemini u\gulamaya çahştılar: Ağustosta sadarete getirilen Kâmil Paşa kabinesinin ilk uygulamalanndan biri de\let dairelerinde ve orduda tensikat (görevli sayısında azaltma) yapmak oldu. Tensikatın ilk kurbanlan da kuşkusuz alaylı zabitlerle Abdülhamid'e jurnal vererek memuriyet elde etmiş olan alt düze>r devlet memurlarıydı. Matbaalar basıldı tşte "31 Mart Olayı" adıyla tarihiraize geçen kaniı ayaklanraa böyle başladı. Ayaklanmanın ilk iki gününde yirmi kadar mektepli zabit katledildiği gibi Tanin ve Şurayı Ümmet gazetelerinin matbaası basıldı, makineleri parçalandı. Adliye Nazırı .Nazım Paşa ile Lazkıye tnensubu Emin Arslan Bey, tttihat Terakki'nin (t.T.) ileri gelenleri yerine "yanhfhkla" öldürüldü. Dükkânlar yağmalandı; başıbozuk askerin tüfekleriyle sağasola ateş eünesi sonucu kazara yaralananlar, ölenler oldu. Kısacası tstanbul, isyancıların egemenliği altında kaldığı 11 gün boyunca, kazan kaldıran Yeniçerilerin günlerine benzer olaylara sahne oldu. Geleneksel Osmanh haik ayaklanmalannın son örneği olan 31 Mart ayaklanmasını, Makedonya'daki İ.T. yanlısı gönüllü sivillerin ve askeri güçlerin oluşturdu rens Sabahaddin'in fahri önderliğini yaptığı Ahrar Fırkası, Meşrutiyet yönetiminde İttihat Terakki gibi söz sahibi olmak ister. Erbaşlar aracılığıyla askeri ve alt düzey ulemayı kendi yanına çeken Ahrar ayaklanmayı başlatır. gu "Hareket Ordusu" bastırdı. llan edilen sıkıyönetimi izleyen Divanı Harp yargılamaları sonunda pek çok askerle birlikte ulemadan Volkan Gazetesi yazarları Derviş Vatadeti ile Endenınlu Lütfi de asıldı. Farklı yonımlar Günümüze değin tarihimızin oldukça tartışrnaJı bir noktasını oluşturan 31 Mart olayı, araştırmacılann farklı dünya görüşleri doğrultusunda, birbirlerinden çok farklı yorumlara konu oldu. Bunlardan ilki, o gün İ.'Tnin, cunıhuriyet döneminde de resmi kadrolann savunduğu görüştür: Ayaklanmayı Abdülhamid'in hazırladığı bir "istibdada geri döniiş çabası", "irtica" olarak değerlendirir. Asilerin "şeriat" istekleri ve ayaklanraa sırasında Abdülhamidle yakın ilişkileri, bu savı destekler gibidir. Ancak t.Tnin sorumluluğu Abdülhamid'e yüklemesinin asıl nedeni onu "uslanmaz bir despot" olarak görmesiydi. Bu "fırsatçılık" bir yana, olayı gerçekten Meşrutiyet rejimine Batılüaşma çabalarına karşı indırilen ağır bir darbe olarak değerlendiriyorlardı. Ikincisi, Abdülhamid yanlısı grubun ileri sürdüğü, 31 Mart'm aslında İ.T. tarafından düzenlenen bir "sözde" ayaklanma olduğu göriişüdür. Otoritesini güçlendirmek isteyen İ.T., küçük bir ayaklanma düzenleyecek ve bastırma harekâü sırasında tüm muhaliflere gözdağı verecek, Abdülhamid'i de tahttan indirecektir. Ayaklanmayı, "meşrutiyet bekçileri" adıyla lanse edilen 4. Avcı taburunun başlatmış olması, bu tezin çıkış noktasıdır. Ancak, olay sırasında Istanbul'dan tümüyle silinecek denli sarsılan t.TTnin 31 Mart'ı düzenlemiş olması "akla ziyan" bir iddiadır. Hareket Ordystı 31 Mart olayını bastırmak için İstanbul'a gelen 'Hareket Ordusu"nun kurmay başkanı Mustafa Kemal'di. (en sağda çantasına bakıyor) Önce YeşUköy'de karargah kuran ordu Meclisi burada topladıktan sonra Istanbul'u teslim aldı. Dıvanı Harp yarçılamalan sonunda pek çok askerle birlikte ulemadan Volkan gazetesi yazarları Derviş vahdeti ve Enderunlu Lutfi de asıldı. dönüş çabası" olarak değerlendirir. İttihat Terakki'nin otoritesini güçlendirmek için ayaklanmayı kışkırttığını öne süren "komplo" teorileri de vardır. Muhalefetin gövde gösterisi olarak başlayıp gerici bir ayaklanmaya dönüştüğü görüşü en soğukkanlı yorum olarak kabul edilebilir. de toplanarak dileklerini mebuslara aktarmak istemeleri olayın demokratik boyutunun ipuçlannı verir. Serbesti, Sabah, Ikdam gazetelerinde ayaklanmanın ilk günlerinde asker ve din adamlarının Kanunu Esasiye'ye bağlı olduklannın sık sık dile getirilmesi de bir başka ipucudur. Ancak demokratik gövde gösterisinin nasıl olup da "irtica" olayına dönüştüğünü, bu dönüşümün mekanizmasını anlamak için biraz daha geriye bakmak gerekiyor. Ayaklanmadan tam 8 ay 21 gün önce (23 Temmuz 1908) ilan edilen Meşrutiyetin günlük yaşamı nasıl değiştirdiğine de göz atarak siyasal ve toplumsal bağlamdaki gelişmeleri gözlemlemek gerekiyor. kümeti denetlemekle yetinerek gizlilik özelliğini korudu. Bu ortamda gerçekleştirilen iki aşamalı seçimlerde (Kasım 1908), l.Tnin önerdiği adayların hemen hepsi Meclis'e girdi. Ancak bu mebuslann çoğu İ.T. Cemiyeti'nden değil, sadece istibdada karşı olmaları ile tanınan kişilerdi. ITInin 17 Aralık 1908'de açı lan Meclisi Mebusan'da zaman zaman mebuslanna söz geçiremeyişinin nedeni gerçek bir parti disiplinini oluşturamamasıydı. Eski rejimde Abdülhamid'in de gözde sadrıazamlarından biri olan Kâmil Paşa'nın İ.TTnin önerdiği Harbiye ve Bahriye nâzırlarını, cemiyete danışmaksızın değiştirmesi politik gerginliği arttırdı. İ.Tnin bu "saygısız" ilıtiyarı sadrıazamlıktan duşürmck için kendi mebuslanndan guvensizlik oyu vermelerini istemesine rağmen, Kâmil Paşa güvenoyu aldı. inandığı gibi yalnız başına anayasanın devleti kurtaramayacağının anlasılması oldu. Bir başka sonucu, halkın gözünde İ.Tnin itibarını düşürmesiydi. Öyle ki, muhalefet kısa sürede yaygınlaştı ve siyasal güç olarak örgütlendi. Ramazan ayma rastlaması sonucu dış bunalım, zaten Meşrutiyetin getirdiği yaşam biçiminden rahatsızlık duyan geleneksel kitielerin artan huzursuzluklarının "irtica" olaylan kılığında patlak vermesini de hızlandıran bir etken oldu. ma sırasında Kör Ali kendisini "Meşrutiyet'i herkesin dilediğini söyleyebilecegi bir rejim olarak göriiyordum" diyerek savunmasıydı. Kör Ali kadınların artık tesettürün gereklerini yerine getirmediğinden, içkili yerlerden yakınıyordu. tsmail Hakkı ise daha da ileri gi'derek barların, sinemaların, tiyatroların kapatılmasını, fotoğrafların imha edilmesini, kadınların çarşafsız gezmemelerini istiyordu. 31 Mart hakkında hâlâ tartışılan farklı yorumlar bir "istibdada geri bulunuyor. Bazı araştırmacılar ayaklanmayı Abdülhamit'in düzenlediği Yeni sistem Yeni rejimin ordudaki ilk reformlarından biri, zamanın gerekleriyle bağdaşmayan askeri sisteme yönelikti: Prusya tipi disiplinin uygulanmaya başlaması sonucu, egitim sırasında namaz, aptes gibi askerin devamlılığını engelleyen dinsel ritueller olabildiğince âzaltıldı. Eski sistemde askerlerin hemen hıç düzenli eğitim görmediği gözönüne alınırsa. orduda bu uygulamanın hemen ardından patlak \eren "grev" hareketleri de anlaşılabilir. Ne var ki, er ve erbaşlann grevleri, İttihat ve Terakki yanlısı mektepli zabitlerce hoşgörüyle karşılanmayıp şiddetle bastırılacaktır. Şeriat fedaisi Kör Ali olayı, Meşrutiyetçi çevrelerde nefretle karşılandı, kınandı. Ancak artık adım atılmıştt. Ve olaylar birbirini izledi. Zamanın gazetelerini dolduran "irtica" örneklerinden' biri de 10 ekim tarihli İkdam'da yayımlanan "Deliler Zincirsiz Gezi>or" başlığı ile verilen haber ve buna neden olan oJaydı: "Fatih Camii'nde bir imam vaaz verirken Ahmed Hamdi isimli şahıs önce yersiz sorular sorar. Hocanın cevabı üzerine onun gerçeği sakladığını ileri sürerek cebinden çıkardığı bir kama ile 'Bugün ölmeye geldim. Ben şeriat fedaisiyim' diyerek sağa sola saldınr. Yakalandığında üzerinden padişaha sunulacak bir dilekçe ile iki Arapça mektup çıkar." İstanbul ramazanda "irtica"a doymuyordu. Olayların ardı arkası kesilmezken Üsküdar1 da ünlü "Karagöz olayı" patlak verdi. Üsküdar Yeni Cami'nin imam vekili Abdulkadir Efendi ve yandaşları, tiyatroları kapaımak, hayal perdelerini yakıp parçalamak amacıyla'harekete geçince İ^tanbul'un Anadolu yakası bir anda ısındı. Gerçi Abdülkadir Efendi ve avanesinden Tenekeci Ahmed ile Hüseyin kısa surede yakalandı, ama tansiyon çoktan birkaç derece yükselmişli. Kör Ali olayı Hürriyetin ilanından tam iki ay sonraya rastlayan ramazan ayı (1908), o günlerde de "irtica" olarak tanımlanan bir dizi olaylara sahne oldu. İstanbul'a ve Batılılaşma yanlılarına tam bir kâbus yaşatan bu olaylann en ünlüsü ve birincisi, daha sonra da "31 Mart'm provası" adıyla anüacak olan "Kör Ali olayı" idi. Ramazanın yedinci günü müezzin Kor Alinin başı çektiği dinci grup, başkentte kısa da olsa güçlü bir terör havası estirmiş, mensup olduğu kesimlerin şeriata bağlılığı konusunda korkutucu mesajını vermeyi başarmıştı. İki gün sonraki İkdam Gazetesi'nin ilk sayfasında yer alan haberde olay "cahil bir vaiz" 'rdudaki hoşnutsuzluk üç kesimden kaynaklanıyordu: Tensikata uğrayan alaylı zabitler, zabit olma olanakları kalmayan erbaşlar ve yoğun disipline zorlanan erler. .Askeri sistemde yapılan bir diğer önemli reform da, erbaşlara zabit olma yolunun kapatılması oldu. Aslında bu karar III. Selim ve II. Mahmud'un askeri reformlarının şimdiye dek çoktan (amamlanması gereken doğal uzantısıydı. Özetle, ordudaki hoşnutsuzluk üç kesimden kaynaklanıyordu: Tensikata uğrayan \eya uğrama ihtimali olan alaylı zabitler; zabit olma olanaklan ellerinden alınan erbaşlar ve alışmadıklan kadar yoğun bir disiplin altında eğitim görmeye zorlanan erler. Öte yandan, 31 Mart ayaklanmasına Volkan Gazetesi \e Ittihadı Muhammedi Cemiyeti önderliğinde katılan ulemanın yeni rejimden hoşnutsuzluk nedenleri de, modernızasyon süreci içinde yönetici sınıf içindeki imtiyazlı konumuna son verilmesiydi. 19. yüzyılın sonlarına doğru, bir toplumsal katman olarak ulemanın kenara itilişi (periferizasyonu) büyük ölçude gerçekleşmişti. Abdülhamid'in halkİslam'ına dayanan politikası da bu dönüşümü tamamlayan etken oldu. Abdülhamid'in genellikle Batılılaşma sürecini durdurduğu ileri sürülürse de, bu doğru değildir. Abdülhamid dönemi, demiryolları, telefon ve telgraf ağlarının ülkeyi sardığı, ruşdiyelerin ve teknik okul sayısının görülmedik ölçude arltığı bir dönemdir. ~^^^^ S1JRECEK O, Komplo teorisi İlk iki tezden yola çıkan, ama olayın temelde dış müdahale sonucu ortaya çıktığı görüşüne varan bir kesim daha vardır. Bunlardan Abdülhamid yanlıları, ayaklanmayı "uluslararası siyonizm"in tasarladığını, Yahudiler tarafından aldatılan Ittihatçıların da planı uygulamaya koyduğunu savunur. Bu iddia, gizli örgütlenme aşamasmda Jön Türklerin Makedonya'daki Mason localanndan yararlanmış olması gerçeğinden kaynaklansa da biraz da "komik" bir "komplo teorisi" olmaktan öteye gitmez. Ayaklanmada yabancı parmağı olduğuna inanan ikinci kesim de Ittihatçılardır. Bu kesim, 31 Mart'taki olayları tezgâhlayan muhalefetin önderi Ahrar Fırkası'nın "lngilizci" oluşundan yola çıkar. Prens Sabahaddin'ce yönetilen Ahrar, tngiliz sefaretinden ve ajanlahndan aldığı para ve diğer araçları askerlere ve alt düzey ulemaya dağıtmış; ayaklanmaları için onları kandırmıştır. Bu tezin kaynağı da 31 Mart'm hemen ardından tngiliz gazetelerindeki ayaklanmayı destekler nitelikteki yazılarla Ingiltere Sefareti'nin Hareket Ordusunun Istanbul'a girmesini önleme çabasıdır. Ancak her iki dış mücadeleci görüş de kesin kanıtlar yerine "öznel" vorumlara dayandığın Meşrutiyet sevinci Meşrutiyetin ilanını İstanbullulann dinmek bilmez sevinçlerini dile getirdikleri sonu gelmeyen gösteriler izledi. Hürriyet kahramanlan Niyazi Bey, (ünlü geyiği ile) Enver Bey ve Eyüp Sabri Bey'in fotoğraflan elden ele geziyor; adlarına marşlar ve şarkılar besteleniyor, kartpostal bastırılıyordu. İ.T. Cemiyeti otuz yıldır süren istibdada son veren bir tür ilahi güç olarak algılamyor, adı efsaneleştiriliyordu. Siyasi suçlulara ilişkin çıkanlan af, cezaevlerindeki mahkumlartn ayaklanmasıyla genel affa dönüştüğünde, İstanbul bir anda "suçlolar cennetine" benzedi. Halk akın akın tüm nezaretleri, devlet dairelerini dolaşıyor, başta nâzırlar olmak üzere, tüm memurları meşrutiyet andı içmeye zorluyordu. Askeri birliklerde resmi tahlif (yemin törenleri) düzenleniyordu. Bu sevinç gösterüerinden Abdülhamid bile payını alıyordu. Genç subaylar İ.T. vazgeçmeyıp tüm gücünü harcayarak yaptırdığı ikinci güven oylamasında istediği sonucu aldı (13 Şubat 1909). Kâmil Paşa'nın düşürülmesinde, Meclis koridorlarında bellerinde silahlarıyla sert adımlarla dolaşan I.TTIi genç subayların da büyük payı oldu kuşkusuz! Ne ki, muhalefet 17 şubatta kurulan Hüseyin Hilmi Paşa kabinesini tam da bu nedenle, gayrı meşru saydı. O güne dek çeşitli fırka ve cemiyetlerde dağılmış olan muhalefet tek başlığı ile verilmiş ve şöyle anlatılmıştı: "Halıcılar Camii müezzini, ciiheladan Kör bir ses ve nefeste birleşti: Hüseyin Hilmi PaAli, namında bir herifin Fatih Camii Şerifi'nşa'mn istifası. de Kanunu Esasi (anayasa) ve Meşrutiyeti Osmaniyemiz aleyhinde konuşmaya cüret elDış bunalım tiği Zaptiye Nezareti'nce anlasılması üzerine Meşrutiyetin ilanını izleyen ekim ayında, dünkü gün adı geçenin hemen >akalanması yuzyıllardır Osmanlı egemenliğindeki Avru için zabıla memurlanna şiddelli emirier verilpa topraklarının siyasal statülerinde hızlı de miş tir." ğişimler başladı. Abdülhamid'in "böl ve 31 Mart'm "kostıimlü provası" Kör Ali olayı Yıldız Sarayı'nın önünde toplanıp gece gün yönet" politikası doğrultusunda, Avrupa'dadüz "Padişahım çok yaşa" diye bağıran halk, ki çeşitli güçlere dayanarak yürüttüğü denge şöyle gelişti: otuz yıllık despotizmin suçunu onun yerine politikasımn sonucu birer "eyakti mümtaze" Kör Ali, Fatih Camii'nde cuma namazın"eski devir ricaline" yüklemeyi uygun bulmuş (seçkin eyalet), yani bir çeşit özerk siyasal bi dan sonra esnafı çevresinde tof; ;yıp kalabatu. Hürriyeti herkes kendine göre anlıyordu: rim olarak Osmanlı devleti çatısı altında ya lık bir grupla Yıldız Sarayı'na yürüdü. Ali ve O kadar ki, meşrutiyeti herkesin istediğini yap şayan Bulgaristan Prensliği, BosnaHersek ve arkadaşı İsmail Hakkı, anayasa ile meclisin ma özgürlüğü olarak kabul edip, işlerine git Girit vilayetleri, Meşrutiyet'ten sonra birer bi şeriata aykırı olduğunu haykırıyor, özgürlük, meyenler bile vandı. Sonunda İ.T. "herkesin işi rer koptular. eşitlik, kardeşlik gibi kavramların anlamsız ol Kadınlara saldırı Yine 10 ekim tarihli tkdam Gazetcsi'nde yer alan bir başka "irtica" örneği de Sultanahmed Camii'nde vaaz dinlemek uzere bulunan yedı sekiz Müslüman kadına yönelik saldırı idi. Haber, kadınların çarşaflarını parçalayan saldırganların yakalanmadığını belirtiyordu. Olaylar Kör Ali'nin istekleri doğrultusun
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear