26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet JVASHINGTON Sahibı: Cumhurıyet Matbaacılık ve Gazetecilik TUrk Anonım Şırkeıı adına Nuttr Nadi • Genel Yayın Mudürü: Hasu Ccıml, Mü«s«e Mudürü: Eraiat Uşaklıgil, Yazı Işlerı Müduru: Okay GOBCOSİB. 0 Haber Merkezı Müdurü. Yalfin Bayer, Sayfa Düzeni Y&netmeni: AH AMI, # Temsılaler ANKARA. Ahrael T»n, IZMtR. Hikmet Çttbıkasv, ADANA Cd«l Başlıngıç. tstanbul Haberlen: Erira Akyıldu. Dış Haberler: Ergnıı Batcı, Ekonomi: Ccngiz Ttırtua, Kulıur: Cdd Üsttr, Spor Danısmanr AM&lkıdir YvctbnM, Düzeltme: Rcflk Durbaş, Araşurraa: Şahia Alpay, IşSendıka Şukraa Kcttıd, Yurt Haberlen NccdM Do*«n, Dızı Yazıtar. Kcrem Çalışku, 0 Koordmator: Ahmeı Korulsu, • Malı tşler Erol Erkut, • Muhasebe: Buleıt Vnwr # BütçePlanlama: Sevp Osmanbcştoglu 9 Reklam: AyK Toru, Ek Yaymlar: Hatyı Ak>ol • ldare Hıueyia Gurer, Işletme: Ooder Çciik, Bılgitşlem: Nail lnal. • w Yaym: Cumhunycl Matbuolık w Gastraiik TA4. Tnrk Oojı C*d. 39/41 Ca|aiothı M3M ln PK 246liUnbul Td. 512 05 05 (20 hat). Ttfc*. 22246 Fâı: (1) 526 «0 72 • Alroter Aakın: Zıya GOJulp Blv. lnkılıp S. No 19/4. TH. 133 11 4147, TOoc 42344 F U (4) 133 11 41/428 • Umtr. H. Zıyı Blv. 1352 SJ/3, Td. 13 12 JO, TOa: 32359 Fu: (51) 19 33 60 Inflno Cad. U9S.No 1 KMI l.Ttt 19 37 52 (4 h«). TUcc 62155, F«* 01) WJ7 52 TAKVtM: 27 MART 1989 İmsak: 5.23 Güneş: 6.50 Oğle: 13.14 Ikindi: 16.44 Akşam: 19.30 Yatsı: 20.50 Torumtay iç Karikatür politikadan uzak durdu UFUK GÜLDEMİR VVASHINGTON Genelkur may Başkanı Orgeneral Nedp Torumtay, ABD Genelkurmay Başkanı Oramiral VV'illiam J. Cro^ve1 un konuğu olarak geldiği ABDde yaptığı görüşmelerde Türkiye1 deki son gelişmelerle ilgili yöneltilen sorulan yanıtlarken genel olarak "orduyu siyasetin dtşında totmaya çahştığı" mesajını verdi. VVashington'da Torumtay her düzeyde dikkatle dinlendi, not alındı. Hatta görüşmeden sonra iç toplantılarla Türk GenelkurmayBaşkam'nın sözleri değerlendirildi. Ama tura bunlar rahatsızhğa yol açmayacak şekilde, usta bir incelikle, 'diplomatça" yapıldı. Çünkü VVashington, daha Torumtay gelmeden önce özellikle Washington'da iç konularla arasına mesafe koymak istediğini algüamış, onun bu hassasiyetine duyarlı davranma kararı "en üst düzeyde" alınmıştı. Hatta Washington Torumtay'ın Türkiye'de ilginç gelişmeler yaşandığı bir dönemde ABD'ye gelmek konusunda ciddi tereddütler geçirdiğini, sırf bu yüzden ziyaret tarihini ileri atmak istediğini, ancak evsahibi Amiral Crowe"un programımn elvermemesi nedeniyle bunun yapılamamış olmasını not etmişti. Nitekim Pentagon'un basın açıklamalan dahi, söz konusu hassasiyete paralelük taşıyan tonlar taşıyordu. Örneğin Torumtay, Pentagon'da sabahtan akşama kadar lam bir gün geçirdi. Bu süre içinde liyakat madalyası takılmasından, askeri istihbarat brifingi izlenmesine kadar çeşitli faaliyetlere katıldı, aynca Başkanın Ulusal Güvenlik Danışmaru Brent Scowcroft ve Dışişleri Bakan Yardımcısı Robert Kimmitt ile görüştu, ama gerek konuğu olduğu Pentagon'un gerekse Türk tarafırun resmi açıklamalan bu önemli temaslann hiçbirisine layıkıyla yer vermiyordu. Hatta Torumtay kendisini Pentagon'da gösteren fotoğraflann yayımlanmış olmasından dahi rahatsız olduğunu belli etti. Torumtay'ın bir hafta süren ABD gezisinin 4 günü, "zivaretin en ilginç bölümü" diye nitelediği askeri kıtalarda geçti. Örneğin Majavi Çölü'ndeki askeri eğitim merkezinde bilgisayarlarla yapılan tatbikatı ilgiyle izledi. Ayrıca yeni silah sistemleri ve savaş taktikleri konusunda notlar aldı. Fort Bragg'da ise "hoş bir sürpriz" ile karşılaştı. Staj için burada bulunan biri yüzbaşı, diğeri üsteğmen iki Türk komando subayının "çok iyi seçilmiş olduklanm guraria" gözledi. Hatta birliğin komutanının, öğle yemeğine genç iki subayı da davet ederek Torumtay'm yanına oturtmasını takdir etti. Genelkurmay Başkanı Torumtay ABD içindeki gezisinden sonra VVashington'a döndü ve 23 mart sabahı kendisine Başkan George Bush adına Amiral Crovve tarafuıdan torenle liyakat madalyası takıldı. Orgeneral Torumtay, Pentagon'da ABD protokolünün en üst düzeydeki töreni olan "şeref löreni" ile karşılandı. Bu törende ABD ordusunun 4 kuvveti de (kara, hava, deniz, deniz piyadesi) temsil ediliyor ve büyük bando ile top atışı bulunuyor. Bu, ABD'nin n gon'un nehre bakan öniinde evsahibi Genelkurmay Başkanı Crowe tarafından karşılandı. iki asker, bando tarafından çalınan marşlar eşliğinde tören kıtasını denetlediler ve konuk Türk Genelkurmay Başkanı 19 pare top atışıyla selamlandı. Oramiral Crowe"un Torumtay'a liyakat nişanını vermesinden sonra iki asker hazırlanmış platforma çıkarak tstiklal Marşı ve Amerikan Ulusal Marşı'm birlikte dinlediler. Torumtay'a ABD hükümetince verilen liyakat madalyasımn beratı da tören yerinde hoparlörlerden hazır bulunan konuklara okundu. Crowe"un imzasını taşıyan berat özetle şöyle: "Türk ordusunun mümtaz bir üyesi olan Orgeoeral Torumtay, 198Tden bu yana özellikle genelkurmay başkanı oiarak yspüğı şerefli hizmederiyle temayüz etmiş buluıunaktadır. Torumtay'ın önderliğinde Tiirk Silahlı Kuvvetleri'nin çeşitli modernizasyon prograralannın geliştirilmesinde •lerieme sağlanmış, bu, NATO kavvetleri arasında ortak harekflt gücü ve caydıncılık yeteneginin artmasını lerain etmiştir. Bnna ek olarak. Orgeneral Torumtay ortak kuvvetler arasındaki uyumu ve işbiriiğini güçtendirmiştir. Bu da 21. yıizyılda mnhteşem Türk Silahlı Kuvvetleri'nin temelini oluşturacaktır. Orgeneral Torumtay'ın gosterdiği üstün devlet adamlığı ile safaip bulunduğu bilgi, Türk ve Amerikan silahlı kavveüeri arasında güçlü dostlugun oluşmasun, bu da ild iilke ansındaki savaama işbirtiginio önemli ölçüde güçlenmesini temin etmiştir. Orgeneral Tonuntay'ın mömtaz meslek yaşamı boyunca özgürNik ve demokrasi kteaUerine gösterdigi baglılık, Türk Silahlı Ktmfetfcri, Türkive Cumhuriyeti ve NATO içerisindt kendisİDe karşı dayulaıı saygHİa vansunaktadır." Torumtay bu törenden sonra askeri istihbarat teşkilatı tarafından verilen brifingi izledi ve bundan sonra da ABD Genelkurmay Başkanı Crcnve Ue ikili bir görüşme yapü. Atatürk hayranı olan Crowe'a, Nutuk, "GaJlipoH" adlı Çanakkale Savaşı ile ilgili bir kitap ve Lord Kinross'un yapıtını verdi. 10 yıldır tanışan iki dosta daha sonra kuvvet komutanları da katıldı. Torumtay'ın "Konferans şeklinde bilgi verdiğim bu bir saat, seyahaba en önemli tarafını oluştunıyor" diye altını çizdiği bu toplantı, karşıhklı soru yanıt Cumhuriyefin kırk yıllık çizeri Ali Ulvi'nin çizgi dışı yönleri Yaşar Kemal ile sıkı bir güreş tutan Ali Ulvi, onu bir jiujitsu numarası ile yenebildiğini yıllar sonra söyler. Ali Ulvi, "Konuda halka karşı tayır alınca, esprisi ne kadar özel olursa olsun, o karikatür saygın olmaz" diyor. Ulvi'nin ilgi alanları moleküler biyolojiden din felsefesine kadar geniş bir yelpazeye yayılıyor. ALPAY KABACAL1 maratoııııııda... PORTRE ALİ ULVİ ERSOY Paskalya turist getirdi ANTALYA (AA) Antalya bölgesindeki turistik tesisler, nisan ayından itibaren paskalya tatiline çıkacak Avrupalı turistleri ağırlamaya haztrlanıyor. Akdeniz Turistik tşletmeciler Derneği (AKTtD) sözcüsü Turgay Alp, bölgedeki turistik tesislerin, her yıl paskalya tatiline çıkan turistlerle, doluluk oranlarını arttırdıklarını belirterek bu yılki paskalya rezervasyonlarımn tamamlandığını söyledi. Antalya'ya bu yıl paskalya tatili için 15 bin yabancı turistin gelmesinin beklendiğini kaydeden Alp, bu turistlerin bölgedeki turistik tesislerin doluluk oranını yüzde 20 oranında arttıracağınt bildirdi. Karikatürde yarım yüzyıl 1926'da tstanbul'da doğdu. Küçük yaşta karikatür çizmeye başladı. tlk karikatürü 194O'ta Çocuk Sesi Dergisi'nde yayunlandı. Balıkesir öğretmen Okulu'nu bitirdi (1945). Ankara'da Gazi Eğitim Enstitüsü'nde okurken Çocuk Esirgeme Kurumu'nun yayımladığı Çocuk'ta ve başka gazetelerde, dergilerde çizdi. öğrenimini yarıda bırakarak askerlik dönüşü Ramiz'in yayımladığı Karikatür Dergisi'ne girdi; Avni lnsel'in çıkardığı Kahkaha'da çizdi. 1950'de Cumhuriyet Gazetesi'ne geçti. Geçici bir süre için gazeteden ayrılarak ABD'ye gitti (195759). Sahırday Evening Post, Esfluire, Look, New York Times vb. gazete ve dergilerde "spot cartoon" denilen türde fantezi karikatürleri yayımlandı. Mayıs 1960'ta "Uçtu Uçtu" altyazılı karikatürü dolayısıyla tutuklandı, Cumhuriyet kapatıldı. 27 Mayıs 1960'ta serbest bırakıldı. Gazete değiştirmeyen az sayıda basın çalışanından biri olarak 1950'den beri Cumhuriyet'te. tın Saçlı Dev' diye bir masal yazdım, resimledim. Bayan imzasıyla yazdığım mektubu ekleyip gönderdim. Çok geçraeden cevap geldi. Pek resmi bir mektnp: 'Göruşmek üzere filan gün Fılan saatte tl tdare Kurulu'na gelmenizi rica ederim' deniyor." O gun gider, Dıranas'ı bulur. Dıranas yazı yazmakta... "Göz ucuyla bir bakü, yazmayı sürdürdü. Biraz sonra 'Ne istiyor sunuz?' dedi. 'Efendim, beni çağırtmışsınız. Bir masal göndermiştik size' dedim. Şöyle bir bakü yüziime. 'Bir hanım olacaktı o' dedi. 'Evet. Kızkardeşim.' 'Kendisi neTede?' dedi. 'tstanbul'da. Mahkemesi var da... Eniştemden boşanacak.' Yüzünden anladım: Önce keyfi kaçtı, boşanma sözünü duyunca hoşlandı. 'Biz resimleri çok sevmiştik' dedi. 'Resimleri ben yaptım' dedim, 'masalı kızkardeşim yazdı.' 'İyi' dedi, 'sizinle çahşacagız öyleyse.' Böylece girdim." değil mi?' dedi. 'Evet' dedim. 'Neyse, iyi olmuş' dedi. Çahşmayi sürdürdüm..." Ali Ulvi, sürekli olarak siyasal karikatür çizıyor. Bunlann kalıcı olduğuna inanıyor mu? Ya da, hangi tür siyasal karikatürler kalıcı? AH UM Çizgilerinde yılların birikimiyie... "Yaşar Kemal, gazeteye gelince bem gözüne kestirdi. Yanımdan geçerken omuz vuruyor, itiyor. Ben müthiş sinirleniyorum. Ben de onu ilmeye başladım. Bu, şrkadaşlann dikkatini çekmiş. Ömer Sami kışkırtıyor: 'Ali Ulvi, seni döver' di>or Yaşar Kemal'e. O da 'Beni kimse dövemez' diyor." rastlantılar da vardır. Bunlardan biri de Cemal Nadir'le tanışması: Öğrencilik yıllannda, Babıâli'de bir arkadaşıyla birlikte dolaşıyor, sınıf gazetesi için anket yapıyorlar. Anket, dönemin iki ünlü karikaturcüsü üstüne: "Cemal Nadir mi, Ramiz mi?" Görüşmek üzere uğradıklan Cemal Nadir, onlarla ilgilenir. Ali Ulvi'nin karikatür çizdiğini öğrenir. Çizgilerini beğenir. O sırada Yücel'ciler (Muhtar Enata, Orhan Burian, Vedat Günyol), Cemal Nadir yönetiminde, Arkadaş adlı bir çocuk dergisi yayınına da girişmişlerdir. Cemal Nadir, iş verir Ali Ulvi'ye, on lira da aylık: "Çok şeyler ögreııdim ondan. Yeni yetişen bir gence yardımı... Karikatürde doğru ne yanlış ne espri ne... Meskkte tanıdıgım en mükemmel adam..." ^r ; 7.TTT DiranaS a Oyku Yine öğrenim yılları... Ankara'da, Gazi Eğitim Enstitüsü'nde okurken biraz para kazanabilmek için Çocuk Esirgeme Kurumu'nun yayımladığı Çocuk adlı dergiye başvurur: "Dergiyi Ahmet Mnhip Dıranas çıkarıyordu. Onun çapkın bir adam olduğunu ögrenmiştim. Oturdum, 'Üç Al Rezervasyon iptalleri tZMtR (Cumhuriyet Ege Bürosu) tngiliz seyahat acentelerinin geçen ay başlayan "rezervasyon iptalleri"nin yüzde 4O'ı bulacağı öne sürülüyor. Turizmciler bu iptallerin tesis yöneticüerine "ders" olması gerektiğini belirterek dövizle belirlenen fıyatların yüksek olduğuna dikkat çektiler. tngiliz turistlerin Türkiye tercihlerinden vazgeçmeleri çeşitli etkenlere bağlanıyor. Bunlann arasında tngiliz hükümetinin faiz sınırlarım yükseltmesi ve buna bağlı olarak tngiliz vatandaşlarımn yurtdışına çıkmaktan vazgeçmesi de yer aiıyor. (Arkası K. Sayfada) Cumhuriyet'in "dış politika" odasında karakucak güreşi var. Iri yapdı iki genç güreşe tutuşmuş. Tarihi ahşap konak zangır zangır sallanıyor... Gazete çalışanları duvar diplerine sıralanmış, onlan izliyor. Başta Yazı tşleri Müdürü Cevat Fehmi Başkut'la dış politika yazarı Ömer Sami Coşar... Güreşçiletden biri AU UM, öteki Yaşar Kemal. Kaldınp kaldınp yere vuruyorlar birbirlerini. Ali Ulvi, Yaşar Kemal'in bileğini büktü. Yaşar Kemal, can acısıyla, kendini yerde buldu. Kalkmak istiyor. Ali Ulvi, bileğini bırakmıyor. Sonunda sırtı yere geliyor Yaşar Kemal'in... Herkes işinin başına dönüyor. Bu pehlivan tefrikalanndan aktarılma bir sahne değil. 1951 ya da 1952'de geçmiş geTçek bir olay. Ali Ulvi, Cumhuriyet'in en eski çalışanlarından biri. Kırk yıldır gazetede. O ilk yıllan anlatırken, "Cumhuriyet, ahşap yapısı, çalışanlann birbiriyle ilişkisiyle, bir ev gibiydi" diyor. "Bir yandan çok ciddi bir gazete, bir yandan da Yaşar Kemal'le güreşiyonız." Bu güreş olayının gerçek yüzü şöyle: Siyasal karikatür Sıkı bir güreş lş, "Var mjsın güreşe" noktasına kadar geliyor. Ali Ulvi, Yaşar Kemal'i yeniyor. Yeniyor, ama güreş kurallannın dışına çıkarak. Öğrenciliği sırasında Haliç Idman Kulübü'nde kısa bir süre boks, güreş, jiu jitsu (Japon güreşi) çalışmış. Jiu jitsu tekniklerini karakucak güreşte uygulamak yasak. Ama bunîarı bilen yok... Ali Ulvi, bu "hile"sini otuz yıl sonra anlatır Yaşar Kemal'e. "Vay!" der Yaşar Kemal, "Ben de hep sırlımı nasıl yere getirdiğini düşünüp dunırdum!" Ali Ulvi, Cumhuriyet'e geçmeden önce dergilerde çalışır. Onu karıkatüre yönelten, mizah yeteneği ile yaşama koşullarıdır. Yolun başındayken amacı, büyük bir ressam olmaktır. Söz konusu koşullar arasında "Politik karikatürde" diyor, "Karikatünin kendi dışıyla ilişki kurması söz konusu. Karikatür, dışındaki bir sorunla ilişkiliyse, kalıcı olmaz. Nedir karikatünin kendi dışıyla ilişki kurması? Yani, olayı bilmezseniz, hiçbir anlamı, esprisi yok. tşte o, yazılı karikatür. Kafanızdaki bilgi, yazısı. Bizim 1950 kuşağı dediğimiz arkadaşlar, Türkiye'de karikatürü yazısız hale getirdik. Ama bir süre sonra baktık ki yaptıklanmızuı bir bölümü ashnda yazısız karikatür değil. Ne alnnda ne içinde yazı olmadıgı halde, aslında yazısız olmayan çok karikatür var. Benitn Yavaş yavaş aralannda dostluk işim. karikatür sanatmın ilkeleribaşlar. Aradan üç dört ay geçer... ne ihanet etmeden, siyasal ya da "Bir gün odanın bir köfjsinde sosyal bir olayı yorumlayarak masada oturuyorum, hikâye re okuyucuya iletntek. Eğer yazı da simliyorum. Bana bakıldıgını his buna yardımcı oluyorsa, bu öğesedip, başımı kaldırdım, Ahmet den niye vazgeçeyim? Ancak, kaMunip'le göz göze geldik. 'Senin rikatür sanatı iddiası taşıyan bir bu kızkardeş hikâyesi palavraydı karikatünin yüzde yüz yazısız olması gerektiği kanısındayım." Karikatür konusu bulmakta zorlanıp, zorlanmadığıru fpruyorum Ali Ulvi'ye. Ona göre, ilk evre olayın kafada tartılması. O olayda yanlış, eksik, fazla bir şey olup «olmadığının belirlenmesi. "Varsa, Cemal Nadir'in dedigi gibi, orada bir karikatür konusu da vardır. Daha sonra, hangi olay okuyucuyu ilgilendirir, hangisi benim sonınumdur. diye düşünüyor ve birini seçiyorsunuz. Bunu, düşünme ve çizme süreçleri izliyor. Düşünme süreci bazen bir dakika. bazen üç saat... Bazen konuyu öne ahr, konuya espri bulursunuz; bazen bir espri gelir aklınıza. ona uyacak bir olayı o espriye baglarsınız. Yani bunun kesin kuralı yok. Espriden başka, konuda da halktan yana bir tavır almak zorundasınız. Halka karşı bir tavır ahnınca, esprisi ne kadar güzel olursa olsun, o karikatür saygın olmaz." Haçta zam beklentisi tZMtR (Cumhuriyet Ege Bürosu) tlaçta 1988 yılı ekim ayından bu yana her ay yüzde 56 oranında gerçekleştirilen zamlar, mart ayında ertelenirken, piyasada bazı ilaçların yokluğu dikkat çekiyor. Alınan bilgiye göre şeker, kısırlık, tansiyon, dolaşım bozuklukları ve idrar yolları hastalıklarında kullanılan bazı ilaçlar piyasada bulunmuyor. Bu ilaçların piyasaya sunumunun azaldığını belirten eczacılar, buna neden olarak "ilaç zamlarının bu ay ertelenmesini ve önümüzdeki ay ilaca daha yüksek oranda zam beklenmesini" gösterdiler. Kıyılarda boşluk doğdu İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Baymdırlık ve tskân Bakanhğı'mn halen uygulamada olan kıyı yönetmeliğini "Yeni yasa çıkacak" gerekçesiyle yürürlükten kaldırması, bu konuda ciddi sorunlar doğurabilecek bir boşluk yarattı. Şu anda kıyılarda her türlü yapılaşmanın gündeme gelebileceğini belirten Mimarlar Odası yetkilileri, yeni yasa tasansınm "gizlenmesini" de elestirdiler. Değişen çizgi Ali Ulvi'ye soruyorum: "Çizginizde degisme oldu m u ? " O da bana yöneltiyor aynı soruyu: " S i z « oldu mu?" Ben, "Degişme denemese bile, gelişme oldu" diyorum. Bu kez, " N e zaman fark ettiniz?" diye soruyor. Ve anlatıyor: "Evet, degişme oldu. Ama bana bunu kimse sormadı. Gerçekte çizgilerim değişmedi, aslına geldi. Başlangıçta, resim yapıyonım, karikatünin daha ayn bir çizgide olması gerektiğini düşünuyonım. Bu yüzden, kendi normal çizgi mi daha işin başında degiştirdim. Bu çizgiyle karikatür olmaz diyorum. Komik, abartılı çizmeye çahşıyorum. Yıllar sonra... Karikarürcü arkadaşlarla sokağa çıkıyoruz, desen çiziyorum. Bir gün Tonguç Yaşar dedi ki: 'Senin bu çizgin ne kadar güzel. Gazeteye neden böyle çizmiyorsun?' tlk kez bilincine o zaman vardım. Ve desen çizerken kullandığım doğal çizgimi gündeme getirdim. Daha iyi oldu, diye duşünüyorum. Daba içten daha kendim... Mizahta da, buna paralel olarak daha değişik yöntemler kuilanmaya cahştım.'" h ^ l İ P C İ Fransız koregraf Maguy Marin, "Güzel tombul sevilir" digy U a i c a i ^ $ y^in(i3^ Marin'm ^ y^ Marin'm "Groos Land" adlı son oyunundabu tezdoğrulanıyor. Stern Dergisinin haberinegöre HollandaMilli Balesi'nin Amsterdam'da açılısını yaptığı oyun, şimdiye dek görulmeyen değişik bir baie sergıliyor. Bach'ın "BrandenTnmhlllİ2ir lUIIIUUIiai . burg Konçertolan" muziği eşliğinde sahneye çıkan özel tombul giysili balerinler. yerleşık güzellik anlayışına meyrJan okuyan danslar yapıyoriar. Köpük lastiğinden gıysiler ise oyuncuları hayli yoruyor. Balet Ted Brandsen, 30 dakıkalık oyundan sonra "İnsan saunadan çıkmış gibi oluyor" diyor. Karşıestetik sergileyen "tombul bale", beğeni olduğu kadar tepki de aiıyor. Kula'da eser kaçakçıhğı UŞAK (Cumhuriyet) Mali polis ekipleri tarihi eser kaçakçılığı olaylanna adı karışan Selahattin Ercan'ın evine yaptığı baskmda, Roma devrine ait Afrodit büstü ile çok sayıda sikke ve altın küpeler ele geçirdi. Mahkemeye çıkarılan, daha önce aynı suçtan 5.5 ay cezaevinde yatan Selahattin Ercan, tutuklanarak cezaevine kondu, ele geçirilen tarihi eserler de Uşak Müzesi'ne teslim edildi. Eserlere el koyan polis, arkeologlara incelettirdi ve Afrodit heykelinin sahte olduğu anlaşıldı. 1^ 1 ^ da yayımlanan Kayhan Gazetesi'nden çağrı kapısının İran'da yayımlanan günlük "Abrar" Gazetesi, "Günaha Son Çağrı" fılmi gösterilecek olursa îstanbul Film Festivali'nin tran tarafından boykot edilmesini istedi. Haber Merkezi İran'da yayımlanan Kayhan Gazetesi lraııın Türkiye"yle ilişkilerinin kesilmesini istedi. Bu arada "Islarai Tevhid" hareketi de İran'da bir bildiri yayımlayarak Türkiye'de tesettürlü Müslüman kızların üniversitelere girmesinin yasaklanmasını kınadı. Tahran'da Ingilizce olarak yayımlanan Kayhan Gazetesi'nin dunkü "Tttrkiye'nin İçişleri" başlıklı yazısında "İslam düşmanı siyasetî nedeniyle nasıl ki Ingiltere'yle diplomatik ilişkiler, sonuçlanna bakılmaksızın kesildiyse Iran halkı çok sayıda Müslüman nüfusa sahip olan ve tslam'a karşı hareket eden bir hükümete karşı da ayni tutumu beklemekte haklıdır" görüşü savunuldu. AA'nm haberine göre başyazıda, birçok ülkenin içişlerine karışılmamasını bahane ederek "Islam'a karşı şeytani komplolar" 'TürkIran ilîskileri kesikirf uyguladıklan öne sürüldü. "Şimdi Islamı dünyası yeni bir çıkmazla karşı karşıyadır. Tiirki>e'nin liderlerini nasıl degerlendirmeliyiz? Eğer Müslüman iseler nasıl kız öğrencileri Kuran'ın dinle ilgili emirlerinden birine uymamalan yönünde emir vermektedirler?" göruşu savunuldu. si, ardından bir meselenin oluşturulması dünya Müslüman katnuoyunun saptınlması İslam düşmanlanna hizmetten başka bir şey degildir." tslami Tevhid Hareketi'nin İran Radyosu'nda yayımlanan bildirisinde ise şöyle denüdi: " İ s l a m âleminin "Şeytan Ayetleri" kitabı aleyhinde yoğun muhalefel başlattıklan bir sırada Türkiye üniversitelerine tesettürlü kızlann girmesinin engeUenmeİran'da yayımlanan günlük "Abrar" Gazetesi'nin başyazısında, Martin Scorsese'nin "Günaha Son Çağn" adlı filmi gösterilecek olursa Îstanbul Uluslararası Film Festivali'nin İran tarafından boykot edilmesi istendi. Associated Press Lefkoşa bürosunun verdiği habere göre, "Abrar" Gazetesi'nin önceki günkü başyazısında, Müslümanların Hz. tsa'nın peygamberliğini kabul ettikleri vurgulanarak, "Müslü Üniversitedekemersıkma ASUMAN ABACIOĞLU İZMİR Üniversite rektörleri, bina, dershane, laboratuvar, araçgereç gibi birçok eksiklikleri olmasına karşm, "Tiirkrye'nin olanaklan içerisinde" kendilerine yapılan devlet katkısıyla yetinmek durumunda olduklannı belirterek yeni yatırımlara girmediklerini vurguluyorlar. Üniversitelerde bu yıl sadece geçen yıldan başlayan işler sürdürülüyor. Trakya Universitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Karadeniz, 1982 yılında kurulduklarını ve genç bir üniversite olduklannı anımsatarak, "Ihtiyaçlanmız katlanarak her sene büyüyor" dedi. Trakya Üniversiıesi'nin Türkiye'de sanayinin gereksinim duyduğu ara insan gücünün yetiştirilmesine önem verdiğini kaydeden Rektör Prof. Karadeniz, "Üniversitemizde dört fakülte, dokuz yüksekokul ve 3 enstitü bulunmaktadır. Bizim öğrencilerimizin yüzde 67'si yüda 10 bin lira tıarç ödüyor. Bu nedenle öğrenci harçlan bakımından çok sıkıntılıyız" diye konuştu. Üniversitenin çok hızlı gelişmesi ve büyümesi olgusunun bütçelerine de yansıdığını vurgulayan Prof. Karadeniz, sözlerini şöyle sürdürdü: "1983 yılında bütçemiz 1 milyar 415 milyon liraydı. Bu seneki bütçemiz 19 milyar 413 milyon lira. Devletin dar imkânlan içinde en iyi bütçeyi alan üniversiteyiz. Ama 11 binlik öğrenci sayımızla da Türkiye'de altına sıradayız. Eski üniversitelerle kıyaslandığımız da, yani onlann bütceleriyle kıyasladığımızda bizim bütçe hâlâ çok diişük. Bu, hızlı gelişmenin bir sıkınusı. Şartlar içinde olanın en iytsini ynpmaya çalışıyoruz. Dokuz Eylül Universitesi Rektörü Prof. Dr. Namık Çevik, genç bir üniversite olarak, "Bina dersbane, laboratuvar, araç gereç" gereksinimleri bulunduğunu belirterek, "Türkiye'de bütçeden üniversitelere aynlan pa> belli. Bu pay 28 üniversiteye tahsis edilecek. Tahsis edildiği zaman, binası. araç gereci, laboratuvan yapılmamış olan üniversitelerin eksiklerinin lamamıanması seneler aiıyor. Ama diğer taraftan Türkiye bütçesinden ayrılabilen para miktan belli olduğu için biz onunla yetinmeye, geçinmeye mecburuz" dedi. manlann peygamberi ile Hz. tsa arasında bir fark var mı? Kutsal peygamberlere hakaret, aynı zamanda İslam cemaatine de hakaret anlamına gelmez mi?" denildi. Başyazıda ayrıca, Scorsese'nin "Günaha Son Çağn" adh rdmi tstanbul Film Festivali'nde gösterildiği takdirde, İran hükümetinin, İran yapımı "Kiracılar" adlı filmi festivalden çekmesi istendi. Bilindiği gibi, Scorsese'nin, Yunanlı yazar Nikos Kazancakis'in romanından beyazperdeye aktardığı "Günaha Son Çagn" gösterime girmeden ve gösterime girdiği ilk günlerde ABD'deki ve Batı Avrupa'daki bazı Hıristiyan çevrelerce de protesto edilmişti. Filmin gösterimden kaldınlmasını isteyen kimi Hıristiyan gruplar Hz. tsa'nın Maria Magdalena'yla seviştiği rüya sahnesine karşı çıkarak "Günaha Son ÇağrTnın İsa'yı ve Hıristiyanlığı aşağıladığını ileri sürmuşlerdi. Tarihbiyoloji Karikatünin dışında, neyle ilgileniyor Ali Ulvi? Neyle Ugilenmiyor ki! Önce edebiyat, edebiyatın çeşitli türleri. Sonra ekonomi. Bu ilgüer, öğrencilik döneminde başlıyor: "Okulda çalışkan öğrenci değildim. Ama derslerin dışındaki konulara müthiş ilgim vardı." Okul sonrasında: Tarih. Biyoloji. Moleküler biyoloji. Izafiyet teorisi. Fizik. Dinler tarihi. Tevrat, Incil, Kuran. Din felsefesi. Bunları okurken hadisler. Sahihi Buhari, Mevlana Şibli... Arkeoloji (Melih Cevdet'in salık verdiği Tannlar Mezarlar Bilginler adlı kitaptan sonra başlıyor bu ilgi: "Kitabı okuduktan sonra anladım ki, arkeolojiyi de severmişim." Ve daha nice bilgi alanı nice kitap, kitap sağlama çabalan... "tşin sırnnı çözdüm" diyor Ali Ulvi. "Bunlan okullarda öğretmesini bilmiyorlar. Son derece kuru, bize sonuçlan veriyorlar. Oysa okuduğum kitaplar, sonuca nasıl ulaşıldığını veriyor. O sonucun bulunmasına beni de katıyor." İhraç çayu denetim İZMÎR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Çernobil patlamasının üzerinden 3 yıl geçmesine karşın, Türkiye 'nin çay ihracatında radyasyon kontrolleri sürüyor. 1988 ürünü çay için ihracat genel müdürlüğünden ihracat ön izni almdıktan sonra Atom Enerjisi Kurumu 'na götürülen iki çay nümunesinin analizi yaptırılıyordu. Ardından ihracatçı tarafından çayların yüklenme işlemleri tamamlandıktan sonra TAEK yetkilileri üzerinde radyasyon ölçümü yapıyor, sonunda "radyasyondan an belgesi" veriliyordu. Türkiye Atom Enerjisi Kurumu tarafından I Başbakanlık Hazine ve Dış j Ticaret Müsteşarlığı 'na I gönderilen yazıda üç aşamalı istendi. Bir süre önce de İran'ın dini lideri Ayelullah Humeyni, Hint kökenli tngiliz yazar Salman Rüşdünün "Şeytan Ayetleri" adlı son romanının Islamiyeti ve Hz. Muhammed'i aşağıladığını ileıi sürmüş ve Salman Ruşdü hakkında "idatn fermam" çıkarmıştı. Amerikalı yonetmen Martin Scorsese'nin geçen yıl gerçekleştirdiği "Günaha Son Çağn", 1 nisan günü başlayacak olan 8. tstanbul Uluslararası Film Festivali'nin "Uyarlamalar" bölümünde yer aiıyor. Festivale katılan tek İran filmi "Kiracılar" ise "Panorama: Doğu'dan Batı'ya Güldürii" bolumünde gösterilecek.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear