26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
HABERLER CUMHURİYET/U HP'DENE VAR NE YOK? GUNLERİN KOPUĞU AHMETTUN SHP Genel Sekreter Yardımcısı Tufan Doğu'ya parti içinden ve dışından tepki İç Politika Servisi SHP Genel Sekreter Yardımcısı Tufan Doğu'nun partiden istifa eden milletvekillerine yönelik, "Bir başka merkezden emir aldüar" şeklindeki sözleri, "sert" bir biçimde eleştirildi. Bursa Milletvekili Fehmi Işıklar, "Bn istifalar için talimat aldığımız tek güç balkımızdır" derken, Adana Milletvekili Cüneyt Canver, "SHP'li bazı yöneticilerİB 'potansiyel faşist' oldukbui acıkça göhilüyor" suçlamasını yaptı. lstanbul Milletvekili Hüsnii Okçuoğlu da "Bir parti sözcüsüne yakışmayan, Bkel düşüncede olan insanlann bile kullanamayscağı karalamalann kimseye yarar getirmeyeceğini" söyledi. Bu arada SHP PM uyesi Ertuğrul Günay da "Böyl« bir yaklaşımın, sadece SHP merkez yönetiminden değil, siyasetten de dışlanması gerektiğine inandıgım" behrtti. İçel Milletvekili Fikri Saglar da "SHP'de böyle bir yoneticinin olmasuun sosyal demokrasiye umnt bagiayanlar adına özüntüden de öte u t u ç Terki olduğunu" söyleyerek "SHP'de baskalan adına gorev yapan yöneticilerin kimieri 'Başka merkez' tartışması Okçnoglu Düne kadar beraber olduğu insanlara bu anlayışla, ilkel düşüncede olan insanların bile kullanamayacağı karaiamalar kimseye yarar getirmez. Canyer Bu suçlamayla Türkeş'in SHP'ye yönelik suçlamalan arasında fark yok. SHP'li bazı yöneticilerin "potansiyel faşist" olduklarım görüyorum. I ş ı k l a r SHP yöneticilerinin» DGM savcısı üsîubu ile verdikleri demeçler basmda yer aldıkça, bu partiden neden ayrüdığımız çok dafia iyi anlaşılmaktadır. nasd bedeflediğinin, kendUerinden olmayan insanlan topiuma ne şekilde göstermeye çalışüklanmn göstergesidir" dedi. SHP Genel Sekreter Yardımcısı Tüfan Doğu'nun önceki gün yapılan Kütahya İl Danışma Kurultayi'ndaki konuşması, partiden istifa eden b a a milletvekillerinin sert eleştirilerine yol açtı. Tüfan Doğu'nun "Bunlar bir başka merkezden emir aldılar" değerlendirmesini yaptığı konuşması Ue ilgili olarak lstanbul Milletvekili Hüsnü Okçuoğlu şunları söyledi: "tbrct ve esefle karşdadım. Bir parti üst yöneticismin dafaa döne kadar beraber olduğu insanlan bu dille, böyle bir anlayışla, ilkel duşancede olan insanlann bile kullanamayacağı suçlamalar ve karalamalarda bulunması kiı ye yarar getirmez. BD kötfi ahşkanlıklan yıkmak lazım. Veni bir politik lisanın ve anlayışın Turkiye'de egemen kılınması gerektiğine inanıyorum. Aksi hakle hiç kimsenin, bu tip haksız ve insafsız suçlamalardan yarar ummamalannı diliyor, takdiri kamuovuna bırakıyonım." Adana Milletvekili Cünevt Canver de SHP'li yöneticileri "Mc Carthy"cilikle suçlayarak " S H P yönetiminin kendilerine karşı olanlara yönelik suçlamalan ile Türkeş'in SHP'ye yönelik suçlamalan arasında taiçbir fark yok. Bu suçlamalardan SHP'li bazı yöneticilerin potansiyel faşist olduklan açıkça görülüyor" dedi. Bu nedenlerle SHP'den ayrıldığını söyleyen Canver, daha sonra şunları söyledi: C««w Avrupa'nın Sınırları BRÜKSEL Adı, NATO toplantısı. Ama konuşulan, Avrupa Topluluğu. Kapalı kapılar ardında değil, açıkça. Herkes Avrupa'nın sınırlarını konuşuyor. Bu sınırlar, ekonomik sınırlar. Ekonomik coğrafyanın değişmesi siyasi coğrafyayı da değiştirecek mi? Bunu da NATO stratejistleri ölçüp biçiyor. Ama asıl gündemde olan, Avrupa'nın ekonomik haritası. Çünkü siyBsi harita, NATO'nun ve varşova Paktı'nın dağılmasıyta, zayıflamasıyla ortaya çıkacak. Bundan da şimdilik ancak hayalciler söz ediyor. Avrupa'nın genişlemesinin kaçınılmazlığını vurgulamaktan bir adım öteye geçildi. Artık saptamalar yapılıyor. Fransızlannki gazetelere geçti: "Berlin duvarının delinmesiyle birdenbire Fransa, Avrupa'nın merkezi olmaktan çıktı. Artık kenarda bir ülke haline geliyor. (Kenarda sözü iki anlamda da kullanılıyor)." Artık Avrupa ekonomi haritasında da, siyasi haritasında da en önemti ülke Almanya. Bu durum artık sözlere değil, davranışlara da yansıdı. Bush ve Gorbaçov görüşmelerini tamamlayıp dün öğleden sonra denizden karaya geçince, ABD Başkanı'nın ilk işi ne oldu biliyor musunuz? Brüksel'e gelip Batı Alman Başbakanı Kohl ile bulusmak ve baş başa yemek yemek. Oysa ki NATO'nun öteki 14 ortağının tümü (Akbulut dahil) Brüksel'e gelmişti. Bush, Sovyet lideriyle 2 günlük görüşmesinden sonra niçin ilk seçtiği lider. Alman Başbakanı oldu? Çünkü Almanya'mn "büyümesi" hızla Avrupa gündemini kaplıyor. Büyüyen Almanya ise büyüyen NATO olarak değil, büyüyen "Avrupa Topluluğu" olarak algılanıyor. 60 milyonluk Batı Alman nüfusuna eklenecek 17 milyon Doğu nüfusu, önce kendisini ekonomide ortaya koyacaktı. Doğu Almanların ilk işi, elbette elbiselerini çıkarıp NATO'ya asker yazılmak olmayacaktı. Ama ilk yapacakları, fabrıkalarda iş kuyruğuna girmek, dükkântara, mağazalara dolmak olacaktı. Bu ise ekonomik büyüme demekti, Almanya'ya 1.3 Almanya daha eklenmesi demekti. • Avrupa Topluluğu'na başvururken Türkiye'nin tezi ve kozu şöyieydi: "Askeri bütünleşme içindeki Türkiye, Avrupa TopluTürkiye'nin AT dışında tutulması, Avrupa savunmasını da etkiler." Bu koz zaman zaman açıkça Turgut Özal tarafından da dile getirildi: "AT'ya almazsanız, NATO'daki üyeliğimizi de gözden geçiririz." Brüksel'deki AT patronları, bu yaklaşıma çok kızmıştı: "Ne alakası var, NATO başka AT başka." Avrupa'da patlak veren olaylar ve Brüksel'de yaşananlar, AT ile NATO'nun başka olmadığını ortaya koyuyor. Bir Fransız karikatürü şöyle: Dev geminin güvertesinde görüşen iki askeri paKtın patronu Bush ve Gorbaçov'a AT'nin 12 üyesi aşağıdan bağırıyorlar, "Bu kez, biz de varız." Artık herkes açıkça telaffuz ediyor, daha geniş Avrupa. Örneğin, Alman Dışişleri Bakanı Genscher'in "geniş Avrupa" derken amacı, elbette ilk sıradaki aday üye Türkiye'nin alınması değ:;. Genscher'in kastı, bu genişlikte bir an önce Doğu Almanya'mn, Polonya'nın, Macaristan'ın yer alması. NATO'nun patronu ABD, Doğu Bloku'ndaki çatlağı genişletmek ve bu blokun patronu Sovyetler'in gücünü bölmek için AT ortaklarının desteğine muhtaç. AT'nin genişleyen sınırlanna Doğu Bloku ülkelerinden katılım sart. Bu yüzden Türkiye'nin AT'ye üyeliği ABD'den de, Avrupalılardan da destek görmüyor, görmeyecek. Öncelik Doğu Bloku'na geçmiş durumda. Reel politik bunu öngörüyor. Ancak yeniden çizilecek olan AT haritasında Türkiye üyelikten de, söz hakkından da vazgeçemez. Sulandırılmış Avrupa'da "Türkiye'nin haydi haydi yeri vardır ve olmalıdır. Bunun için dikkatlerin ve çabaların bu ay ortasında açıklanması beklenen AT raporuna de* ğil, daha ötelerde yoğunlaştırılması gerek." TUFAN DOĞU ELEŞTİRtLERİ YANITLADI: SHP Genel Sekreter Yardımcısı ve Muğla Milletvekili Tufan Doğu, "Ben konuşmamda TKP'den söz ettim, ama yanhş anlaşıldı. Partiyi kurarsın, adına TKP mi dersin, başka bir şey mi dersin, ne dersen dersin" dedi. ALİ KEHRİBAR TKP'den emir alıyorlar demiyorum lannı söylediniz. TKP'den mi emir aldıklannı kastettiniz" yolundaki soruyu şöyle yarutladr. "Başka bir merkezden emir alıyorlar dive söyledim. Bir partinin genel merkezi olur. Bir tane genel başkanı olur. O partinin emirlerine herkes uymak zonındadır. Uymayacak kadar özgürlügümüz yokrur. Başka merkezden emir alıyor olabilirier. 141142 kalkınca kurulacak parti TKP'dir. Arkadaşlanmız aynldılar. Düşünceleri doğrultusunda parti kurarlar. Onlar TKP'den emir alıyoriar demiyorum. Şimdi o adamlan haksız yere suçlayan bir adam olmayayım. Ama bizim partimizden emir almıyorlar. Başka bir merkezden emir alıyorlar. Bir başka siyasal düşüncede olabilirier. Düşiince özgurlüğü de gündeme gelince ve özgürluk olunca bir parti kurulur. Bu partinin adı da TKP olabilir. Her yerde söyledigim budur. Ben konuşmamda TKP'den söz ettim ama yanlış anlaşıldı. Partiyi kurarsın, adına TKP mi dersin, başka bir şey mi dersin, ne dersen dersin." "Bizim, belirli bir merkezden aldığımız talimatlarla istifa eltiğimizi, 141,142 kalkınca kurulacak bir partiye kaülacağımızı söyleyen yoneticinin, işkence olaylannı belirli mihraklann istemiyie gündeme getirdigiıaizi yıDardır söyleyen dmrbcd geaeraller Ue onlann sivil JsbirBkçüerinden hiçbir farkı yok. SHP bir yaadan bu maddeler kalksın diye yasa teklifi veriyor, diğer yandan aynı yöneticiler, komttnist bir parti kurmayı çok kar u h k , tehllkeU bir girişimmiş gibi degertendiriyor." Cüneyt Canver, partiden istifa ettikleri için "illegal bir güç tarafından yönlendirildiklerini ihbar eden" yöneticilerin yaptığı bu "saç duyurosu"na, savcıları değerlendirmeye çuğırarak "Böyle bir istihbari bir bilgi vardı da bunu açıklamak için niçin biz istifa edene kadar beklendi. Yoksa daha önce açıklama görevi mi verilmemişti, yazıklar olsun" biçiminde konuştu. luğu'nun ekonomik bütünleşmesi dışında kaiamaz. DOOU Vanhş Mlaşıldı KÜTAHYA SHP Kütahya tl Danışma Kurultay'ında, SHP'den istifa eden milletvekilleri hakkmda, "Başka bir merkezden emir alıyortar. 141142 kalkınca TKP'yi kurarlar" dediği belirtilen Genel Sekreter Yardımcısı ve Muğla Milletvekili Tufan Doğu konuşmasından sonra kendisine yöneltilen, "TKP'yi kuracak Işıklar: Anlaşıhyor Bursa Milletvekili Fehmi Işıklar ise S H P yönetiminin ANAP çoğunluğu anlayışıyla davranan bir hizbin eline geçtiğini belirterek partide demokrasi kanallcirun tıkalı olması nedeniyle istifa ettiklerini söyledi. Işıklar, "Bu partide kalarak, halkımızı yanıltma hakkını kendimizde görmedik. SHP yöneticilerinin DGM Savcısı üslubu ile verdikleri demeçler basında yer aldıkça bu partiden neden aynldığımız çok daba iyi anlaşılmaktadır. Talimat aküğumz tek güç vardır, o da halkımızdır" dedi. Bugünkü yönetimi Ue SHP'nin DYP'den de "çok daha sağda ve geri" bir çizgiye duştuğünu öne süren Fehmi Işıklar, partinin cumhurbaşkanüğı seçimlerindeki tutumu ve "sinei millet" sözüyle ikiyüzlülük yaptığını belirtti. Parti yönetimini, parti içi demokrasiyi "boğazlamakla" suçlayan Işıklar, SHP'nin üyeleri ve seçrnenleri tarafından da terk edildiğini bildirdi. Fehmi Işıklar, Genel Sekreter Yardımcısı Tufan Doğu'nun sözlerine karşılık şöyle dedi: "Bizi karalamamn da kendilerine yarar sağlamayacağım, hatta bundan aynca zarar gorecekierini kısa zamanda anlayacaklardır. Sürgündeki 81er geri dönüyor Siirt Valisi Atilla Koç'un çeşitli nedenlerle sürgüne gönderdiği 8'leri şimdi dönüş heyecanı sardı. Süre uzatılmasının söz konusu olmadığı, yetkililerce açıklandı. avuçta yok. Çareyi Adana, Mersin, Tarsus, Ceyban ve tzmir'deADANA Güneydoğu insanı ki yakmlanna sığınmakta bulnın 29 yıllık bir aradan sonra tek muşlar. Ancak çekine çekine, onrar yaşadığı "sürgiin" olayı önü ları bıktırmadan, korkarak hep nüzdeki birkaç gün icinde sona eziklik icinde çalmışlar kapılanerecek ve "sürgiin sekizier" Siirt'e nı. dönecekler. Siirt mültecisi Hasan Erdaş da Siirt Valisi Atilla Koç'un çeşit yaşamak için Tarsus Adana li nedenlerle sürgüne yoİladığı Zü Ceyban arasında mekik dokuyanbeyr Aydar, Mehmet Ali Sevil lardan. Ayşe Karabulut ise sürgügen, Aydın Kilvan, Ayşe Karabu nü tam bir "kâbus" icinde geçirlul, Remziye Rüzgfir, Emin Tur miş. Sürgünün acısı bir yana, trahan, Hasan Ertaş ve lzzettin Ak fık kazasında kalça kemiği kınlan su'yu şimdiden dönüşün tatlı he 6 yaşındaki oğlu Cengiz'in hastayecanı sardı. Vali Koç'un, " Ü ç ay ne masraflarını karşılamak için, bitince dönebilirler. Süre uzatıl önce davarlarını arkasından küraası söz konusu değil" sözlerin pe ve yüzüklerini satmış. Türkçe de yetkililerce herhangi bir deği bilmediği halde, hastane kapılaşiklik olmazsa Zübeyr Aydar ve nnda meram anlatmaya çahşarak Mehmet Sevttgen'in sürelerini ilk geçirmiş üç ayını. Diğer "Siirt tamamlayanlar olarak bugün Si mültedleri"nin durumlan da onirt'teki baba ocağma dönmeleri lardan farkh değil. Sürgünü yarı bekleniyor. aç yarı tok ve geride bıraktıkları çoluk çocuklannın ne yiyip ne içSürgündekiler, topraklanndan tiklerinden habersiz geçinnişler. eş ve çocuklanndan uzak türlü sıkıntılar icinde gurbet ellerde üç ay Siirt SHP eski Başkanı Avukat geçirdiler. Zübery Aydar buna, Zübeyr Aydar ile SHP eski tl Sek"Yaşamınun donmuş bir zaman reteri Mehmet Ali Sevügen, diğer dilimi. Zornnlu hasretlikle geçen sürgünlere oranla ekonomik açıbir üç ay" diyor. Aynı zamanda dan daha iyi olanlar. Ankara ve ata baba ocağından ayrılıp AdaAdana'da ust üste prostat amelina'da gurbete çıkma kararı veryatı geçiren Mehmet Ali Sevilgen, diren bir üç ay. sürgün günlerinde hastalıkla ugSadece bunlar mıydı "siirgin' raşmış. Sürgün zorlugu sorulun'ün yaşattığı acılar. Ya başka ya ca, "Altı milyon hastane harcaşananlar? ması yüzünden üç ay boyunca ai GüNEYDOĞU'DA 3 AYLIK SÜRGÜNGÜNLERİ İLKER MAGA Demirel Güneydoğu olaylannı değerlendirdu SURGUNZEDELER 3 ayı en zor geçiren şüphesiz Ayşe Karabulut oldu. Karabulut'un oglu Cenjçiz kalça kemigini kınnca bir ay hastanede yattı. (Fotograf: tlker Maga) ni yalnız bırakmadı. Hep ilerid çevrelerin ilgisini gördük. Zoruala olarak topraklanmdan nzaklaştınldım. Zorunluluk olunca hasretlik çok çöküyor yurege. İkincisi ben avukabm, hiç ekonomik faaliyette bulunamadım, davalanmın hiçbirine giremedim" diyor. Acaba tüm bu zorlukların yaşanmasına neden olan "resmi sargün"ün amacı neydi? Son olarak 27 Mayıs mudahalesinin hemen ^rdından 50 aydının topraklanndan uzaklaştırılıp "zornnlu iskan"a tabi tutulmasıyla yaşanan sürgün, neden 29 yıl aradan sonra bu kez yalnız Siirt Valiliği'nce uygulandı?.. Resmi yetkililerin hâlâ yanıtlamadığı bu sorulaıa, sürgün avukat Zübeyr Aydar'ın görüşleri söyle: "Sürgün operasyonu köylüye kadar uzannuşsa, Ustenin binleri, hatta onbinleri içerdigini söylemek zor olmaz. Amacı ise bildik, pek de karmaşık değil. Amaç, bölgede ses çıkaran, anli demokratik uygulamalara karşı çıkan insanlan susturmaktır. Yani Kürt harekeünin maddimanevi deslegini kırmak. Iisteyi sekizle sınırbunak zorundaydılar, çü'nkü Türk ve dünya kamuoyu sessiz kalmam, valilik tebligatı kesmek zorunda kaldı." Ayşe Karabulut, Aydın Kilvan, Emin Turman, Hasan Ertaş, lzzettin Aksu ve Remziye Rüzgar, gurbet ele çıkarken yol paralarını bile borç almışlar. Sonra bannma, beslenme ve sağlık sorunlan için hep para gerekmiş. Elde yok lemin geçimini sağlayamadım. Çocuklardan birkaçı okula başlayamadı. Üstelik borca alınan koyunlann yok pahasına satılması beni yaktı" diyordu. Avukat Zübeyr Aydar da aynı konuda, "Türk ve Knrt aydın çevreleri be GUNEYDOĞU'DAN NOTLAR Geçim sıkmtısı koruculuğa zorluyor CELAL BAŞLANGIÇ VAN Reisleri koruculuğu seçen aşiretlerin üyeleri, PKK'nın hedefi oluyordu. Örgütten yayladaki, otlaktaki insanlara baskı yoğunlaşır da eğer güvenlik güçleri yeterli önlemi almazlarsa o yöreden göç başlıyordu. Bu olgu, geçen yaz Van çevresinde yoğun biçimde yaşandı. Çatak'tan, Gürpınar'dan, Bahçesaray'dan insanlar kamyon kamyon kente indiler. Çatak Yaylası'nda eli silahlı insanlar görmüştü Ezdlnan aşiretinin üyeleri. Yaylada hayvanlarını otlatanlardan ekmek istiyorlardı. Güvenlik guçlerine başvurdular önce. Eli silahlı birkaç yüz kişinin yaylada dolaştığım, kendilerinden ekmek istediğini anlattılar. Önceleri kimse inanmadı. Hatta "Yalan soylüyorsunuz" bile dediler. Sonra gözaltılar başladı. Aşiret üyeleri "PKK'ya yardım ve yataklıkUn" yakalaruyor, "Niye PKK'lüara ekmek veriyorsunuz" diye dayak diyorlardı. Ardından "dağdaki eli silahlılar", ekmek istedikleri kişilerden çağı gelen gençleri askere almak istediler. Köylüler bir kez daha anlattılar başlarına geleni yetkililere. Aldıkları yanıt, "Madem PKK var, gidin operasyon yapın. Size niye silah verdik? Avuç dolusu maaş oduyoruz uıuu. Bunun üzerine başta korucular olmak üzere aşiretin tüm erkekleri önlerine katıp kadınlan, çocuklan ve koyunlannı Çatak ilçe merkezine doğru inmeye başladılar. Daha yolu yarılamadan kesildi önleri: "Durun bakalım, nereye gidiyorsunuz?" Konıculann yanıtı hazırdı: "Hani biz operasyona gidecektik ya, ailelerimizi Çatak'a bırakalım. Sonra gelir, operasyona cıkanz." Elbette operasyona çıkmadı bir daha korucular. Çatak'a inince götürüp teslim ettiler silahlanm. Nerede kalacaklarını, neyle geçineceklerini düşünmeden doğruca gittiler Van'a. Oradan kimi Istanbul'a, kimi Ankara'ya, kimi de Adana'ya göçtü. O günleri, Çatak Kaymakamı Şükni Çakır, "Önümüzden her gün sekiz on kamyon gelip geciyordu. 'Gitmeyin, oralara uyum sağlayamazsınız' dedik. 'Canımız daha önemli' karşüıgım verdiler" diye anlatıyor. Yörede yaşayanlann öncelikli geçim kaynağı hayvancüıktı. Binlerce koyun Van yollarına düştü. Terörden kaçan, soluğu koyunlanyla birlikte Et Balık Kurumu'nun mezbahasında alıyordu. 1989 yılı sonuna kadar kesim programı dolmuştu. Kunım, hayvan alımında kapasitesini aşmaya başlamıştı. Bu kez tüccarlara satmaya başladılar koyunlannı. Fiyatlar yıldınm hınyla düştü. Bir yıl önce iki koyun iki yüz bin liradan alıcı bulurken, göç başlayınca çifti yüz yirmi bin liraya indi. Bazı aşiretlerin üyeleri reislerine kızıyordu. "Silah ahnca bizi PKK'mn hedefi haline getirdi reisimiz" diyorlardı. İlk önce aşiretlerin silah almasına karşı çıkan, ancak sonra kabul eden SHP Van İl Başkanı ve aynı zamanda Ezdinan aşiretinin reisi Abdurrahman Özbek de kendini " N e yapalım. Canımızı, namusumuzu korumak zonındaydık. Köylülerin büyük bölümü silah almak istiyordu. Tehlike namnsumuza kadar uzanacaktı" diye savunuBir kısır döngü yaşamışlardı. Aşiret reyordu. isleri koruculuğu seçince can guvenlikleri Canlannı kurtarmak için yaylalardan, "dolayh" olarak tehİikeye giren aşiret üyedağdaki köylerinden, güvenliğin yeterin leri, bulunduklan yerlerden göçmüşlerdi. ce sağlanamadığı bölgelerden kaçanlar, EUerindeki malları yok pahasına satıp kengittikleri yerlerde başka bir tehlikeyle karşı te inmişlerdi. Ancak kentte tutunamayınkarşıya kaldılar: Açlık... Köylerinde iyi ko ca geri dönmüşler, bu kez de bozulan ekotü geçiniyorlardı. Şimdi canlannı kurtar nomik düzenlerini eski düzeyine çıkaramamışlardı, ama yaşamlarını nasıl sürdüre dıklarından koruculuğu seçmişlerdi. Böyceklerdi. Bu kez de göçenler, karınlannı lece de PKK'nın "direkt" hedefi olmuşdoyurabilmek için daha önceden "canını lardı. Güneydoğu'da insanlar "korucu kurtarmak" amacıyla kactıklan köylerine döngüsii"nü yaşıyorlardı. geri dönmeye başladılar. Göç artık tersine işliyordu. Ancak göçenler, geri döndüklerinde başka bir gerçekle karşılaştüar. Artık nayvanlan elden çıkmıştı. Sattıklarının yerine yenisini alacak paralan yoktu. Göç için yollara döküldükleri sırada var olan ekonomik konumlannı yitirmişlerdi. Güneydoğu gibi olanaklann kıt olduğu bölgede yapacakları tek bir iş kalmıştı: Koruculuk... Alacaklan dört yüz bin lira maaş, yörede geçimlerini sürdürmeye yeterdi. Hiç değilse açlıktan iyiydi ve sonunda eskileriyle birlikte geçinmek için koruculuk yönunde tercihini kullanan yenileri, Olağanüstü Hal Bölge Valiliği'ne başvurup "Korucu olacağız. Bize silah verin" dediler. Bizler istifa etmeden önce SHP'nin programı Ue belirlenen çizgiye çekilmesi, parti icinde baANKARA (Cumburiyet Büronş ve demokrasinin sağlanması için yoğun çaba gosterdik. Bu du su) DYP Genel Başkanı Süfcyrumu hem partililer hem de ka man Demirel, muhalefet partisi liderleriyle uzlaşma arayışına giren muoyu çok yakından biliyor." Cumhurbaşkanı Turgut Özal'a, Fehmi Işıklar, yeni bir parti "Arasın. Aklı yeni mi başına gelkurma konusunda kendilerinin miş?" dedi. DYP olarak milletvedeğil, halkın karar vereceğini de killerine "kıyak emeklilUc" yasavurgulayarak istifalanmn TKP ya sının tümüyle karşısında olduklada TBKP ile bağlantısı ve ilgisi ol rım söyleyen Demirel, partisinin madığını bildirdi. Isparta Milletvekili İbrahim Gürdal'ın yasa tasarısındaki imzasım SHP Parti Meclisi üyesi Ertuğ geri alacağını söyledi. rul Günay da SHP Genel SekreDemirel, kendisini ziyarete geter Yardımcısı Tufan Doğu'nun len partili heyetleri kabulünden söylediklerini benimsemenin kesonra gazetecilerin sorulannı şöyle sinlikle mümkün olmadığını beliryamtladr. terek "Bu partide hiçbir üyenin de Milletvekillerine erken bu yaklaşıma, bu kaba üsluba kabldığını sanmıyorum. Böyle bir emeklUik sağlayan yasa tasansı yaklaşımın, üslubun sadece SHP partinizin bir milletvekili tarafinmerkez yönetiminden değU, siya dan verilmişti. Bunu destekliyor setten dışlanması gerektiğine musunuz? Milletvekillerine getiriinanıyorum" biçiminde konuştu. len bu olanaklan nasıl değerlenBöyle sözlerin hem parti hem de diriyorsunuz? DEMtREL Erken emeklüikülke icinde demokrasiyi kazaya uğratacağı görüşünü savunan Er le ilgili kanun, DYP'nin politikatuğrul Günay, "Insanlann söyle sı içerisinde yoktur. Bu, teker teyecek başka sözü olmazsa kaba ker parlamento üyelerinin sorunu üslobo tercih ederler. Ciddi eleş olarak ortaya gelmiştir. Ama götirilerin, sözlerin olmadığı, o nok rüyorum ki bir süreden beri tartada tıkanmış oldnklarını tışmalar tümüyle bunun üzerine kaymıştır. Şu andan itibaren gösterir" dedi. DYP'nin politikası içine de gjrmiştir. DYP, erken emeklilik kanununun, Meclis zemininde tümüyle karşısındadır. Teklif sahibi Isparta SHP eski Genel Sekreteri, Icel Milletvekilimiz Sayın tbrahim Milletvekili Fikri Saglar, Tufan Gürdal imzasım geri alacağını da Doğu'nun sözlerini şöyle değer açıklamıştır. Ama DYP, parti olalendirdi: rak, bu zamana kadar erken "Bugün ciddi bir kriz içine gir emekliliğin arkasında değildi. miş olan ülkede umut durumun Şimdi tavnmızı koyuyonız orta da gosterilen bir parti yetkilisinin yere. DYP, böyle bir kanunun tübu kadar düşünceden uzak bir gö müyle karşısındadır. Zaten 'kıyak rüş bcUrtmesini aslında çok fazla emeklilik' diye tanımlanıyor. yadırgamadım. Bu, parti içindeki Alınan önlemlere karşın belli bir gruba mensup yöneticilePKK teröriinün durmadığı göriirin, kendilerinden olanlara ve ollüyor. TeröristJerin Irak ve Suriye1 mayanlara nasıl haksız ve asılsız de üslendikleri iddia ediliyor. Sizsaldınlarda bulunduklannın bir ce alınması gereken onlemler neörneğidir. Bu, söz konusu yonetiler olmalıdır? Türkiye, Irak ve Sucinin mantık dışı ilk beyanatı deriye ile ilişkilerini yeniden gözden ğUdir. Buna benzer, ülkenin çeşitli geçirmeli midir? politikacılanna da böyle salyalı DEMİREL Bu PKK veya bu saldınlarda bulunmuştur. Benim için SHP'de böyle bir yoneticinin bölgede eylemleri yapan teröristolması sosyal demokrasiye umut lerin bir türlü nerede banndığı, kibağlayanlar adına üzüntüden de min taratından beslendigi, nereöte utanç vericidir. Aynca bu, par den destek gördüğü açıklığa katüi yöneticilerin zihniyetinin. par vuşmadı. Hatta zaman zaman tinin neden bu hale duştuğunün Türkiye'yi yönetenler, bazen de Milli Güvenlik Kurulu dış mihrakde güzel bir örneğidir." lardan filan söz ederleı. Birkaç de Dökülen kanların vebali hükümettedîr Saglar: Utanç verici fa, 'Bu dış mibraklar kim, ne?' diye sordum. Veya niçin iç ve dış mihraklardan söz ederler? İç ve dış mihraklar olduğunu söylediğinize göre bunu biliyorsunuz. Hükümetler ağlama duvarı değildir. Ve hükümetler acz beyan etme yeri de değildir. 'Ne yapahm, terör orayor, ama birşey yapamıyoruz' denilecek yerler değildir. tsmi üzerınde, iktidar. Muktedir olmak, yapabilmek demektir. Madem ki bir cete benim ülkem içerisinde çocuk, kadın, ihtiyar demeden kasıp kavuruyor ortahğı. Masum insanları öldürüyor. Askeri, subayı devletin görevlisini şehit ediyor. Kim yapıyorsa, kim yaptırıyorsa, bunu tesirsiz hale getirmek devletin görevidir. Devlet öyle olunur. Yoksa kime diyorlar, 'iç ve dış mihraklann meydana getirdifi afet'. Söndunin o iç ve dış mihrakları. Sizden istenen şey, halka bu afetin kaynağını söylemek değil, kaynağı kurutmaktır. Suriye ise Suriye, Irak ise Irak, Iran ise lran. Neresiyse. 'Biz bilgi aldık. Teşekkür ederiz' diyecek durumda degiliz. Hükümetler de halka bilgi verme yeri değil, tedbir alnıa yeri. Artık dökülen kanlann tümüyle vebali bugünkü siyasi iktidann üzerindedir. Altı sene süren bir kan deryasını çözemeyip de ikide bir başka şekflde laflar etmenin bir yaran yoktur. Kim çözecek? Onun için muhalefet ve halkın içindeki gruplann gidip de Suriye ile, Irak ile Türkiye'nin münasebetlerini tanzim etme veya oralardaki bu çetelerin eğitildiği merkezleri ortadan kaldırabilmeleri söz konusu değil. Bunu devlet yapacak. SHP, Sayın Özal'ın Medis'e gelmemesi için bir yasa önerisi verdi. Katılıyor musunuz? DEMİREL Hayır. Zaten Meclis'irt her tarafını işgal etse ne çıkar? Ha öyle olmuş, ha böyle olmuş. Meclis'te yapmadığı işi başka yerde yapacaktır. Onun yapmasını önleyemezsiniz. Geliş yeri itibanyla önleyemezsiniz. O da zaten simdi, kendisini, sanki sadece A N A P grubu değil de tüm Meclis tarafından seçilmiş gibi kabul ettirmeye çalışıyor. Halk da bunu yutmamaya çalışıyor. Bugün Türkiye'de olan budur.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear