Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURİYET/16 HABERLERİN DEVAMI üyeliğe adaylığını koymuştu; antlaşmanın ruhu bunu öngörüyordu. 7) Komisyon yanıtı olumsuzdur; ancak AT kapısını da Türkiye'nin suratına pat diye kapatmamıştır. Bununla birlikte şu soru hemen sorulabilir: Acaba AT, Türkiye'yi tam üye olarak görmek istiyor mu? Bugün için görmek istemediği çok açık. Görülebilir gelecek için de aynı şey söylenebilir. Türkiye için tam üyelik yerine, ortaklık ilişkisinin geliştirilmiş bir biçimini, bir üçüncü yolu tercih ediyor Brüksel. 8) Ne yapmalı? Türkiye, sabah akşam AT kapısını aşındırmak zorunda değildir. Tüm Avrupa'da tarihin yeniden yazıldığı bir dönem yaşanıyor. Bu yeni dönemde neyin ne olacağını kimşe doğru dürüst kestiremiyor. AT ne olacak? İki Almanya'nın birleşmesi, Avrupa'ya ne getirecek? Karşılığı şimdilik bilinemeyen o denli çok soru var ki... O yüzden serinkanlı bir bakış açısının geçerli olmasında yarar var. Türkiye, ekonomik ve siyasal modernleşmesinde atılım yapmaya mahkum bir ülkedir. Ekonomisini büyütmek, demokrasisini ve insan haklarını Batı standartlarına getirmek zorundadır. Türkiye, bu atılımları AT'ye tam üyelik için yapacak değildir. AT'ye tam üye olsun olmasın, modernleşme yolunda ilerlemekten başka çaresi yoktur bu ülkenin. Ayakları yere sapasağlam basan, demokrasiyi ve insan haklarını tam anlamıyla geliştirmiş ve böylesine bir coğrafyaya sahip bir Türkiye'yi kimse görmezlikten gelemez. Bunu başarabilirsek, ufkumuz genişler, gerisi de gelir. 19 ARALIK 1989 Serinkanlı Bakarsak liğe hazır dmadığını belirtirken, özetle şu gerekçeleri vurguladı: Ekonomi: Türk ekonomisinin yeterince gelişmemiş olması... Aşırı işsizlik... Büyük bölgesel dengesizlikler... Gelir dağılımındaki bozukluk... Yüksek enflasyon vs... Demokrasi: Siyasal rejimde demokrasi açısından yetersizlikler... İnsan hakları.. Sendikal haklar... Azınlıklara saygı... Dış politika: Türkiye ve Yunanistan arasındaki sorunlarla Kıbrıs... 4) Komisyon, tam üyeliğe hazır bulmadığı Türkiye'ye AT ile "ortaktık ilişkileri"n\ geliştirmeyi önermiştir. Bilindiği gibi Türkiye, AT ile imzaladığı 1963 Ankara Antlaşması uyarınca, ortak üye statüsüne sahip tek ülkedir. Ancak Ankara, öncelikle, "gümrük birliği"n\ öngören "ortaklık ilişkisi"m reddetmiş, onun yerine tam üyelik hedefini ön plana çıkarmıştı. Ama, şimdi görülüyor ki, buna yanaşmayan AT Komisyonu, Türkiye'nin önüne yine ortaklık ilişkisinin derinleştirilmesini sürmektedir. 5) Komisyon yanıtında, genel olarak olumsuz birtutumu benimsemekle birlikte, Türkiye'ye "Tam üye olamazsın!" demekten kaçınmıştır. Nitekim AT Komisyonu'nun Akdeniz ülkelerinden sorumlu üyesi Abel Matutes, konuyla ilgili olarak dün Brüksel'de yaptığı açıklamada, "Türkiye, topluluğun üyeleri arasına girmeye aday addedilmekte..." cümlesine yer vermiştir. 6) Sadece bir cümle ve tek bir sözcük (eligibiliteuygunluk) tam üyelik konusunda iyimserlik kaynağı olabilir mi? Çünkü Türkiye, 1963 Ankara Antlaşması nı AT ile imzalamakla bir bakıma zaten tam (Baştarafı 1. Sayfada) AT: Hazır değilsiniz sal durumuna ilişkin olarak ATSABETAY VAROL raporunda yer alan "olumsuz YASEMtN ÇONGAR noktalar" özetle şöyle sıralanıyor: Türkiye 2000'lerde 70 milBRÜKSEL Avrupa Topluluğu (AT)*Komisyonu, Türkiye' yona varacak olan nüfusu ile bünin "tam üyelik" başvurusuna yük bir ülkedir, ancak bir dizi 2.5 yıllık bir çalışmadan sonra ekonomik ve sosyal sorunla kardün verdiği yanıtta, üyelik konu şı karşıyadır. sunun "1993'ten önce görüşme 80'li yülarda Türkiye yüksek ye açılması için AT'nin uygun bir bir ekonomik büyüme gerçekleşdurumda olmayacagım" bildirdi. tirmiş, ihracatı sıçramış, bazı sanayi dallannda Topluluğa yaklaş1993'ten sonra müzakerenin mıştır, ancak Türkiye'nin ekonobaşlayıp başlamayacağma ilişkin mik düzeyi Topluluk ortalamasıbir soruya komisyon sorumlusu mn üçte biri kadardır. Bölgeler ve tspanyol Abel Matutes şu yanıtı kişiler arasında büyük dengesizverdi: "Objektif koşullar elverin lik vardır. ce olabilir. Bir takvime bağlana İşsizlik oranı yüksektir ve maz. Bu global bir yaklaşım ola artmaktadır. Sosyal güvenlik zarak her üye adayı için geçerlidir. yıftır, enflasyon ciddi bir sorun Ancak Türkiye'nin beili alanlar olmaya devam etmektedir. Bu yada gelişme kaydetmesi gerekli pısal dengesizlikler, komisyonun dir." bu aşamada müzakerelerin başlaMatutes'in basına özetini sun nabilecegi konusundaki kararına duğu ve Avrupa Bakanlar Konse engel oluşturmuştur. yi ve Parlamentosuna iletilen ra Türkiye'de 1980 askeri müporda Türkiye'nin AT üyeliği ko dahalesinden bu yana yeni anayanusundaki "eksiklilderi" sıralanı sa kabulü çerçevesinde gelişmeler yor. Aynı raporda 1963 Ankara sağlanmıştır. Ancak Türkiye'de Aniaşmasına atfen, Türkiye'nin başta sendikal haklar, insan hak"üyelik ehliyetine haiz olması" lan, azınlıklara saygı konusunda (eligibilite) iki kez vurgulanıyor. atılması gereken adımlar vardır. Siyasi çevrelerde bu vurgulama, Kıbrıs sorununun olumsuz AT'nin Türkiye'ye "kapıyı kapat etkisi sürmektedir. maması" olarak değerlendiriliBütün bunlara ragmen "Türkiyor. Ancak raporda üyelik konu ye ile işbirliğini önümüzdeki yılsunda herhangi bir "vaat" da yer larda güçlendirme konusundaki almıyor. niyetini teyit eden komisyon rapoBrüksel Komisyonu'nun Türki ru, bu işbirliğinin derinleşmesini ye'nin 14 Nisan 1987'de yaptığı şu aJanJarda görüyor: tam Üyelik ba^vurusu üzerine ha llk aşamada gümrük birliği zırladığı 9.5 sâyfahk "görüş" ve gerçekleştirilmelidir. Böylece 126 sayfalık "ek bölümünden" Türk mevzuatı topluluk mevuzaoluşan rapor bugün Bakanlar tına uydurulmuş olacaktır. Konseyi'nin gündeminegelecek. Türkiye ile AT arasında fiKomisyon yetkililerinin Kon nansal, sınai ve diğer gerekli gösey'de ele alınmadan tam metni rülecek her alanda işbirliğine gini açiklamak istemedikleri ve ge dilmelidir. niş bi özetini sundukları rapor 5 Türkiye ile AT arasında daha ana bölümden oluşuyor. sıkı siyasi bağlar kurulmalıdır. Birinci ve ikinci bölümlerde ko Böylece taraflar birbirlerine daha misyonun Türkiye'nin başvunısu çok bağımlı hale geleceklerdir. nu ele alış biçimi ve incelemeleri AT Komisyonu, Türkiye rapoanlatılıyor, Topluluğun 1993'te runu topluluk bakanlar konseyi"tek senet"in gerçekleşmesi ve ne gönderirken, Avrupa Parlapara birliğine öncelik vermesi ge mentosu'nun "hissiyatının" öğrereği vurgulanarak, 1993'ten önce nilmesini de temenni etti. Türkiye'nin üyeliğinin müzakere Raporu açıklarken, Türkiye'bile edilemeyeceği belirtiliyor. nin bir NATO ülkesi olarak Batı Üçüncü bölümde Türkiye'nin için taşıdığı önemi vurgulayan ekonomik yetersizlikleri, dördün Matutes, geleneksel " k ö p r ü " cü bölümde insan haklan ve de yaklaşımını da onayladı ve mokratik haklar konusundaki ge 'Türkiye, Suriye ve İran gibi birilikler dile getirilirken, beşinci zim her zaman iyi ilişki kuramabölümde Türkiye'nin "üyelik eh dığımız ülkelere yakındır. Onlarliyetine haiz" olması vurgulanıp, la bizim aramızda ayumlulaşbnTopluluk ve Türkiye arasındakı a bir ülke olabilir" diye konuşilişkilerin ortaklık anlaşması çer tu. Matutes, aynca bugüne dek çevesinde güçlendirilmesi gereği "antikomnmzm" temelinde yükselen TürkiyeAT ilişkilerinin ne dikkat çekiüyor. Türkiye'nin ekonomik ve siya bundan sonra Ortadoğu'da işbirliği temelinde yoğunlaşacağını da kaydetti. Kıbrıs konusunu komisyonun dünkü oturumunda Yunanlı Komiser Vasso Papandrea'nun gündeme getirmesi sonrasında "görüş" metnine belirli bir ağırlıkla yansıtan komiserler, Türkiye'yi sert biçimde eleştiımekten kaçındılar. Metinde, Birleşmiş Milletler çerçevesinde yürütülen toplumlararası görüşmelere değinildi ve Topluluğun en son Strasbourg Zirvesi'nde olduğu gibi, Kıbns konusundaki duyarlılığını defalarca açıkladığı bildirildi. Abel Matutes basın toplantısında bir gazetecinin "Kıbrıs soınnunun çözülmesi Türkiye'nin üyeligi için ön kosul m u ? " sorusuna net bir yanıt vermedi. Ancak Kıbns'ın da yakın gelecekte tam üyelik başvurusu yapabileceği ve sorunun Türkiye ile ilişkileri de ilgilendirecek biçirrlde tartışılmaya devam edileceğini söyledi. Kıbns konusundaki bu yaklaşım, Türkiye'nin askerlerini geri çekmesi ve aradaki bölünmüşlüğe son verilmesi gerektiği görüşünü daha önce çeşitli biçimlerde formüle eden Topluluğun, bu kez daha genel bir üslubu yeğlemesi olarak değerlendiriliyor. UĞUR MUMCU (Baftarafı 1. Sayfada) GOZLEM Kiirt sorunu Gerek komisyon görüşünde, gerekse Matutes'in ilk açıklamalannda önemli yer tutan "azınlıklar sorunu" çerçevesinde "Kürt" sözcüğü kuilanılmadı. Ancak Matutes "azınlık haklannın genişletilmesi Kürt halkının self detenninasyon hakkımn tanınmasını da içeriyor mu?" sorusuna, "Evet, bütün azınhklanıı, tabii Kürtlerin de haklannı kastediyoruz. Bu alanda bazı iyileşmeier gözlemekle birlikte yapılanlan yeterii bulmuyoruz" dedi. Matutes, bir başka soru üzerine, "Olaganüstü koşullar meydana geldiği takdirde yeni üye alınabilecegini" ima eden paragrafın ise komisyonun bu gibi fevkalade durumlarda karannı değiştirebileceği anl^mına geldiğine dikkat çekti. AT kaynaklan, raporun ana hatlannı içeren ve basına rlağıtılan metinde yer almayan bu ibarenin, 9.5 sayfa tutan ana metinde bulunduğunu ve komisyonun buna dayanarak Doğu Almanya veya Avusturya gibi ülkelere öncelik tanıyabüeceği görüşünü savunuyorlar. Biraz zorlama olur bu yaklaşım. 1 4 YOUSUZLUK İDDİASI SözenDalan mahkemelik Eski Belediye Başkanı Dalan: Davalar açılsın, Türk mahkemelerinden tokadı SÖZENDort yobuziakvır. DALAN tddia gerçtk yerler.Sonra da bizim tazminat davalarımızda tokadı yerler." Anakent Genel Sekreteri Coşkun: Biz hukuki bir açık bırakmamak için aylarca bekledik. tstanbul Habcr Servisi Eski tstanbul Anakent Belediye Başkanı Bedrettin Dalan, Belediye Başkanı Nurettin Sözen larafından öneeki gün basına açıklanan 4 yolsuzluk dosyası ile ilgili olarak "Davalar açılsın. Türk mahkemelerinden tokadı yerler. Sonra da bizim tazminat davalanmızda tokadı yerler" dedi. Anakent Belediyesi Genel Sekreteri Alev Coşknn ise "Biz bukaki bir açık bırakmamak için aylarca bekledik. Dosyalan tokat vememek için teftlş heyetmden geçirdik, kimse mersk efmesin" diye kortuştu. Anakent Belediyesi'nin yeni yönetimi, 26 Mart'tan bu yana eski belediye yöneticileri hakkındaki çok sayıda yolsuzluk iddialarını soruşturmak için koraisyonlar kurmuştu. Geçen 8 ay içinde toplanan bu deliller, daha sonra belediye teftiş heyetince incelemeye alındı. 5 kişiden oluşan teftiş heyetindeki müfettişler, yaptıkları çalışmalaıdan sonra savahğa suç duyurusunda bulunulacak dosyaları tamamladılar. Öneeki gün basına açıklanan 4 dosya hakkında Bedrettin Dalan, sorulanmızı şöyle yanıtladı: Otel sahibi Zekai Afyon ve leftiş knruluna ifade veren diger tanıklar da bu yönde konuşmıış. Neden geçerli plandaki 18 metreden de aşagıya indirdiniz? DALAN Faar Oteli sahibinin geçmişini bir inceleyin bakalım. tşini yaptıramayan her insan 'Rüsvet vermedim, onun için "•" ••• • •* • • • •yapmadıkr'• diyor. 'Şu ancla Istan bullular hiçbir işlerini belediyeye yaptıramıyorlar. Tüm tstanbul 'Rüşvet istediler, vermedik' derse ne olacak? Fuar Oteli'nin sahibi çok karanlık bir adam. Kaç defa kapıdan kovc'um, bacadan girdi. Oradaki olayda, otel sahibi 2 katı kaçak yapmış, bunlardan biri çatıydı. Onu tam kata tamamladık, ama o, 2 kat daha fazladan istedi. Adam aynca kafadan eksik galiba... tkinci dosyada. Sanyer Belediye Meclisi 30.12.1987 tarihinde Ayazaga imar planını kabul etmiş. Bu pian görüşülmek iizere Anakent Meclisine gitmiş. 17.6.1988 tarihinde, Anakent Meclisi bunu onaylamış ve sizin onayınıza sunulmoş. Siz bunn dosyadaki kayitlara göre "görüldü" diyerek onaylamışsımz ve geregi için planlama müdürlügüne gitmiş. Yasal süre içinde onayladıgınız bo meclis karan üzerinde herhangi bir "tadilen onay" işareti de olmadıgı, sorusturmada yetkililerin yeminli ifadeleriyle de saptanmıs. Ancak yeni yöoetim, dosyayı devraldıktan bir hafta sonra, planlama müdüriüğiiDdeki plaa üzerinde sizin bu kez "tadilen onayınız" ın yer aldıgı göriilmüş. Tüm işler Umamlandıktan ve yasal süre dolduktan sonra bo "tadilen onay", karar zapüna nasıl islenmiş olabilir? tane bulmuşlar. Ben bakarım etraftaki yapılaşmadan eksik mi fazla mı yükseklik verilmiş. Orada göreceksiniz eksik verilmiştir. Bunun için ben diğerlerine eşitlemişimdir yükseklikleri. Etrafta daha yüksek yapılar varsa adam istiyor, eşitlik istiyor. Adam getirir, ben de imzayı atarım. Bugüne kadar planların onda dokuzunda düşürmüşumdür. Birinde de yükseltmişimdir. Bu, mahkemede ortaya çıkar. Üçüncü dosyadaki evrak yakımı konusu, bazı evraklann seçim gecesi yakıldığı konusunda bilirkişi raporlan, tanık beyanlan, sanık savunmalan var dosyada. Bazı deliller de yer alıyor. Dosya lüzumu mahkeme karan alınmak üzere il idare kuruluna gönderilmiş durumda. DALAN Bir kere evraklann hepsi zimmetlidir. Hepsi, daire başkanları ve belediye başkamnın elinde değildir. Müdüriyetlerin elindedir. Bir evrakın 6 adet kopyası vardır. Belediye başkanı şunuyakm diyebilinni? Gerçekten b ı l m r söylenıek, ortaya atrtıak utanmazlıktır. Atanur Oğuz'un makam arabası olarak kullandığı bir Mercedes de dosyalardan birini oluşturuyor. Gümriikten, yeddiemin olarak alınıp daha sonra belediye demirbasına geçirilmedeD, makam otosu olarak kullanılmış. 30 milyona yakın da belediyeden benzin kullanmış. Sonra gümrük geri istemiş. Böylece belediyenin olmadan elden çıkmış. Bu bizim gazetemizde de geniş olarak yer almışb. Ne diyorsunuz? DALAN Araba gümrüğe yaalmış. Belediye yeddiemin olarak almış. Belediyelerin yüzde 10 bedelle gümrükten satın alma hakkı vardır. Almamış olsak gümrükten mal mı kaçırdık yani? Mercedes gümriikten sabn alınmamış, kullanılmamak kosuluyla yeddiemin olarak alıp.mış, 1 yıl kullanılmış, sabn alınmadığı için de gümrük yeniden el koymoş. DALAN Sonuç olarak cevabım, Türk mahkemelerinden tokadı yerler. Sonra da bizim açacağırruz tazminat davasından tokadı yerler. Seçimlerden önce öne sürdükleri iftiralar ne oldu? Darhk Barajı'na 4 milyar fazla ödediğimiz iddiası ne oldu? Bunlar beceriksiz oldukları gibi korkunç müfteriler, ama Türk halkı aptal değil. BAŞKENTTEN AHMET (Baştarafı 1. Sayfada) . sında kendisini (Bozer'i) "iyimser" diye niteleyen bir gazeteciyi zarifçe tersledi, "Ne iyimserun, ne de kötümser, gerçekçiyim" dedi. "Gerçekci" olan yalnızca Bozer değildi. Dışişleri Bakanlığı'nın üst bürokratlan da öyle idiler: Türkiye'nin durumunun Brüksel'de "realist" olarak değerlendirildiği inancında idiler. AT raporunda gerçekten çok sayıda artı ve eksi vardı. Elbette eksiler çoğunlukta idi. Ama eksilerin çok olması artıları ortadan kaldırmıyordu. Raporda yer alan "arutar" şöyle sıralanabilir Komisyon, Türkiye'nin tam üyeliğe ehil olduğunu vurgulamıştır. Toplulukla Türkiye arasında maliye ve sanayi alanında geniş bir işbirliği başlatılması istenmektedir ki, bu önemlidir. Hızlı ekonomik büyüme sağlandığı kabul edilmiştir. Ihracalta artış sağiandığı, bazı sanayi ürünlerinde topluluk standartlarına yaklaşıldığı, dış borç ödemelerinde gelişmeler kaydedildiği belirtilmiştir. . Anayasal düzenin kurulduğu, parlamenter rejimin işlemeye başladığı (Avrupa standartlanna şimdilik uymasa da) ifade edilmiştir. Bu raporla, tam üyelik başvurusunda bir üst aşamaya geçil Mimar Sinan'da sempozyum 4 TAN Dosyalann ilki bir imar durumu ile ilgili. Fnar Otdi'nin yüksekligini artbrmak için kendinize ve vakfımza ayn ayn para istediğiniz iddia ediliyor. Geçerii imar planında 18 metre yükseklik verilen yerde, Fatih Belediye Meclisi bir otel için 30.5 metreye kadar izin veren karan alıyor. Anakeot Belediye Meclisi ise bu yüksekligi 21.5 metre olarak beliriiyor. Dosyaya göre siz bu karan onaylamak için vakfa 100 railyon ve 100 bin Alman Markı istemişsiniz. Vermeyince de veto yetkinizi kullanarak imar planmdaki yüksekDALAN Ben 5 yılda 5 bin Hkten de asagı indirip. 9.5 metre dosya imzaladım. Plan onayları Irtifaya indinüginiz beUrtiliyor. da dahil. Didik didik etmişler, bir Televîzyon yılbaşında (Baftarafı 1. Sayfada) Canan Saltak, Ünal Küpeli, Yıldınm Eskici, Muhsin Yıldınm ve Safıye Uz'dan oluşan program ekibi tstanbul'a gitti. Saat başı oryantal dans gösterisinin yapılacağı programda, Tülay Karaca, Burçin Orhon, Yasemin Evcim, "üniversjteli" dansöz Melike ve Nilüfer Öz gecenin dansözleri. "Rahatsız olduğu için" bu yılbaşı ekranında Zeki Müren yok. " Alternatif sanatçı" olarak uzun süre ekranlardan ve sahneden uzak kalan Bülent Ersoy gecenin solisti. tbrahim Tatlıses'ten yeni Türkü Grubu'na değin geniş bir müzik yelpazesinin sunulacağı yılbaşı ekramnda, Emel Sayın, Muazzez Abacı, Ahmet Özhan, Ayşegül Durukan, Nalan Altınörs, Sami Aksu, gibi sanatçılar da yer alacak. Türk hafif müziğinin ünlüierinin bir araya geleceği prograrnda Sezen Aksu, Nilüfer, Gnıp Gündogarkeıı, Kayahan, Sibel Egemen, Selçuk Ural, Erol Evgin başta olmak üzere, birçok sanatçı izlenebilecek. Türk Halk Müziği'nde Belkıs Akkale, Izzet Altınmeşe, Ibrahim Tathses, Kâmil Sönmez, Ümh Tokcan, Gülşen Kutlu gibi türkücüler yer alacak. TRT'nin yübaşı programı TVrde çocuklar için "Bir Yaş Daha Büyüyoruz" adlı yılbaşı özel programıyla başlayacak. ö m e r Karacan'ın sunduğu "Bir Numara" programı içinde 1989 yılında dünya listelerine giren parçalardan ömekleryer alacak. Sezen Cumhur Önal'ın hazırladığı "yüın melodileri" programında Michael Jackson, "Salsa" fılm müziği, George Michael'dan "Electric Youtb ", Debbie Gibbson ve Oyimi Kanto'dan "Gloria Estephaa" adlı şarkılar dinlenebilecek. TVl'in özel eğience programı ise saat 21.00'de başlayacak ve 03.00'te sona erecek. TV2'de ise "Pazar 8 9 " programı içinde yeni yıl özel programı yer alacak. Yetkiüler TV3'ün olağan günlük programıru sürdüreceğini açıkladılar. Türkiye radyolannda da yılbaşı özel eğience programları yer alacak. Radyo 3'te 1 Ocak 1989'a kadar sürecek eğience programı içerisinde 1989 yüı içinde sevilen sanatçılar ve müzik parçalan sunulacak. İukzar Sunullah Arısoy (Baftarafı 1. Sayfada) si'ndeki öğrenimini bitiremeden hayata atılraak zorunda kaldı. Öğrenimini sonradan tamamlayan Arısoy, Sümerbank Genel Müdürlüğü'nde ticaret şefliği, yayın uzmanlığı görevlerinde bulundu. 1969 yılında emekliye aynldıktan sonra Ankara'da basımevi müdürlüğü yaptı. tlk şiiri " Y i c e l " Dergisi'nde yayımlanan Sunullah Arısoy, daha sonra başta "Varlık", "Türk Dfli", "Dost", "Pazar Postası", "Alds" dergüerinde, " U l u s " Gazetesi'nde yazdı. Uzun süre Ankara televizyonunda "Çagdaş Türk Edebiyabndan Oraekler" adlı bir prograın gerçekleştiren Arısoy, haftalık "Aktüalite" Dergisi'nin de başyazarhğım yaptı. 19601963 yıllan arasında Tuık. u u Kurumu'nun tanıtma kolunda çalışan Arısoy, uzun yıllardır Kuşadası'nda yaşıyordu. Sunullah, Arısoy şiirlerini 1948de 'Garipler Treni ", 1951 'de "Muhteşem Kavga", 1953'te "MusUfa Kemal Türküsü", 1956'da "Yaban Mavisi", 1961'de "Dışa Vuran Karanlık", 1970'te "Vanlış Yaşadık" ve 198O'de "Sabrın Gülü" adlı kitaplarda topladı. 1958 yılında "Karapürçek" adlı bir romanı da yayımlanmış olan Sunullah Ansoy'un 1962'de de "Tedirgin Biri" adlı uzun hikâyesi basılmıştı. Ansoy'un "Yeni Türk Şiiri: Deste" (1951), "Türk Hiciv ve Mizah AntoloUsi" (1%7) ve "Türk Halk Şiiri Antolojisi" (1985) adlı üç de antoloji çalışması bulunuyordu. PEN KULÜBÜ BAŞKANI Reııe Tavernier öldü PARİS (AA) Uluslararası Pen Kulüp Başkanı Fransız yazar Rene Tavemier'nin, Paris'te öldüğü bildirildi. "Kırda bir pazar günü" füminin yaratıcısı ünlü Fransız sinemacı Bertrand Tavemier'nin babası olan Rene Tavernier, cumartesi günü 74 yaşında hastanede öldü. 10 yıldır, Fransız Pen Kulüp'ün başkanlığını yürüten Tavernier, geçen mayıs ayında yapılan Uluslararası Pen Kulüp Genel Kunılu'nda bas"kanlığa seçilmisti. Kültür Servisi Felsefe Derne (Baftarafı 1. Sayfada) Oysa, muhalefet kanadını ği ile Mimar Sinan Universitesi"Türkiye'nin Batı'dan dışlanma nin ortaklaşa düzenlediği "Felse tu.ÖrneğinDemirel, böyle biröğ olasılığı" kaygılandırıyor. İktidar fe ve Sanat" konulu sempozyum le yemeğinde "Türkiye'yi uzun yeni yeni "dinamik politika üniversitenin Fındıklı'daki Oditor süre tam üyeliğe almayacağınız arayışlarma" geçerken, muhaleyumu'nda dün başladı. Üç gün sü anlaşıiıyor. Bir umut ışığı yakılı fet partileri AT üyeliğinin uzun sürecek olan sempozyumun açış ko yor, ama Türkiye dışlanıyor, as reye yayılmasıyla Türkiye'nin Banuşmasını yapan MSÜ Rektörü kıya alınıyor" demiş. Büyükelçi tı'dan soyutlanacağından söz ; Prof. Gündüz Gökçe, tstanbul ler sözlü yanıt yerine birbirlerine ediyor. Ote yandan ABD'nin i Üniversitesi Sosyal Bilimler Ens gülümseyerek bakmayı yeğle Türkiye'yi Ermeni tasansıyla dış i titüsü Avrupa Topluluğu Bölü mişlerdı. Sessiz kalarak, görüşü layacağı öne sürülüyor. Toplu ba • mü'nden Prof. Dr. Ismail Tunalı onaylamışlar. kışla "Batı'dan kopan bir ülke" ve Felsefe Derneği Başkan Yarmanzarasının giderek egemen Bir başka gerçek daha çıkıyor. olacağı görüşünü paylaşıyoıiar. 1 dımcısı Prof. Dr. Kenan Gürsoy öteki "eksiler" özetle şöyle: felsefe ile sanatm bu tür bir top "Doğal bir gerçek." On iki büyük İşsizlik çok yüksektir. lantıda birlikte ele alınmasımn elçi her ay Türkiye sorunlarını Batı'da hangi konularda ne ö^] Enflasyon ciddi bir somasaya yatınyor. "Rkir alışverişi" çüde ilgi odağı olduğumuzu^ önemine dikkat çektiler. rundur. Prof. Gündüz Gökçe konuşma yapıyor ve kuşkusuz, aralarında BasınYayın Genel Müdürlüğü;' Ekonomide önemli yapısal sında, Mimar Sinan Üniversitesi görüş birlikteliği sağlayarak baş nün kasım ayında yaptığı bir de^ dengesizlikler vardır. Tanm ve sakentlerini buna göre aydınlatıyor ğerlendirme ortaya koyuyor. Ge. nayi sektöründe ciddi sorunlar bünyesindebir felsefe bölümü kurulmasımn gereksinim olduğunu, lar. nel MüdurlükABD, Belçika, Fevardır. Sennaye birikimi Avrupa or bu yönde girişimlerde bulunacakBir tarihte İsmet İnönü, "Yeni deral Almanya, Fransa ve İngil'j lantu belirtti. Prof. lsmail Tiına bir dünya kurulur, Türkiye de ye tere'de yayımlanan 33 gazetede,' talamasının çok altındadır Politik bakımdan başta sen lı, felsefenin "bihne, eylem ve rini alır" demişti. 1989 yılı sona ki haberteri süzgeçten geçirmiş. dikal haklar ve insan haklan ala yaratma" yetilerinin ürünlerini ererken yeni bir dünya kuruluyor, Dünyanın bir numaralı konusu. arastırmayı hedeflediğini söyleyenında önemli boşluklar vardır. ne var ki Türkiye'nin bu dürtya saydığımız Ermeni sorununda; rek, yaratma yetisinin sanatı mey Azmlıklar konusunda zaafda yerinin nerede ve nasıl olaca Belçika, Almanya, Fransa ve İndana getirdiğini ve günümüz salar bulunmaktadır. (Mathutes bir ğı bilinmiyor. natına ancak felsefi bir tavırla giltere'de tek haber ya da yorum soruyu yanıtlarken, azınlıklardan yaklaşmamn mümkün olabileceGelişmeler hızla ilerliyor, Türki çıkmamış. İç politikasını yakın: Kürtler de dahil tüm azınlıkların ğini vurguladı. Prof. Gürsoy ise ye bugünlerde "dinamik bir dış dan ilgilendirdiğinden ABD'de' kastedildiğini belirtmiştir.) "Felsefe yapayalmz bir düşünü politika tçin gerekeni yapacağını" yüzde 42.9 oranında haber ya Kıbns sorunu ve Yunanisrün, fildişi kulede ya da kalın du açıklıyor. Dışişleri Bakanı Mesut yımlanmış. TÖ'nün seçilmesi baştan'la anlaşmazlıklar bulunvarlan arkasında sördürdü|n Yılmaz, Türk dış politikasındaki haber. Akbulut'un Başbakanlığa, maktadır. mustarip bir zihni spekülasyon Raporda yer alan bu artılar ile degildir. Onun içinde buluodugn değerlendirmenin "zaman için getirilmesi ile ilgili ABD'de tek sa^ eksileri Ankara ile birlikte AT Ba genel kültür ortamı çerçevesinde de sürekli yenilenmeye ihtiyaç" tır yok. Bize göre çok önemli J olay, Bulgaristan'daki yönetim,; kanlar Konseyi de toplayacak ve önemli bir degerlendirme işkvi duyduğunu söylüyor. değişikliği ve ilişkilerimiz, ABDy inceleyecektir. Konsey "istisari" vanhr. Bunun için o, diger kültür ATye tam üyelik istemimizi Ba basınına vız gelmiş. Türkiye kaynitelikte diye nitelenen bu rapor etkinlikleriyle bütünleşerek, böytı çözmüş, rafa kaldırmış. Anka naklı kültür, sanat ve turizm hala bağlı değildir. Ama bu kuram le bir kültür ortamının canlılığım ra'daki AT büyükelçMeri bir araya berleri Batı'da sıftr düzeyinde. sal açıdan böyledir. Pratikte her ve yarabcılığını yitirmesine engel geldiklerinde Türkiye deyince AT şeyi 17 kişilik AT "Komiserter olmak için çalışacakür" dedi. İnsan haklannı sağlamada yasorunumuzu herhalde görüşmüKurulu" pişirmekte ve servisi Avyor. Gündemlerindeki belli başlı vanlığımızı bir yana bırakalım, Si'r rupa Parlamentosu yapmaktadu*. tstanbul Üniversitesi Edebiyat iki konuyu irdeliyor, Türk siyaset lopi'de öğleden sonra halkın hâlâfKonseyin ise raporu parlamen Fakültesi Felsefe Bölümü öğretim adamlanyla buluşarak sorulara sokağa çıkamadığını bildikten ve^ toya bu aşamada göndermesi bek üyelerinden Prof. Teoman Duralı sorunlara Batı uygarlığına koşut * tamamlayıcı yanıt arıyorlar. lenmiyor. başkanhğında gerçekleşen semçözümler bulamackktan sonra... Ankara'daki Avrupa Toplulu pozyumun ilk oturumunda Prof. "Kürt (insan haklan) sorunu ile ğu'na yakın çevreler, raporun lsmail Tunalı "Sanafan Felsefi Te boşlukta sallanan iktidar" olayıYeni bir dünya kurarlar, bize de : Türkiye'ye verdiği mesajı şu söz meUeri", Prof. Dr. Bülent Özer nın nereye varacağını hesapla kıyıda köşede bir yer gösterirler, ı! lerle açıklıyorlar: "Sanab Sınıflandırmada Bir Öne maya çalışıyorlar. Otururuz! . r Şimdilik gelmeyin. Şu anda ri", Doç. Dr. Hüseyin Batunan meşgulüz. Biz sizi çagıracagız. "Sanat Fdsefelerine Genel Bir Bu mesajda "ne zaman"ın ya Bakış" konulu bildirilerini sundunıtı yok. lar. Türkiye'nin bundan sonraki heProf. Dr. Bülent Özer başkandefı bu yanıtı hem bulmak, hem hğında yapılan öğleden sonraki de tarihi belirlemek. ikinci oturumda MSÜ Fen ve Ede(Baştarafı 2. Sayfada) biyat Fakültesi'nde öğretim görevDünya yabancı sermayesinin Türkiye temsilcileri şimdi bu korlisi olan Hilmi Yavuz "Bir Sanat kunç planı uygulama çabasındadırjar. Şemiyolojisinin Felsefi Temelleri Atatürk kıyılarına el artılar. Dolmabahçe'de sarayın ensesin"' Üzerine" konulu bildirisini Hede gökdelen yükseltmeye başladılar. O güzelim yamaçlarda 70 gerin"Esteük", Voltaire'in "Cankatlıları da yükseltmek için yasa dışı daha başka hileler içinde"» did'Mnden alıntılar yaparak açtı. koşuşuyorlar. * Prof. tihan Usmanbaş "Müzik • Fazla kilodan Yukarı boğaz görunümlü geniş doğa parçalarını yabancı ser ' Dilinin Mantıgı", Doç. Dr. Ömer • Aşırı yorgunluktan maye otelcilerine sunuyorlar. Çırağan Sarayı oteli ağır ağır orta < Naci Soykan "Bir Mimari Yapı Ne ya çıkıyor. Cumhuriyet Türkiyesi'nin o güzelim Park Otel'i yıkıntı \ • İçki ve sigaradan Söyler?", Prof. Dr. Kenan Gürsoy saldırısına verildi, yıktırıldı. "Edebiyat ve Felsefe" konulu bil• Ruhsal gerllimden Her kapıyı açar görünümünde Turizm' sözü yetiveriyor bu kor { dirilerini sundular. kaçının miş, prosedür işlemeye başlamıştır. Raporun "eksi"leri bir anlamda "arb"larından daha koyu mürekkeple daha somut biçimde yazılraıstı. Omeğin, "Türk ekonomisi düzeyi için, topluluk ortalamasının üçte biri düzeyinde" deniliyordu. Bunun daha işin henüz yarısında bile değilsiniz anlamına geldiği apaçıktı. Ayrıca Türkiye^ de "bölgeler ve kişiler arasında büyük dengesizlikler" bulunduğu da vurgulanıyordu. Hem ekonomik bakımdan, hem de sosyal adalet bakımmdan Türkiye'nin "adil" bir ülke olmadığı anlamına geliyordu. Sanata fekefi tavır İşçi sınıfının öteki sendikal örgütu Türkİş'in Genel Sekreteri Sadık Şide 12 Eylül hükümetinde MESS Başkanı Özal ile bakanlık koltuklarını paylaşmıştır. Grev hakkını kısıtlayan Sendikalar Yasası ile Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Yasası 12 Eylül damgalıdır. Örneğin banka çalışanları grev hakkından yoksundur. Niçin? Niçin olacak? Devlet güvenliği için! Türkiş, öteden beri sermaye partileri ile devletin koruyucu kanatları altındadır. Türkİş'in sendikacılık anlayışının temelinde Amerikan sendikacılık modelinden esinlenen "partilerüstü sendikacılık anlayışı" yatmaktadır. Avrupa türü sendikacılık anlayışı da sendikalann siyasal partiler ile örgütsel bütünlük içinde çalışacakları bir düzene dayanır. Avrupa'da sosyal demokrat partilerin ve işçi sendikalarının gelişmelerinde en büyük paylardan biri bu örgütsel bütünlüktedir. Türkİş, sosyal demokrat partiler ile işçi sınıfı arasında kurulması gereken örgütsel bağın ve dayanışmanın önlenmesi için hem sermaye partileri hem de ABO tarafından desteklenmiştir. Türkİş'e ABD desteği AID örgütünce başlatılmış; önceleri Çalışma Bakanlığı aracılığı ile sendikalara yapılan para yardımlan, 1962 yılından sonra doğrudan doğruya Türkİş'e yapılmıştır. 6O'lı yıllarda oldukça büyük tutarlardaki bu parasal yardımlan, OECD ve ICFTU yardımlan izlemiştir. "Türkİş Eğitim Koleji" bu yardımlarla kurulmuş ve işçiler, bu kolejde partilerüstü sendikacılık anlayışı ile yetiştirilmişlerdir. 1967 yılından sonra da sendıkacılar Amerika'ya inceleme gezilerine gönderilmişlerdir. Kısa adıyla "AAFU" olarak bilinen "Asya Amerika Hür Çalışma Enstitüsü"r\ün desteği ile yürütülen eğitim seminerlerinden 12 bin sendikacı geçmiştir. "AAFU"r»n CIA ile ilişkisi belgelerle kanıtlanmıştır. "AAFU", Birleşik Amerika'da en üst işçi kuruluşu olan "AFLCIO"ya bağlı vakıf statüşünde bir enstitüdür. Aynı üst kuruluşa bağlı "AIFLO"nun (Özgür Emeğin Gelişimi Amerikan Enstitüsü) Şili'de Başkan Allende'nin düşürülmesinde rol oynayan kuruluşlardan biri olduğu da biliniyor. AAFLI'nın amacı, işcilere "sıntf bilinci" yerine "ücret biBnci" aşılamak, "partilerüstü sendikacılık anlayışı" ile de sendikacılığı egemen ideolojiye ve işçıleri de egemen sınıf partileri ne bağımlı bir yapı içinde tutmaktır. Bu model içinde gelişen sendikacılık anlayışının egemen sınıf partilerine sırtlarını dayayan "sendika ağalığı" doğurması da kaçınılmazdır Türkİş liderlerinin çoğunun sağcı partilerden parlamentoya girişleri bu bakımdan hiç de şaşırtıcı sayılmaz. Yeniden Türkİş Başkanhğı'na seçilen Şevket Yılmaz'ın bir eski AP milletvekili olduğunu da unutmamak gerekir. Türkİş'e damgasını vuran egemen ideolojide sınıf bilincinin ve bu bilincin doğuracağı sendikacılık ve particilik anlayışına yer yoktur. İdeoioji dünyasında hiç düş kurmayalım; işçi sınıfının iki büyük sendikal örgütünden biri yasaklıdır, öteki de egemen ideoloji ile yoğrulmuş Türkİş'tir. Türkİş'in de seçeceği başkan Yılmaz'dır. Niçin şaşırıyoruz k:? Türkİş'teki sosyal demokrat sendikalar, Türkİş'i kuşatan bu egemen ideolojiyi yıkmak için iyi niyetle çabaladılar. Bunu yaparken de taktik yanlışları yaptılar. Hem sosyal demokrat sol üç parçayken, Türkİş içindeki sosyal demokrat sendikaların başarılı olmaları beklenir miydi? CUNEYT ARCAYUREK yazıyor : HESAPLAŞMA BURHANARPAD KALBİNİZİ KORUYUN KİRALIK DEPO ARANIYOR Sultanahmet Topkapı arasında 1000 1500 m 2 müstakil girişli depo aranıyor. Tel: 512 05 05/492 ' TÜRK KALP VAKFI Muayene, Teşhis, Tedavi, Kontrol, Laboratuvar, Röntgen 175 12 44/45 148 58 66 Sempozyumun bugünkü bölümünde ilk oturumda Ankara Üniversitesi DTCF Felsefe Bölümünden Prof. Dr. Şahin Yenişehirlioğlu başkanhk yapacak. Sempozyum yann yapüacak olan oturum ve panelle sona erecek. kunç uygulamalarda. Bılınçsiz yığınlar omuz silkiyorlar! Kimi aydın çevrelerin arada bir girişimleri 'Dostlar alışverışte görsün!' gibilerden! Anrtlar kurulunun verdiği olumlu kararlar bir Bakanlar Kurulu karanyla yürürlükten kaldırılıveriyor. Bakanlar Kurulu, o bölgeyi 'turistik' kapsamına alıvermiştir Her şey yasalara uygundur. Herşey yasaldır ve ilmi hukuka da uygundur. Akan sular durur. Böyle olunca 'Boğaz görünüm mımarisiyle ele alınır. Boğazın ön görünümü, yan görünümü tartışılır. Hem de çok ciddiliklfii