26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/12 PAZAR KONUĞU 5 KASIM 1989 Arabesk politikalar devam edemez PAZAR KONUĞU Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Türkiye'nin ekonomi çevreleri içinde en etkili kamuoyu çahşması yapan kuruluşlardan biri. Düzenlediği raporlar, seminerler, çeşitli temaslarla hükümetleri ve kamuoyunu iş çevrelerinin görüş ve istekleri hakkında aydmlatma ve etkileme çabalarım 1971'den bu yana sürdüren bu kuruluş, faaliyetleriyle politik arenada da son derece etkili oluyor. Bu doğru bir yorum değil bence, doğru bir yorum olsaydı bu, bir şekilde yeniden sanayiye ve endüstriye giderdi. \Neden gitmedi? Devlete gitti. \Bankalar, ellerindekiparayı kazancı daha yüksek olduğu için devlete verdiler. Türk Sanayicileri ve îşadamları Derneği Başkanı Cem Boyner: litikasını da iki kelimeyle tanımlayabilirim: "Bekte gör." Bu politikalann birbirlerinden daha az, daha çok net olduğu kanaatinde değilim. B H B ^ H O zaman ekonomide netliği kendiniz yaratacaksınız. özel sektör önümüzdeki dönemde daha mı inisyatifli olacak? Dünyaya baktığımızda çok büyük fırsatlann kaçtığını görüyoruz. Türkiye'nin boşa harcayacak vakti yok. Dolayısıyla pek çok insan önümüzdeki yıllarda seyirci koltuğunda oturup başkalanıun vazifelerini yapmalannı beklemektense kendi üzerine düsen görevleri kendilerinin yerine getireceği bir döneme girecek. Cem Boyner TÜSÎAD'ın en genç başkanı. Bu yılbaşında görevi devralan Boyner, TÜSÎAD'ın hükümete yönelttiği eleştirilerin sertleşmesinin doruğuna ulaştığı bir dönemde, başkan sıfatıyla dernek adına yaptığı konuşmalarla dikkatleri üzerine topladı. Gazetemiz ekonomi yönetmeni Cengiz Turhan, Boyner'le, Özal ekonomisinden çıkan dersleri ve iş dünyasının geleceğe bakışını konuştu. SÖYLEŞİ CENGİZ TURHAN ~ ~ ~ ^ ~ Türkiye'de arzın talebi karşılayamayacağı anİş dünyasım çok yakmdan tamyan birinin cumhurbaşkanı olmasını nasıl değerlendiri laşıldığında, hükümetin tedbiri, faiz ve para politikalarıyla talebi kısmak oldu. Yılda, yüzde 2.5 yorsunuz? nüfus artışı olan ve çok yüksek bir mobilitesi olan • Bu görevi yüklenen bir devlet yöneticisinin iş bir Ulkede kolay kolay sadece talebi kısarak yani insanlann ağzına elinizi bastırarak enflasyonu âlemini yakından tanıması son derece olumlu. durduramazsınız. Çok kısa bir süre için durduAtatürk'ün "Yeni Türkiye Cumhuriyeti askeri rursunuz, ama uzun vadeli olamaz. Bu arada fadeğil iktisadi bir devlet olacakür" prensibinin en iz fonlar, enerji fiyatları gibi maliyet unsurlarıyoğun uygulamasını Sayın Özal'ın başbakanlığı nın enflasyonist bir hal almaları, '88 senesinde döneminde gördük. Yakın bir diyalog vardı Sauygulanan 4 Şubat ve 10 Ekim politikalanyla yın özal'ın ba$bakanlığı döneminde. Ama diyaTürkiye'yi çok farklı bir ortama götürdü. Arz log kurumlar, müesseseler yerine daha çok kişiaşağı düşerken, talep aşağı düşerken, maliyet enfler arasında gerçekleşti. Tek tek işadamlanna yalasyonundan dolayı fiyatlar yukarı çıkmaya başkındı hükümet, ama işadamlannı terasil eden kuladı. tşte bu noktada hükümetin savaşı maliyet ruluşlara yeterince yakın değildi. enflasyonuna karşı olmalıydı. O günlerde, maliyet enflasyonunu hedef alan çalışmalar yaptık. ••^•fiuftc rağmen Başbakan özal bir 'alışBankaların sırtındaki yüzde 15'e yaklaşan bankanlık 'tı. Bildiğiniz, tanıdığmız bir kişiydi. Yeni ka, sigorta ve muamele vergilerini azaltarak banbir başbakan sizi ürkütmüyor mu? kacılık sektörünün elinde birikmiş olan pahalı mevduatların uygun maliyetlerle endüstriye akÜrkütraüyor. Belirsizlik ve istikrarsızlık son yütarılmasım savunduk. Bu hem sıkıntılı bir yıl gelarda adeta kaderi oldu Ulkenin. Uzun zamandır çiren bankacılık sektörünü rahatlatacak, hem de baş şikâyetimiz belirsizlikti. Ancak başbakanlık ucuz kaynakla üretimin devamını sağlayacaktı. görevine yeni gelecek kişinin Türkiye'nin terael Bu arada "mavi boncuk operasyonu" diye adekonomi politikasına önemli bir değişiklik getirlandırdığırmz, kamu çalışanlanna yapümış gecikmeyeceği kanaatindeyim. Sayın Özal Türkiye'de miş, fakat yüksek zammın etkileri piyasaya çıkserbest piyasa ekonomisine geçişin, liberal ekomadan, sanayinin üretim arzını arttırarak muhnomiye geçişin öncüsü oldu. 1970'lerin sonunda temel talebi yakalamasını hedefledik. Friedman'ın yolunu açtığı serbest piyasa, serbest Biz bunları önerirken, hükümet 89 Ağustos rekabet, liberal ekonomi akımı bütun dünyayı çaKararlanru aldı. Türkiye'de talep enflasyonu varbucak sardı. Bu o kadar kuvvetli bir akımdı ki, mış gibi, 'gümrükleri indirip, piyasayı mala boAvrupa'da sosyalistler bile etkilendiler. Gorbaçov komünistlik yapamadı. Bugün, Macaristan'ın ğarsak, hem iç fiyatları düşürüruz, hem de arz sıkıntısıru ortadan kaldınnz' diye düşündüler. Sokabul ettiği serbest piyasa ekonomisi koşullarınuç ortada. Birkaç ay geçti, maalesef istihdam na yakın bir politika peşinde Sovyetler Birliği. Sikonusunda, ne arzın arttırılması, kapasite kullayasetçilerin görüş ayrılıkları artık pastanın serbest piyasa ekonomisi kurallarına göre büyütülmesi ve yapılmasında değil, pastanın dağüımı konusunda. Bütün dünya, önüne geçilemeyecek bir piyasa ekonomisi fırtınası içindeyken, 1980'lerde IMFve Dünya Bankası'nın nefesi ensemizdeyken, Türkiye'nin başka bir ekonomik politikayla yönetilmesi mümkün değildi. O gün, Sayın özal vardı bu politikanın sunucusu ve uygulayıcısı olarak. Bugün, Sayın Özal olmayacak başbakanlık koltuğunda, ama bu dalga hızlanarak bütün dünyayı kavurmaya devam ediyor. Gidecek hiçbir başka yol yoktur. Yeni başbakamn bu acıdan temel politikalarda önemli farklar getireceği kanaatinde değilim. Uygulamalarda ya da kaynaklann dağüımı konularında farklılıklar olabilir. • • • • £ ; > konuşmanızda, "1985'e kadar hükümetin ekonomi politikalarını destekliyorduk" demiştiniz. Desteklediğiniz tam olarak neydi? 85'ten sonra ne değişti? Sayın özal işbaşına geldiğinde 1970'lerin sıkıntıları daha unutulmamıştı: Yokluklar, bürokrasi, cesaretsizlik... Sayın Özal'ın pragmatizmi ilk başlarda iş âleminde çok büyük bir memnuniyete sebep oldu. Fonlar konusu ortaya çıktığında, akiımıza Japonya'daki örnekleri geldi. Bütçenin çok küçük bir oranını kaplayan, hükümete, kaynakları stratejik olarak çabucak belli hedeflere yönlendirme imkânı veren bir uygulamaydı. Bunu olumlu bulduk. Ama bugünkü dev boyutlanna ulaşacağıru ve kontrolsüz hale geleceğini beklemiyorduk. Özelleştirme.TÜStAD'ın 1970'lerden beri savunduğu bir felsefeydi. Bu yöndeki hazırlıkları destekledik. Bugün de felsefesini destekliyoruz. Ama biz özelleştirmenin çok akılcı ve profesyonel biçimde uygulanmasını arzu ettik. Yerel yönetimlere yetki verilsin, kaynaklan arttırılsın istedik. Ama hiçbir zaman yerel yönetimlerin keyfî yönetimler haline gelmesini arzu etmedik. 1985'e kadar TÜSÎAD bugünkü gibi ekonomik felsefeye hep sahip çıktı. Eleştirdik. Ama o günlerde hataların düzeltileceğine dair umudumuzu muhafaza ettiğimizden, eleştirimiz makul dozunu muhafaza etti. Sonraki yıllarda, temelsiz ekonomik uygulamaların, parçalı politikaların ve keyfi yönetimin hatalarını hükümetle konuşmamn sonuç vermediğini, hatalı uygulamaların düzeltilmemesinin bir hükümet tarzı olduğunu gördükten sonra TÜStAD daha sertleşti ve diyalog dışında basını medya olarak sesini daha fazla yükseltmeye başladı. Bu eleştiriler geçen birkaç yıl içinde en yüksek dozuna ulaştı. Zira, eğer çok inandığınız, çok savunduğunuz bir felsefe, çok kötü uygulanırsa, sonuçta kaybedeceğiniz sadece uygulama olmayabilir, felsefenin tümü olabilir. Bu bizim serbest piyasa ekonomisinden hiç taviz vermek istemememizin bir ifadesi aynı zamanda. Devletin kUçülmesini emreder, serbest piyasa ekonomisi, ekoncminin kalbinin Ankara'da daha az atmasını emreder. Bugün geldiğimiz noktayı, maalesef hâlâ "serbest piyassrekonomisine geçiş dönemi" olarak tanımlıyorum. Bu dönemin, esasında 810 yıl sürmemesi lazım gelirdi. Cem Boyner 1955 yılında Istanbul'da doğdu. Ortaokulu Avusturya Lisesi'nde, liseyi Robert •^••7"t/S//)D'/n,'yeniden sanayileşme'başKolej'de okuyan Boyner daha sonra Boğaziçi lıklı raporu daha çok iş âlemine bir çağrıydı o Üniversitesi İşletme Fakültesi'ne girdi. zaman. Üniversite'den 1978'de mezun olan Boyner, 1976'da Alboy Ayakkabı Sanayii'ni kurarak iş Bir yandan yeniden sanayileşmek üzere iş âlehayatma atıldı. Şu anda yunlü dokuma, mine çağn yaparken, öte yandan hükümet polikonfeksiyon, ayakkabı üretimi ve mağazacılık konularında faaliyet gösteren Altınyıldız Şirketlertikalarında 89'a kadar altyapıya kaydırılmış kayGrubu'nun kurucusu Osman Boyner'in oglu olannakların yeniden endüstriye çevrilmesi için, saCem Boyner, halen grubun yürütme kurulu nayileşmeyi teşvik edecek politikalan gündeme albaşkanlığı görevini sürdürüyor. Ocak 1989'da maları için, hükümetiere bir çağrıydı. Konunun TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanlığı'na seçilen bir de yabancı finans çevreleri boyutu var. YaBoyner, bundan Once iki yıl da ömer bancı finans çevreleri 1989'a kadar Türkiye'ye Dinçkok'ün başkanlığı döneminde başkan kredi musluklarını açarken, adeta önkoşul olayardımalığı yapmıştı. Avcıltğa ve kampçılığa rak, altyapı yatmmlanm tercih ettiler. Böylesi dameraklı olan, Almanca ve tngilizce bilen Cem ha emindi; kredilerin bir kısmı gerekli roakine ve Boyner evli ve üç kız çocuğu babası. teçhizat için kendi ülkelerine geri dönüyordu ve ^ ^ ^ ^ H / ; âleminin tanımadığı bir alan değil bu. İş dünyasının politikayla ilişkisi giderek doğrumayici sanayiciliğini yapamıyor, ban danlaşıyor. Özal döneminde bazı işadamlan dış kacı bankacılık dışında işler yapmaya zorlamyor. politik misyonlar üstlendiler. Bir kimlik kaybı söz konusu. Böyle bir noktada artık belirli bir kazanç prensibinden, bir kâr marBuna şaşmamak lazım. Çünkü idarecilik özel jından hareket edemezsiniz. Toplum içinde var sektörde devletten çok daha fazla gelişmiştir. Rasolmanızı sağlayan kimliğiniz için mücadele eder yonel kaynak kullanımı, vakit kullanımı çok gesiniz. Bunu yaptığımzı söyleyebilir misiniz? lişmiştir özel sektörde. Ve dolayısıyla bu tecrübeye sahip kişilerin mutlaka devlet yönetiminde Beraber tartışalım. Önce sanayici sanayicilik de çok faydalı olacaklarını kabul etmek lazım. yapmaktansa, kaynaklannı sanayiden, ticaretten çekip, rant sektörüne yaürmayı tercih etmiştir. ^ • • A ' o c Holding İdare Komitesi Başkanı Sanayiden, ticaretten önemli bir kaynak çekilmişCan Kıraç bir konuşmasında "Türk müteşebbitir. İşte geçen yıllarda istihdama, Türkiye'de işsinin artık kendi varlığını siyaset alanında daha sizliğe nefes aldıramamanın en önemli nedeni bu fazlahissettirmesigerekir' demişti. Patron aileolmuştur. Artık girişimcide yeni bir kavramın yerlerinin, içlerinden siyaset adamı çıkarmalannm leşmesi lazım. Hükumetlerin akıllı politikalannı, zamanınm geldiğini söylemişti. tutarlılıklannı, hata yapmamalarıru, daha iyi bir ekonomi yönetimi uygulamalannı bekleyecek zaSon derece doğru bir söz. Çünkü temelde, poman kalmamıştır. Öyle görünüyor ki, eğer yatılitikaya girmekle kazanacaklardan çok, politikaya rım yapmanın ideal ortamını bekleyeceksek dagirdiklennde kaybedecek şeyleri olan kişilerin poha çok bekleriz. Sanayicinin bir misyonu var: Yalitikaya atılması sıhhatli gibi geliyor bana. Yani ünm yapmak. Geçen birkaç yıldan kalma, bu koülkenin geleceğinde ve kaderinde risk alan, kennuda büyük bir borcumuz var.BorçIa kastım şu: disini iyi yetiştirmiş kişilerin politikaya atılması Yapılamamıştır, kaynak olmamıştır, ama olanı ülkenin geleceğini mutlaka olumlu yönde etkileda, sanayiye yaürmamn akılühğı tartışılır hale gelyecektir. mıştir. Sanırım bu konuda hükümetler ötesi, politikalar ötesi bir misyonu olduğunu iş âleminin İ ^ H ^ H & z şahsen siyaset yapmayı düşünür mütekrar kabul etmesi lazım. sünüz? Hayır. Lise yıllannda politikaya atılmayı düşünüyordum. O dönemden kalma bir baba tavsiyesi kulaklarımda yer etti: "Politikacı olmak Bankalar bankacılık dışında işler yapmaya zorlandı. Bankanın vazifesi, parayı ucuza temin edip en kârlı biçimde krediye dönüştürmektir. Gelen kaynakların çok büyük kısmı devlete kaydı. Oyun, kamuyla kamu arasında oynanan bir oyun. Hatta biz bunu özel sektörün "boğulma dönemi" olarak isimlendiriyoruz. den bu yana Sayın Özal hükümetlerinin ekonomi politikalarında üç tane esas hata olduğu kanaatindeyim. Birincisi insana önem vermeyen bir politika izlediler. Kamuoyunu, insanı, girişimciyi yok saydılar. Ikincısi Türkiye'de rakamdan, hesaptan anlamakla ekonomiden anlamak arasında bir fark olduğu ortaya çıktı. kavak gibi doğru olmak lazım. Kazık gibi doğru olan insanlar ilk rüzgârda kınlırlar." Bu bana çok önemli bir baba nasihatı. Politikada başarılı olmak için yeterli vasıflara sahip olmadıkanısındayım. Konuşmamızı yeni yıla bakışla noktala. 1990 kritik bir yıl olacak mı? Yeni hükümetin şansı nedir? Kamu yöneticilerinin önümüzdeki dönemde en önemli misyonu ne olmalı sizce? 89'ın ilk yansı geçti artık. İkinci yansını konuşuyoruz. Aynı ekonomi politikası devam ederse 90 da kaybedilmiş bir yıl olur. Bugünkü arabesk tarz artık 89'da kalmak ve 90'a taşmamak zorunda. İç borçlanma böyle gidemez, gelir dağılımı böyle gidemez, sanayüeşme böyle gidemez. 87'de mahalli seçim var, 89'da cumhurbaşkanlığı seçimi var, 90'da erken seçim var mantığryla gidersek her şeyi kaybederiz. 90'a yeni bir on yılı kuracağız diye bakarsak o zaman çok başanlı, mutlu Yöneticılik Cem Boyner yönetıcıliğin özel sektörde devletten daha fazla gelişmiş oldu "Politikaya girmekle kazanacaklardan çok, politikaya girdıklennde kaybedecek şeyteri oian yıllar yaşarız. Altyapı yatırımları yanlış değildi. ğunu savunuyor. Özel sektörden gelen kişilerin sıyasette başarılı olacağı kanısında. Bunu, kişilerin politikaya atılması daha sıhhatli geliyor bana" sözteriyle ifade ediyor. Bu yatırımlann finansmanı yanlıştı. Kısa vadeli borçlarla, bankaların verdiği faizin üzerinde faizle vergiden muaf hazine bonosu satarak uzun nımının yükseltilmesi, fiyatların kontrol altında den kârfaizkira geliri elde edenlere büyuk gelir yeni sınai ürünlerle dünya pazarlannda kendilevadeli altyapı yatırımı finanse ederseniz, borcututulması konusunda yeterli sonuç alamadık. transferi gerçekleşti. Amaç, bu ellerde oluşacak riyle rekabet etmemiz tehlikesini ortadan kaldınuzun kısa zamanda çığ gibi büyüyeceği ve enfBanka, sigorta ve muamele vergisinin alınmaması birikimin yatırıma dönüşmesiydi. Ama bu ama nyordu. Belirgin bir tercih ve çok kolay bir çölasyonu arttıran çok önemli bir faktör olacağı karşısında devletin gelir kaybı, gümrük ve fonca ulaşılamadı. Neden? Bir bedel ödendi, ama bu zümdü. Ancak 1990'dan sonra bizlerin dış banapaçıktı. Bunu görmemiş olmak çok yazık. İşte lann bu derece aşağı çekilmesiyle kaybedeceği gebedelin karşılığı almmadı. Bu fonlar nereye git kaların kapısını tamamen endüstriyel yatırım için aşındırmamız lazım. Türkiye'deki en önemli mebu noktada ekonomiden anlamakla rakamdan lirin yanında çok daha makuldü. ti? selelerden bir tanesidir bu. anlamanın farkını görüyoruz. Yıllar yılı TÜSİAD bıkıp usanmadan ve hüküPek çok diğer önceliğin yanında en önemli memetleri yıpratmadan düşüncelerini Ankara'ya Türkiye'de özel sektcre dönük borçlanılabilir 3uraya kadar ANAP hükümetlerinin selelerden biri vergi gelirlerini arttırmaktır. Verkaynakların yüzde 96'sı şu anda devlete gitmekgi toplamak esastır. Ancak karşımzdaki vatantedir. Bütcelerin yüzde 40'tan fazlası transfer hardaştır, halktır. Kul veya tebaa değil. Vatandaşın camalarıdır. Yani iç ve dış borç faiz giderleridir. devlete olan güveni ne ölçudedir bugun. Çoluk Hükümetin kaynaklan önemli ölçüde rant sekçocuğun geleceğini, eğitimini sağlayacağına, hastörune, rantiye sınıfına kaydırdığı kanaatindeyim. eni hükümete toplumun .rtık girişimcide yeni bir talandığmda kendisine bakacağına, emekliliğinBu bir politikadır. Ekonomik gelişmeye yaran olher kesimi tarafından şans ve de ele güne muhtaç etmeyeceğine, devletin daikavramın yerleşmesi lazım: sa mesele yoktur. Ama bu ekonomik gelişmeye ma yanında olacağına dair güveni var mıdır? Şöyyaran olmayan bir politikadır. Türkiye'de neredestek verilmesi gerektiği Hükümetin akıllı le bir ölçüyu hükumetlerin hep aklında tutması de kullanıldı kaynaklar? Altyapı yatınmlarına akkanaatindeyim. Hükümetin politikalannı, daha iyi bir gerektiği kanaatindeyim. Vergi vermeme şansı oltararak devleti büyüttüler, iç borç ve dış borç faizi mayan bordro mahkumlarına ücretlerini brüt ödendi ve iç borcun faizi, parasını sadece plase bir kriz yönetimi hükümeti ekonomi yönetimi ki, "siz etmekle yaşayan bir gruba verildi. Ve kaynaklar olduğunu ve zor durumda bir ödemeye kalksamz ve desenizne kadarıgidin kenuygulamalarını bekleyecek diniz devlete ödeyin", acaba koşa kotekrar devlet tarafından kullanıldı.Fonlar şa gider devlete vergisini verir? Eğer vatandaş verkamu, rantiye grubu ve bankalar arasında kazaman kalmamıştır. ekonomi devraldığını diği vergilerle oluşan devlet bütçesinin yüzde palı devrede kaldı. Türkiye'de tasarrufların Sanayicinin bir misyonu var: düşünerek en az 100 40'ının faiz gideri olarak harcandığım ve bunun önemli bir kısmının az sayıda tasarruf sahibine önemli bir kısmının rant sektörüne gittiğini göYatırım yapmak. Geçtiğimiz ait olduğu bilinir. Eğer faizler, yani rant yüksek günlük bir şans dönemi rür ise kolay kolay vatandaşınıza vergi ödemetasarruf sahibine aktarılırsa arabası olan iki uç birkaç yıldan kalma bu vermek lazım. Bu dönemde nin bir vatandaşlık görevi olduğunu anlatamazaraba almaz. Buzdolabı olan, uç dört buzdolabı konuda büyük bir borcumuz sınız. Dolayh vergiler ve iç borç gelir dağılımmı hükümet tüm etkili daha almaz. Bankalara gelince, carpık faiz/piıl ekonomisinin temel haiaları neleryasa ilişkisinden ötürü zayıflamış endüstriye riskli var. Yapılamamıştır, kaynak kuruluşlar tarafından bilgi ve tamamen çalışan kesim aleyhine sürdüren bir yandi? Siz TÜSİAD olarak bir dizi öneride bulunlış uygulamadır. kaynak kullandırmaktan çok, topladığı mevdu* dunuz. Bu öneriler sizce neden dikkate alınma olmamıştır. tavsiyelerle desteklenmeli. Yeni hükümete gelince: Her şeyden evvel topatı kamuya aktararak garantili, düşuk vergili, hadı? lumun her kesimi tarafından şans ve destek vezine bonosuna yatırmayı tercih ettiler. Bu şekilrilmesi gerektiği kanaatindeyim. Hükümetin bir de sanayiye yakın çalışmak yerine, kamuyla içi1980'den bu yana Sayın Özal hükümetlerinin ıletmiştır. Ancak Myasiler arasında, bu mesajla çe, kamuya bağımlı bir bankacılık sistemi gelişekonomi politikalarının penceresıııden geleceğe kriz yönetimi hükümeti olduğunu düşünerek ve ekonomi politikalarında üç tane esas hata oldurı gerektiği gibi anlayıp değerlendirmeye istekli, ti. baktık. Muhalefet partilerini de bu çerçeveye ka zor durumda bir ekonomiyi devraldığını düşüneğu kanaatindeyim. Birincisi, insana önem vermeyetismiş kadrolar mevcut değildi. Yaptığımız uyatalım. rek en az 100 günlük bir 'grace period', bir şans yen bir politika izlediler. Kamuoyunu,insanı, girılardan ve çalışmalardan yeterince sonuç alamaiBen sokaktaki vatandaş olarak birfedadönemi vermek lazım geldiği bu dönemde hüküpşimciyi yok saydılar. İnsana dayanmayan hiçmaktan uzgünüz. Özellikle son yıllarda TÜSİkârlığa zorlandım. Gelirimin bir bolümü başka metin tüm etkili kuruluşlar tarafından bilgi ve Birer salırla ifade etmek gerekirse, ANAP'ın bir yönetimin başarılı olamayacağı ortadadır. AD'ın hayli yüksek tonda çıkan sesinde belki de etlere transfer edildi. Bu bana hiç değilse bir is ekonomik politikası, "umduğunla değil, buldutavsiyelerle desteklenmesi gerektiği kanaatindetkincisi, Türkiye'de rakamdan, hesaptan anlabu bıkkınlığın ifadelerini bulmak mumkün. tihdam olanağı olarak gert dönebilirdi, donnıe ğunla >etin" şeklinde. DYP'nin genel politikası yim. Geçmiş hatalardan ders almış olmak koşumakla, ekonomiden anlamak arasında bir fark di. Para rantiyeye gitti dıyorsunuz. Bugun bütun ana hatlanyla belli olmakla beraber, detay soz koluyla ekonomi biliminin gereklerine saygı duyaolduğu ortaya çıktı. Üçüncüsu, para politikalan, Başbakan Özal'ın ekonomi polibüyük sanayi gruplannın bir bankası var. Para nusu olduğunda, "giiven, gerisini merak elme" rak, ciddiyet ve kararlılıkla işe yaklaşıldığı takrıyla her şey çözülür sandılar ve arz tarafını tatikalanyla hemfikir olduğunuz dönemde gelir da sol cebe değil sağ cebe girdi belki, ama bunlar so şeklinde. SHP'ye gelince... Bu konuda kendiledirde hükumetlerin başanlı olmaması için bir nemamen unuttular. ğılımı hızla bozuldu. Maaş ve ücretle geçinenler nuçta aynı pantolonun cepleri. rinin de net bir kararı olmadığından, SHP'nin poden goremiyorunı. A,
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear