02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/10 HABERLER 18 KASIM 1989 TBKP liderleri Kutlu ve Sargın'ın tahliye istemiyine reddedildi Ankara'da yılın ilk kan • Haber Merkezi Yurdun büyük bir bölümü Balkanlar'dan gelen soguk ve yağışlı havanm etkisi altında bulunuyor. Bu nedenle dün 29 derecelik düşüşler oldu, hava sıcakhğının bugün de düşeceği bildirildi. Ankara'ya yılın ilk karı dün yağdı, öğleden sonra başlayan kar yagışı yaya ve taşıt ulaşımını olumsuz yönde etkiledi, Ankara'da hava sıcaklığı dün eksi 3 dereceye kadar düştü. Çankın'nın Ilgaz ilçesinde kar yağışının iki gündür sürdüğü, Ilgaz Dağı'nda kar kalınlığının bir metreye kadar ulaştığı bildirildi. Yetkililer 50 yıldan bu yana kasım ayı içinde ilk kez bu kadar fazla kar yağdığını söylediler. Bolu'da önceki gün başlayan kar yağışı aralıklı olarak sürüyor. Haydar Kutlu Doğu Bloku 'nda yaşananlan olumlu gelişmeler olarak niteleyerek bunun sosyalizmin iflası anlamında yorumlanamayacağım söyledi. Avukatlar tahliye isteminde bulunurken önceki akşam TV'de yayımlanan açıkoturumu gerekçe olarak gösterdiler. Tahliye istemi reddedildi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBKP liderleri Haydar KntIB ve Nihat Sargın'ın Ankara DGM'deki yargüanmalanna önceki gün devam edildi. Haydar Kutlu, Doğu Bloku'nda yaşananları olumlu gelişmeler olarak nitelerken, bunun sosyalizmin iflası anlamında yommlanamayacağını söyledi. Ankara DGM, iki yüdır tutuklu bulunan Kutlu ve Sargmın tahliye ıstemlerini reddetti. Avukatlar, tahliye isteminde bulu 26. duruşma için Vandevu' nurken önceki gün akşam TV'de yayımlanan açıkoturumu da gerekçe gösterdiler. Ankara DGM'de önceki gün 25. duruşması yapılan TBKP liderlerinin yargılanmasına ilişkin davayı iki Sovyet hukukçusu, bir Yunan parlamenter ve bir de Federal Alman üniversite gözlemcisi izledi. Çok sayıda avukatın da katıldığı duruşmada ilk olarak Haydar Kutlu konuştu. Kutlu, günümüzde sosyalizmin bir bunalım yaşadığı yorumlannın doğnı olduğunu vurgulayarak, bu bunaiımın da geleneksel devletin ve geleneksel devlet politikaJanaın bir bunalımı olduğunu .söyledi. Sosyalist Ulkelerde son günlerde yaşanan gelişrnelerin dünyanın başlıca ilgi odağı haline geldiğini de kaydeden Kutlu, bu gelişmelerin bir "şok ve heyecan dalgası yarattıgııu" belirterek, "Sosyalist ülkeJerdeki bunalım üzerine bu ilk şokun etkisi altında heyecanlı ve aceleci yorumlar yapüıyor, sosyalizmin iflas ettigine dair aceleci yorumlar yapılıyor. Ne var ki şok dalgası yavaşyavaş geri çekihyor ve dunıma daba gerçekçi bakanlar aröyor" dedi. lunun bu konuda bir taktik hatasının bulunduğunu kaydederek,amaçlarınm "Ulaşılması gereken ortak degerter manzumesi" olarak niteledikleri demokrasi olgusu olduğunu söyledi. Kutlu, taktik hatasının da demokrasinin öneminin kavranıp tam olarak ortaya konamamasından kaynaklandığına işaret etti. Türkiye*de otoriter baskı dönemlerinin istikrar dönemleri sanıldığını, bu nedenle 12 Mart ve 12 Eylül'e de bu yönde yaklaşımlar olduğunu kaydeden Kutlu, "Ancak demokrasiyi gerçekten isteyenler, bunda çıkan olanlar bile politik istikrarsızlıklar başgösterdiginde hemen olorite arayışına sanurlar. Devietordu müdahaKutln, temsili demokrasiyi ken lesi bekkrier. Özeflikle böylesi donemferde Atatürkçülük akla gelir. dilerinin "burjuva demokrasisi olarak nitelemediklerini, Türk so Atatirk gibi bir otoritenin çıkıp işleri düzeltmesi istenir. Bn o kadar istenir bale gelir ki sonaçta Atahirk'ün ruhunun kendi bedenine girdiğini sanan Atatitrkçüler ortaya çıkır. Sopasıyla herkesi hizaya getirmeye çalısıriar. Atatürk olmadığını da ancak görevi bittiginde anlar" dedi. TKP ile TBKP arasmdaki farka da işaret eden Kutlu, her ikisi nedeniyle de yargılandığjnı anımsatarak, farktan ötürü her ikisinin birden savunmasını yapamayacagını da kaydetti. Haydar Kutlu, konuşmasında tüm dünyanın "daha fazla özgarlük istemleriyle sarsıldıgım" ifade ederek. şöyle sürdürdü: "TBKP artık fiilen yasakhr. Eksik olan yasalar çerçevesinde yasal kuruluş adımıdır. Hızla degisen diinyamızda, beyetiniz önünde ditşünce özgürlüğuaü savunmak zorenda kaiışun bir taMhsizliktir." Haydar Kutlu'nun konuşmasından sonra söz alan avukatlar, tahliye isteminde bulundular. Mahkemeye sunduklan tahhye istemli dilekçede, 12 ülkenin maksimum tutukluluk süresine yer veren avukatlar, en uzun tutukluluk süresinin 9 ay ile ABD'de olduğunu bildirdiler. Cumhurbaşkanı Özal'm başbakanlığı döneminde Strasbourg'ta insan haklan konusunda yaptığı konuşmadan alıntılar yapan avukatlar, önceki akşam TV'de yayımlanan ve TCK'nın 141 ve 142. maddelerini konu alan açıkotununun da deül olarak sunulabileceğini söylediler. Mahkeme tahliye istemlerini reddederek, duruşmayı başka bir güne bıraktı. "Kastelli" mahkum oldu • İSTANBUL (AA) "Banker Kastelli" olarak tanınan Abidin Cevher özden, armatör Kayhan Güvelioğlu'na karşılıksız çek verdiği iddiasıyla yargılandığı davada, bir yıl hapse mahkum oldu. Kadıköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın dünkü duruşmasında savunmasını yapan özden, konkordatoya gittiği için borcunu ödeyemediğini öne sürdü ve "Param olsa ödeyecektim.' Herhangi bir kastım yok" şeklinde konuştu. Daha sonra karan açıklayan hâkim, özden'i, karşılıksız çek vermekten bir yıl hapse mahkum etti. Hâkim, daha sonra özden'in hapis cezasını 1 milyon 825 bin lira para cezasına çevirdi ve bu paranın da 6 ayda eşit taksitlerle ödenmesini hükme bağladı. Şikâyete gitti, dövüldü Karakolda dayak var Afyon'un Çay ilçesinde bir polis memuru, kansına laf attığı iddiasıyla yolda Ünver özen'e dayak attı. Polis memuru, az sonra aynı kişiyi şikâyetçi olarak karakolunda karşıladı. "Tam yuvaya geldin" diye içeri alınan özen, bir kez daha dayak yedi. AFYON (Cumhuriyet) Afyon'un Çay ilçesinde, kansına laf attığı gerekçesiyle yolda kendisini döven kişiyi şikâyet etmek için gittiği karakolda aynı kişiyi karşısında polis olarak bulan Ünver Ozeıı, bir kez de karakolda dövüldüğünu öne sürerek savcılığa başvurdu. Çay Seka Fabrikası'nda işçi olan Ünver Özen (35), karakolda kendisini döven kişi ve dört polis tarafından dövüldüğünü öne sürerek, başırun tuvalet deliğine sokulduğunu söyledi. ö z e n olayı şöyle anlattı: "Akşam (önceki akşam) eve ddnerken arkamdan 'bekle ulan' diye biri seslendi. Tanımadıgım bu kişi bana kansına niçin laf atngımı sordu. Ben de kansını hiç taaımadığımı ve hiçbir kadına da laf atmadığımı söyledim. Adam beni sokak ortasında tartaklayıp dövdii. ' Ünver ö z e n eve gittikten sonra kansının teşvikiyle karakola gittiğinde başına gelenleri ise şöyle anlattı: "Karakola sikayet için gittjginıde bir polis raerauru 'Tam yuvaya geldin, gir içeri' diyerek beni zorla içeri itti. Daha önce beni yolda tartaklayan polis memuru Celal Türkıiz'müş. O, nöbetçi polis memuru Zihni Kovallıoglu ve diger 3 polis raemuru beni ıslak copla 1.5 saat dövdüler. Oiayı komâser Hasan Bey dc izledi. Agzım barnum kan içinde kaldı. Kana btdanao gömlegimi zorla tuvalette yıkatülar. Tuvaletteyken kafamı deliğe soktular. Aynca erkeklik uzvuma elektrik vermeye kalktılar. Dayaktan sonra şikiyette bulunmamam için tehdit ettfier. tşten attıracaklannı ve Çay'dan sürdureceklerini söylediler. Bunlar insan olmazJar. Mabale komşulanm olmasaydı, karakoldan cesedim cıkacaktı." Ünver özen, dün Çay Cumhuriyet Savcüığı'na başvurarak suç duyurusunda bulundu. Afyon Vali Vekili Fabir Işıksız, Ünver özen'in dövülmesi ile ilgili olarak "Olay hakkında tahkikat açılroası için gerekli direktifi verdim" dedi. Bu maddeler çağdışı Haber Merkezi Türk Ceza Yasasf nın 141, 142 ve 163. maddelerinin kaldırılmasına yönelik yeni gelişmeler değişik çevrelerde farklı değerlendirmelere yol açtı. Demokratik kitle örgtıtleri, hukukçular ve aydınlarda, genel eğilim olarak 12 Eylül 1980 öncesi ve sonrasında tutuklanarak birçoğu yüzyıllarca hapis cezasına mahkum edilen yazı işleri müdüTİerinin de 141142'nin kaldırümasmın ertesinde salıverilecekleri düşuncesi belirgin. 141, 142 ve 163'un kaldınlması ile ilgili görüştüğümtiz kişiler özetle şöyle dediler: Yalçın Büyukdagh (Sosyalist Parti Genel Sekreteri): TKTnin duzenlediği "düşünce ve inanç hürriyeti" konulu açıkoturuma, Anayasa Mahkemesi'nin Sosyalist Parti programıyla ilgili gerekçeli karanyla düşünce ve örgütlenme Özgürlüğünün gerçekleşmesi mücadelesinde önemli bir siyasi başarının sahibi olan parümizin kaulmaması büyük bir haksızlıktır. TRTnin bu tutumunu kımyoruz. Açıkoturuma katılan ANAP, S H P ve DYP sözcülerinin 141, 142 ve 163. maddelerin kaldınlması veya bu maddelerden mahkum edilerüere af çıkanlması yönünde görüş belirtmeleri toplumun duyduğu özgürlük ihtiyacının ürünüdür. Türkiye'de arük bu çağdışı maddeleri kimse savunamaz hale gelmiştir. Öte yandan çıkanlması önerilen affın sadece bu maddelerle sınırlandınlmasını yanlış buluyoruz. 12 Eylül döneminin emir komuta zincıri içinde çalışan askeri mahkemeler ve DGM'lerin şaibeli kararlanyla, 146 vb. maddelerden tutuklanan veya mahkum olan pek çok yurttaşımız vardır. Bu nedenle affın sadece 141, 142 ve 163. maddeleri kapsaması doğru değildir. 146 vb. maddeleri de kapsayan geniş kapsamlı bir af çıkarılmalıdır. Düşünce ve örgütlenme özgürlüğüne vurulan kilitlerın kalkmasının önüne yeni barikatlar kurulmamalıdır. Meclis konuyu derhal gündeme almalı, komisyoniarda oyalanmadan genel kurulda maddelerin kaldınlması karara bağlanmalıdır. Orhan Erinç (Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı): TGS, kuruluşundan bu yana düşünce suçlanrun karşısında olmuş ve bu tutumunu da geleneksel olarak sürdürmüştür. Sendikamızm en yetkili organı olan genel kurulumuz tarafından 7 Ekim 1989 günü kabul edilen açıklamadan şu bölümü aktarmak isterim: "Demokrasflerde demokratik kitle örgütlerinin, sendikalann, derneklerin, çoğnnlnk iradesiniD oluşmaanda işlevleri yadsınamaz. Bu anJaroda tüm çabşanlar, deraokrasinin işleyişine dogrudan katkıda bulunabilmeleri için, örgütlenme ve her konuda düşüncelerini özgürce açıklayabilme haklanna sahip olmalıdırlar. TGS, geçmişte olduğu gibi bugün de tüm temel hak ve ozgurlüklerin, hangi gerekçeyle olursa olsun, kısıtlanmasının karşısında olmaya devam edecektir." Açıkoturumu, TGS'nın konuya ilişkin görüşlerinin yaşama geçirilmesi yolunda atılmış önemli bir adım sayıyor, basın özgürlüğünü de kapsayan halkın haberlere, düşüncelere ulaşma hakkının gözardı edilmemesini istiyonız. Söz konusu maddeler, mümkün olan en kısa sürede kaldırılmalıdır. Bunun, TBMM'de temsil edilen partilerin ortak girişimi ile yapılması, bir vatandaş olarak bizi aynca onurlandıracaktır. Açıkoturumda siyasal parti yetkilileri tarafından dile getirilen göruşler, siyasal yatınm amacıyla sınırlı kalır ve daha önce de olduğu gibi video kasetlerinde tozlu raflara kaldırıhrsa yazık olur. Oğuzhan AsiMrk (RP Genel Sekreteri): "Refah Partisı olarak düşünce, inanç hürriyetine getirilen tahditlerin tamamen kaldınlmasından yanayız. Insanların, inançlarını, düşünce ve fıkirlerini rahat bir şekilde söyleme haklan olduğuna inanıyoruz. Maalesef, şimdiye kadar bu haklar tanınmamıştır. Düşünce ve inanç hürriyeti deyince; 1lnanma hakkının teminat altına alınması gerekir. 2lnançlan serbestçe öğretme hakkının tanınması gerekir. Bunun manası inandığı istilcamette örgütlenme hakkımn teminat altına alınmasıdır. 3lnandığı istikâmette öğrenme hakkını kullanabileceği, düzenlemenin yapılması gerekir. 4Bütün bunlann neticesi, inandığı gibi yaşama hakkının teminat altına alınmasıdır. Bir topluluğun düşünce ve inanç özgürlüğüne kavuşmasının manası bu dört temel hakkın o topluluğa verilmesi demektir. Iktidar, bu haklann hiçbirini vermeyi düşünmedigi halde, yıllardan beri düşünce ve inanç hürriyetinden yana olduğunu söylemekte, elindeki bütün imkânlara rağrnen en ufak bir adım atmamaktadır. Dünyanın her tarafında toplumların hürriyetleri konusunda büyük gelişmeler meydana gelmektedir. En katı ve sert komünist rejimler vatandaşlannın bu temel haklan talep etmeleri karşısında tavizler vermekte, yeni düzenlemelere giderek yasakları kaldırmaktadır. Buna rağmen Türkiye'de halen başını örttüğü için bir kız ögrenci üniversiteye sokulmamakta, bu hakkını elde etmek için bütün demokratik ulkelerde, hatta komünist ulkelerde dahi yapılmakta olan protesto yürüyüşüne kalkışması halinde ise, kız öğrenciler yakalanmakta, haklannda Devlet Güvenlik Mahkemeleri'nde dava açılmaktadır. Bu şartlar altında iktidann fikir ve inanç hürriyetinden yana olduğunu söylemek inananlarla alay etmek demektir. RP olarak kesinlikle fikir ve inançlarından dolayı kimseye müdahaie edilmemesi gerektiğine ve inananların inandıkları gibi yaşamalarına imkân verecek her türlü idari tatbikatın ve hukuki düzenlemenin yapılmasını istiyoruz" Halit Çelenk (Avukat) Anayasa değişikliği yapümadan da 141142 kaldınlabilir. Bunu 163 için değil, 141142 için söylüyorum. Anayasa değişikliği uzun vadelidir ve 141142'nin kaldınlmasına güvence için gereklidir. Bugün için öncelik 141 ve 142'nin TCK'dan çıkarümasıdır. Aynca komünist partisi kurulabilmesi için Siyasi Partiler Kanunu'nun da değiştirilmesi gereklidir. Mehmet Ali Aybar I (Sosyalist Devrim Partisi 've Türkiye İşçi Partisi eski Genel Başkanı) 1936'dan beri basınuzı ağI rıtan 141142 sonınu yeni bir şey değil. Yahıız ceza11ar daha da ağırlaştı. Şimdi idam cezalan da eklendi. 20. yüzyüı bitirirken bu faşist yasalann hâlâ yürürlükte olması akıl alacak şey değil. Hiçbir Avrupa (11kesinde bulunmayan bu yasalann bir an önce kaldınlması gerekir. Cezaevlerinde bulunan basın mensuplan ve yazı işleri müdürleri için ise derhal bir tahliye imkânı aranmahdır. Hazırlanacak tasanyla birlikte içeride bulunan bütün fikir suçlulan tahliye edilmelidir. 14ı142'nin kaldınlması ve cezaevlerinde bulunan basın mensuplarının tahliyesi sorunlannı birbirine bağlı olarak görüyorum. Erzan Erznrumluoglu (Ankara Barosu Başkanı) Bu maddelerin bugüne kadar muhafaza edilrniş olmasıru Türk hukuku için olumsuz puan olarak kabul ediyoruz. 163. madde de 141 ve 142 ile birlikte kaldınlmahdiT. Bu maddelerin kaldınlmas o kadar zor değil. Üç parti dün (önceki gün) kamuoyuna açıkladıkları görüşlerinde samimiyse bu 10 günlük bir iş. EUerini koUannı bağlayan yok. Bıfbir ayıp. Insanlann düsüncelerinden dolayı hapse atılmasını insanlık sucu olarak kabul ediyoruz. Düşünce suçu diye bir şey olamaz, bu siyasi parti ve iktidarlann ortaya koyduğu bir şeydir. tnsanlan düşüncelerinden dolayı suçlamak manevi işkencedir. Emil Galip Sandalcı (İHD tstanbul Şube Başkanı) Üç büyük parti de muhalefet partileri ve iktidar partisi bir çeşit angaje durumda. Bir de yazı dolayısıyla cezaevinde i bulunan yazı işleri müdürleri var. Anasını babasını kesen katiller, 20 yıl içeride yatarken bunlar binlerce yıl ceza almış durumdalar. Böyle pek çok insan var. Bu haksızlıklann ortadan kaldınlması için bir yolun bulunması lazım. Bunun için de 141142 ve 163'ün bir an evvel kaldınlması gerekir. Bu, pratikte mümkündür. tktidar ile muhalefet 40 yıldır ilk kez müspet bir iş yaDabih'rler. Prof. Dr. Necvet Tfiziin (Gazi Universitesi Rektöri) 1lerde kaldınlması lazım. Fakat şeklini ve zamamnı iyi ayarlamak gerekir. Fatma Giüteıı Şeşen (Tntuklu ve Hükümlü Aileleri Yardımlaşma Dernegi) Asıl yapılması gereken 12 Eylül hukukunun tüm sonuçlanyla kaldınlmasıdır. Bunun için salt 141142'nin kaldınlması çözüm değildir. Bir bütün olarak 82 Anayasası'nın değiştirilmesi gerekiyor. AÇIKOTURUMUN Y4NKILARI 1402 0e gitti, idare mahkemesi üegekü Sakıncalı bulunarak görevine son verilen polis memuru Osman Başar için 6 yıl sonra Ankara 1 No'lu tdare Mahkemesi görevine iade karan verdi. DevSol Davası • tstanbul Haber Servisi "Devrimci Sol" ana davasında avukatlarca yapılan kişisel savunmalar sürüyor. Metris Baştabya 2 No'lu Askeri Mahkemesi'nde dün görülen duruşmada, davanın tutuklu sanıklarından Cengiz Kumanlı'nın savunması, Avukat Esin Fatma Kulaç tarafından okundu. Duruşma sırasında bir süre önce Bayrampaşa Cezaevi'nden fırar ettikten sonra Yunanistan polisince yakalanarak Türkiye'ye iade edilen Hami Şakir özsomar kriz geçirdi. özsomar'ın saralı olduğu öğrenildi. ALİTEVFİKBERBER ~ lstanbul Emniyet Müdürlüğu'nce "sakıncalı" bulunarak görevine son verilen Osman Başar adlı polis memuru için Ankara 1 No'lu tdare Mahkemesi tekrar "görevine iade" karan verdi. Oy birliği alınan kararda "Sıkıyönetim sınıriamalannın kannnla dahi yapılsa demokratik toplum diizenin gereklerine aykın olamayacagı" belirtildi. Aynı kararda, Başar'ın göreve iadesi için yaptığı ilk başvurunun reddedilmesinin anayasa, yasa ve genel hukuk kurallanna aykın olduğu vurgulanarak, "Temel hak ve özgiiıittklere konan sınırlamalann sıkıyönetimin kalkması>1a sona erecegi" görüşüne yer verildi. Osman Başar, tstanbul Emniyet Müdurluğü Teknik Şube"de görev yaparken22Ocak 1983'te yasadışı Devrimci Sol örgütüne yardım ettiği gerekcesiyle gözaltına ahndı. U Mart 1983 tarihinde de tutuksuz yargüanmak üzere serbest bırakıldı. 5 yılhk polis memuriyeti olan Osman Başar, yargılaması sürerken "sakıncah" olduğu gerekcesiyle 1402 sayılı yasa uyanncagörevden uzaklaştınldı. tstanbul ve Ankarada sıkıyönetim uygulatnasının kalkmasından sonra Başar, tekrar görevine iade için başvuru yaptı. Ancak bu başyurusu reddedildi. Bunun üzerine Başar, lçişleri Bakanlığı hakkında Ankara Bölge tdare Mahkemesi'nde "göreve soa venne işleminin iptali" davası açtı. Dava dilekçesinde "yanp karan olmadan hakkında verilen idari cezanın afaki" olduğunu savunan Başar, göreve iadesi ile birlikte görev dışı kaldığı suredeki özluk haklannın ve birikmiş alacaklanmn da kendisine ödenmesini istedi. Ankara 1. Bölge tdare Mahkemesi Başar'ın başvurusundan sonra yaptığı duruşmada istemi hakh bularak, "göreve iadesi gerekirken yapbgı ilk başvurnda ret karan verilmesinin anayasa, yasa ve genel hukuk kurallanna aykın oldnfu" kaydedildi. Mahkeme karanndabu tür durumlarda 1402 sayılı sıkıyör neti yasasmdaki "bir daha kamn hizmetlerinde çalışunlmaması" şeklindeki ibarenin "sıkıyönetim sttresince bir daha kamn bizmeüerinde çalıştınlmaması" diye yorumlanması gerektiği belirtildi. 5 tiniversiteli DGM'de • tstanbul Haber Servisi Yasadışı örgüt üyesi oldukiarı savıyla tutuklanan 5 üniversite öğrencisi hakkında acılan davaya dUn başlandı. tstanbul 2 Nolu DGM'de sorgulanan sanıklar, suçlamaları reddettiler. lsmail Hakkı Yanan, Canan Aslan, Gülümser Seyit Cemaloğlu, Zeynep Berktaş ve Hacer Temizkan adh tutuklu sanıklar, "örgüt üyesi olmadıklarını, ifadelerinin de işkence ve baskı altında alındığını" öne sürdüler. Mahkeme, haklarında 12 yıla kadar hapis istenen sanıklardan yalnızca Canan Aslah'ın tahliye istemini kabul etti. • tsUnbul Haber Servisi Turgut özal'm cumhurbaşkanlığına seçilmesi dün Çemberlitaş'ta yapılan bir korsan gösteriyle protesto edildi. Protestocular saat 11.00 sıralarında Çemberlitaş Basın Müzesi'nin önünde toplanarak trafiği testiler. "DEMKAD'lı kadınlar, TAYAD'lı aileler" imzalı bildiri dağıtan göstericiler yola benzin dökerek ateşe verdiler. Dağıtılan bildiride, "Biz Türkiyeli kadınlar, analar, tutuklu yakınları, antidemokratik cumhurbaşkanlığı seçimini protesto ediyoruz" denildi. Göstericiler "12 Eylülcü Faşist özal" yazılı bir pankartı da çevre binalardan birine astılar. Çeşitli sloganlar atarak olay yerinden aynlan göstericilerden gözaltına alınan olmadığı bildirildi. OzaTı protesto eylemi •* İslamcı öğrenciler anıfı bastı • lç Politika Servisi lstanbul Universitesi Iktisat Fakultesi'nde 1. sınıfların Medeni Hukuk dersinde, amfiye giren bir grup üniversite öğrencisi, kürsüde ders anlatan öğretim görevlisi Sermet Atkan'ı protesto ederek dersi engellediler. Edinilen bilgiye göre öğretim görevlisinin, "Dışarı çıkın" uyanlarına uymayan ve amfideki öğrencüeri susturmaya çalışan öğrenciler, "Islamın kadın ve aileye bakışı" konusunda yarım saat kadar konuştuktan sonra amfıyi terk ettiler. • Idam cezası ve yeni tasarı • tstanbul Haber Servisi Idam cezası ve Adalet Bakanlığı'nca hazırlanmakta olan yeni yasa tasansı, bugün yapılacak olan "îdam cezası ve yeni tasarı" konulu panelde ele alınacak. Panele lstanbul Barosu Başkanı Turgut Kazan, Nebi Barlas, Halit Çelenk, Nevzat Toruslu konuşmacı olarak katüacaklar. Saat 12.00'de Beşiktaş Arul Düğün Salonu'nda yapılacak paneli Avukat Kemal Keleşoğlu yönetecek. fc • DeniztiEmniyetMüdürü'nün tehdidi üzerinesavcılığa toplucadilekçe verdilerDGM^DE • DAVA Ktirtçe savunma sorun oldu 1 Gazetecilerde can korkusu Denizli Emniyet Müdürü Hüseyin Balak'ın gözaltına aldırttığı gazeteci, serbest bırakıldıktan sonra savcılığa başvuruda bulunarak kamu davası açılması isteminde bulundu. Bu arada kentteki öteki gazeteciler de can güvenliklerinin korunması için savcılığa başvuruda bulundular. Haber Merkezi Denizli Emniyet Müdürü Hüseyin Balak'ın gözaltına aldırttığı Milliyet Gazetesi muhabiri Cemil Sevincek, serbest bırakıldıktan sonra C. Savcüığı'na başvurdu. Sevincek, savcüığa verdiği şikâyet dilekçesinde, görevini kötüye kullandığı, ölüm tehdidinde bulunduğu ve başbakanlık genelgesine aykın davrandığı gerekcesiyle Emniyet Müdürü Balak hakkında kamu davası açümasını istedi. Şikâyet dilekçesinde, aynca görevlerini kötüye kullandıklan savıyla iki polis memurunun cezalandmlması dileğinde bulundu. Denizli muhabirimiz Ömer Yurtseven'in bildirdiğine göre emniyet müdUrlerinin yargılanabilrnesi için Bakanlar Kurulu'nun onayı gerektiğinden savcıhğın önce yasal prosedürü izleyeceği öğrenildi. Ancak şikâyet dilekçesinde sözü edilen polis memurlan hakkında herhangi bir izin alınmadan dava açılabüecek. gözaltına aldırttığı bir gazeteciyi ölümle tehdit etmesi nedeniyle toplucu Cumhuriyet Savcılığı'na bir dilekçe vererek can güvenliklerinin korunmasııu istediler. liz Aşar, gözaltında bulunduklan süre içinde Gülyalı ilçesi Jandarma Karakol Komutaru Astsubay Ekrem Güner ile Astsubay Ahmet Demir'in kendilerine işkence yaptıklannı öne sürmüş, bunun üzerine iki jandarma astsubay hakkında dava açılmıştı. Ordu Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın ilk duruşmasında, tanık olarak dinJenen Ordu Devlet Hastanesi doktorlanndan Esat Yetermin, Mutlu Yüksel ve Cüney t Emiroğlu, gazeteci Temel Aşar ile eşinin vücudunda darp izlerine rastlandığını söylediler. Tanıklardan, Gülyalı Jandarma Karakol u1 nda vatani görevini yapan bir er ise iki jandarma astsubayının, Temel Aşar ile eşi Filiz'in el ve ayaklannı bağlayarak copladığını anlattı. masına tepkı gösteren Dernek Başkanı Vahap Şehitoglu, "Tutanak tutulmasına hiçbir anlam veremedim. Biz ne caniyiz ne de suç işliyoruz. Amacımız sadece meslektaşlannuza karşı girişilen saldınlan kınamakü. Bu haklı bir tepkidir ve gerektiğinde gazeteciler de achk grevine gidtbUir" diye konuştu. Son bir hafta içerisinde gazetecilere yönelik saldırüann tepkisi yurt düzeyinde sürerken, Tekirdağ'da yayımlanan Trakya Doğuş Gazetesi'nin 20 çalışaru da Atatürk Anıtı'na çelenk koyarak gazeteci Sami Başaran anısına saygı duruşunda bulundular ve bir günlük açlık grevi yaptılar. Dün tstanbul Diş Hekimleri • lstanbul Haber Servisi Ceyhan Cezaevi'nde bulunan 12 siyasi tutuklu, Askeri Yargıtay'a gönderilmek üzere, Diyarbakır 1 No'lu Sıkıyönetim Mahkemesi'ne sunmak istedikleri savunmalannın "gasp edildiğini" öne sürdüler. Mustafa Karasu, Selim Çürükkaya, Fevzi Yetkin, Irfan Güler, Izzet Baykal, Mehmet Tanboğa, Bedr«ttin Kavak, Yılmaz Uzun, Ramazan Ödemiş, Süleyman Günyeli, Salim Ağaç, Bahri Çiftkuş imzasıyla Istanbul'da yapılan yazılı açıklamada, savunmalanna Ceyhan Cumhuriyet Savcılığı'nca, 2932 sayıh "Türkçe*den Başka Dillerde Yapılacak Yayınlar Hakkında Kanun" gerekçe gösterilerek el konulması kınandı. Odası'ndan yapılan açıklamada da gazetecilere yönelik saldınlar kınandı. Gazetecilerin sağlık durumu Lokanta sahibi Hakkı Morgülün silahlı saldınsına uğrayan Gazete Gazetesi çalışaru Kamil Başaran'ın sağlık durumu ciddiyetini koruyor. Doktorlar, Başaran1 m beyindeki görme merkezinin hasar gördügünü, kınlan burun kemiklerinin de duyma merkezine saplandığını, hastanın sağlık durumunun ciddiyetini koruduğunu bildirdiler. Başaran'ın beyninin sürekli ödem ürettiğini de belirten doktorlar, kendisine ödem giderici ilaçlar verdiklerini söylediler. Balak'a tepkiler Çocuklann protestosu • TEKKEKÖY (AA) Samsun'un Tekkeköy ilçesinde, tahta köprüden geçerek okula giden öğrenciler, Belediye Başkanı Feyzullah Çıkış'ın yolunu keserek betonarme köprü istediler. Vatandaşlann sorunlarmı dinlemek için Esentepe Mahallesi'ne giden Belediye Başkanı Feyzullah Çıkış, çocukların sürprizi ile karşılaştı. Mahalle girişindeki tahta köprü üzerinde bekleşen çocuklar, Belediye Başkanı Feyzullah Çıkış'a, "Bize köprü yaptıracağınıza dair söz verin" diyerek direttüer. Çıkış, Karasu deresini aşarak okula giden çocuklann bu sıkıntılarını gidermek için köprünün yapımına kısa sürede başlanacağını söyledi. L Emniyet Müdürü H. Hüseyin Balak'ın basına yönelik baskıları siyasi partiler ve meslek kuruluşlan tarafından ayn ayn protesto edildi. SHP Denizli Merkez llçe Başkanı lsmail Akbaba, DYP tl Başkanı Mehmet Gözlükaya Sosya Gazetecilerin açlık list Parti tl Başkanı Mustafa Gü grevi bitti leç ve DSP tl Başkanı Fahrettin Güney tlleri Büromuzun habeKüçükkaptan, basına yapılan bas rine göre Mersin Gazeteciler Derkılan kınadıklarını kaydettiler. neği Başkanı Vahap Şehitoglu tarafından başlatılan ve alü gazeteGazeteciye işkence ciyle Petroltş Sendikası Mersin davası Şube Başkanı HaJuk Kırma'nın da Öte yandan AA'nın haberine katıldığı "Hükümetin basına bagöre Ordu'da, ağabeyini öldürdü kış açısı ve gazetecilere saldınlan ğü iddiasıyla bir süre tutuklu ka protesto" amaçlı açlık grevi üçünlan gazeteci Temel Aşar ile eşine cü gününde sona erdi. Mersin Emişkence yaptığı gerekcesiyle hak niyet Müdürlüğü'ne bağlı güvenSavcıdan can larında dava açılan iki jandarma lik şubesi elemanlannca dün grevgtivenliği istemi astsubay için 5'er yıl hapis cezası deki gazeteciler hakkında tutanak hazırlandı. Gazeteciler, Emniyet Müdürü istendi. Hüseyin Balak'ın keyfı olarak Gazeteci Temel Aşar ile eşi FiHaklannda tutanak hazırlan c Cumhuriyet Kitap Kulübü Balıkesir Temsilciliği Arkadaş Kitap Kırtasiye AÇILIŞ VE İMZA GÜNÜ 18.11.1989 Cumartesi, 13.3017.00 ASIM BEZİRCİ KEMAL ÖZER CENGİZ GÜNDOÖDU Anoforta/or Cod. THK Posa/ı, No. 9, Tel: J0913 İZMİR (Cnmlmriyet Ege Burosn) PKK örgütü üyelerine yataklık ettiği iddiasıyla Devlet Guvenlik Mahkemesi'nde 10 yıla kadar ağır ceza istemiyle yargüanan Feremez Aydın'ın, gözaltında kaldığı süre içinde gördüğü işkence sonucu "siroz" hastalığına yakalandığı öne sürüldü. Feremez Aydın'ın tedavi ediimek üzere Ankara'ya gönderildiği bildirildi. Feremez Aydm'ın avukatı Ahmet Aksüt, "Müvekkilim Antalya'da gözaltına ahnırken sagbklıydı. Ancak daha sonra hastafamdı. Doktorlar Feremez Aydın'ın siroz olduğunu söylediler. Antalya Devlet Hastanesi'nde müvekUlimin Ankara Yüksek Ihtisas Hastanesi'ne gönderibnesinin gcrektigini bOdiren rapor verilmesine karşın uzan süre gönderilmed i " dedi. Sanık Feremez Aydın, Ankara'ya gönderilmeden önce geçen duruşmada DGM'de yapüğı açıklamalarda, kendisine Antalya Emniyet Müdürlüğü'nde işkence yapıldığmı öne sürmüştü. önceki gün Feremez Aydın'ın Ankara Yüksek thtisas Hastanesi'ne gönderildiğini bildiren Avukat Ahmet Aksüt, "Ferem«, gordügü işkence sonucu siroza yakalannuşbr. Bu olaydan bizce tek sorumlu Antalya Cezaevi ve Buca Bölge Ceza ve Tutukevi yöneücüeridir" dedi. 'işkence siroza yol açtC
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear