28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
3 OCAK 1989 KÜLTÜRYAŞAM CUMHURİYET/5 Gtincel bir 'mahkeme oyunu' Sacco ile Vanzetti I Yöneterv Rutkay Aziz / Oynayanlar; Erol Demidöz, Yaşar Akın, Cezmi Baskın, Ali Erkazan, Nurhan Özenen, Koray Ergun, Mehmet Ulay, Ali Gül, Serpin Sükan, Doğan Berk, Hakan Akın, Sükun Güner, Altay Özbek, tsmail Bozkurt, Lale Ozan, Yaşar Karakulak, özgür Ozan, Birsel Dürülü, Umut Uğur, tlker Güresun / AST yapıtnı. AYŞEGÜL YÜKSEL ~ ANKAR Araerika Birleşik Devletleri'nin tarihıne, ulke ve dünya kamuoyunca en çok tartışılan "adli" olaylardan biri olarak geçmiş olan Sacco ve Vanzetti'nin öykusü, son oıuz yıl içinde yalnız büimsel araştırmalara değil, romana, tiyatroya da konu olmuş. Sacco ve Vanzetti olayı, sahnelerimize ilk kez 196667 tiyatro doneminde TÖS Tiyatro Topluluğunun Sermet Çağan'ın yönettiği, "Suçsuzlar" başlığım taşıyan çarpıcı yapımıylagetirilmiş, oyunda bugunun orta kuşak oyunculan olan Savaş Yurttaş, Selçuk Uluerguven, Şevket Altuğ gıbı sanatçılar rol almıştı. Ankara Sanat Tiyatrosu'nun yirmiyi aşkın y\l sonra kotardığı yeni "Sacco ile Vanzetti" uyarlamasında ise TÖS yapımı sunulduğunda henüz bebek ya da doğmamış olan genç sanatçılar yüklenmiş gorevleri çoğunlukla. Kuşaklar değişiyor; değişmeyen, Sacco ve Vanzetti'nin o> kusunun düşünsel ve duygusal duzeyde çarpıcılığı. man bir "gözdağı" veriliyor. Tanıkların çelışkili açıklamalarına, balıstik raporlarının çelişkili sonuçlarına karşın, yedi yıl boyunca çeşitli aşamalarda suren bir yargılama sureci yaşanıyor. Bu sureç içinde "dramatik" olan, Sacco ve Vanzetti'nin, "çifte slandart" gozetilerek, hem cinayet suçlusu olarak hem de istenmeyen politiktoplumsal gorüşleri nedeniyle yargılanmaları. AST'ın uyarladığı ve yorumladığı "Sacco ile Vanzetti"de ise yargılanan, parasal ve/ya da politik çıkarlar yanında bağnaz tutuculuğun da oluşturduğu bir "yanlılık" zinciri içinde yer alan işadamları, savcı, yargıç, tanıklar, polis yetkilileri ve mahkemede "karar" organı olarak gorev yapan, halktan seçilmış juri üyeleri. Savunulan ise insanların düşuncelerinden dolayı baskı altında tutulmaclıkları olum cezasının olmadığı, insan haklarına saygılı olan, barışcıl bir yaşama ortamı. Bövlece Sacco ve Vanzetti olayı "tarihsel" konumundan çıkarılıp "güncel" bir konuma yerleştirilmiş; öykunün dışına çıkılmaksızın. "Sacco ile Vanzelti", tiyatroda ve sinemada izlemeye alışık olduğumuz turden bir "mahkeme" oyunu. Rutka> Aziz, bu turde edinmiş olduğu dene>imi bir kez daha başarıyla değerlendirerek, sahneyi ve saJonu (seyircı koltuklarını ve locaları da kullanma yoluyla) mahkeme salonu uzamına dönüşturen yetkin bir çe\ re duzenlemesi yapmış. lyı bir ışık kullanımı ve hareketli bir sahne trafiğı kotarımıyla, baştan sona konuşmaya dayalı olmasına karşın seyircinin ilgisini ayakta tutan bir "mahkeme <>>unu" oluşturulmuş böylece. Gerek siyahbeyaz "slide" kullanımıyla, gerek "karanlığın" ve "aydınlıgın" dramatik oğe olarak değerlendirildiği ışık kullanımıyla oyunun hem "anlamsal" boyutları vurgulanmış hem de gerekli dramatik •"aımosfer" oluşturulmuş. Son yıllarda parasal nedenlerie pek çok oyuncu yitirmiş olan AST'ın bu >apımda, çoğu lcendı kurslarından yetışmiş genç oyunculan değerlendirmesi gerçekten sevindirici. Sacco'da ilk başrolüne çıkan Hasan Akın'ın, birkaç yıldır surekli başroller üstienerek "vıpranmaya yüz tutmuş"ken Vanzetti'yi dengeli, duyarlı ve duru bir yaklaşımla yorumlayan, deneyimli Cezmi Baskın'la yumuşak bir oyunculuk çizgisinde buluşması, AST'ın geleceği adına da umut veriyor. AST'ın eski genç oyunculanndan Ali Gül avukatta, Mehmet Ulaj savcıda, olgun oyunculuk örnekleri sergiliyorlar. Geriye kalan deneyimlideneyimsiz tuıfı oyuncular da belirli bir AST çizgisinin altına düşmeden gotürüyorlar oyunu. "Sacco ile Vanzelti" yapımının bir soruau, oyun metninin "olay"ın kimi ayrıntılannı seyirciye yeterince iletememesi; bir başkası ise oyunculann, yapımı yeni yıldan once seyirciye sunma acelesi içinde henüz "ezber" sorununun üstesinden gelememiş olmalan. Geleceğe yönelik bir tehlike de oyunun şu anda yuksek olan temposunun düşmesi. Bu sorunların ve tehlikenin üstesinden gelinebilirse, sanıyorum içinde bulunduğumuz tiyatro döneminin en sevilerek izlenen oyunlarından biri olacak "Sacco ile Vanzetti." "Sacco ile Vanzetti"yirmi ikiyıl sonra yeniden sahnelerimizde HAYVANLAR ISMAİL GÜLGEÇ PİKNİK PtYALE M4DRA HIZLI GAZETECİ SECDET ŞEJV Getecek Içta uımıt vetid Ankara Sanat Tıyatrosu'nun sahnelediğı "Sacco ile VanzettTde, Sacco'da ilk başrolüne çıkan Hakan Akın'la. birkaç yıldır sürekiı başroller üstJenerek "yıpranmaya yuztutmusken" Vanzettı'yi dengeli, duyariı bir yaklaşımla yommlayan deneyımh Cezmı Baskın'ın yumuşak bir oyunculuk çızgisinde buluşmaları, AST'ın geleceği adına da umut veriyor 1920'ler Amerikası. Yabancı düşmanlığının aşırı boyutlara ulaştığı, köktenci politik eylemlerin, amansız bir korkuyla, acımasızca bastırılmaya çalışıldığı, poHsin özelikle vabancı işçilerin katıldığı orgutlerin hareketinı golge gibi izlediği, ınsanların sokakta dolaşırken gozaltına alınıverdiği karanlık bir dönem. ttalyan kokenli ayakkabı işçisi Sacco ile balık satıcısı Vanzetıi, işte boyle bir donemde, bir ayakkabı fabrıkasının bekçısi ve ucret odeme gorevlisi bir kişiyi hırsızlık amacıyla oldurmekle suçlanıp tutuklanıyorlar. Yabancı işçi oluşları ve politiktoplumsal goruşlerı nedeniyle, bir taşla iki kuş vurmuş oluyor onları suçlayan yetkili kişiler. Hem cinayete "suçlular" bulunuyor hem de Sacco ve Vanzetti gibilerine ya 3 ÇİZGİLİK KÂMİL MASAK4CI Gülgeç, Centre Naturopa takviminde Gazetemiz çızeriennden Ismaıl Gülgeç'in, Cumhunyet Dergi'nın 24 Mayıs 1987 tarihli 66. sayısinın "Kumsalsız Kaplumbağalar" başlıklı kapağında yer alan çalışması. Avrupa Konseyi'ne bağlı Centre Naturopa adlı kuruluşun hazırladığı 1989 takvimiriîh aralık sayfasına konu oldu. Centre Naturopa, Avrupalıları çevre sorunlan liakkında bılgılendıren ve çevre koruması konusunda önenler gelıştıren bir kuruluş. AĞAÇ YAŞKEN EĞİLİR KEMAL GÖKH.4A GIRSES TARİHTE BUGÜN MIMTAZ ARIK.4* 1963 TE 8UGÜN, UNLU FOLKLORCU MUZAFFE* SARlSÖZEN OLMuÇVÜ 'STAMBUL 8ELEDİYE KONSERvATVARl'NDA OICUYAM SARlSÖzeN, 4938'PE, ANKARA u£>~OLKLO& 4&.ŞIVI ŞEFLIĞİNE '. ANADOLU 'PA UALK AtÜZ'Ğt DE&L£A*£6I&İŞEN FOUO.O&CUJ, BU KOMUOA OLMUŞTU Sı4£tSÖZ£A/, ANKAG4 SU'MDA YILLAGCA YAYlMLANAN "YU/ZTTAN APLI PlSlOGRAAAtYtA' POPÜCElSUK *j424A/üi ÇOK YEMI PARÇANtN YANiStGA, UALZ MU2I& ÇAL~ "SEÇME MÜZfğ' ICOY TUBJ<.ÜLEfît " VE "7ZJ&IC HAUC USULLERI " <5f8l KirAPLARl, AYISt 3 Ocak "YURTTAN SESLER Asım îşler, yağlıboya resimlerini Lâmi Sanat Galerisi'nde sergiliyor Gravürden resme, resimden gravüre İŞLER Biz bırevsel gibi davransak da belki yeterince etkili olamadığımı söyleyebitoplumsahz. Butunluğun bir parçası olduğu lirim. Bu işin merkezi ve resmin asıl mane\ ra muz için yaşanılan çevre beğenimizi ve seçi alanı maalesef dışarıda ve biz bu trafiğin bimimizi oluşturan bir kaynaktır. Ancak bire raz dışındayız sanırım. bir yansıtma yerine daha öznel boyutlarda ya Yurtdışında isim yapabilmek için çok ünpıtı ortaya çıkarma eyleminden yanayım. lü bir galerinin >a da koleksiyonerin kanatla Sizi, "Öykünmeciliğe ve fıgüre hayu" ey n altına girrr ?nin gerekli olduğu göruşune ne ölçude katılıyorsunuz? lemine iten etkenler? İŞLER Haklı tarafları var bu görüşun. İŞLER Bu genelde resim sanatının kendi dili ve kendi yapısıyla ilincili bir pratiğin so Ancak sorun, iliskileri sağlıklı bir biçimde kunuçlarıdır. Çok entelektuel, uslupçu bir ta\ rabilme ve bu merkezlerdeki yeterli koşulları rın getirdiğı bir olgu değil bunlar. Benim res değerlendirebilmekten geçiyor. Sanat alanınmimde var olan çelişki, belirsızlik, değişim da "Haçlı seferleri zihniyeti"nin işlediğini söyöğeleri genelde çok guçlu olarak hissettiğimiz leyemeyiz. toplumsal bir yapılanmanın da uzantısıdır. Sanatçıların biraz daha girgin olmalan Yurtdışına açılmak sizin için bü>iık mı gerekiyor? İŞLER En azından o sistemin koşullaönem taşıyor. "Türkiye'de ağlayıp sızlayarak dışanya açüma" konusunda kimi görüşlcriniz nnı bilmeleri, biraz da hazırlıklı olarak bu alanagirmeleri gerekiyor. İşin aslında belirli bir var. İŞLER Bu benim 1960'lardan bu yana süreklilik, ısrar ve iliskileri zenginleştirmek de gelişen bir gozlemim. Genellikie Turk sanat yatıyor sanırım. Bunu biraz daha somutlaştınrsak, ilisçısımn başarısı ya da bajansızhğı külturel bir uzantı olarak bizi tumden ilgılendıriyor. Sa kileri zenginleştirmek derken... natsal aktivite toplumları direkt olarak bağİŞLER Türkiye'den gidip gelmelerle, talıyor. Örneğin Paris'te Ispanyol sanatının yer bela bulundurur gibi orada isim bulundurup etmesi, Ispanyol devletimn diğer tum araçlarla burada sergi açmakla hiçbir şey sağlanamıyor. gerçekleştiremediği kadar buyuk bir propa Bunun bir geleneği, bir ilkesi var. Bu da begandayı gerçekleştiriyor. Bizim sanatçılarımı lirli odaklarla girişilen diyalogla, kendini tazın ses getirmediğini gormek ise bir bakıma nıtabilmek ve kendine bir propaganda alanı iizücü. Ben kendi açımdan duşündüğümde de açabilmekle doğrudan bağlantılı. MÜZı&l MOTALARtMI DA YAV/MLATMIÇrt. Asırn Işler'in yağlıboya yapıtlarından oluşan sergi 7 ocak gününe kadar Lâmi Sanat Galerisi'nde görülebilecek. tşler, uzun süren gravür uğraşınm sonunda kendisini resme doğru götürdüğünü belirtiyor. LALE FİLOĞLU Daha çok gravür çalışmalarıyla tanınan Asım tşler, şu sıralar büyük boyutlu yağlıboya resimlerini Lâmi Sanat Galerisi'nde (Valikonağı Cad. Pasaj 73, Nişantaşı) sergiliyor. Halen Mimar Sinan Üniversitesi Gravür Atölyesi'nde çalışmalarını sürduren Doç. Asım îşİer, 19701975 arası yıllarını yurtdışında geçirdi ve çeşitli bienallere, sergilere katıldı. Paris BibliotheQue Nationale ve Londra Vittoria and Albert Museum'a resimleri kabul edilen sanatçı son olarak geçen eylül ayında Paris'te açılan Salon de Montrouge uluslararası yıllık sergisine bir yapıtıyla katıldı. Bir gravür sanatçısı olarak tanınıyorsunuz. Bu sergide gravurlerinizle değil, pentürlerinizle izleyidlerin karşısındasınız. Bir geçiş sergisi mi bu? İŞLER Uzun süren gravur uğraşım, metalle, ağaçla veya özel malzemeyle hesaplaşma tavrım, sonunda beni resme doğru goturdü. Gravür ve pentürun farklı estetik ve teknik sorunlan olduğu için ayıı ayrı ele alınabildiği gibi aslında bir süreklilik de getirmekte. Istediğim zaman penturden gravüre, gravurden pentüre atlayabilirim. Gravürdeki kısıtlı ifade olgusu boya resimde farklı bir serbestliğe dönüşuyor. Sergideki resimlerinizin çarpıcı renklere sahip olmasının nedenlerinden biri de bu mu? İŞLER Gravurün ekonomik renk graınerine karşı bir tepki olabilir bir bakıma. Bir konuşmanızda "Yöresel, tarihsel, mitolojik, nostaljik öğelere yer yok benim sanatımda" demiştiniz. Sanatınızda sizin için onemli olan nedir? İŞLER Benim için görünenlerden çok bilinenler önemlidir. Gorunen nesnelliği yansıtmak tavrım belli bir dönemde, figuratif çalışmalarım surecinde kapattım sanıyorum. Bugun için daha çok içsel ve dışsal gerçekliğin birleşiminden oluşan yeni bir sentez geçerli benim için. Belirli bir toplumsal hareketlenmeden elkilenme ve bunu resrainize vansıtmamz soz konusu degil mi? 60 YIL ÖNCE Cumhuriyet 3 Ocak 1929 Camm Sadi Bey, haksız mtyız?. Hıç fılan ve J'alan dururken Necati Bey Adlıye vekilı olur mu?... Ertesi gun (Yeni gun)de ınlişar eden makalem bu yolda hareket eden ekseriyetı dehşetli surette hırpalıyordu. Ekseriyet bundan yeni bir mes'ele çıkararak guya meclisi tahkir ettiğım iddiasıyla benı sigaya çekmek ıstedı. İsmet Paşa hukumetı Jırkaya gelerek îsıifasını vermek vesilesıyle idare eltiği vaziyetin guzel bir blançosunu yaptı. Bu mukabil taarruz karşısında şaşalayan ekseriyet İsmet Paşaya; dahi tasvibmi aldıktan sonra kararımızı ıcra eımek lazımdır. İş bıttığı zaman .\ecati Beyı bütün yuzu ve bütün gozleri ile gulen bir azim ve iman siması halinde gormuş idim. O sima benim dimağımda nakşolunmustur. Secatı isıni geçtimı derhal gözumde le delicap güle gule ölümü göze alıp yurüven o şen, tatlı sima canlanır. YL'NUS NADİ bırakınakta hayır ve selâmet vardır, ve nihayet bu kapının açık bırakümasında hiç bir Teşkilâtı Esasiye Kanununun yirmı beşinci maddesı muzakere tehlike yoktur. Meclis daımıdir, ve millet olunuyordu. Bu madde leşrıi ınlihabatın, yanı Mıllet Meclısı daimidır. Fakaı daimî olan meclism âzası milletın sık sık ıktihabatırun bazen Reısi intihaplan ile teceddiıt ederken Cumhurun teşebbüsu ile de tecdit olunabileceğı yolunda bir msanda bu hey'etm en son şeklinin daima milleün umumi hukmu ıhtiva edıyordu. amaline ınutabık olduğu kanaal Teşkilâtı Esasiye encumenmin ve sekinetı hasıl olur. reisi olan bence bu mes'elede, Meclıste bu mes'sle muzakere yani Millet Meclısınin zaman olunurken orıaya garip ruhî bir zaman lecdiden intıhabı halel hâkim olduğuna dikkaı mes'etesinden hal ve mevkıa etmiştık. Malum olduğu uzere hâkım olmak lâzım gelen Reisicumhura bu salâhıyeli prensip şundan ibareıtir: vermek istemıyecek tez dahi Hakimiyet nıılleıındir, ufak veya buyuk her hangi bir şuphe aynı kuvvetle mudafaa olunabilir. Meclısıe bana onünde milleün arayı aleyhtar olarak bu suretle umumiyesine muracaattadır kı hareket edenler goruldu ve yegâne isabet vardır. onların sozleri guruliulu Inühabatın tecdıdı, mevcui meclis yerine yeni bir mectisin, alkışlarla karşılandı. Maddenin lehirı ıçın Encumen reısı olarak yani mılletın en taze Encumen namına vuku bulan kanaallerinı en $on ızhar talebım şiddetle reddedildı edilmiş sekiüerinin gelmesi demektir. Bu kapıyı dauna açık Meaıs arkadaşlarımdan biri yanıma gelerek hem benimle konuşuyor, hem bugun olan maceranın iç yüzünü anlatıyordu. Meğer meclisteki Millet mekıeplerine kayl için hareket ılmî ve vatanî olmaktan müracaatlar dün de devam ziyade siyasi imiş. Meclisin bir etmişlir. tsianbul cihetınde kısmı o zamanki İsmet Paşa halkın kesif buiunduğu hukumetıne tarız eımek ıçın mmlıkalardakı birçok hükumetın de Encumenle mektepler muracaatların kesreli bareber olduğu bu muhim karşısında birkaç şube daha maddede mahsus aleyhtar bir açmak üzere Maarif vazıyet almış imiş, Bu arkadaş idaresinden mualim bana diyordu ki: istemışlerdir. Dığer Başka türlü çaresini mekteplerden dershanesı bulamadık. Hukümetin bu olmıyan mualımlerin tayin ve maddede encumenle bırlıkte ızamına başlanmıştır. hareket edeceğini lahmin ederek Şehrimizdekı mekteplerden bıl'iltizam biz de a/eyhinı bazıları ihzar ettikleri tuttuk. Çıkan gurultülü netice, müsamere programımn meclis ekseriyetinin tsmel Paşa zenginliğı hasebıyle evelki hükümetine ademi itimadını akşam açılan millet izhar eden bir numayişten mekteplerinde derslere başka bir şey değıldir... başhyamamışlar ve mkılabm Benim hayrelle karışık ehemmiyeti ve azameıi Toplumsal yapılanmanın uzantısı Mımar Sınan Üniversitesi'nde öğretim üyesi olarak görev yasükutuma bakarak ınuhaıabım pan Doç. Asım Işler'e göre, resmınde var olan çelışkı, belirsızlik, değişim öğeleri, genelde çok güclu hakkmda izahal vermekle iktıfa ılâve ediyordıı: etmişlerdir olarak hıssettığımiz toplumsal bir yapılanmanın da uzantısı. Bir hatıra Dümuda Neler Oluyvr Millet mehtepleri S'uyork 'ta ganp bir talâk vuku bulmuştur. Zengin bir tacir olan mister "Çester Mur"un Hayır, maksadımız sen saçları son zamanlarda değılsin, Sana iıimadımız dokulerek başı cascavlak berkemaldır. Fakat bizi tahkir kalmışıır. Zevcesı Madam eden biri var. Onun hesabmı, "Rııtmur" mahkemeye Yunus Nadi Beyin hesabmı muracaaıla zevci aleyhine talâk gormek ısteriz! davası ikame etmiştir. Madam Diye bağınyordu. Gunlerden Mur mahkemede demiştir ki: perşembe ve vakit geç idi. İş Zevcımin gıîzel kumral saçlan cumartesiye talik olunarak vardı. Son zamanlarda biı muzakerelere nihayet verildi.... hastalık neticesi olarak saçları İsmet Paşa hukumetı Meclisin tamaınen dokuldü. Zevcim ıtimadına ınazhar ıdi. Ortada yalnız hesabı görulecek ben var başının çıplaklığını örtmek için biiyuk şapka giymekte isede ıdim. Ben ki ekserıyeti şiddetle bununia herkese guliinç muaheze ederken Turkiye olmakta ve birçok kımseler Buyuk Millet Meclısini tahkir alay etmektedirler "Hakim etmış sayılıyordum. Mister Cestermur'a penıka Ertesi gunun cuma olmasından takmasını teklif etmiş. Fakaı Cestermur bunu kabul bılistifade bazı arkadaşlarla etmediğinden talâka Necatı Beyın Keçiörendekı hükmeımiştır. evınde loplandık ve aramızda vaziyeti muıalaa ettik. Benim vazıyet hakkmdakı ızahatıın Sl 'R • • • • • dınlendikten sonra herkes ^..» ı.r..t ln4t,n.k l.«n fikirlerini suylerken Necati: ^S^ tV.; i t h * . «L. Ml.t.l1w.l™ I4J0I,™)». Sözun kısası, dedi, biz Un arkadaşımızı şıınun bunun MrnK [ ı"r I 4 J 0 . ^mhjLm İJSO ihlırasatma feda edemeyiz. MiNOihalui lSJOlJKdn Onun davası bizim davaıruzdır. V « I U K I 13JOI <ndw Yarın meclisıe velevki ekalliyet r lırJr^ılmiajO . olalım, arkadaşımızla beraber Mam.4>n 15.50 . cephe alırız Onun kılma htııu kr. UjO . cmn\Kİıd»r \<c cn *>m M n getinnek isleyeceğın vay halıne Bence bu ışı böylece Buyuk Reisimize arzetmek ve onun
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear