Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER türkçü Değüim!" dedirtecek kadar çileden çıkaran, Türkiye üzerinde istedikleri gibi oynamak isteyen iç ve dış çevreler, Atatürk engeüni ortadan kaldırmadan hiçbir yere varamayacaklarını çok iyi anlamış durumdadırlar. Ne Türklslam Sentezi, ne Suud'un eli, ne Humeyni'nin bitmek üzere olan pili... Bunlar yetmemektedir Atatürk'ü yıpratmaya. Hatta onlann girişimi, Atatürk'ün ne olduğunu, toplumdaki yerini ve etkisini daha iyi ortaya çıkarmıştır. Şimdi bir kayaya çarpmanın şaşkınlığı içindedirler. O halde, uydurma yoluna sapmalı, asılsız şeylerle halkın kafasım yıkamaya çalışmalı, diye duşünmüş olmahlar. Kırk yıldır geriye doğnı sürükledikleri, eğitimsiz bıraktıkları halkın kafasında önce bu uydurma sözlerinin izini bırakmak, sonra da ürününü dermek istiyorlar herhalde... Ama Türk toplumunu tanıtnadıklannı kısa sürede anlayacaklardır. Bu toplum, aklın ve bılımin yolundan döndürülemeyecektir. Atatürk, onlann bu hesaplannın çok üstündedir ve çağdaş yaşamımıza kanşmıştır. ölüsü bile onian susturmaya yetecektir. Bu toplumun önüne düşüp Kurtuluş Savaşı'm kazandıklan sonra, bu savaşm bilincini ve kurtuluşu kökleştirme açısından yaptığı devrimler, sanıldığından daha derine kök salmışlardır. Onu yıpratmak için yola çıkanlar, La Fontaine'in yılanı gibi, bu çelikten kişiliğin (La Fontaine'nin Eğesinin) tozunu yalamış olacaklardır. Şaşkmlıklanndan dükkân dükkân gezmeleri de bir sonuç vermeyecektir. re köy türetilmiş. Anadolu'nun birçok yerinde de bu köylerin ömeğinin bulunduğunu yazan gazeteye göre, buralarda tam şeriat düzeni uygulanıyor. Gazete okumak, radyo ve televizyon dinlemek yasak. 6 cami, ayrıca mescitlerin bulunduğu köyde insanlar hiç çalışmıyor. Imam tarafından yönetilen köye Suudi Arabistan'dan bağışlar geliyor ve gecim onunla sağlanıyor. tş olarak köylüler, çevre köylerdeki Kuran kurslarını denetliyorlar... (Son olarak pazar tatilinin cumaya alınması isteklerine tanık olduk.) Bu köy, toprak satın alınarak ve on uç evli olarak tepeden inme kurdurulmuş. Demek ki yine halkla ilgisi yok bu işin. Yine tepeden inme... Ankara Atatürk Anadolu Lisesi'nde olup bitenleri öğrenci velileri şikâyetle duyunıyorlar. Köyceğiz'de olanın karşısında da yine halk var. O yüzden, halka toz kondurmamız olanaksız. Tepeden inme kurdurulan onüç evlik köyün ononbeş kişisi Türk halkım elbette temsil edemez. Okumuş çıkarcılar kimi holdinglerin çıkarcılan... trticayı körükleyenler, "Halkı dahleylemek nemiz, bikümle vebal bizdedir" deseler, yeri. Ama onu da demezler. Halk böyle istiyor, der, geciştirirler. Halk böyle istemiyor oysa. Tarih boyunca fesi, sarığı, türbaru, Arapçası 290 bin öğrencili 384 ImamHatip Lisesi hepten yukardan gelmiştir. Cumhuriyetle birlikte bunlardan kurtulup bir soluk alan haJka, kurtulduğu cağdışı şeyleri yeniden dayatıyorlar. Ama yukardan beri ve de hep dedjğımiz gibi, elleri böğürlerinde kalacaktır. Işte La Fontaine'in Yüanla Eğesi: Bir yılan varmış, bir saatçinin komşusuymuş; Yılanla komşu olmak da hoş şey degildir ya Ginniş dukkâna, yiyecek bır şey anyormuş; Hiçbir şey de bulamamış; oluı a. Çelik bir eğe bulmuş, başlamış kemırmeye; Kıap hiddetlenmeden ona demiş ki eğe "Cahil yılan, ne yapmak niyetindesin ki sen. Kendinı acaba ne sanıyorsun? Yok mu senin bir parçacık düşüncen? Ne koparabüeceksın ki benden? Çok şey umuyorsan aldaıuyorsun. Şimdi buıun dışlerin kınlacak. Bana zamanın dişi geçer ancak." Cıeri adamlar, sizler için yazılmıştır bu. Hiçbir işe yarama>ınca kafalarınız, Durmadan saga sola çatarsııuz. Nasıl geçınrsınız, mümkun müdur, olur mu, Dişinia bunca güzel esere? TaşOr, demirdi/ onlar; ugraşmayın boş yere. Yılaıüa Eğe.. MAHMUT MAKAL Artık altmış milyona yakiaşıyor sayunız. AJtmış milyon insana her gün haber, bilgi, eğitim ve eğlence vermek isteyen cam, yani televizyon görevini tam yapıyor mu? " N e gezer!" demeden önce, düşünmeliyiz bu konuda. Televizyon, gorevini tam yapmıyor, ama görevinin karşıtını tam yapıyor sanırım. Çünkü TRT yasasımn beşinci maddesinde "Atatürk ilke ve inkılâplannı kökleştirmek, Tıirkiye Cumhuriyetinin çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkmasını öngören milli hedeflere ulaşmayı gerçekleştirmek" denildiği halde, yapılan yayınlarda toplumu çağın gerisine çekmek isteyen bir tutum izlenmektedir: 13 Kasun 1988 günü, Atatürk'ü anma haftası dolayısıyla, TV 2. kanalda, Atatürk'ün, ölümünden 15 gün önce dünya Müslümanlanna verdiği 'mesaj' yayımlandı. Sözde Atatürk bir ara kendine gelmiş ve dünya Müslümanlanna duyurulmak üzere şöyle demiş: "Bütün dunyanın Müslümanları, Allah'ın son peygamberi Hazreti Muhammed'in gösterdiği yolu takip etmeli. Tüm Müslümanlar Hz. Muhammedi örnek almalı ve kendisi gibi hareket etmeli. Islamiyetin hükümlerini olduğu gibi yerine getirmeli. Zira ancak bu şekilde insanlar kurtulabilir ve kalkınabilirler..." me bir YÖK temsilcisinin ve bir tlahiyat Fakültesi emekli öğretmeninin katıldıkları bu oturumda da, iktidar partisini temsil eden milletvekili şöyle dedi: "Hikmet Bayur Eğitim Bakanı iken, Samsun Valisi kendisine bir telgraf çeker. Telgrafta vali, Samsun 'daçarşaf örtünenlerin çoğaldığını ve ne yapüması gerektiğini... sormaktadır. Bayur da telgrafı alıp Atatürk'e gider. Ne yapması gerektiğini sorar. Atatürk, bunun doğal bir şey olduğunu, yapılacak birşey olmadığını belirtir..." Aynı gunlerde TV'de yine bir açıkoturum düzenlendi. Konu ekonomidir ve partilerden temsilciler vardır. Yine iktidar partisi ternsilcisi konuşmaktadır. Kendisinin çizdiği "pembe Türkiye" tablosuna muhalefet temsilcisi 'safsata' dediği için, onu yanıtlamakta ve şöyle demektedir: "Öyle bir Türkiye anlattı ki, ben bu Ulkede mi yaşıyorum diye düşündüm. Oysa her şey çok güzel Türkiye'de. O Türkiye'yi bilmiyor; nereden gelmiş acaba?" Bu pembe tablo öyküsünün yukardaki Atatürk konusuyla ilgisi ne, demeyin. llgisi var: Sen uydur söyle, izi kalır, diye düşünülmesi ve desteksiz a(ma sorumsuzluğu açısından... PENCERE 25 OCAK 1989 Ucuz Şirket CennetiL Yirmınci yüzyılın son çeyreğinde, başını ABD'nin çektiği kapitalizm, üretim gücü bakımından sosyaiist dünyayı gerilerde bıraktı. Sovyetler'in Amerika'yı yakalaması beklenırken ış tersine döndü. "Bilimsel ve Teknolojik Devrim'ie birlikte atılıma geçen ABD, AT ve Japonya, Üçuncü Dünya'nın bütün kayr;aklarını sömüren sistemi yoğunlaştırdılar. Sermayenin yükselişi, politikada "yem tutuculuk" ya da "neo liberalizm" diye adlandırılan akımı çeşitli ülkelerde değişik yöntemlerle uyguladı. İngiltere'de demokratik çerçevede, Türkiye'de askerı darbeyle yürürlüğe giren yeni dalga, sanayileşmemiş ülkelerın belini büken sonuçlara doğru toplumlan sürükledı. 1990'lara doğru yeni liberalizm, amacına ulaşmıştır; kapitalizmin anaç ülkeleri daha güçlüdür; "Zenginler Kulübü" ile "Üçuncu Dünyat'mn arasında çelişkili, ama, bütuncül bir ilişkiler yumağı oluşmuştur. Kapitalıst pazar, genişlemiş, yükselmiş, yoğunlaşmıştır; Uçüncü Dünya ülkelerıne verilen borçlarla gerçekleşen bu hedefe vanldığında. çoğu yerde "sosyal devlet" ilkesinin de rafa kaldırıldığı görülüyor. Türkiye de bunlardan biridir. * 24 Ocak 1980 Kararları, işte bu kapsamda alınmıştı; yürütülebilmesi için bir askeri darbeye de gerek vardı. 12 Eylül, yeryüzü ölçeğinde yayılan "yeni liberalizm"in ulkemizdeki askeri uygulamasıdır. Genelde ekonomilerin militarizasyonu denilen işlem ordu gücüyle gerçekleştirilmiştir. Yaklaşık 10 yıl uygulandıktan sonra bugün sonuçları çarpıcı biçimde ortaya çıkmıştır. Yeni tutuculuk Türkiye'de başarılı olamamıştır; önce Evren'in lıderliğındeki "cunta" yönetimiyle, ardından Özal liderliğinde "vesayet demokrasisi" ile yürütülen uygulama, ekonomıyı derin bir bunalıma sürüklemıştir. 1980'ler Türkiyesi'nde "dısa açılma" diye adlandırılan ve "aitematifsız" diye tanıtılan "model"in temelde ikr ayağı var: 1) Ucuz emek... 2) Dışsatım. "Ucuz emek" işadammın elinde sermaye birikimi demektir. Hesaba göre bu birikım, atılgan işadammın yatırımlarma yol açacaktı; dış satım "süreklı devalüasyon'ia sağlanacaktı; bir yandan dış ödeme dengelerı düzelecek, öte yandan yatınmlar da yükseldi mi, ekonomi düze çıkacaktı. Hesap tutmadı. 1990'a doğru Türkiye denn bır ekonomik bunalıma sürüklenmiştir, Kimse bu gerçeğin üstünü örtemiyor, kaygılar gün geçtikçe büyümektedir. • Ne var kı bu kaygılar belki de yersizdir, belki de hesap tutmuştur. Nasıl? Yeni liberalizm veya Özal modeli, amacına ulaşmıştır. Bugün Türkiye'de tekelcilık gemı azıya almıştır. Büyükler küçükleri yutuyorlar. Türk parası "pul"a dönüştüğü için "ucuz emek cenneti" artık "ucuz şirket cenneti"ne dönüşmüştür. Sürekli ekonomik depremde zora ve dara düşen şirketler "kurtarılıyor." Ancak bu kurtarma, ya Ozal hanedanının aracılığıyla ya da daha büyük ve yabancı şirketlerce gerçekleştiriliyor, "Kurtarma" ile "özelleştirme" de atbaşıdır. Bir yandan devlet, elindeki kamu kuruluşlarını satmak yolunu yeğliyor; öte yandan yabancı sermaye "ucuz sırket cenneti"nüe daha şımdiden reklam, halkla ilişkiler, basın piyasasını tekelleştiriyor. Yeni liberalizm, Türkiye için yalnız ekonominin militarizasyonu sonucunu doğurmadı; "gayri millileşme" sürecinin başladığını gazeteler yazıyorlar, demek ki Özal yönetimi "tarihsel misyori'una doğru yürüyor. • En iyisı, Türkiye'yr'toptan satmak. devlet yönetimini deyabancılara "yap, işlet, devret" formülüyle ihale etmektir. Bu yöntemle "dışa açılırız" ve "sisteme entegre" oluruz; "sömürge ekonomisi" bizim nemize yetmez? Bugünlerde, yani ekonomi çıkmaza girdikce gericilik (irtica) olaylan arttı. Ankara'mn Atatürk Anadolu Lisesi'nde edebiyat öğretmeni derslerde Çag nasıl atlanır? Toplam altmış milyona yaklaşan bir seyirci kit ilahi okutuyor, felsefe öğretmeni Abdülhamid'i Meclis'ten türban kullanunıru getiren yasa çık lesine sahip büyülü camın ya da aptal kutusunun, övüyor, Ingilizce öğretmeni türbanla derse geliyor. mıştır. TV'de Atatürksüz Çanakkale Savaşı belge aslı astan olmayan, kanıtsız, tutarsız yayın yapma Köyceğiz'de ImamHatip Lisesi öğrencisi Atatürk'sel gibi gösterilmiştir. Üniversitede Inkılâp Tarihi sı, kutulu adına çok yakışsa da Atatürk'ün ema ün maskıru ve büstünü kınyor. Ama nereden kayokutan Profesor "Atatürk'ü saptırmak bir şereftir" netini devralan gençliği ve de toplumun her kesi naklanıyor bütün bunlar? Hemen söyleyelim: Halktan değil, kadrosunu ona göre kuran yerlerden; lidiyebilmiştir. Ayasofya'yı müze yaptı diye, Mec mini üzmektedir. Atatürk ne diyordu: "Ben, manevi miras olarak se müdünınden, eğitim raüdüründen, müftüden. lis'te bir milletvekili Atatürk'e saldırmıştır. Cumhuriyet ve TBMM tarihinde ilk kez, cuma namazı hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış düs Ne diyor Köyceğiz'in ANAP'lı, DYP'li ve SHP'li tur bırakmıyorum. Benim manevi mirasım bilim ilçe başkanları: "Gericiliğin Köyceğiz'de egemen için Meclis'te oturuma ara verilmiştir. Çok alametler belürdu diyerek, sıralayalım olup ve aküdır.... Benden sonra beni benimsemek iste hale geldiğini, bunda Köyceğiz İlçe Milli Eğitim yenler, bu temel mihver üzerinde alal ve ilmin reh Müdürü ile ImamHatip Lisesi Müdurünün ve müfbitenleri: tunün büyük sorumluluğu olduğunu, bunlann Köy"Atatürk'ün Müslümanlara mesajı" yayımlan berliğini kabul ederlerse manevi mirasçılanm olur ceğiz'den temizienmesi gerektiğini..." bildiriyorlar. lar.." dıktan kısa bir sure sonra da TV'de türbanla ilgili 7 Ocak 1989 tarihli Hürriyet Gazetesi'nin yazdıTürk halkını susturarak, Atatürk'ü ve Atatürkbir açıkotunım düzenlendi. Siyasal parülerin, üniversite öğrencilerinin, resmi Dil Kunımu'ndan geç çülüğü saptırarak, gercek Ataturkçüleri "Ben Ata ğına göre de, Istanbul'da Pendik yakınlannda hüc Toplumu aptal yerine mi koyuyorlar? ARADABIR OKURLARDAN izleniyordu; çünkü bu ulkede yaşayan insanlann dış dünyaya açılması sağlanıyordu. O küskün ve sert Sovyet tavrı değişiyor, îşte bir yılı daha bitirip yeni kabuğunu kınyordu. Endişe bir yıla girdik. Bakalım bu ile karşılanıyordu; acaba yeni yıl bizlere neler getirip sosyalist düzenin temelleri mi neler götürecek? Bunu hep sallanıyordu. Gorbaçov>un birlikte göreceğiz. ülkesine getirdiği yenilikler Kapımızjm eşiğinden giren bu yanında, dünya banşına yıü karşılamaya tüm insanlık sağladığı katkılar, nükleer hep birden, hep bir elden silahları azaltma girişimleri hazırlandık. Hep birlikte onu dünyada yıhn adamı eğlendik, coştuk ve bu yılı yapıyordu. karşıladık. Hemen aklıma bir Bu yıhn diğer bir özelliği de düşünce geliyor burada; "Filistin Halkmın Yılı" keşke diyorum, bu insanlık olmasıydı. Sonunda kunılan dünyadaki barışı, huzuru, Filistin devleti, Amerika ve mutluluğu sağlamak için de Israil dışında tüm dünyada böyle çalışsa... İnsanlann sevgiyle karşılanıyordu. Daha birbirlerini sömürmesine izin sonra Amerika da gerçeği vermeden, eşit ve özgür görüyor, FKÖ ile doğrudan kalmak, özgür kılmmak için temaslara geçiyordu. Böylece hep bir elden çaba gösterse. bir kere daha büyük güçlere Bu düşünceler bir yana geçen karşı sefer kazanıhyordu yıla şöyle bir göz atalım. dünyada. Bunun ilk ömeğini Neler oldu geçen yıl? Türk miüeti Kurtuluş Savaşı Savaşlann, kavgalarm, ile vermisti. Bunlar dünya haksızlıklann, insanın için umutlu gelişmelerdi. Peki dünyayı ve kendini yok dünyada bütün bunlar etmek girişimlerinin binbir olurken ülkemizde neler ömeğini yaşadık geçen yıllar. oluyordu? Ülkemiz için aynı Ozon tabakasının delinmesi, umutlu gelişmeleri söylemek insanın doğayı kirletmeye ise çok zor. ANAP iktidarı 5. artan bir şekilde devam yılmı doldururken enflasyon etmesi, baskıcı toplumlann uzay hızıyla yükselmiş, diğer toplumlan sömürme zamlar birbirini izlemiş, girişimleri, ırk ayrımlan. dolandıncılık, kapkaççıhk Bunun yanında geçen yıl, almış yürümüş, irtica uçak kazalarmın çok oluşu, hortlamış. Atamızın su baskınlan, kasırgalar ve kemiklerini sızlatırcasına Ermenistan 'daki büyük laiklik hasır altı edilmiş. deprem dikkati çeken Basmın işlevi değişmiş, isçi ve felakeüerdi. köylü yalnız btrakıhnıstır. Öte yandan SSCB'deki Burada şu sonı aklınıza açıklık politikası, umutla ve gelebilir hemen: Hiç mi endise ile izleniyordu. Umutla olumlu gelişme olmadı bu ulkede? Olumlu gelişmeler vardı tabii ki... Orneğin "Davos Ruhu" TürkYunan dostluğu sayılabilir. Filistin konusundaki kararlı tavrınuzUmarım bu yeni yıl bütün bu kötü şeyleri bize unutturur. Her şeye rağmen ülkemden ve dünyadan umutluyum. Her şey insanlann refahı için barış içinde gerçekleştirilecek. C. TANER DOÖAN Ancak son günlerdeki açıklamalar bunun hiç de böyle olmadığını ortaya koymaktadır. Egemenliğin kayıtsız şartsız ulusun olduğu bir düzende, eğer bir Başbakan ortaya çıkıp da "Ben Allah'tan başka kimseye hesap vermem. Allah'tan başka kimseden korkmam diyebiliyorsa orada ulus egemenliğinden söz edilemez". FUAT GUNER Milli E. Bakanlığı Emekli G. Eski yüm kötülüklerini yeni Müdürlerinden yıl unutturur İstanbul'un Anadolu yakasında, Kadıköy'e çok yakın, Çamlıca eteklerinde 400 dönümlük, yemyeşil bir alan. içinde tarihsel değeri olan iki yapı: Adile Sultan Kasrı ve Abdülaziz'in dinlenme ve av köşkü. Her ikisi de 1850'lerden kalma. Cumhuriyetin ilk yıllarında Adile Sultan Kasrı yetimler evi olarak kullanılmıştır. 1927'de zamanın Eğitim Bakanı Mustafa Necati burayı çocuk prevantoryumuna dönüştürür Ertesi yıl bir prevantoryum binası daha yaptırır. 1949 yılında bina eklerle büyütülür. Yine bu yıl, Eğitim Bakanı Saffet Arıkan'ın 1938'de yapımını başlattığı, ancak 2. Dünya Savaşı ve ekonomik koşullar nedeniyle bitirilemeyen Sanatoryum hizmete girer. Hayırsever bir vatandaş, İhsan Mermerci, 1954'te yapılanlara bir yenisini daha ekler. Boylece Validebağı Kurumu, öğretmen ve öğrencilerin tüberküloza yakalanmaları halinde, onlar için bir sığınak, bir iyileştirme yuvası olarak uzun yıllar hizmet verîr. Hastalıkları iyıleştırmenin çok önemli bir konu olduğu, ama insanlan hastalıklardan koruma girişimlerinin daha da önem taşıdığı artlaşılmaya başlandıktan sonra Sağlık Bakanlığı'nın koruyucu hekimlik çalışmalarına da temel oluşturacak olan sağlık eğıtimikavramı Milli Eğitim Bakanlığı'nca 1970liyıllardabenimsenmeye başlandı. Bir yandan illerde sağlık eğitimi merkezleri açılıyor, bir yandan da Validebağı'nın olanakları dikkate alınarak, burasının hem sağlık eğitimi hizmetlerine kaynak olacak, hem de eğitim toplumuna sosyal hizmetler sunacak biçimde ve nitelikte örgütlenmesi planlanıyordu. işte 1973 yılında Validebağı'nda Sağlık Eğitimi Hastanesi bu düşüncelerle yaptırılıp hizmete başlatıldı. Ozellikle yatılı bölge okullarına öncelik verilerek, her dereceben okullarırnıza okul sağlığı hemşıreleri atamak gerekiyordu Bu hemşireleri yetiştirecek sağlık meslek lisesi de 1974'te Validebağı'nda eğitim ordusuna katıldı. 7 Kasım 1978 gün ve 16456 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Validebağı Toplum Hizmetleri ve Sağlık Eğitimi Kurumu Yönetmeliği'nin 6. maddesinde, daha başka hizmet alanları da yer alıyordu: Örneğin, bilimsel, psikolojik, sosyal ve tıp ağırlıklı yepyeni bir rehberlik, araştırma ve rehabilitasyon merkezi, bir yaşlılar dinlenme ve bakımevi, bir öğretmenevi, o güne değin yararlı hizmetler vermiş olan tarım ve hayvancılık döner sermayesiyle destekli çalışmalar yapmak üzere bir beslenme eğitimi ve üretim merkezi, bir kreşyuva ve anaokulu... Kırk yılı aşkın süren durağan hizmet anlayışından, 1970'lerden sonra birdenbire canlı, devingen bir sağiık eğitimi ve sosyal hizmet amacına yonelme eylemi, 12 Eylül'le birlikte Validebağı'nı harcama eğilimlerine yol açtı. İlk işleri olarak buraya boş, kullanılmayan ve de elden çıkarılmasında yarar olan "bir arazi parçası" görünümü kazandırmak için tarım ve hayvancılık döner sermayesi ortadan kaldırıldı. Aşağı yukarı 1000 yatak kapasitesine ulaşan Validebağı kuruluşlarının et, süt, peynir, yağ, yoğurt, yumurta, her çeşit meyve, sebze gereksiniminı karşılayan döner sermayenin çağdaş inekçilik, tavukçufuk ve tarım birimleri, araç ve gereçleri yıkılıp parçalandı. Döner sermaye alanı içinde konukevi olarak kuflanılan Çamlı Köşk denilen sevimli küçük yaptnın ne camı çerçevesi kaldı, ne radyatörleri, ne su boruları! Bu yıkım ve kıyıma Milli Eğitim Bakanlığı yalnızca seyirci kalmadı; üstelik onayladı. Hemen arkasından, öğretmeniyle, öğrencisiyle, eğitim toplumunun biricik sağlık eğitimi ve sosyal hizmet yuvasına el koyma, Milli Eğitim'le ilişiğini kesme girişimleri başlatıldı. Önce YÖKüniversitelerdekı marifetleri vetmezmiş gibi Validebağı'nı almak istedi. Yoğun başvurular üzerine, Cumhurbaşkanı olayı durdurttu. Şimdi de Marmara Üniversitesi Rektörü. eski eğitim bakanlarından Orhan Oğuz'un yeni cumhurbaşkanlığı seçımini beklediği söylentileri iyiden iyiye yaygınlaşmaktadır. Bu satırların yazarı, gerçi M. Eğitim Bakanı ile ayaküstu konuyu görüşme fırsatı bulmuş, bakanın, "Validebağı'ndan zırnık bile vermeyeceği" olumlu yanıtını almıştır. Ancak, el koyucuların bakanı aşmaları halinde ne olacaktır? Bu durumda, eğitim kesimi adına ilgililerden ileriye dönük ve güvenilir bir yanıt beklemek hakkımızdır sanıyoruz. Ülkemizde eğitim ve öğretim hizmetleri alanında güçlü ve etkili bir kamuoyuna gereksinmemiz açıkça görülüyor. Öğretmen örgütlenmeyecek; emeklisi suskun köşesine çekilecek; bunların, yılların emeği ile kavuştnkları ve kavuşma özlemini taşıdıkları olanaklar birer ikişer ellerinden alınacak. Sonra da içeriksiz öğretmen övgüleri, öğretmen günleri, haftaları! Hadi canım sen de... • En seçkin göz sağlığı uzmanları# En modern cıhazlar • Ayrıca A.B D. den getirtilen ultra modern lazer donanınıı # Görme özurlüleri görme nuruna kavuşturma çalışmaları# Cornıa nakli • Her tür göz hastalıkları tedavisi # Düzenli goz muayene ve kontrolleri.. Gözleri Validebağı'nda Egemenliğin ulusta olduğu bir sistemde herkesin hesap vermek ve korkmak zorunda olduğu bir güç varsa o da ulustur. Ya Meclisin Cenel Kurul da ulus adına bu yetkiyi Salonu 'nda büyük ve parlak kullanan Meclistir. Gücünü harflerle "Egemenük Kayıtsız Meclisten alan iktidar, Meclise Şartsız Vlusundur" sözleri yazıhdır. Her fırsatta, Mecliste hesap vermek ve ondan korkmak zorundadır. Yoksa bu bulunanlara kimin adına orada sistem kral Tann'dan başka bulunduklannı onlara kimseye hesap vermez anımsatmak amacmdadır. düzeninden başka, yani Hiç kuşkusuz ki uluslar saltanattan başka bir şey egemenliklerini etterine değildir. geçirebilmek, kendi yazgılan üzerinde soz sahibi olabilmek "Bir hükümet iyi midir? Kötü için tarih boyunca çok müdür? Hangi hükümetin iyi mücadele etmişlerdir. İşte veya kötü olduğunu açıklamak ulusumuz da kurtuluş savaşıyla için Hükümetten amaç nedir? hem bağımsızJığım sağlama bunu düşünmek lazımdır. atnacı ile dış güçlere karşı Hükümetin iki hedefi vardır. mücadele vermiş hem de Biri miüetin koUanmasını ve egemenliğini ele geçirebilmek ikincisi milletin refahmı temin amacı ile saltanata karşı etmek. Bu iki şeyi temin eden mücadele etmiştir. Bu nedenle hükümet iyi, edemeyen mücadelenin başındaki kişiler kötüdür." Zaman, Atatürk 'ü saltanatça vatan haini ilan anlayan ve O'nun düşüncelerini edümişler, b'lüme mahkum benimseyenlerin uyanık olma edilmişlerdir. Böylece zamanıdır. Türk toplumunu egemenlik hakkuıı Tann'dan geri götürme çabaianna dur aldığmı kabul eden ve deme zamanıdır. Çağdaşlık AUah 'tan başka kimseden görüntüsü adı altmda sunulan korkmayan, AUah'tan başka ilkeltiklere karşı uyanık kimseye hesap vermek olmalıyız. durumunda olmayan mutlak ZONGULDAKTAN yönetimden kurtulunmuş oldu. Bır tarih öğretmeni Bir de ulusa hesap verilir \ NECMETTIN BÜYÜKKAYA'YI İnsanlık onurunun korunması savaşımından ayırdedilişinin 5. yılında saygıyla anıyoruz. İNSAN HAKLARI DERNEĞİ DİYARBAKIR ŞUBESİ DEKORA5YON NEOIETTİN BÜYÜKKAYA Diyarbakır Cezaevi'nde >itirdik seni ama direnişlere açan yüreğin ölmedi, bir gül gibi büyüdü ytireklerimizde. MYAZİ ASLAN, HÎKMET ATA. YUSUF ANDİÇ, VEDAT AYDEV, MUSTAFA DAĞCI, NEStH DOCA>, tSFELNDlYAR EYYT'BOĞLl. HASAN FİSLİ. ERDEM GE>CAN, ÖZGÜR GENCA.N, MUSTAFA GÜRBÜZ. BEDRETTCN GITTVDEŞ. FETHÎ GÜMIŞ. BAK1R CSANÇ, REFtK KARAKOÇ. ZEKİ K.4RATAŞ, OSMAıN KARAVİL. MUSTAFA ÖZER, FATtH SALIK, SALİH ŞtMŞEK. ŞAKİR TUTAL. ÜMTT USLAN, MEHMET VüRAL. HALUK YTLDIZH.4N, MEHMET YÜCEL, VEYSl GLHAL, REŞAT TUNÇ, MEHMET EMtV KARDEŞ ANMAGUNU Biricik oğlumuz, kardeşimiz ve dayımız üniversite son sıruf öğrencisi, bölge futbol hakemi BAYRAMPAŞA GÖZ HASTÂiNESİ Tel S^6 65 80 ÇAGIAM POÜKIİNİĞİ Tel 131 "5 56 GUNAY ER' 25'inci bahannda kaybedişimizin tam 4'üncü senesi. Onun acısmı ve yokluğunu hiçbir şey şideremezse de, bugün (25 ocak çarşamba) Üsküdar Çiçekçi Camii'nde saat 15.30'da dostları ile buluşup, kabri başında olacağız. (Dogum 21 Ocak 1960 ölümu yok ki) Dosya No: 1989/60 Adresi: Gençlik Kürk Deri Güderi Den Sanayii ve Ticaret Limited Şirketi'ni temsilen Mesut Atay SSK Konak tesisleri A Blok No: 205 Konaktzmir Yukarıda isim ve adresi yazılı bulunan Gençlik Kurk Deri, Guderi Deri San. ve Ticaret Lim. Şirketi alacaklıları ile konkordato akdetmek uzere hâkimliğimize 16.1.1989 tarihinde müracaat etmiş bulunmaktadır. İlan olunur. 16.1.1989 İZMİR 2. İCRA TETKİK MERCİİ HÂKİMLİĞİ'NDEN SİNAN ER ve AİLESİ AYIN EN ÇIPLAK GUNU babamın benden intikamıdır! FRANZ KAFKA buket uzuner •:i»nuı