28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
16 OCAK 1989 EKONOMİ CUMHURİYET/11 TÜRKİYE'den Demireelikte ihracat atağı ANKARA (ANKA) Demirçelik ürünleri ihracatmın hızlt bir artış göstererek geçen yılın ilk 10 ayı için 1.1 milyon doları aştığı, ithalatm ise çok ENİS BERBEROĞLL daha düşük bir artış ANKARA Turban özelleşgösterdiği ve demirçelik dış tirmesi kilitlendi. Turizm Bankaticaretinde meydana gelen sı'run mali bünyesinin zayıflamaaçığın kapanma noktasına sı uzerine YPK kararı ile özelleşgeldiği belirlendi. Ocaktirme kapsamına alınan 6 arazi ekim dönemleri itibarıyla, bankaya geri \eriliyor. Turban demirçelik ürünleri ihracatı Turizm Anonim Şirketi'nin özelgeçen yıl 1987'ye göre leştirmeye mulkıyet sorunlan buyüzde 72.7'iik bir artış lunan işletmelerle başlaması hagösterdi ve 1 milyar 142 Hnde operasyonun başartya ulaşmilyon dolara ulaştı. ması olası gorülmüyor. Demirçelik ürünlerinin Türkiye'nin toplam ihracatı Teletaş, Netaş ve Ansan'daki içindeki payı da yüzde hisse devirlerî ile USAŞ satışı bir 8.4'ten yüzde 12.6'ya yana bırakıhrsa, 4 yıldır suren yükseldi. Aynı dönemler özelleştirme çalışmalarında ağıritibarıyla, demirçelik lık Çitosan ve Turban'ın sauşa ürünleri ithalatı ise sadece hazır hale getirilmesine \eriliyoryüzde 16.3'lük bir artış du. Turizm Bankası işletmeciligösterdi ve 1 milyar 340 ği faaliyetlerinin birbirlerinden milyon dolar oldu. aynlması öngörülüyordu. Turizm alamnda faaliyet gösteren işletmeler ve arsaların yeni bir anonim şirket çatısı altında toplanması ve özelleşürmenin bu şirket araeılığtyia gerçekleştirilmesi planlanıyordu. İZMİR (A A) tzmir'de meyve ve sebze fiyallarındaki aşırı arlış üzerine, hale uğramadan semt pazarlarına sebzemeyve indirilmesini önlemek amaayla kontroller yapıldı. tzmir Büyukşehir Belediye Başkanlığı yetkililerinden alınan bilgiye göre zabıta ve hal müdürlükleri, defterdarlık ve bölge trafik müdürlüğü ekipleri, semt pazarlarına mal getiren araçları kontrol ettiler. Kemalpaşa Torbalı kavşağmda yapılan denetimler sonucu, irsaliye, üretici ya da pazarcı belgesi bulunmayan 9 kamyondaki yaklaşık 75 ton sebze ve meyve hale indirildi. Arsalar, gittigeldi Özelleştirmeden sorumlu Toplu Konut ve Kamu Ortaklığı İdaresi teknisyenleri Turban dosyasını açtıklannda önemli iki sorunla karşı karşıya kaldılar. • Mal varlığı olarak sayılan turizm işletmeierinin hemen tamamında mülkiyet sorunu vardı. Hazine'ye veya ozel idarelere ait bu tesislerin işletmeciliği banka tarafından yurutulüyordu. Ancak bunların satışı mülkiyet değişikliğini zorunlu kılıyordu. • Bankanın İstanbul ve Ankara'da geniş arsaları bulunuycrdu. Ne var ki banka yonetımı bu arsaların ozelleştirme kapsamına alınmasına karşı çıkıyordu. Özelleştirme teknisyenleri bu sorunlara bir çare olarak "paket satış" yöntemini onerdiler. Başka bir deyişle turizm tesislerini işletmecilik haklarını devralacak yabancı yatırırnlara "hediye" olarak uzerinde yeni tesis inşa edebilecekleri arsalar da satılacaktı. Banka yonetimi ile yurütülen pazarlık sonuç vermeyince taraflar YPK'ya ayrı ayrı görüş sundular. YPK'nın 27 Eylül 1988 tarih ve 88/9 sayılı kararı ile kurulan "Turban Turizm AŞ"nin ana sozleşmesi 28 Kasım 1988 tarihinde Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'nde yayımlandı. YPK, ağırhğını Toplu Konut ve Kamu Ortaklığı İdaresi teknisyenleri lehine kullandı ve arsalar da şirket mal varlığına katıldı. Bu kararla mal varlıkları 27 milyar lira duzeyinde hesaplanan Turban'ın satışı için yabanc: turizm evleri ile pazarlık kızıştı. Ancak Turizm Bankası'nın 1988 performansı ozelleştirme çalışmalarına sürpriz bir engel çıkardı. Banka yaklaşık iki yıldır kısa dış borçlanma ile turizm sektorunü fınanse ediyordu. ÖzeiIikle yeni kredileri nedeniyle giderek anan bir mali yuk altına girdiği belirtıliyordu. Banka hakkındaki Yüksek Denetleme Kurulu raporunda da "mali >apının güçlendirilmesi" gereğine işaret edili\ordu. Bu gelişmeler ışığında harekete geçen banka yonetimi, YPK'ya başvurarak ozelleştirme kapsamına bırakılan gjyri menkullerini geri istedi. 1112 milyar değerindeki bu arsalann özellikle Arap yatınmcılara banka tarafından satılmasını ve gelirin sermayeye eklenmesini onerdi. YPK, Toplu Konut veKamu Ortaklığı'nın muhalefetine karşın arsaları bankaya geri verme kararına vardı. Böylece Turban ozelleştirmesi sadece mülkiyet hakları yönünden sorunlu 22 tesisle sınırlı kaldı. Toplu Konut ve Kamu Ortaklığı teknisyenleri bu gelişme ile yabancı yatırımcıların ilgisinin azalacağı inancındalar. Turizm Bankası yonetimine geri verilen ve YPK karannda "gavri menkuller" olarak anılan arsalar şoyle sıralanıyor: "İstinje arazileri, Kuçüksu tesisleri, Carlton Oleli arsası, İstanbul kongre Sarayı arsası. Sait Halim Paşa Valısı, Kavaklıdere arsası." Turizm Bankası'nın özelleştirilmesi kilitlendi Vanuatu EKONOMİ NOTLARI ve Kongo OSMAN ULAGAY sermayesi Sanayi Yatırımının Türkiye'de Dayanılmaz Önemi ANKARA (Cumburiyel Bürosu) Yabancı sermayede İran ve Suriye'nin atağı surüyor. Türk pazarında çalışan İran sermayeli şirketlerin sayısı 134'e, Suriye kokenli şirkellerin sayısı da 76'ya yükseldi. Bu arada 1988 yılında Vanuatu ve Kongo'nun da Turk pazarında yabancı sermaye yatırımına yoneldikkri gözlendi. İran sermayesi son yıllarda başlattığı atakla şirket sayısı açısıııdan Federal Almanya'dan sonra ikinci sıraya oturdu. Federal Alman yatırımcıları 167 şirket aracılığıyla 102 milyar lira tutarında yabancı sermaye getirdiler. Buna karşılık iran 134 şirket aracılığıyla 13 milyar lira tutarında bir yabancı sermaye girişi gerçekleştirdi. Yabancı sermaye yatırımlarında ilgi çekicı bir gelişme Vanuatu ve Kongo sermayesinin Türk pazarına girmesi ile yaşandı. Yabancı konsorsiyumlar çerçevesinde Vanuatu 350 milyar lira, Kongo 900 bin hralık sermaye girişi sağladılar. Değerli hocam Prof. Gülten Kazgan, "Para ve Sermaye Piyasası" Dergisi'nın kasım sayısında yer alan bir yazısında, kendi yönetiminde yapılan bir araştırmanın bazı sonuçlarını açıkladıktan sonra şu yargıya varıyor: "Önümüzdeki yıllarda ihracat artışını salt var olanı daha yoğun kullanarak gerçekleştırmek olası değıldir. Buna yeni kapasitelenn yaratılması, yeni sanayi dallarının kurulması da kaynaklık edecektir. Eldeki verilere göre 1980'li yıllarda yeni sanayiler pek kurulamamış, daha çok var olanların tevsii ve modernleştırilmesi bir mıktar yeni kapasıte yaratabılmiştır. Endişe vericı olan şudur: Bugün Türkiye'yı yönetenler ihracat artışını ve sınai mamul ihracatındakı artışın öneminı sürekli vurguladıkları halde, yeni sanayi dallarının kurulmasını, yeni kapasıtelerın yaratılmasını hiç önemsememektedır. Ekonomideki olağanüstü ıstikrarsızlık ve belirsizlik bir yandan, yüksek faiz hadleri diğer yandan yatınmı olanaksızlaştırmakta, ihracatın kaynağının getişmesinı engellemektedir. Buna var olan kapasitelerin seferber edilmesinin geldiği güç noktalar eklendığinde. ihracat için tehlike çanlan çalınıyor demektir.'' Prof. Kazgan'ın yönettiği araştırmanın sonuçları, dışta rekabet gücu olan buyük imalat sanayn firmalarının kapasite kullanım oranlarının yüzde 92'lere çıktığını; kapasite kullanımı yüzde 5865 arasında kalan orta ve küçük firmaların dış pazarlarda rekabet gücü kazanması için ise sermaye, teknoloji. örgütienme gibi sorunlarının öncelikle çözümlenmesı gerektiğini ortaya koyuyor. Yam olaya neresınden bakarsak bakalım, ihracatta yeni bır atılım için Türkiye'nin imalat sanayiindekı üretım kapasitelerini genişletmesi ve modernleştırmesi gerekıyor. Bu ise imalat sanayiınde yeni yatırımları gerektırıyor Türkiye'de 1980'den bu yana "ihracata yönelik sanayileşme" stratejisinin şampiyonluğu yapıldı, ama ihracata yönelik yeni sanayi kapasitesi yaratılması olayı üzerınde fazla durulmadı. İlk aşamada mevcut kapasitelerin dış pazara satış yapması öngörüldü. Daha sonra da yeni kapasitelerm yaratılması olayı, fazla teşvik de edılmeden ozel sektörün kendi tercihlerine bırakıldı. Bu arada. "Önemli olan üretmek değıl satmaktır", "Üretımi herkes yapar, zor olan pazarlamadır" gibi ilginç görüşlenn epeyce yaygınlaştığı dönemlerden geçtık. Kurulu kapasıtelerı iç pazar yerıne dış pazara yönelmeye zorlama yöntemı sayesınde Türkiye, sanayi malları üretiminde hatın sayılır artışlar sağladı. Özelükle tekstıl gıbı, konfeksıyon gibi, demirçelik gibi alanlarda ihracata dönük üretım kapasıtesını arttıracak yatırımlar da yapıldı. Türkiye'nin ihracatmın milli gelırine oranı bu süreç içinde yüzde 3'lerden yuzde 20lere doğru tırmandı. Türkiye, bazı geleneksel tarım ürünleri dışında, hemen hiç ihracat yapmayan bir ülke konumundan bugünkü konumuna geldi. Türkiye bu ıhracatçılığı öğrenme sürecmde çeşitli sıkıntılar cekti. toplum olarak oldukça ağır bır bedel ödemek zorunda kaldık. Bu noktaya gelmek cok kolay olmadı Bu doğru, ama Pro*. Kazgan'ın da haklı olarak belirUığı gibi. ışin asıl zor tarafı şimdı başlıyor. Türkiye'nin artık mevcuî üretım kapasıtelenyle ve yalnızca tekstıl gibi demirçelik gibi korumacılığın en yoğun olduğu alanlara yüklenerek ihracatını arttırması pek mumkun değıl. Kaldı kı bu geleneksel alanlarda bile teknolojiler hızla değişiyor ve Türkiye'nin dış pazarlarda rekabet edebılmesı ıçın bu yenilıklere ayak uyduracak yeni yatırımları yapması gerekıyor. Demek kı işın başı yatırım, yeni teknolojılere. yeni alanlara yatırım. Yalnızca "ihracata yönelik sanayileşme" sloganının lafta kalmaması için değıl, ıc pazarın ıhtıyaçlannın daha verimlı ve daha ucuz üretimle karşılanması, enflasyona köklü çözüm getırilmesı için de önde gelen şart bu. Son dönemde, son on yıl içinde bunu başarabilmiş ülkeler yok mu? Var. Nasıl yapmışlar? Yöneleceklerı alanları bılinçli bir şekilde saptayarak. bu alanlara yatırım yapılmasını planlı bır anlayışla teşvik ederek, kaynakların bu alanlara akrnasını gereğınde banka ststerrune doğrudan rrHidahaleyle sağlayarak bu ışi başarmışlar. Bunu başaran Asya ülkelerinın çoğulcu demokrasilerle yönetilmedıği belkı doğru. ama sanayi yatırımlarını demokratik bır plan çerçevesınde, belli hedeflere yönlendirmenın. kaynakları uretken yatırımlara yöneltmenin, çoğulcu demokrasi içinde de pekâlâ mümkün olduğunu düşünüyorum. Türkiye'nin halen içinde bulunduğu asırı belirsizlık ortamında, ozel sektörün cıddi yeni yatınmı düşünebılmesi için bilinçli bir rehberliğe. inandırıcı orta vadelı hedeflere ve bu hedeflerie uyumlu tesvıklere ıhtıyacı var. Son alınan kararlarla ihracatın üıetım aşamasında teşviki yolunda ilk adımların atılması kuşkusuz olumlu. ama bu tesvikler, hedefleri belli bır genel stratejınin cerçevesi ıçıne oturtulmadığı sürece Türk sanayiinın gerekli yatırım atılımmı yapması kolay görünmüyor Biz vakıt kaybederken, bu çerçeveyi çoktan çizmiş ülkeler yatırım atılımlarını sürduruyor, dünya pazarlarındakı yerlerinı alıyorlar. lzmir''de sebzemeyve operasyvnu TPAO'mm 1989 hedefi BA TMAN (AA) Türkiye Peırolleri Anonim Ortaklığı (TPAOJ, bu yıl Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerine 90 yeni kuyu açacak. TPAÖ bu yıl çahşmalarını Çukurova bölgesi ile Diyarbakır, Adıyaman, Nusaybin, Batman, Siirt ve Hakkâri'de yoğunlaştırdı. Bu bölgelerde toplam 90 kuyuda, 190 bin metre sondaj yapacak olan TPAO, sismîk araştırmalar sonucunda bu kuyularda kaliteli petrol damarlanna rastlama umudu taşıyor. Özellikle Hakkâri'nin kuzeybatısında geçen yıl yapılan sondaj çalışmalarınm geriye kalan bölümünün tamamlanması için önümüzdeki günlerde kuleler yeniden kurulacak. TUSIAD, 1950'li yıllardan bu yana "bır tek kıiometre" uzatılmayan demiryolu ağlarının, geniştetılip modernlestirilmesini istiyor. TUSIAD öiıce demiryolu' dedi Türk Sanayici ve İşadamlan Derneği'nin hazırlattığı bir raporda, 1950'li yıllardan bu yana demiryoluna yatırım yapılmadığı hatırlatıldı ve demiryolu taşımacılığına öncelik verilmesi istendi. Ekonomi Ser>Ui Türk Sanayici ve İşadamlan Derneği (TÜSİAD), demiryolu taşımacılığına önem vcrilmesini istedi. Demiryolu taşımacılığının teşvik edilmesiyle yurtiçi taşımacılık maliyetlerinin düşeceğini, karayolu taşımacılığınm gerektirdiği ıthalat faturasının da küçüleceğini vurgulayan TÜSİAD, kitle taşımacılığının da geliştirilmesi gerektiğini belirtti.TÜSİAD tarafından hazırlaulan "AT ve Türkiye'de llaştırma Sektörii / L'yumla tlgili Sonınlar" konulu rapor yayımlandı. Raporda, Türkiye'de yolcu taşımacılığının yüzde 94"ünün, yük taşımacı yuk bir bolumünun Cumhunyetlığının da yüzde 90'ının karayo in ilk yıllarında. çok kuçük bir böluyla gerçekleştirildiğine dikkat lumunun de Osmanlı doneminde çekilerek bunun da ürunlerin ma yapıldığı hatırlatılan TÜSİAD raliyetlerıni arttırdığı ve trafik kaza porunda, 1950'li yıllardan bu yalarının büyük boyutlara ulaşma na yeni demiryolu yapılmadığına sına yol açtığı belirtildi. dikkat çekildi. "Cumhurivet döKarayoluna alternatif olarak neminin ilk \ıllannda hazırlanan demiryolu ve deniz yolu taşıma bütçelerde karayollanna göre öncılığına önem verilmesi onerilen celik verilen deminolu laşımacıraporda. demiryolu taşımacılığı lığı, daha sonraki yıllarda giderck 1 nın getireceği avantajlar şu mad önemini kajbetmiştir" denılen raporda, demiryollannın teknolojiye delerde belirtildi: • Taşımacılık maliyetlerini dii ayak uyduramadığına, çoğu zaman lokomotiflerin hızlarının şiirür. • Turizm potansiyelinin en ge 1020 kilometreye kadar düştüğüniş şekilde kullanılmasına yardım ne dikkat çekildi ve "En hızlı trenlerle ımavi iren) Ankaraİstanbul cı olacaktır. • Karavolu taşımacılığının ge arası yaklaşık 8 saatte alııtabilrektirdiği ithalat faturasının kıi mekledir. Avrupa'da ise aynı mesafe 34 saatte alınabilmekle. hızlı çülmesine yardımcı olur. • Uzun dönemde sağladığı hiz trenlerde ise söz konıısu sııre 2 saate kadar inebilmektedir" demlmetlerin maliyeti düşük olur. di.Raporun sonuç bölumünde şu TÜSİAD raporunda, Türkiye1 gorüşlere yer verildi: nin demiryolu ağırun AT standart• Karayollarındaki yuk hafiflarına göre "son d«rece" yetersiz olduğu, karayolu ağının da ancak letilerek yük ve yolcu taşımacılığı yüzde 30'unun AT standartlanna Av rupa'da olduğu gibi, büyuk öluygun bulunduğu belirtildi. Tür çüde demir ve deniz yollarına akkiye'nin demiryolu ağmın çok bü tarılmalıdır. • Demiryolu taşımacılığı teşvik edilmelidir. Böylece hem yurtiçi taşımacılık maliyetleri düşecek hem de karayolu taşımacılığının gerektirdiği ithalat faturası belli ölçüde küçülecektir. • Gerek şehir içi ve gerekse şehirlerarası taşımacılık konularında yetkı tek elde toplanmalıdır. • Turistik bölgelerde turistlerin daha uzun kalmalarımn teşviki için toplu taşımacılık araçlarında fiyat indirimine gidilmelidir. • Mevcut devlet karayollan, otoyol ve bolünmüş yol projeleri realize edilerek AT standartlanna çıkarılmalıdır. • RoRo gemileriyle taşımacılık teşvik edilmelidir. • Demiryolu taşımacılığı Batı1 daki standartlanna ulaştırılmalıdır. • 100'den fazla sayıdaki firmanın uluslararası karayolu taşımacılığj alanında faaliyet göstermesi, maliyetleri son derece yükseltmiştir. Bu nedenle ekonomik olmayan çok sayıdaki şirketin birleşmeye teşvik edilmeleri gerekmektedir. • • • ; Avrupa ve Türkiye'de demiryolları Yizaiçufflu (1000 km<) Fransa f.Almanya ingıltere jtalya isoanya Portekiz isviçre Hollanda Danimarka Türkiye Elektrikstz Elektrikli Toplam Km. 23 056 16.067 12.516 6.995 6.513 3.145 Km. 11.583 11.433 4.154 9.073 6.208 Km. 34.639 27.490 16.670 16.068 12.721 3.603 2 986 2.817 2 471 10.328 Otoy'ollar ve köprü geliri 4NKAR.4 (A A) Köprü \>e otoyol gelirleri, geçen yıl bir önceki yıla göre 30 •nilyar lira artarak toplam ?0. / milyar liraya ulaştı. Edinilen bilgiye göre htanbul Boğaziçi Köprüsü'nün geçen yılki 'oplam geliri 60 milyar 457 milyon 958 bin lira olarak %erçekleşti. Köpruden bu mrede 50 milyon 985 bin 142 araç geçiş yaptı. Temmuz ayında hizmete \iren Fatih Sultan Mehmet Köprüsu ise 1988 yılı sonu tibanyla 3 milyar 525 nilyon 250 bin lira gelir •>etirdi. Geçen yıl şletmedeki dört paralı otoyol ise 16 milyar 977 "nilyon 508 bin lira gelir çetirdi. 547 248 244 301 504 92 41 40 43 780 15 976 2.971 1.841 458 199 567 2.272 9.737 ŞİRKETLERDEN HABERLER TL RK Dış Ticaret Bankası A.Ş.'nin (Dışbank) Orhan Aydemir'den boşalan yönetim kurulu başkanlığı gore\ine Turkiye Iş Bankası'nın genel müdür yardımcılanndan Adnan Safa Şengolge atandı. 1935 yılında doğan Şengolge, 1959 yılında İstanbul Universitesi Hukuk Fakultesi'nden mezun oldu. Adnan Safa Şengolge. evli ve iki çocuk babası olup, Ingilizce bilmektedir. AKSİGORTA Genel Müdıırlüğune vekâleten Ercan Mutlu getirildı. 1.1.1989 tarihi itibarıyla bu goreve atanan Mutlu. evli \e iki çocuk babası. Ercan Mutlu Ingilizce biliyor. gerçekleştirerek 1987 yılına gore \uzde 13.4'lük bir artış gösterdi. 1989 yılı için 40.000 adet oto satışını hedefleyen Renault'nun 1988 yılında toplam Türkiye pazarındaki payı da r o 1.1 artarak 37.3'e çıktı. KOMİLİ Grubu, 1988 yılında toplam 38.6 milyon dolarlık ihracat gerçeUe>tirerek Akdeniz ulkeleri arasında "en büyük >ı\ı yağ ihracatçısı" olma niteliğini korudu. Komili'nin ihracatında en buyuk payı. markalı bitkisel sıvı yağlar oluşturuyor. Aynı erup ıçmde yer alan Komiii Kımya'nın yağ asitleri ihracatı da aynı dönemde 7 milyon doları aştı. ABD mallarııııiî çoğu kalitesiz WASHINGTON (AA) ABD Ticaret Bakanı William Verity, Amerikan yapımı malların çoğunun kalitesinin dünya standartlarının altında kaldığını bildirdi. Verity, Amerikan askeri modernizasN on doneminin de sonuna gelindiği göruşünu savundu. Verity, Ticaret Bakanlığı'nda düzenlenen ihracatın teşviki konulu konferanstaki konuşmasında, ABD'nin dünya pazarlarında rekabet gücünün arttınlmaması halinde "ikinci sınıf iilke" konumuna duşecekleri uyansında bulundu. Reagan'ın başkanlık görevini Bush'a 20 ocakta devretmesiyle birlikte emekliye aynlacak olan Ticaret Bakanı Verity, Amerikan askeri modernizasyon doneminin, bu alanda yapılacak çok az şey kalması nedeniyle sonuna yaklaşıldığını söyledi. Verity, Reagan yonetimi sırasında daha cok Amerikan askeri gucünün arttırılmasına önem verildiğini, bu amaca ulaşılmasıyla birlikte, askeri alandaki çalışmaların giderek azaldığını beürtti. 199O'lı yıllarda ekonomik savaşların giderek azaldığını belirt•i.l990'lı yıllarda ekonomik savaşların çok daha fazla önem kazanacağını kaydeden Verity, Bush'tan 1990'lardaki ekonomik savaşlara, yanı uluslararası ticarette kıyasıya rekabete hazırlanmasım istedi. Verity özetle şunları soyledı: "1990'larda Bush yönetimi için en önemli konu dış ticarel ve ABD'nin bu alanda dünyanın bir numaralı gücü stalüsünün nasıl sürdunileceği olacaktır. İhracatın teşviki ve arttırılmasından >anayım. Bunun da nedeni çok basit; çünkü ihracal, ABU'yi, Amerikan imalat sanayiini ve hizmetler sektorunu. uluslararası pazarlarda yeniden rekabel edebiiir hale gelmeye zorlavacaktır." Reagan'ın Ticaret Bakanı Verity'den itiraf: Gümrükte yeni yıl operasyonu ANKARA (AA) Gumrük Taşra Teşkilatı, Türkiye'nin dış ticaretindeki gelişmelere paralel olarak yeniden düzenlendi. Antalya. Gaziantep ve Malatya'da 3 yeni gumruk başmüdurlüğu kuruldu. Böylece, gümruk başmudürluğü sayısı Türkiye çapında 14'e yükseldi. 8 ilde de yeni gumrük mudurluğu oluşturuldu. Bazı gümruk müdürlükleri de ihtisaslaşmaya yönelik girişçıkış günırükleri olarak bolümlendi. Malıye ve Gumruk Bakanlığı'nın söz konusu düzenlemelere ilişkin yönetmeliği, Resmi Gazete'de yayımlandı. Antalya gumrükieri başmüdürlüğu aracılığıyla yat ve turizm ağırlıklı gümruk işlemleri yerinde ve daha hızlı y ürutülecek. Gaziantep gümrükleri başmudürluğü ise Habur İskenderun arasında yeni bir kontrol halkası oluşturacak. Malatya gumrükieri başmudürluğü de Doğu Anadolu Bolgesi ile iç bolgelerdeki gümjükler arasında bağlantı sağlayacak. Bu arada. yeni duzenlemeyle Kahramanmaraş, Sakarya, Bolu, Manisa, Bilecik ve Gaziantep Çobanbey'de yeni gümruk müdürlükleri kuruldu. Ankara Ulus'ta da bedelsiz ithalat yolcu işçi gümruk müdürlüğü oluşturuldu. Yeni duzenlemeyle Türkiye çapında gumruk müdürlükleri sayısı 151'eyükseldi. Gümruk müdürlükleri, İstanbul, Ankara, Izmir. Mersin, İskenderun, lzmit, Bursa, Trab/on, Edirne, Habur vcGurbulak ile yeni kurulan Antalya, Gaziantep ve Malatya'dakı başnıudurlüklcre bağlı oiarak çalışacaklar. Aliağa'ya Suudi ilgisi AMKARA OJBA) Petkim ve Alıağa rafinerisinin Arap sermayesine açılma çalışmaları hıziandırıldı. Devlet Bakanı Kâzım Oksay, ' 'Özelleştirme planı içinde Aliağa Rafınerisi de var. Önümüzdeki günlerde bu konuda çalışmalar yapılacak" dedi. Toptu Konut ve Kamu Ortaklığı tdaresi'nden bir üst düzey yetkili, "Bizim için Suudi sermayesi ya da Batı sermayesi diye bir şey yok. Özetleştırmede herkes bizim için eşittir. Suudi sermayesinin Aliağa ve Petkim 'e sıcak baktığını biliyoruz" dedi. ECZACIBAŞI Topluluğu'nun ana kuruluşlarmdan Eczacıbaşı Uaç Sanayi ve Ticaret A.Ş.'nin ilaçserum\ eteriner bolumlerinin geleneksel "yıllık satış toplannlan" bugün başlıyor 20 ocak tarihine kadar sıırecek toplantılar IzmırÇe^me Altınyunus Oteli'nde yapılacak. Toplantıda ürunlerin genel pazar durumları. uç yıllık pazar paylannın değerlcndirilmesi. urun \e rakip urun bilgisi, RENAl'IT 1988 yılında 44.019 1989 tanıtım etkinlıkleri tartışılacak. adet otomobil satışı rUlUKOpl *n4t»2. 117 21 15 makinaları ^ / ' M ^ Çukobirlikhe özelleştirme ADANA (Cumhuriyet Güney İlleri Bürosu) Çukobirlik Genel •kurulu'nda, birlik ve birliğe bağlı kooperatiflere ait gayri menkullerin satılması yolunda yönetim kuruluna yetki verildi. Yönetim kurulunun aldığı bu yetkiden sonra hükUmetin Çukobirlik 'i özelleştirebileceğine dikkut çekildi. 3. Dünya, otomobilde yaya kaldı Ekonomi iertisi ABD ve Japonya'da geçen yıl rekor duzeyde olomobil satışı gerçekleştirildi. Brezilya, Yugoslavya ve Güney Kore gibi ülkelerin otomobil ihracat hedefleri tutturulamadı. Yapılan açıklamalara göre geçen yıl ABD'de 10.6 mılyonu otomobil olnıak üzere 15.8 milyon adet taşıt satıldı. Bu, 1986 yılında gerçekleştirilen 16.4 milyon adetlik rekor satışlardan soııra, ABD otomobil sanayiinın en başarılı yılı olarak değerlendiriliyor. 1987'de de 14.9 milyon adet otomobil satışı yapılan ABD'de, en fazla satışı 3.64 milyon adetle General Motors gerçekleştirdi. Japonya'da da 1988'de rekor duzeyde taşıt satışı ve ithalatı gerçekleştirildi. Yapılan açıklamaya göre geçen yılki taşıt satışı bir önceki yıla göre yuzde 14.4 oranında artarak 4.97 milyon adede, otomobil ithalatı da bir önceki yıla göre yuzde 35.5 oranında artarak 17 bin 135 adede ulaştı. Japonya'da en fazla taşıt satışını Honda yaptı. 1988 yılında 150 bin adet otomobil ihracatı hedefleyen Yugoların üreticisı Yugoslavya, yılın ilk 10 ayında ancak 28 bin otomobii ihraç edebildi. Ford Festiva otomobilleri üretip ihraç eden Güney Kore geçen yıl 480 bin adetlik ihracat hedeflemişti. Güney Kore 10 ayda ancak 353 bin adet otomobil ihracatı gerçekleştirebilirken, Volksvvagen Fox'ların ihracatçısı Bıezilya'nın 80 bin adetlik hedefinin ancak 50 bin adedi ilk 10 ayda gerçekleşebıldi. Yine Üçüncü Dünya'nın otomobil ihracatçılarından Malezya ise 80 bin adetlik hedefine karşılık 10 ayında hiç otomobil ihraç etmedi. Bu arada Volksvvagen, Fiat, Peugeot, Renault veVolvo tarafiiidan başlatılan çalışmalar için yıllık 8.2 milyon dolarlık harcanıa yapılacak. Projeye birçok Avrupa unıversitesı dc katılacak. DOVIZ KURLARI Dövızın Cınsi 1 ABD Doları 1 Avustralya Doları 1 Avusturya Şılını 1 Batı Alman Markı 1 Belçıka Frangı 1 Danimarka Kronu 1 Fın Markkası 1 Fransız Frangı 1 Hollanda Florını 1 Isveç Kronu 1 İsviçre Frangı 100 Italyan Lireti 1 Japon Yeni 1 Kuveyt Dınarı 1 Sterlın 1 S Arabıstan Rıyalı Dövız Ahş 1842.66 1595 74 143.28 1004.72 47.97 258.89 433.57 294.35 890.81 293.79 1178 17 136 90 14.57 6488.23 3274 40 491 45 Dovız Satış 1846 35 1598 94 143 57 1006 73 48.07 259.41 434.44 294.94 892.60 294.38 1180.53 1 37 17 14.60 6501 23 3280.96 492.43 16 OCAK 1989 Efektıf Alış 1842.66 1568.61 143 28 1004.72 47.15 258.89 426 20 294.35 890.81 298 79 1178 17 134 57 14 32 6377 93 3274 40 483 10 Efektıf Satıs 1865.00 1615 09 145 02 1016 90 48 56 262 03 438 83 297 92 901.62 297 35 1192 45 138 56 14 75 6566 90 3314.10 497 40 kfi
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear