24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
U OCAK 1989 KÜLTÜRYAŞAM CUMHURÎYET/5 İSMAIL GÜLGEÇ MUZİK FİLİZ ALİ HAYVANLAR Genç ve taze bir kadrodan 6 4 Werther' ve Don GiovannF HVerther'in bestecisi Jules Massenet'nin müziğinin her bir ölçüsü, her bir müzikal cümlesi, sözleri ve duygu yoğunluğunu dengeler nitelikte. Massenet'nin bu güzel müziğini genç ve taze bir kadro yorumluyor. Geçen mevsimden bu yana sahnelenen Mozart'm "Don Giovanni" kadrosunda da gözle görülür bir gençleşme söz konusu. Romanüzm nedır? Ay ışığında ya da mum ışığında fısıldanan a$k sözcukleri mı? Yoksa fırtına, yağmur, çamur demeden duyguların gırdabına kapılıp kırlarda, ormanlarda çılgınca dolaşmak, sonra da verem olup genç yaşta 61mek rai? Romantizm, Avrupa'yı 19. yy'nin ilk yarısında kasıp kavuran ateşli bir hastalık da olabilir. Bu hastalığm bir adı da "bireyin öıgürlügü"dur. Fransız ve Amerikan devrımleri, Napoleon'un carüandırdığı ulusal bilinç patlaması. endustri devrimi ve oria smıfın guç kazanması, romantizm salgınını yayan etkenlerdi. Goethe, Schiller. Beethoven, Byron, Keats, Shelley, Puşkin, Lamartine gibi romantikler, "kişinin özgiirlıiğü", "bireyci ruhun yücelülmesi". biçimciliğin, stilizasyonun boyundurduğundan kurtulmanın peşindeydiler. Goethe'nın "Die Leiden des jungen Werthers" "Genç Werther'in Acıları" adlı romanı 177080 arasında Almanya'da ortaya çıkan "Sturm und Drang" hareketinin en etkili eseriydi orneğin. Burada kahramanımızın kişiliği, bireysel gelişimi, bireysel delikanlıları' gibi kızlı erkekli gruplara gerçek amacın ne olduğu bir turlü anlaşılamayan bir sahne trafiği çizmiş. Grubun biri bir de bakıyorsunuz kararlı adımlarla kulisten sahneye girip, hızlı hızlı merdivenleri çıkmaya başltyor, maksat besbelli bir yere ulaşmak; ama o da ne? Yarı yolda karar değişııriyor insancıklar ve gerisin geri donup kuliste gözden kayboluyorlar. Bu ve buna benzer amaçsız gıdıp gelmeler eserin genel anlamına kaıkıda bulunmadığı gibi dikkati dağıtmaktan başka bir işe de yaramıyor. Eserin bestecisi Jules Massenel'nin (18421912) Werther ıçın varatuğı müziğin her bir olçusu, her bir müzikal cumlesi, sozleri ve duygu yoğunluğunu dengeler nitelikte. Massenet'nin bu güzel müziğini genç ve taze bir kadro yorumluyor. 5 Ocak 1989 akşamı profesyonel opera sahnesine ilk kez bir başrolle, Charlotte rolvıyle çıkan mezzo soprano Şebnem Kartal, gerek sesinin yumuşak ama dolgun nitelikleriyle, gerek muziği hiç hatasu yorumlaması>la, ama en onemhsi Charlotte'a hayat vermesiyle. onu yaşatmasıyla dikkati çekmeyi başardı. MSÜ Devlet Konservatuvarı'nın Opera Bolumu'nu geçen yıl bitiren bu genç yeteneğimize Charlotte'u oynama şansı verilmesi de ayrıca ovulmeye değer bir davranış opera yonetimi açısından. 5 ocak akşamı VVerther'i tenor Cemalettin Kunıgiillü canlandırıyordu. tkinci perdeden sonra gerek ses gerekse sahne yumuşaklığı bakımından açılan Cemalettin, sesini seyirciye taşıyacak nefes desteğıni zaman zaman yitırmese çok daha bütunluğü olan bir yorum çıkarabilecek nitelikleri olan bir tenor. "Werther"in genç kadrosunda Sophie'yi canlandıran Gülgun Özyiğit, Albert'i canlandıran Sedat Öztoprak ve Schmidt'i canlandıran Timur Doğanay'ı da ortaya koyduklan temiz yorum dolayısıyla kutlamak isterim. Orkestrayı 1988 mevsiminde yeni görevine başlayan Alman Genel Müzik Direktörü Alexander Schvvink yönetiyordu. Amator tiyatro veya halkevi koşuliarında belki kabullenilebilecek başansızhktaki dekorları Patricia Patrick gerçekleştirmışti. Şanda Zıpçı'nın tumuyle pastel renkler seçerek yarattığı kostümlerin asıl amacı eğer dikkat çekmemek idiyse, amacına ulaştığı söylenebilir. Gerçekten de kostümler hiç mi hiç dikkat çekmiyordu. Geçen mevsim sahnelenen Mozart'ın "Don Giovanni" operası, 198889 mevsimınde de temsillerini başarıyla sürdurmekte. "Don Giovanni" kadrosunda da gozle görulur bir gençleşme söz konusu. Masetto'yu yeni mezunlardan Ali İhsan Onat canlandımor. Donna Anna 'yı Gülgez AlUndağ, Donna Elvıra'yı yine gençlerden Sema Tüzun. Zerlina'vı da Nursel Öncül yorumluyorlar. Her uç soprano da nitelikli sesleri ve sahne estetıklerı ile parlayan sanatçılar. Ancak hiç kuşkusuz daha çok prova ile partilerini daha kusursuz ve müzikal yorumlayacaklar ve sahne rahatlığı kazanacaklar. "Don Giovanni" operasının gerek sahne yumuşaklığı ve tipleme, gerek reçitatiflerin anlaşılırlığı, gerekse Mozart muziğinin Turkçe sozlere rağmen vurgulamalarını ve müzikal cümlelerıni bozmadan yorumlayabiier. tek kişisı Leporello rolundeki Suat Ankan idi. Don Giovanni'yi ise her zamanki ustahğı ile Ayhan Baran yorumluvordu yine Istanbul Devlet Opera ve Balesi Massenet ve Mozarth sergiliyor KİM KİME DUM DUMA Ati. &#*> VYerther'ln genç kadrosundan Werther ı canlandıran tenor Cemalettın Kurugullu sesını seytrcıye taşıyacak nefes desteğıni zaman zaman yıtirmese çok daha bütünlüğü olan bir yorum çıkarabılecek nitelikte bir sanatcı. arayışlan, bireysel çıkmazlan, bireysel acılan, bireysel duyguları butun gucuyle yaşama ve ölume yon veriyordu. İstanbul De\lei Opera \e Balesi'nde bu me\sim ilk kez sahneye konan "\Verther" operasının rejisinde Werther'in, Goethe'nin, "Sturm und Drang"ın ya da romantik akımın özelliklerinin ufacık bir belirtisinı bile bulmak olanaksızdı. Sahnede kararsızlık ve amaçsızhk hukum surmekteydi. Sanatçılar, her koyun kendi bacağından asılır özdeyışine sımsıkı sarılmışlar; kimi gerekmedikçe hiç kımıldamamayı seçmiş, kimi de kendine gore bir tipleme yaratarak oyunun durağanlığına azıcık da olsa bir kıpırtı getirmişti. Iki sarhoştan biri olan (Johann) Ahmet Öncül, sahnedeki yumuşaklığı \le derhal dikkati çekerek, küçuk "Kameo" rolüne renk katmayı başarıyordu orneğin. Gerçı, rejisor Gürçil Çeliktaş sahnede hareket olsun istemiş; 'Charlotte'un kız arkadaşları', 'kasabanın P İ K N İ K PİYALE MADR.4 ( fflZLI GAZETECt HECDETŞEIS ABIM P£ e'ÖZALTıNA .. AHN âiMi Rt/M AMA BDECEK 4222 ÇİZGtLİK KÂMÎL MASARACI ANKET DEFTERİ Mrat n TrflcoHdfc İstanbul Devlet Senfonı Orkestrası'nırı geçen hatta sonu konserini Yunanlı şe1 Karolos Trikolidis yönetti. Konserlerin solisti ise ünlu piyanist İdil Biret'ti. İdil Biret hafta sonu konserindeydi Yılbaşından birkaç gun önce annesini kaybeden İdil Biret, önceden programlanmış konserlerinı hiç aksatmadı. 6 ve 7 ocak giinleri İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası ile Edward Grieg'in op.16 La minor Piyano Konçertosu'nu yorumlayan İdil Biret, 7 ocak cumartesı akşamı ozel bir konserde Beethoven Liszt'in 5. Senfonisi'ni çaldı. İdil Biret'in hayata bakışı oldum olasıya gerçekçidir. Bir de pozitif enerjiye inanır, insanın onune geçemeyeceği olaylar karşısındaki tavrının negatif enerjiye dönüşmesine kesinkes karşıdır İdil. Zamanın akışı içınde yaşamla ölumun sadece bir yer değiştirme olduğuna inarur. Böylece hem kendine hem de çevresine huzur ışınları yansıtan sanatçı, bir yandan da yaşamı ve yaşamın vazgeçilmez bir parçası SİÜN k\H tH tifâl f t H t e f «Ibft ? îtıçvL bir hoyat. Jİîıtl lÖN tNöİİYİlfc MZ/NIZIN KİıRrAJ 0U>U6UNU PinSANlZ NE YAPARSINU ? Hi^bir s,«y. BtR KADINOA AKA İH ÖMMÛ 0Z£LtlM£R ? Puribt, İnsan stvj&ıyte dc\u olmobinı. BH BİJUJK HATANI1 ? İn ayrı ^venmem.çol*. iyjmber oluşiim MKfOe VAŞAMAK ^TERDİNİİ ? Tabıı kı IH bCVPİ&lN»! UÖRAŞ Kırlorda çıtek toplumok,,k.cJebekleH«. sakaiaşmuk.. iH ? Yaşamııı değiştiği yerde olan sanatı çok ciddiye alır. Surekli arayış içinde olan idil Biret'in, Grieg Piyano Konçertosu yorumunda ilk dikkati çeken yenilik, sanatçının piyanodan elde ettıği tonun volumundeki artış oldu. idil Biret fizik gucün, akılla ve akıllıca çalışarak kazanılabıleceğini kanıtlıyordu boylece. İsıanbul Devlet Senfoni Orkestrası'nın hafta sonu konserlerini Yunanlı orkestra şefi Karolos Trikolidis yönetiyordu. Programın ilk parçası, 1956 doğumlu genç Yunanlı bestecı Hristo Samaras'm "Metamorfoz" adlı senfonik yapıuvdı. Hristo Samaras'ın bu eseri antik çağların muzığinden çağrışımlarla yüklu, atmosferik bir çalışmaydı. Konser, Jan Sibelius'un op.82 Mi bemol major 5. Senfonisi ile sona erdi. ulkemdc. 14Y1F mz ? Puygusall.ğım. AtK Ml PARA Mi ? Aşk, aşk ve yine a%k. MK>I£6İNİl ? Cftllat. AĞAÇ YAŞKEN EĞÎLİR KEMAL GÖKHA* GLRSES Türk müziği ve çokseslilik SERVER ACİM "Çokseslilik, başka başka seslerin, teorik uvgulamalar ve kompozisyon bilimi doğrultusunda, üst üste istif edilmeleri) lc elde edilen cümlelerin bir anda ve bir arada çokseslendirilmelerinin devamı süresince oluşan çoksesli atmosfer ve boylesine bir atmosferin mevdana gelmesine imkân sağlayan tınısal dokudur. Bugune dek bizde gereğince anlaşılamamış olan bu çoksesli doku, esere sınırsız bir anlatım gücu ve hayal etme zenginliği ka/andırmakta, yani bir bakıma hav'atın kendisini, çağdaş doğrultuda sirageleşürerek sanata dönüşturmektedir" diyor Cevad Memduh Altar "Muziktc Neden Çokseslilik?" başlıklı yazısında. Türk muziğinin çoksesli bir yapıya bürunmesi konusunda Sarper Özsan ve Ruhi Ayangil'in görüşlerini aldık. Sarper Özsan, teksesli ve makamsal Türk müziğinin bunyesınde çokseslendirilme olanağı olup olmadığı yolundaki sorumuza karşılık Turkiye'de bu sorunun artık aşıldığını ve Türk müziğinin çokseslilik çemberinı kırdığını, bugun artık bu müziği eski haliyle yapanlar veya yapma düşuncesinde olanların giderek azaldığını belirtti. Herkesin karınca kararınca bir şeyler yapmaya, yeni sesler Ruhi Ayangil katmaya, çokseslilik ve orkestrasyon denemeleri vapmaya çalışnğını soyleyen Özsan, onon beş yıl oncesinde ise boylesi çalışmaların özellikle TRT çe\ relerinde çok tepki doğurduğu, bugun ise artık bu çemberin kırılmış olduğu duşuncesınde. Ruhi Ayangil ise Turk müziğinin kendi bunyesinden çıkacak bir çoksesliliğin olabileceğini Saadettin Arel ve Rauf Yekta Bev'in so>lediğini, Rauf Yekta Bey'in bu konuda bir örnekleme yoluna gitmemesine rağmen S. Arel'in Uşak Sonatin, Kurdili Hicazkâr İkıli gibi çalışmalan olduğunu, bununla beraber bu çalışmaların insaıılara olumlu veya olumsuz yonde belli bir fikir verebilecek duzeyde olmadığını belirtti. Halk muziğinin çokseslendirilmesinde kullamlan sistemler \e sonuçları konusunda ise O/san'a göre K. İlerici'nin bulduğu dortlu sistem, Turk muziği repertuar^ en ınce aynntılarma varana dek incelenerek bulunmus bir sistem olduğu için Turk muziğinin bünyesine çok uygundur. Ayangil ise dörtlu sistemin muzik duygusunu havada bıraktığı volundaki eleşurilere katılıyor. Özsan ise i>i kullanıldığı takdirde bu sistemle yapılan çokseslilik çalışmalannın hem modern bir tınıya sahıp olacağı hem de halkın kulağına çok aykırı olmadığı kanıstnda. Ayangil ise şunları soyluyor: "Bu çalışmalar halk bazında pek talep arzetmiyor. Korolarda halkın teksesli olarak çok iyi bildiği birtürkü dortsesli veya başka bir yapıya burunduğu zaman buna tepki doğuyor" Sarper Özsan ve Ruhi Ayangü'den TARİHTE BUGÜN MIMTAZ 11 Ocak 19S* 'DE SUSÜM, ÜHLİJ ASKER VE SİYASErçi MURİ OOUKEB. S6 YApUOA ÖLMÛÇTV. 19OZ 'OE HAR.P OKULU 'NU THtMAMUrAN NURİ 8EY, HAGEKBr OKPuSU'NA K54T/LAU GÖNÜLIMLER. A/SASlUM YBR ALM/ŞTT. PAUA GEUÇLIK Y/LLARtNOA MUSTKFA fZEMAL 'LE BAŞUYAU bOSTLUĞU, ÖMGlJNÜU SONUHA OEĞlN Su&MÜŞ , BİBUKT1E TKASLUS VS ÇANAlC KALE SAVAÇLARI'NM &UUJNMUÇ7U .CONKgAy//eı ÇAS' StRASlNPA YA&1LANAN NU&İ BEY, BUUUN , YILlAR SONGA "CONk£/S'S.OYAOINI AlMlÇTl. KU&TULUŞ SAVAŞl"MA DA IC4T1LAN UNUI A£K££, İ92.3 YILINPAU gAÇLiy^KAK KÜrAHVA VE &A2IAMTBP MİLLBTVEICrU./Si rAPM/Şn. MURı &EY, 8lü SÛRE OE, MUSTAFA /CEMAL'İN Pe£TE£tyL£ tUJIUSLAH "SG&S££r CUMHUKİYeT FIRKASt"NlN ĞEMEL. S.EId£ETE.ISlJĞİHİ ÜSTtEfJMtÇTI'.. Solda, Afahirk re LHku'yle. inr ptomokul şet,»Hs'y«Je• CONKBAY/RI KAURAMANIARINDAN.. Sarper Özsan Ayangil ise ça£daş Turk muziği bestecilerimn turkü çokseslendirmelerıni özgün birer besteci çalışması olarak goruyor. Balkanlar'daki çalışmalar konusunda ise Özsan, "Bu ülkelerde folklorik her tıirlu değere özen göslerilmiştir. Bu nedenle baştan beri halk muziklerinin geliştirilmesi, daha ileri bir seviveye çıkanlması, daha buyiık boyutlar içinde orlaya konması önde gelen polilikaları olmuştur. Bu ulkelerin halk muziklerinin yapısi üçlü sis 60 YIL ONCE CumhurİYet temle çokseslendirilmeve daha uygun olduğundan bu sislemi kulnamzedı Dahıyı azam Aptulhak lanmıslardır" şeklınde, Ayangil ise fiamit Beym müııefikan "Balkanlar'da ulkemizde göremeİstanbul meb'usluğu'na intihap dtğimiz ölçüde geleneksel evrenedilmesi muhakkak sel büıiınlugun sağlıklı bir gelişi Münhal İstanbul meb'usluğu addedılmektedir. mini izlevebiliriz." diyerek düşün intihabı bugun Darülfünun Bir gazeteci arkadaşımız geçen celerini dile getirdiler. konferans salonunda gun buyuk Şair Aptulhak Boyle bir çokseslilik cahşmasın yapılacakttr. Hamtt Beyı Maçka Palastakı da hangi tur çalgı birleşimlerinin Tarihî rey sandığt diin dairesinde ziyaret etmiş ve şehremanetınöen intihap kullanılması yolundaki sorumuza müstakbel meb'usumuzun karşılık Ozsan ile Ayangil paralel salonuna nakledılmiştır. tahassuslerıni rica etmişıir. duşuncelerde birleştiler. Her iki Salonun dahılı ve hancı Hamit Bey demıştir ki: sine göre "guzel'i yakalamak, ya bayraklarla suslenmiştir. kışanı bulmak hangi noktada Sabahieym Hey'etı tefnşıye Gayet memnun,.. Millete mümkünse besteci istediği çalgı âzalan ıntthap mahalline hizmet edenlerle beraber olmak >ı kullanabilir"di. Ayangil ayrıca giderek rey sandığını muayene benım ıçin çok zevklı bir Feril Alnar'ın "Kanun Konçer edecek ve muhurlıyeceklerdır. şereftir. Aklıma malik olduğum losu" yazdığı ıçin Araplaşmadı Bu defa alay yapmakıan günden, muhafaza edeceğim sarfınazar olunmu^tuı. C.H.E ğını belirtti. zamana kadar Devlet ve Millete 11 Ocak 1929 hizmet etmiye ahteımişımdır. Devlet ve Millet, benim nazanmda bırdir. Devlette Milletindir. Gazı hazretlennın çok lutüfkâr ilti/atlarından pek bahtiyarım. Butun milleıle beraber, meftun ve medyunu şukranlanyım. Smnim itibahyle ihtiyarım. Fakat ben kendimi ihtiyar hissetmiyorum. (giilerek) hâlâ gencim! Elimden geldiği kadar Millet Meclisınde çalışacağıtn, labıi benım de bir reyim vardır.,, Üstat bundan sonra harf inkılabında halkın alâkasından memnuniyetle bahsetmiş, menfaatı umumiyenin yeni harflerde olduğunu söylemiş ve niyahet Necati Bey merhumun vefatına ait teessürlehni izah ederek, "ölüm böyle gençlerin yanına yaklaşmamalıdır!,, demıştir. Milletvekili seçimi
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear