25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
4 EYLÜL 1988 CUMHURİYET/13 Uluslararası Kıbrıs seminerî Mike Tyson'a ilginç bir armağan Dünya ağır stktet boks şampiyonu Mike Tyson'a hayranları çeşitli armağanlar verir. 6u kez genç bir hayranı ilginç bir armağan . vermiş şampiyona. Korku filmlerinin canavarlan tarafından takılan bu eldiveni orijinal bulan Tyson, fotomuhabiıierine gösteriyor. (Fotoğraf: Reuter) IHD konserine polis baskını ÖMER YURTSEVEN ~ DENİZLİ İnsan Hakları Derneği Denizli Şubesi'nce düzenlenen "Dayaruşma Konseri"ne siyasi polis müdahale edince, olaylar çıktı. Adalet Bakanlığı'nın cezaevlerine gönderdiği 1 ağustos tarihli genelgesinin kaldırılmasi amacıyla imzeya açılan dilekçe . için "izinsiz bildiri dağıtıldığı" ge'rekçesiyle zabıt tutan polis, bu arada üç kişiyi gözaltına aldı. SHP II Başkanı Ali Manm ve IHD Şube Başkanı Yıldınm Aycan, olayı protesto ederek, polisin konseri halkı sindirmek için sabote ettiğini söylediler. SHP II Başkanı Ali Manm, polisin konsere gelenlere gözdağı vermek istediğini savunarak, "Demokrasilerde özgüriük esas, yasaklar islisnadır. Polisin buradaki davranışıyla yasaklar esas, özgüriük istisna oldu" dedi. LEFKOŞA (AA) Norveç Dış Politika Enstitüsü'nce BM'nin kontrolündeki Ledra Palace Oteli'nde diizenlenen "Kıbns anlaşmazlığı \s BM'nin rolü'" konulu uluslararası seminer tamamlandı. Basına kapalı olarak ve üç gün süren seminere, tanınmış Kıbrıslı Türklerle Rumlar da dahil 24 kişi katıldı. Seminerde, Prof. Dr. Mümlaz Soysal Türkiye'nin, Necati Münir Ertegün KKTC'nin, Lukis Lukaidis de Rum yönetiminin Kıbrıs sorunu konusundaki görüşlerini anlattılar. Yunanistan'ın siyasetini açıklayacak konuşmacının ise seminere son anda katılmaktan vazgeçtiği öğrenildi. Uğur öpücüğü ABD'de gösterı uçuşlan yapan pilot Steeve Asbury Oliver, köpeği Charlie Brovvn'la birlıkte uçuşa çıkmadan Brovvn'dan bir öpücuk alıyor Charlie Brown, Oliver'ın hemen tum uçuşlarına katılmış. Sevimli köpek şimdiye dek havada toplam 800 saat kalmış. (Fotoğraf: AP) Chiataın morali dası Chia Chia, bayan pandalara hiçbir ikji göstermeyince. yetkılıler telaşlandı. Chia'nın neslini sürdurmesi tehlikede idi Ortamın değısmesı belki Chia'nın moraline iyi gelir duşüncesı ile dev panda Meksıka'ya göndenldı. Chianın Meksika hayvanat bahçesindeki dısi panda ıle ilgileneceği ve aşk yapmayı kabul edeceği umut ediliyor (Fotoğraf AP) HABERLERIN DEVAMI Polonya'daki Gelişmeler... (Başlarafı 1. Sayfada) leri özellikle bir noktada odaklaşıyordu: Dayanışma'nın resmen tanınması... General Jaruzelski, 1981'de sıkıyönetim ilan ettikten sonra, bir dizi ekonomik reform yapmıştı. Polonya lideri, düzenin sağlandığı ülkede ekonomik reformların da uygulanmasıyla bunalımdan çıkabileceklerini urnuyordu. Ama yedi yıtlık reform denemesinden sonra 1988'e gelindiğinde Polonya yeni bir ekonomik bunalıma yuvarlandı. Dış borçlar 35 milyar dolara yaklaşmış, fiyatlar yükselmiş, ihracat gelirleri düşmüştü. Bu ortamda kemer sıkma politikası uygulanmaya başlandı. Bazı temel maddelere yüzde 100'ü aşan zamlar yapıldı... Ve sonra da iki haftadır izlediğimiz olaylar ve grevler zinciri başladı. Sanırız burada üzerinde durulması gereken noktalardan biri, Polonya'da yaklaşık yedi yıldır süren ekonomik reform denemesine karşın ülkenin neden hâlâ bunalımdan kurtulamadığıdır. Bu sorunun bir yanıtının "katılım" sözcüğünde düğümlendiği söylenebilir. Ekonomik reformların başarı çizgisinin "siyasalreform'lardan geçtiğinin de altı çizilebilir. Polonya'da bu yapılamamıştır. Nitekim Gorbaçov'un Sovyetler'de başlattığı "glasnost veperestroika", yani "açıklıkve yeniden yapılanma" politikaları da sistemde ortaya çıkan tıkanmaları bir bakıma bu çerçevede aşmayı öngörmektedir. Sovyet lideri Gorbaçov'un kendi ülkesinde "tavan"dan gerçekleştirmeye çalıştığı reform ve değişimlerin, Polonya'da "taban" dan, işçiden geldiği söylenebilir mi, bitemiyoruz. Ancak bugün için, "Polonya'dakigelişmeler Dayanışma'nın resmen de tanınmasına yolaçacak mı?" sorusunun karşılığ ı çok önemlidir. Resmen tanınma, ülkeyi "sendikal çoğulculuğa"getirebilecek, bunun da giderek ister istemez siyasal sonuçları olabilecektir. Komünist partilerinin Doğu Bloku'nda iktidar tekelini elden bırakmaksızın, "siyasal katılıma" biraz daha kapıyı aralayacakları, "farklı seslere" daha çok kulak verecekleri yeni bir dönem galiba gittikçe kaçınılmaz hale geliyor. Bir dönüm noktasında olan Polonya'daki gelişmelerin bu açıdan da özenle izlenmesi gerekiyor. Inönü: Ozal millet düşmanı (Boştarafı 1. Sayfada) elma şekeri dağıtmaya çalıştığını söyledi. Başbakan Özal'ın, "Halkoylamasında evel çıkarsa cumhurbaşkanlığı konusunu referanduma götürebiliriz" sozlerını değerlendiren İnonu, şöyle dedi: "Özal milleti kandırmaya çalışıyor. Evel çıkması için her türlü çabayı gösleriyor, çok uğraşıyor. Milletin nasıl hoşuna gidecekse CÜNEYT ARCAYÜREK yazıyor (Baştarafı 1. Sayfada) bir sendikacı duruyor, "Bizi geçmişyüzyılların insanı gören zihniyeti, ANAP'ı 25 Eylül'de gömeceğiz" diyordu. MTA'daki işçiler de bünye içinde sayılırsa Genel Maden İşçileri'nin elli bının üstünde üyesi vardı. 1983'te Elazığ'da "işçi meselelerini en iyi bilenlerdeniz" diyen Özal'ın buyruğundaki ANAP yöneticileri, yeraltında en zor koşullarda hizmet veren maden işçisine bugün yüzde 35 dolaylarında zammı uygun görebiliyordu. Oysaişçinin eline geçen en çok 120 bin lıraydı, ev kirası ise 40 bin dolaylarında. Eğer işçi, madenin karanlığından çıkıp köydeki evinin yolunu tutmasa, bu ücretlerle değil geçinmek, kent içinde sürünemezdi bile. Türkiye'deki işçi ücretlerinin düşüklüğü ile övünen Ö?al için özel uçak, mükellef sofralar, padişahlara layık heyeti seferıyeler elbet daha önemliydi. Daha genç bir kişiliğin önderliğinde, sendika başkanı Şemsi Denizer'in çevresinde kenetlenen maden işçileri, "greve yürüyüş" günlerinin arifesindeydi. İktidar ve işçi, madalyonun iki tarafında işte bu manzaraları sergileyerek karşı karşıya idiler. Kent içinde yaşayan maden işçisi, sendikanın yanı sıra siyasal bir güçten alacağı kuvvetin değerini de artık anlamıştı. Özal, DSP'nin sol oyları bölmesinden yararlanarak ağır işçi kesiminin kalesinde işçiyi vurmuştu, ama bu kez rüzgâr tersine dönmüştü. Sesini duyurmaya önem veren işçi, DSP'nin amaçlarını böldüğünü görmüş. tümüyle olmasa bile önemli oranda SHP'ye kaymaya başlamıştı 1987 seçım mitingini görenier, İnönü'nün Zonguldak'ta bu kez daha caniı, daha derli toplu ve kalabalık topluluğa seslendiğine işaret ederek SHP'deki belirgin toparlanmanın kıvancını sergiliyorlardı. Bir noktada duralım: Kent içleri böyleydi, ama kırsal aianda Ecevit'in yıllar önce sağladığı kımi maddı nimetleri unutmayan çoğunluklar da yok değildı. Bağnaz tutuculukla kırsal aianda hâlâ bir Ecevit kokusu duyuiuyordu. Yanı sıra DYP'nin etkenliği tartışılmaz ölçüde geçerliydi. SHP kadrosu kırsal aianda da bilinçlenenlerin DSP'yi yavaş yavaş bırakacağına inanır olmuşlardı. Partiler açısından göze carpan gerçekler bunlardı. Fakat konu halkoylamasına takılınca, Zonguldak şahlanış gösterebilecek ölçüde kahverengiydi. Yerel gazetelerin kamuoyu araştırmaları yüzde 80'lere varan hayır gösteriyordu. En karamsar tahminle iktidara yüzde 75 oranında güçlü bir şamar indirileceğinden kuşku duymayanlar çoğunluktaydı. Özal, son günlerde durmadan muhalefet cephesini parçalamaya çalışıyordu. Ne var ki bu çabalar halkoylamasının anlamını kavrayan kıtlelerde Özal'ın istediği hedefe çarpmıyordu. Muhalefetteki partililer, halkoylamasıyla bir genel seçim havasını birbirinden pekâlâ ayırmışlardı. Halkoylamasında oranı yüksek hayırın partilerini iktidara götürecek ya da daha güçlü kılacak yolun başlangıcı olduğunu sezmişlerdi. İşçi, köylü ve esnaf gibi artık "konuşuyordu." Hele Özal'ın halkın oyla anayasayı değiştirmemesi durumunda, "başka güçlerin gelip gerekeni yapacağı" yolundaki korkutmacalarına omuz silkip geçiyordu. Miting gecesi maden işçilerinden biri Özal'ın dolaylı tehdidine işaret etti, "Bugünkü durumdan daha kötüsü zaten olmaz" deyiverdi. Erdal İnönü hem miting alanında hem de o gece verilen yemekte siyasal zarafetin örneklerini vererek işçilerle gruplar halinde konuştu. Gece mikrofondan, "yüzünüzdeki namus karası değil, kömür karası" diyerek işçilerin beğenisini kazanırken. "öteki karayı 25 Eylül'de işçiler, sizler temizleyeceksiniz" dedi. Mengen sağda soluklanırken yukarı çıkıldıkça, Zonguldak'a doğru Çaycuma'da, Ereğli'de, Devrek'te sol kilometre kilometre tırmanıyordu. Verdikleri mesajın özeti şuydu: "İşçi mağdur, işçi ailesi, işçi emeklısi perişan, sendika yok olmuş, sendikai haklar rafta Sayın Özal!" Ve sonuç: Renklerin en guzeli kahverengi. evel verin diye onu yapmaya çabalıyor. Milletin cumhurbaşkanlığı seçiminde kendi oyunun etkili olmasından hoşlanacağını sanarak, evet çıkarabilmek için şimdi de bu yola gidiyor, ama halkoylamasında evet çıkmayacağı için böyle oylama zaten olmayacak. Hem Özal bu yolla kendi cuınhurbaşkanlığını da gündeme getirmeye çalıştığı için evet oylannı daha da azaltacak. Bunların hepsi kandırmaca. Özal'ın tum meselesi vatandaşı kandırmak için hangi elma şekeri ni göstereceğini düşunmek. Milleti kolaylıkla kandınlabilecek bir kitle zannediyor. Evet, tamami)la pazariık konusu haline gelmiştir." SHP Genel Başkanı İnönü, işçilerin büyük bir cendere içinde olduğunu da belirterek, 6 eylülde başlayacağı açıklanan SEKA grevine dikkati çekti. tnönu, SEKA grevinin bütün toplumu derinden etkileyeceğini belirterek, "Bütün toplum hayatını olumsuz etkileyecek böyle bir greve ortam hazırlanmasına anlam veremiyorum" dedi. İnönü, Özal'ın her şeyin kendi dönemlerınde yapıldığı yolunda bir nakarat tutturduğunu da bildirerek, Türkiye'de birçok hastalığın Özal döneminde hortladığını bildirdi. İnönü, "Özal iktidara gelmeden önce Türkiye'de başta verem olmak üzere birçok hastalık sorun olmaktan çıkmıştı. Ama Özal iklidara geldikten sonra yalnız verem değil, pek çok salgın haslalık yaygınlaştı. Bu tür hastalıklar bir ülkede ancak kötü yönetimler zamanında ortaya çıkar. Özal yönetimi milleti hasta ediyor" biçiminde konuştu. İnönü, SHP iktidarında insanlara ücretsiz tedavi olanağı sağlanacağını da bildirerek, halkoylaması ortaya atıldığından bu yana Türkiye'nin temel sorunlarının unutturulmaya çalışıldığını kaydetti. İnönü, "Bu temel sorunlar ortada dururken seçimleri üç ay önce mi yapalım, sonra mı yapalım diye halkoylamasına gitmek, milletle alay etmektir. Özal iktidarda kalmak için her şe>i mübah göruyor. Ama halkoylaması hayırlı bir başlangıç olacak. Hayır dejince her şey çözumlenmeyecek, ama çözumlerin yolu açılacak" dedi. SHP Genel Başkanı Inonu, Zonguldak'tan sonra Bartuı, Amasra ve Cide'de yaptığı konuşmalarda, halkı halkoylamasında "hayır" oyu vermeye çağırdı. İnönü, Özal'ın "çağ atladık derken çukura düştügünü" bildirdi. İnönü, "Özal hem de kendi kazdığı çukura düştü. Şimdi bu çukurdan nasıl çıkacağını büemiyor, ama bu çukurdan çıkamayacak. İnsanlar zaten en buyük kötulükleri kendi kendilerine yaparlar. Özal da oyle yaptı. Özal, referandumda milletin öyle bir şamarını y iyecek ki, kendine gelemeyecek" diye konuştu. GOZLEM UĞUR MUMCU (Baştarafı 1. Sayfada) Hem efendim, daha önce Başbakanlıkça satın alınan süper lüks "TCGAP" uçağı varken, niçin "7043 seri sayılı TCANA geçici tescil işaretli GIV" uçağı alınıyor? Hem "israftan kaçının" diye genelgelerin yayımlandığı günlerde... Kırk milyar dolarlık dış borcu olan ülkeye 2530 milyar liralık iki uçak... Eh, yakışıyor doğrusu... Herhalde, uçaklardan biri ülkenin batısı için öteki de doğusu için kullanılacak... Ya da yazlık kışlık olarak! iyiymiş, hoşmuş da bu uçakların bir sakıncası varmış: Yerden atılan füzelere karşı zırhı yokmuş bu uçakların... Allah Allah Gördünüz mü şimdi?.. Peki ne yapılacak? Tabii ki uçaklar zırhlanacak... Bu iş için Federal Almanya'da yerleşik "Schuca" şirketini salık veririz... Hani canım şu Dışişleri Bakanlığı'na zırhlı araç ve gereç satan şirket... Hani, Düsseldorf ormanlarında genelev işleten iki kafadarın şirketi.. Hani canım, Cumhurbaşkanlığı'na camı çatlayan zırhlı araç satan şirket... Dışişleri Bakanlığı'na bütün kırtasiye malzemesini satan şirket... Ortakları, Titaş adlı turizm şirketine sermaye koyan iki Almanın şirketi. Titaş neydi? Titaş bir turizm şirketi... Hani canım Dışişleri Bakanlığı'nın eski İdari ve Mali İşler Daire Başkanı ve yeni Milli Savunma Bakanı Ercan Vuralhan'\n da bir ara ortakları arasında göründüğü şu Titaş... Ha, "Schuca" şirketi... Evet o... O şirket... Verirsiniz bu şirkete işi. Tamaam... Biliyorsunuz uluslararası havacılık kodlamasında TC uçakları "Tango Charlie" diye adlandırılır. "TCANA"... "Tango Chahie ANA"... diye tabii... "Tango Charlie ANA" zırhlanacak demek ki... Ne diyelim? Hayırlı olsun efendim. Uğurlu olsun efendim... Allah kem gözlerden saklasın efendim... Yerden atılacak füzelere karşı uçakları zırhlama düşüncesi Pakistan Devlet Başkanı kardeş Z/ya'nın "elım kaybı" üzerine akla gelmiş. Ah efendim, yerden atılacak "Stringer" füzelere karşı uçak zırhlayacağınıza ANAP kongrelerine gelenlerin üstlerini, başlarını şöyle doğru dürüst aramayı akıl etsenize... "Kutsal ittifak'tan oy alıp, "flo/ex saatli liberaller" ile iş bitirenlerin akılları hep sonradan geliyor işte, ne yapacaksınız? Ne dıyorduk? Devlet uçağı ile parti gezisine çıkmaktan söz ediyorduk... Muhalefet partileri kendi araçlan ile gezilere çıksınlar, Sayın Başbakan, ANAP Genel Başkanı olarak 30 milyarlık uçaklarla. Amaaaan efendim... Akhnıza taktığınız konuya bakın. Helal olsun Sayın Başbakan'a böyle uçaklar, helal... SHPliler coplandı (Baştarafı I. Sayfada) rakaş ile il ilçe yönetim kurulu üyelerinden oluşan kalabalık bir grup, Irak'ın Okmeydanı'ndaki Başkonsolosluk binası önüne siyah çelenk bırakmak istediler. Ancak SHP'lilerin bu girişimi, daha önceden çevrede güvenlik önlemleri alan Şişli Emniyet Amirliği'ne bağlı ekiplerce engellenmek istendi. Bu sırada, bazı güvenlik görevlileriyle SHP'li üyeler arasında tartışmalar çıktı. önce sözlü olarak başlayan tartışmalar, telsizle çağrılan "yarduna" ekiplerin de olaya kanşmasıyla kavgaya dönüştü. SHP Kars Milletvekili Vedat Altun ile SHP Istanbul İl Başkanı Ercan Karakaş, olayı yatıştırtnaya çaJışırken itiş kakış sırasında tartaklandılar. Polis memurlan, coplannı çıkararak SHP'li grubu dağıtmaya çalıştı. Görevlilerin SHP'li yöneticüeri copladıklan görülürken, Şişli Emniyet Amirliği'nde görevli bir bekçinin bilinçsiz bir şekilde elindeki makineli tüfeği SHP'Hlere yöneltti|i dikkat çekti. Bu arada, polisle SHP'liler arasında,çıkan kavgayı görüntülemek amacıyla olay yerinde bulunan arkadaşımız Uğur Saner, Hurriyet muhabiri Ateş Çelik ile Günaydın muhabiri Mehmet Kaya polis tarafından tartaklandılar. SHP'li grubun dağılmadığını gören güvenlik güçleri, SHP İl Sekreteri Cemal Ozen, II Yönetim Kurulu üyesi Mustafa Karaoğuz ve Şişli İlçe Başkanı Cafer Özerkoç ile 3 gazetenin muhabirlerini ekip otolanna bindirerek Şişli Emniyet Amirliği'ne götürdüler. Polisin, arkadaşımızı olay yerirıe getiren gazetemiz aracını da "cekilen filmleri almak" gerekçesiyle didik didik aradıkları gözlendi. SHP Kars Milletvekili Vedat Altun ve İstanbul İl Başkanı olaydan sonra Şişli Emniyet Amirliği'ne gittiler. Burada yetkililerle görüşen Altun ve Karakaş'ın ifadelerinin alındığı öğrenildi. Ercan Karakaş, emniyet amirliğinden çıkarken gazetecilere yaptığı açıklamada, olayın nasıl gerçekleştiğini anlatüğını ve arkadaşlanrun niçin gözaltına alındıklarını sorduğunu söyledi. Karakaş, "Avukat olan il sekreteri arkadaşımız insafsızca sopa kullanan bir polis memuru tarafından dövülmüştür. Bunun peşini bırakmayacağız. tstanbul Valiliği ve İçişleri Bakanlığı'na başvuracagız. Hiç kimse parti görevlilerini coplayamaz" dedi. RİZE'den YALÇIN DOĞAN (Baştarafı 1. Sayfada) projesi, 5 bin metrekarelik bir "park" yapılmasını öngörüyor. Sovyetler'le anlaşma sağlanırsa, deniz doldurulacak ve "buluşma parkı" gerçekleşecek. Sınırın burasında ve öte yakasında yaşayan insanların bir bölümü aynı kökten, aynı aileden. İşte "parkta buluşma" bir süre sonra pasaportsuz ve vizesiz, günlük geçişler sırasında yaşama geçirilecek. Özal'ın Karadeniz turunda Sarp kapısına uğraması yörede bayram havası yaratıyor. Coşku son bir yıl içindeki TürkSovyet ilişkilerini akla getiriyor. Son bir yılda Sovyetler Karadeniz'de FIR hattını 3 milden 30 mile çıkarıyor. Oradan ithal edilen doğalgaz fiilen kullanıiıyor. Kalkan balığı sorunu çözümü ufukta beliriyor. Asıl önemlisi askeri aianda gerçekleşiyor. Türk ve Sovyet askeri manevralarını izlemek uzere askeri heyetler karşılıklı gidip geliyor. Manevralardataraflar fotoğraf çekiyor. Sovyetler Türkiye'de İncirlik Amerikan Üssü'ne de girmek istiyor. Ama Amerika şimdilik buna izin vermiyor. TürkSovyet yakınlaşması NATO ülkeierinin dikkatini çekiyor. Bu nedenle hemen her NATO toplantısında bizim dışişleri ya da savunma bakanı, "Endişe edecek bir durum yok" diyerek Batı ülkelerine sürekli güvence veriyor. NATO dışında, benzer kuşkuyu bir de Türk Genelkurmayı taşıyor. Örneğin, Sarp kapısının açılışına Sovyet tarafı 1970'den beri hazır, ama 1718 yıldır Türk Genelkurmayı'nı aşmak siyasal iktidarlar için pek mümkün olamıyor. Nihayet, kuşkular gideriliyor ve Sarp açılıyor. Sarp kaptstnda, İncirlik Üssü'nde Amerikan kuşkusu varlığını sürdürüyor. Buna karşın, Güneydoğu'da Amerika daha rahat. Iraklı Kürtlerin Türkiye'ye geçişi için Amerika, diplomatik girişimde bulunuyor ve "her türlü yardıma hazır" olduğunu söylüyor. Halkoylaması sonunda bu kadar dış politika yeter. Biraz da referanduma bakalım. Anadolu'daki genel kanı Karadeniz'de de geçerli. Hiç kimse halkoylamasından "evet" çıkacağını bekle Karakaş, olay sırasında Başkonsolosluk önündeki bir polis memurunun kendisine "Çelengi koymayın, bekleyin amirimiz gelsin" dediğini, bu ikaza uymalarına karşılık polislerin kendilerine saldırdığını söyledi. Öte yandan, yaklaşık bir saat gözaltında kalan arkadaşımız Uğur Saner ve Hurriyet ile Günaydın gazetesi muhabirleri karakoldaki "kimlik kontrolü"nden sonra serbest bırakıldılar. Gözaltında tutulan SHP İl Sekreteri Cemal Özen, İl Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa miyor. Hatta buna ANÂP'lı beje Karaoğuz ve Şişli tlçe Başkanı Cadiye başkanları da katılıyor. Ör fer Özerkoç, Şişli Etfal Hastaneneğin Çayeli'nin ANAP'lı Beledi si'ne götürülerek tedavi edildiler. ye Başkanı Mustafa Kaşıkçı, her SHP'li yöneticiler, Toplantı ve gittiği yerde açıkça "Ben refeGösteri Yürüyüşü Kanunu'na randumda hayır oyu kullanacağım" diyor. Artık muhalefet ettikleri iddiasıyla daANAP'lı belediye başkanlarının ha sonra gönderildikleri Şişli Nöbile "hayır" oyu kuljanacakları betçi Cumhuriyet Savcılığı'nca halkoylamasında Özal daha ifadeleri ahndıktan sonra serbest bırakıldılar. hangi sonucu bekliyor? ANAP'lı belediye başkanlarının ötesinde, "seçim öncesi ilçeye dönüştürülen beldeler" de benzer havaya bürünüyor. Örneğin Rize'nin Güneysu beldesi son kararnameyle Özal'ın ilçeye dönüştürdüğü yerlerden biri. Önceki akşam karanlık bastığında ilçeye girdiğimizde bir pankart hemen dikkat çekiyor: "Gelişiniz, gidişiniz hayırlı olsun". 3 dakika sonra pankart acele indiriliyor! Yeni ilçe Güneysu ahalisiyle sohbet ediyoruz. Çoğunluk, Bankamızın İstanbul'da bulunan birim ve şubelerinde "Normaldir bey, hayır çıkar. Çünkü burada görüş böyledir" görevlendirilmek üzere Bankacılık ile ilgili yüksek diyor. Yeni ilçe yapılan bir yeröğrenim görmüş (BayBayao) ve lise mezunu (Bay) de halkın önümüzdeki referanelemanlar alınacaktır. dumda "hayır" eğilimi taşımas nereden kaynaklanıyor? Aranan Nitelikler: Basit. Yine bir Çayelili vatan1)T.C. Vatandaşı olmak, daş sözü alıyor: "Vatandaş darboğazda görü2) Yüksek öğrenim görmüş adaylar için; İktisat, İşletme, nüyor. Ben 5 milyona çay sattım, İş İdaresi, Hukuk ve Maliye ile ilgili öğretim yapan daha 1 milyonunu aldım. Bizim öniversiteler ya da bunlara eşitliği yetkili makamlarca buralarda Mesut Yılmaz Beyi seonaylanmış olan Türkiye'deki ve Yabancı Clkelerdeki verler, ama oyumuz hayır olacak". Üniversite veya Yüksek Okullardan birini bitirmiş Dışişleri Bakanı Mesut Yılolmak, maz'ı burada sevdikleri belli. Güneysu ilçesinde yeni yapılan bi3) 26 yasından gün almamış olmak, naların üzerinde Özal'ın poste4) Erkek adaylar için askerlik görevini tamamlamış rinin hemen yanında Mesut Yılbulunmak, maz'ın posteri asılı. Ama nafile. 5)Herhangi bir kuruma karşı zorunlu hizmet Sevgi oy getirmiyor bu sefer. Sarp kapısından sonra yeniyükümlülüğu olmamak. den Çayeli'ne dönüyoruz. Mesut Yılmaz'ın ailesi tarafından yapSınav tarihi ve diğer hususlar ile ilgili gerekli bilgi tırılan "Hasan Yılmaz İlköğretım başvurular sırasında verilecekıir. Okulu'nun" açılışını Başbakan Özal yapıyor. Görkemli bir tören İsteklilerin 1 adet vesikalık fotoğrafları ile birlikte hazırlanıyor. Okul 450 milyon liAKBANK T J L Ş . UMUM MÜDÜRLÜĞÜ PERSONEL raya mal oluyor. MÜDÜRLÜĞÜ FDVDIKUİSTANBUl adresine saat Sarp'taki bayram havası bir 9.3011.30 arasında şahsen basvurmalan rica olunur. süre için olsa da Özal'a "hayır" oylarını unutturuyor. Özal'ın Karadeniz turu dün akşam Ordu'da noktalanıyor. Bu sabah Özal'la birlikte Kars'a uçuyoruz. Sandıktaki "hayır" oylarını biraz daha yükseltmek üzere... OYAK: OYAK Yönetim Kurulu Cıyelıklenne, Mıllı Savunma Bakanı Ercan Vuralharim gazetemıze karşı açtığı davalardakı özel avukatı Bilgin Yaztcıoğlu'nun getırıldığını daha önce yazmıştık. Yazıcıoğtu, OYAK Yönetim Kurulu üyeliğı dışında, aynı kuruma bağlı "OYTAŞ" adlı şirketin de Yönetim Kurulu Başkanlığı'na seçıldı. Hayırlı olsun. OYAK'ın yeni yönetim kurulu üyelerınden Bulent Öztürkmen'i de artık tanımayanınız yok. Ankara Barosu'na kayıtlı eskı avukatlardan Öztürkmen, MİT'te görev yaptı, 12 Mart sorgulannda bulundu, MC hükümetleri zamanında Ticaret Bakanlığı Müsteşar Yardımcılığı yaptı. Bir sol örgüıt tarafından 1980 mayıs ayında tabanca kurşunu ile yaralanmasından sonra VVashıngton Büyükelçılığı Tıcaret Ataşeliği'ne atandı. Son yıllarda DPT'de müsteşar yardımcılığı yapan Öztürkmen m adı hayalı ihracat yayınlarında sık sık anıldı. Bir ara Exımbank Yönetim Murulu uyelığıne atanan Öztürkmen, THY Yönetim Kurulu üyeliğı yaptı Budayetmedı Bakan Vuralhan'ın ısteğı üzerine, Yazıcıoğlu ıle birlikte OYAK Yönetim Kurulu uyelığıne getırıldı Koskoca Özturkmen'e yönetim kurulu üyeliğı yeter mi? Yetmez. Öztürkmen. OYAK'a bağlı OYAKRenault Yönetim Kurulu Başkanlığı'na da seçıldı. Bence iyi oldu, araba markalarını bılemem, ama OYAKRenault'nun Fransız ortakları, kravat markalarını Özfüric/nen'den öğrenebilırler. Akbank Elemanlar Alacaktır Özal'dan Sovyetler'e mini ziyaret Sarp sınır kapısında gümrük binasım hizmete açan Özal, eşiyle birlikte yürüyerek Sovyetler Birliği tarafındaki Sarpiye'ye geçti ve Sovyet vatandaşlarına el salladı. MEHMET YAZICI SARP Doğu Karadeniz gezisinin son gününde Sarp sınır kapısında gümrük binasını hizmete açan Başbakan Turgut Özal, Saıp ve Sarpiye'de yaşayan akrabaların buluşabilecekleri bir park yapılacağını, SSCB ile sınır ticaretine başlanacağını, iki tarafa paravan geçişler için görüşmelerin sürdürülduğünü bildirdi. Sınır kapısının Sovyetler Birliği tarafına da geçen Özai, "Sınırlar artık çıkmaz sokak olmaktan kurtarıldı" dedi. Başbakan Özal'ın Sarp'a gelişinden önce Sovyetler Birliği'nin sınır kapısı komiseri, Türk yetkililerle gorüşerek, Özal'ın Gürcistan Başbakanı Çerkeziye tarafmdan Batum'a davet edildiğini bildirdi. Hopa Kaymakamı Hasan Biçen, daveti Dışişleri Bakanı Mesut Yılmaz'a iletti. Yılmaz, daveti memnuniyetle karşıladıklarııu söyledi. Başbakan Özal ve eşi Semra Özal, Sarp'a geldiğinde davet kendisine iletildi. Gürcistaıı Başbakam'nın davetini zaman yetersizliği nedeniyle kabul edemediğini bildiren Özal, gümrük hizmet binasının açılışı nedeniyle düzenlenen törende yaptığı konuşmada, hudut bölgelerini "çıkmaz sokak" olmaktan kurt^rdıklarını, iki taraftaki insanları birlestirmekten mutluluk duvduklarını söyledi. Sınır ticaretine önem \erdiklerini \e SSCB ile de sınır ticareti yapılacağını bildiren Özal, bu konuda görüşmelerin sürdüğunü belirtti. İki tarafta yaşayan akrabaların zaman zaman bir araya gelebilmeleri için genel bir paık yapmayı da duşundüklerini söyleyen Özal, paravan geçişler için dışişleri bakanlıkları arasında görüşmeler yapıldığını açıkladı. Başbakan Özal ve eşi, daha sonra Sovyetler Birliği tarafındaki Sarpiye'ye geçti. Özal'a geçişi sırasında Türk vatandaşları tarafından sevgi gösterileri yapıldı. Sovyet görevliler tarafından Türkçe olarak "Hoşgeldiniz" denilen Özal, kendisini görmek için toplanan Sovyet vatandaşlarına el salladı. Daha sonra yeniden Türk tarafına geçen Başbakan ve beraberindekiler, Sarp'tan ayrıldı. AKBAIMK T. A£. (Baştarafı 1. Sayfada) millet değiştirsin" dedi. Özal, iktidarda kalacaklannı bildirdiği 1992 yılı sonuna kadar il sayısını 100'e çıkartacakJarını söyledi. Sarp sınır kapısında incelemeler yaptıktan sonra Arhavi'ye gelen Başbakan Özal, Petek otobusünün camından yaptığı konuşmada da "evet" oyu kullanılmasını istedi. Hopa Çay Fabrikası'na da uğrayan Özal ve beraberindekiler, haşlanmış mısır yediler. Başbakan Özal, daha sonra gittiği Fındıklı, Ardeşen, Pazar ve Çayeli ilçelerinde de halka hitap etti. Konuşmalarında, "Allah için gelin oy verin. Bu anayasa değisikliğini yaparsanız, önünüze daha sonra daha önemli anayasa değişiklikleri getiririz" diyen Başbakan Ozal, şunları söyledi: "Önünüze gelecek sandıkta bembeyaz, siil gibi helal oylannızla 'evet'i basarsanız, demokrasi sağlam temellere olurur. Bir ülkede demokrasi varsa. anayasanın Özal: Allah rızası için millet tarafından değiştirilmesi lazım. Avrupa'dan laf getiyorsa, sebebi bundandır. Turkiye'de anayasaları hep askerier değiştirmiş. Ama sandık önünüze gelmiş. Anayasa değişikliğine evet derseniz, ilk defa millet anayasayı kendi iradesiyle değiştirmiş olur." 1992 yılına kadar il sayısını 100'e çıkartacaklarını bildiren, çay paralarımn ödenmesi için 25 milyar lira gönderdiklerini söyleyen Başbakan Özal, muhalefetin zaman tunelinde kaldığını one surerek, "Kemali izzetle 1992'ye kadar muhalefet görevini yapacaklar. Bunlar felaket tellallığı yapıyorlar" diye konuştu. Özal helikopterle Çayeli'nden Giresun'un Bulancak ilçesine geldi. var! A
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear