25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
18 EYLÜL 1988 CUMHURİYET/7 Kahve, Viyanahlara, bu kenti üç yüz yıl önce kuşatan Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'mn mirası. O günden bu yana kentte en gözde içecek olmuş kahve. Içildiği mekânlar da halkın dinlenme yerleri... LEYLA TAYŞANOĞLU VİYANA Keyifli bir kalabalığın kaynadığı veya sokağından yürüyup gözüme kestirdiğim kahvelerden birine oturdum. Aradan on dakika geçti; gelen, giden yok. Biraz sonra servis yapan genç bir kız masaya yanaştı. Bir fincan kahve istedim. Aradan bir on beş dakika daha geçti. Sonunda kah\em gelmişti. Çevreme bakına bakına fıncandaki kaynar sıvıyı yudumlarken, hesabı istediğimde de kızın bu derece ağır kanlı hareket edip etmeyeceğini duşunüyordunı. Sonunda bu sorumun yanıtını öğrendim. Kız kahveyi ısmarladığımdan da daha uzun sürede getirmişti hesabı... Viyana'da herhangi bir kahveye ya da lokantaya girdiğinizde karşılaştığınız bu ağır kanlı hareketler sizi çok şaşırtabilir. Ama kentte her yerde olduğu gibi insanlara yiyecek içecek hizmetlerinin göturülduğu bu tur yerlerde de bir fılmden ağır çekim sahneler seyrettiğiniz kanısına kapılabilirsiniz. Tanıdıklara bunun nedenini sorduğumda Viyanalıların genellik Paşa'nın mîrası oralarda le böyle olduklannı.bunun kentte hızlı yaşama zorunluluğu bulunmamasından kaynaklanmış olabileceğini söylediler. Kahveler Viyana'nın simgesi. Kahve, Viyana'ya Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'mn Viyana kuşatması sırasında, Osmanlılar tarafından tanıtılmış. Yüzyıllarca da kentin, hatta bütun Avusturya halkımn en gozde içeceği olmuş. Sırf kahve içilmesi için de bazı salonlar yapılmış. Bunlara "cafe" adı verilmiş. Bu "cafe" ya da kahveler zaman geçtikçe birer toplahtı salonu haline gelmiş. Buraların havası yaşamın felsefesi olup çıkmış. Bu kahvelerde zamamnda siyaset, hatta tarih çizilmiş. Edebiyat tartışmalan yapılmış. Boylesine toplumsal onem kazanan bu kahveler müşterileri için gazeteler bulundurmaya başlamışlar. Bu Pans'ın yerini tutmaz elbette. ama Viyana'da da kahvemn keyfı başka. gun bile birçok kahvede çıtalara takılmış günlük gazeteleri bulmak nyla çene çalıyor, gelen gideni sey çoğunun yası ytızu çoktan aşmış. mümkün. rediyor, bazen çok hoş bir muzik Bunlann en ünlulerinden biri Bugün bir Viyanalı için belirli de dinleyebiliyor, midesıne duş "Sclnvarzenberg" kahvesi. Muştebir kahveye gitmek bir statü sem kunse çikolatalı bir turta ya da el riler geçen yüzyılda olduğu gibi yine altın yaldızlı mozaiklenn ahınbolu sayılıyor. Burası onun için malı pasta yiyebiliyor. adeta üyesi olduğu bir kulüp. Viyana kahvelerinin çoğu geçen da oturup, nefis bir muzik dinleKahvesini yudumlarken ahbapla yuzyıldan kalma binalarda; pek yerek kahvelerini içiyorlar. Viyana'dan nedeni ise Sacher turtası. Iki kahve de bu turtaya sahip çıkmış. Sonunda kazanan Sacher ailesi olmuş. Şimdilerde dünyanın dört bir yanına bu mis gibi çikolatalı turtayı ihraç ediyor, isteyen muşterileri için de postaya koyduğu gibi verilen adrese gonderiyor. Ctıristine Ockrent, Fransız televizyonunun 2. kanalına döndü ve . sevindtk Strasbourg'dan Sonsuz mutluyum. Ockrent döndü. Pazartesi saat tam on dokuz elli dokuzda televizyonun karşısına geçtim. Fransa 2. kanalımn düğmesine bastım. Reklam spotu bitti. Ve haberler başladı. Sesi tamdım, oydu. Spikerim Christine Ockrent... HADİ ULUENGİN STRASBOURG Ockrent döndü. Sonsuz mutluyum. Pazartesi, saat tam on dokuz elli dokuzda televizyonun karşısına geçtim. Âdetim hilafına, Fransa birinci kanalın değil, ikinci kanalın düğmesine bastım. Reklam spotu bitti. Ekranda saat on dokuz elli dokuz elli yediyi, sonra on dokuz elli dokuz elli sekizi gösterdi. Haberlerin jeneriği başladı. "Off" sesi, "Arafat Strasbourg'da, dubleksimizde Yahudi cemaati lideri Klein ye FKÖ temsiicisi Souss var" anönsunu yaptı. Sesi tamdım. Heyecanlandım. Çarpıntım tuttu. Kamera, Chistine Ockrent'in üzerine buyuk plan yaptı. Sanşın, mesafeli, soğuk ve mukemmel, ordaydı. Belli belirsiz gülumsedi ve "iyi akşamlar" diledi. Hatları biraz yaşlanmıştı. Alnı yine açık ve gözleri yeşilimtraktı. Her zamanki gibi, butün parmaklarında yuzükler vardı. Sarışın, mesafeli, soğuk ve mukemmel, Arafat'ın Strasbourg ziyaretine ilişkin ilk flaşı sundu. Sonsuz mutluyum. Christine Ockrent, 1981 >ılında Fransa'da sosyalistlerin iktidara gelmesinden sonra, ikinci kanal haberlerinin akşam sunucusu olmuştu. Muhteşemdi. Ekranda seyirci ile sağladığı iletişimi, şimdiye kadar hiçbir gazeteci gerçekleştirememişti. Haberleri okurken ne bazılarının yaptığı gibi sahte bir samimiyet havası içine girdi ne de mekanik ve duyarsız bir robotmuş gibi davrandı. Mesafeli fakat inandıncı bir tutum takındı. Kendi ekibiyle seçtiği enformasyonda can alıcı noktayı yakaladı. Medyatik bir devrim yarattı. Akşam haberlerinde, ikinci kanal birinci kanalı fazlasıyla geçti. Sondajlarda, Ockrent'in, dolayısıyla birinci kanalın parametresi zirveye ulaştı. Bu, söz konusu istasyonun reklam girdisini astronomik biçimde arttırdı. Ockrent modern mitoslara dahil oldu. Christine Ockrent güzeldi de. Aristokrattı. Aydınlıktı. Alnı geniş ve çizgileri donuktu. Hiç elde edilemeyecek olan ve hiç vazgeçilemeyecek olandı. Ona bakıldığında, cinsel fantazma tayin edıci değildi. Tayın edici olan, onun uzaklığı ve ona sahip olabilmek mitosuydu. Ockrent, bu erişilmez cazibesiyle kişiliğinde aleniyet kazandı. Portresini kapak yapan dergiler o hafta tiraj aldılar. Binicilik Kulubu'nde onu mania atlarken fotoğraflayan gazeteciler primle mukafatlandırıldılar. Lezbiyen olduğu şayiaları yayıldı. Christine Ockrent, özel hayatmın mahremiyetine karışılmamasını talep etti. Bu, efsanenin boyutunu daha da pekiştirdi. Ockrent, sosyalistlerin iktidar ..•Ve döndü dan gitmesinden biraz once televizyondan ayrıldı. Sesi soluğu kesildi. tkincı kanal sondajlarda tepetaklak oldu. Christine Ockrent kırk yaşını geçti. Bir "bebek yaptırdığı" bombası patladı. Babanın kim olduğu oğrenildi. Lezbiyenlik şayiaları yatıştı. Fransız siyaset adamlannı ve politika dünyasını irdeleyen "şehzadelerin sım" kitabını yayımladı. Kitap liste birincisi oldu. Sosyalist ıktidar gitti, sağ iktidar geldi. Birinci kanal özelleştirildi. Ockrent, astronomik rakamla birinci kanala transfer oldu. Christine Ockrent, birinci kanalda haberleri sunamadı ve bir önceki devre kadar parlayamadı. Geçen hafta, Christine Ockrent'in ayda otuz milyon Turk Lirası'na tekabül eden bir maaşla yeniden ikinci kanala geçtiğini ve pazartesiden itibaren yine sekiz haberlerini sunacağını okudum. Mutluluktan uçtum. Mitosuma kavuşacağım için bahtiyar oldum. Pazartesiye kadaı içim içimi yedi. Pazartesi, Christine Ockrent'in ikinci kanal haberlerine baktım. Hiç hüsrana uğramadım. Biraz; o biraz yaşlandığı ve ben biraz yaşlandığım için hayıflandım. Gerisi, eskisı gibiydi. Salı sabahı, Strasbourg'a giderken trende, "LiberatioıTda ikinci kanal yazı işleri kadrosunun, Christine Ockrent'e ödenen maaştan dolayı kazan kaldırdığıru okudum. Yazı İşleri Müdurü Paul Amar'ın, "Ben ayda altı milyon maaş alıyorum, o nasıl otuz mil>on alır?" diye kendısini kızağa çektiğini öğrendim. Ertesi sabah radyodan, Ockrent'in, "Benim aldığım paranın azaltılmasını isteyeceklerine lelevizyon yonetiminden kendi maaşlannın arttınlmasını talep etsinler. Eşitlik asgaride değil, azamide saglanır" diyen cevabını dinledim. Ben Christine Ockrent'i çok seviyorum ve eğer gerekiyorsa ona ayda altmış milyon maaş verilmesini istiyorum. Paul Amar, haberleri sahte bir samimiyetle sunuyor ve enformasyonda can alıcı noktayı yakalayamıyor. Üstelik, sarışın, mesafeli, soğuk ve mukemmel değil. Alnı dar. Erişilmezmiş intibaını vermiyor. Ben, sekiz haberlerinde Amar'ı değil Ockrent'i görmek isteyen çoğunluğum. Sondajlarda parametreyi yükselten ve ikinci kanalın reklam girdisini arttıran tüketiciyim. Ben, sivil toplum medyalannda "star sisteme" karşı seferberlik yanüsı değilim ve mitosumu talep ediyorum. Eşitliğin de asgaride değil, azamide sağlanabileceği goruyundeyim. Christine Ockrent sekiz haberlerinde, sanşın ve mesafeli, "iyi akşamlar" dediğinde sonsuz mutluyum. Medyamın mitosunu sahipleniyorum. Sacher Oteli, zaten öyle pek buyuk bir şehir olmayan Viyana'nın tam göbeğinde, ayak altı bir yerde; unlu Viyana Operası'nın tam arkası... Ya Demel? O bir ara sokakta. İlk yaptığı sandalyeler, portmantolar ve masalar antika olmuş ünlü Tonet mobilyacısının kapı komşusu. Kapıdan içeri girer girmez bir ihtişam bir ihtişam. Havası, tstanbul'un sadece orta yaşlı ve daha yaşlı kuşağının anımsayabildiği Markiz Pastanesi'ni biraz andırıyor. Demel'in içi antika eşyalarla döşeli, duvarlarda vitraylar ve duvar resimlerinden geçilmiyor; tavanlarda yaldız süslemeli kartonpiyerler var. Fotoğraf çekmek istiyoruz, eşyalara ve duvar suslemelerine zarar verir kaygısıyla flaş kullanmamıza izin verilmiyor. Bazı kahveler de birbirleriyle olesiye rekabete girmişler. Bunlann en tanınmışları, dunyaya çikolatalı turtalarıyla un salan Sacher Oteli'ni kahvesiyle seçkın caddelerden Graben yakınındaki Demel Cafe. Birbirlerine duşmelerınin Işte, Viyana kahveleri böyle. Yüz kusur yıllık binaJarı, içlerindeki orijinal eşyalar ve suslemeleriyle korumaya çalışılırken, muşterilere sundukları urünlerin kalitesinin hiçbir şekilde bozulmamasına da ozen gösteriyorlar. Stockholm'den 'Garip' seçim Punklar yuppielere karşı ŞEBNEM ATİYAS NEW YORK Yıkık kararmış kirh bınalar. Pencere damlan kırık, torbalar ve karton kutularla kapatılmış. Siyah plastıkleri ve alümınyum tenekeleri dolduran çöplerin arasında evlerin Önundeki merdi\enlere serilmiş punklar, tspanyol dükkânların önünde toptu halde kese kâgıtlanna sakladıkları biraları içen sarhoş siyahlar. New York'ca sık rastlanarı manzaralardan biri. Gerçi burası Harlem değil, ama dunya finans merkezinin burnunun dıbınde sefaletın envai çeşiti sergileniyor. Kısa bir süre öncesine kadar yörede yaşayan New Yorklu sanatçılann yaptıklan duvar resimleTine bezenmiş duvarlarda Şimdi "yuppie madrabazlanna ölıinı", "vuppieleri soyun" gibi sloganlar dolu. Daha yüksek Kira ödeyerek kıralann artroassna neden olan >uppıelere karjı punklar cıddi bir savaş başlattı. "Yuppielere ölum'" jşareti baş asağı çizilmiş bir martıni bardağı ile sembolize ediliyor. "Kavıp Temel" adlı bir anarşist punkrock grubu, orguilü şekıide yuppie'lere saldırmavı hedeflıyor. Uzunca bir suredir insaniık dışı koşullarda bu evlerde son derece ucuz kiralarla oturipliği birkaç cilde sığdırmak olanaksız. Sosyal Demokratları, sendikalar bir yana konfederasyonlar destekliyor. Partiyi 23 milyon üyeden oluşan lşçi Sendikaları Konfederasyonu'nun (ILO) açıkça, kapatılma tehlikesi ile karşılaşmadan desteklemesi yetmiyormus gibi, bu örgutün yöneticilerinin hemen tümu, aynı zamanda parti yönetiminde de yer alıyor. Nedense, memurların da merkezi bir sendikal örgütü var ve bu örgüt de "partizanlık" yapma küstahlığı gösteriyor. Aynı şey, sağ kanat partilerini destekleyen işveren örgütleri için de söz konusu. Bunlar yetmiyormuş gibi, her dernek dilerse parti sempatisini dile gelirebiliyor. Bilim adamlarının, öğrencilerin, hatta ilkokul çağındaki "heniiz zehirlenmemiş" çocuklann bile istedikleri partiye üye olma hakkı var. Bir toplum politikaya bu kadar bulaştınhr mı? Görülen o ki, tsveç'te ipin ucu iyice kaçmış. ranlar Wall Street'te patlayan yuppie nüfusu. ev sahiplerine reddedemeyecekleri bir taıcp yaratınca yerlerinden edilme tehdidi ile karşı karşıya kaldılar. Bu nedenle değışik tarzda bir sınıf mücadelesi başlamış durumda.Butün yöre, Manhattan'da AVall Street'e yakın ucuz ev bulmak isteyen yuppie'ierin talebi nedeniyle yeniden restore ediliyor ve yörenin fakir sorumsuz sahipleri evlerinden oluyor. Ayrıca çevreyı yaşanılır hale getirmek isteyen poüs, parklan kapatıp insanlan rahatsız ederek kaçırmaya çahşıyor. Yaru Harlem'ın beyazlaştırılmasından sonra sıra Guneydoğu Manhattan'da. Doğu kıyısında zengin ile fakir arasındaki farklılık eskiden beri inanılmaz boyutlarda ve görüntülerde sergilenivor. Doğu kıyıst önce İtalyan, ardmdan Ukraynalı, Yahudi ve lspanyolların akmlarına uğramış. Son olarak lspanyol ağuhklı bölgeye Hispanikler kendi aralarmda Loisıda adını veriyor. Burada yaşayanlann ortalama yıllık gelırı 14.000 dolar, ev kıraları ise 240 dolar ci\arında. A caddesi uzerinde kooperatif apanmaniar 500 bin dolardan satılıyor. Şimdi ise studyoların en düşuk kirası 800 dolar. Bulunabılenler ise 1200 dolar civarında. Manhattan sanatçılanmn tercih ettikleri bir yer New YorkHm İsveç'te bugün seçim var. Bu ülkedeki seçim sisteminin altını biraz kurcalaymca birtakım gariplikler görülüyor. Örneğin, iktidara gelmek için oyların yüzde 50'den fazlasmı almak gerekiyor. Sonra her isteyen parti kurup, her isteyen partiye destek verebiliyor. öyle 'siyasetle uğraştın' sopası falan da yok. YAVUZ BAYDAR STOCKHOLM 8.4 milyon nüfuslu İsveç'te oy kullanma hakkına sahip 6 milyon 364 bin kişinin büyük bir bölumü, siz bu satırları okuduğunuz sıralarda, kapalı zarfları sandıklara atmakta. Isveç/te parlamento ve belediye seçimleri yapılıyor bugün. Üç yıllık olağan bir dönemden sonra, 349 sandalyeden oluşan parlamento yeni bir görünüm kazanacak; tahminler doğru çıkarsa, değişen siyasi dengeler, sosyal demokrasirün kalesi görünumündeki bu ulkede farklı bir dönemin başlangıcı olacak. Bu seçimlerin sol ya da sağ kanada iktidar yolu açıp açmayacağını kestirebilmek için, bu kez, önceki dönemlerin tersine, kâhin olmak gerekiyor. doğu kıyısı. tlk giren için oldukça yabancılık çektiren bir bölge Guneydoğu Village. tlk gıden hemen herkes yoldakı "serserilerin" kendilerini soyacakları ya da birilerinin üstüne saldıracağı hissine kapıhr, güvenlik duygusunu yitirir. Orada yaşayanlar içinse tanj tersine sıcak bir beraberlik ortamı. Parklarda toplu yaşamın Manhattar. Adası'ndaki ilk açık izlerine rastlamak mümkun. Mahallenin çoiuk çocuk beraber gittiği parklarda rock vecaz konserleri verilirken, çadırlarında komün karavanası yapıhyor. Işte bu sıcak canlı yaşantı son iki aydır sıkıyönetim altında. Her taraf polis dolu. Akşam saat 12'den sonra parkta dolaşmak yasak. Geçen a.\ polislerin parkı geceleri kapatmaya kalkışmaları uzerine bır grup genç ve polis burada çauştı. Epey kan aktı. ağır yaralananlar oldu. Birkaç sanatçı polisle çaıışmaya girmekten tutuklandı. Polise gore mahallenin eski sakinleri için gelecek pek parlak değil. Eninde sonunda bu savaşı yuppıeierin kazanacağmı söyleyen polisler, "Loisida kısa bir sure sonra buradaküer istese de istemese de martini barttaklan ile dolacak. o zaman burası martinlik diye anılacak" diyorlar. Sonuç şu olsun ya da bu, halk iradesi akşam saatlerinde kesin olarak bir sonraki seçime kadar"son söziinü" soylemiş olacak. Yani, demokratik karar mekanizTV ile radyonun tavn da ayrı ması alışılageldiği biçimde işliyor ve bunda şasıiacak hiçbir şey yok. konu: Ortada hiçbir neden yokken "tarafsız" davranıyorlar! ParlaYok da, uzun yıllar "Türk de mento dışı panilerin liderleri bimokrasisinin erdemleri" lemalı le, hiçbir şeye inanmayan, söylem ve söylevler dinlemeye ahş "sorumsuz" muhau r ler tarafınmış biri, lsveç'teki seçimlerin al dan "utanmazca" sorg'jya çekilitını bir parça kurcaladığı zaman, yor, "tatsız" sorulara yanıt verbir yığm, haydi terslik demeyelim, mek zorunda bırakılıyorlar. Pargariplikle karşılaşmadan edemi tilere ayrılan sure "devlet icinde yor. devlet" gibi hareket eden bu yaBunlann başında, bir partinin yın organlan tarafından "keyfi" iktidara gelmesi için belirlenen te biçimde belirleniyor. Muhalefet mel koşul var: Oyların yuzde için neyse ne, ama iktidar partisi50'den fazlasmı alması gerekiyor nin boyle "saygısızlıklara" muhaparlamentoda çoğunluk elde et tap olması, başka bir bilmece. mesi için. Evet, yanhş okumadıBütun bu garipliklere karşm Isruz (zaten biz de İcontrol ettik), ikveçlilerin nasıl istemediklerini detidar için oyların yarısını aşmak ğil de istediklerini seçtiği, herhalgerekiyor. Olacak şey değil yani. de bu demokrasi denen nesnenin Boyle bir oranda ısrar etmek, aııbir azizliği. Bu toplumun böyle bir laşılır bir şey mi? duruma hazır olup olmadığını buBir de partileri kimlerin destek gune kadar soran olmamış herhalleyebildigi sorunu var ki, bu ga de! Darüsselam 'dan Bd renk, iki ayrı dünya Yabana diplomatlardan, pilotlardan, tarım ve petrol şirketi uzmanlarından, doktor ve mühendislerden oluşan beyazlar, yani Avrupalüar, bu ülkede de siyahların dünyasına girmekten hoşlanmıyor. Siyahlann ise öteki dünyaya girecek gücu yok. NÎLGÜN CERRAHOĞLU lilerin ardında neredeyse siyah bir DARÜSSELAM Meddıce zirle (gel git) okyanusun sulan her oğlen 2'ye doğru yavaş yavaş yukseliyor. Sular, Darüsselam "yat kulübıi"nun beton iskelesıni ortmeye başlar başlamaz, İngiliz bahriyeli giysileri içindeki siyah kulüp mustahdemi aceleyle "lazer", "nobbjcat" tipi yelkenlilerı ve katamaranları denize indırmeye başlıyor. Her katamaran altına yerleştirilen tekerlekli bir araba ile denize dek ıterek ka>dırılır Ken, çıplak ayak.li zencileT yelken bahriyeli ordusu oluşturuyorlar. Nihayet ıskelenin denize inen yokuşunun başında tekerlekler katamaranın altından çekiliyor ve muzaffer bir komutan edasıyla teknesini devralan bevaz "sahip" Hint Okyanusu'nun sularına açılıyor. Bu tören, Darüsselam'ın İngiliz sömürgeciliği yıllarından kalma yat kulübunde her cumartesi ve pazar tekrarlanıyor. Çoğunlukla yatçılık ve yelken meraklısı ln gilizlerin müdavimi olduğu kulüp aslında "dar"daki tum A\rupalılann buluşma yeri. Kulüp, aylık kirası 3000 doların altına inmeven rezidansiyel evlerin bulunduğu Msassanı yanmadasının ucunda, egzotik bir koya bakıyor. Zanzibar, Mombassa, Mauritius adalarından gelen yatların randevulaştığı gunlerdeki eski görkeminı yaşamasa da, yat kulübü Darüsselam'da toz ve rutubetin yıprattığı bakımsız dünva içinde küçuk bir refah adacığı oluşturuyor. Kapıdan girer girmez ilan tahtası uzerinde göze çarpan küçuk notlar, bu dünvanın oğelerini hemen ele \eri\or: "Safkan bir doberman köpeği, sevecen bir Avrupa ailesi anyor.", "\ alnız 6 a> kullamlmış bir Mitsubushi Pajero, aradığınız PKK'nın geleceği... Pentagonun Kürt Senaryosu hâlâ geçerii mi... ABD. Irak'ı neden protesto etti... Kürtler. Sovyetler'e nasıl bakıyor... Irak ne yapacak... Türkiye artık Ortadoğu'da... Kürt sorununda çözüm: Birtik eğilimi gelişiyor. M. AN Aslan, Barzani'nin Avrupa sozcusü. Şerafettin Elçi, İbrahim Güçlü, Ahmet Türk, Nurettin Yılmaz, Mahmud Altunakar, Veli Yıldırım, İsmail Beşikçi değerlendirdi. KüRDUN ATEŞLE İNITMAHI OJfO. BARZANİ'NİN KAMPINDA! Peşmergeler geçen hafta da dünyanın gündemindeydi... Yalnızca komutanlanna ulaşılamamıştı. İşte TEMPO, zor olaru başardı: Barzani'yle Irak'taki kampında konuştul • Acaba "Turkiye'ye sığınmalctr" onun emriyle mi gerçekleşti? • Türkiye'yle gizli bir anlaşma yapüğı söylentileri ne derece doğru? • Irak' ta kaç Peşmerge savaşa devam ediyor? • Son durum, Iraklı Kürtler açısından kesin bir yenilgi mi? • Barzani bir Marksist mi? • PKK'yı nasıl değerlendiriyor? • Türkiye'ye sığman Peşmergelere mesajlan n e : ler? • Ve onlarca soru daha... BARZANİ 2000'E DOĞRU'NUN TALABANİ'YLE OLAY YARATACAK GÖRÜŞMESİ Talabani'den yeni durum analizi. Tüm politikalarını açıkladığı ilk görüşme. Türk basınındaki yanhş haberleri düzeltiyor. • ANAP MİLLETVEKİLİNDEN REFERANDUMDA HAYIR OYU • MİT'TEKİ "KÖSTEBEK'İN SON MEKTUBU: ÖZALDOSYASI' KİMDE? MİLLETVEKİLLERİ İÇİN 579 SAYFAUK "RAPOR" • ALTINCI, HAYALİCİ, BANKACIÜÇGENİ: ÖZAL, ÜÇGENİN NERESİNDE? CÜNEYT CANVER AÇIKUYOR • Kahvelerde şenlik var. Sosyalist Parti: "Özal'a hayır, sra tade" • Beyoğlu Belediye Başkanı ve Vakko, Çetinkaya mağazaları, Mama Şümbürün binalan • 12 Eylül yargısının essiz örjneği • Grevci işçilerden Kamuİş'e karşı güçbirliği çağnsı • Doktor ücretleri yarı yanya düstü • Genç kızlar.. Delikanlılar! Günaydın'ın hizmetiyle aşkı ve mutluluğu buldunuz mu? • Fethiye: Koruma \asası'na selam, inşaata devam • Cemal Süreya'nın kaleminden Aydın Yalçın • Deniz Gökçe: Rekorlann sının • Doğu Perınçek: Özal'a hayır. düzene hayır SATILIK Bahçelievler'de lüks daire Tel: 557 11 36 1 dıişeş olabilir" gibi elden duşme son moda cipler ve yelkenlilere ilişkin bu ilanlar, çoğu kez Afrika'yı, kendi ulkelerinde başka turlü satın alamayacakları evlerin taksitlerini ode\en bir araç olarak goren beyazlara hnap ediyor. Zaten kulupte goze çarpan siyah çehreler yalnız garsonlar ve mustahdemle sınırlı. Aidat ucreti olan 12.000 şilini (1200 dolar) siyahların bir araya getıremedikleri, denizle pek ilgıleri olmadığı \e zaten bevazların dünyasına girmekten hoşlanmadıkları anlatılıyor. Çoğu kez bır Afrika ülkesinden diğerine transfer eden diplomatları, pilotlar. tarım uzmanlan, petrol şirketleri yöneticileri. doktorlar, mühendisler, teknik işbirliği elemanlarından oiuşan bevazlar ya da bır diğer tanımlamayla "AMiıpalılar" da, siyahlann dünyasına girmekten hoşlanmıyorlar. tngiliz, Iskandina\, Alman, İtalyan ve Yunanlıları bir potada eriten "Expatriates" (yabancı uzmanlar) sınıflamasıyia da ifade edilen bu insanlar yalnız biıbirleriyle ilgili. içe donuk, çoğu kez kendi ulkelerinden olduğu denli Afrika'dan da uzak, garip bir dunya içinde yaşıyorlar. Tele\ızyonun, gidilecek tek bir sinemanın olmadığı Darusselam'da (Tanzan\a'nın başkentindeki 6 sinemaya yalnız Hint filmleri uldşıyor) boş zamanlarını ava giderek, yat kulübunde içki içerek, birbirlerine yemek da\etleri \ererek, bulabildıklerı eski Batı filmlerinı \ideoda seyrederek geçiriyorlar. Tanzanya'da çıkan ve tek parti hukumetinin goruşleri dışında tek bir satır basmayan, ulkenin tek Ingilizce gazetesi "Daih Ne*vs"ta değil dunya haberlerini izlemek, trafik kazaları dışındaki ulke aktualitesini bile takip etmek olanaksız. Heyecanla beklenen kulturel faahyetler ise kentin tek tiyatrosu "Littk Theater" da İngilizlerin arada bir sahneledikleri Shakespeare temsilleri ve Fransız Kultur Demeği'nin haftada bır duzenlediği sinema gecesinden ibaret. Ekonomık bir canlaıımanın başgosterdiği son iki yılda açılan üç restoran da bevazların yaşamını renklendıriyor. Aralarmda "temizliği>le" unlu Çorumlu bir Turkun açtığı "The Nighl of tstanbul"un da bulunduğu bu restoran uçgeninı, Oyster Bay otelinin balık lokantası ve Samora Machel buKarındaki Çin lokantası tamamlıvor. Barzani'nin TEMPO İÇİN YANITLADI... BU HAFTA DA TEMPO KONUŞULACAK! "PESMERGELER TEMPO'da 'ZEVKLE OKUYUN, KEYİFLE BAKIN' SATILIK 1974 model Murat 124 TEL: 334 07 07 Saat: 20.00'den sonra MİT rcrporlan nasıl hazırlcauyor? > Oç büyült partinin genel sekreterleri hangi ortak endişeyi pcrylaşıyorî • Çatiniz akıyoı, aıabanız eskidi ve paraya ihtiyacuuz var. Nereden ve nasıl kredi bulabilirsıniz? Japonya'da, Türk eğitim sisteminin "geleceği" mi yasanıyor? Rock devlerinin yeni slogcmı ne? f Samantha Fox BÖhretini neye borçlu? Engin Aıdıç, Bodrum'da ne umdu ne buldu? Olimpiyotiarda Idmler hedeie daha yakm? BİLİYOR MUSUNUZ?
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear