Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER ilkelerine dayanan genel kurallara bağlanmıştır. Böylece kariyer sistemi pekiştirilmiştir. Bu sistem, bir bütünluk göstermekle birlikte hizmet süresi ilkesinin ağırlık taşımasından ötürü genç, yetenekli ve uzman kişilerin önemli görevlere atanmalarını güçleştirmiştir. Güçlügun aşılabilmesi için sisteme sınırh bazı esneklikler getirilmiş ve örneğin 1950'li yıllarda Sayın Süleyman Demirel'in çok kısa hizmet süresine karşın Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü'ne atanması bu düzenlemelerle kabil olmuştur. 1950'li yıllar, kariyer sisteminin yaralar almaya başladığı bir dönemdir. 1950 yılında yaşanan iktidar değişikliğine paralel olarak, yeni iktidara yakın kişiler kamu görevlerine atanmışlardır. Liyakat ilkesi pek gözetilmeksizin ust görevjere atamalar yapılmıştır. Olay sadece yakınları kayırma (nepotizm) şeklinde yaşanmamıştır. Tarafsız ve bu nedenle merkezi ve yerel iktidarların ve özellikle iktidar yakınındaki kişilerin çıkarlarına aykırı davranan kamu görevlilerinden "sürülenler" ya da yükseltilmemek gibi başka sekilierde cezalandınlanlar bolca olmuştur. Hangi biçimde olursa olsun sonuç değişmemiştir. Zira cezalandırılmaktan korkan bir bölüm memurlar gerekli esnekliği gösterebilmişlerdir. ÖrtüİU ya da açık, yağma siyemi başlamıştır. 196O'lı yılların ilk yarısı, seçkinlerin, aydınların, değerli siyasetçilerin ve teknokratlann tekrar güç kazanma yıllandır. Bu dönemde, siyasetçilerle birlikte başta 1961 Anayasası olmak üzere, Anayasa Mahkemesi, Hâkimler Yüksek Kurulu, Devlet Planlama Teşkilatı, Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırmalar Kurumu, Türk Standartları Enstitüsu, Türkiye Milli Prodüktivite Kurumu, sağlık hizmetlerinin sosyalizasyonu, vergi ve kredi sistemlerinin yeni ilkelere bağlanması, kamu maliyesinin ıslahı, KİTlerin reorganizasyonu ve başka nice yasal ve organik düzenleme yapılmıştır. Mali disiplin sağlanmıştır. Güncel değeri bakımından bir belli konuya değinelim: Dışsatımı yapılan malların maliyeti içinde olup TC Hazinesi'ne ödenen vergilerin iadesine dair 261 sayılı kanun da 1961 yılında çıkarılmıştır. Ancak, Hazine'den büyük çıkarlar sağlanmadığı için "hayali ihracat" olmamıştır. Yağma sistemi pek işlememiştir. 1965 yılında Adalet Partisi iktidara gelmiştir. Kamu görevlileri önemli ölçiide değiştirilmişlerdir. KlT'ler dahil kamu görevlerinde ve onun doğal sonucu özel ilişkilerde kayırmalar bollaşmıştır. 1974 yılındaki iktidar değişiklikliğinde de bazı personel değişiklikleri ve kayırmaları olmuştur. 1975 yılından itibaren yaşanan koalisyonlar döneminde bakanlıkların paylaşılması pazarlıklarının en güç yönü, partilerin kendi yandaşlarına en çok yarar sağlayabilecekleri bakanlıklar konusunda ortaya çıkmıştır. Koalisyonlann özellikle küçük parti ortakları ve bağımsızlarının bir bölümü, kendi yandaşlarına büyük yararlar sağlamışlardır. Özel ilişkiler kuran kişiler, dev çıkarlar elde etmişlerdir. 24 Ocak 1980 kararları doğrultusunda kayırma eğilimi şiddetlenmiştir. Bilimsel yeterlilik, bilgi ve deneyim birikimi, kişilik, çalışkanlık gibi ölçütler dışlanıp "iş bitirici" etiketli oldukları söylenen kişiler pek geniş yetkilerle ve "takdir hakları" ile çok önemli görevlere atanmışlardır. 1983 kasım ayındaki genel ve 1984 yılı mart ayındaki yerel seçimlerden sonra kayırmalar ya da kitaplarda bilinen adı ile "yağma sistemi" roketleşmiştir. Sistem, giderek etkinliğini arttıımakta ve basından anlaşıldığına göre yerel ve merkezi iktidar odaklanna yakın olan kişilere büyük çıkarlar sağlamaktadır. 12 EYLÜL 1988 Siyasal Parriler Açısındaıı Yağma Sistemi Bilimsel yetersizlik, bilgi ve deneyim birikiminden yoksunluk, geçim koşullan ve atamalardaki keyfilik kamu yönetimindeki olumsuzluklann birkaç kaynağıdır. En büyük sorun, devlet kesiminde, yerel yönetimlerde, kamu kuruluşlarında ve KÎT'lerde bu olumsuzluklann yol açtığı ekonomik vurgunlardır. Ulusal toplum zararda, özel ilişkiler kurabilenler kârdadır. 'TEN OKURLARA. OKAY GOmNSİN Kâğıt.. Kâğıt.. Sonuç Bir ulusun kalkınması, yani sosyal ve ekonomik planlarda hızlı gelişmesi, iyi bir kamu yönetimine sahip olmasına bağlıdır. Başka bir anlatımla, tarafsız, dürüst, bilgili, deneyimli ve yaraşır (liyakatli) kamu görevlilerinin varlığı, ulusal gelişme için temel koşullardan biridir. Bilimsel olarak bu böyledir. Oysa ülkemizde gidiş tersinedir. Kamu görevlilerinin zaten çok yetersiz olan özlük hakları, eğitim ve donatım gereksinimleri enflasyona ve gerekli düzeylere yenik sos)al ve ekonomik koşullan, gelipgeçici (palyatiO önlemlere bile hayli gecikerek konu olmaktadır. Böylece, bize benzer başka uluslara göre daha az saghklı, daha az bilgili, daha az adaletli, daha az güvenlikli, daha az gönençli (müreffeh) bir ulusal toplum olmak yolunda ilerlemekteyiz. Yaşadığımız yağma sistemi, bu süreci güçlendiregelmiştir. Bilimsel yetersizlik, bilgi ve deneyim birikiminden yoksunluk, geçim koşullan ve atamalardaki keyfilik kamu yönetimindeki olumsuzluklann birkaç kaynağıdır. En büyük sorun devlet kesiminde, yerel yönetimlerde, kamu kunıluşlannda ve KlT'lerde bu olumsuzluklann yol açtığı ekonomik vurgunlardır. Ulusal toplum zararda, özel ilişkiler kurabilenler kârdadır. Çağdaş ülkelerin tümunde kamu hukuku ve onun bir parçası olarak kamu yönetimi, onun da bir bölümü olarak kamu görevlilerinin hukuki statüsü kanun hükümlerine bağlanmıştır. Ülkemizde bu durum 1920'lerde ve 1930'larda gerçekleştirilmiş, ancak 1971 sonrası yıllarda kanun hükmünde kararnamelerle sayısız belirsizliklere dönüştürülmüştür. Çünkü yağma sistemi için bu gereklidir. Her ulusun, hemen her konuda başka uluslardan öğrenecekleri vardır. Yaraşırlık sistemi varken ABD'de yüz yıl önce terk edilmiş olan "yağma sistemi"nin Türkiye'de benimsenmesi çok ağır bir yanlışlıktır. Çıkış yolu var mı? Gerçekçi olursak yok. Kariyer sistemi gibi katılıklan olsa bile bir sistemi bilerek bozup "yağma sistemi"ne yol açan kişiler yaraşırlık (merit) sistemine geçmek istemezler. Gerçek çözüm nerede? Demokraside. Gerçekten demokrat olanlar ülkede daha çok söz sahibi oldukça sorun hafifleyecek ve yağma sistemi küçülecektir. T ERHAN IŞIL Eski Enerji Bakanı Siyasal partiler açısından kamu görevlerinde "Yağma Sistemi" yaygın biçimde illc olarak ABD1 de görülmüştür. Belediyelerde, federal devleti oluşturan federe devletlerde ve federal devlette seçimler yapıldığında iktidara gelenler bu kuruluşlarda çalışan kamu görevlilerini kovuyor, onlann yerine kendi yandaşlannı yerleştiriyorlardı. Bu uygulama yalnızca siyasi partilere yandaşhk düzeyinde kalmıyordu. Bir belediye başkanının ya da valinin ya da cumhurbaşkanının yerini aynı siyasi partiden bir başkası almışsa da benzer değişiklikler yaşanıyordu. Belediyelerdeki, (bizde eyalet adı verilen) federe devletlerdeki ve federal devletteki bakanlıklarda çalışan kamu görevlilerinin çoğu kapı dışarı ediliyor ve boşalan görevlere o günkü iktidar sahiplerine yakın kimseler atanıyordu. Sonraki iktidar değişikliğinde aynı oyun tekrar sahneye konuyordu. llk zamanlarda, iktidarda bulunanlann hakkı olarak kabul edilen bu tür değiştirmelerin ne kadar berbat sonuçlar verdiği zaman içinde meydana çıktı. tlk sonuç, bilgisi, deneyimi ve yeteneği kıt kişilerin önemli kamu görevlerine getirilmelerinin kamu yararı değil, kamu zaran vermesi oldu. Bu tür kişilerin, yanlış, kötü ya da yetersiz uygulamalanndan toplumun zarar gördüğü anlaşıldı. tkinci sonuç, kamu görevleri olsa da olmasa da iktidar partisine yakın kışilerin hızla zenginleştiklerinin görülmesi idi. Üçüncü sonuç, birkaç yülığına kamu görevi verilen kişilerin, bu dönem sonunda parasız ortada kalmamak için rüşvet ve irtikâba pek ilgi gösterdikleri şeklinde belirdi. Yeri gelmişken açıklayalım: Eğer bir vatandas bir kamu görevlisine yasal hakkı olan bir "işini gördürmek" için para ya da para ile temsil edilen bir "armağan" verirse bunun adı rüşvet tir. Öte yandan bir kamu görevlisi bir vatandaşm (ya da bir şirketin) yasal hakkı olan bir "işini yapmak" için para ya da para ile temsil edilen bir yarar isterse o zaman olay rüşvet değil irtikâptır. Dünyadaki ceza hukukuna paralel olarak Turk Ceza Kanunu'nda bu eylemkrin tersi de tttmden geçerlidir. Başka bir anlatımla, eğer bir memur (ki bu bir bakan bile olabilir) yasalara göre yapmamak zorunda olduğu bir işlemi yapmak için iş sahibinin çıkar teklifini kabul ederse rüşvet almış olur. Aynı biçimde, bir memur yapmamak zorunda bulunduğu bir işi yapmak için kendisine çıkar sağlanmasını şart koşarsa irtikâp suçunu işlemiş olur. Çoğu kez suç türü irtikâptır, fakat gündelik dilimizde her iki suça da rüşvet denilmesine alışılmıştır. Bu hukuksal farkı belirttikten sonra konumuza dönelim. ABD'de, kamu görevlilerinin buyuk bir bölümünün seçimden seçime değiştirilmeleri, rüşvet ve irtikâbı çok körüklediği için bu uygulamaya "yağma sistemi" adı verilmiştir. Gerek ABD'de gerek başka ülkelerdeki bilimsel incelemelerde "Looting System" olarak adlandınlan bu olayın Türkçe'ye tam çevirisi "yağma sistemi" dir. Ortaya çıkan kamu zararı, rüşvet ve irtikâp artif ı ve özellikle dünyamızda yaşayan bilgi patlaması, yağma sistemınin kötülüklerini gözler önune sermiştir. Bilgili, deneyimli, birikimli, makul derecede güvenliğe sahip ve dürüst kamu görevlilerine kesin gereksinim olduğu anlaşılarak ABD'de zaman içinde Avrupa devletlerinin meslek (kariyer) ve yaraşır olma (liyakat) ilkderine dayanan bir çağdaş sisteme geçilmiştir. Bugün için ABD sistemi halk tarafından seçilerek göreve gelen savcı, yerel yargıç, vali v.d. memurlar dışında yaraşırhk (liyakat) ilkesi ağırhklıdır. oplumların gelişmişlik dözeyleri tartışıhrken kullanılan ölçütlerden biri de o toplumdaKi kiğrt tüketimidir. Kâğıt, her şeye karşın henüz kültürün, bilginin yayılmasının temel aracıdır. Bu aracın kullanımında Türkiye'nin fukaralığı ise göz yaşartıcı düzeydedir. Ülkemizde şu anda her yıl kişi başına kâğrt tüketimi 16 kilodur. Gelişmiş ülkelere baktığımızda üzülmekten başka elden ne gelir: İngiltere'de kişi başına yıllık kâğıt tüketimi 142 kilo, ABD'de ise 290 kilodur. Her bakımdan eleştirdiğimiz Güney Kore'de bile bu miktar 69 kilodur. Kapısında mahçup ve suçlu gibi beklediğimiz Avrupa Topluluğu ülkelehnin ortalaması ise 127 kilo, yani tam 8 katımız.. Bu fakirliğimiz yeni değil.. Kâğıdın, özellikle gazete kâğıdının kimilerinin hızlı zenginleşme aracı olması, kimilerininse bilgi iletme görevini yapabilmek için sürekli ardında koştuğu değerli bir araç olması da yeni değil.. Selüloziş Sendikası'nın SEKA'ya bağlı işyerlerinde grev uygulamasını başlatmasıyla kâğrt yine ülkemizdeki basın ve yayın yaşamının birinci sorunu oldu ve anlaşılan bir süre daha olacak. SEKA'da greve gidilmesinden daha doğal ne olabilir? Enflasyon oranının % 80'e dayandığı, çarşıpazardaki çoğu temel malda bu yılın fiyat artışının yüzde 100'ü bulmasının beklendiği ülkemizde Kamu Işveren Sendikası, ortalama ücretleri 80 bin TL olan SEKA işçilerine % 38 zam önermiştir. SEKA'nın zaranndan, teknolojik geriliğinden, kalitesiz ürününden sorumlu olan isçiler değildir.. işçiler değildir, ama en büyük müşterisi olan gazeteler de değildir.. Ancak şu anda faturayı yine toplum olarak ödeyeceğiz.. Kitap sevmez, gazete sevmez yöneticilere ne gam!.. Günlük gazetelerin aylık kâğıt tüketimi 14 bin ton dolayındadtr. Bu kâğıdın SEKA'dan çıkış fiyatı 859 bin liradır. Dünya piyasalannda ise hemen her ülkeden daha kalitelisi bulunabilen bu kâğıdın fiyatı 605 Amerikan Doları'dır. Bu da dolann tırmanışı dolayısıyla şu anda 950 bin Türk Lirası'nın karşılığıdır. Diğer masraflar da eklenince ithal kâğıdın tonu 1 milyon Türk Lirası'na mal olmaktadır. Bu durumda yalnızca gazetelerin (bugünkü tirajlarla) kâğıt gereksiniminin karşılanabilmesi için yurtdışına her ay 9 milyon dolara yakın bir miktar döviz çıkacaktır. önümüzde referandum vardır. Siyasal partilerin, adayların da propaganda çalışmaları için çok miktarda kâğıt tüketecekleri ortadadır; bu gereksinim de iç üretim olmadığı için yine dışardan karşılanmaya çalışılacak, iç piyasada kâğıt fiyatı hızla tırmanacaktır. Böyle bir ortamda hangi yayıncı kitap basmaya gırişebitecek cesareti ve parayı bulabilecek, yatırım yapabilecektir.. Tüm gazetelerin de sayfa sayılarını önlem olarak bir süredir hafifçe azalttıklan da okurlarımızın gözünden kaçmamıştır. Örneğin, Milliyet Gazetesi bu hafta pazar ekini vermemiştir. Böyle sayfa azaJtıcı önlemlerin daha da artmasına ve yaygınlaşmasına sevinen, sevinecek siyasal iktidar mensuplarının sayısının az olmadığını biliyoruz. Ama okurumuzun desteğiyle bu darboğaz da aşılacakbr. Türkiye'de durum nedir? Ülkemizde daha bağımsızlık savaşı sürerken TBMM tarafından bir "memurin kanunu" çıkarılmış ve yürürlüğe konulmuştur. Bu kanun öz açısından kariyer sistemine, yani devlet memurluğunun bir tür meslek olduğu ilkesine dayandınlmıştır. Anılan yasa, atama, izin, yükümlülük, hak, disiplin cezası, ceza, çalışma süresi, istifa ve başka birçok konuda devlet memurlarına uygulanacak hükümleri içermiştir. Başka bir anlatımla, kamu görevlilerinin statüsü belirlenmiştir. Daha sonraları, "Barem Kanunu" olarak adlandınlan 3656 ve 3659 sayılı kanunlarla devlet memurlarının, bankalar ve iktisadi devlet teşekkülleri görevlilerinin aylık (maaş)lan, öğrenim düzeyi, hizmet süresi ve yaraşırlık EVET/HAYIR OKT4YAKBAL OKURLARDAN Beyvğlu BelediyesVne Cihangir'e özelliğini veren sokaklardan biri olan llyas Çelebi Sokağı'na artık yalnız otomobiller değil yayalar da giremez oldu. Sokağm sağında solunda belediye ekiplerince açılıp kapatılmadan bırakılan çukurlar, özellikle çocuklar için de büyük tehlike oluşturuyor. Cihangir tlkokulu'nun bulunduğu bu sokaktan bir hafta sonra yüzlerce küçük öğrenci gelip geçmeye başlayacak. Yağmurlann başladığını da dikkate alarak, Beyoğlu Belediyesi ilgililerinin bir an önce bu sokağm durumuyla ilgilenmelerini bekliyoruz. llyas Çelebi Sokağı Sakinlerinden Bir Grup yapıldı. Hatalı alan seçimi ve sağlıksız yapüaşma ile birlikte, şehrin birçok çevre sorununu beraberinde getirdl. Zaten kalabalık ve vaçgeçilmez bir yaya ve taşıt trafiğinin çok yoğun olduğu bu alan, turizm için hiç de isabetli bir seçim değildi. Gürültü yüzünden canımızdan bezdik. Otobüslerle gece yanlan kapılanmızın önlerine 7080 yolcu indiriliyor. Onlann pervasızca hiçbir kural tanımayan, gecenin ilerlemiş saatlerinde, kapılanmızın önlerindeki yeri, yerinden oynatan nareketleri sokaklara sığmayan turizm otobüslerinin çıkardıklan gürültüler. Sonra o yüzlerce insanın bitişiğinizdeki binada yerlerine yerleşmeleri. Belediye son zamanlarda köşelere tekerlekli çöp kutulan koydu. Fakat otellenn komileri büyük çöp bidonlannı sünikleyerek köşelere getirip yığıyorlar. Yayüan kötü kokular, bu çöpleri kanstıran hurda arayıcılar da çabası. Bu kalitesizlik ve çevre sorunlarıyla istendiği kadar oteüerin yddızlan artstn veya yatırımlar yapılan, turizm istenilen neticeye varamaz. DR. TEVFtK SEL Laleli/tstanbul 12 Eylül'de Apaydııfı Anımsamak... Masamın karşısına bir resim astım. Bu, bir fotoğraf. Gazetedeki odamda da bir eşi var. 1980 eylüiünün ilk günlerinde Ören'de Genel İş Sendikası'nın Dinlenme ve Eğitim Tesisleri'nde çekilmiş... Denizden yeni çıkmışız, gazinoda soğuk bir şeyler içmişiz, havuz başında yan yana durmuş. objekttfe bakıyoruz. Orhan Apaydın, Uğur Mumcu ve ben. Baktıkça anılar canlanıyor. Pavese 'Biz günleri değil, anları (Arkaa 8. Sayfada) Laleti'de oturan canından bezdi Son yıllarda lstanbul'un Laleli semtinde kış ve yaz aylarmda yaşanan çevre sorunian, gürültü, hava ve çevre kirliliği dayanumaz boyutlara ulaştı. Yaklaşık ytdi sekiz senedir bu geniş bölgeyt çok sayıda otel GARANTİ S Ü P E R / S L E M HIZU...HAIASIZ. Bankaalto ™ İki Süper Güc Süper İşlem'in ileri teknolojisi. Garantili Bankacılar ve Bankacılıkta iki süper güç buluştu... Garanti Bankası hızh ve hatasız hizmet için, yetişmiş insan unsuruna özel önem veriyor. Ve Garantili Bankacılar, şimdi ileri bir elektronik iletişim sistemiyle el ele... Garanti'de insanlar ve bilgisayarlar sizin için çalışıyor. BANKACILIKTA GARANTİ SÛFER İŞLEM1 LE HİZMET VEREN GARANTt BANKASI ŞUBELERİ AksarayİST ' AlsancakEMİR/Ana&rtalarANK 'ANTALYA'AtaruıkCad ADANA/AvcılarİST 'BahçckapıİST. 'BahçefcvterANK. 'BataköyİST 'BAUKESDt'BayramraşıIST 'BebeklST , BeştasİST /Bofcız>çiLJra.tST BoraovatZHlR; çankaya ANK. /Çemberttta$IST ; DENELİ/ESKİŞEHİR/FatihİST /FenW>İST 'FmdıkhİST 'GalaaBT / GöaepeIST I GuzdbahçeİST / HaıbıytİST / HasralartST ' İZMİR ' KadıköyİST , KaışıyakatZMtR / KavakhdereANK ' KnnHatoIZMİR / KjalayANK. KmitoprakIST / MaiepeANK / MeşnmyaANK.' MusâfebeyİZMİR / NecaübeyANK / Nışanta$ıİST. / Pend*4ST. / Saydam Cad ADANA / ŞadjrvanalnEMİR' ŞtşlİST.' TaksmİST . YoıknahalleANK . ZevonbumuİST