25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
31 AĞUSTOS 1988 KÜLTÜRYAŞAM CUMHURİYET/5 BEHIÇ AK defaycytıy< desen «>k yiflynca sçygm t» tip~ MÜZİK KİM KİME DUM DUMA Çck fohaf h'r Üsadvf nvcv, ıkımızdâ aynı Dizilerde yanhs ıııüzik Schumann 'ın yaşamını konu alan fılmde Mendelssohn sözsüz şarkılarından birini çalmak üzere piyanoya oturur, ama duyduğumuz müzik Liszt'in Beethoven'ın 5. Senfonisi'nin piyano düzenlemesidir. "Mino" dizisinde oyunculardan biri, çalan müzik için, "Johann Strauss'un bu valsini çok severim" der. Oysa çalmakta olan müzik, Mozart'ın "Jüpiter" Senfonisi'nin 3. bölümüdür. herhalde denetimden (!) sonra izlediğimiz gibi milyonlara sunuyordu bu filmleri. Senkron studyosu, klasik muzik geldi mi nasıl olsa "Türkiye'de bunu kimse fark etmez" veya "Klasik müzik değil mi, bunlann hepsi nasıl olsa san ırktan insanlar gibi birbirine benzer" düşüncesiyle rasgele kullanıp bir an önce işi bitirip parasını almaya bakabilir. Fakat ya TRT?.. Kültur programlanna, ulusal ve evrensel müziğe gösterdiği ilgiyle bizleri umitlendiren, mum ışığı ile de olsa halkımıza "çağdaş Türkiye" doğrultusunu gösteren İstanbul Televizyonu'nda hıç mi müzikten anlayan yok? Yoksa bu kurumun denetimcileri klasik müzik geldiği zaman esnemeye başlayıp o bölümlerde uyuya mı kalıyorlar? Nasıl oluyor da en önemli kitle tletişim aracı olarak halkın külturünü arttırmak, zevkini yuceltmek gibi gorevleri de olan televizyon denetimi bu hata halkalarının, gözlerinin önunde zincirler haline gelmesine göz yumabiliyor? O denetim kurullan ki, Cem Duna ve ekibi yöneıiminden önce, çocuklarımızın bile ozümsediği dilimizi zenginleştiren ve renklendiren güzelim Turkçe kelimeleri radyo ve televizyonda, cımbızla ayıklayıp yasaklamışlardı. O zamanlar kuüanılan bazı kelime veya cümleleri anlayabilmek için bizleri ikide bir dedelerimize başvurmaya, neredeyse Arapça veya Farsça dersler almaya zorlayaLudwıg van Beettıoven cak duruma getirmişlerdi. Demek ki konu klasik müzik olunca deçertosu"nun birinci bölümüydü. netimde kolayca alaturkalaşabıliArtık sabrım kalmamıştı. Televiz yorlar. yona telefon ederek bu yanlışların nasıl yapılabildiğini sordum. AlLaf lafı açıyor, gaf gafı anımdığım cevap tahminimden daha satıyor. Laf Lafı açarken işte baacı ve düşündurucü çıktı. Film \eya diziler senkron stüdyosuna zen de birikmişlerin kapısını açıdublajı yapılmak ve seslendiril yor. mek uzere veriliyordu. Onlar da Kemancı \t Doçent Saim Akçıl, Mıbunu yaptıktan sonra televizyona mar Sman Unıversitesı Devlet Konservaiade ediyorlardı. Televizyon da tuvan'nda öğretim üyesıdir. TKT tkinci KanaVda müzikten anlayan yok mu? Ustelte!/ meslekhnız. Oâamımar <h ^/rçoçmen cccpğv, İpk/ benim gıİî" İrtzdey fgaş'net IShnbvl'a gilmışız Mtgarip di mi? / SAİM AKÇIL ~~ ~ P Î K N Î K PtYALE MADRA y^ BELKI' ac Televizyonun tkinci Kanalı'nda yayımlanan izleyebildiğim bazı film ve dizilerc'e sık sık önerali muzik yanlışhklanna tanık oluyorum. Işte bunlardan bazıları: Bir sure önce yayımlanan Schumanıı1 ın yaşamını konu alan filmin bir sahnesinde kendini Clara Schumann'a tanıtan besteci F. Mendelssohn "trin verirseniz, size bestelediğim sözsuz şarkılanlan birini çalmak istiyorum" diyerek piyanoya oturur. Fakat bizım duyduğumuz müzik Franz Liszt'in, Beelhoven'ın 5. Senfonisi'nin piyano düzenlemesidir. Yine tkinci Kanal'ın "Arkası Yann" programında "Mino" isimli dizimn birinci bölümünün bir sahnesinde dans edilirken aktörlerden biri çalan müzik için "Johann Slrauss'un bu valsini çok severim" der. Oysa çalan müzik Mozart'ın "Jüpiter" isimli senfonisinin üçüncü bölümüdür. Aynı dizinin geçen perşembe akşamki altıncı bolumunde, baba rolundeki oyuncunun oğluna öğretici ve emin bir tavırla gramofonda çalan plağın Mozart'ın muziği olduğunu ve Mozan'ı çok sev ( » HIZLI GAZETEa NECDET ŞEN fEKiZ YlLUK UAPİSTEAI PlŞARPA OLMAK Felix Mendelssohn diğini söylediğine tanık oluyoruz. Oysa çaian müzik Schumann'ın hayatı filminde yapılan yanlışlık gibi yine Liszt'in Beethoven'ın senfonilerinden piyano için düzenlediği beşincı senfonisiydi. "Mino"nun son bölümünde son sahneierden birinde yine dans ediliyor ve bunun bır vals olduğu söyleniyordu. Ancak çalan, Mendelssohn'un "Mi Minör Keman Kon 07 pvreu ? IÇERPBYKEN "af>TıK UİÇ Bi PERPİMOYSA SİMPİ UER6ÖN &İR'0AŞKÛa AYLA Ai JN n n 9î ÇÖKJEYE *3iZ" petiiRDi. CiSA ŞİMVİ "ç••"'"** K ANLAUUYO ( ° Költür Servisi Amerikalı şarkıci Joan Baez'in yaşamını ve Türkiye'de geçirdiği günleri konu alan bir yanbelgesel hanrlandı.. Senaryosunu gazeteci ve yazar Zeynep Oral'ın yazdığı, yönetmenliğini Ayla Erdemli'nin üstlendiği "Joan Baez'le Bir Saat" adlı yarı belgeselin kurgusu tamamlanmak üzere. "Joan Baezie Bir Saat", ekim ayının ilk haftasında TRT Televizyonu Birinci Kanal'da ekranlara gelecek. Programda Joan Baez'in Uluslararası tstanbul Festivali kapsamında Açıkhava Tiyatrosu'nda verdiği konserlerde seslendirdiği "Kız Çocuğu" ve "Yigidim Aslanım" adlı parçalar ve Zölfn Livaneli'yle çahşmaları da yer alacak. Zeynep Oral, programın en ilginç görüntülerinin Baez'le Livaneli'nin Turkçe çalıştıklan bölümler olduğunu belirtti. Joan Baez'le uzun bir söyleşinin yer alacağı ve sanatçının çocukluğunun, aşklannın, siyasal görüşlerinin anlatılacağı programda Baez'in tstanbul'dakd konserlerinde edindiğı izlenimlere de yer verilecek. Emre Kongar ise bir toplumbilimci gözüyle, Joan Baez'e gösterüen büyük ilgiyi yorumlayacak. Bilindiği gibi geçen ay Joan Baez ilk kez Türkiye'ye gelerek Uluslararası tstanbul ve tzmir festivallerine katılmış, sanatçının tstanbul Açıkhava Tiyatrosu'nda verdiği üç konseri 20 bini aşkın bir seyirci topluluğu, Efes Antik Tiyatro'da verdiği tek konseri de 25 bin kadar seyirci izlemişti. 'Joan Baez'le Bir Saat' Operaya yeni sohık JeanPierre Ponnelle, operayı yaşamın bir parçası olarak, yeniden soluk almaya değer bir sanat dalı katına yükseltmek için çaba veren, "snob" olmayan bir anlayışm seçkin bir temsilcisiydi. Yitip gitmesiyle bu sanat dalı en önemli savunucularından yoksun kalmış oldu. Opera yönetmeni JeanPierre Ponnelle öldü ÇÎZGİLİK KÂMtL MASARACI birinden ÜNER BİRKAN Yeni Zelanda asıllı, alımlı soprano Kiri Te Kanawa, "Opera ölmek üzere, belki de öldu bile" diyordu geçen yü bir muzik dergisinde yayımlanan konuşmasında. Operayı, geçen yüzyüda Venli, Wagner, Pucdni gibi büyük yaratıcüar eliyle doruğa tırmanan bu "kanna" sanat dalını günümüzde, birinci sınıf şarkıcılarla birlikte, usta sahne adamlan ayakta tutuyor. Sözgelimi, bir Zeffirelli'nin, bir Strehlerin ya da Brook'un sahne, dekor, ışık düzenleriyle, ondokuzuncu vüzyıl seyircisinin yüreklerini hoplatan "TraviaU"lar, "Tristan"lar, "La Bobeme"ler, bugünün ınsanmın beğenilerine, eğilimlerine, özlemlerine uygun yöntemler ve küıflar içinde sunuluyor opera seyircisine; müziğin büyüsü ile sanlı, gerçek bir tiyatro, bir sahne gösterisi olmanın tadına ulasıyor. Opera dünyası, bu sanat dalını "ölmek üzere" olmaktan kurtarmaya çalışan bir büyük sahne adamını, yönetmen JeanPierre Ponntlle'i ağustos ayı içinde yitirdi. Ponnelle, Fransa'da, 1932 yılında doğmuştu. Sanatının Urünlerini kendi ülkesinde değil, daha çok,' Bayreuth, Münih, Salzburg, New York, San Francisco gibi, önde gelen opera merkezkrinde veriyor, en önemli opera festivallerinin surükleyicileri arasında yer ahyordu. Bu sanatın gelenekçi, tutucu özellikleri, bugünkü opera dağannın geç* t besteci ve orkestra şefı Leonard Berns t e ı n ' j n 70 y a ş günü ABDde görkemlı bır konser ve sanatçının onunına venlen bir parüyle kutlandı. Geçen pazar televizyonda da gösterilen "Batı Yakasının Hikayesı" adlı filmin müzığini de gerçekleşörmiş olan Bernsteın, bugune kadar özellıkle New York Filarmoni Orkestrası'yta birçok plak da yaptı. Amenkail miş yüzyıllarda yaratılan eserlere dayalı olması, onu da kuşkuya düşürüyordu arada bir. O da gözde yıldız Te Kanawa gibi, "Elbette, opera ölmüştür bngüa" diyordu, ama şöyle getiriyordu sözün arkasını: "Opera, daha Birinci Dunya Savaşı sonrasında ölüın dösegine uzandı. Gene de soluk aldığını, yaşayacagını söyleyebUmemiz için yelerli nedenler var önümüzde. Bn canlanma, elli altmış yıl önce sözü bile edilmeyen yeni sahneleme anlayışlanndan kay•aklanıyor. Bizim çabamızın asü dayanağı da bu: Operaya yepyeni gözlüklerie bakmaya çalışmak... Yaratıcılık, bundan boyle, yeni yeni opera yorumlanna dayalı olarak çıkacak ortaya." Ponnelle, opera yönetmenliğine 1960'lann başında, Richard VVagner'in "TrisUn ve Isolde"siyle başlamış. Ünlu bestecinin torunu Wieland VVagner'in estetik anlayışının, modern Wagner yorumlarının onalığı kasıp kavurduğu bir dönemdir bu. Genç yönetmen, Bayreuth geleneğine göre çok daha az sembolik, çok daha "erotik romandk" bir "Tristan" çıkarrruş o zaman ortaya; bu ahşılmışın dışında sahneleme, küçük boyda bir skandal yaratmış. Ama, mesleğe opera ve bale dekoratörü olarak başlayan, yaratıcı sahne adarm, özellikle Almanya'nın büyük, saygın tiyatrolanndan aldıgı önerileri değerlendirerek, Euripides'ten Ionesco'ya uzanan, yüz kadar oyunu başarıyla sahnelemiş, sonra da kendini bütün bütüne "lirik tiyatro"ya, operaya adamış. "Nasıl çalısırsınız?" sorusunu şöyle yanıthyor JeanPierra Ponnelle: "Muzigi şoyle ijiden iyive içime ândinneden, sahnede neler olup bitmesi gerekrJğini düşünmeye başlamam. Şarkıcılan yönetmesi gereken insan, elbette, onlann yanlışlannı düzeltmeyi de basarabilmeli. Sahne düzenini, aylarca önceden hazırlanm. Dekorlan da ben yaptığım için sahoedeki hareketlerin çeşitli aşamalannı önceden göriip yerlerini kesinlikle belirleyebilirim. Sonrasını, oyuncular işin içine girince, kendiliğinden bulur çıkanr, uygulanm... Derinligine, eni konu bir hazırlıktan sonra, çabuk çalışmak: Amerika'da öğrendigim bir kural bu. "Sahneleme' denebilecek de^erde bir çalışmayı gerçekleştirebilmek için, sanki bir polis romanıymış gibi, öyküyü aniatmaktan öte>e geçmeli sahneye koyucu. Agatba Christie degilim ki ben; bahçıvan katil mi, degil mi, beni ilgilendirmez ki!.." Seyircinkı operayı anlaması, sevmesi, bunun için de bu sanat dalına televizyonun, basının yeterince önem ve ağırhk vermesi, temel görüşleri arasındaydı Ponnelle'in. Bu açıdan, özellikle San Francisco Operası'nı, bu 4000 kişilik operanın aydın, uyanık, bilgili seyircisini dünyanın öteki yerlerindeki seyircilerden çok daha nitelikli buluyor, buna karşüık New York seyircisinin tutuculuğundan, kozmopolitliğinden yakınıyor, hele, Salzburg'un bir " w ü k l ı seçkinler uğrağı" haline gelmesini hiç mi hiç benimsemiyordu. Operayı yaşamın bir parçası olarak, yeniden soluk almaya değer bir sanat dalı katına yükseltmek için çaba veren, soylu, aydın, "snob" olmayan bir anlayışın seçkin bir temsilcisiydi JeanPierre Ponnelle. Yitip gitmesiyle, bu sanat dalı en önemli savunucularından birinden yoksun kalmış oldu. *fcMW AĞAÇ YAŞKEN EĞİLÎR KEMAL GÖKHAJ* GÜRSESI 50 YIL ÖNCE Cumhurıyet 31 AĞUSTOS 1938 burada sünnetleri yapılmış, eğlenceler, gece sabaha kadar devam etmiştir. tarafından gezilmiştir. Sergi, yeni Türk harflerinin kabulünden bugüne kadar çıkmış olan bütün gazete ve mecmualardan birer nüshayı ihtiva etmektedir. Esnaf hastanesi dün merasUnle açüdı tstanbul esnaf cemiyetleri namma Cağaloğlunda Mollafenarî mahallesmde tesis edilen 30 yataklı hastanenin küşad merasimi, dün İstanbul Valısi Muhiddin Üstundağ tarafından yapümıstır. Açılış töremnde tstanbuldaki esnaf teşekkülleri reis ve azalarile Belediye Reis muavini Rauf, Tıcaret Odası Umumî Kâtibi, Ticarel Odası azaları, Parti idare heyeti ve tamnmış bazı doktorlanmız hazır bulunm uşlardır. Esnaf teşekkülleri namma Bakkallar cemiyeti reisi Rüştü kısa bir nutukla gelenlere leşekkür etmiş, Cemiyetler Umumî Kâtibi Faiz bir nutukla bu eserin nasıl kurulduğunu anlatmıs, yardımı görülenlere teşekkurlerini bildirmiştir. Hastanenin sertabib ve operatöru Halid Ziya da bundan evvel tesis edilmis olan dispanserdeki çahşmaları izah ederek, 1593 hastanın tedavi edildiğini, 99 hastaya ameliyat yapıldığını, 248 yarahya bakıldığını, 1623 kişiye tifo aşısı yapıldığını anlattıktan sonra mevcud yatak adedile şehrin sağlığı uğrunda da gücu nisbetinde çalışacak ve poliklinikteki muayene ve tedavilerile faydasını teşmil edecek olan bu müessesenin kuruluşunda büyük alâka gösterenlere saygılannı sunmuş ve küşad merasiminin yapılmasını Muhiddin Üstündağdan rica etmiştir. Vali ve Belediye Reisi Muhiddin On yıUık gazete sergisi dün açüdı • GALERİ •ATÖLYE PERA 146 97 3 8 1 3 2 64 26 LEYIA 6AKSIZ MUHSİN KUT O SALİH AC«R SALİH ZEKİ S£LİM T U R A T M I K CHfiiH TEKM ARIEMEL UdSAL TOKER YASAR YEHİCELİ ZEYNEP SAKIOCLU AEDPA i k m s u A T SAumsı BMeşik Resim Sergisi îl AiuMoi 19 E\lül 19KS Husm G«rede C»d. 12S Tefvikiye Meyd*mİSTANBUL Tel 141 27 11 II PFRİOD ASNAN VHRMCA ALİ OEMIR AVNI »RBAŞ AYHAN TURKER BURHAN UYGUR CAVİT ATMACA CIHAT BUflHK FAHBI SUMER FIKRET KOLVERDI 6URÛAL DUYAB 6ÜR0L SHZEN T TT SANATSEVERSENİZ... MEKANINIZ VARSA... KİRAYA VERMEK İSTERSENİZ... LÜTFEN ARAYINIZ. H. HİLMİ BVLVNMAZ Tel: 522 65 85 513 74 31 GÜZEL SANATLARA GİRİŞ KURSLARI KLEPS HAZIR PRATİK MUHTELİF EBATLAROA. «rinmi lcarfi mııhataıa ediniz #n A KSO Y SANATEV İ Kazancı Yokuşu Sağıroğtu Sok 22O "•"aKfitrrtlstanbul Tel 144 77 21 RESİM ÇERÇEVESİ 567 66 96 • 576 04 25 Reto Bçyîlefi Ladm Takslm Foto Express Etfer Feneryolu Koıum Dunyo Gençl* Merttez Nışanlası Sootçıoğlu Snkeci CÜZEL SANATÇILARLA BÜTUNLEŞMEK ISTIYORSANIZ Meiek Han pasaımda kı anat atolyeien ortamında ve eivef ışlı koşullarda kıralık 125O0OTLVC15O0OOTI) Serg Duyurubrınız İçin 1469738 atoiye dükkan sanatçıiarı bekllyor 163 55 92 MiÇ*let» HoKkı Anlı Bedıo Gülefyüı Abün Dino Cihol Bvrak Selim Turan Adncn Varınca Sükny* Dikmen Nt|al D*«rım N*;el Gunal Omer Ulu< Erol Akyavaf TEM SANAT 6ALERÎSI Sergi 15 Aiustos 9 EylOI 1988 oi'an 5ck 44 '1 Nısontas 147 06 99 147 97 56 Mehn Tolayman S^yıl Boıdoğon Aydın Ülk«n Mustafo Ata MusttHa Altıntaş Fıgen AHmtafbaş Gülsun Koromustafa Fe«ı Karakoc Fvat Acaro^lu Mctımct Naztm Mithol S*n Splmo Gürbul FAYDAİLE TüHRiB EDİNİZ Slnekler! ' Yeni Türk harflerinin kabulünün onuncu yılı münasebetıle Fatih Halkevinde tertib olunan "On yıllık gazeleler sergisi" dün Vali Muhiddin Üstundağ tarafından, Şehir Meclisi azaları, Parti ileri gelenleri ve birçok davetli kalabalığı huzurunda merasimle açılmıştır. Merasime saat 17 de Fatih ttfaiye bandosunun çaldığı Istiklâl marşile başlanmış, bunu müteakib Fatih Cumhuriyet Halk Partisı reisi Cemaleddin Fazıl BRiYANTiNLERi tarafından kısa bir nutuk irad edilmiştir. Cemaleddin Fazılın sözier'mden sonra, Matbuat ümum mudürlüğü dahilî matbuat şefı Evvelki akşam BakırköySadri Ertem serginin mutad Zeytinburnu arasında feci bir ehemmiyetini tebarüz ettiren kaza olmuş, bir çobanla on beş bir nutuk irad etmiştir. koyun tren altında kalarak Sadri Ertemin nutkundan parçalanmıştır. Üstundağ hastanenin sonra, Fatih Halkevi namma 8.30 da Küçükçekmeceden kordelâsını kısa bir nutuk Müşteba Or kısa bir hitabede söyliyerek kesmiş, sonra bulunmus ve serginin açılmasını kalkan banliyö treni, yatakhaneler, ameliyathane, Vali ve Belediye reisi Muhiddin Basmahane köpriisü avarına geldiği zaman, tren hattı mutfak, eczane ve diğer Üstündağdan rica etmiştir. üzerinde bir koyun sürüsile bir müştemilât gezilerek görülen Sergi açılmış ve davetliler çoban görünmüştür. temizlik takdirle karşılanmıştır. Mesafe çok az olduğundan Hastanenin tesisi için 17.000 trenin anî olarak lira sarfedilmistir. Bir sertabib durdurulmasına imkân ve operatörile yedi kişilik tabib *Jı kalmamış ve çobanla on beş ve eczacı kadrosu vardır. Esnaf 1 koyun lokomotifin tekerlekleri cemiyetlerine mukayyed azanın altmda parçalanmışlardır. adedi 40.000 dir. Henüz Hâdiseden siiralle kaydedilmemiş olanlarla bu Muddeiumumilik haberdar miktar 60.000 i geçmektedir. edilmiş, yapılan tahkikatta Hastanede yalnız cemiyete çobanın Yenimahallede mukayyed olanlar değil, ayni tayyareci Fethibey sokağında zamanda bunlann ailelerine de oturan Lâmbo olduğu bakılacaktır. E.KŞİ Ll K vt anlaşılmışlır. Esnaf cemiyetleri teşekkülü >ANn ALARINI Adliye tabıbi cesedi muayene tarafından dün hastane • i eem R . ederek gömtilmesine ruhsat binasının yanındaki arsada Mazon markıoınl çok dıfckat vermiş ve makinıst hakkmda buyuk bır sünnet dıiğünü tertib tahkikata başlanmıştır. edilmış, 260 tan fazia çocuğun HASAN Çok fed kaza M 1D E
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear