Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER ğunu varsayabiliyor; dahası, diyelim Van Gogh'u, kendisini hep bir çelişki içinde duyar. Bu çelişki, Müşfik Kenter'in anlattığı bir hikâye gibi dinliyor. oyunun nesnesini, çağımız insammn benimseyemeBöylece de aktör, büyük aktör, o karakterleri kendi mesinden doğar. Bu durum iki yana da bir çarekişihğinin ögeleri durumuna getirmiş oluyor. Can sizlik getirir. Bu yüzden Müşfik Kenter hep antik landınlan kişi, diyelim bir tarihsel kişi ise, bu kişi çağda yaşadığı sanısına kapılır. Onun tiyatrodaki ile aktörün karıştırıldığı bile görülmüştur. Bir în giysi dolabında hep birbirine benzeyen maskeler giliz rahibi, konuğuna, katil kral III. Richard'ın vardır, (Sahnenin giysi dolabı, evdeki giysi dolaöldürüldüğu Bosworth savaş alanını gezdirirken, bından bambaşka bir şeydir, sahnedeki giysi dola"Işte kral burada 'Bana bir at, bana bir at' diye bında zaman durmuştur). Bu maskeler Müşfik Kenbağınrken öldürüldü" diyecegine, aktörün adını ter'i zaman zaman bağırtır. Çağını duyumsamışsöyleyerek "İşte Allin burada 'Bana bir at, bana tır da ondan. Bir başkaldırmadır bu. Müşfik Kenbir at' diye bağınrken öldürüldü" demiş. Ünlüdür. ter her oyununda tiyatroya başkaldınr ve onu böyDiyeceğim, aktörün, oynadığı rolle özdeşleştirümesi lece aşar. Hem Müşfik Kenter, hem Van Gogh olabilmesi bundandır. Bir sanat aşılmadan, onun yaolağan karşüanmahdır. ratıcısı olunamaz. Ben Van Gogh'u göremedim, Istanbul'da değilMüşfik Kenter, rolünü hep zaman dışı oynar. dim, bir kıyı köyünde idim, artık oyunu kışın seyredeceğim. Bizim gazetede Müşfik Kenter'in, Van Onu anlamak için tarih bilincinde olmaktan başGogh olarak fotoğrafını gördüm. Bu fotoğraf be ka çare yoktur. Çünkü o modern bir oyunda bile ni uzun uzun duşündürdu. Özellikle, yaratıcırol (belki en çok modern oyunlarda) zamarun geçmekte ilişkisi üzerinde durdum ve yazuna bu konudan baş olduğunu duyurur seyirciye. Bu yuzden de kendini rolüne çaldırmaz. Müşfik KentCT'in dehasını buladım. rada aramak gerekir diye düşünuyorum. MaskeYazılı söylev ya da yazınsal dil tiyatroda ne bi siz aktörün yuzyıllardır süren ikiliğini o çözdü. çinıe girer? Müşfik Kenter bu sorunu en yetkin bi Oyununu kapalı bir doğa gibi oynadı, bütün gizleçimde çözmüş aktörlerimizden biridir. Daima tra ri, bütün sorulan ve yanıtları ile. Ama o doğayı jik bir aktördür Müşfik, çünku hep ritueli canlan her kez biçimlere çevirdi, insanca kıldı. dınr. (Gerçekte tiyatro başka nedir ki!) Müşfik Kenter'i "yaratma" ile "yansıtma" araMüşfik Kenter özneyi duyurmakla uğraşını do sında yakalamak olanaksızdır. Yansıtırken rastlannık noktasına eriştirir. Bu özne hem tekildir, hem tısal olanı aradan kaldırmakla yaratıcı, yaratırken de zaman dışıdır, seyirciyi şaşırtır, doldurur ve böy anlaşılır kılmakta onca direndiği evreni özgünleşlece de sonuna doğru tümden boşaltır. Sonunda tirir. bomboş kalmıştır seyirci. Katarsis ('Annroa' diye Müşfik Kenter, canlandırdığı kahramanın anlayorumladıkları), bundan başka bir şey değildir, mını göstermez, yaratır. Onu Hamlet'te görmüşkendini yitirmedir ve alkışı getirir, zorunlu kılar. tüm; sahnenin önünde yere oturdu ve "To be or Bir "kendine gelme"dir bu. Tarih birçok alkış çe not to be..." tiradını söylemeye başladı. Doğallığı şidi görmüştür, (alkamak, beğenmek) bunlann tü aşan bir doğallık içindeydi. Bunun gizini çözememu annma değildir, annmanın tam tersi durum dim. Bugün de düşünmekteyim. Müşfik Kenter lardan çıkma alkış da vardır. Seyircinin Müşfik "doğal"a öykünseydi bunca büyük olamazdı. Kenter'i alkışlarnası ritüele katılmasındandır. Çün Onun bütün becerisi, kahramanın iletisini alış bikü ritüel insanı boşaltır. Müşfik Kenter'i seyreder çiminden kaynaklanır. Bir başka deyişle, her zaken, siz O'sunuzduı. Kulağa seslenen sanatlar al man bir Oracle'dir Müşfik Kenter, sanki rolünü dükışı gerekli kılar. Resim sergilerinde alkış duyul şünmez de tinindeki Sibylle'i dinler sürekli. Yaşamaması bundandır. mın anlamını değil (bunu bulmak olanaksızdır), seBir bakıma çağcıl aktör olanaksızdır; çünkü o rüvenini gosterir. Sibylle yapıttır. 15 TEMMUZ 1988 Müsfik Kenter MELİH CEVDET ANDAY Bir gün Atatürk Kültür Merkezi'nde bir konsere gitmiştim; Müşfik Kenter de geldi, eşi Kadriye Kenter ile. En önden dolaşıp yerlerini buldular ve oturdular. Ne önemli bir olay! Büyük bir sahne yaratıcısı, halkı yülardan beri sahnedeki kendisiyle büyüleyen, eşsiz bir artist, şimdi sadece bir dinleyici olacaktı demek, sıralardan birinde oturan, birim gibi sıradan bir dinleyici. Bu durumu sorunlaştırmakta haklı buluyorum kendimi. Anlığımızda ve imgelemimizde (ikisi arasında oldukça büyük bir aynm var) varılamaz bir yeri olan... Kim o? Bir kişi mi? Nasıl bir kişi ki, sahnede onu s«yrederken, kimi zaman (hayır, her zaman) onun tanışı olduğumuzu bile unutuyoruz. Bir büyücü rnü? Evet, ilkel toplum büyücülerinden biri. Tanınrmş bir etnolog, ilkel toplumdaki büytlcünün yalmzca buyü sırasmda, diyelim bir hatayı iyileştirmek için ağzmdan ateşler püskürtürken, ya da kendini çılgınca bir dansa bırakrruş iken büyücü olduğunu, ertesi sabah onunla karşılaştığımızda (belki de komşumuzdur) hoşbeş edeceğimizi, gülüşeceğimizi, el sıkışacağımızı anlatır. Oymağımızdan biridir o, ancak ödevi sırasmda bizden aynlır, ortaya çıkar ya da karşımıza dikilir, güler, ağlar, kızar, eziyet çeker, kimi zaman rahatsız eder, dahası korkutur bizi. "Böylesi bir büyücü tanırru modern geliyor bana" demek, bir anda yadsınmazsa, akla yakın bulunabilir bence, ama sanıyorum ki gerçek hiç de öyle değil. İlkel toplum eşit insanlardan kumlu idi, iş bölümü bu eşitliği neden sonra engeUeyebilmiştir. Şöyle de diyebiliriz; ilkel toplumda eşitlik, iş bölümünün ustünde idi. (Büyücü komşumuzdu). Çağımız toplumunda ise sanatçılar, bilim adamlan, yöneticiler, kısacası seçkinler toplum dışı diyebileceğimiz bir kürne oluştururlar. Biz onlan seyrek olarak görürüz ve çok seyrek olarak konuşabiüriz onlarla. Bundan öturü, hekimimizin dostumuz olması bizi yadırgatmalıdır, büyücülüğünü yitirir çttnkü. Kim demiş bize hekim büyücüdür diye? Kirnse dememiş olsa da biz onu oyle görürüz. Bir devlet başkanını yolda koşarken görünce cinnet getirebiliriz. Ama ben bir sabah Ekrem Zeki Ün'ü, Moda yollannda tek başına orkestra yöneterek gıttiğini göriince hiç yadırgamamıştım. Kendi işini yürütüyordu. Bütün demokratik ilerlemelere karşın kastlaşmış bir toplumdur bizim toplumumuz, seçkinler, deyim yerinde ise, bir aristokrasi oluştururlar. Gerçi müzik dinleyicisi de o aristokrasi içindedir, ama bir yaratıcıyı, yanı başındaki sırada görmek gene de şaşırür onu. Yanımda Hamlet mi oturuyor, yoksa Müşfik Kenter mi? Onun dostu olduğum halde ben bile şaşırdım o konser günü. Ama beni şaşırtan başka bir şey daha oldu o gün; önümüzdeki sırada oturan birkaç hanım, Müşfik Kenter'le Kadriye Kenter'den konuşmaya başladılar: Kadriye Kenter'i ovdüler, Müşfik Kenter'in yaşamını düzene soktufuhu söylediler. Demek sahne ve seyirci aynmı onlan hiç de ikiliğe düşürmüyordu. Olağanüstü bir dünya olan sahne ile bizim dünyamız arasuıdaki ilişkiyi ucunımlaştırmıyorlardı, daha doğrusu bu uçurumu sindirebiliyorlardı tinlerine. Çünkü, tanışık olmasalar bile, onunla büyük bir yakınhk kuruyorlardı aralannda. Işte çözülmesi nerdeyse olanaksız bir sorun! Hangi roldeki Müşfik Kenter'le kurulmuştu bu yakınhk? Kimse bu sonıyu yanıtlayamaz. Oynadığı bütün rollerden bir "Müşfik Kenter" çıkannak ise olanaksızdır. Buna sadece "hayranlık" deyip geçemeyiz, hayranhk belli bir uzaklığı gerektirir. Üstelik Kadriye Kenter'in, Müşfik Kenter'i duzenli bir yaşama sokmuş olmasırun (bilmiyorum, böyle mi oldu?) hayranhk içinde bir yeri yoktur, bu ilgi daha çok bir dostluk ilgisidir. Demek Müşfik Kenter'i sahnede hem de çeşitli karakterlerde görmüş olan seyircimiz, kendisini onun dostu saymakta guçlük çekmiyor, çünkü her gösterimde onunla konustu BAYRAM'DA Bayram günlerinde, bütün Türkiye'nuı gazetesi İstanbul Bayram'dır. Nerede olursaruz olun, bu güzel tatil günlerirü gazetenizle renklendirebilirsiniz. OKUNUR! Adres: Gazetecüer Cemıyetı CağaloğluIstanbul Tel: 513 83 00526 80 46 Teleks: 23508 yetı tr Ankara Temsilcüiği: Tel: 230 70 64230 79 51 TEŞEKKUR Oğlumuz DORUK'u dünyaya getiren çok sevgili dostumuz Sayın Op. Dr. BERK ARSAN'a Can Hastanesi Baş Hekimi Op. Dr. CAN DAVER ve ARADABİR Dr. İSMAİL ARIKAN tşvetşçiBul. Kur. Es. Dai. Bşk. Dr. YÜKSEL DAVER'e Op. Dr. MEHMET ARDA Op. Dr. AHMET TANIR Anes. Dr. ULVİYE CEYLAN ile hemşire SEYHAN ÖZGEN, AYFER KALE'ye ve CAN Hastahanesi personeline teşekkürü borç biliriz. BtLLlIR ve Op. Dr. IŞIK AKGLN ayrıca İşsizlik Kabarıyor... Basında, "işsizlik tehlikesı var", "işsizlik beliriyor", "işsizlik doğuyor" haberleri sıklaşmaya başladı. Günümüzün ekonomik durumu işsızlığin doğmasını değil de aslında artması olayını gündeme getirdı. Birkaç yıldır gözler önündeki aşırı enflasyona varan hesapsız harcamalar. isabetsız attyapı yatırımları kimi gruplara daha çok kazanma, ötekılere kesıntisiz çalışma umutlan vermiş, düşünce ve yazın alanında ise o tutum şaşkınhkla karşılanmıştı. Gidişin iyı olmadığı artık yönetenlerce de fark edildi kı yeni faaliyetler ve bunları haber veren icraatın İçinden konuşmaları yerine, enflasyonu azaltmadan, kamu harcamalarının kısılmasından, dış ve ıç borçları düşürmeden, savurganlığı önlemeden daha fazla söz ediiır oldu. Çok iyı bilınir ki yalırımlarda ve altyapı harcamalarında yapılacak her kısıntı işsizliği arttırır. var olup da fark edılmeyenı su yüzüne çıkarır. Yönetimın konuşma tarzının da işsizlığin, yakından ilgili organlar, dolayısıyla halk tarafından daha sert duyulmasına etkisi olur. Her seferinde memleket yönetımi özel girişımciler eiine geçince harcamalar temel kalkınmadan daha çok, çabuk ve çok kâr getiren göz alıcı faaliyettere ve yatırımlara gıder. O günlerde işsizlığin adı az duyulur. Fiyatlar biraz fazla ise de hiçbir şeyde kıtlık bulunmadığı, gereksinme duyacağımız her malın mağazalarda yığılı olduğu ile övünülür. Yönetime askerler ya da kamu girişimlenne öncelik tanıyanlar gelince belli bir harcama kısıtlaması, büyukler kesiminın vergisini toplama, ekonomiyi dengeleme çabaları kendini gosterir, doğallıkla onunla beraber işsizliğin fazlalaşması da bahse konu olur. Bu arada, birazı fesatçı ellerın hüneri olarak karşımıza mal darlıkları da çıkar. Fakat bütün bu gelgitlenn faturası ne yazık ki her zaman çalışanlara ve dar gelirlılere yönelır. En iyimser tahmınlerle Beş Yıllık Planlar yurtta sürekli 3 milyon dolayında işsizlik göstermektedir. Bu halde artık işsizlik tehlikesinden değil de onun artması afetınden söz etmek gerekmek•edır. Ülkemızde kronıkleşmiş bir işsizliğin var olduğu artık iyi anlaşılmak, iktidarlar işe girerken bunu cıddiye almak, onu hafifletme yollarını aramak gerekirken her defa konu göz ardı edılir. Ne zaman ki iktidarlar yanlış yolda olduğunu anlamaya ve sendelemeye başlar, "işsizlik" de derhal gazete başlıklarına sıçrar. Özal iktidannın işsizlik kabarmasına yardımı daha önceki yanlış iktidarlardan az olmamıştır. Kalkınmayı özel gırişime bırakma, büyük sermayeyi koruma, gösterişçi altyapı yatırımları çıkmazına dalma ile beraber bu yanılmanın getırdiğı bir hata daha var: Şöyle kı ışsizlikle savaş önlemleri arasında, az çok kendi yağı ile kavrulan kırsal nüfusu olanaklar elverdığince kendi yerlerinde tutma da vardır. Hele az gelişen ülkemizde sürekli ve amaçsız çok nüfuslu yerlere yığılmalar akıllı önlemlerle durdurulmalı, hiç değilse bu akış özendirılmemelidır. Bugünkü yönetım bunun tersini yapmış, televizyonlardakı ve meydan söylevlerındeki gereksiz propagandaları ile işsizlik kabarmasının bir bölümünü kendi eli ile oluşturmuştur. Imar, inşaat, görülmemış kalkınma, çağ atlama bağırtıları, köyünde kıt kanaat de olsa bir geçim sağlayanlardan kuşkusuz bir bölümünün şehre, hele büyük şehirlere yığılıp ışsizler grubuna gırmesine neden olmuştur. Gecekonduları iyileştirme gürültülerı, televizyonlarda tapu vermeler, yine televizyonlarda gösteriş ya da gerçek temel atmalar, işletmeye açmalar, çelik mığferlerle imrendırıci şantiyelerde dolaşmalar köylük nüfusu verinden sökme etkenleridir. Genel bir politika hastalığı da seçimler esnasında sanki çalışma olanakları gökten yağıyormuş gibi rnilletvekilı ve bakan adaylarınca köylü, ilçeiı vatandaşa cömertçe yapılan iş vaatleridir. Seçimler bitınce bir ayı geçmez ki cahil vatandaş şehre dökülüp minderine oturttuğu, karnını doyurduğu kravatlı temsilcisinı fabrıkalarda bir yer edınmek için kıstırmasın. İş bulunabilsin bulunamasın kişi şehre o amaçia gelmiş, işsizler ordusunun kıyısında yerini almıştır. Bu insanlara "nasıl geldi ise. öyle de doğum yerine dönsün" denemez, o da her durumda kendisine göre haklıdır. Bir istihdam regülatörü olarak çok yararlanılması gereken devlet işyerlerını özele devretme inadı ve haberlerı ile bu kuruluşlarda çahşmaları gevşetmek ışlık (atolye) genışlemelerinı durdurmak, öylece ışgücü gereksinmelerini ve alımlarını azaltmak da işsizliği arttıran başka bir yanlışlık olmaktadır. Yöneticı. bireysel olarak, ekip olarak ufak seçim ve oy hatırı için kusurlar ışlememelı. aradan çok geçmeden kötü dumanlann yükseleceğinı bilmelidır. 1988 yılı bütçesinin Genel Kurui'da oylanması günü bu yılın bir tutum ve ekonomik istikrar yılı olacağının yönetimce açıklanması ne kadar güzelse, ağır olan işsizliği daha da coşturması olasılığı o kadar acıklıdır. Bir süre önce yayımlanan kamu gıderlerinde tutumlu olma genelgesi, bu iktidarın ilk birinci ayında o elverişlı havalarda yetkililerin kulaklarına yerleştirilmış olmalı, bütün ekonomik polıtikası da öyle ciddi bir başlayışla birleştirılmiş bulunmalı idi. Ama buna da uyulmadığını görüyoruz şimdilerde. Yanlış ekonomik gidişlerin, dikine dik konuşmaların, refah, lyılik, herkese iş haberleri vermenın hesabını halk yeni sandıkta herhalde soracak, ama zarannı ödetecek, acılannı dındırecek yer bulamayıp sanki alınyazısı gibi yıne adaletsiz bir özverıye katlanma zorunda kalacaktır. MALİYE VE GÜMRÜK BAKANLIĞI'NDAN GÜMRÜK MÜFETTİŞ YARDIMCILIĞI GİRİŞ SINAVI Maliye ve Gümrük Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanhğı'nca 26.9.1988 Pazartesı günü başlamak uzere Ankara ve tstanbul'da Gumrük Mufettiş Yardımcılığı giriş smavı yapılacaktır. Sınava katılabilmek için; 1. Devlet Memurları Kanunu'nun 48'inci maddesinde yazılı genel nitelikleri taşımak, 2. Hukuk, iktisat, siyasal bilgiler, işletme ve ıdari bilimler fakültelen ile iktisadi ve ticari ilımler fakülteleri ya da aynı konularda ögrenim yapıp yukanda belirtılenlere denkhği Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı'nca kabul olunan yabana öğretım kurumlanndan bırini bitirmış olmak, 3. 1.1.1988 günunde otuz yaşını doldurmamış olmak, 4. Sağlık durumu Turkiye'nin her yerinde görev yapmaya, her türlü iklım ve yolculuk koşullarına ve her turlü taşıt araçlarıyla yolculuk yapmaya elverişli olmak, 5. Yapılacak inceleme ve araştırmada gerek sicil gerekse tutum ve davramş yönunden Gümruk Mufettişliği özyapı ve nitelikierini taşıdığı sapıanmış bulunmak; gerekir. Sınav, maliye, ekonomı, kamu ve özel hukuk, muhasebe ve ticari hesap ile yabancı dil gruplanndan yapılacaktır. tstekliler aynmılı bilgileri kapsar sınav broşurunu Ankara'da Teftiş Kurulu, tstanbul ve tzmır'de gumrük mufettışlerı grup başkanlıklarından temin edebılırler. Sınav için başvurulann en geç 6 9.1988 gunu çalışma saatı bııımıne kadar Teftiş Kurulu Bajkanlığı'nda olacak şekılde şahsen >a da postayla ıletılmesının gerektığı ve gecıkmelerın değerlendırılmeyeceğı duyurulur T.C BİGA SUL H CEZA MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ 1988/89 1988/176 1988/1478665 MUSTAFA SÖLÜM. Remzi ve Rasime'den olma, 1946 Dğ.lu, Biga Balıklıçeşme köyünde kayıtlı ve oturur, kasap. Suç Gıda Maddeleri Tuzuğü'ne muhalefet. Suç tarihi 26.1.1988 Karar tarihi 23.5.1988 Kesinleşme Ta. 24.6.1988 Gıda Maddeleri Tuzüğü'ne muhalefet suçundan sanık hakkında açı[an kamu davaanııı yapılan açık yargılaması sonunda: Mahkememizden verilip kesinleşım karara göre sanığın suçu sabit göriılerek TCK'nın 396/1, 647 sayıh (anunun 4, TCK'mn 72. maddeleri uyannca ve TCK'nın 402. mad deleri gereğince 32.000 lira ağır para cezası ile cezalandınlmasına k arar verildiği ve 3 ay süre ile meslek ve sanatının tatiline, 7 gun sure ile işyerinin kapatılmasma ve karar kesinleştikten sonra karar özetin n kapatma suresi kadar kalmak üzere büyük harflerle yazılmak sure li ile kapatılan işyerinin goze çarpan bir yerine yapıştınlmasına kars ır verildiği ilan olunur. Basın: 23344 Esas No Karar No C. Sav. No Sanık 1979 YILI ICRA PL 467 TEDBIR UYARINCA SIGARA SAĞLIĞA ZARARLIOIR T.C. BİGA SUL H CEZA MAHKEMESİ KARAR ÖZETI Esas No Karar No C. Sav. No Sanık 1987/351 1988/172 1987/795393249 MUSTAFA KOYUNCU. Mustafa ve Naciye"den olma 1956 Dğ.lu Biga Hamdibey Mah. Fabrika Sok. No: 23'te oturur. Mandıracı. Suç Gıda Maddeleri Tuzuğü'ne muhalefet. Suç tarihi 8.9.1987 Karar tarihi 23.5.1988 Kesinleşme Ta. 24.6.1988 Gıda Maddeleri Tuzüğü'ne muhalefet suçundan sanık hakkında açılan kamu davasınııı yapılan açık yargılaması sonunda: Mahkememizden verilip kesinleşıen karara gore sanığın suçu sabit gorulerek TCK'nın 396/1, 647 sayıh (anunun 4, TCK'nın 72. maddeleri uyannca ve TCK'nın 402. mad deleri gereğince 32.000 lira ağır para cezası ile cezalandınlmasına k arar verildiği ve 3 ay süre ile meslek ve sanatının tatiline, 7 gün sure ile işyerinin kapatılmasma ve karar kesinleştikten sonra karar özetin n kapatma suresi kadar kalmak uzere buyuk harflerle yazılmak sure tı ile kapatılan işyerinin göze çarpan bir yerine yapıştınlmasına karc ır verildiği ilan olunur. Basın: 23343 MALIYE VE GUMRUK BAKANLIĞI'NDAN MALİYE MÜFETTİŞ YARDIMCILIĞI GİRİŞ SINAVI Maliye ve Gümrük Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanhğı'nca, 05 Eylül 1988 Pazartesi gunü saat 09.00"da Ankara ve tstanbul'da Maliye Müfettiş Yardımcılığı giriş smavı açılacaktır. SINAVA KATILABİLMEK tÇİN a Devlet Memurları Kanunu'nun 48'inci maddesinde yazılı niteliklere sahip olmak, b 01.01.1988 tarihi itibanyla 30 yaşını doldurmamış bulunmak, c Siyasal Bilgiler, lktisat, Hukuk, tktisadi ve ldari Bilimler Fakültelerinden, Iktisadı ve Ticari Ibmler Akademilerinden, (veya eşitleri olan yurtdışı fakülte veya yüksek okullanndan) birinden mezun olmak gerekmektedir. Sınavlara giriş şartlarını ve sınav konuiarım gösteren kitapçık ile başvuru formu, yukanda belirtilen eğitim kurumlanndan, Ankara 1 da Teftiş Kurulu Başkanlığı'ndan, tstanbul ve lzmir defterdarlıklannda Maliye Müfettışlerınden sağlanabilir. lsteklilerin gerekli belgelerle birlikte, en geç 25 Ağustos 1988 Persembe gunü çalışma saati bitimine kadar Teftiş Kurulu Başkanlığı'na bizzat veya posta ile başvurmaları (postada vaki gecikmeler dikkate alınmayacaktır) gerekmektedir. Ilan olunur. >,ocı Basın: 21851 TEŞEKKUR Çalınan arabamın bulunmasında yakın ilgi ve yardımlarını gördüğüm KAPIKULE VE EDİRNE EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ mensuplarına yardımlarından ötürü teşekkür ederim. SAFFET DERVİŞOĞLU M İ MA R L A R 15 Temmuz 1988 tarihinde Emirgân Korusu Beyaz Köşkte saat 19.30'da düzenlemiş olduğumuz İHALEÎLAM Sendikamızın 73.264.185r TL. keşif bedelli Çayırhan (Nallıhan) da Orta Anadolu Şubesi hizmet binası kapalı zarf ihale suretiyle yaptırılacaktır. Işin ihalesi 2.8.1988 günü saat 14.00'te olup, yeterlilik için son müracaat tarihi 1.8.1988 günü saat 17.00'dir. lsteklilerin Sendikamız Genel Başkanlığı'na (Strazburg Cad. No: 7 SıhhiyeAnkara) müracaatları ilanen bildirilir. L "KUŞAKTAN KUŞAĞA GELENEKSEL MİMARLAR YEMEĞİ"nde buluşalım. Dıizenleyen: »TOPOTEL Incekum ALANYA Ba\ tam O:el Fn aıımı: HABİTAT Dolgun ucretle yetenekli iç mimarlar arıyor. 166 89 01175 41 56 1727 yaşlarında bayanlar tngiliere'de çocuğa bak, lngilizce öğren. 1158 53 42 4213 68 67 TÜRKİYE MADEN İŞÇİLERİ SENDtKASI GENEL BAŞKANLIĞI Consulat general de Suisse, section des visas, cherche une personne avec experience professionnelle connaissant â part le turc, le français ou l'allemand et eventuellement l'anglais. Offres ecrites avec curriculum et foto: PK 122, 80200 TeşvikiyeIstanbul. MİMARLAR ODASI İSTANBUL ŞUBESİ 365.000 T • 7.gece 8günY.P. /*\ A ÜZGÜRLÜK VE DEMOKRASİYİ ÇİZMEK ' Bartıaros Bulvan 35 BESİKTAŞ TEL 1584927161 1074 161 8Z26KAD 336 16 60