22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet Sahibı: Cumhunyet Matbaacılık ve Gazeıecılık Turk Anonıın Şırketi adına Nadir N«U • Genel Yayın Muduru: H«s»n Cnnal, Müessese MudurU Eniae Uşmklıgil, Yazı Işlerı Muduru: Ok»> Goansra, 0 Haber Merkezı Muduru Bayer, Sayfa Düzenı YSneuncnı: Ali Acw. • Temalaler ANKARA DofM, İZMİR Hikncl Çctiqkayı, ADANA Cetal tsıanbul Haberim: Erhu AkyıMtz, Dış Habcrler Ergaıı Balcı, Ekonomı O s m n Ultgıy. Kultur CeM İjstt», Spor Danışmanı: AMalkMlir Ynceinaa, Duzdtme Reflk Darbış. BıhmEgıtım Şakin Alpay, IşSendika. Şukraa Ketenci, Yurt Haberlerı Nccdtl Dogan. Duı Yazılar Keren Çalışkan. Bursa Ltveat Gençtlli. # Koordınatör Akmct Konılsaa, • Malı tşler Erol EAul. • Muhasebc Bulrnt Y«wr • ButçePlanlama Stvgj A m # R c k l a n r Ayşt Tonın. Ek Yayınlar: Hulya Akyol • Idare: Hıncyia Garer, lşletme: Omier Çtlik, Bılgılşlcm: Nail laml flason w VO.KUI. Cumhunyn Mutaaalık vt Guruakk T A Ş TOrk O a * O d . W.'«l C*t»>°th> 343Î4 tsı PK 246la>nbul Tcl 512 05 0S (20 hu). T d a 22246 F u . (I) 52* « 72 # • Burolor Askan: Zı>a Gokalp Blv lnkılap S No: 19/4, Td 133 11 4147. Tckı 42144 F u : 14)1331141.428 • \xrnr H Zıy» Bh. 1352 S 2/3. Td l312 30.Tdo< 52359 F u (51)13 12 30 • A « m : InonüC»d M9S No. 1 Kal I. Tel: H455Oll9T3I.T«ex 62155. F«x CI)32»O5* Osmanhnın görkemli çöküşü 'Cezaevinde Kiiltür Servisi Yunus Nadi Armağanı Senaryo Yarışnıası'nı bu yıl Alper Uygur, "Org" adlı senaryosuyla kazandı. Türkiye'deki resmi tarih eğitiminin insanları kendi tarihinden soğuttuğu görüşOnde olduğunu söyleyen Uygur'a göre cumhuriyetten bu yana tüm yöncticiler insanlara tarih bilinci verilmemesinden sorümlu. "Org" Osmanlı tmparatorluğu'nun oldukça ilginç bir dönemini anlatıyor. 3. Mehmet'in tahta çıkması nedeniyle lngiliz kraliçesi tarafından armağan olarak Istanbul'a gönderilen bir org ve bu orgu çalan organist Dallam senaryonun eksenini oluşturuyor. 3. Mehmet'in durumu, saray içi entrikalar, daha sonra Osmanlıya karşı ayaklanan saray görevlilerinden Kantemir Bey, Celali isyanları, devletin durmadan para basması sonucu paranın değerinin giderek düşmesi senaryonun temel öğeleri. 3. Mehmet'in tahta çıkması ve lngiliz kraJiçesinin orgu göndermeye karar vermesiyle başlayan film senaryosu, saray içi entrikalann, Osmanhnın ilişki içinde olduğu öteki Avrupa ülkeleri diplomatik misyonlannın Istanbul'daki faaliyetlerinin, Venedik elçisinin öldürulmesıyle sonuçlanan bir suikastın, düzenin acımasızhğının, Celali isyanları ve Osmanlıdan kopmak üzere başlatılan milliyetçi hareketlerin, son olarak da payitahtta yenicerilerin ayıklanıp sarayın içine kadar girmelerinin anlatılmasıyla sona eriyjr. Osmanhnın hem muthiş görkemi hem güçsuz ve bir yerde "zavalü" diye nitelenebilecek yanları bir arada. Yanşmanın birincisi "Org"un yazan Alper Uygur'a senaryo çahşması ve amaçları ile ilgili sorular yöneltük. Uygur'un verdiği yanıtlar şöyle: Org için gerekli dokümantasyon çalışmasını nasıl yapünız? Yeterii bilgi ve belge var mıydı? UYGUR O doneme ya da Osmanlı'ya ait çok aynntılı belgelere ulaşmak oldukça zor. Birçoğu henüz tasnif bile edilmedi. Ama bence, bir kalkış, bir başlangıç için gereken şeyler mevcuttu. Bunlann kimüeri tesadüfen bulunan kaynaklar, kimileri ise bilimsel çalışmalar. örneğin elime "Eşkıya Türküleri" diye bir şey geçti. Bu, yanılarak yaratıldı. Sultarun kâbus görup saray içinde dolaşmasını ben ekledim. Ama bu olabilirdi. Çunku bu iktidara mecburen sahip olan, daha tahta çıktığı gün hiç görmedigi kardeşlerini boğdurmak zorunda olan, her an yenilenen entrikalarla uğraşan bir insan norbir oturması, bir kalkması var. ö y l e herkes gibi konuşmaz, ama aynı zamanda herkes gibidir de... Amacım yüceltmek olmadığı, gerçeği yakalamak olduğu için çok da zorlanmadım. Gerekli kaynaklar var çünku. Jüride, senaryonun bir diinkarmaşık olduğu... Komplolar, mutlakiyet ve başkaldırı... Bunlan n uçü bir arada aynı insanda olabiliyor. Sistem, el koymaya ve almaya dayalı bir sistem. Zaman içinde insanları da buna uyduruyor. Bu, çok büyük bir inceliği ve çatışmayı bir arada içeriyor. Çocukça bir şey değil yani. SENARYO YARIŞMASI BİREVCİSİ: ALPER UYGUR/ORG Yunus Nadi ödülünü kazananlar tKİNCİ FERİDE ÇtÇEKOĞLU NERDE ESKİ ÎNSANLAR Yunus Nadi Armağanı Senaryo Yarışması birincisi Alper Uygur, Türkiye'deki tarih eğitiminin insanları kendi tarihinden soğuttuğu, onlara tarih bilinci vermediği görüşünde. Uygur, "Tarihi kafamızdaki şablonlara uydurmaya çalıştığımız ölçüde tahrif etmiş oluruz. Senaryomda, bir trajediyi, bir çatışmalar yumağını, bunları yaratan mekanizmaları anlatmak istedim" diyor. ya göriişü olup olmadığı sorgulandı... UYGUR Bence bu sart değil. Bir senaryonun dünya görüşünu bağıra bağıra söylcmesi gerekmez bence. Sonra, tarihi kafamızdaki şablonlara uydurmaya çalıştığımız ölçüde tahrif etmiş oluruz. Ben genelde bir trajediyi, bir çatışmalar yumağını, bunları yaratan mekanizmaları anlatmak istedim. Osmanlı çok karmaşık. Basit şablonlarla anlamaya imkân yok. içinde buyuk çelişkiler barındınyor. Belki senaryonun ana fıkri, olayın ne kadar görkemli ve Sizce, senaryonnzda ele aldıgımz dönem, bu sö>lediğiniz çaoşmaları anlamak ve anlatmak için uygun bir dönem mi? UYGUR Bence en uygun dönem. Çünkü sistem artık çökmeye başlıyor. Insanlar eski rantlannı alamıyorlar. Padişah tahta çıktığmda 3 nıilyon altın dağıtıyor, ama bunun için borç alıyor. Hem bu görkem hem de görkemli bir çöküş dönemi... Son bir sonı, neden daha kolay bir senaryo değil de hem yazıiması hem de film olarak çekilmesi zor bir senaryo? UYGUR Birkaç nedeni var, ama galiba en önemlisi okul çağlanndan itibaren tarihe duyduğum tepki. Aldatıldığım kanısındayım. Butun öğretmenlerim, bütün ders kitaplarım beni kandırdı. Resmi tarih, bu döneme çocukça bir övguyu, bir yüceltmeyi içeriyor. Bu çok çılgınca. BenceTürkiye'deki bütün ortaokul ve lise öğrencileri tarih dersinden nefret eder. Anlamsız bir derstir. Kimse tarih bilincine sahip değil. Bu tarihe nasıl bakması gerektiğini bümemektedir. Bence cumhuriyetten bu yana görev almış bütün yöneticiler bundan sorumlu. Bu, galiba en önemli tepkim ve bu işe kalkışmadaki en önemli nedenim. lkincisi, bugunku yaşama biçimimizdeki çarpıklıklar nereden geliyor diye duyduğum merak. Yani, kolay itaat eden bir toplum olmamızdan tutun da az yıkanan, öteki insanlara saygı göstermeyen bir toplum olmamıza dek, çeşitli yaşama ahşkanlıklarımız acaba Osmanlı'dan mı kaynaklanıyor? Ondan beri mi süregeliyor? TAKVIM 29 HAZİRAN 1988 lmsak: 3.27 Güneş: 521 ögle: 13.12 Ikindi: 17.12 Akşam: 20.47 Yatsı: 22.38 Anayasa Mahkeme&i 'nden iptal kararı ANKARA (AA) Anayasa Mahkemesi, Kültür ve Tabiat Varhklarını Koruma Yasası'nda değişiklik yapan yasanın bir hükmü ile bir maddesini iptal etti. Mahkeme, SHP'nin, 3386 sayılı yasanın bazı maddelerinin ipialini isteyetı başvurusunu dürt ele aldı. Anayasa Mahkemesi, yasanın 6. maddesindeki, SİT alanlartnda "yapüanma ile ilgili müktesep haklarm yönetmelikle belirleneceği"ne ilişkin hüküm ile "Koruma yüksek kuruhı ve koruma kurullannm teskilatlanması amacıyla Bakanlar Kurulu'na kadro açma ve iptal etme yetkisi" veren geçici maddeyi anayasaya aykın görerek iptal etti. gritonları öğrendimb B. ECEVİT Yunus Nadi Armağanı Senaryo Y a n ş m a s ı ' n d a " N e r d e Eski lnsanlar" adlı yapıtıyla ikindlik ödülü kazanan Feride Çiçekoğlu'yla Alanya'da mimari danışmanlığını yapüğı Serapsu Oteli'nin santiyesinde konuştuk. 1951 doğumlu Çiçekoğlu çok yönlü bir kişiliğe sahip. 198084 yıllan arasındaki siyasi tutukluk döneminden sonra mimarlık ve yazın çalışmalanna ağırlık veren Çiçekoğlu'nun "Uçnrtmayı Vurmasınlar" adlı kitabı filme alınacak. Ruhi Su AnıtMezar ödülü'nün yani sıra yazın ve mimarhk alanında da çeşitli ödülleri var. 1986 yılında ise Yunus Nadi Armağanı Mizah öyküsü Yanşması'nda "Bülbülcü" adlı öyküsü yayımlanmıştı. "Uçnrtmayı Vurmasınlar"ı saymazsak "Nerde Eski tnsanlar" Feride Çiçekoğlu'nun ilk senaryo denemesi. Bir mimar olarak size 'Bir hapishane düzenlemesi yapın' deseler nasıl bir cezaevi düşünürdünüz? ÇİÇEKOĞLU Sanatın her türlü yaptınmcılığa karşı olduğunu düşündüğum için bugüne ka 9lerde Eski Insanlar senaryosunda daha güzel bir dünyanın düşlediğimiz kadar yakın olmadığını görmenin hüznü var. Yine de karamsar bir hüzün değil bu... manlar. Ve mimarlık eğitimi, var olaru yineleyen değil, olmayanı yaratan niteliğiyle yoğurdu çoğumuzu. Bizim kuşaktan, kurumsal olana karşı çıkan ve sanatın çeşitli kollanna yönelen hayli kişi çıkmasım böyle açıklayabiliyorum ben. Çünkü, bana göre yaptınmcılığa karşı çıkmarun, var olanı aşmanın en etkin ve kalıcı sesi sanattır. Senaryonuzdaki özlem 'daha güzel bir dünya' mı? ÇİÇEKOĞLU Film öyküsünde geleceğe doğru da bir özlem var. Biraz önce de söylediğim gibi geçmişe huzünlü bakıyor, ama asıl geleceği duşünuyor. Karamsar değil. tnsana ve doğaya inancın yitmediğini gösteriyor. Bir de 'daha güzel bir dünya'yı şemalaştırmamak gerek; kulturü, sanatı, politikası hepsi iç içe Bunlar dünya guzellikleridir zaten. Kültür ve sanatın etkisi? ÇtÇEKOGLU özlediğimiz toplumsal değişimler için kilit taşının kültür ve sanat olduğunu düşünüyorum. însan kalitesini yüceltmeden ve hele hele daima sonı sorabilen insanlar yetiştirmeden dünyayı zorbalıktan arıtabileceğimizi sanmıyorum. Daha güzel bir dünya düşümu hiç yitirmedim. Gergedan ve Şehir dergüeri tstanbul Haber Servisi Sabah Gazetesi'ne bağlı Dönemli Yayıncılığa ait Şehir ve Gergedan dergüeri ile kıtap servisinin kapatılacağı bildirildi. Bu gelisme uzerine Dönemli Yaymalık Genel Yayın Muduru Ali Saydam ile bazı çahşanlann görevlerinden istifa etrikleri belirüldi. Temalı Eğlence Parkı tstanbul Haber Servisi Net Şirketler Grubu'nca yaptırılan "Temalı Eğlence Parkı "nın fızibilite çalışmalarımn tamamlandığ. bildirildi. Yapılan açıklamada fızibilite çalışmalarımn uluslarurası "ERA" firması tarafından tamamlandığı belirtildi. Yetkililer ERA'nm bugüne kadar aralarında Disneyland ve Disneyvvorld'un de bulunduğu dokuz bin eğlence merkezinin etudünü gerçekleştirdiğini açıkladuar. ALPER UYGUR Osmanlının sıstemi, el koymaya ve almaya dayalı Zaman içmde insanları da buna uyduruyor Bu, çok büyuk bir incelıği ve çatışmayı bir arada içeriyot Çocukça bir şey değil yani. Celali isyancılanmn türküleri. ö t e yandan Hammer Tarihi ya da Uzunçarşılı'nın kitaplan var. Bu kaynaklar, belli bir amaç için tarandığında ortaya bir manzara çıkıyor. Peki olayın ne kadan dokümanlara, ne kadan kurguya dayanıyor? UYGUR Şimdi, olayın fonu gerçek. Yani bir org gelmiş, Celali isyanları çıkmış, bir büyükelçi öldürülmüş, sonra saray entrikalan bu duzeyde, iktidar mücadeleleri bu düzeyde. Ama diyaloglann büyük bir bölümü, bu fona damal kalamaz. Kâbus görüp sarayda bağırarak dolaşması ise böyle bir insan için hafîf bile. Yalmz orgun parçalanmasını ben biraz erken yaptım. Org, daha sonra başka bir padişahın zamanında parçalanıyor. Senaryonun ambiyansını yaratmada zorlandınız mı? U Y G U R Bugune kadar TV'de ve sınemalarda izlediğlm tarihsel fılmlerdeki zevksizlik yerine daha gerçeğe yakın olmasını istedim. Çünkü bu çok incelmiş, ama aynı zamanda çok da kaba bir kültür. Osmanlı padişahının Manyetik firtına sorun yuratmadı BOULDER (AA) Güneşte son dört yıl içinde meydana gelen en şiddetli patlamadan sonra oluşan manyetik firtına beklendiği gibi haberleşme sistemlerinde herhangi bir soruna yol açmadı. ABD Ulusal Okyanus ve Atmosfer Yönetimi'nin Boulder'daki uzay laboratuvarında çalışan Michael Abbot, "Firtına şimdiye kadar farkına vardığınız herhangi bir soruna yol açmadı" dedi. YARIŞMA UÇUNCUSU ASKERI ÖVER / HAYAT KURULURKEN Hanıallar dünyasındaki kahraman Askeri över, Hayat Kurulurken adlı senaryosunda geceyi gündüzünü hamallar arasındaki çekişmeye, şiddete engel olmaya çalışan kardeşinin katilini ararken ihanetle karşılaşıp inançlan sarsılan ve hemşerilik töreleriyle çatışan Feto'yu anlatır. Feto, över'e göre Yılmaz Güney'dir... ANNA TURAY ~ ASKERİ ÖVER "Hamallann kavgası içindeki hemşentık. töre gibi unsurtann çelişkilerini anlattım." gel olmaya çalışan, kardeşinin katilini ararken bir ihanetle karşı karşıya kalıp inançlan sarsılan, saygıyla bağlı olduğu hemşerisi Hüso Bey tarafından tıpkı diğer hamallar gibi kullanıldığını anlayan, " t ö r e " ile çelişen Feto, Yılmaz Güney'dir. "Haytr. senarjom filme alınsa Yılmaz Guney'in verine bir başkasını görmek beni duş kırıklığına nğratmaz. O artık yok. Hem biliyorum ki olsa bile Feto gibi olmayacaktır. Yılmaz Güney bunu aşmıştı. Birçok şeyi kavramıştı" diyor Askeri Över. Över, sinemaya gözlerini. açarken Yılmaz Güney'i yazmayı düşlemiş hep. Sinema, Yılmaz Guney'in çekiciliğiyle yaşamında önemli bir yer tutmaya başlamış. Sinemayla, genel olarak sanatla ilgilenmeye uzun yıllar olanak bulamadığını söylüyor Askeri Över. 1984'ten bu yana Istanbul'da yaşayan Över, 1945 Tarsus doğumlu. Ankara'da iktisat fakültesini bitirdikten sonra 1972'de 12 Mart'ın ardından Berlin'e gitmiş ve bir sure orada yaşamış. Tarsus'a dönuşünde bir sendikada bölge temsilcisi olarak çalışmaya başlamış. 1980 yılında tutuklandıktan sonra 14 ay hiıküm giymiş ve ardından yoğun bir kooperatifçilik dönemi gelmiş. "Bu arada sinemaya çok uzaktıra. Horladım, knçumsedim Turk sinemasını. Tabii o pespaye filmlerin de çok etkisi vardı. Adeta fiziki bir rahatsızlık veriyordu ban<(. Sonra bir gün 68'de sanınm Ankara'da valdt geçirmek için bir filme gittim. Senaryosunu Çetin Alıan'ın vazmış oiması ilgimi cekmişti. Yılmaz Guney'le orada karşılaşüm. 'Mor Defter' niminde." Askeri Över kendisini çok etkileyen bu kıvırcık, kır saçlı oyuncuyu tanımak ve yazmak için yoğun bir istek duymuş içinde. "Ben onun politik değil sanatçı yanına ağırlık veren bir senaryo va/acakbm. Sanatçı olarak açmazını yanAskeri Över'e 198788 Yunus Nadi Armağanı Senaryo Yarışması'nda uçünculuk ödulü getiren senaryo "Hayat Kurulurken" adını taşıyor. Över, ilk senaryo denemesi "Hayat Kurulurken"de ezilen ve yok olanları anlattığını söylüyor. "Hayat Kurulurken'e bundan 10 yıl kadar önce Eminönü Sebze Hali'nde hamallar arasında çıkan ve gazetelere de yansıyan olaylar kaynaklık eder. Kendilerine "gecedler" denilen nakliyatçı hamallarla "gündüzcüler" olarak bilinen kabzımal hamallan arasında hal ve çevresinde yer tutmak, üstünlük sağlamak amacıyla süregelen savaşım bir dönem sertleşir ve art arda 4 hamalın öldürülmesiyle sonuçlanır. Askeri Över, hemşerilik temelinde bölünen hamal topluluklarının iç gerçeklerini, kuşatıldıkları toplumsal çevreyi, ekonomik çıkmazlanm yansıtırken işte bu gerçek kişilerden ve olaylardan yola çıkar. Ancak yolculuğunu henüz tamamlamadan bir yerlerde tıkanıp kaldığjnı hissedince bir kahramana gereksinim duyar. "Kahramaniık" olgusuna inanmakta, ama insanları kahramanlaştırmamn yanhş olduğunu düşünmektedir. Yine de söz konusu olan bir sanat yapıtıysa, kime ya da neye hizmet ettiği sorularına olumlu yamtlar verilebiliyorsa, belli bir bilinç duzeyi aşılıyor, yararlı oluyorsa "kahraman olmatadır" der ve yazmaya koyulur yeniden. Peki, ama kim olacaktır Askeri Över'in kahramanı? Uzun yıllar birlikte savaşım verdiği, yakından tanıdığı sendika ve kooperatif çevrelerinden birisi mi? Yoksa evlerine giderek, oturup saatlerce konuşarak tanımaya, çözmeye çalıştığı harnallardan herhangı biri mi? Hayır, Askeri över'in kahramanı Yılmaz Güney olur. Onu düşleyerek yazar senaryosunu. "Hayat Kurulurken"de gtcecı ve gündüzcü hamallar arasındaki çekişmeye, şiddet gösterilenne ensıtmayı düşündüra. Bunun için eşiyle, Ataol Behramoğlu'yla ilişki kunnayı denedim. Ancak olmadı." Bunun uzerine över, sendikacılık geçmişinde yakından tanık olduğu bir sorunu işlemek istemiş senaryosunda: Hemşerilik sorununu. Bundan sonrasını över şöyle anlatıyor: "Sendikal mücadelenin içinde bile hemşerilik gibi feodal bir olgunun ön plana çıktığını, bir engel teşkil ettigini defalarca gördüra. Bolgecilik klikleşmenin itici, hatta oluşturucu unsunı olarak sendikal mücadelenin önünde duruyor. Hamallar için de a\nı şey geçerii. tstanbul'un gobeğinde yan kast özelliği taşıyan bir konumdalar. Iş için surekli birbirleriyle miıcadele etmek zorundalar. Ekonomik zorunluluk olarak dayatılmış bu onlara. Birlik olmalan gerekiyor. Peki, hangi temelde? Sendikal bilincin çok gerisinde olduklanna gore hemşerilik temelinde olu>or bu." Senaryoya başlamadan önce bugün artık yok olan Eminönü Sebze Hali'ne giden, hamallarla konuşup, onlan yakından tanımaya çalışan Askeri Över, konuştuğu hamallan, onlann anlattığı insanları, kendi sendikacılık geçmişinde tamdıklarını da senaryosuna katmış. Hamallann Istanbul'daki öykusünun yüderce yıl gerilere gidebildiğini söyleyen Över, bugun de pek fazla değişiklik olmadığını söylüyor. Hal taşındığı için ayrı yerlere dağılmış durumdalar. Ama geçim mücadelesi olduğu gibi surüyor. Zamlanan müzik kasetleri ANKARA (AA) Yabancı müzik kasetlerine son bir ay içerisinde iki kez yapılan zammın satışlarda düşüşe^j neden olduğu bildirildi. Plakçılar, son bir ay içinde kaset fıyatlarınm 2 bin 800 liradan önce 3 bin 900, sonra da 4 bin 900 liraya çıktığını söylediler. Plakçılar, kaset yapımcısı fırmaların boş kasetleri fabrikadan KDV dahil 110 liraya aldıklarını ve uzerine "royalite" adlı telif ücretini ekleyerek yaklaşık 2 bin liraya mal ettikleri kasetleri toptancüara 3 bin 660 liradan verdiklerini kaydettiler. FERİOE ÇİÇCKOtUI ABO'de 3 yrihk doktoradan sonra 4 yıllık cezaevi yaşamı için şoyle diyor: Ikjnci bir doktora'. Birçok yönüyle ilk doktoradan daha euitici. dar zorlanarak hiçbir şeyi yapmamaya çalıştım. Onun için böyle bir öneriyi tereddütsüz reddederdim. Neden? ÇtÇEKOCLU Cezaevi olgusuna karşıyım çünkü. Cezaevine girerken dünyayı nasıl görüyordunuz, çıktığınızda nasıl bir duygu içindeydiniz? ÇlÇEKOCLU Girerken da ha ak ve kara görüyordum. lçerde gri renkleri, grinin tonlannı öğrendim diyebilirim. Ayrıca doğanın değerini öğrendim. Örneğin cezaevi avlusunda koşarken nenıli çarşaflardan yakaladığım deniz kokusu, gerçek deniz kokusundan daha çarpıcıydı. Sayın Çiçekoğlu, Yunus Nadi Senaryo Yanşması'nda ikincilik ödülü kazandığınız 'Nerde Eski tnsanlar' yapıtının özetini okudum. Bu yapıt biraz nostalji kokmuyor mu? ÇtÇEKOĞLU Nostaljik demeyelım hüzün diyelim. "Daha güzel bir dünya"nın düşlediğimiz kadar yakın olmadığını görmenin hüznü var. Bir de çocukça bir coşku ve sevinçle özlenen o dünya, sloganlar ve kalıplarla tariflenmeye başlandığında alışageldiğimiz dünyanın bir benzeri oluveriyor. Biçimsel olarak farklı belki, ama özde aynı. Asıl hüzün işte orada. Yine de karamsar bir huzün değil bu. Şimdi 20'lerinde olan pek çoklannın var olan kurumlarla uzlaşmaya yönlendirilişini gönnek bile yeterli değil karamsarlık için. Doğa olduğu surece ve insan doğası gereği sonı sorabileceği sürece, hüzün bile karamsar olmamalı diye düşünüyorum. Daha güzel bir dünya özlemini açalım mı? ÇİÇEKOĞLU 1968'de ODTÜ Mimarlık Fakültesi'ne girdim. Buradaki kavramların üçünün de altını çizmek isterim. Hem de bu sırayla. '68' daha güzel bir dunya isteğınin simgesiydi. O yüiarda siyasi bir yönü olmayanlarımız bile, ki benim yoktu örneğin, "daha güzel bir dünya" özlemini, ekmek gibi, su gibi benimsemiştik. ODTÜ, öğrencilere yanıtların ezberletildiği değil, öğrencilerin sorular sorabildikleri bir yerdi o zaAma o dünyaya varmak için yöntemlerin çok incelikle işlenmesi gerek galiba. Tezelden yeniyi kuralım dendiğinde, yöntemler eskinin hastalıklarını taşıyor. Kurulduğu sanılan yeni de eskisinin bir benzeri oluveriyor. Bireyi ezen yöntemler zorbahğı kaldıramıyor, yeni yaptırımlar üretiyor. Yaptmmın her türüne karşı oiması gereken sanat bu nedenle çok önemli. Bağırarak değil gurültüsüzce zorlayarak değil, sevecenlikle yoğuruyor insanı. ABD'de 3 yılhk bir doktora çalışmanız var, sonra 4 yıl cezaevi. Çeliski değil mi? ÇİÇEKOĞLU 12 Eylul sonrası, pek çok kişi gibi ben de bir cezaevi eğitimi aldım. Tabii bu, cezaevi yöntemlerince verilmek istenen eğitim değil yoğun bir insan deneyimi; kendi kendini ve insanlan tanımak için değerli bir eğitim."İkinci bir doktora". Birçok yönüyle ilk doktoradan daha öğretici oldu benim için. O dönemin ürünlerinden bir öyku kitapçığım çıktı: "Uçurtmayı Vurmasınlar". Daha önceleri edebiyatla okur olmanın ötesinde bir ilgim yoktu oysa. Sinemayla ilginiz... ÇİÇEKOĞLU 1988 başlannda olmalı film yönetmeni Tunç (Arkası 13. Sayfada) Tatvan Doğu Anadolu Fuarı TATVAN (Cumhuriyet) Tatvan Doğu Anadolu Fuarı yarın açılıyor. 30 haziran • 24 temmuz tarihleri arasında açık kalacak olan Tatvan Doğu Anadolu Fuarı'nda ticari, sanayi, tarımsal ve kültürel alanlarda etkinlikler sürdürülüyor. Van Gölü'nün batt kıyısında 85 bin metre karelik bir alan üzerinde faaliyet gösteren fuar, bölge turizmine de önemli bir katkıda bulunuyor. Bu yıl 18 resmi, 16 özel sektör kuruluşunun katılacağı fuarda Cumhuriyet Kitap Kulübü Tatvan Temsilciliği de pavyon açacak ve imza günleri düzenleyecek. Jüriden 5 yapıta mansiyon Senaryo yarışmasında mansiyon alanlar: Doğan Özkan, Ali Ulvi Hünkâr, Süheyla Acar Kalyoncu, Mehmet Tekirdağ, Ahmet Yiğit. Kültür Servisi Yunus Nadi Armağanı Senaryo Yarışması jürisi, katılımın çok oiması nedeniyle ilk üç derecenin yani sıra 5 tane de mansiyon vermeyi uygun buldu. Müjde Ar, Atillâ Dorsay, Macit Koper, Onat Kutlar, Ziya Öztan, Celal Üster ve Atıf Yılmaz'dan oluşan jürinin mansiyonla ödüllendirdiği yanşmacılar şunlar (katılım numarası sırastyla): Doğan Özkan (Babarda Üç Gun): Erzurum 1951 doğumlu olan Ozkan, tstanbul'da Galatasaray Lisesi'ni bitirdikten sonra Ankara Universitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi ve Boğaziçi Üniversitesi'nde okudu. Şiir, tiyatro ve hikâye denemeleri olan Özkan, bir ozel sektör kuruluşunda çalışıyor. Bahar Doğan Özkan Ali Ulvi Hünfcar S.Acar Kalyoncu Mehmet Tekirdad Ahmet Yiğit da Üç Gün Özkan'ın ilk senaryosu. Ali Ulvi Hünkar (Sessiz Bir Öykü): lzmir 1961 doğumlu olan Hünkar, halen Mimar Sinan Ûnıversitesi Devlet Konservatuvan Tiyatro Bolümü son sınıf öğrencisı. Süheyla Acar Kalyoncu (V ıldöniimü): Erzincan 1958 doğumlu olan Acar Kalyoncu, ilk ve orta öğrenimini tstanbul'da tamamladıktan sonra ODTÜ Idari BUim ler Fakültesi Ekonomi Bölümu'ne girdi. ODTÜ'yu bitirdikten sonıa Boğaziçi Üniversitesi'nde master yaptı. Yayımlanmamış öykuleri de bulunan Acar Kalyoncu iki yıldır senaryo yazıyor. Mehmet Tekirdağ (Babaannemi Seviyonım): Bilecik 1956 doğumlu olan Tekirdağ, yüksek öğrenimini Eskişehir tküsadi ve Ticari tlimler Akademisi tktisat Fakültesi'nde yaptı. 1980sonrası özelsek törde yönetici yardımcılığı ve reklam ajanslannda müşteri temsilciliği yapan Tekirdağ, 1983'ten onra yönetmen asistanlığına başladı. Ahmet Yiğit (Ziver Özgür'ün Dede Kara'sı): Ankara 1961 doğumlu olan Ahmet Yiğit, Ankara Universitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümu'nden mezun oldu. Yiğit halen aynı bölumde master yapmakta.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear