Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURÎYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER varl.. İlk derece mahkemelerinin 78 yıldan beri eksik kadro ile görev yaptıklan ve bu yüzden en az 2.5003.000 hâkim ve savcı eksikligi ile çalışan mahkemelerin yüzde 95'inin baktıklan davalann duruşrnalanru bu yüzden 56 ay sonraya "talik" etmek zorunda kaldıklanm ve davalann yıllarca sonuçlanamadığını, Türkiye'de duyup bilmeyen bir kimse kaldı mı? Mademki memleketimizde, tecrübeli ve yetişkin hâkim ve savcıya gereksinim var, öyleyse neden dolayı ilk derece mahkemeleTindeki yetişkin ve tecrübeli hâkim ve savcııar bu " t a s a n " dışında bırakılıyor? Elbette bu soruya, hiçbir kimse, "makul akla yakın" bir yanıt veremez. yazan Uğur Mumcu aleyhine açıldığı bilinen manevi tazminat ve ceza davalan göz önüne alındığı takdirde, sö*. konusu "tasan" ile amaçlanan "gerçek niyet" bütün çıplaklığıyla ortaya çıkmaktadır. Gazeteci Uğur Mumcu'nun, bu tasan ile ilgili olarak kalerae aldığı köşe yazasında da belirttiği üzere, yasa tasansırun en korkunç ve en ürkütücü yönü, bu tasanyı hazırlayan miletvekillerince, tasannın kapsamına giren Yüksek Mahkeme üye ve başkanlanna "iktidar ile araruz iyi olursa, görev süreniz iki yıl daha uzar, bu arada en düşük ücretle lojmanda oturmaya devam edersiniz, kiraya verdiğiniz kendi evinizin de kirasıru yine alırsımz ve hatta bu iki yıllık uzatma süresinden sonra bir karrm kuruluşunda size yüksek ücretli ya bir danışmanlıtc, ya da en azından bir yönetim kurulu üyeliği bile veriür, görevde iken bütün bu kişisel çıkarlan hesaba katarak hareket et, bu şekilde hareket edenlerden halen danışmanlık ve yönetim kurulu üyeliği görevinde bulunan Yüksek Mahkeme eski başkanlarıru sen de kendine örnek olarak al!.." demek isteniyor. Biz o kanıdayu ki, şayet emekli olduktan sonra 'danışraanlık' veya 'yönetim kurulu üyeliği' görevlerine getirilen Anayasa Mahkemesi başkanlan ile iki Yargıtay Birinci Başkanı ve bir daire başkanı bu görevleri kendi arzulan ile istememiş ve iktidann sonradan yapacağı teklifi de ellerinin tersi ile itebilmiş ve halen Yargıtay'da görevde bulunan ve emeklilik süreleri yaklaşmış olan bir kısım üye ve başkan da el altından emeklilik sürelerinin uzaması için iktidar müJetvekilleri nezdinde ban girişimlerde bulunmamış olabilselerdi, hiç şüphesiz ki o on üç milletvekili, Yüksek Mahkeme hâkimlik onuruna en ağır bir darbe özelliği taşıyan böyle bir tasanyı hazırlamak cesaretini kendilerinde asla bulamazlardı. 27 HAZİRAN 1988 Gölge Düşürücü Bîr Tasarı Kanımızca, yasa tasansının asıl amacı, Yargıtay ve Danıştay'ı, iktidar partisi arzu ve göriişü doğrultusunda, "güdümlü" birer Yüksek Mahkeme durumuna sokabilmektir. Bizce, bırakınız böyle bir amacı gerçekleştirip uygulamaya koymak, bunu düşünebilmek dahi, adalet hayatımız için son derece "korkunç" bir davranış biçimidir. CUMHURtYET'TEiV OKURLARA... OKAY CÖİVEVSİN Yoğun Bir Yaz İSMAİL DOĞANAY Emekli Yargıtay Daire Başkanlanndan Bilindiği üzere, anayasanın 140. maddesi hükmüne gÖTe, "Hâkimler ve savcüar 65 yaşını bitirinceye" kadar hizmet görürler. Anayasanın bu çok açık hükmü karşısında, hem Yüksek Mahkeme ve hem de ilk derece tnahkeraesi hâkim ve savcılannın, 65 yaşını doldurmalan halinde, cmeklilik suretıyle görevlerinden aynlmalan "anayasal" bir zonınluluk haline gelmektedir. Günlerden beri, Ankara'da yargı çevrelerinde ısrarla söylendigine göre, emeklilik süreleri yaklaşmış ve hatia 1 Temmuz 1988 tarihinde emekliye aynlmalan "anayasa" gereği olan bir kısım Yargıtay üye ve daire başkanlarının, harici girişim ve arzuları üzerine on üç "Anavatan Partisi" tnilletvekili tarafından iki maddeden oluşan ve sadece Yargıtay ile Danıştay Başkan ve üyelerinin 65 yaş olan emeklilik yaş sınırını 67 yaşına çıkaran bir "tasan" hazırlanmış ve bu tasarı alelacele Türkiye Büyük MiUet Meclisi "Adalet Komisyonu"nda görüşülüp, "olumlu kabul" edilerek, "Bütçe ve Plan Komisyonu"na sevk edilmiş, fakat TBMM'nin 1 Haziran 1988 tarihinden itibaren üç ay süre ile tatile girmesi üzerine genel kurulda görüşülüp yasalaşamadan tatil sonuna kalmış buluntnaktadır. rekçesinde ise; tasanyı hazırlayan on üç "Anavatan Partisi" milletvekili, anayasanın, Anayası Mahkemesi üyelerinin emeklilik sürelerini belirleyen 147. maddesi hükraünde, "Anayasa Mahkemesi üyeleri 65 yaşını doldurunca emekliye aynlırlar", demek suretiyle, Anayasa Mahkemesi hâkimlerinin 65 yaşını doldurmakla mutlaka emekliye aynlacaklannı öngördüğü halde, aynı anayasanın, Yargıtay ve Danıştay Başkan ve uyeleri için böyle "kesin" bir hüküm sevk etmeyerek, sadece hâkim ve savcılann 65 yaşını bitirinceye kadar 1961 Anayasası'ndan önceki dönemlerde olduğu gibi hükümetçe "re'sen" emekliye sevk edilmelerini önlemek amacı güttügü için anayasada, Yargıtay ve Danıştay Başkan ve üyelerinin emeklilik yaşlan ile ilgili böyle "açık ve kesin" bir hükme yer verümemiş olduğunu ve bu nedenle de olayda anayasaya aykınlık halinin söz konusu olamayaca|ını ileri sürerek ve bu arada üniversite profesörleri için kendi kanunlarında öngörülen yaş sınırı da "emsal" olarak ele alınarak kendilerine göre tasarıya bir de gerekçe (!?) göstermiş bulunmaktadırlar. Tasarıda başka bir gerekçe olarak, halen Yargıtay ve Danıştay kadrolannda mevcut olan boşluklar ile yetişmiş, tecrübeli hâkim ve savcılara karşı duyulan gereksinime de işaret edilmiştir. Kişisel kanımıza göre, metnini yukanya aynen aktardıgımız tasan, hem anayasanın, hâkim ve savcılann emeklüik yaş sınırı ile ilgili 140/f.4'te yer alan açık ve kesin hükmüne ve hem de aynı yasanın öngördüğü "esitlik" ilkesine tümden aykın bulunmaktadır. Çünkü yasa koyucunun Anayasa Mahkemesi hâkimleri için ayrı, Yargıtay ve Danışuy hâkimleri ile ilk derece mahkemesi hâkimleri için ayrı ayn "emeklilik yaş sının" düşündüğünü kabul etmek, "aklen ve mantıken" asla mümkün değildir. Söz konusu tasanyı, el altından hazırlatan bazı Yargıtay üye ve daire başkanlan ile tasan altında imzası olan o "Anavatan Partisi" mületvekillerine sormak gerekir: Tecrübeli ve yetişkin hâkim ve savcıya olan gereksinim sadece Yargıtay ve Danıştay'da mı K Güdümlü Yüksek Mahkeme Kanımızca, yasa tasansının asıl amacı, Yargıtay ve Danıştay'ı, iktidar partisi arzu ve görüşü doğrultusunda, "güdümlü' bir Yüksek Mahkeme durumuna sokabilmektir. Bizce, bırakınız böyle bir amacı gerçekleştirip uygulamaya koymak, bunu düşünebilmek dahi, adalet hayatımız için son derece "korkunç" bir davranış biçimidir. Şayet, yasa tasarısında sadece "Bakanlar KunıhT'nca görevlerinde kalmalannda "fayda görülen" başkan ve üyeler değil, Yargıtay ve Danıştay Başkan ve üyelerinin tümünün, emeklilik yaş smınnın 65'ten 67'ye çıkanlması öngörülmüş olunsaydı, elbette o zaman, ne ben ve ne de bir başkası böyle bir değerlendirmeye gidemez ve ayrıca yasa tasarısında yer alan "tecrübeli ve yetişmiş" Yüksek Mahkeme hâkim ve savcısına duyulan gereksinim, gerekçesinin de "samimi" olduğuna, inanmak icap ederdi. Yeri gelmişken, burada şu hususu da hemen belirtelim ki, daha önceleri yani 1924 Anayasası'nın yürürlükte olduğu ve özellikle memleketimizde "çok partili" siyasi hayatın henüz başlamamış olduğu yıllarda, 65 yaşını dolduran ve fakat mesleki bilgi ve tecrübelerinden Yargıtay'ca yararlanılmasında zorunluluk görülen, bir kısım Yargıtay Başkan ve üyelerinin, "Bakanlar Kurulu" kararı ile birer yıl süre ile sınırlı kalmak ve fakat arka arkaya her yıl uzatılmak suretiyle 68 yaşına kadar görev de kalmalanna olanak tanınmakta idi. Fakat herkesçe de kabul edileceği üzere, o günlerin siyasi ortamı ile bugünlerin siyasi ortamıru kıyaslamak, elbette, mümkün değildir. Öte yandan, o gunleıde Yargıtay'a siyasi yönü olan, nerede ise tek bir dava dahi intikal etmezken, "çok partili" siyasi hayata girdiğimiz dönemden bu yana ve hele hele şu 34 yıldan bu yana ve özellikle bugünlerde Başbakan ve eşi tarafından bir kısım gazeteci ve kişiler aleyhine açıldığı basında yer alan hukuk ve ceza davalan ve bu arada Milli Savunma Bakanı Ercan Vuralhan tarafından Cumhuriyet Gazetesi ile bu gazetenin köşe Sonuç Eğer, bu tasanyı hazırlayan o iktidar partisi milletvekilleri, yüksek yargı mensuplannın emeklilik günlerinde maddi bir sıkmtıya düşmemelerini istiyor ve bu arada hazırladıkları tasandaki davranışlannda, yukarda belirttiğimiz gibi, böyle bir "art niyet" taşımıyorlarsa, o zaman yargı mensuplannın yaş sınırı nedeniyle emekliye aynlmalan halinde, görevde iken aldıkları aynı maaşı emeklilik döneminde de aynen almalan yolunda bir yasa tasansı hanrlamak suretiyle, hiç olmazsa onlardan bir kısmını, ömürlerinin son günlerini adliye koridorlannda gecirmekten kurtarmış ve ayrıca bu şekilde avukatlık yapan eski meslektaşlan yüzünden, Yüksek Mahkeme hâkimlerine karşı ısrarla, haricen yöneltilen, kısmen haklı kısman haksız bazı söylenti ve ithamları da önlemiş olurlar. Biz bunu bekliyoruz. Kurnazhk taşıyan tasan Söz konusu yasa tasansvnda aynen şöyle denilmektedir: "Yargıtay ve Danıştay Birinci Başkanlan, Birinci Başkan Vekilleri, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ve Vekili ile Yargıtay ve Danıştay Daire Başkanlan, üyeleri, 65 yaşını ikmal ettiginde vazifelerinde kalmalan faydalı görülenlerin, Bakanlar Kurulu kararnamesiyle hizmet sttreleri 67 yaşını dolduruncaya kadar uzatılabilir." Geçici madde, "Bu kanunun kabul ve neşri tarihinde T.C. Emekli Sandıgı Kanunu'nun 40. madde (a) bendinden emeklüik muameleleri yürürlükte olanlar da yararlarur." Yukanya aynen aktardığımız bu yasa tasannın ge ısıtlı tatil olanaklanndan birini değerlendihp Ege kıyısında henüz tatil havasma a/ışmaya çalışırken istanbul'dan telefon: "Özal'a suikasi yapıldı, hemen gelmelisin.." Tatil gevşekliği içinde inanılması en güç olay.. Biraz sonra ikinci telefon: "Celal Başlangıç, Urfa yolunda kaza geçirdi, otomobiideki iki arkadaşımızı kaybettik, Celal hastanede.." Hemen yola düşerken, tatil boşalmasına uğramış kafanın içine arkadaşlanmızın acısı ve olayların tartışması doluveriyor.. Cebrail Demir ile Kadir Kağnı'nın üzüntüsü, Celal Başlangıç'ın durumu.. Arkadaşlanmızın kaza geçirdiklerî otomobilin halini görunce Celal'in kurtulması tesellimiz o/uyor. Celal Başlangıç halen Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde. Arkadaşımızın tedavisini sürdüren Dr. Nesimi Eren, Celal'in önümözdeki hafta sonuna doğru taburcu edilebileceğinı söylüyor; ancak Celal, bir süre daha yatmak zorunda, bir ay kadar sonra yine işinin başına Diyarbakır Valisi Mamdi Ardalı, Celal e dönebilecek. geçmiş olsun dileklerini ıletiyor.. EVET/HAYIR OKTflyAKBAL OKURLARDAN Hasan Cekd GüseVe Defalarca gazetelerin ilgili köşelerinde sesimizi duyurmaya çahftık. Bu kez doğrudan size sesleniyoruz. Bizler, Ankara Üniversitesüte bağh Eğitim BUimleri Fakültesi, Eğîtim Programlan ve Öğretim Bölümü (EPÖ) mezunlanyız. Mesleğimiz "eğitim uzman yardımcılığı"dır. Yeni bir Milli Eğitim Şuraiinın temmuz ayı içinde yapılacağııu gazetelerde okuduk. Türkiye'de "eğitim uznumı" açıği en son Milli Eğitim Şurast 'na göre 40.000'dir. Ancak Milli Eğitim Bakanlığı bunu dikkate almamaktadır. Şura kararlannın uygulamaya konması konusunda gereken titizliği göstermenizi bekliyoruz. Aynı zamanda bizler öğretmeniz. Tebliğler Dergisi'nin 25 Kasım 1985 tarihinde açıklanan karanna göre, 29.1U988'de geçerli olmak üzere 245 sayüı karar uyarmca bizler öğretmen liselerinde, "Öğretmenlik Meslek BilgisV derslerini verecek öğretmenleriz. Şimdi size sormak istiyoruz dünyantn hangi ülkesinde, haklannda yayımlanmıs resmi kararla atanmayu aldıkları unvanı bile 1750 sayılı kanun hükümlerine kullanamamışlardır. Bugüne göre profesörlüğe yükseltilecek kadar kadro sorunlaruun olanlann, "profesörlerin sahip çözümlenmesini umutla oldukları tüm hak ve yetkilere bekleyen bu kisiler, Sayın sahip olacakları" hükmünü Cumhurbaşkam'ndan yeniden getirmektedir. incelenmek üzere bir kez geri Bu kanuna göre, yıllar önce çevrilen ve hiçbir değisiklik 1750 sayılı yasa hükümlerine yapümadan TBMM'den geçerek göre profesörlüğe yükseltilen bir 7.6.1988 tarihli Resmi Gazete'de avuç öğretim üyesi, bunca yıl yayımlanarak yürürlüğe giren bekledikten sonra, özlük haklan 2547 sayılı Yüksek Öğretim verihneksizin, sadece Kanunu'nun geçici 8. unvanlannı kullanabilecekler ve maddesinde değisiklik yapan profesörlüğün geiirdiği birtakım kanun maddesi ile külfetleri üstlenecekler. Ama öte cezaUmdınlmtslardır. Şöyle kv yandan, şu anda doçent olup da 7.6.1988 tarihli Resmi Gazete'de bundan sonra profesörlüğe yayımlanarak yürürlüğe giren ve başvuracak olan ve 1750 sayıh 2547 sayılı "Yüksek Öğretim Üniversiteler Kanunu 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanunu"nun geçici 8. hükümlerine göre profesörlüğe Kanunu'nun geçici 8. maddesine maddesinde değisiklik yapan yükseltilecek olanlar, özlük dayanarak, bir grup üniversite yasaya göre, adı geçen kanunun haklan da dahil olmak üzere, doçenti (süresi dolmuş geçici 8. maddesinden profesörlerin sahip oldukları bulunanlar), bu kanunun yararianarak, 1750 sayüı tüm hak ve yetkilere sahip yüriirlüğe girdiği tarihten kısa "Üniversiteler Kanunu" olacaklardır. bir süre sonra, 1750 sayılı hükümlerine göre profesörlüğe Bu nasü bir hukuk anlayışıdır? "Üniversiteler Kanunu"nun ilgili yükseltilmiş bulunanlar, Bu nasıl bir cezalandırma hükümlerine göre profesörlüğe bulunduklan kadroda, biçimidir? Bunca yıl hak yükseltilmislerdir. Bu profesörlerin sahip oldukları kazandığı unvanı bile profesörlerden bir bölümu, "tüm akademik hak ve kullanamadan, "proçent" gibi yükseltildikleri dönemde yetkilere" sahip olurlar asağılayıcı unvanla çağnlan bir profesorlük kadrolaruıa hükmünü getirmektedtr. avuç insan, bundan sonra aynı atanmıslardır. Geri kalan, bir öte yandan, aynı kanun yollarla profesörlüğe elin parmakları kadar az maddesinin 2. paragrafı ise, yükseltilecek olanlann bile sayıdaki bir bölümü ise, ki 1750 sayılı "Üniversiteler sahip oldukları hak ve yetkilere bunların sayılan Türkiye Kanunu"na göre doçent olup sahip olamazlar. genelinde 120130 kişi da, bundan sonra basvurarak dolayındadır bırakınız kadroya Bir öğretim üyesi öğretmen olmuş kisiler varken, ilgili dersler ilgili okuüara konmaz? Bu durumu biz Eğitim BUimleri Fakültesi mezunlan yasıyoruzSayın Güzel, biz öğretmenlik hakkımızı kuüanmak istiyoruz. Çözümlenmeyecek sorunlarla ortaya çıkmıyoruz. Yüzlerce iş gücunün ülke yaranna kuüanümasımn gereğine inanıyor, ilgilerinizi bekliyoruz. Bir grup EPÖ mezunu Bu otomobilde iki arkadaşımızt yitJrdık Sürekli Bir İlkyaz... "Şairlerin sürekli bir ilkbaharı vardır" diyor Nurer Uğurtu. Öyle olmasa sanat diye bir şey otabilir miydi? Kendini, bitip tükenmeyen bir guzel iklimde, bir ilkyaz havasında duyan kişidir yaratıcı olan... Uğurlu'nun "Sürekli Bir İlkbahar" kitabı değişik türde bir yaptt. Aragon, Mayakovski, Nâzım Hlkmet, Neruda. Karacaoğlan, Fuzuli ve Yahya Kemal üstune söyleşiler... Denemeler, düşünceler, duyumsamalar mı desem! Nasıl tanımlamalı bu yazılan bilmiyorum? Aragon'un bir dizesinden yoia çıkmış Uğurlu, sevdiği şairlerde hep bu 'sürekli ilkyaz'ı aramtş, bulmuş da... Uğurtu kitabına başlarken çeşitli beyitteri anımsamış. Önce Süleyman Çelebi ile başlamış: "Her nefeste eyledik yüz bin günah / Bir günaha etmedik hiçbir gün an". Sonra Dranas: "Şiirler, buluşmalar, aşklar... Şimdi / Ne şiir kaldı, ne aşk, ne beklenti". Ama en yakışanı Fevri'nin bir dizesi: "Sahrada benim Mecnun dağlarda benim Ferhad". Aragon'un, "Ayağınızın dibinde ilkbahar çiçeğini gördüğünüz an titremiyorsantz, mart ayının donuk renkli yapraklan gözlerinizi kamaştırmıyorsa gözüme görunmeyin, yaşamaya layık değilsiniz" sözlerı de Nurer Uğurlu'nun benimsediği bir yaşam anlayışıdır. Nurer Uğurlu şairdir, hem de kimseye benzemeyen bir şair... Yaşamda başka işler, şiir dışı uğraşlar oyalar onu. Ama hem şair hem şiirseverdir o. Bu ikisini bir araya getirmek göründüğü kadar kolay değildir. Çoğu şairler daha çok kendi yazdıklarını sever. Nerdeyse onlar için 'şiirsevmezler' diyeceğim. Nasıl olur bu? Olur işte! Bir ünlü şairden geçenlerde aldığım bir mektubu anımsadım birden. Bir yazımda hem onun hem başka sevdiğim şairlerin dizeterinden söz etmistim. Fena hatde canı sıkılmış, bana, 'Ne kadar çok şairi seviyorsun?' diye çıkışıyordu! Yalnız 'kendi' şiirterini seven kişinin şairliği de tartışılabilır derim ben... Nurer Uğurtu, öyle şairlerden değil. Şiirterini sık sık göremezsiniz. Derlemelerde pek adı geçmez. Ama yazdığı her dize sağlamdır, içtenliklidir, etkileyicidir. Bugüne dek üç şiir kitabı yayımladı: "Masal", 'Türkiye'nin Mavisi", "Anadolu'nun Türküsü". Nurer Uğurlu'nun "Sürekli Bir ilkbahar"ı alışageldiğimiz deneme kitaplarma benzemiyor. Değişik bir çalışma... Aragon'un aşkın sürekli bir ilkyaz oiduğu sözlerini benimsemiş... 'Ben aşk hikâyelerini severim ve bunu açıkça söyierim' diyen, aşk hikâyielerini bir korkaklık gibi gören kişilere acır Aragon... Uğurlu, Aragon^ la Yunus'un şu dizelerini karşılaştırır: "Aşk gelicek cümle eksikler biter..." Nâzım Hlkmet de Uğurlu'ya göre "sürekli bir ilkbahar"ı gönlünden hiç çıkarmamış bir şairdir. Oyledir de... Bir şiirinde 'Ama sevdalandım altmışıma yakın' diyen bir şair, yaşamı boyunca hep ilkyazda yaşamıştır Hapiste de olsa, özgür de olsa... Mayakovski, Yahya Kemal, Neruda, Karacaoğlan, Fuzuli, Nurer Uğurlu'nun gözünde bir aşkın ya da aşkların insanlarıdır. Şair olur da, sanatçı olur da, bir ya da bir çok aşklann 'ilkyazı'nı yaşamaz mı? "İstanbul'un öytedir baharı Bir aşk oluverdi aşinalık" der Yahya Kemal... Sait Faik'in "Bir insanı sevmekle başlar her şey" demesi gibi... "Sürekli Bir İlkbahar" (Broy Yayınları) değişik bir çalışma. İlkyaz (o ilkbahar diyor nedense), şiir, aşk hepsi bir araya gelmiş.. Bu aşk, yalnızca iki insan arasındaki kutsal yakınlık duygusu değil, yaşamaya, insanlara, mutlutuğa, barışa duyulan bir tutku. Belki aşklann en yücesi... Uğurlu, Neruda'dan söz ederken bunu vurguluyor: "Nedense Neruda'nın 'sürekli bir Hkbahar'ı, burada söz konusu ettiğimiz diğer ilkbaharlara pek benzemez. Onun sürekli bir ilkbaharı; taşıyla, toprağıyla, dağları ve çiçekleriyle ülkesidir. O, yüreğindeki ve gönlündeki ilkbaharı hev zaman ve her yerde vatanıyla, toprağıyla, insanlarıyla birlikte yaşamıştır... Örneğin gülen bir Şilili çocuğun yüzünde, bir yağmur sonrası toprağın kokusunda, kelebekler gibi uçuşan maden ocaklarının tozlarında, bakırın alev rengini alan kızıllığında, okyanus balıklarının pul pul gümüş ağlarında, kara sevdalı Şilili gençlerin türkülerinde..." "Sürekli bir ilkbahar"ı derinden duydum bu kitabı okurken... Sizin de duymanızı isterim, şu ilkyazdan yaza geçtiğimiz haziran günlerinde, gecelerinde... DIRECT MAILING hizmetinizde ADRESBANK 570 11 89 542 50 09 Cezalandırılan öğretim üyeleri Başbaten'a suikast gibi büyük bir olayda Cumhuriyefin ilkesi, her zamanki gibi söylentilere değer vermemek, somut olguları doğruluklanna güvendiğimiz ölçüde yayımlamaktır. Bu tür olaylarda her zaman ortalığı bir sürü söylenti, garip ihbarlar, abartılmış senaryolar kaplar. Yapmamız gereken, suikastçının kimliğini araştırmaktı; Hikmet Çetinkaya geniş bir araştırma yaptı. Soruşturmayı yürüten yetkililerden gelen bilgiler çok bölük pörçüktü. Vfe Erbil Tuşalp arkadaşımız, suikastçının ilk ifadesinin tamamını yazarak, olayla ilgili en önemli haberi vermiş oldu. Ve sonra neler oldu.. Ankara DGM Savcısı, işi gücü bırakıp Erbil Tuşalp ve Cumhuriyefle uğraşmaya başladı. Konu, yargı önündedir, çözümlenecektir. Ancak bu arada Ankara DGM Savcısı da hepimiz gibi görev ve sorumluluklanyla ilgili olarak yasalara uymakla yükümlüdür. Sayın savcının gazetelerde yer almış çeşitli sözleri vardır ve bunların hiçbiri yalanlanmamıştır. Söz ve eylemlerinin sorumluluğunu kendisi de yargı karşısında taşımaya hazırlıklı olmalıdır. Ankara DGM Savcısı Basın Kanunu'nun 30. maddesini çiğneyerek bazı gazetecileri suikast tatbikatına almış, fotoğraf çektirmiş, sanığın bu ifadesinin yayımlanmasma izin vermiştir. Cumhuriyet Savcılığı, hemen Ankara DGM Savcısı hakkında işlem yapmalıdır. Aksi durumda yasalar karşısında herkesin eşit olup olmadığı kuşkusu doğacaktır. TEŞEKKÜR Hacettepe Üniversitesi Hastanesi'nde yaptıklan bypass ameliyatı ile beni sağhğıma kavuşturan Doç.Dr. SALİHLİ BELEDİYESİ OYUN YAZMA YÂRISMÂSI Salihli Belediyesi'nce.TurkTiyatro dağanna katkıda bulunmak amacıyla duzenlenen ve yurt çapında geniş ilgi gören "Oyun Yazma Yanşması"nın Oçuncüsünü açmış bulunuyoruz. Yarışma, Ekim 1988 içinde sonuçiandırılarak, derece alanlaraödülleri Kasım 1988 içinde gerçekleştirilecek "Salihli 111.TiyatroŞenliği" sırasmda verilecektir. KOŞULLAR Yanşma herkese açıktır, Konu serbesttir, Yarışmaya birden fazlaeserle katılmak mümkündür, Oyunlar 1.52 saat süreli olmalıdır, Oyunlar yaymlanmamış, oynanmamış ve daha önce ödül almamış olmalıdır, Oyunlar yarışmaya rumuzla katılacak, ad, adres, kısa özgeçmiş, fotoğraf ve varsa telefon numarası, Ozerine yalnızca rumuzun yazıldığı zarfa konarak, zarf sıkıca kapatıiacaktır, Oyunlar 10'ar kopya olarak 7 Ekim 1988 Cuma gunü17.30'adek"SAÜHÜBEUEDlYEBAŞKANÜĞI OYUN YAZMA YARIŞMASI Salihli' adresine taahhotlu olarak postalanmalı ya da elden teslim edilmelidir. Yarışmaya yollanan oyunlar (derece alsın almasm) geri istenemeyecektir. ODULLER A .ye 2.000.000 (iki milyon), 2.ye 1.500.000 (bir buçuk milyon), 3.ye 1.000.000 (bir milyon), Mansiyona değer bulunan üç yapıta 250.0OO'er (iki yüz elli biner) TL. ödül verilecektir. JURIVEÇALIŞMASI. A) Jüri üyeleri: MustafaZülalAKSOY Güngor DİLMEN Şadan GÖKOVALI Yıldız KENTER Prof.Dr.Özdemir NUTKU Ergin ORBEY Prof.Dr. SevdaŞENER FikretTARTAN B) Jüri çalışması: Seçici kurul üyeleri, 56 Kasım 1988 tarirılerinde Salihli'de toplanarak son değerlendirmeyi yapacaktır. Derece alan oyunların yayın ve oynanma hakkı Salihli Belediyesi'nin izninebağlıdır. SALİHLİ BELEDİYE BAŞKANLIĞ1 İLHAN PAŞAOĞLU'na ve ekibi doktorlan ile servis hemşirelerine şükranlanmı sunanm. RÜŞTÜ ÇİLELİ TEŞEKKÜR Hacettepe tjniversitesi Hastanesi'nde kalp hastahğmun tedavisi sırasmda isabetli teşhisi, sürekli ilgi ve desteği ile sağhğıma kavuşmamı sağlayan Doç.Dr. 23 Haziran 1988 Tarabya. Geçen hafta yalnız tatsız olaylaha uğraşmadık. Bir de çok neşeli bir doğum günü kutladık. Başyazarımız Nadir Nadi'nin 80. doğum yıldönümünde başyazarımız, eşi Berin Nadi, yazarlanmız İlhan Selçuk, Oktay Akbal, Uğur Mumcu, Ali Sirmen, gazetemiz avukatlarından Nihat Türel ile Sami Karaören, Agop Arad ve Hasan Cemal, Emine Uşaklıgil, hep birlikte bir öğle yemeğinde bir araya geldik. Bu neşeli, anlamlı yemekten kalkıp çalışmaya dönmek de biraz güç oldu. S. SIRRI KES'e minnet ve şükranlanmı sunanm. RÜŞTÜ ÇİLELİ YABANCI DİL VE KAZANÇ Yaşadığınız şehir ve yöresinde gunde beş saat çalışarak bir yabancı dili öğrenebilir, ayrıca ayda en az altıyuzbin lira kazanç eltie edebihrsimz. En az lıse mezunu bay ve bayanlann şahsen muracaatlan Ergenekon Cad. No: 100 Şetat iş Merkezı, Kat 3/316 Pangaltı, Feriköylstanbul N o t : 1 Edime, Tekirdağ, Bursa, Balıkesir, Canakkale. İzmit muracaatiannın 29.6.1988 gunu yapılması gerekmektedir. 2 Genç emekli öğretmenlere yöresel yetki verilecektir. Ingiltere'de İngilizceyi ucuz öğrenme imkânı Derin Limıted sağlar. 1 158 53 42 4.213 68 67 lngilterelsviçre AuPair lisan kursu Eğitim (KolejÜniversite) 362395936240% 1727 yaşlarında bayanlar tngiltere'de çocuğa bak, lngilizce öğren. 1158 53 42 4213 68 67 On parmak seri daktilo yazan eleman aranıyor. Tel.: 144 09 15 144 09 16 Aksu İplik Dokuma ve Boya Apre Fabrikalan T.A.Ş. HUZURLU VE DİNAMİK BİR İŞ ORTAMINDA CAZİP KOŞULLARLA GÖREVLENDİRİLMEK ÜZERE; KURULUŞUNUZÜN KAMPIYOKSA... İnşaatı devam eden ve 1990 yılında hizmete girecek 1. smıf Side Tatil Köyü'müzde personeliniz için eşyalı 25 ev ayrılmıştır. İşletme ve bakım, pazarlama ve işletme şirketimiz Dönem Turizm İşletmeciliği ve Ticaret A.Ş. tarafından üstlenilmiştir. Bir ev 16 personele Akdeniz'in incisi Side'de, 15'er günlük dinlenme imkanı sağlar. Geniş bilgi için İ&PETROKENT TURİZM A.S. • Bilişim Mühendisliği, İşletmecilik veya Endüstri Mühendisliği dallarında yükseköğrenim görmüş • S/38 ve RPG III deneyimi olan • Çok iyi derecede İngilizce bilen • 35 yaşını aşmamış SİSTEM ANALİSTLERİ arıyor. Erkek adaylann askerlik görevlerini yapmış olmaları şarttır. İsteklilerin "Aksu Cad. 37, 34730 Bakırköy İst." adresine fotoğraflı özgeçmişlerini içeren bir mektupla başvuruda bulunmalan ve ön görüşme için telefon numarası bildirmeleri rica olunur. Başvurular kesinlikle gizli tutulacak ve yanıt verilecektir. TftSAKLI Mehmet Başaran 1200 lira (KDV içinde) Çağdaş Yayınları Turkocağı Cad. 3941 Cağaloğlulsıanbul SOYLEV (Belgeler Bölümu: Cilt 3) Hıfzı V. Velidedeoğlu 3. bası 2500 lira (KDV içinde) Çağdaş Yayınları Turkocağı Cad. 3941 CağaloğluIstanbul SATILIK OTO Ford 1.6 1987 model, metalik yeşil, aksesuarlı Tel: 586 77 75 Meşrutiyet Caddesi 26/9, Kızılay, Ankara Tcl. 118 01 01