Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
21 HAZİRAN 1988 HABERLER CUMHURİYET/7 Kurultaya Doğru SHP Ugw N n c ı Sol kanadın iki önde gelen ismi Kemal Anadol ve Abdullah Baştürk 'Programı biz uygulanz' diyorlar DUYDUK/GORDUK \ALQNPEK§EN ilgisayarlar tüm olumlu ve olumsuz yanlanyla yaşamımıza iyice girdi. Gelişmeleri gördükçe gülmekten kendimi alamıyorum. Çünkü başımıza daha neler gelecek, neler... iki yıl önce ABD gezisi sırasında yaşadığım bir olayı daiıa önce aktarmıştım. Büyük otellerde klasik anahtar yerine elektronik beyine bağlı kartanahtarlar kullamlmaya başlanmıştı. (Bizde de biriki otel yakında aynı sisteme girmeye hazırlaruyor) Los Angeles'ta yorgun argın vardığım otelde kartla kapıyı açmış ve uykuya dalmıştım. Ansızın bir gürultüyle uyandım. Odanın ortasında bir zenci duruyor ve benim orada ne aradığımı soruyordu. Adam haksız da sayılmazdı. Çünkü otelin elektronik beyni ona da benim odanın anahtarını vermişti. Apar topar giyinip birlikte resepsiyona indik. Görevlinin bana Bilgisayarlar söylediği sözu unutamıyorum: olumlu yönlerinin "O odada siz kal yanı sıra başımıza mıyorsunuz ki..." Odada kaldığımı kendisine zar görünüyor. zor ispat edip Şimdiden zenciye başka bir oda verilmesini önleminizi alın; sağladık. Ben yine örneğîn evinizdeki odama çıkıp uyu telefonun size ait maya devam etmek istiyordum, olduğunu ama içeri girmek kamtlamak için olası değildi. Çünkü başka bir kar evde "tanık" tın sokulmasıyla besleyin... kapının şifresi değişmişti. Kendi odama girebilmek için yeniden aşağı inip ikinci bir kartanahtar almam gerekmişti. Bu olayı ikinci kez aktarmamın nedeni, Nuriye Aydeğer'in anlattıklarırun yaptığı çağrışım... PTT idaresinin telefonlar için kullandığı elektronik beynin onadirek halkımıza çıkardığı milyonluk faturalara hepimiz alıştık... Haber değeri bile taşımıyor bu tur olaylar artık... Nuriye Aydeğer'in başına gelen de böyle bir şey olsaydı, yazmaya değmeyecekti. Ne ki, bu kez konu biraz daha değişik... Aydeğer'ler 1986 yılırun mayıs ayında Maçka Caddesi, Beyaz Apt. 27/7'deki evlerine taşındıklannda içerde telefon yoktu. Eski mal sahibi Seval Özen Hanım evi satmış ve boşaltmıştı. Seval özen'in telefonu da yoktu ve hiç olmamıştı. Aydeğer'ler eski telefonlarım Maçka'ya naklettiler ve 15.1.1988 tarihinden ıtibaren kullanmaya başladılar. Bu telefona ait faturalar gelip giderken, aynı zamanda, Seval özen'e ait, "olmayan" bir telefonun faturaları da gelmeye başladı. Üstelik faturalar oldukça yüklüydü... Nuriye Aydeğer, bu faturaları açıklayıcı bir mektupla birlikte zarfa koyup Gayrettepe'deki Telefon Başmüdürlüğü'ne yolladı. Bir süre sonra PTT idaresinden "konuyu göriişmek üzere" bir çağrı aldı. Tabii işi gücü bırakıp kendisinin olmayan bir telefon için Maçka'dan Gayrettepe'ye git ^ ANKARA Gerek Kemal Anadol gerek Abdullah Baştürk sol kanadın "Antimiliter, antişoven ve antitekd" görüşleri savunduğunu söylüyorlar. O zaman akla bir soru takılıyor: "SHP'de militarist göriişlü insanlar var da bunun için mi sol kaoal antimilitarizm kavramını sık ıık kullanıyor?" Anadol "Anlimililarist olmak bep yanlış anlaşüıyor" diyor. "Andmilitarizm. Asker düşmanı, ordu düşmanı demek değil.. Vurdu savunmak ordunun işi, ülkeyi yönetraek de si>illerin işi... Httknmet ne önlem alırsa, ordu da buaa uymakla yükümludur diyoruz." Kemal Anadol, " S H P içinde militarist insanlar var diyemem" diyor. "Haksız bir suçlama olur bu".. Hemen ekliyor: "Ama 12 Mart'la 12 Eylül ik bütıinleşmiş görünümü veren, 12 Eylül'de Daıuşma Meciisi'nde görev yapaular var.. Militarist bir kanat yok, ama boyle gorüntüler var mesela. Ben bunlan antimilitarist olarak niteleyemiyorum. Görüntüsü bile bi/im inandıncılığımıza gölge duşüriiyor." Anadol'a " S H P programında bir değişiklik mi öneriyorsunuz? Yoksa yönetidler mi değişsin istijrorsunuz?" diye soruyorum. özetle, "Daha solda bir progranunız mı varî" sonısunu yineliyorum. Anadol şöyle açıklıyor düşüncelerini: " S H P programı, bizi daha solda bir arayışa itmeyecek kadar, bizi böyle bir komplekse sokmayajak kadar ilerici bir program.. Şimdi bu programın nasıl hazırlandığına tanık olanlardanım. Hatta, tevazuya kapılmadan söyleyeyim, bu programda payı olan insanlardanım... Örgütle günlerce lartışıldı bu program... Sabahlara kadar komisyonlarda tarüşdk. Ecevit'in yaptığı gibi daktilosunu eve götüriip üç gün içinde yazdığı ve yaptığı mitinglerde, o karizmatik lideriiği i)e halka anlattığı program gibi degildir SHP programı. Niçin bizleri solda yeni arayışlara itmez bu program? Bir örnek vereyim: Sol kanat: Adayımız Iııöııü B nin sosyal demokrat çizgisi silinirse, etnik özellikler ön plana çıkmaz mı?" Evde "Tanık" besleyin... meye gerek görmedi. Zaten niye gidecekti ki. "Konnnun goriişüleceği" kişi kendisi değildi... Fakat faturalar her ay gelmeye devam ediyordu. Örnegin 1 Mayıs 31 Mayıs 1988 arasındaki "hayali" konuşmalan kapsayan son telefon faturası 235536 liralıktı... Nuriye Aydeğer şimdi şunları sonıyor: Bu telefonla kim konuşuyor? Acaba hat boş kaldı da kaçak konuşmalar mı yapılıyor? Olmayan bir telefona 235 bin liralık fatura nasıl gelebiliyor? Yoksa PTTnin elektronik beyni geri zekâlı mı? SHP sosyalist olmaz Anadol " D o g r n " diyor "çok doğru".. ve devam ediyor: "İlk antiemperyalist kurtuluş savaşı veren bir milletin torunlan olarak, Atatürk milliyelçiliği anlayışı içinde bir konumda olmamız gerekir.. Bizim bu konudaki tavnmız net.. Kimse dogduğu yer, bölge esas alınarak, inanç ve mezhepleriyle kategorilere tabi tutulmamahdır ve ayn standartlar içinde olmamalıdır. Misakı milli sınırlan içinde Atarürk milliyetçfliginin çagdaş yorumu.. Ne çogunluğun azınuğa, ne azınhgın çoğunluğa tahakkümü.." Anadol, bunlan anlattıktan sonra SHP'nin "emek ağıriıklı bir parti" olduğunu vurguluyor. " S H P . emek agıriıklı bir kitle partisidir. Sınıf partisi degildir. Sınıf partisi olmadığına göre, emek agıriıklı kitle partisinin yapması gereken işler de vardır. SHP iste Peki, sol kanadın ya da Baştürk'ün kendisinin tnönü ile bir uyuşmazlığı var mı? Baştürk, bu soruyu da şöyle yarutlıyor: "Erdal tnönü, partimizin genel başkanıdır. Partimizin programını sahiplenme ve örgütümüzün partiye kazandırmak istedigi öz konusunda her şeye rağmen farklı yaklaşunda olmamaya özen gösteriyoruz. Parti dışı ktsi ve hiziplerin aramızda sorun yaratma çabalanna prim vermiyoruz. Sayın tnönü'nttn aynı şeyi yapmasını bekliyonız..." Baştürk'ün bu üstü kapalı sözlerinde bir sitem havası sezmemek olası değil.. Devam ediyor Baştürk. "Ancak hallumız, ülkemizi bütnnüyle kucaklayacak, yaratılan sorunlann üstesinoen gelebilecek, işsizliği, yoksulluğu yenebilecek, miliUrizmin dayattıgı anayasayı tiımiıyle degistirecek, sosyal dengesizliklere son verecek. Vozlaştınlan eğitim düzenini kökünden degiştirip cağdaslaştıracak, kentleşme, konut, saglık çevre sonm Hangi SHP'liye sorarsanız, programa bağlı olduklarmı söylüyor. Anadol'a da soruyorum: "Bugünku parti yöDetimi programa bağlı değil mi?" "Diyoruz ki bu programı, bu yönetim uygulayamadı şimdiye kadar.. Biz parti içi iktidara gelirsek, daha iyi uygulanz.. Her taşın üstünde. her agacın golgesinde, tarlalarda. fabrikalarda halka bu programı en iyi bizJer anlatınz.." SHP'de bugün için iki grup görünüyor: Baykalcılar ve sol kanat.. Sol kanat Baykalcıları nasıl görüyor? Nasıl tanımlıyor Baykalcıları? Anadol'un Baykalaları tanımlaması şöyle: "..Demin Batı tipi sosyal demokrasiden Turkiye sosyal demokrasisinin farklı olması gereken niteliklerini saymıştım. Şimdi, gerçekten benzememiz gereken, tam tersi yapısal durumu anlatayım: Gidin, Batı Avrupa'mn berhangi bir sosyal demokrat partisine.. Bu partilerin sol kanadı var, merkez kanadı var, sağ kanadı var. Orada Helmut Scbmidtçi ya da Anadol görüşlcrini söylüyor, ama bir kura<p sabibi değil".. diyor bu soruma karşılık.. Konuyu, bu noktada daha da açmak istiyorum. "üiyorsunuz ki, kişisel özellikleri ağır basan bir harekettir, fikir yanı ikinci plandadır." "tkinci plandadır.. Baykal, birikimi olan bir insan.. Bir politikacı.. Partinin ona ihtiyacı var gerçekten. Gnıp başkanvekilliğine aday oldu, oyumu kullandım ve yine de vermeyeceğim diye bir kural yok. Baykal'a karşı olmak yanlış bir şey.. Dar grupçuluk o işte.. Tasfiyecilik o işte.. Yani Baykal bu partide görev almasın demek, kötü bir şey, yanlış bir şey. Yani arada fark var. Bunlar için program falan önemli değil... Önemli olan şahıslardır." Bir olasılık en azından.. Diyelim ki, Baykal ekibi kurultaya egemen oldu ve parti meclisi Baykalcı adı verilen grupça kazaruldı. Sol kanatın tutumu ne olur bu dunımda? "Biz partinin emrindeyiz. Kazanaoın emrinde olacağız. Partimi• büyütmek için elimizden geleni Bir delinin attığı taş Bunlar daha bir şey değil... Daha başımıza neler gelecek... Örnegin bir telefon abonesi olmaktan başka suçu olmayan Ayşe Rengin önen'in başına gelenlerı anlatalım... önen'in 28 yıldan beri kullandığı 149 33 22 nolu telefonu 1988'in nisan ayı içinde Beyoğlu İkinci lcra Memurluğu tarafından bir alacak davası nedeniyle haczedildi. Haciz olayına konu olan borçalacak ilişkisinde alacaklı Anadolu Bankası idi. Borçlu ise tlpar Pazarlama Tic ve San. AŞ adlı başka bir kuruluş. Ayşe Rengin önen'in ise bu iki kuruluşla aynı telefon rehberinde yer almaktan öte bir ilişkisi yoktu. Ne ki, Anadolu Bankası İlpar Pazarlamadan olan alacağı için Ayşe Rengin önen'in telefonunu haczettirmişti. Eve haciz memurlan gelmiş, telefonu söküp götürmüşlerdi... "Olabilir, yanlışlık olmuştur" diyeceksiniz... Tabii olabilir ama bundan sonrası olamaz herhalde. önen, PTT'ye başvurarak yanhşlığı açıkladı. Butun görevliler yanhşlığı kabul ederek kendisine hak verdiler, ama telefonunu vermediler. önen bunun uzerine avukatı kanahyla Beyoğlu lcra Tetkik Mercii Hâkimliği'nde dava açmak zorunda kaldı... Yazışmalar, duruşmalar iki aydan fazla bir zamandır sürüyor... Oysa herşey apaçık: Ayşe Rengin Önen kimseye borçlu değil... 149 33 22 nolu telefon borçlu şirket olan İlpar Pazarlama'ya ait değil... Fakat dava berdevam... Bana bu konu ile ilgili dava dosyası getirildi. tçinde tam 20 tane resmi belge var... Bütün bu belgeler kimseye borçlu olmadığı bilinen Ayşe Rengin önen'in kendisine ait olduğu kanıtlanmış telefonunu, tlpar Pazarlama'dan alacaklı Anadolu Bankası'nın elinden kurtaımak için... Dosyanın içinde yer alan bazı mizah örnekleri de şunlar: PTT resmi yazısında özetle diyor ki "149 33 22 nolu telefon Ayşe Rengin Önen'e aittir." İlpar Pazarlama da diyor ki "Sözkonusu telefon bize ait degildir." Fakat bunlar yetmiyor. tki tanık çağrılıyor duruşmaya ve telefonunun 28 yıldan beri Ayşe Rengin önen'in evinde durduğuna yemin billah ediyorlar. Tabii açıkça yalan söylüyorlar. Çünkü Ayşe Rengin Önen ilerde başına böyle bir şey geleceğini bilmediği için önceden önlem almamış. örnegin ilerde tanıklık etmek uzere iki kişiyi 28 yıl boyunca evinde oturtmayı düşünememiş... epey iş açacak gibi y karşı tutmn Abdullah Baştürk sol kanadın genel başkana karşı tutumuyla ilgili olarak "Erdal Inönü partimizin genel başkanıdır. Programı sahiplenme ve örgütümüzün partiye kazandırmak istedigi öz konusunda her şeye rağmen farklı yaklaşımda olmamaya özen gösteriyoruz" diyor. se de sınıf partisi olamaz. tnönü, genel başkan olarak kurultaya bir önerge \erse ve 'SHP sosyalist partidir' dese, bu önerge de kunıltayda oybirliği ile kabul cdilse, SHP sosyalist parti olabilir mi? Otamayız. Çünkü, sosyalist parti olmamn koşullan vardır.." Bir Marksist parti kurulursa Anadol ve arkadaşları bu Marksist partiye girerler mi? Anadol gülüyor.. "Biz SHP'de kalırız!.. CHP'deyken de böyle söylentiler çıkanrlar 'partiden aynlacaklar' derlerdi. Biz CHP'de kaldık, bu soylentileri çıkaranlar Güven Partisi'ne geçtüer.. Hiç ömrumdc parti defiştirmedim ben.. Yalnız değişik partiler oldu, kabahat benim değil, askeri darbelerin.. CHP'liydim, sonra SODEP'Ii oldum şimdi de SHP'li.." " S o l kanadın MarksiszmLeninizm gibi bir çizgisi yok.. Bu konularda mürekkep yalayanlar bunlan bilir, ama size hep böyle eleştiriler yöneltiliyor.." "Yok böyle çizgimiz" diyor Anadol. Kemal Anadol'a " M c Cartist" çevrelerin sol kanada yönelttikleri eleştirileri yeniden anımsatıyorum.. "Bunlar eleştiri değil, karalama... CHP'lileşmeyi savunanlar, bugiin CHP geienegine ve ahlakına sığmayacak biçimde Tercüman Gazetesi'ni kullanıyorlar. Tercüman Gazetesi onlann sözcüsü!" Anadol, parti içinde sol kanadı komünistlikle suçlayanları tanımlıyor bu sözleri ile.. Benzer sözleri Abdullah Baştirk'ten de duyuyoruz. Baştürk "Sağ partiler birbirlerinin altematifleri olmazlar" deıken sol kanada yöneltilen eleştirileri şöyle yanıtlıyor: "Sag siyasal iktidarla çıkar birliği içinde olan kuruluş ve bireylerin (sağ iktidara yine sağ partileri alternatif göstermeleri) kadar dogal olan ne vardır? Para babalanna göz kırparak, çıkarlan uğruna soygun ve talan düzeninin surdunilmesi için bize kendi hesaplanna uygun yakıştırmalarda bulunan ve emek agıriıklı bir parti oluşumuna karşı çıkan bazı yazarlar ve sahte sosyal demokratlan ibretle seyrediyoruz. Karşımızdaki güçlerin y^ndaş göriinen akıldanelerini, ülkemiz gerçeklerine yabancılaşmış bireylerin çaba ve çelmelerini aşarak orgütümüzle SHP'yi iktidara götürece&z. Bazı eski dostlanmızdan dileğimiz: Gölge etmeyin, başka ihsan istemiyoruz!" Baştttrk'esoruyorum.. Nasıl görüyor sol kanat SHP'yi? Nasıl yorumluyor il ve ilçe kongrelerini? lannı çözecek, kısacası, ulusal ve uluslararası düzeyde güveniliriik ortamı yaratacak inandıncı bir kadroyu SHP'nin başında görmek istemektedir. Bunu hayata geçirmek, sornmlnluk taşıyan nerkesin görevidir." Baştürk, sol kanadın görüşlerini "Gerçek bir demokrasiye ve bağımsızlıga inanmak.. Aynca antiemperyalist, antişoven, antitekel olma" diye özetliyor. öyleyse, avrun nerede? Smır nerede? Hangı sınırdaki partiler kurulu duzenden yana? Hangüeri değil? Bu anlamda, SHP nasıl bir partidir? "Dunımun böyle olma5i, bize kapitalist duzenle biitünteşme hakkı verir mi? Vermez. Neden vermez? Çıinkü SHP emek agıriıklı bir kitle partisidir. O zaman, antitekel olmabdır özelligi.. Antiemperyalist, antimilitarist, antişovenist ve antitekel.. Bunlar, dogan degil, birer kavramdır. Nasıl CHP'nin altı oku birer ok degil bir ilke ve kavramsa, bunlar da öyledir..." "Genel başkannuz" diyorum "Bu ilkelerin on plana alınmasını pek istemiyor, bu kavramlann ya da ilkelerin partiye başka förüntü verdiginden yalunıyor." Anadol'un bu soruya yanıtı çok "polirik " ve de Erdal İnönü'ye bir sitem gibi. "Bizier, programa baglıyız. Savundugumuz bütün ilkeler programda var.. Biz sol kanat, programın daha inançlı ve karariı takipçileriyiz.." VVilly Brandtçı filan insanlar yok. Türkiye'ye gdiyorsunuz, dunım tam tersi, birtakım insanlar etrafında öbekleşmiş politikacılann, siyasal geleceklerini ve çıkarlannı, bu lidere baglayarak, o kişinin işbaşına gelmesi halinde panisinin yükselecegini. partinin buyuyeceğini düşünurler.. Bu, hizipçilik oluyor. O>sa Turkiye, yepyeni bir noktaya gelmişlir. Yani olayı şuna benzetiyorum: 195060 arasında Kasım Gülek hareketi vardı. Kasım Gülek'in fizigi iyiydi. Cebinde parası çoktu; yedi dil bildiği söyleniyordu ve partiyi gerçekten güç koşullarda, CHP'yi, itibar kaybettiği bir donemde. eşeğe binerek, hamamda basın toplantılan dıizenleyerek de olsa basına tanıtma, kamuoyunu harekete geçirme gibi işleri ^ardı. RahmetliInönü de onu tutmuştu. O arada Kasım Gülek ile birlikte Gülek genel sekreterlikte kaldıkça, partinin daha iyiye gidecegini iddia eden, onunla beraber olan politikacılar vardı. Onun karşısında Aksallar, Satırlar vardı. Ne zaman 27 Mayıs 1960 oldu, yeni anayasa hazıriıkları başladı, Yon Hareketi ortaya çıktı.. tdeolojik tartışmalar başladı. 1961 Türkiyesi'nin kustuğu bir hareketi bir başka şahısta devam ettirmek mumkun degildir." Anadol, Deniz Baykal'ı Kasım Gülek'e benzetiyor. Soruyorum: "Baykal'ın ileri sürdüğü düşünceler var, bunlan tartışıyor. savunuyor." Gülek ve Baykal Kemal Anadol, Baykalcılar olarak adlandırılan grubu, kaderini kişilere bağlamış insanlar olarak görüyor. Deniz Baykal'ı da 195060 arasında yıldızı parlayan CHP Genel Sekreteri Kasım Gülek'e benzetiyor. Baykal için "Görüşleri var, ama kuramı yok, fikir yanı ikinci plandadır" diyor. yapacağız, verilen her görevi de yerine getireceğiz.." Anadol gibi Baştürk de genel merkezin tutumuna karşı... örneğin tstanbul kongresi için şunları söylüyor Baştürk: "Istanbul il kongresinin sonuçlarını iptal ettirip partiyi kamuo>u önünde şekil noksanlıklarına dayanarak tartıştıran, meşru zeminde seçilen yonetimi yok sayan ve seçilen delegelerin kurultaya katılmalannın onune geçen ne sağ kanada bağlı hizip baslan ne itirazcılar ne de bu haksız, çirkin ve parti disiplini ile bağdaşmayan biçimde olayı geçiştiren parti meclisi, hiçbir mazeretle kendisini sorumluluktan kurtaramaz. Şu anda parti meclisinin yaptığı lüzük değişikliği orgutun baskısı ve ayyuka çıkan haksızhğın giderilmesine dönük geç kalmış bir işlemdir". Anadol, Genel Başkan lnönü'nun iki grubu da dışlayan tavrını eleştiriyor. Diyor ki: "Bu parti meclisini sayın Genel Başkanın kendisi seçtirdi.. Sonradan da kendi seçtirdiği parti meclisi ile derin göniş aynlığına duştügunu açıklayarak genel başkanlıktan ve milletvekilliğinden ayrıldığını açıkladı.. Şimdi de yine kendisinin seçtiği bir parti meclisi oluşturmak istiyor. tlerde kendi seçtirdiği parti meclisi ile uyuşmazlığa düşerse, bu çelişkiyi açıklamak pek o kadar kolay olmaz." Amaç vitrini degistirmek Açın programın çalışma bölümünii.. Dayauşma grevi var, menfaat grevi var.. tşçi sınıfının uluslararası dayatuşma gıinü olan 1 Mayıs'ın işçi bayramı olarak kutlanması var, resmi tatil olması var, işyerinde yetkili sendikanın referandum yoluyla saptanması var... Görnlüyor ki, sol kanat, 4>arti programını olduğu gibi benimsiyor. Öyleyse amaç, partinin programını değil, vitrinini değiştirmek." "Öyle m i " diye soruyorum Anadol'a "Evet, öyle" diyor. "Şimdi açHi programın sağlık börümünü.. Halkımızın guncel sorunu bu.. 1.5 milyon lira yatınnadan cenazesini alamıyor veya 300500 bin vermeden apandisil ameliyatı olunmuyor, doktor ve hastane ucretleri bedava bizim programda.. Dış politika bolıimünü açın, NATO ve Varşova pakt lannın karşıhkh olarak kaldtnlmaH içiB aktif girişimlerde bulunulması, açın yargı bolumunü, 141142 ve 163'üncü maddelerin kaldınlması..." Sol kanadın Gend Başkan adayı Erdal tnönü.. Anadol "Erdal beye verecegiz oyumuzu" diyor. lsmail Cem sol kanadın görüşlerine yakın değil mi? Cem'in adaylığı konusunda ne duşunuyor Anadol? "lstnail Cem, bizden karar alarak, bize danışarak aday olmadı, kendi kendîne aday oldu.. Cem'in adaylığını parti içi demokrasinin göriıntüsü açısından saygıyla selamhvoruz, ama bu oy vereceğimiz anlamına gelmez." "Anadol ile sözün burasında "sosyal demokrat" tanımı üzerinde uzun bir söyleşiye giriyoruz. Anadol, ileri sanayileşmiş ülkelerdeki "sosyal demokrat" nitelikli partilerle Türkiye gibi azgelişmiş bir ülk&eki sosyal demokrat partilerin ayn özellikleri olduğunu anlatıyor. "Avrupa sosyal demokratlannın emperyalizm diye bir sorunlan yok. Bunun canlı orneği Fransa.. Yedi yıl önce Mitterrand, ikinci tur seçimierde, Fransız Komüıüst Partisi'yle 'ortak cephe' kormuş; başkanlıgı böyle kazanmış, kabinesine de üç komunisı bakan almıştı. Fransız sosyalist hareket, CHP'den çok sokJaydı. Buna rağmen, yedi yıllık uygulamaya bakıyonız. Mitterrand, Çad'dan Kale' donya'ya kadar emperyalist. sömürgeci bir politika izliyor. Ama ' Türkiye öyle değil. dünyanın farkb bir yerindeyiz. Biz ilk kez 'şu güneşin nasıl doğduğunu görüyorsam, mazlum Şark milletlerinin uyanışını da öyle görüyorum' diyen Mnstafa Kemal hareketinin, dünyada ilk kez antiemperyalist bir kavga vermis ve bu kavgayı başanya ulaştırmış bir hareketin mirasçısıyız." Anadol, sol kanadın sosyal demokrat görüşünu, Ulusal Kurtuluş Savaşı'nın antiemperyalist yapısına dayatıyor. Söz buraya gelmisken soruyorum: "Şovenizm ya da azınlık, ırkçı ya da etnik özellikler.. Bunlardan biri on plana çıkarsa, partinin sosyal demokrat karakteri silinmez mi? Soruyu lers çevireyim; parti STRECEK t n r o n SHP'nin 11 il başkanınm katıldığı toplantıyı izlemek uzere ŞanlıurU I I C I I (aya gıderken trafik kazasında hayatını yitiren Cebrail Demir, dün gazetemiz bahçesinde düzenlenen törenden sonra Sefaköy Mezarlığı'nda toprağa venldı Gazetemiz çalışanları ve Demir'ın yakınlannın katıldığı törende, din görevlisınin ardından konuşan Genel Yayın Müdürümüz Hasan Cemal, "Cebrail'i hiç unutmayacağız Onu her zaman kalbımizde yaşatacağız" dedı. Suruç yakınlarında Cebrail Demir ile birlikte yitirdiğimiz Kadir Kağnı ise 19 haziran pazar günu Cumhuriyet Güney lllen Bürosu'nda düzenlenen törenden sonra toprağa verılmiştı Aynı kazada yaralanan arkadaşımız Celal Başlangıç'ın ise Oıcle Ûnıversitesi'ndekı tedavısı sürüyor. Başlangıç'ın sağlık dunjmunun ise gıderek düzeldığı belırtıldı. (Fotoğraf Uğur Gunyuz) Falcs almayı düşünüyor ve henüz karar vermemişseniz, şanslısınız. Ricoh Faks şimdi Türkiye'de... Ricoh Faks hafif, kullanışlı ve az yer kaplayacak bir dizayna sahiptir. Dünyanın her yerindeki G3 ve G2 tip fakslarla haberleşebilir. Sayfabrı otomatik olarak alır ve gönderir. 115 adetlik telefon numarası hafızası ile otomatik arama yapabilir. Programlanan numaralara gönderimi istenilen saatte otomatik olarak gerçekleştirir. Bir A4 sayfayı 15 saniyede tarar. Kontrast ayan, görüntü düzeltme ve renkli orijinalleri 64 gri tonlama ile daha mükemmel gönderebilme özellikleriyle ekonomık bir iletişim sağlar. Gelen dokümanın uzunluğuna göre kağıt kesimi yapar. Çalıştığı saatler için istenilen an ayrıntılı rapor verir. Gönderilen ve gelen toplam sayfa sayısını yazar. Meşgul numarayı 2 dakikada bir otomatik olarak arar veya kodladığınız alternatif numaraya gönderim yapar. Bılar, Ricoh kalitesini etkin ve güvenilir servisiyle sunuyor. İnönü'ye karşı tutum Baştürk anlatıyor: " S H P , CHP'nin tarihsel birikimi üzerinde bir sosyal demokrat parti olmak için kunılmuştur. Bunu başka bir yere çekmeye çalışmak çagdaş bir yaklaşım degildir. SHP, emek agıriıklı bir parti olarak, işçisiyle, köylusüyle, esnafıyla, aydınıyla, demokrasiyi yaşam biçimi olarak seçen herkesle bütünleşerek iktidara yünıyecek. 12 Eylül'ün getirdiği anayasal, ekonomik, sosyal tahribata son vererek çagdaş sosyal demokrasiyi inşa edecektir. Kim ne derse desin, kongrelerin sonuçlan bunu göstermektedir." Bilar Bilgi Araçları Ticaret A.Ş. Istanbul BüyukrJere Caddesi Onur İş Hanı 118/89 80280 Zıncirlikuyu Telefon 174 99 60 (3 hat) Teleks 26202 kbrtr Faks174 6317 Ankara . Ataturk Bulvarı Zafer Han 58/4 06440 Kızılay Telelon 117 3117(5 hal) Teleks 46174 kuratr Faks 117 87 03