22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
17 HAZÎRAN 1988 KÜLTÜRYAŞAM CUMHURİYET/5 İSMAIL GULGEÇ SEVEMA ATILLA DORSAY HAYVANLAR "Babam tş Gezisinde"nin Yugoslav yönetmeni Emir Kusturica: Gtilen insan, aydınlık bakar KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK s Emir Kusturica'nın 1985 Cannes Şenliği'nde Altın Palmiye alan "Babam tş Gezisinde" adlı fılmi, tstanbul yakasında ilk kez gösteriliyor. Kusturica, Dünya Sineması 'nda gösterilen fılmini anlatıyor. Mevsimin iki önemli filmi yeniden gösteriliyor. John Cassavetes'in geçen mevsimin en önemli fılmlerinden biri saydığımız, 1984 Berlin Şenliği galibi "Aşk IrmaklanLove Streams", sinemada yapılmış en duyarlı aşk fîlmlerinden biri oldugu denli, biçimöz ilişkisi açısından da örnek oluşturacak bır düzeye ulaşıyor... Emir Kuslurica'nın 1985 Cannes Şenliği galibi "Babam tş Gezisinde" ise sineması zaman zaman önemli çıkışlar yapan Yugoslavya'dan gelen ve ülkenin geçmişine kişisel, nostaljik bir bakış atarken, yepyeni ve çok canlı bir sinemacı yeteneğini de açığa vuran önemli bir film... Bu iki fılmin ortak yanı, ikisinin de daha önce karşı yakada (Moda Sineması'nda) gösterilmiş olmaları ve ilk kez tstanbul yakasında seyirci karşısına çıkmaları... Uk gösterildiklerinde eleştirisini yaptığımız bu iki film üzerine yeniden konuşmaktansa, sizlere Kusturica'nm filmi ve sanatı uzerine kimi görüşlerini aktarmak istıyoruz: "Filmimi 1950'lere yerleştirdim ve her şeyi küçük bir çocuğun, Malik'in gözleriyle vermeye çalıştım. Amacım 'tarihsel olmayan bir bakış'tı. Tarih, burada dolaysız biçimde alınmıyor, yaJnızca gerçek olaylara duygusal bir arka plan oluşturuyor. Ülkem için bu önemli bir dönemdi; çocuk, olaylan masum bir gözle görurken, farkında olmadan olgunlaşıyor. Bu araa kişiük sayesinde çok şeye deginebüdim, daha özgurce davranabildim. Görünuşte aile sorunlan ve futbol, siyasal konulardan daha çok öne çıkıyor. Böylece, zaten ister istemez siyasal olayların biçimlediği gttnlük yaşam uzerine daha çok dikkat çekmek istedim. tnsanlar günlük yaşamları içinde tarihsel KÜÇÜK BİR ÇOCUĞUN 6ÖZÜN0EN Emir Kusturica. "Babam Iş Gezisinde" adlı filminden söz ederken. her şeyi küçük bır çocuğun, Malık'ın gözünden vermeye çalıştığını söyiuyor Ülkesı ıçın önemli bır dönem olan 1950'len anlatmaya çalıştığını belirten Kustunca, çocuğun masum kışılkji sayesinde daha ozgürce davranabildığını vurguluyor. olaylan ayırt edemezler. Ben, kişisel ve ailesel durumlann siyasal arka planla hep ilişkili olmasına dikkat ettim. Amacım, hep kişüerden yola çıkmak: Insan doğasına buyuk güvenim var. Tarihı insan yapar, demek ki onun görüşlerine önem vermeliyiz. Babanın bir toplama kampında kalması gibi yaşamsal durumları göreceleştirmeye çalıştım. Tutuklanmasının nedeni önemsiz, çünku bu, kişisel bir olaydan dolayı oluyor. Böylece, tarihin kişisel sorunlan çözmeye yardımcı olduğu ileri sürülebilir... Filmlerim, geleneklerin etkısıru taşır. "Babam lş Gczisi'nde" de çok şarkı söyleniyor, bu da kimi durumlann altının çizilmesine ve derin biçimde duyumsananın ifade edilmesine yardımcı oluyor. Bizde geleneklerin hep olumlu olduğu söylenemez. Ben, onlardan, kişilerin ve durumlann keskin bir betimlemesini yapmak için yararlanıyorum. Ailede hem bireysel, hem de ortak dramlar yaşanıyor. Bir tek kişiyle ilişkili bile olsa tum aile dramı yaşıyor. Aileyi kurtaran anadır: Günumüzun teknolojik toplumlannın zor anlayabilepeği bir durum... O, her şeye egemen olmak, her şeyi korumak zorundadır. Gtizel, ama huzünlü renklerle dokunmuş bir duvar halısı gibidir... Üç sinemasal akımdan özellikle etkilendiğimi söyleyebilirim: Fransız şiirselgerçekçiliği, italyan yenigerçekçıliği ve Çek ekolü... 'Babam lş Gezisinde', bir Renoir filmi gibi gözükcbilir. Aslında ben, geçmişin fılmlerini yapmak, uzakta kalmış bir dönemi yaşatmak istiyorum. 'Modernlik' arayışlan benim işim değil... Anlatım ve mizansenimin özgurlüğünden söz ediliyor; oysa asıl amaam gerçeğe yaklaşmak, 'otantik' olmak... Bu anlamda filmimin çağdaş olduğu söylenebilir. Kimseyi yargılamıyor; bu açıdan 'yıkıcı' değil... Tum anlamıyla siyasal bir sinemayı sevmiyorum; siyasal olayların yalnızca kişisel dramlara çerçeve oluşturmasım yeğliyorum. Hayat üzerine çok karanlık ve karamsar sorular sormak istemiyorum. Filmlerime mizahi bir ton vermeden yapamıyorum. Çok keyifli olmayan bu yaşamı renklendirmenin bir yolu bu... 'Babam lş Gezisinde'yi evrensel kılan, belki de bu gülmece duygusu... Gülmek, uyamk olmayı ve bakışın aydınlığını da getirir. Gogol ve Çebov'un verdiği ders budur. Sanat, yaşamın tanığjdır, dışa vurumu değil... Şiirser olanla mizahi olan arasında bir mesafe oluşur. Önemli şeyler söylemenin yolu, onlan, kanıtlama çabası ve dogmatizmden uzak biçimde söylemeye çalışmaktır. Tarih ve şür arasında bir bağ oluşmahdır. Filmde şiirsel olan, duşleri aracılığıyla gerçeklerden uzaklaşan çocuk tarafından temsil edilmiştir. Kendi adıma, yaşam gerçeklerini çok önemsiyorum, ama zaman zaman onlardan kaçmayı da dcnemiyorum değil... Bir film çevirdiğimde, gerçeğe kıyasla tam kesin olanı anyor, ama sonra ondan kaçıyorum; çünkü katı bir gerçekçilik benim işim değil..." P Î K N İ K PtYALE MADRA SERAP ş SORACAĞIM. BİLlVÖRUM K4BUL Eleştîrmenlere göre yılın en iyileri Kultur Servisi Sinema yazarları bir araya gelerek geleneksel yıllık seçimlerini yaptılar. Eleştirmenlere göre, geçen mevsimde Turkiye'de gösterilen en iyi 10 yabancı film şöyle belirlendi: "Amadeus", "Resmi Tarib", " 1 9 0 0 " , "Son tmparator", "Şeytan Çıkmazı", "Babam İş Gezisinde", "Müfreze", "Oyun Evi", "Radyo GunJeri", "Aşk Irmakları." En iyi Türk filmi olarak "Anayurt Oteli" seçildi. Ardından gelen 9 film şöyle: "Hakkâri'de Bir Mevsim", Almanya 40 Metrekare, "Herşeye Rağmen". "Gece Yolculngu", "Bez Bebek", "Hayallerim, Aşkım ve Sen", "Afıfe Jale", "Dilân" ve "Selamsız Bandosu." Yılın yönetmeni "Anayurt Oteü"yle Ömer Kavur, senaryo yazan "Hakkâri'de Bir MevsinT'le Onat Kutlar, görüntu yönetmeni "Hakkâri'de Bir Mevsim" ve "Av Zamanı" ile Kenan Ormanlar, bestecisi ise "Anayurt Oteli" ve "Gece Yolculngu" için yaptığı müzikle Atillâ Ozdemiroglu olarak belirlendi. Sinema yazarlarına göre yılın oyuncuları "Anayurt Oteli"yle Macit Koper ve "Hayallerim, Aşkım ve Sen", " 1 0 Kadın" ve "Gramofon Avrat" filmlerindeki kompozisyonlarıyla Türkân Şoray.. Yazarlar, yardımcı oyuncu dalındaysa "Rumuz Goncagül" ve "Hayalîerim, Aşkım ve Sen" filmleriyle Müşfik Kenter'i ve "Anayurt Oteti" ile Serra Ydmaz'ı ödüle değer görduler. Ayrıca merhum Erkan Yücel'e, "Hakkâri'de Bir Mevsim" filmindeki oyunu nedeniyle bir Özel Saygı Ödiılu verilirken, bu yıldan itibaren her yıl herhangi bir daldaki başansı nedeniyle genç bir sanatçıya verilmesi kararlaştırılan Teşvik ödulü ise "Hayallerim, Aşkım ve Sen"in oyuncusu Oguz Tunc'a verildi. HIZU GAZETECİ \ECDET AA AYtrşMPAK,$URP OfşifRi 2. ŞU&t'de PlR TıK.. BÛCAKTAKi AKSAKl/K İSE iRM ARASI ülSEft NASIL OLUYO &U BİR &UCJİC YiHA Ç Î Z G İ L İ K KÂMİL MASARACl mekte olan "Aşk Irmakları", 1984 Berlın Şenliği'nde buyük ödüle değer görulmüştü John Cassavetes ın yönettığı filmde Cassavetes ın yanı sıra Gena Rovvlands oynuyor. "Ask Irmakları" sınemanm en duyarlıklı aşk fîlmlerinden biri olduğu kadar bıcımöz ıhskısı acısından da örnek düzeyde bır yapıt Duyarlıklı bir aşk 'Kamera Arkası' kamera önünde Haldun Dormen, TV'deki "Kamera Arkası"nda çok olumlu şeyler yapıyor. Ama yapılan yanlışlar da göze batıyor. Nitekim Burçak Evren ve lbrahim Altmsay gibi arkadaşlarım da zaman zaman buna değiniyorlar. Altınsay, geçen yazısmda, son "Kamera Arkası"ndaki yanlışları sayarak programa "Altın Çam" ödülü verilmesini önerm'ış. "Kamera Arkası" programını bir kez eleştirdim. Bunu sürekli hale getirmek istemiyorum. Bir programı, üstelik temelde olumlu, yararlı olan bır programı, elimde kalem kâğıt, "yanlış" gözeüeyerek izlermiş durumuna düşmek istemiyorum. TV'ye Uk kez sinema aktüalitesini, "reklam olur", "fazia avdın işi olur" vb. kaygılardan kurtularak getiren bir program, temelde yararhdır. Üstelik Haldun Dormen çok olumlu şeyler yapıyor: Audrey Hepburn'la röportajı, dunya olçusünde başanlı bir konuşmaydı. TRT'nin her yıl çöpe attığı Oscar veya Cannes ödülleri filmlerinin hiç olmazsa belli bölümlerini göstermek, anakent veya Beyoğlu Belediye Başkanlannı programa çıkararak, bir facia halini almış bulunan "salon katliamı" konusunda kamuoyu önünde kimi çözümlere "angaje" etmek, az önemli sayılır mı? Ancak öte yandan, yıllanm sinemaya vermiş bir sinema yazarının, "Kamera Arkası" programında her ay görulen yanlışlan yiyip yutması da kolay değil... Öylesinegöze batıyorki bunlar!.. Nitekim Burçak Evren veya tbrahim Altınsay gibi arkadaşlarım da zaman zaman buna değiniyorlar. Alüıısay "TV'de 7 Gün"ün 6 haziran sayısmda, son programdakı yanlışları sayarak programa "Altın Ç a m " ödülü verilmesini önermiş: "Örümcek Kadının Öpiicügu" filminin yönetmeni Hector Babenco'yu Hector Olivera olarak sunmak, oyuncuşarkîcı Rupert Everett'i yönetmen yapmak, Istanbul Sinema Gunleri'ne jüri uyesi olarak katılmış ve 2 kez ülkemize gelmiş ünlu lngiliz eleştirmeni David Robmson'u Avustralyalı yapmak, adı "Kişlovski" okunan ve Cannes'da ödül alan ünlü Polonyalı yönetmeni "Kiselowski" diye okumak. Orhan Oguz'un aldığı Gençlik Ödıilü'nun AJün Kamera odülü olmadığını bilmemek!.. Film adları konusunda yine tarn bir bilgisizlik: Nagisa Oshima'nın daha 2 mevsim öncesi ulkemizde oynarmş unlu fümıru, oızue vve rraıibd ua; gösterildiği ad olan "Furyo" diye değil de tngilizce adı "İyi Noeller Ba> Lawrence" diye çevirmeye kalkmak ve onu da "İyi Geceİer..." diye çevirmek... Ama Dormen için filmlerin Turkiye'de oynadıklan adların zaten hıç önemi yok... Önceki programda da Billy Wilder'in filmlerini sayarken, ülkemizde birçok kuşağın çok iyi bildiği "Garsonyer" filmini "The Apartmenf'ın çevirisi olarak "Apartıman" diye sunmadı mı? (Oysa Dormen, "Apartment"ın lngilizcede "aparüman" değil, en azından "daire" olduğunu da bitir). Aynı biçimde unlü "Atlantik Fatihi" filmi de özgün adının çevirisiyle "Saint Louis'in Rııho" (!) diye anıldı gitti... Film adlarının verilişindeki kargaşa bir yana, son programda Al Dormen'in olumlu programında olmayacak yanlışlar oluyor TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 17 Haziran KüZEYf/VOe Sl£ ADA bosay'ın gözünden kaçan önemli bir yanlışı da ben belirteyim: Atıf Yılmaz'ın "Uk kez" TV için dizi film çekeceğini haber verdi sayın pıugramcı... Evet, Türkiye'de "Hafızân beser nisyatı ile malul"dür, ama Yılmaz'ın 10 yıl kadar önce Anz Nesin'den uyarladığı o güzelim "Seyahatnâme" dizisine onca emeği geçenlere ayıp olmadı mı? Bütün bunları niye yazıyoruz? Elbette "cici" giysilerle poz verip populer konulara ağırlığı kaydırmakla başarılı olunamıyor. Dormen, aslında bizim toplumumuzun alışık olmadığı ölçüde verimli, üretken bir insan... Kendisine saygı ve sevgi duygulanmız var. Ama programını kusurlardan, yanlışlardan anndırması gerek... Bu da çok zor değil: Sinemayı iyi bilen, seven gencecik insanlar var, gerçek sinema tutkunlan... Dormen'in böyle bir genç adam/ kız bulup programına dahil etmesi gerekiyor. Fransa'da en son, Frederic Mitterrand'ın (Cumhurbaşkamnın yeğeni) hazırladığı bir sinema programını izledim. Bu programda, Mitterrand'ın da yüksek olduğu görülen sinema bilgisine zaman zaman katkıda bulunan, programın pratik akışını sağlayan, yüzü sivilceli, ama zehir gibi bir genç adam vardı. Ve o günlerde elime geçen bir gazetedeki TV eleştirisinde, adını şimdi anımsamadığım bu genç adamın programa katkısından söz ediliyordu. tşte Dormen'e boyle biri gerek... Cici, şık hanımlar / beylerin yanı sıra, varlığını benim bildiğim, Dormen'in de arasa bulabıleceği gerçek sinema meraklısı bir genci bulup programın mutfağına'katmak gerekiyor. Yoksa her ay, oncaguzel, olumlu, yararlı gorüntünün yanı sıra, kulaklarımızda ters izlenimler yaratan bir suru yanlışa mahkumuzdemektır... IZLANDA BAGIMSlZLJGINf KAZANIYOR 7& gUGÜA/, ATLAS OKYANUSU '\IUM S(ZL(ĞtAJf ItiAZAMUtÇTf• BOO İLK Z.trA£eTÇtLe&UIN VİlerfJGLEe. OLOUĞU SAMILMAKTAOIR. 9SO 12ĞZ CUM , OAHA NORVEÇ V £W LİGlNOE Kl BALlfüÇfLtKj Ç AMM SAÇfA/A MlCU <SF Y£TrŞr/BfC/W17 Haziran 1938 buketler sunuldu. Muteakıben askeri tayyare mektebine gidıldi, sayın misafîr, hazırlanan bufede ağırlandı. Mekteb kumandanı, soyledıği nutukta Turk milletinin Buyuk Reisı Ataturkun kızı Sabiha Gokçenin Atinaya vaki bu ziyareti munasebetile Yunan tayyarecılennin hissiyatma tercuman oldu. Gokçen verdiği cevabda, Yunanlı meslektaşlarma Turk tayyarecılerinin selamlarmı getirdiğinı bildirdi ve hakkmda gösterilen yüksek alakadan dolayı sevinçlerini ıfade edecek kelime bulamadığmı soyledi. Bu toplantıyı ınuleakıp tayyarecimiz, Eiçimızm refakatınde Başvekil Vfeiaksası zıyaret eltı. Dost Başvekil, kendisine ıltıfatta bulundu. 50 YIL ÖNCE Cumhuriyet 19381988 ikıncı kımya fabnkasının temellerini atmağa karar vermiştir. Birinci beş yıllık fabrikanın muhim bir kısmını teşkıl eden bu fabrikanın teınelleri bu aym on dokuzunda atılacaktır. Sumer Bank, bu temel atma merasimıne an programı hazırlamıştır. Öğrendığımıze gore, merasimi, bizzat Başvekil Celal Bayar açacaktır. tzmit kiınya sanayıı fabrikası senede 2100 ton suı kostik \e 1700 ton ınayı klor ıstihsal edecek tir. Beş yıllık programda kımya sanayiıne dahıl uçuncu bır fabrıka daha bulunmakladır. Fabrikanın temel atma merasiminde buhınmak iızere Ankaradan ve şehrımizden bır çok zevat gıdecektır. Hava kahraman ımız dost Yunanistanda Kıymetli kadın tayyarecimiz Atatürk kızı Bay an Sabiha Gokçen, mukarrer olan Balkan turnesine dun başlamış ve sabah saat yedt buçukla Yeşilkoy hava istasyonundan kendı tayyaresıle hareket etmiştir. Kendtsıni Atatürk namına Başkatıb Hasan Rıza, Seryaver Celal ile Başvekil Celal Bayar, Dahılıye Vekıh ve partı Genel Sekreteri Şukru Kaya, Hancıye Yekıli Tevfık Ruştu Aras, mebuslardan Kılıç Ali, Salih Bozok Vali vc Belediye Reisı Muhıddin Üstundağ, İstanbul Kumandanı General Halıs, Merkez kumandanı General İhsanla. partı idare heyelı azaları, İstanbul tayyare kurumıt ba$kanı Isınaıl Hakkı, Turkkuşu muallımı Savmı ve şehriınızdeki hava subayları uf>urlamı$lar ve buketter vermışlerdır. İ Y İ GECELER BAY D08MEIT Nagisa Oshima'nın yönettğı, başrollennde Davıd Bowıe ve Ryuıçı Sakamoto'nun oynadıkları "Furyo" iki mevsim önce ülkemızde de gösterılmişti. Ancak filmın "Kamera ArkasT'nda Ingilizce adı olan "lyı Noeller Bay Lavvrence" diye verılmeye kalkılması. üstelik onun da "İyi Geceler Bay Lawrence" diye çevrılmesı, programda sıkça karşılaşılan akıl almaz yanlışlardan bırıydı Ayrıca Eskışehirden yarbay thsan bır tayyare ile gelerek hava kuvvetlçrinin Sabiha Gokçene selam ve muvaffakıyel temennılerini sunmuştur. Sabiha Gökçen seyahati hakkmda şu izahatı vermiştir: "Seyahatim uç gün sürecektır. Şımdi Atinaya gıdiyoruın. Oradan Selaniğe giderek Ataturkun evını zıyaret edeceğim. Muteakıben Sofya, Belgrad ve Bukreşe uğradıklan sonra seyahatımin uçuncu gunu Istanbula döneceğim." Değerlı tayyarecimiz Sabiha Gokçen bugun saat II de Toto'ya geldi. Iniş sırasmda meydanda bulunanların şiddetlı alkışlan ile karşılandı. Karsılama merasiminde elçimiz Ruşen Eşref ve başkonsolosumuzla Başvekil namına bır harıcıve meınuru. Hava Nazırı namına Alrodrom kumandanı, Alına belediye reisî, TürkYunan tıcaret ojlsi ve Balkan Ceınıyeıleri reısı ve azaları ve tayyare zabıtlennden murekkeb kesıj bır kalabalık hazır bulundu. Meydanda defcerlt kadın layvarecımıze tzmitte kurulacak kimyn fabrikası Suıııcr Bjnk kı/ına sanavıımn ilk fabrikası olan sellııloz fabrikasından soıııa Izmıııc
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear