25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
13 HAZÎRAN 1988 CUMHURtYET/U 25 yıl önceki röportajından yargılandı ANKARA (Cumhuriyet Büros«) "Şemdinli Ropartajı"nın yazan ve yayuncısı Muzaffer tlhan Erdost, suç sayılan bir fiili (kaçakçılığı) övdüğü iddiasıyla, Ankara 2. Asliye Ceza Mahkemesinde yargılandı. Erdost, sorgusunda, Şemdinli Röpartajı'm 25 yıl önce yazdığını ve 1966'da Yön Dergisi'nde yayımlandığını, o zaman dava açılmadığını belirtti. Erdost şunlan söyledi: "Aradan 25 yıl geçti. Kitabımda, o zaman, Şemdinli'ye ancak yaya olarak üç günde gidilen, yolu altı ay kapalı olan Irak sınınnda bir köy halkının, gaz, çay gibi bazı ibn'yaç maddelerini, sının oluşturan derenin 6te yakasında bulunan bir diikkândan sağlamasının, 'kaçakçılık' olarak nitelenemeyecegini beiirttim. Bngiin böyle bir dava açılmasını yadırgadım." Uyuşturucu operasyonu VAN (AA) Van'da Emniyet Müdürlüğü Narkotik Şube ekiplerince gerçekleştirilen bir operasyonda, dış piyasa değeri 600 milyon lirayı bulan 4 kilo bazmorfin ile bir adet Kalaşnikof otomatik tiifek ele geçirildi. Olayla ilgili olarak bir kişi gözaltına alındı. Bir ihban değerlendiren narkotik şube elemanları, Van'ın Eminpaşa Mahallesi'nde M. Zeki Güler adlı şahsın evine baskın düzenlediler. Evde yapılan aıamada, birer kiloluk torbalar içinde 4 kilogram bazraorfin ile bir Kalaşnikof tufek, 4 mermi ve bir şarjör bulundu. F.AIman toplum Saldırgana karşı eğitim nin eğitimi içindepoiisiyakın Uyuşturucu ticareti yaptığı belirlenen M. Zeki Güler, gözaltına alındı. tran'dan getirildiği belirlenen bazmorfinin, dış piyasa değerinin yaklaşık 600 milyon lira olduğu, olaya adı kanşan bir kişinin de arandığı bildirildi. c a t ı r i C I Y a z ı n aelmesiyte birlikte sıcaköl H R I I I I g a Z c l B SailCISI ıa n n lyice b SailCISI bastınp ısının gölgede 42 dereceye çıkması uzerine bu seyyar gazete satıcısı hem yakıct güneşten korunmanın hem de mesleğini sürdürmenin pratik bir yolunu bulmuş. Küçuk bir şemsıyeyt başına taktığı banrJa sıkıştınnca ellerini kullanmasma gerek kalmadan başını koruyabiliyor. (Fotoğraf: Reuter) rilik zedetenmesi sonucu felç olan 13 yaşındaki Vehbi Öcal, ameliyat olabilmek için Reagan ve Gorbaçov'a mektup yazarak yardım istedi. 5 yil önce bir trafik kazası sonucunda omiriliğı zedelendiği için felç olan 13 yaşındaki Vehbi Öcal, Dcokulu güçlükJe bitirdi. Samsunun Istasyon MahaHesTnde oturan HayriyeOinç öcal çiftinin 3 çocuğundan bın olan Vetıbı Öcal, doktoriarm TurMye'de sinir nakli ameliyatı yapılamadığım bildirmesinden sonra, careyi ABO Başkanı Reagan ile Sovyet lıden Gortaçov'a mektup yazmakta bulduflunu befrterek, "Bu ülketerde yapılan başanlı ameliyatlarla benim durumumda olaniar sağlıktanna kavuşmuşlar. Ikı devlet büyuğünden yardım istedim. Ancak uzun sureden bu yana cevap alamadırr" diye konuşüı (AA/Emin Demir) Reagan ve Goıtaçov'a mektupC: dövüş önernli bir yer tutuyor. BadenWurtemberg eyaletine bağlı polisler geçen gun bir gösteri yaparak eğitimlerinden örnekler verdıler. Fotoğrafta elinde bir bira şişesiyle sakjıran birine nasıl karşı konulacağı gosteriliyor. (Fotoğraf: Reuter) HABERLERIN DEVAMI Özal Atina'ya Giderken... (Baştarufı 1. Sayfada) "Davos ruhu" eski deyişle muazzep olacaktır. Gerçekte "Davos ruhu"nun ne anlama geldiği konusunda bugüne kadar taraftar arasında henüz bir aniaşma sağlanabildiği söylenemez. Davos sürecinin gerçek içeriği ne olacaktır? Ankara ve Atina hâlâ bu sorunun karşılığında uzlaşabilmiş degillerdir. iki ulke dışişleri bakanlarının geçen ayki Atina buluşmasında da siyasal gündemin içi tam olarak belirlenememiştir. Şimdi top, Sayın özal ile Sayın Papandreu'dadır. iki lider, Davos'ta dört buçuk ay önce başlattıkları sürecin nasıl devam ettirileceğine ilişkin bir karar vermek durumundadırlar. Çünkü bugüne kadar iki taraf arasında yapılan temaslar, dostlar altşverişte görsün kabilinden olmuştur; herhangi bir somut sonuca ulaşılamamıştır. Bu durum daha bir süre devam edebilir, ama hiç kuşkusuz bunun da bir sının olacaktır. İçi boş görüşmelerin zamanla düş kırıklıklarına dönüşerek iki ülke arasındaki havayı yeniden zehirtemesine fırsat verilmemelidir. Daha 15 ay önce Ege'de savaşın eşiğine gelmiş olan Türkiye ile Yunanistan arasındaki sorunlann çözüm yoluna girmesi hiç kolay değildir. Onun için bugün önemli olan, bir yerde uzlaşma arayışının sürdürülmesidir. Atina'da bir sürpriz gelişme olmazsa, her iki tarafın da bu konuda mutabık oldukları söylenebilir. 36 yıllık bir aradan sonra gelen ziyaretin, Ege'deki yumuşama havasına olumlu katkı yapmasını diliyoruz. Asker çekme gündemde yok (Baştarafı 1. Sayfada) son anda listeden çıkartıldığı bildirildi, ancak nedeni açıklanmadı. Her iki ülkenin kamuoyunda ve muhalefet partilerinde beliren olumlu ve olumsuz beklentiler ile Kıbns sorununa ilişkin yoğun söylentilerin gölgesinde geçecek olan bu ziyaretin asıl işlevinin "Davos ruhunu sıcak rutmak" olacağı bildiriliyor. Başbakanla beraber Dışişleri Bakanlığı Musteşan Niizhet Kandemir ile bakanlığın üst düzey yetkililerinin yani sıra işadamları ve gazetecilerden oluşan kalabalık bir grup Atina'ya gidiyor. yoluyla daha sonra fiilen buluşma yoluyla yurütülen diyalog süresince karşılıklı olarak varılan mutabakat çerçevesinde uygulanan "gizlilik" nedeniyle, Atina ziyaretinden hangi somut sonuçlann ortaya çıkacağı konusu Ege'nin iki yakasında da canlı bir spekülasyon ortamı yaratmış bulunuyor. İki başbakan arasında yapılacak baş başa görüşmelerin gündemsiz olması nedeniyle ele alınacak konulann kapsamının geniş tutulacağı belirtiliyor. Kıbrıs konusunun da ele alınacak sorunlar arasında yer alacağı da artık kesinlik kazanmış bulunuyor. Ancak gerek Atina'da gerekse Ankara'da yapılan üst düzeyli açıklamalar, tarafların bu konudaki temel pozisyonlannda henüz bir değişiklik olmadığını gösteriyor. Türk tarafına gelince; ister Cumhurbaşkanı Evren ister Başbakan Özal ve Dışişleri Bakanı Yılmaz'ın yaptıklan son açıklamalar olsun asker çekilmesi konusunun şu aşamada Ankara' nın gündeminde olmadığını gösteriyor. Başbakan Özal'ın Papandreu ile görüşürken Türk kamuoyunun bu konudaki duyarlılığını vurgulayarak, Ankara'nın tutumunu bir kez daha tekrarlaması bekleniyor. Ankara'nın tutumu ise şu aşamada, "Asker çekimi, toplumlararası görüşmelerin başlayıp anlamlı bir seyir içersinde Uerlemesi durumunda degerlendirilecektir" biçiminde somutlaşıyor. Her iki tarafın Kıbrıs konusunu ikili ilişkilerin kapsamı dışında saymalan nedeniyle, başbakanların Atina zirvesintn bu sorun yüzünden bir çıkmaza girmesini istemeyecekleri tahmin ediliyor. tkili ilişkilerin kapsamına giren Ege kıta sahanlığı ve hava sahası sorunlannda ise nasıl bir ilerleme kaydedileceği bilinmiyor. Türkiye ile Yunanistan arasındaki en zoriu sorun olan bu konunun özUne bu kez de inilmesi beklenmiyor. Bilindiği gibi Atina, bir tahkimname hazırlanarak Ege sorununun Lahey Adalet Divanı'na götürülmesine ilişkin ısrarından vazgeçmiş değil. Ankara ise Lahey alternatifini seçeneklerden «adece biri olarak görüyor ve temelde siyasi olarak gördüğü bu sorunun görüşülmesinde uygulanacak ybntem ile ilgili görüşmelerin yapılmasını istiyor. öte yandan Atina'dan çıkacak somut kimi sonuçlann daha çok "kozmetik" olması bekleniyor. Bu çerçevede özellikle Ankara'da geçen ay yapılan TürkYunan Ekonomik Kültürel lşbirliği Komitesi'nde alınan kararlann hızlandınlmasına ilişkin açıklamalar yapılacağı tahmin ediliyor. Bu arada TürkYunan Karma Ekonomik Komisyonu'nun kurulmasına karar verilmesi, bir olasılık olarak değerlendiriliyor. Fransa'da sosyalistler çoğunlugu sağlayaıııadı SABETAY VAROL PARİS Katılma oranının yüzde 71 civarında olduğu erken milletvekili seçimlerinin ikinci turunda Sosyalist Parti tek başına çoğunlugu sağlayamadı. Dar bölgeli ve iki turlu çoğunluk sistemine göre yapılan secimde Sosyalist Parti Parti salt çoğunluk için gerekli olan 289 sandalyenin altında kalarak 270 civannda milletvekili çıkardı. 24 nisanda yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinin birinci turunda yüzde 14,5 oy alarak herkesi şaşırtan aşırı sağcı lider Jean Marie Le Pen'in Ulusal Cephe Partisi ikinci tura kaldığı Marsilya'daki seçim bölgesinde milletvekili seçilemedi. Ulusal Cephe Partisi sadece bir milletvekili çıkarabildi. Buna karşılık erken milletvekili seçimlerinin birinci turu ile ikinci turu arasında Sosyalist Parti ile seçim işbirliğine giden Fransız Komünist Partisi 2528 milletvekili çıkardı. Bu sayı mecliste bağımsız bir grup oluşturmak için yeterli olmamakla birlikte, büyük olasılıkla grup oluşturmayı gerektiren milletvekili sayısı düşürülecek. başkanının mecliste kendini destekleyecek bir çoğunluk teşekkül ettirmesi gerekiyor. Fransız seçmeni iki kampın birbiri aleyhine ülkeyi yönetmesine karşı çıktı. Bu koşullarda hamle yapma sırası Mitterrand'da" diye görüş belirtti. Sosyalist Partili liderler ise kesin sonuç belli olmamakla birlikte seçimin ikinci turunda Cumhurbaşkaru Mitterrand'ın başkanlık adaylığını destekleyen partilerin mecliste çoğunlugu sağladığını ve sağ koalisyonun yenilgiye uğradığını vurgulamakla yetiniyorlar. Yeni hükümeti sosyalistlerin, komünistlerle mi, yoksa yeni oluşturulacak Raymond Barre yanlısı merkezci bir grupla mı oluşturacakları önümüzdeki günlerde belli olacak. Mektupla başlayan diyalog Geçen yıl Ege'de yaşanan Mart krizinden sonra Özal ile Papandreu arasında, önce mektuplaşma (Baftarafı 1. Sayfada) lişmeler getirmesi için "yumurta üstünde yüıümek" diye özetlenebilecek bir politika izliyor. Yani hem kırılmaması için üstüne titriyor hem de ayağını üzerinden çekmiyor. 2) VVashington Kıbrıs sorununun, "engel olmaktan çıkması" halinde Türkiye'nin dış kredi piyasalanndarahatlayacağınınişaretini veriyor. Washington'da aynca Kıbns'tan asker çekme konusunda bundan bir ay öncekinden daha az iyimser bir hava hâkim. Bir ay önce Atina doruğtı sonrasında Kıbns'taki askeri birliklerin sayısında indirim yapılaeağına kesin gözüyle bâkıyorlardı. Şimdi daha serinkanlı bir yaklaşım var ve projektörler üzerine doğrultulmuşken Başbakan Turgut Özal'ın bu konuda radikal bir karar almasının güçlüğünü, biraz da üzülerek, teslim ediyorlar. Başbakan özal'ın, dörtlü zirve önerisine eskisi kadar olumsuz bakmadığı izleniminde olduklannı vurgulayarak, bir bakıma arzulannı da dile getirmiş oluyorlar. Bu konuda ortaya atılan görüşler şöyle: "Dikkatlerin Kıbns'ta odaklanması nedeniyle Özal ve Papandreu baskı altında kaldı, nitekim Özal, New York'ta yaptıklan görüşmen sonra Yakovas'ın Atina dorugu sonrasıoda Kıbns'tan asker çekilecegini soylemesi üzerine, aynı giin bizzat çağırttığı bir gazeteciye Yakovas'ın sözlerini "nötralize" edecek bir demeç vermek ihtiyacını hissetti. Yani Davos sürecinde başlanılan "yaparsın, yapamam" noktasına gelindi. Bu bakımdan göıüşmelerde de belki başlanılan Yumıışama beklentisi noktaya tekrar dönmekte yarar var. Eger Denktaş ve Vasiliu'nun görüşmesi saglanabilirse buzlann yeniden kınlması mümkün. Geçen yıllardaki KKTC Kıbns Rum yönetimi görüşmelerinde Türkiye ve Yunanistan'ın arası açıktı. Oysa şimdi iki ulke arasında ılıman rüzgârlar estiği bir sırada toplum liderleri bir araya getirilebilirse belki dörtlü, hatta beşli ve hatta altılı zirveye yol açılabilir." J3özlemciler, beşli zirvede beşincinin Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Perez de Cuellar, altılı zirvede altıncının "gözlemci olarak" tngiltcre olabileceğini dikkate getiriyor. "milli davalara" doğru itilmesinin yerinde olup olmadığından kaynaklandığı anlaşılıyor. ABD'nin özellikle son iki haftada dikkatini BM Genel Sekreteri yoluyla Kıbns'taki iki toplum liderine çevirmesinde yukardaki kaygının rolü olduğu, belirsiz ancak bu çerçevede söylenenler de şöyle: "Ijderier neden iki toplum lkleri ile daha anlamlı ve derin bir diyaloga girmivor? Vasiliu ve Denktaş1 ın var olan baskıdan kurtulmalannı sağlaj'acak etken nedir? Söz iki toplum liderinden açılınca KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'a beslenilen duygulann hiç de dostane olmadığı hemen göriilüyor. KKTC'nin sadece Türkiye tarafından tanınmış bir devlet, buna karşılık. Kıbns Rum Cumhuriyeti'nin meşruiyetinin tüm dünyaca kabul edildiği hatırlatılarak "Bizim gözümüzde Denktaşın durumu Vasiliu'ya değil FKÖ lideri Arafat'ın durumuna benzer. Bu bakımdan Denktaş daha işin başında belirgin bir dezavantaja sahiptir, inat içinde olması Kıbns Türk toplumunun çıkarlanna hizmet etmez" cümleleri sarfediliyor. Televîzyonda Türk ekonomisine bakış Atina doruğuna doğru, ABD su götürmez biçimde Turk ekonomisinin içinde bulunduğu durumun altını çiziyor. ABD'nin halen en büyük isteği Kıbrıs gibi bir "çıbanbaşım" ortadan kaldırmak için çıkmış fırsatı kaçırmamak. Türkiye'nin ekonomik sıkıntıları da ortada. Merkez Bankası'nın 1988 yılı raporuna göre Türkiyenin 1988 yılında dış fînansman ihtiyacı 5 milyar 340 milyon dolar. Bunun 1.2 milyar dolarlık bölümu önceden bağlanmış proje kredileriyle, 575 milyon doları Dresdner Bankası hesaplarıyla, 535 milyon dolan kısa vadeli sermaye hareketleriyle, 200 milyon doları da doğrudan yabancı sermaye yatırımlarıyla karşılanacak. Geriye kalan 2 milyar 830'milyon dolarlık açığın 1.7 milyar dolarlık bölümünün finansmanı güvenceye alınmış durumda, bakiye 1.1 milyar dolarlık bölümün de orta ve uzun vadeli yeni borçlanmalarla karşılanması gerekiyor. Işte ABD'nin bu kalan kısmın sağlanmasında bir hareket yapması veya kayıtsız kalması mümkün. O yüzden de VVashington'un "Kıbns çözülmezse kayıtsız kalınm" gibi tehditlerde bulunmasına gerek yok. ABD'nin kayıtsız kalmasının ya da özel bir çaba göstermemesinin ne anlama geleceğini ve sonuçlarının ne olabileceğini herkes deneyimleriyle biliyor. Buna karşılık ABD'nin bu konuda kullanılan tabirle, Türkiye'nin sıkıntılanna "heyecanla" yaklaşmasının nasıl bir ferahlık yaratacağını da herkes biliyor. O yüzden ilişkilerde, "mahir bir incelikle verilen işaretler dışında" kaba ekonomik manivelalar kullanılmasına ihtiyaç bulunmuyor. Atina doruğu öncesinde bu işaretlerin dozajı hayli arttı. Örneğin ABD'nin önemli bankerleri "ekonomik brifingler sırasında" bizzat en ust düzeydeki Türk yetkililerine Kıbrıs sorununun geleceğinin ne olacağını sormaya başladı. Bu arada dikkat çeken gelişme ise ABD'nin, bankerleri "daha heyecanla" TürkiyeVe bakmaya teş\ik etmeye başlamış olması. Doruk arifesinde Washingtonda konuşulan bir başka unsur da "Türkiye'de muhalefetin Kıbns konusunda halkı Özal hükümetine karşı tavır olmaya yöneltebileceği." Washington'un bu konudaki kaygısı çok ilginç. Sorulan soru şu: "Davos sürecinden elde edilecek kazanç, Özal gibi Amerika'ya yakın bir liderin içerde güç kajbetmesi ile sonuçlanmasına değer mi?" Buradaki kaygının, Batı ittifakı adına bir gereksinme duyulduğunda, bu gereksinmenin getirebileceği davraruşlara "evet" diyebilecek bir lider olan Özal'ın, kısa vadede yıpranmasına yol açacak Evren'e bilgi ~ Evren'in sorusu Cumhurbaşkanı Evren'in henuz genel kurmay başkanı olduğu 1979'da, bir Amerikan heyetini kabulü sırasında haritanın önüne geçerek, "Amerika bir gün karar vermek zorunda kalacak.. Türkiye mi Yunanistan mı kendisi için daha öoemli?" dediği hatırlatıldıktan sonra şu soru soruluyor: "Şimdi de biz soruyoruz. Türkiye için Kıbns mı daha önemli, yoksa Türkiye'nin kendisi mi?" VVashington bu soruyu sormakla birlikte geçen haftalarda onbaşı Yusuf Şanh'nın Kıbrıs'ta öldürülmesinin Türk tugayında büyük tepkiye yol açtığım, bu tepkinin Ankara'da Genelkurmaya da yansıdığına dikkati çekiyor ve olayın, Cumhurbaşkanı Evren'in, Başbakan Özal yurtdışındayken Kıbrıs konusunda devreye girmesinin başlıca nedeni olduğunu üeri sürüyor. "ÖZAl EVİNDE KAL" Yunanistan ın başkentı Atina'da son haftalarda duvarlara Başbakan Turgut Özal'ın bugün başlayacak olan zıyaretini protesto yazılan yazılıyor. Atena'ran merkezindeki bir duvarda "Ûzal evinde kal" deniyor. Yunan polisi alarma geçti (Baftarafı I. Sayfada) ait savaş uçaklarının eşliğinde saat 12.00'de havaalanına inecek. Askeri törenle karşılanacak olan özal, buradan havaalanından 6 kilometre uzaklıktaki Astera Oteli1 ne geçecek. Cumhurbaşkanı Sartzetakis'in bazı hafta sonlarmda kullandığı *sulte" yerleşecek olan özal, gazetecilere bir demeç verecek. Ancak, gazeteciler soru soramayacak. Hemen ardından özal ile Papandreu, "başbaşa" bir görilşme yapacaklar. Daha sonra heyetler halinde resmi görüşmeler başlayacak. Papandreu, aynı otelde Ozal onuruna akşam yemeği verecek. Başbakan özal'ın, Atina'daki ikinci günü (yann), Atina'nın merkezi Syndagma Alanı'nda parlamento binası önünde bulunan Meçhul Asker Anıtı'na çelenk koymasıyla başlayacak. Yunanistan'da yasayan Kıbnslı Rum ve Ermenilerle, Türk ve Kürt mültecilerin gösterilerinin engellenmesi amacıyla, Syndagma Alanı'nın boşaltıirnasının söz konusu olduğu belirtiliyor. Özal aynı gün, ana muhalefetteki Yeni Demokrasi Partisi lideri Konstantin Mitçotakis'i kabul edecek, Yunan Ticaret Odası Başkanı ve Türk Yunan tş Konseyi Yunan kolu başkanı ile ayn ayn görüşecek. Özal öğle yemeğini, Atina'da göreyli yabancı gazetecilerle yiyecek. Özal ile Papandreu, yemekten sonra yine bir odaya çekilerek "başbaşa" görüşmelerini sürdürecekler. Aynı anda heyetler de çalışmalarını sürdürecekler. Özal ve Papandreu, saat 21.00'de aksam yemeğinde yine bir araya gelecekler. Ziyaretin son gününde, Özal ikinci kez kent merkezine inecek ve Cumhurbaşkanı Sartzetakis tarafından kabul edilecek. Özal hemen sonra "Astera Oteli"ne dönecek ve basın toplantısı duzenledikten sonra saat 16.30'da Atina'dan ayrılacak. Verilen bu programa rağmen, özal'ın Atina ziyaretinin "güvenlik" nedeniyle tam olarak açıklanmadığı bildirildi. Edinilen bilgilere göre, Özal'ın Saronik Körfezi'nde bir deniz turu yapması bekleniyor. Özal ve kendisi ne eşlik edenlerin hava koşullarına bağlı olarak denize girme olasılığı da bulunuyor. Cumhurbaşkanı Kenan Evren, dün saat 18.00'de Başbakan Turgut özal'ı kabul ederek hatfalık olağan görüşmesini yaptı. Cumhurbasanhğı Basın Müşavirliği'nden verilen bilgiye göre, Başbakan Turgut özal, bugün Yunanistan'a yapacağı resmi ziyaretle ilgili olarak Cumhurbaşkanı Evren'e bilgi sundu. Enflasyon ve Bodrıını <Ba$:arafı 14. Sayfada) Tam o günlerde bilimadamları, stagflasyon tehlikesinden söz ediyorlar, "4 Şubat Kararları gibi iktisadi paketler uzun süreli uygulandığında, ülkede gelir dağılımı bozulur ve ekonomik durgunluk içinde yüksek enflasyon tehlikesi doğar" diyorlardı. Gene aynı günlerde Bodrum'da "işgalci Türkler" ile birlikte, tüketim humması kol gezmekteydi. Bodrum Kalesi'ni Bodrum Kalesi yapan kaba taşlar aynştınldıklarında nasıl çok ufak, midye, istiridye gibi hayvanların kabuklarından ve parçacıklanndan meydana geldikleri gözlenilebilinirse, enflasyonun Bodrum'da da servet ve gelir dağılımım, faiz hasılatı ve diğer sabit karakterli gelirlerle yaşayanları, avantajlılardan ayrıştırarak değişime uğrattığı pekâlâ izlenebiliyordu. Bodrum Kalesi'nin kenarları, zamanın elinde, fırtınalar, rüzgârlarla aşınmış, yuvariaklaşmış, güneş vurmuş altın gibi parlıyor... Ve Bodrum'da fiyatlarla ücretleri yükselten bir talep artışı hüküm sürmekte. "Talep" toplamının istatistiki verilere gereksinim göstermeyecek, hatta goz ile izlenebilecek oranda "arz" toplamından hızlı arttığı kesin. Deniz kıyısındaki kimi zaman tenha olan yolu yukarıdan seyrede seyrede yürürken sonra kuytu bir yerde güneşlenirken nihayet "Veli Bar" da icimizdeki "tatlı hüznü" dağıtırken fiyat değişmelerine karşı alıcıların gösterdikleri birbirinden farklı tepkileri gözlemledik. Genel yasasına göre "talep", fiyatlarla sıkıca ilişkiliydi; fiyatlar yükselince talep azalır ve fiyatlar düşünce talep çoğalırdı. Oysa yasa Bodrum'da işlemiyor, Tıyatlar yukseldikçe talep de artıyordu. Değişen Bodrum mu idi, yoksa Bodrum'un fıyaıı mı? Demek ki Bodrum'un değeri de arz ve talep arasındaki eşitsizliğin doğurduğu koşullara bağlıydı artık. "Seyfi Bar"da akşamustü insanlarımızın Bodrum örneği tüketici olmalan gerekuği, kişinin kazancından tasarruf etmesi ve gelinnin bir bolumunü saklamasının kendi thtiyatlı iyimserlik Yunanistan Başbakanı Papandreu'nun kamuoyuna özal'ın ziyaretinin "bir çalışma ziyareti olacagını" belirtmesi, görüşmelerden önemli bir sonuç beklenmemesine neden oluyor. tki başbakanın yıl içinde yapacakları bu üçüncü görüşmelerinde ve özellikle "başbaşa" kalacaklan zamanlarda, Kıbns ve Ege gibi çözümü zor sorunlan ele almalan da bekleniyor. Ama bu konularda varacaklan olası anlaşmalan açıklamayacaklanna da kesin gözle bakılıyor. Atina'daki siyasi ve diplomatik gözlemciler, Atina zirvesinden mutlaka yeni ve olumlu olarak nitelenebilecek bir dizi sonuçlann veya adımlann doğabileceğine inanıyor. Ama bu unsurlann hangi doğrultuda olacağı kestirilemiyor. Bu söylentilerin arasında, Türk ve Yunan başbakanlanmn örneğin, Maraş'ın Rum tarafına iadesi, yerleşime acüması gibi bir ilke anlaşmasına \arabılecekleri hususu da yeralıyor. Suçu kitap (Baştarafı 14. Sayfada) rü kefil olur da bırakırlar Korcan'ı. Yeni bir hayat vardır artık önünde. Hapislik dolayısıyla yapamadıklarını gerçekleştirir bir bir: Askerlik, evlilik, biri erkek ikisi kız uç çocuk... ve Yeldeğirmeni'nde hapishanede öğrendiği ceviz işlerini yapıp satacağı bir atölye... Keyfi gıcırdır kısacası. Gıcır mı? Mümkün mü? Okuduğu kitaplar yakasım bırakır mı adamın? Ya siyasal inançları?... Nitekim 1954'te Hikmet Kıvılcımh'nın kurduğu Vatan Partisi'nin merkez heyeti üyesidir Kerim Korcan. 1957 secimlerine katılan partinin düzenlediği mitinglerin de önde gelen konuşmacılarından. Sonuç: Yeniden gözaltı, tutuklanma, iki yıl suren yargılanma. "tki yıl daha yattık Sultanahmet'te. Mahkemede beraat ettik, Yargıtay da onayladı. İki yıl da yanımıza kâr kaldı." Kerim Korcan'ın edebiyat dünyasında adını duyurması ise 1962'de Milliyet gazetesinin "Bir Memlekel Gerçegi" konulu roportaj yarışması duzenlemesiyle gerîkleşir ancak. "Köse" adlı öyku.öportajıyla ikincilik ödülünü kazanır korcan. Aynı yarışma Dnrsun Akçam, Erol Toy adlarının duyulmasına da yol açacaktır. "Hep söylemişimdir, eger o yanşma olmasaydı, bizler elde çanta, yıllarca Babıâli'de dolaşırdık. Abdi Bey (tpekçi), Çetin Altan, Hasan Pulur, daha başka arkadaşlar yardım ettiler bu konuda. Bugün de anılmalı bu." Kerim Korcan'ın yazılmış, basılmayı bekleyen iki anıromanı var şimdilerde: Ateşten Köpni, kendi deyimiyle polis müdüriyetinin en detaylı anlaümı; Ceza Talimi ise Donanma davasını konu ediniyor. "Omrüm yeterse Mahkumlar adıyla on yıllık Sinop mapusluğunu da yazacagım. Ter Adamlan'y la bir butun oluşacak boylece." Ege sorunu Kıbns sorununun hayli ilgi topladığı VVashington'da bu ara Ege sorunu ise pek konuşulmuyor. Bu konuda aldığımız tek değerlendirme şoyle: "Ege sorunu var, çünkü Türkiye ve Yunanistan'ın göbekleri orada birbirine değiyor. Birisi bir tarafa dönse, öbürii "göbeğime değdin" diyor, digeri kıpırdasa öbürii şikâyet ediyor." Washington, özetle Atina'da başta Kıbrıs olmak üzere sorunlann çözülmesini beklemese de özellikle Kıbrıs sorununun çözümüne dönük bir iklim doğmasını umut ediyor. "Tarihi bir olay" diye niteledikleri Atina doruğunda "Şiddet eylemini cağnştıracak herhangi bir olay nedeniyle Davos ruhunun sekteye uğrayabileceğini düşünmek bile istemiyoruz" deniliyor. Atina1 nın Özal'ın ziyareti sırasında Yunanhlar, göçmen Türkler, Ermeniler ve Kürtlerin faaliyetlerine sahne olacağı hatırlatılarak "çirkin bir hareketin" getirebileceği sonuçlar değerlendirilmeye çalışıyor. Herne kadar Başbakan Özal'ın, ciddi olmadığı sürece, bu tür olaylara aldırmayacağı hatırlatılıyorsa da, Papandreu'nun önlemek istemesine rağmen bu tür olayların tümünü kontrol altında tutamayacağına işaret ediliyor. VVashington'da Pasok'un bu gösterilere ses çıkarmadığı gibi, kışkırttığını düşünenler de var. Fakat bizzat yönetimden birinin Papandreu'nun olayları önlemek istediğıni soylemesi, Papandreu'nun Davos sürecini gerçekten benimsediğine Washington'u ikna etmiş olmasının bir sonucu. Gösteriler Özal'ın ziyareti suresince Atina polisi alarma geçti. Üç gün boyunca 5000'den fazla polis görev başında olacak. Bu polis gücünün yani sıra teröre karşı öze) raücadele için eğitim görmüş özel komando ve balık adamlan da hazır bulunacak. Özal'ın ziyaretinin ilk protestosu dün yapıldı. Yunanistan'da yaşayan Kıbnslı Rumların dernekleri, dün Atina Katedrali'nde 1974 savaşında ölen Rum askerleri için dini ayin düzenlediler. Dini ayine katılan kalabalık Kıbnslı Rum grup, daha sonra 300 metre ötedeki Syndagma Alanı'na kadar yürüyerek Meçhul Asker Anıtı'na çelenk koydu. Gösteriler bugünden itibaren daha yoğun biçimde sürecek. Kıbnslı Rumlar, Ermeniler, Türk ve Kürt mültecilerin yani sıra 1964'te Istanbul'dan çıkarılan Yunan vatandaşlan da bu gösterilere katılacak. Yunan halkının genel olarak söz konusu gösterilere toplu bir şekilde katılması beklenmiyor. Oğlumuz ÇAĞRI'nın dünyaya gelişini müjdeleriz. 12.6.1988 NAZLIDENİZ ÖZGÜR (Baftarafı 14. Sayfada) bırakacak. TVl'de, haftada 8 yabana dizi olacak. Pazartesi günleri 23.00'te sırasıyla "Franz Liszt" (8 bölüm) ve "Rubens" (5 bölüm), çarşamba günleri aynı saatte başrolünü Nick Mancuso'nun 24 nisana kadar hükümeti elin oynadığı dedektiflik dizisi "Stinde bulunduran iki büyük sağ kugray" (9 bölüm) yayımlanacak. trruluşun oluşturduğu ittifak ise landa'dan Avustralya'ya Ingilizler Sosyalist Parti ile aynı sayıda miltarafından zorla götürülen Mary letvekili çıkardı. Mulvane'nin düşleri, evliliği, oraDün geç saatlerde bazı seçim da yeni yaşamındaki çatışmaların bölgelerinde sonucun birkaç oy Avustralya'nın bağımsızlık mücafarkla ortaya çıkması yüzünden delesi ile birlikte anlatıldığı 13 bökesin sonuçlar alınamadı. Bununla lümlük "Against the Wind" (RUzbirlikte ortaya çıkan yeni parlagara Karşı) adlı dizi cumartesi mento aritmetiği göz önünde bulundunılduğunda, kurulacak olan günleri 16.30'da gösterilecek. Dahükümetin parlamentodan gerekli ha önce televizyonda siyahbeyaz desteği sağlaması için çeşitli olası olarak yayımlanan "Kaptanlar ve lıklar üzerine duruluyor. Komü Krallar" adlı dizi aynı gün nist Partisi Genel Sekreteri Geor 13.15'te, renkli olarak izlenebileges Marchais yaptığı açıklamada, cek. TV'nin magazin programları "Kurulacak hükümetin emekçi anıflar lehinde onlemler alması du "Kapı Aralıgından" ve "Kamera nımunda. bu onlemler vetersiz Arkası" ayda bir kez, Ugur Dünkalsa dahi destek olacagız. Ancak dar'ın hazırlayacağı yeni bir proghiikümet içinde >er almamız söz ram ile dönüşümlü olarak yayımlanacak. Pazar günleri "Naporyon konusu degil" dedi. ve Josephine" bittikten sonra 2. Eski başbakanlardan ve cum Dünya Savaşı sırasmdaki sıkıntıhurbaşkanlığı seçiminin talihsiz lann işlendiği "Zor Yıllar" gösteadaylanndan Raymond Barrt ise rilecek. TVl'in diğer dış kaynaklı dizi" 5 . Cumhuriyet Anayasasının kurallanna uygun olarak cumhur leri, bekar bir milyonerin yetiştirme yurdundan 6 kızı evlat edinmesini konu alan "Rags to Riches" adlı müakal drama, işlemediği bir si için yararlı, ama topluma zararlı suçtan dolayı adını değiştirmek zoolabileceği, "talep"i yaratanın runda kalan Nick Pratt'ın başın"arz" olmadığı, tersine "arz"ı ya dan geçenleri yansıtan "Neal and ratanın gelecekleri "talep" olduğu. Tidy" (pazartesi günleri komedi yatırımcının yatırım yapmasının, kuşağında), Los Angeles itfaiyetahmin ettiği bu marjinal verimin sinden Rorcheks ailesinin iki nefaiz haddinden büyük olmasına sil boyunca karşılaştıklan olaylabağlı olduğu, faizin herkesin san rı anlatan "Code Red" (pazar, 1 dığı gibi sermaye "arz" ve "talep 13.15), kendi ülkeleri Ponyland'ı"inin fıyatı anlamına gelmediği, fa kötülüklerden koruyan midillilerin izi ir.sanlann para biriktirme tut sevimli serüvenlerini konu alan kusunun belirlediği, bu tutkuyu "My Little Pony" (çarşamba yenmek için yuksek faiz vermek 17.15) olacak. gerektiği üzerine duşunmemizi, alkol ve güneş ısısının beyin hücre Belgeseller lerimizdeki tahribatı olarak yoTRT yaz dönerainde, yerli belrumladık. Akşam olurken uzakta bir tek geseller, "Mavi Çiçelder" ile ve arne pruvasının ucu, maviyi boğaz dından "Bilinmeyen Anadolu"yu lamak istercesine köpük saçarken çarşamba "Türkiyem"i pazar, bir eğitici enflasyonun kendi sos "Denizlerin Bilinmeyen Hayatı" yal statülerini \e geçim koşulları ve ardından Suyla Gelen Kültür'ü cumartesi günleri yayımlayanı düşürmesi sonucu, yeni kuşağın kültur seviyesinin seviyesizleştiği cak. BBC'nin yaptığı ve dünyanın ni ve gençlerin dejenere akımlara belli başlı arkeolojik alanlarını takolayca sürüklendiklerini anlatı nıtan "Footsteps (Adımlar)" adlı yordu. Esasen enflasyondan ikti belgesel pazar günleri 23.00'te susaden yara almış ailelerde, dejenere nulacak. çocuk oranının yuksekliği, BodMüzik yayınlannı, "yaza uygun rum'da da pek rahat gözlemlene bir neşe ve coşku içinde olacak bilmekteydi. biçimde" hazırlamaya çalışan Gece ayışığı Bodrum tepelerin TRT, hafta arasında her gün saat den mavi bir örümcek ağı gibi sal19.0019.20 arasında Türk sanat lanır ya da inerken "Halikarnas müziği ve Türk halk müziği progDisco"da para, dolaşımdaki mal ramları, salı akşamları "Yaz miktarı oranına göre çoğalıyor, ke Gecesi" adlı eğlence programı, za "Şahboylum Lokmacısf'nda çarşamba günleri Türk hafif mümal miktarı, dolaşımdaki para ziği konseri, perşembe günleri ünlü miktarına oranla azalıyordu. komedyenleri konuk edecek bir Dr. Ziya Özel'in daha bir unlen eğlence programı, cuma akşamlan dirdiği zakkum, hele bu mevsim, Türk sanat müziği konseri, cumarbesbelli bu kasabaya damgasını tesi günleri "Cumartesi Sbow" advuran en güçlu çiçek. Kuru yerler lı programı ile "Pazar Konseri"ni de onlann yerini toz pembe ya da yayımlayacak. beyaz çiçek açmış defne ağaçları alır ve sabah, gun doğarken, guneş, muz likörü dolu bir kadehe kırmızı kiraz bırakılıyor duygusunu uyandırırken kazançlannın rahatlığı içindeki, kayıtsız ve "müstagni" davramşlı işçi ve satıcıları, pervasız harcayan turemiş Samim Kocagöz kalabalığı, olumsuz etkilenen psi1000 lira (KDV içinde) kolojilerini sırtlannda taşıyan "enÇağdaş Yayınları Türkocağı tel"leri, moneter karakterli "talep" Cad. 3941 Cağaloğluİstanbul şişkinliği ile Bodrum, beyaz pantolonuna her gun çamur sıcratan Nüfus cüzdanımı kaybettim. ' ve her daiııı "kendini emziren enfHükümsüzdür. lasyon"una, yeni bir gune hazırlanVEYSEL POLAT dığını belli .dıyordu. ROMANVE YAZARUK ONURU
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear