25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
10 HAZİRAN 1988 DIŞ HABERLER CUMHURİYET/3 Nikaragua ''da barış arayışı MANAGVA (AA) Nikaragua hükümeti, Contra gerillalarına, yeni bir barış önerisi sundu. Önerileri açıklayan Savunma Bakanı Orgeneral Humberto Ortega, tutuklu gerillalann serbest bırakılması, demokratik reformlar konusunda müzakereler başlatılması ve gerillalann silahlarını teslim etmelerine ilişkin bir takvim sundu. Contralar'ın 12 temmuz tarihinde, "insani yardım" almaları öngörülen planda, aynı gün, hükümeüe gerillalar arasında 60 gün sürecek reform konulu müzakerelerin başlaması çağrısmda bulunuyor. Bu sürenin sonunda Contralar silahlarını bırakmaya başlayacaklar ve 10 ekime kadar, bu işlem tamamlanacak. Lenîırden ahnaeak ders "Kovy Mir" yazarı, 1920'lerde Lenin'in Yeni Ekonomi Politikası NEP'le kişisel girişimciliğe izin vermesini 1990'larda da mutlaka izlenmesi gereken bir yol olarak gösterdi. Dış Haberier Servisi Moskova'da yayımlanan aylık Novy Mir (Yeni DünyalDergisi'nin haziran sayısında yer alan bir yazıda 1917 devriminin lideri ve SSCB'nin kurucusu Lenin'in eleştiri konusu yapılması yankılar uyandırdı. Sovyetler Birliği içinde tepkiler heniiz pek açığa vurulraazken, Batı basını olayı Gorbaçov'un başlattığı "demokratikleşme" politikasında çarpıci bir adım olarak niteliyor. VVashington Posl Gazetesi'nin Moskova muhabiri, "Kaynaklar" başlıklı yazının geniş bir özetini aktarırken yazar Vasili Selyunin'in yazısının Lenin'e karşı olmadığım, sadece Lenin'in nerede haklı, nerede yanılmış olduğunu ve bugün için ne gibi dersler çıkartılabileceğini araştırdığına işaret etti. International Herald Tribune'ce de yayımlanan haberyoruma göre SSCB lideri Mibail Gorbaçov e yakın danışman çevresi için "gerçd< Lenin" aslında "NEP dönernioin Lenin'ü' Bilindiği gibi, kısaca NEP olarak adlandırılan Yeni Ekonomi Politikası uygulanmaya konulduğu 1920'lerin başında "savaş komünizmi" döneminin katı politikalanna son verilmiş, üretim ve ticarette bireysel özgürlüğe, kişisel girişimciliğe hak tanınmıştı. Washington Post'un Moskova muhabiri, Novy Mir'de yayımlanan yazıda, Lenin'in şimdiye dek alışıiamn tersine, yanılabilir bir devrimci olduğu şeklinde anıldığını belirttikten sonra onun ekonomik bunalım karşısında fıkrini değiştirecek ve NEP'i yürürliığe koyacak kadar esnek düşünceli biri gibi gösterildiğini de aktarıyor. Bununla birlikte, yazıyı kaleme alan Vasili Selyunin'in üstü örtülü bir şekilde de olsa Stalin döne Sovyet "Novy Mir" Dergisi'nde Lenin kısmen eleştirilirken, NEP politikası övüldü DUNYADABUGUN ALI SIRMEN mindeki merkeziyetçi ekonominin ve kitlesel tasfiyelerin temellerinin Lenin'in döneminde atıldığını da ileri sürmekten geri kalmadığını aktarıyor. "Kaynaklar" başhklı söz konusu yazıda Selyunin, 1920'lerin başları ile Gorbaçovun yönetimi altında gecen şimdiki dönem arasında karşılaştırma yaparak tıpkı o yıllardaki gibi radikal değişikliklerin zorunlu olduğunu iddia ediyor. "Zaman kaybetmek her şeyi kaybelmektir" diye yazan Selyunin, "Bu şansı kaçınrsak tarih bizi bağışlamayacaktır" iddiasında bulunuyor. YVashington Posl muhabiri Selyunin'in mesajının anlamını şöyle özetliyor: "Eğer 1990'lann ortalanna dek radikal reforrnlar yapılmazsa ekonomi çökecektir." Ne Yapmalı?.. LOS ANGELES Bütün bir gün Pasifik kıyısında, 1 numaralı "Batı YolıT'nda direksiyon salladıktan, Reagan'ın çiftliğinin bulunduğu Santa Barbara'da, İstanbul çevre yolunu andıran trafik sıkh şıklığında bir saat bocaladıktan sonra mihmandarımız Erbay Gönen ile birlikte Los Angeles'a yaklaşıyoruz. USIA'de çalışan Erbay Gönen, bir mihmandardan çok dost; kısa süre içinde, her şeye dikkatli, son derece de yardımsever. Erbay Bey ile sıcak bir ilişki doğuyor aramızda. Bunları düşünürken, birden yanımızdan mavi bir Honda geçiyor. İçinde gençlerin bulunduğu arabanın arka çamurluğunun üstünde "Ermeniyim ve bununla gurur duyuyorum" ibaresi yazılı. Başında Ermeni Dökmeciyan'ın vali olarak bulunduğu Kaliforniya, 275.000 Ermeninin yaşadığı ve nüfuslarıyla da orantısız bir etkinliğe sahip oldukları bir eyalet. Kaliforniya Ermenilerinin çogunluğu da, Los Angales'ta yoğunlaşmış. içlerinde fanatik Türk düşmanları başı çekiyorlar. Ermenilerin etkinliği Kaliforniya ile sınırlı kalmıyor, seslerini ülkenin dört Dir yanında duyurmayı başarıyorlar. Nitekim, Los Angeles ve New York'ta kurulacak olan soykırım müzelerinde, çok etkin bir propagandaya hazırlanıyorlar. Los Angeles'ta KCOP televizyon istasyonu yetkilisi Bayan Marilyn Soloman ile görüşüyoruz. "Biz. haber ve dünya ile ilgili bilgiler konusunda yoğunlasan bu bölgede 13. kanaldan yayın yapan bir kuruluşuz. Hemen şunu belirteyim, Türk yetkilileri ile de aram çok iyidir" diyor, son derece de hoş ve alımlı bir zenci hanım olan Bayan Soloman. Türkiye'ye bu yakınlığına karşın "Ermeni olayları konusundaki Türk görüşünün ne olduğunu açıklıkla biliyor musunuz? Bu görüşü kolaylıkla anlıyor musunuz? Bu konuda yeterli ve doyurucu belgeye sahip misiniz?" sorusu karşısında önce bocalıyor, sonra gülümsüyor. Ama sorumu, olumlu yanıtlayamıyor. Bayan Soloman'ı dinlerken bellegimde, VVashington'da yapılmış bir konuşma canlanıyor. Türkçeyi çok iyi bilen, Ermeni konusunu incelemiş bir Amerikalı tarihçinin sözlerini anımsıyorum. "Bizimkiler" (bu bizimkilerden amaç Türkler) diyordu bu bilim adamı dost, 'bir gerçeği bir türlü anlamıyorlar ya da anlamak istemiyorlar. ABD'de herkes 1915 ve onu izleyen yıllarda Ermenilerin kesildiğine, soykırıma uğratıldığına inanmakta. Öyte ki, ben küçükken savaş yıllarında, hâlâ ağzıma koymaktan tiksindiğim, dalak ve ciğeri yoksulluk nedeni her gün bana yedirmeye çalışmalarına direnirken, annem hep 'Böyle yapma zavallı Ermenilerin başına gelenleri unutma' derdi. 19161921 yılları arasında, ABD'de halktan üçer beşer kuruş, birer ikişer lira alma yoluyla Ermeniler için o zamanın parasıyla tam 111 milyon dolar toplandı. Bugünün ölçüsünde bu para milyarlarca dolar eder. Olay Amerikan halkının bu konudaki görüşünün ne olduğunu ortaya koyması bakımından çok öğreticidir." Evet Amerikan yurttaşı, Ermenilerin göruşlerine ictenlikle inanmış. Bu inancın ardında Türk düşmanlığını arayarak, öfkeye kapılmak yanlış ve sonuç vermeyecek bir davranış Asıl yapılması gereken, onlara olayları gerçek yönüyle ve bu arada, gelişmeleri kışkırttıkları halde bugün sureti haktan görünüp, işin içinden sıyrılanlar da aralarında olmak üzere, tüm tarafların sorumluluk paylarını doğru bir biçimde saptayarak, sunmak olmalı. VVashington'daki soykırım müzesınde Ermenilerle ilgili iddiaların yer almasını önlemek belkı olası. Çünkü eninde sonunda Kongre'den çıkan yasa, müzenin amacını 19331945 soykınmı ile sınırlamış. Buradan yola çıkarak Federal Mahkeme'ye kadar gitmek oianaklı. Ama bunları yaparken kamuoyunu oluşturmak da gerekmez mi? Kaldı ki, New York ve Los Angeles'ta kurulacak olan müzeler, eyalet tasarrufları ve oralarda Kongre'nin koyduğu sınırlamalar da yok. Ermeniler bu iki müzede istedikleri gibi görüşlerini sergileyecekler. Bu tutum karşısında, en yüksek yetkililerin ortaya çıkıp da "Evet ortada bir soykırım var. Ama gerçekte biz onları öldürmedik, onlar Türkleri öldürdüler" yollu açıklamalar yapmaları da inandırıcı olmayacak Tam lersine tepkiyi arttıracaktır. Türkiye'nin tanıtımı konusunda artık iç pazarda kolayca kabul ettirilebilen görüşlerı dışarıda sunmanın yanlış ve yersiz olduğunu anlamak gerek. Hatta bunları iç pazara sürmekten bile vazgeçmenin zamanı geldi. Osmanlı arşivlerinin bir an önce herkese açılması zorunlu. Sayın Özal da, bu gerçeği anlamış ve kclları sıvamış. Ne var ki, bu da yetersiz kalıyor. Bir konunun önemini, bir davranışın zorunluğunu anlamak yetmiyor. Aynı zamanda bu anlayışın zorunlu kıldığı davranışları da sonuna dek götürebilmek gerek. Yoksa bugün olduğu gibi, o arşivlere tarihten zerrece nasibini almamış, Osmanlı'nın gaza yoluyla dört yüz çadırlık bir boydan, koca bir imparatorluğa ulaştığını sanan çarpık ve her konuda tehlikeli bir tarih görüşüne sahip ımam hatiplileri doldurursanız, belgeler çarpık bir milliyetçilik anlayışı sonucu yine herkese kapalı kalır. Bir yandan Osmanlı'ın kalıtını yadsımadan, öte yandan da, hem emperyalizme hem de Osmanlı otoritesine karşı yürütülmüş Cumhuriyet Devrimi'ni benimseyip özümserseniz, o zaman rahatlıkla, hem olayların iç yüzünü tartışabilir hem de göğsünüzü gere gere, "Olaylar tartışma götürür, onları enine boyuna inceleyelim. Ama lütfen şu gerçeği de görün! Yeryüzünün yaşadığı en büyük, zulmu ve vahseti yapmış olan Almanlar'a karşı hicbir tavrınız yok. Haklı olarak bunun Nazilerin işi olduğunu görüyor ve kabul ediyorsunuz. Savaşta yenilen Naziler, Alman halkının tümünün ya da çoğunun istemiyle değil, dış koşulların, güçlerin zorlamasıyla tarih sahnesinden silindikten sonra, Almanların işin içinden piru pak çıkmaları size doğal geliyorsa 1915'te işbaşında olan otoriteye karşı savaş verip devrim yapan ve kendi halkının istemiyle, silahlı savaşımı ile, Cumhuriyet Devrimi'ni gerçekleştiren bugünkü Türk halkını, devletini nasıl oluyor da, sorumlu tutabiliyorsunuz?" sorusunu sorabilirsiniz. Ama bunu yapabilmek için önce kafalardaki tarih görüşünü, sonra da bugünkü hiç de demokratik ve çağdaş olmayan insan haklarıyla bağdaşmayan yapımızı değiştirip, çağdaş ve herkes önünde savunulabilir bir görünüş ile ortaya çıkabilmek gerek. Ermeni sorununun çözümünde atılacak en büyük adım, bugün Türkiye'ye egemen olan düşüncenin kendi yapısının düzeltilmesidir. Galiba en güç olan da bu. Bu güçlüğü aştıktan sonra, dışarda sabırla ve akılcı tanıtma yöntemleriyle aşılmayacak bir güçlük yok. DlS BASIN £t JHonJt PAKÎSTAN Bu konferansın önemi öylesine büyüktür ki geçen haftalar boyunca kimlerin katılacağı konusunda sessizce, ama çok hareketli çekişmeler oldu. Bu çekişmeler sırasında büyük çoğunluğuyla ayrıcalıklarını ve nüfuzunu tartışma konusu kılacak her çeşit değişikliğe muhalif parti aygıtı ile Gorbaçov'dan cesaret bulan bazı reformist güçier kapıştılar. Birkaç reformist, ağın halkalan arasından geçmeyi başardıysa da çoğunlukla parti aygıtı üstün geldi. Özellikle Moskova'da bu pek belirgin bir biçimde göründü. Gorbaçov bütün ağırlığını koymuştu, ama sadece bir avuç yandaşını seçtirmeyi başardı. Bu seçme süreci hakkında Izvestiya Gazetesi'nin yorumcusu Aleksandr Bovin şunları yazdı: "Açık konuşmak gerekirse bizi aldattıkları izlenımini edindim." Reformistlerin tasfıyesi üzerine geçen cumartesi günü Puşkin Meydam'nda düzenlenen bir protesto gösterisinde ise yüzlercc reform taraftarı şöyle haykırmışlardı: "Sıkı dur Gorbaçov, seninle barikatlara da çıkarız." Aslında tansiyonun böyle yükselmesi Genel Sekreter'in işine gelmiyor. Çunkü muhaliflerin bunu ülkede guya bir anarşi patlaması olduğu iddjasına gerekçe yapacaklannı herkesten daha iyi biliyor. O yüzden de Ligaçev'in görevinin başında olduğunu gösterişli bir biçimde teyit ederken onun istifasını isteyen Eltsin'e de çıkışıyor. Yandaşlarını ise "paniğe kapılmamaya" ve "aşırı heyecanlanmamaya" çağınyor. Ancak hasımlarını daha iyi nötralize edebilmek için de olsa onlarla aynı çizgiye girmekle Gorbaçov acaba savunduğu tüm reformların içini boşaltmak zorunda kalmayacak mı? Çünkü Gorbaçov'u tehdit eden en büyük tehlike Genel Sekreterlik koltuğunu kaybetmesi değil, 'Brejnevleşmek"tir. (7.6.1988) Kolom biyu 'da terör BOGOTA (AA) Kolombiya 'da 12 gün önce kaçırılan muhafazakâr lider Alvaro Gomez Hurtado'dan henüz haber alınamazken, olayı bu kez de Kolombiyalı gerilla hareketlerini bir arada toplayan "Gerilla Ulusal Koordinasyonu" üstlendi. örgüt bir gazeteye gönderdiği mesajda, muhafazakâr liderin salıverilmesine karşılık ülkedeki petrol sanayiinin millileşürilmesini istiyor. Son başkanlık seçimlerinde adaylığını koyan 69 yaşmdaki Gomez, 29 mayısta Bogota'da silahtı dört kişi tarafmdan kaçmlmış, saldırganlar Gomez 'in koruma polisini öldürmüşlerdi. SSCB'de siyasal kavga Bazen kesinkes yâlanlamalar aslında teyit etme anlamındadır. 4 haziran günü Togliattigrad'da Sovyetler'in iki numaralı adamı ve muhafazakârlann lideri Ligaçev'in işçilere yaptığı konuşma buna bir örnektir. Ülke yönetiminin tüm üyeleri başlarında Mihail Gorbaçov olmak üzere, diyor bu konuşmasında Ligaçev, yeniden yapılanma davasına yürekten bağlıdırlar. Bu ifade aslında üstü örtülü bir biçimde konuşmasının geri kalan bölümlerinde söyledikleriyle çelişiyor. Alışılmış şekilde, "Batılı düşmanları ve içerideki bazı kişileri" suçladıktan sonra Ligaçev, "çok partililiği benimsememizi" ve "ekonomimizi Batıda geçerli olduğu gibi pazar sistemine uydurmamızı telkin edenler'M kınıyor. "Bu kcşullarda sosyalizmden geriye ne kalacaktır?" diye haykırıyor. Ligaçev, yeniden yapılanma ve saydamlık yanlılarının tasarılannı böyle Geçici hükümet açıklandı İSLAMABAD (AA) Pakistan Devlet Başkanı Ziya Ül Hak, dün geçici hükümeti açıkladı. Ziya UlHak, önceki hafta hükümeti görevden alarak, parlamentoyu feshetmiş ve 90 gün içinde seçim yapılacağını açıklamıştı. Oluşturulan 18 bakanlı yeni kabinede, eski bakanlardan 8'inin görev aldığı ve diğer bakanların da Ziya ÜlHak'ın yakın destekçileri olduğu bildirildi. Dışişleri Bakanlığı'na, Devlet Başkanı'nın yakın arkadaşı ve deneyimli bir devlet adamı olan Sahabzade Yakub Han getirildi. Gozlemciler, bakanlar kurulunda çok sayıda eski kabine üyesi bulunmasını, Ziya ÜlHak'ın Muhammed Han Cuneco hükümetini görevden alarak, aslında, eski Başbakan Cuneco'nun güçlenmesini engellemek istediği şeklinde yorumladılar. Ziya ÜlHak, önceki hafta kararını açıklarken, hükümetin yolsuzluklara karıştığını, ekonomiyi iyi yönetemediğini ve ülkeniı^ tslamlaştırılmasında gereken rolü oynayamadığını söylemişti. Aynı zamanda Pakistan Müsliiman Birliği Partisi'nin lideri olan Muhammed Han Cuneco'nun, Ziya ÜlHak'la, dış politika konusunda ve özellikle Afganistan sorunu hakkında farklı görüşlere sahip olduğu belirtiliyor. G.Kore'de öğrencipolis çatışması SEUL (AA) Güney Kore'nin baskenti Seul'deki Yonsei Üniversitesi çevresindeki polis kuşatmasını yaran öğrenciler, güvenlik güçleriyle çatıştı. Öğrencilerin cuma günü Kuzey Kore sınırına yapmayı planladıklan yürüyüşü engellemek için üniversite dün güvenlik güçlerince kuşatılmıştı. Görgü tanıklarımn verdiği bilgiye göre, binlere öğrenci, polise petrol bombaları ve taşlarla saldtrdı. Bu arada, kentin diğer bölgelerinden Yonsei 'dekilere katılmak üzere gelmeye çalışan öğrencilerin de polisle çatıştıklan kaydedildi. Güvenlik güçlerinin göz gaşşrncı bomba kullandığı çatışmalarda çok sayıda kişinin yaralandığı ve tutuklandığı kaydediliyor. karikatürleştirerek, kendisi ve arkadaşlarının izlemek istedikleri taktiği aslında açığa vuruyor: "Perestroykaya selam, statükoya devam." Hiç kuşkusuz ay sonunda "perestroyka" ilkelerinin pratik uygulamaları • konusunda öneriler getirmek amacıyla toplanacak olan parti konferansında yapacakları konuşmalarda da muhafazakârlar bu üslubu geliştireceklerdir. Arap zirvesine katılan liderler ortak tavır belirledi: FKO'ye ıııali yardım için anlaşma FKÖ başlangıçta 600 milyon dolar istedi. Ancak oluşturulan komiteyle yapılan görüşmeler sonucu yardım miktarı 100 milyon dolar olarak belirlendi. CEZAYtR (AA) Cezayir'de 3 gün suren Arap Birliği Zirvesine katılan Körfez Arap ülkeleri, tsrail işgali altındaki topraklarda süren ayaklanmanın sürdürülmesi için, FKÖ'ye mali yardım verme konusunda anlaştılar. FKÖ'nün başlangıçta yılda 600 milyon dolar yardım istediği, ancak zirve çerçevesinde oluşturulan komitenin, bu rakamı 100 milyon dolara indirdiği \e bu miktarda anlaşma sağlandığı bildirildi. Öte yandan, Suudi Arabistan Kralı Fahd ve Kuzey Yemen Devlet Başkanı Ali Abdullah Sacah, Mısır'ın Arap Birliği Örgütü üyeliğine yeniden kabul edilmesi çağrısmda bulundu. Mısır, lsrail'le Camp David Anlaşması'nı imzaladığı 1979'da, örgüt üyeliğinden çıkarılmıştı. Zirveye ev sahipliğı yapan Cezayir Devlet Başkanı Şadli Bin Cedid'in, komite toplantılarıtıda dile getirilen bu çağrıyı reddettiği ancak daha sonra, Mısır'ın üyeliği konusunda, kasım ayında Riyad'da yapılacak *\rap Doruğu'nda ele alınmasımn kararlaştınldığı bildirildi. Suriye ve Libya'nın ise, bu konudaki muhalefetlerini sürdürdükleri kaydedildi. Bu arada önceki akşam Cezayir Devlet Başkanı Bin Cedid'in Arap liderleri onuruna verdiği yemeği, Fas Kralı 2. Hasan'ın boykot ettiği bildirildi. Kral Hasan'ın, Batı Sahra'nın Fas'tan bağımsızlığı için savaşan Polisario gerillalarının bir temsilcisinin de davetliler arasında olması nedeniyle yemeği boykot ettiği belirtildi. Kral Hasan'ın bu davranışının, 12 yıllık bir aradan sonra geçen ay yeniden kurulan CezayirFas ilişkilerine bir derecc soğukluk getirdiği kaydedildi. Öte yandan, Lübnan Devlet Başkanı Emin Cemayel, Arap ülkelerine, ülkesinde gittikçe güçlenen tran yanhsı aşırı dinci akımın, bölge ülkelerine yayılmadan kökünün kazınması gerektiği uyarısında bulundu. Cemayel aynca, Arap ülkelerinden, ülkede kamu düzeninin Lübnan güvenlik güçleri tarafından sağlanmasına yardımcı olmalarını istedi. 1 SSCB, Pakistan'ı uyardı * Mücahitlerin saldırısı: 13 ölü tSLAMABAD (AA) Afganistan 'ın baskenti Kabil'in kuzeyindeki Gülbahar şehrine önceki gün mücahitler tarafmdan düzenlenen roket saldırısında 13 kişi öldü, 10 kişi de yaralandı. Kabil radyosu, saldında, şehirdeki bir cami ile tekstil üretim merkezinin hasar gördüğünü ' duyurdu. Kabil'in batısındaki Nardak bölgesinde düzenlenen bir başka saldında da bir cocuğun öldüğü, bir kişinin de yaralandığı haber veriliyor. Mücahitlerin geçen hafta çeşitli bölgelerde düzenledikleri saldırılarda 10 kişi hayatım kaybetmişti. Çekihne takvimi değişebilir Yaser Arafat Zırveden memnun Ilımlı sağ, sola karşı aşırı sağ ile fıilen ittifaka gitti SABETAY VAROL PARİS Ilımlı sağ politikacılar, milletvekili seçimlerinin iki turu arası, aşın sağ Ulusal Cephe ile seçim ittifakına yönelip yönelmeyecekleri yönündeki tüm sorulan "hayır"Ia yanıtlamışlardı. Gerek ülke çapında gerekse bölge planında Jean Marie Le Pen'in partisiyle anlaşma yapmayacaklanna dair daha önce "onur sözii" veren iki Fransız muhafazakâr kuruluşun liderleri, önceki gece açıklık kazanan uzlaşmadan sonra, başta Cumhurbaşkanı François Milterrand olmak üzere karşıt kampm şiddetli taarruzlarma hedef oldu. Anlaşma kâğıt üstünde sadece Marsilya ve çevresini kapsıyor. Gene kâğıt üstünde, Le Pen ve arkadaşlarıyla anlaşmayı gerçekleştiren, "ProvanceAJpescöte D'azur" bölgesel Meclis Başkaru ve klasik sağın Güneydoğu Fransa lideri JeanClatıde Gaudin. Dolayısıyla, Jacques Chirac, Giscard D'Estaing, Raymonde Barre gibi liderler, bu işte "bekâretlerini" yitirmiş değiUer... Ama varılan anlaşmadan sonra ortaya çıkan duruma biraz daha yakından bakıldığında, bunun, bal gibi, aşırı sağla klasik sağ arasında gerçekleşen, Fransa çapında "utangaç" bir işbirliği olduğu göze çarpıyor. Teorik olarak anlaşma sadece Marsilya'yı kapsıyor. Fransa'daki seçim sistemine göre milletveküleri iki türlü dar bölge sistemine göre seçiliyor. Ilk turda oyların yüzde 12.5'unu alarak barajı aşan her aday, isterse ikinci tura kalabiliyor. Marsilya ve yöresinde aşırı sağ Ulusal Cephe'nin Fransanın diğer yörelerine oranla daha yüksek oy alması, bu partinin Marsilya'daki 8 seçim bölgesinde diğer sağ adaydan fazla oy almasıyla sonuçlandı. Buna karşılık 8 başka bölgede aşırı sağ adaylar birinci tur sonunda adaylıktan çekilmeselerdi, sosyalist ya da komünist adaylann bu bölgelerde kazanması kesinleşecekti. Bu durumda, klasik sağın yerel lideri Gaudin, solu kazandırmaktansa aşın sağla işbirliğini yeğledi. Anlaşma yöresel düzeyde kalsa, bundan sonraki seçimlerde sağaşırı sağ işbirlığinin yolunu açarak Ulusal Cephe"ye bir çeşit meşruluk kazandırsa dahi bir dereceye kadar mazur görülebilirdi. Ancak bu anlaşmadan çok memnun kalan Le Pen, klasik sağın kazanmasını engelleyebilecek arkadaşlarının büyük çoğunluğunun "cemile kabilinden" çekilmesini sağladı. Sadece üç bölgede, sol, sağ ve aşırı sağ adaylar üçlü halde ikinci tura kalacak. "Rastlantı" sonucu bu seçim bölgelerinde, aşırı sağ adayın adaylıktan çekilmemesi, "medeni" sağ adayı matematik olarak rahatsız etmiyor. Böylece, kamuoyuna yerel bir anlaşma olarak gösterilen anlaşmamn, gerçekte, iki siyasal Fransız sağında 'mahcup' uzlaşıııa odak arasında varılan ve bu neofaşist partiyi "iktidar olabilirier" kulübüne dahil etmenin ilk adımı olduğu apaçık anlaşılıyor. lşin ilginci, böyle de davranılsa, aşırı sağa kesin bir "hayır" yamtı da verilse seçimi yitirme şansı kuvvetli olan Fransız klasik sağının kendini "antifaşist" olarak gören unsurlarının bile bu üstü örtülü "işbirliği" karşısında sessiz kalması. Geleneksel sağın önderleri anlaşmayı, yerel ve geçici saysa da soldan gelen şiddetli saldınlann seçmende yeni bir dinamik yaratması şaşırtıcı olmaz. İlk turda katılma oranı yüzde 34'te kaldı ve bu oran Fransa'da şimdiye kadar gerçekleşen en düşük sayı. 8 mayıstaki başkanlık seçiminin ikinci turunda olduğu gibi, geçen pazar sandık başına gitmeyenlerin bir bölümünün harekete geçmesiyle, Fransa'nın aşırı sağa geçit vermeye hazır olmadığım bir daha karutlaması kuvvetli olasılık... Bangladeş'te grev çağrısı DAKKA (AA) Bangladeş Parlamentosu'nun tslamiyet'i devletin resmi dini olarak kabut etmesine tepki gösteren muhalefet, pazar günü genel grev çağrısmda bulundu. Şeyh Hasina liderliğindeki 8 partiden oluşan muhalefet tarafmdan dün yayımlanan bildiride, "12 haziranda, 8 saat süreyle bütün fabrikalar kapanacak ve ulaşım duracak" denildi. Muhalefet liderlerinden Begüm Halide Ziya ile diğer bazı muhalefet grupları da pazar günü işbaşı yapümaması çağrısmda bulundu. Muhalefet liderleri ayrıca, Devlet Bakanı Muhammed Erşad'ı, din konusunda yapılan anayasa değişikliğini feshetmeye zorlamak için 16 haziranda gösteri ve yürüyüşlerin yapılacağını açıkladılar. Erşad'ın da desteklediği anayasa değişikliği, önceki gün parlamentoda iktidardaki Jatiya Partisi çoğunluğunun oylanyla kabul edilmişti. BİRLEŞMtŞ MİLLETLER (AA) SSCB Dışişleri Bakanı Eduard Şevardnadze Pakistan'ı, Afganistan konusunda nisan ayında imzalanan Cenevre Antlaşması'ru ilk gününden bu yana ihlal etmekle suçladı. Şevardnadze, New York'ta Birleşmiş Milletler Özel Sılahsızlanma Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Afganistan sorununa, Pakistan'ın ismini vermeden değindi. Ancak BM'deki Sovyet misyonu daha sonra Dışişleri Bakanı Şevardnadze'nin, Genel Sekreter Javier Perez de Cuellar'a gönderdiği mektubu açıkladı. Eduard Şevardnadze mektubunda, "Pakistan, altına imza koyduğu Cenevre Antlaşması'ıu çirkin bir şekilde siirekli olarak ihlal ediyor" ifadesini kullandı. Afganistan ve Sovyetler Birliği'nin, Cenevre'nin ytikümlülüklerini harfi harfine yerine getirdiklerini belirten Sovyet Dışişleri Bakanı, bu ülkedeki Sovyet askerlerinin de bu antlaşmamn takvimine göre çekildiklerini kaydetti. Eduard Şevardnadze mektubunda, Pakistan'ın tslamabad ve Karaçi kentlerindeki depolardan, özellikle Kurram'daki olmak üzere çeşitli mücahit üsleri yoluyla, Afganistan'a çok sayıda silah sokulduğunu ileri sürdü. Petrovski, tslamabad yönetiminin bu tutumunu sürdürmesinin, Sovyet askerlerinin Afganistan'dançekilmesi takviminin "yeniden düsünülmesini gerek tirebilecegini" belirtti. KÖRFEZ Kuzey cephesinde çarpışmalar sürüyor Dış Haberier Servisi İran ve Irak, cephenin kuzey kesiminde karşılıklı olarak saldırılarını sürdururken, birbirlerinin uçak ve helikopterlerini düşürduklerini açıkladılar. Irak savaş uçakları aynca dün Körfez'de bir deniz hedefini vurduğunu duyurdu. Iran Resmi Haber Ajansı İRNA Irak savaş uçaklarmın Kuzeybatı Azerbaycan yöresindeki Serdest kentine çarşamba günü bir hava saldırısı düzenleyerek bir sivili öldürdüklerini ve 6 sivili de yaraladıklannı bildirdi. İRNA aynca bu saldınya katılan Mirage Fl tipi bir Irak uçağının düşurüldüğünü öne sürdü. Irak Haber Ajansı İNA ise cephenin kuzeyindeki Süleymaniye yakınlannda İran'a ait Bell 214 tipi bir helikopterin duşürülduğUnü bildirdi. İNA'ya göre helikopter, Irak helikopterlerinin açtıkları ateş sonucu düşürüldü. Bağdat Radyosu da, Irak savaş uçaklarmın dün sabaha karşı Körfez'de bir deniz hedefini vurduklarını açıkladı. Ancak bir petrol tankeri olduğu sanılan deniz hedefınin cinsi ve hangi ülkeye ait olduğu konusunda aynnıüı bilgi edinüemedi. Öte yandan tran, cephenin kuzeyindeki Erbil bölgesinde bulunan iki Irak ussünün son günlerde İran birlikleriyle Iraklı Kürtlerin ortak saldırılan sonucu tahrip edildiğini bildirdi. Tahran radyosundan yayımlanan askeri bildiride saldırılarda çok sayıda Irak askerinin safdışı bırakıldığı one sürüldü. YAZMAK YAŞAMAK Oktay Akbal 1000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yayınlan Türkocağı Cad. 3941 Cağaloğluhtanbul Karnedeki pekiyi lere çok iyi bir armağan: Bilgisayar. Commodore. Teleteknik E L E K T R O N İ K SANAYI VE T İ C A R E T A S k t e Rıhnm Cad Nea Han 207,?, 80030 K**oy BanW Te( 114513Xfihat' Th 25731 na fate 11450783 80200 Teş«*ı>e sanoul Tel 131 '5 50 Uzun bir eğitim dönemini pariak başanlarla geride bıraktı. Şimdi Commodore onun hakkı. Commodore 64'ler, Amiga 500'ler çok uygun ödeme koşullarıyla teleteknik Yetkili Satıcılan'nda. TEŞEKKÜR Eşimin rahatsızhğını vaktinde teşhis ederek onu sağlığına kavuşturan dosfumuz Sayın BABAM NURULLAH AIAÇ Meral Tolluoğlu 1000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yayınlan Türkocağı Cad 3941 Cağaloğluhtanbul K İSteCOMMODORF KAMPANYA SÜRÜYOR: JinekologOperatör Dr. OKTMCUMHUR AKKElVre en candan teşekkürlerimi sunmayı borç bilirim. OKTAY KURTBÖKE
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear