22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER tur. Erkekler bol şalvar giymeli, sakaJ uzatmalı, uzun kollu, geniş yenli üstlükle dolaşmalı. Evliler eşlerine cuma geceleri, yatsıdan sonra yaklaşmalı, kadınla doğal işlemlerin dışında yatakta konuşulmamalı. Birkaç kadın almak yasaldır, buna karşı çıkan dinsizdir. Fatih yöresi "Hazreti Fatih'Mn adını taşıdığından dinsizlerin elinden kurtanlmab, Müslümanların egemenliği altıru girmeli, Tekel ürimlerinin bir teki bile satılmamalı, kahveler kapatılmalı, kızlar dokuz yaşından önce çarşafa sokulmaJı, ilkokul yerine Kur'an okuma yeri açılmalı (buna Kur'an tilavet mahfeli denirdi). Sözü çok uzatmadan, yasadığım olayların ışığında gerçekleşen konulara geçeyim. Nakşbendi tarikatı bütün yurt düzeyine yayüması, güçlenmesi jstenen bir kuruluştur. Bu kuruluşun amacı doğudan batıya doğru gdişerek egemenlik sağlamak, Bahaeddin Nakş, bend'in (tarikatın kurucusu) önerdiği düzeni kurmaktır. lslam ülkelerinde bugün, Avrupa uygarlığına yönelik bir anlayışı benimseyen tek devlet biziz, gücümüzü bu tarikatın benimsediği doğrultuda yürüyerek göstermemiz gerekir. Bunu başarabilmek için de çağdaş uygarlığın bütünüyle aydınlatamadığı karanlık bölgelerden (kırsal kesimden) işe başlama gereği vardır. Tarikat, çağın bütün buluşlanndan, araçlarından yararlanmalı; toplumun bütün kesimlerinde geçerli sayüan tutumu benimsemiş görünmelidir. Şeyh Efendi'nin şu sözleri bugün bile kulağımdadır: "Firavunun saltanatını yıkmak için yanında durmak gerekir. Su, duvan ayağını öperek yıkar." Bu sözcükleri Osmanlı agzjyla söylüyordu. Onun "Firavunun saltanatı" dediği Atatürk yönetimiydi. Şeyh, okullan, yönetim kunımlannı, yardım derneklerini, ordunun özellikJe ast kesimini ele geçirmeyi çok anlamlı bir dille, becerili bir biçemle öğütlüyordu. "Eve ginneyi bilemeyen evi yıkmayı da beceremez" anlamına gelen Arapça sözleri kulağunda çınhyor (Arapça karşılığını unuttum). dik olsun". Başka bir öğüdü de şuydu: "Daha yüksek seslerin çıktığı yerde sus, bütün sesleri bastıracak güce ulaştığın yerde gürle". Bu sözlerin hepsi gerçekleşmiş nerdeyse. EUi yıldır tstanbul'dayım, kırksekiz yıldır Fatih'te oturuyorum. Bizim tekkenin özlemleri uygalama alanında yasal koşul durumuna geldi. Ezan değiştirildi; okullarda din temel öğrenceler arasına girdi; çarşaf, sank, takke bütün yasakJara karşın yaygın, güncel giysiler arasında; toplum kurumlannda nerdeyse görevli sayısınca mescid, cami var; Atatürk'ün önünde saygı duruşunu inancına aykırı bulan saylavlar, bakaniar gördük; bütün inanç eylemleriyle isiamın özüne aykın bir yolda yürüyen Vahhabilik'i benimseyen bir Arap devletiyle içtçniikli bağlantılar, Fatih Çarşamba yöresinde sakalsızlann girip namaz kılamadığı camiler var. Karaden'z yörelerinde, özellikJe Trabzon dolaylannda yerlerini gösterebileceğim gizli Nakşbendi tekkeleri açık, "Bizim dergâhımızı bir kez gezen, yetmiş bin kez Kâbe'ye gitmekten daha çok iyilik etmiş olur" yazısının girişinde asılı Mevlânâ türbesini Hacc'dan önce gören hacılann sayısı çoğalmakta; Trabzon Maçkası'nda liseye "gâvur mektebi", imamhatip okuluna "müslüman mektebi" diyen görevliler ortalıkta dolaşmakta; başörtülü ilkokul çağmdaki kızlar güle oynaya gezmekte; Atatürk'ün getirdiği yenilikleri, kurumlan geçersiz sayan uygulamalar güncel durumda özellikle 12 Eylül döneminin sağladıği olanakiardan yararlanan gerici kuruluşlann gücü yoğunluklaşmakta; bizim Şeyhin istedikleri de bunlardı. 25 MA YIS 1988 J\akşbendi Örgiıtti... Yurtdışında da etkin bir örgüt niteliğinde çalışanlann çoğunun Nakşbendi tarikatına bağlılığı da bilinmektedir. Bu olayları görmezlikten gelme,, yadsıma olanağı yoktur. Ülkemiz, çağın gidişine aykırı bir akışın içine itilmiş, Cumhuriyet yönetimiyle gelen bütün yenilikler, bizim şeyhin özlediği ortamın yaratılması uğruna ortadan kaldırılmak istenmiştir. Bu gerçeği göremeyenlere tarihin göstereceği daha acı, daha üzücü olaylar vardır. İSMET ZEKİ EYUBOĞLU Çok gençtim, delikanlıhk dönemine yeni girmiştim. Ortaokula yazümak için Istanbul'a, babamın yanına gönderildirn, annem de Maçka'da işlerini bitirip gelecekti. önce Kabataş'ta, sonra Fatih'te oturmaya başladık. Evimiz Fatih Camisi yakınlannda, Hacı Hasan Bostanı denen yerdeydi. Ortaokulun ikinci sınıfına geçmiştim. Bir akşamüstü, bitişiğimizdeki Bayburtlu, sakallı komşumuzla, yolda karşılaştım. Ben ekmek almaya, o da Fatih Camisi'ne gidiyordu. Ekmeği eve bıraktıktan sonra yanına gelrnemi söyleyip beni bekledi. tyi bir kimseydi görünüşte, varhklıydı. Kendinden yan yaş daha küçük bir kansı vardı, hep çarsaf giyer, gündüzleri evinden çıkmaz, yalnızca yüksek duvarlarla çcvrili bahçede dolaşırdı. uzayan ak sakabyla etkileyici bir görünümü olan "efendi"nin önüne geldim. Komşumuz elini öpmemi söyledi, öptüm. Yaşlı kişi beni okşadı, Arapça sözler söyledi, yüzume okuyup üfledi. Dizüstü, komşumuzun yaru sıra biraz geriye çekildik. Orada yemek süresine değin kaldık. Epeyce kalabalık toplanmıştı. "Efendi" anlamadığım sözler söylüyor, toplananlar "Allah" diyorlardı. Ayrdırken yine dizüstfl gidip elini öptüm, anlamadığım sözcüklerle söylediği "hayır duasını" aldım. Okul dönüşü, bütün akşamlan oraya gitmeye başladım; önce komşumuzla, sonralan yalnız. Aradan çok geçmeden, tekkenin yakımnda oturan Şeyh Osman Efendi adlı, uzun boylu, ak sakallı, sevimli bir kişiden Arapça okumaya başladım. Işte Nakşbendi tarikatına girişim, okuldan yavaş yavaş soğumam böyle başladı. Durumu sezen babamla, annemle, yakınlarımla aramda geçen olaylan anlatmayacagım. Burada anlatmak istediğun, bu tarikatın, o dönemde öğrçndiğim, içyüzudür. PENCERE Yupi İktidarı ve Süper Emeklilik... Süper emeklilik ne demek? Anlatmak zor... Bir deli kuyuya bir taş atar, yüz akıllı çıkarmak için uğraşır, çıkaramaz. Nitekim çıkaramryor. İş öyle bir arapsaçına dönüştü ki ne yanından tutsanız olmuyor, doluya koysanız almıyor, boşa koysanız dolmuyor. Hukukçular, yargıçlar, uzmanlar, bilgiçler ne söyleseler boş; bu gibitonulardahukuk iki yanı keskin kılıçtır... Kullananın elinde sağı da solu da biçer. * Devlet adına konuşmak yetkisini kazanmış bir aklı evvel süper emekliliği icat etmiş: En üst düzeyden emekli olmuş yurttaş bana 5 milyon Hra yaönrsa, ben de onun emekli aylığını 400 bin liranın üstüne çıkannm. Ne parlak buluş değil mi? Yupi mantığı. . Yupi kafası, ne devleti düşünür, ne yurttaşı adam yerine toyar, ne sosyal adalet kaygısı vardır, ne hukuktan naberlidir; serbest piyasa mantığının cangılında canavarlaşan aklı fikri, kâğıt üzerindeki hesaptadır. Nedir o hesap? 50 bin emekli yurttaştan 5 'er milyon lira toplarsam, 250 milyar eder. Sonra? Sonrasına sogan doğra!.. Süper emeklilik ANAP iktidarının iç ve dış borçlanma felsefesinde iflas eden ekonomi siyasetinin bir türevidir. Yupinin aklı fikri, köşeyi dönmek, günü kurtarmak, fırsatı kullanmak dümenlerinde işlemiyor mu? Süper emeklilik de bu yoz felsefeden fışkırmış ve bir çırpıda tezgâhlanmıştı: Hele ben şimdilik emekliden 5 mılyonu alayım, sonrası Allah kerim... Ülke bu kafayla yönetiliyor. 12 trilyon liralık iç borç, 40 milyar dolarlık dış borçla köşeye sıkışmış yupi iktidarı, emekliyi de para babalarının çıkarları uğruna kullanmaktan gayrı ne düşünebilır ki? Bu kadar zekâ ve deha, ancak Amerika'da talım terbiye ve tahsil ile mümkündür. Şimdi ortaya süper emeklilik adıyla öyle bir "ucube" çıkmıştır ki neresinden tutacaksın? En kötüsü, devleti kullanarak on binlerce emekliden 5'er milyon toplamış baştan kara bir iktidarın, şimdi bu kitleyi Anayasa Mahkemesi'yle karşı karşıya bırakarak ellerini uğuşturması ve "sayım suyum yok" demesi olasılığıdır. Öyle ya, paralar toplanmışttr, kullanılmıştır, bu iktidar, ellerinden 5'er milyon aldığı on binlerce emekliye ayda 400 bin lira yerine 100 bin lira ödemek olanağına kavuşursa, Anayasa Mahkemesi1 ne neden teşekkür etmesın? * Süper emeklilik düzeyinden aylık alanlar, süper emekliliğe hazırlananlar ve süper olamadıkları için sürünmeye devam eden emeklilerin yanı sıra bu kargaşa içinde sigorta primlerinin yükseltilmesi oyunu da var. Tam bir arapsaçı... En kısa dönemde bütün emeklileri kapsayacak, kazanılmış hakları ve adaleti de gözetecek bir yaklaşımla önlemler alınamazsa, bu skandalın çığ gibi büyümesı kaçınılmaz. Olay, yalnız süper emeklileri değil, sıradan emeklileri ve sigorta primleri yükseltilen bütün çalışanları kapsamaktadır. Tarikata girişim... Komşumuzun dedigini yaptım, beklediği yere gittim. Bana: "Şimdi seni bir yere götüreceğim, babana söyleme, cennete bir Müslüman daha kazandıracağım" demişti. Ben bu "cennet" sözcüğünü hep dedemden duyardım, ancak o "Çalışan, okuyan, iyilik eden, büyüklerine saygı duyan cennete gidebilir" derdi. Onun tanımladığı "cennet" benim beUeğimde yaşanan güzel bir yer gibiydi önceleri. Komşumuzla Fatih Camisi'ne doğru yumusak bayırlı yoldan gidiyorduk, o boyuna mutlu bir yaşamdan, varlıklılıktan, eli öpülesi yuce bir kişiden söz ediyor, onunla tanışınca daha anlayışlı, daha kavrayışlı bir kimse olacagını söyleyip duruyordu. Etkileniyordum, sessizce dinliyor, ona ayak uydurarak yürüyordum. Fatih Camisi yakımnda, iki katlı tahta bir evin kapısı önüne gelince, içerden çok güzel kokulann yayıldığını seziyordum. Kapıyı çaldı, açılan kapıdan sağ ayağımı atarken bana "bismillah de" dedi, ben de dedim. Evin girişinde duygulandıra, güzel kokulann etkisinde kaldım. Ağaç direklerle üst katında ayn bir bolüm bulunan geniş odaya girdik, diz coktük. Üst katta kadın fısıltıları vardı, ancak yüzleri görülmüyordu. Ben komşumuzun ardınca dizüstü Uerleyip karşıda, bağdaş kurmus, göbeğine dek Gerçegi göremeyenlere... lmdi, yanıiı bekJenen bir sorun kaldı: Nakşbendi tarikatı, gittikce güçlenen bir örgüt olmasa, Şeyh Said, Şeyh Rıza, Menemen ayaklanmalanndan sonra bu aşamaya hangi yoüa ulaşabilirdi? Osmanlı yönetiminin, medrese anlayışına dayanarak, altı yüz yılda sağlayamadığı toplumsaJ başanyı, islam dininde (Kur'anda, hadıslerde) yeri olmayan bir tarikat hangi güçle kazanabilir? Medrese tasavvufa karşı olduğundan, onun öğretim düzeninde tarikatın yeri yoktur. Kur'ana göre, dinde aynlıkçı bir yol tutan (tefrika yaratan) bütün kuruluşlar yasaktır; şeyh, mürşid, murid, derviş gb. aşamalan içeren kurumlar sapkındır. Oysa günümüzde, bunların çok yaygınlaştığı, nerdeyse dine deggin işlemlerin temelini oluşturduğu görülmekte, Kur'an ile hadisler adına onlara karşı çıkılmamaktadır. Yurtdışında da etkin bir örgüt niteliğinde çalışanlann çoğunun Nakşbendi tarikatına bağlılığı da bilinmektedir. Bu olayları görmezlikten gelme, yadsıma olanağı yoktur. Ülkemiz, çağın gidişine aykırı bir akışın içine itilmiş, Cumhuriyet yönetimiyle gelen bütün yenilikler, bizim şeyhin özlediği ortamın yaratılması uğruna ortadan kaldırümak istenmiştir. Bu gerçeği göremeyenlere tarihin göstereceği daha acı, daha üzücü olaylar vardır. Üç kez tanık oldum... Tekkede, "efendi" denen kişi "Şeyh Süleyman Efendi" adı verilen yaşlı, etkili konuşan kimseydi. Biz toplanınca kapı kapanır, önüne kalın bir örtü asılır, ne dışan ses çıkar, ne dışardan içeri ses sızardı. Kapıda, iki yanda içerde, iki kişi bulunurdu. Beklenmedik bir sırada kapıya dayanan olursa hep birlikte "Mevlid" okuma başlardı. Ben bu olaya üç kez tanık oldum. Şehzadebaşı Karakolu'ndan bir polis (ya da komiser, bilemjyorum) gelir, onu yaşlı bir derviş karşılar, kapının arkasında fısıldaşırlar, sonra çıkar giderdi. Burada sık sık "ahbes", "firavun" sözcükleri söylenirdi. Sonradan bunlann Atatürk için söylendiğini öğrendım. Şeyh Efendi'yegöre bu tarikat, Tann'nın buyruğu üzerine kurulmuş, günün birinde yönetimi ele geçirecek gUcü kazanacak, yayılacak, çogalacak, büyüyecek, yine tannnın buyniguyla düzeni değiştirecekti. Cuma namazıru padişahın kılrnadığı bir ülkede din yoktur, cuma dinlenme günüdOr, kadınlann okutulması, kummlarda görev alması, yeni yazımn öğrenilmesi, şapka giyilmesi suç Varsıilık içinde yüzüyoriardı... Bu tarikatın, o yıllarda bile, şaşırtıa bir varsüüğı görülüyordu. Savaşın kan ağlattığı lstanbul'da, bizim tekke bolluk içinde yüzüyordu. Bal, yağ, et, kaymak, pirinç, peynir, yumurta, un, bulgur, pastırma, sucuk, zeytin, kavurma bg. yiyecekJer çoktu. Fatih'in yoksulları bunlarla tekkeye çekilir, şeyhin eli eteği öptürulür, "Firavunun veremediğini Efendi bağışlıyor" denirdi. Tarikatın başanya ulaşması için, yapılması gereken ilk iş, çevrenin duygusal egiliminden yararlanarak kendine çekmek, sonra dilediğı yönde yürütmektir. Bu tutum, en ufağından en büyüğüne değin bütün kurumların, yavaş yavaş ele geçirilmesini sağlar, en güçlü aşamaya gelindiği dönemde vurucu eyleme geçilir. Nakşbendi tarikatına göre kendinden olmayanlarla savaşmak, cennete götüren en kısa yoldur. Bizim Şeyh'in buyruğuna göre, "Güçleninceye değin boynun eğik, güçlendiğin gün başın EVET /HAYIR OKTAY AKBAL Anglof H cmtinentai FOR ENGLISHIN ENGLAND SHP Nereye İtiliyor? Ecevit hükümetlerinin Maliye ve Enerji Bakanlarından Sayın Deniz Baykal Muğla'da kendisine yöneltilen bir soruya 'SHP'de sol kanat yoktur1 yanıtını vermiş, "Sol kanattayım diyenler programa sahip çıktıklarını söylüyorlar. Benim bu programa sahip çıkmadığımı kim söylüyor?" diyor... Program, bir partinin anayasasıdır. Her anayasa gibi programlar da çeşttli yorumlara açıktır. Bir de o programı gereği gibi uygulamak var, kimi yerlerini uygulamamak var! SHP 'emeğin kitle partisidir' deniyor. CHP ile SHP programlannı açıp bakarsanız benzeyen yönler kadar, benzemeyen yönler de görürsünüz. SHP yeni bir partidir, ama tarihsel CHP'nin temel ilkelerini benimsemiştir. CHP'nin iyi yanlarını kendine rehber yapmıştır. Ama SHP Satır'ların, Feyzioğlu'ların, hatta Ecevitler'in CHP'si değildir. Ne var ki Baykal SHP'yi CHP'lileştirmek isteyenlerin başında görünüyor! Baykal ve çevresinde toplananlann kurultay taktikleri arasında şöyle bir madde yer almış: "SHP kadroları ve ilkeleriyle CHP'lileştirilecek." Bu söz, Baykal'ın SHP programını beğenmediğini belli etmez mi? Bir de kalkıp "Benim bu programa sahip çıkmadıgımı kim söylüyor" diyor! Kim söyleyecek, kendisi söylüyor! Baykal'ın kurultay taktikleri arasında şunlar da varmış: "Partide disiplin sağlanacak. Oisipline uymayan partide tutulmayacak" mış! "SHP'nin görüşleri ve kimliği netleşecek. Başka sol gruplara parti içinde yer verilmeyecek" miş!.. Bunlar da yetmez gibi şu görüş de ileri sürülüyor: "SHP'nin çağdaş bir parti olması sağlanacak. Sanayileşme konusunda yeni bir görüş belirlenecek"... Baykal ve yandaşlarının son günlerde il il gezip konuşmalar yapmalan, kongrelerde kendilerinden yana olanların işbaşına gelmelerine çalışmaları, kurultay delegelerinde çoğunluğu sağlamak için çaba harcamaları boşuna değilmiş demek!... Baykal, şımdilik genel başkanlığı düşünmüyor olsa bile, SHP'yi CHP'lileştirip, açıkcası iyice sağa çekip, 'yeni görüşler'in çizgisinde SHP'yi programının ötesinde bir niteliğe kavuşlurduktan sonra genel başkanltğı nasıl olsa elde edeceği inancındadır. Her partide yönetime gelmek savaşımı o)ur. Her partide görüş ve düşünüş ayrılıkları olur. Ama Baykal'cıların güttükleri gibi, yepyeni ve çağdaş bir programa sahip, üsteük bu programı bir yıl önce benimsemiş bir partiyi CHP'lileştireceğiz savıyla yozlaştırmaya, sosyal demokrat içeriğinden sıyırmaya kalkışmak kuşku uyandıncı bir tutumdur. Bugünlerde Fransa'da sosyalist parti içinde genel sekreterlik savaşımı yapılıyor. İki eski başbakan, Laurent Fabius ile Pierre Mauroy çekişiyorlar. Yeni Başbakan Michel Rocard'ın da Mauroy'dan yana olduğu belirtiliyor. Fransız Sosyalist Partisi içinde Chevenement gibi daha başka bir tutum içinde olanlar da var. Cumhurbaşkanı Mitterrand'ın da kişiliği ise ortada... Fransız Sosyalist Partisi daha önceki SFIO'nun, PSU'nun devamıdır. Ne Mauroy ne Fabius ne Chevenement ne de Rocard, aralarındaki düşünce ve uygulama farklılıklarmdan ötürü kalkıp 'partiyi SFIO'laştıracağız' ya da 'PSU çizgisine getireceğiz" demiyorlar. Sosyalist Parti programını çağdaş anlayışlar içinde uygulamadan yanadırlar. Sosyalist partinin ilkelerini kim daha başarıyla uygulayacaktır, budur sorun... SHP kurultayı, Baykal'cı görüşlerin etkisine kapılır da, daha bir yıl önce oybirliğiyle benimsediği, uygulama yollarını aradığı, sosyal demokrat iktidar örneğini vermenin hazırlıkları içinde olduğu bir dönemde 'yeni bir yol' tutturursa halkımızın bu partiye bağladığı umutlar tuzla buz olacaktır. 'Hürriyet Gazetesi'nde okuduğum 'Kurultay taktikleri' benim gibi pek çok kişiyi tatsız kuşkulara sürüklemiştir. Ne demek SHP kadrolarının CHP'lileştirilmesi, SHP ilkelerinin CHP ilkelerine dönüştürülmesi? 'Sanayileşme konusundaki yeni görüş' nedir, ne gibi bir anlam taşımaktadır? Her parti kendi programı içinde disiplin sağlayacaktır. Bu belli bir şeydir. Ama 'partide disiplin sağlanacak, disipline uymayanlar partide tutulmayacak' diye kesin bir tavır takınmak hangi özlemlerin sonucudur? 'Sol gruplara yer verilmeyecek' savı da sosyal demokrat bir partinin solda yer aldığı görüşüne karşı bir ifade değil midir? SHP programına bağlı olmak bu programı uygulamaya çalışmak, sosyal demokrat bir çizgide yer almak 'sol' bir tutum, 'sol' bir anlayıştır. Baykal ve arkadaşları parti programını, ilkelerini değiştirip partiyi CHP'lileştireceğiz diyerek SHP'yi iyice sağa çekmek mi istemektedirler? Bütün bu sorular şimdilik yanıtsızdır. Ama Baykal'cıların, en başta da Baykal'ın yurt gezilerinde söyledikleri sözler, gazetelerde çıkan laktik'ler sosyal demokrasiden yana, SHP ilkelerinden ve programına bağlı halkımızı tedirginliğe, kuşkulara itmektedir. Baykal ve takımı tehlikeli bir yola girmiş görünüyorlar. Kurultay öncesinde bu tatsız kuşkular aydınhğa kavuşturulmalıdır. SHP kendi programıyla, ilkeleriyle halkımızın önemli bir kesiminin umut kaynağı olmuştur. Şimdi Veni görüşler yeni yollar' önererek SHP'yi değiştirmeye, daha doğrusu iyiden iyiye sağa çekmeye kalkışnak, hem büyük bir yanılgıya düşmek hem de halkımızı hayalkırık.ığına itmektir. THE ANGLOCONTINENTAL SCHOOLS Dünyonın bir numaralı Bağımsız ingiliz Dili Okulları Birliği BOURNEMOUT OKULLARINDA Onbeş yaşından büyükfsr için; yıl boyunca, her iki haftada bir başlayan, isteğe bağlı olarak 2 50 hafta süreli, haftada, 20'. 25 vevo 30 saatlik YOĞUN INTENSIVE COURSES ingiliz dilini kısa surede öğrenmek durumunda olan iş adamlan ve meslok sahipleri için, tek kişilik veya firma grubu olarak kendi konulannda (bir ay önceden haber vermek koşuluyla) 4 haftalık ÖZEL BROŞUR ISTEYIN Kursianmız Bntısh Councıl tarafından onanmıştır ArHsFeicouyesMJır BTA Grdfikir Biz, güzeli ararken amatör, doğruyu bulurken profesyonel heyecanlar yaşarız. Bu heyecanı bizimle paylaşmaya var mısınız? Arayın görüşelim. Lutfen 175 48 42 ya da 175 48 43 numaralı telefonlanmızclan ranöevu alınız. REKLAM A Î A N S l AS Yıldızposta Caddesi 48 Dedeman Iş Hanı kat 6 14 80700 Esenıepe, Istanbul G r a f i k e r l e r d e n b i r SPECIALISED COURSES Kısıriı zamanlan olanlar için, bir öğrenciye bir ilâ üç öğretmenin tohsis edildiği 2 5 hafta, haftada 30 40 saatlik ÖZEL'DERSLER INDIVIDUAL PROGRAMMES Amerikan öniversiteleri, jngilizce yeterlilik sınavlan (TOEFL) ile Cambridge ve Oxford Üniversitelerine hazıHama kursları İNGİÜZÜSANOKULURI DANIŞMAMERKEZİ Cumhuriyet Cad 173/1BEImadağ 80230 istanbu! Hılton Oteıı Karşısı tursem Tel:(1)148 39 77148 79431329684 Tlx: 27498 TUSMTR Fax: (1)132 97 29 PROFICIENCY COURSES Yetişkinler i ç i n , d i l ö ğ r e n i m i n i , s p o r v e tatille b i r a r a d a s u n a n 2 8 h a f t a , h a f t a d a 1 5 ' 2 0 saatlik VACATION PROGRAMMES 812, 1315, 1518 yaş gruplorı için,hoHodo 20 saatlik ders programı ile 2 12 haftalık HOLIDAY COURSES Anglo Continenlal Okullar Birliği'ne bağlı İngiliz aileler yanında, tam pansiyon konaklama Londra'nın Heathrow Havalimanından karşılama Bilgi v« kaytt için bofvuru adres ve tefofonları: ACEG Türkiye Danışma Burosu, Ebekızı Sok. Sosko iş Merkezi A Blok Kat: 5 D. 39 Osmanbey • Istanbvl Telefon: 148 15 51 148 46 78 THE ANGLOCONTINENTAL SCHOOLS. British Council, Associotion of Recognized English Languoge Schools (ARELS) ve Federation of English Language Cöurse Organizations (FELCO) tarafından tanınmıştır. Nüfus cüzdanımı ve ilkokul diplomamı kaybettim. Hükümsuzdür. ANKETÖR Bir tanıtım ve reklam firmasınca yönlendiriien uluslararası büyük bir proje ile ilgili olarak ANKETÖRLER ararayor. Fenkoy, Ergenekon Cad Şe(o( /ş Merkezi gıriş kat: A'o 18 'de Hasan Guruz e başıurulması AMİRALTATİL KÖYÜ I ÖYÜ TAPULUTESLIME HAZIR SON DEVRE MÜLKLER ve VILLALAR BODRUM Turgutreis'te T3| ERCİN SARITAŞ ACI KAYBMIZ Eskişehir'in Bardakçı köyü eşrafından, merhum Hüseyin Beyin oğlu, Hamdi Beyin damadı; kendini eğitime adamış, fakir gençlerin yetistirilmesine öncülük etmiş, insancıl, miimtaz insan, çok sevgili babamız Ayda 100.000 taksitle Anahtar teslimı Devrelerimiz 15 g ü n l ü k 2 AYLIKTIR DOK TORLAR! A VUKA TLAR! YÖNETİCİLER! İŞ ADAMLARI! MUHASEBECİLER! ÖĞRENCİLER! BU BİLGİSAYAR HAYATINIZI DEĞİSTİRECEK! 17 HAZIRANA KADAR CAZIP ŞARTLARLA 280.000 TL. PESIN 6 AY 180.000 TL. TAKSITLE HD.V. DAHk. M.KÂMİL ÇAKIR'ı Ramazan Bayramının 2. gününe rastlayan 18 Mayıs 1988 çarşamba günü kaybetmenin derın acısı içerisindeyiz. Cenazesinde bizleri yalnız bırakmayıp acımızı paylaşan dost, akraba ve yakınlanna şükranlarımızı sunarız. Esi: PAKİZE ÇAKIR OfuUan: ZEKİ, ÖZCAN, HAMDİ, YILMAZ, SEÇKİN ÇAKIR K«Un: ZEYNEP, ÜLKÜ ÇAKIR. değil; I TEL: 9/61421305 Turgutreis'ın içinde BOORUM'a 15 km yakınlıkta Yüzme havuzu. barı. marketi olan yeşılhkler içinde Komple bir tesisin seçkin üyelerinden bıri olacaksınız. Pa2ar günleri de açığız. DEMİZ İNŞ. SAN. TİC LTD. ŞTİ. Tersane Caddesi Yaprak Çıkmazı 9/1 Perşembepazarı (TTıcaret Bankası yanı) TEL: 153 67 68 155 62 66 Cambridge Z88, büyük yetenekleri ve küçük boyutuyla olağanüstü yardımcınız olacak. • Dosya kağıdı boyutlarında • Ağırlığı 900 g • Sınırsız Bellek • Yazılım programı içinde • Spread sheet içinde • Data base içinde • Güçlü bütün populer programlar içinde • Ve BASIC III Geniş bilgi için: ACI KAYBEVflZ Merhum Hafızzade Şevket Ormana ile merhume Müzeyyen Ormancı'nın oğlu, Münevver Ormancı ve Melahat Erkut'un sevgili ağabeyleri, İlknur Yıldınmalp, Ayçe Dalokay ve Canan Özyar'ın sevgili babaları, Vedat Dalokay, Müfıt Yıldınmalp ve Rahmi özyar'ın değerli kayınpederleri, lnci tnceler, Öncu Erkut ve Sonay Bulut'un dayılan, Nurdan, Ayşe, Gözde, Barış ve Ayşe'nin dedeleri ve Nezihe Ormancı'nın sevgili eşi Turgutreis Amıral Caddesi Amiral Tatil Köyü MfldÖRÖZCÜNMÜZİK YAPIM SfiPA ^(^VtVSUNAR SOYLEV Cıunumu/ bolumu: tılt 3) ıvle \a>ına ha/ırla\an H.V.Velidedeoğlu ' bası, 2500 hra |KU\ \ınde) )aıınlan. Turk O»:dğı Cad '9 Jl ( jğjloglu İManhu TÜMEKS Uluslararası Pazarlama Ltd. Meşrutiyet Cad. No: 129/5 Tepebaştlst. Tel:145 51 74144 87 54 Z88 CAMBRİDGE C O M P U T ER 1941 Mülkiye mezunu DESTEGUNAYDm CANIMI YOLUNA KOYDUĞUM Major Plak İMÇ 6 Blok 6506 Unkapanı İST TEL: 512 58 32 RIZA ORMANO 23 Mayıs 1988 günü hakkın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi 25 Mayıs 1988 Çarşamba günü öğle namazında Ankara Hacıbayram Camii'nden kaldırılacak ve Karşıyaka'daki istirahatgâhına tevdi Türkiye Yetkili Temsilcisi: SEHAN Dış Ticaret Ltd. Şt". AtLESİ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear