Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
23 NİSAN 1988 HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/U Sııngurlu: Davalardan haberim yok (Baştarafı l. Sayfada) olarak savcılann harekete geçip geçraediği yolundaki sorusunu, Oİtan Sungurlu "Haberim yok. Eğer suç unsunı varsa savcılar re'sen harekete geçerler. Bizim talimat vermemiz söz konusa degildir" diye yanıtladı., Bu arada ANKA'nın haberine göre, Başbakan Turgut özaTın dün bazı eski parlamenterler•4 2 polis, 1 bekçi hakkında, başbakanın şikâyeti uzerine savcüann harekete geçip geçmedikleriyle ilgili olarak "Benim Adalet Bakanı olarak şu anda ne savcılann harekete geçtiginden haberim var ne de kimin şikâyet ettiğinden. Eğer snç unsunı varsa savcılar re'sen harekete geçer" dedi. Adalet Bakanı Oltan Sungurlu'ya yönelttiğimiz sorular ve yanıtları şöyle: Efendim, son günlerde gazetelerde Başbakana açık mektuplar yayımlanıyor. Bu yazılarla ilgili olarak savcılann harekete geçmesi için bir talimatımz oldu mu? Savcdar bu yazüan inceliyor. SDNGURLU Eğer ortada suç varsa savcılar re'sen harekete geçer. Şikâyete bağlı suçlarda da şikâyet sahibi şikâyet eder. Adalet Bakanı olarak benim şu anda ne savcılann harekete geçtiğinden ne de kimin şikâyet ettiğinden haberim var. Ancak Sayın Başbakan şikâyet ettiğini ya da edeceğini söyledi. Onun dışında bilgim yok. Son günJerde basınla hiikiimel arasındaki kavgayı nasıl deferlendiriyorsunuz? SUNGURLU Yok efendim yok. Hükümetle basın arasında bir kavga meselesi söz konusu değildir. Bir defa o mesele hükümetle basın arasında bir mesele değil. Hükümet taraf değildir benim görüşüme göre. O zaman sorun Başbakanın kişisd bir alınganhğı mı? SUNGURLU Başbakanımızın alınganlık gösterdiği kanaatinde değilim. Bir gazeteci, Başbakan aleyhinde yazı yazmış diye hükümetin, vay şöyle yapalım, boyle yapalım demesi mümkün değildir. Siz şu konuşmayı çarpıtsamz bile ben bir şey demem. Başkalan diyebilir. Anlatabildim mi? 1983'ten beri gazeteler ve gazetedler hakkında açılan davalar hızla artıyor? SUNGURLU Davaları kim açıyor? Savcılar. O zaman demek ki 83'ten beri gazeteciler öncekinden daha çok suç işliyorlar < sunuz. öyle mi diyorsunuz? Öyle bir yorum yapmıyorum. Tam tersine basın özgürlüğünün daha çok zedelendiğini düşunüyonım. O yonımu siz yapıyorsunuz. SUNGURLU Ben incelemediğim için bilmiyonım. Bakın arada bir yanlışlık var. 83'ten beri getirilen kanunlarda basının aleyhine bir hüküm mü getirilmiş? Bizim savcılara talimat verdiğimizi düşünmeyin. Yanhş düşünürsunüz. Onun altmdan biz pkamayız. Ama 83'ten önce biraz bazı şeyleri yazamıyordunuz da dava açılamıyordu belki. Efendim basınla ilgili düzenlemeler neden bir bütün olarak ele alınmıyor da Borçlar Kanunu ve Medeni Kanun gibi tasanlarla basına yöneiik yapbnmlar getiriliyor. Muzır Kanunu'nda yapılacak değişiklik de unutuldu galiba? SUNGURLU Bu kanunlar basmla alakalı kanunlar değil, mesele oradan kaynaklanıyor. Bunlar her Türk vatandaşım alakadar ettiği kadar basını da alakadar ediyor. Arkadaşlarla görüşüyoruz. Sizi dinliyoruz. Herkesi dinliyoruz. Muzır Yasası'na karşı çıkıyorsunuz. 30 milyona düştü ceza. Bu makul değil mi? tşte onun görüşmelerini yapıyoruz. Basında Muzır Yasası'm destekleyenler de var, karşı çıkanlar da. Ama basın güçlü organ. Bir tanesi memnun olmazsa sesi gürültülü çıkıyor. Ötekiler de meslek dayanışması gösteriyorlar. Biz de haksız bir işe sebep olmayalım, basın özgürlüğünü zedelemeyelim diye basın kuruluşlanyla görüşüyoruz. le gönişmcsi sırasında Erol Simavi'nin yazısına değinerek "Gönül isterdi ki, yasama, yüriune ve yargmın üzerinde başka bir güç ortaya konulmasın. Bu konuda siyaset yapılmasın" şeklinde konuştuğu ve güçlü bir kunılus olan Türk Parlamenterler BirÜği'nin de Simavi'nin ortaya koyduğu görüşe karşı olması gerektigini ifade ettiği be OzaFa tepki yağdı (Baştarafı 1. Sayfada) Uye bagımsız bir teşekkiildnr. BunoD bagımsızuğına gölge düşürecek efiümler demokrasid« görev alanlar için makbul bir davraıus degildir." Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nezih Demirkent ise, gelişraeler llzerinde ayrıntıya girmek istemedi ve "OUy adliyeye intikal etmiştir. Bu aşamada beaim bir şey söylemem dogru olmaz. Karan yargı verecektir" dedi. TGS Genel Başkanı Eren Giivener, iktidann tartışmayı başka sahalara kaydırdığını belirterek şunlan söyledi: "Siyasal iktidann basın üzerinde sürdürdüğü yasal ve ekonomik baskılar yetmiyor olmaJı ki, tartışmayı başka sabalara da kaydırmaya çalışıyor. Tıirk basını sorumlulugnnun büindndedir. Ve bundan sonra da aynı sayguüıgını sürdiirecekdr. Sayın Başbakanın, görevi kamuoyu olaştnrmak olan baana karşj öayargılı de«U, bofgörülü olması gerekir. Aynca şunu da bdirtmek isterim ki, basın olarak veremeyecegimiz hiçbir besabımız yoktnr. Biz bu besabı kamnoyu öminde oldugu kadar yargı organlanmn önünde de veririz ve vennekteyiz. Bundan kimscnin kn$knsu olmamalıdır." Basın Konseyi 2. Başkanı ve Hürriyet Gazetesi yazan Okuy Ekşi de şöyle konuştu: "Benim inancıma göre Başbakanın bir yandan çok yumaşak bir nstapte, 'Benim basmla hiçbir şahsi problemim yoktur, olmaması icap eder. Çünkü basın hürriyetinin yarunda olmak demokrasinin yanında olmak demektir' deyip öte yandan da canını sıkan bir yayın oiunca savcılıga koşması, sözlerinde samimi olmadığının kanıtadır. Basbakanda değişen hiçbir şey yoktnr. Sadece basını susturmak için daha dikkatli hareket etmeye ve degişik yoUardan (fon yoluyla rüşvet vermek gibi) yararianmayı düşündügü anlaşılmaktadır." Gazeteciler Cemiyeti Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu, "basnla ilgili son gtiısmeler" konusunda bir bildiri yayımladı. Bildiri şöyle: "tktidarbasın iüşkilerinin son günlerde tekrar tartışma konnsü haline gelmesini sadece ekonomik faktöriere baglamanın yanlış bîr Ldeaim yaratacağı kanaatindeyiz. Bihndigi gibi uzun bir süredir iktidar TRT tekelinden yararianarak yazılı basına karşı bazı uygulamalara kallaşmış bulunmaktadır. Cevap ve diizeltme bakkınm knllanılışı, yalan haber, kişilik haklanmn konınması gibi bazı önemli konular tek yönlii olarak gündeme getirilmiş. ardından Sayın Başbakanın gazeteler ve gazeteciler hakkında düşünce ve kanaatieri açıklanmıştır. Basın özgürlüğünden yana olduğuno söyleyen Sayın Özal, meslegimiz konusunda da aynntılara girerek, bazı tanımlar yapmış, dolayısryla bir dizi yanlışlıklar sergilemiştir. Nitekim son günlerde yazar arkadaşlanmıza yöneiik gönişler bunlardan sadece biridir. Ekstrem 6rnekler gostererek basını terbiye etmeye kalkışraak, bunun yanı sıra kişilerin haber alma ozgürlüğünü göz ardı ederek gizlilik sınırlannı zorlamak hiçbir iktidara yarar sağlamamıştır. Hftkimiyet nıilletindir düşunccsiyle ilk Meclisin kuruldugu şu günde iktidarlann halk için halkla birlikte olmak koşuluyla başanya ulaşabilecekleri konusundaki düşüncelerimizi tekrarlamak isteriz. Atatnrk'ün basın özgüriügü konusundaki düşünce ve göıüşkrinin ısığı altanda basın özgüriügünü engelleyecek her harekete sadece mesleğimiz mensuplannın değil, tütn halkımızın karşı çıkacağına inanıyoruz. Gece yansı alınan kararlarla iılkemizi karanlıga itmek isteyen düşüncelere dün oldugu kadar bugiin de karşı çıkılacagına herkesin inannusı gerekir. Eger 'hâkimiyet milletin' sözü geçeriiyse parlamento ve parlamento dışı güçlerin de var olduğunu kabul edecek ve keyfi uygulamalara karşı çıkmaya devam edecejiz. iktidarlann gücii basına karşı cikmakla ölçüiemez, önemli olan iktidann basınla, halkla bütunleşmesidir. Bu düşüncderle 23 Nisan 1988 günü basın mensupları olarak hâkimiyet milletindir duşüncesine herkesin uyması gerektiğini tekrarlıyor, ulusumuza mutlu yannlar, özgör bir dünya diliyoruz." lirtildi. Adalet Bakanı Oltan Sungurlu, dün öğleden sonra Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) ve Basın Konseyi'ni ziyaret etti. lstanbul Cumhuriyet Savcısı Necdet Mengüç'le birlikte Gazeteciler Cemiyeti'ne yaptığı ziyarate Başkan Nezih Demirkent ve yönetim kurulu üyeleriyle görüşen Oltan Sungurlu, basınla ilgili olarak yapmayı düşündükleri yasal düzenlemeler hakkında bilgi verdi. Borçlar Kanunu ve Medeni Kanun ile cevap ve düzeltme hakkına ilişkin tasarılardan dolayı tepki geldiğini belirten Oltan Sungurlu, basın meslek kuruluşlan ile görüşüp onların fıkirlerini almak istediklerini söyledi. Nezih Demirkent ise basına yönelik düzenlemeler konusundaki kaygılarıru dile getirdi. Borçlar Kanunu, Medeni Kanun ile cevap ve diizeltme hakkıyla ilgili tasanlann yeniden gözden geçirilmesini isteyen Demirkent, Muar Yasası'nıntamamına karşı olduklannı, Muzır Kurulu'nun işleyiş biçiminin büyük sakıncalar doğurduğunu söyledi. Basınla ilgili kanunların bir bütün olarak ele alınmasını isteyen Demirkent, meslek kuruluşlanrun görüşlerinin de ahnması gerektiğini vurguladı. Demirkent, "Demokrasi goriışleri farklı olabilir. Demokratik anlayışlarda mutabakat saglayabilirsekraesafeabnz. Bu konuda yapılacak kavga bilc yararlıdır" dedi. Demirkent'in "Bizim konuşmamızdan bir şey çıkmasını beklemiyorum" şeklindeki sözleri uzerine Oltan Sungurlu, "Slz önyargılısınız" dedi. Demirkentle Sungurlu arasındaki konuşmanın elektriklenmesine karşın, Nezih Demirkent, "Haber alma konusunda belli çevreierin olumsuz tutumlan var. Bunun dışında basın destek fonu hazırianıyor... Burada ciddi endişelerimiz var. Bu fonda da Mızır Yasası'nda olduğn gibi sorunlar dogabilir. Ama siz meslek kuruluslanyla gönişün. Biz de size vardıma olalım. Birlikte bir şeyler yapabUiriz umudnnu taşıyoruz" dedi. Bir gazeteci, Başbakan Turgut özal'ın Hürriyet, Cumhuriyet, Günaydın gazeteleri ve Tempo dergisiyle bazı vatandaşlar hakkında açtıgı bildinlen davalarla ilgili olarak "Davalar var mı" diye sordu. Sungurlu bunun Uzerine, "Ben sorar mıyım" karşılığım verdi. Cemiyet Başkanı Nezih Demirkent de bir dilek ifadesi olarak "tnşallah açılmamıştır. Bir yanhşhk yapdmamıştır" dedi. Gazeteciler Cemiyeti'nin defterini imzalayan Oltan Sungurlu, basına yöneiik düzenlemeler konusunda gazetecilerin endişeleri bulunduğunu, basın özgorlüğünü kısıtlamayı düşünmediklerini, sorunların birlikte çözülece|ini yazdı. Sungurlu, defteri imzaladıktan sonra da "Son kavgayı da yazacaktım ama neyse" dedi. Oltan Sungurlu daha sonra beraberinde tstanbul Cumhuriyet Savcısı Necdet Mengüç oldugu halde TGS'yi ziyaret etti. TGS Genel Başkanı Eren Güvener ve Genel Sekreter Ziya Sonay'la görüşen Oltan Sungurlu'ya, TGS yöneticileri basın özgürlüğünün daraltılması yerine, genişletümesi yoluna gedilmesi, cevap ve düzeltme hakkının kullanılmasından doğan sakıncalann gideriimesi gerektiğini anlattılar. Basın Konseyi 2. Başkanı Oktay Ekşi ile üyeleri de ziyaret eden Oltan Sungurlu, meslek kuruluşlanndan aldıkları görüşleri değerlendireceklerini söyledi. Bu arada makam arabasında Cumhuriyet muhabirinin sorulanm yanıtlayan Oltan Sungurlu, Hürriyet, Cumhuriyet ve Günaydın gazeteleri ile Tempo Dergisi Cumhurtyet Işkenceyle adanı öldürmekten yargüandılar lstanbul Haber Servisi Beyaat Polis Karakolu'nda görevli Komiser Yardımcısı Ahmet Akbal, polis memuru Şcner Yıldınm ve bekçi Yusuf Bezemenk'in, "suç söyletmek maksadıyia darp sonacu ölüme neden olmaktan" yargılanmalarına devam edildi. tbrahim Öztiirk 13 Ekim 1987 tarihinde hırsızlık yaptığı savıyla gözaltına alınmış, daha sonra kaldınldığı hastanede "kafa travmasına bağlı beyin kanaması" nedeniyle ölmüştü. Polisler hakkında da 10 yıla kadar hapis istemiyle dava açümıştı. U İ 7 O n m t o c t f l C I I İstanbul Üniversitesi Hukuk Faküttesi'nde çeşitli derslerden vîze alamadıMan için okulW I & C p i U t C O U I O U d a n a t l | m a tehlikesi ile karşı karşıya gelen yaklaşık 200 öğrenci bir dilekçe ile Hukuk Fakültesi Dekanı İlhan Akın'a başvurarak durumu protesto ettiler. "Atılma durumundaki tum öğrencMerin vize almış sayılmalarının sağlanmasım" isteyen Hukuk Fakültesi öğrencileri bir süre Dekan İlhan Akın'm makamı önünde oturarak dekanla görüşmek istediler. Ûğrencilerin aralarından seçökleri üç temsilciyle görüşen Akın, sadece bir dersten herkesin vizeyi almış sayılacağını ve telafi sınavının iptal edildiğini açıMadı. Öörenciler "Vaelere hayır, atılmaya son" ve "YOK'e hayır" şeklinde sloganlar atarak dağıtdılar. (Fotoğraf: Cumhuriyet) lstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki dünkü duruşmada tanıklar dinlendi. Tanık olarak dinlenen karakolda görevli polislerden bazılan olay anında karakolda olmadıklannı beürtirlerken, bazıları da Ibrahım Öztürk'ün sarhoş olaraka karakola geürildiğini ve kaçmaya çalışırken kafasını merdiven korkuluklanna carpması sonucu fenalaşarak hastaneye kaldınldığını anlattılar. Tanıklardan Zeki Oztüri ise hırsızlık olayıyla ilgili olarak 4 gün gözaltında kaldığım ve bu süre icinde kendisine işkence yapıldığını bildirdi. tbrahim Öztürk'ün karakola getirildikten sonra Şener Yıldınm ve Yusuf Bezemenk tarafından dövüldüğünü söyleyen tanık öztürk bir süre sonra tbrahim Öztürk'ü baygın halde götürülürken gördüğünü anlattı. Avukat Yusuf Alper tamk olarak dinlenen polislerin sanık arkadaşlarını korumaya çalıştıklarım ileri sürdü ve "Maklülüo alkollü olduğunu soylemelerioe karşın, alkolsuz oldugu Adli Tıp raporuyla belirlenmışür" dedi. Duruşma diğer tanıklann dinlenmesi için 8 Haziran 1988 tarihine bırakıldı. 7 kişi Ozal'a küftirden yargılanıyor Haber Merkezi Başbakan Turgut Özal'ın kendisine hakaret ettikleri gerekçesiyle cumhuriyet savcıbklarına şikâyet ederek dava açtığı vatandaşların tamamı "küfürden" yargılanıyor. Başbakan özal'ın şikâyeti üzerine Malatya'da tutuklanan 2 marangoz kalfası, pazartesi günü hâkim huzuruna çıkacak. Sanayi Sitesi'nde bir marangozhanede çalışan kalfalar Nevzat Aksüt (20) ile Abdullah Kaya'nın (30) işyerinde ANAP iktidarını eleştirdikleri ve Başbakan özal için "kafir" dedikleri öne sürülmüştü. 2 gün gözaltında kaldıktan sonra tutuklanan 2 kalfa için 6 yıl hapis cezası istemiyle dava açüdı. İki genç, Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki davaya pazartesi günü çıkacaklar. Başbakan Özal'ın davacı olduğu kişilerden tbrahim Serkök'ün ise geçen aralık ayında EdirneKaraağaç arasında bir lokantada içki içtikten sonra 45 kişinin saldırısına uğradığı, getirildiği karakolda Özal ile 450 milletvekiline küfür ettiği öne sürülmüştü. Suçüstü mahkemesi tarafından serbest bırakılan, aslen Kayserili olan Serkök'ün kufür ettiği özal'a bildirilmiş, bunun uzerine de Başbakan davacı olmuştu. Özal'ın kendisine hakaret ettiği gerekçesiyle mahkemeye vardiği DYP'li Horasan Belediye Meclis üyesi Şerafettin Aydemir, ANAP'lı Belediye Başkanı Nusret Aülla ile tartıştıktan sonra Başkanın taraftarlannın kendisine tornavida ile saldırdığını belirterek şöyle dedi: "Ben kavga sırasında ne Cumborbaşkam'na ne de Başbakana küfür ettim. Belediye Başkanı bana 'Başbakana kufretti' diye iftira ediyor." lstanbul Gaziosmanpaşa'da mahkameye verilen Namık Bostancı adlı öğrencinin ise yazılı sınav kâğıdında özal'a hakaret ettiği öne sürüldü. özal'ın hakaret davası açtığı öne sürülen Siverek eski belediye başkanlarından Abdülkadir Odabaşı, kendisinin davadan haberi olmadığını söyledi. Başbakan Özal'ın Şanlıurfa bağımsız milletvekili adayı ve yeraltı dünyasmın tanınmış ismi Mehmet Nabi tnciler (tnci Baba) hakkında açtığı hakaret davası da Şanlıurfa'da sürüyor. (Baştarafı 1. Sayfada) yonu Başkanı Abba Eba, eski Portekiz başbakanlarından gazeteci Francisco Pinto Balsemao, UNESCO Başkanı Federico Mayor Zaragosa, Fransa Cumhurbaşkanı Frunçois Mitterrand'ın dış politika danışmaru Regis Debray, trlandab eski parlamenteılerden yazar, denemeci ve Observer Gazetesi eski Genel Yayın Müdürü Conor Cnıise O'Brien, Arjantinli gazeteci Jacobo Timmerman ve BM Multeciler Komisyonu Başkanı Sadrettin Aga Han IPI'nın tstanbul'daki genel kunılunda birer konuşma yapacaklar. IPI Genel Kurulu sırasında Sovyetler Birliği'nde glasnost süreci, tslam ülkelerinde basına ilişkin sorunlar, silahiı kuvvetler basın Uişkileri gibi konularda özel oturumlar da dUzenlenecek. Aynca sansür konusunda îngiltere'nin önde gelen uzmanlanndan yargıç Sir Nicolas BroıvneVVilkinson, Ingiltere'de basımına izin verilmeyen Peter Wright'ın "Casas AvasT adlı kitabıyla ilgili gelişmeleri anlatacak. 1949 yıhnda kurulan Uluslararası Basın Enstitüsü, Zürih ve Londra'daki iki nıerkezde çalışıyor. Dünya çapında 2 bine yakın gazete sahibi, yönetici ve yazannın üye oldugu IPI'nın kuruculan arasında Aamet Emin Yalman da bulunuyor. Türkiye'den Abdi tpekci, uzun süre IPI yürütme kurulu üyeliği yaptı. Milliyet Gazetesi yazarlanndan Sami Koben de IPI'da görevler aldı. Beş yıldan beri de Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Müdürü Hasan Cemal IPI yürütme kurulu ttyeliği yapıyor. IPrdan liızarlar hükümeti uyardı (Baştamfi I. Sayfada) okundu. "Bütün sorumlulan bir Itez daha uyanyoruz. Şn son 10 yıldır uygulanan küllür duşmanı politikalar yuzünden artık kültürsüz, ilkd bir topluluk haline döniışmek üzereylz. Uyanın!" diye başlayan bildiride şu göriişlere yer verildi: "Atalanmız, 'Bir musibet bin nasihattan yeğdir' demişler. Sayın Turgut Özal'ın 17 nisan pazar günü akşamı ansızın açıkladıgı şu son kâğıt zammı da umanz bu atasözündeki gibi bizler için önemli bir uyarı olur. Çunkü goründüğü kadanyla bu zamlar basınımız için bardağı taşıren son darnla olmuş gibidir. Bu zam karannın biçimi, zamanlaması. açıklanışı, zammın bir ekonomik karar olmaktan çok, bir siyasal (hatta kişisel) bir karar oldugu gerçegini butiın çıplaklığıjla gozler önüne serdiği için basınımızın da arnk bu gerçeği kavramış olması gerekir." ANAP iktidarının uyguladığı kültür politikalarından Muzır Yasası'ndan, kitaplara, filnüere uygulanan sansürden örneklerin verildiği ve basının "Türk Kadınını Güçkndirme Vakfı'nın Lale Devri Uklitçisi balolanna, papatyalı toplanülanna sayf alannı comertce açma yanşii"na girerken "yazarlara çoğu zaman sayfalannda küçücük bir yer vermeyi bile çok gördüğü" belirtilen bildiri şöyle bitirildi: "Kâğıda getirilen zam da yeni tür sansürdür. Demokrasiye indirilmiş bir darbedir. Bütün aydınlara, yoneticilere, sorumlulara, işçisij le, köylüsüyle, esnafıyla, işverenivle bütun halkımıza sesleniyoruz: Toplumumuz halen tarihinin en korkunç kültürel aşınımım yaşamaktadır. İktidardaki bu kültür duşmanı politika, bizleri kultürsüz. ilkel bir topluluk haline getirmek uzeredir. Bıcak kemiğe dayanmıştır. Bu çağdışı gidişe bir an önce dur denilmelidir. Ûyanyoruz." Sendika merkezinin önünde, sokakta yapılan toplantıda daha sonra Aziz Nesin, Muazzez Menemencioğlu'nun söylediği bir olayı aktardı: "Franco'ya 'tlerici kitapları yasaklayahm' demişler. O da daha akıllı oldugu için 'Alamayacaklan kadar fıyatlan arttırahm. Böylece para da kazanırız' demiş. Türkiye'de her sağ iktidar, düşünce biraz akıllanır ve sol olur. Örneğin Demirel. Ama bunlann akıllanması için yüz kere düşmesi lazım." Demirtaş Ceyhun da Al Baraka Türk ve Faysal Finans gibi kuruluşlann Suudi Arabistan'a kâğıt ihraç edeceğiz diye SEKA'dan kâğıt alıp Türkiye'deki sağ yayınevlerine sattığını, bir de ihracat yapmış gibi vergi iadesi aldığını söyledi. *Su da lhnar^m yasağı kalku Kültür Servisi tstanbul Valiliği'nce gösterimi yasaklanan "Su da Yanar" filmi için yürütmeyi durdurma karan verildi. tstanbul 5. îdare Mahkemesi'nin verdiği 18.4.1988 gün 1988/931 sayılı yurütmeyi durdurma'kararında lstanbul Üniversitesi öğretim üyesi uç kişiden oluşan bilirkişi kurulu^nun verdiği raporda yer alan " . . . söz konusu filmde yasaklamayı gerektirecek mevzuata hukuki ve sosyolojik yonden bir aykınlık bulunmadığı gibi, çıkartılması icap eden hiçbir göriinlü ve konuşmanın da olraadığı oybirligiyle belirtildigi" gerekçesi gösterildi. nusunda özen göstermelidir. Böyle bir karar verilmezse her ilde ayn dava açma zorunlulugu dogacaktır" dediler. Ali özgenturk ise yürütmeyi durdurma karanna şaşırmadığını Türkiye'de her konuda umutsuz olmadığını belirterek şunları söyledi: "Yalnız şimdi teknik bir sonın var. Türkiye sanki eyaletlerc bölünmüş gibi. Yasaklama olan diger şehirlerde başka mahkemder, başka valilerle uğraşacağız. Herkes kendine göre karar alabiliyor. Yasalann bu garip yapısı insanı düşündürüyor. Yine de ben Türkiye'de her şeyin 'bukuk dışı' oldugu kanısında degilim. Ancak bu konularda çok ilgilenen \e yasayı degiştireceklerini söyleyen Adnan Kahveci'ye bir kez daha sormak istiyornm: Degiştirecek misiniz?" Daha önce lstanbul'da haftalarca gösterilen ve video kasetleri bulunan "Su da Yanar" filmi tstanbul Valiliği'nin 4.3.1988 tarihli karan ile yasaklanmış, bunun uzerine filmin yönetmeni Ali Özgentürk, avukatlan Dr. Metin ŞekerAli Özgentürk'ün avukatlarıncioglu ve Aülla Coşkun aracılığıydan eski Damştay üyesi Dr. Metin la dava açmıştı. Şekercioğlu ise her ilde ayrı bir özgentürk'ün avukatlan alınan sansür mekanizmasırun işletilmesonuca ilişkin olarak "Sinema Ya sindeki sakıncalara değinerek şöyle sası'nın öngördüğü 'her yıl için ay dedi: "Türkiye'nin demokratikleşn sansür' sistemi kurulmasındaki tiğini iddia edenler öncelikle bu yakeyfiliğe yol açan sakınca yargı ka sayı değiştirmelidirter. Abdülhamit ran ile ortaya çıknuştır. Ancak bu zamanında, tek partili dönemlerfilmin halen bircok Ude yasaklan de bile tek bir sansür kurumu varmış olmasındaki haksızlıgı İçişle dı. Şimdi her vilayette ayn ayn deri Bakanhğ. bir genelge ile gider ğeıiendirilebilivor. Ne kadar vali meli ve yargı kararlanna saygı ko varsa o kadar sansür kafası var." Osmanbey'de KİTAPÇI açüdı BİBLİÖTHEQUE Deep center alışverişmoda ve sanatkültur merkezi Halaskârgav Cad., No: 301. Toprak Pasajı, Zemin 2, Osmanbey. C KKapKulübü Cumhuriyet Kitap Kulübü Merkez Sergi Salonu SÖYLEŞİ VE İMZA GÜNÜ 23 Nisan 1988 cumartesi Saat U.OO'te Cumhuriyet Kitap Kulübü Kadıköy Temsilcıliği Moda Sineması Kültür Merkezi SÖYLEŞİ VE /VvlZA GÜNÜ 23 nisan cumartesi saat 14.00 SHP İL MERKEZİ SUNAR AÇIK OTURUM KONU: "SİNEMA GÜNtERl"NİN UTANCI: SANSÜR Açış konuşması: DOĞAN ÖZTUNÇ (ll Başkanı) Yöneten: SABAHATTİN ÇETİN (Yapuna) Konuşmaalar: TARDC AKAN (Sanatçı) ATİLLÂ DORSAY (Eleştirmen) TURGUT KAZAN (Avukat) BAŞAR SABUNCU (Yönetmen) HALE SOYGAZİ (Sanatçı) OSMAN ŞAHİN 25 Nisan 1988 Pazartesi saat 14.00 SHP tstanbul ll Merkezi Sırasehiler/Taksim ATİLLA OORSAY RIFAT ILGAZ Kızımız ELÎF CAN'ın Doğum mutluluğunu tüm dostlanmızla paylaşır doğumda her türlü fedekârhğı esirgemeyen Sayın Jinekolog Operatör Dr. YUNUS GEDİKBAŞI ile özel Yaşar HasUnesi personeline saygılanmızı sunar, teşekkür ederiz. yeni yaprtı YILMAZ GÜNEY KİTABI'nı ve tüm öteki kitaplarını imzalıyor. Türkocağı Cad. 3941, Cağaloğluİstanbul ilk şiir kitabı YARENLİK' İLAN MENEMEN SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Dosya No: 1984/708 E. 1987/690 K. Davacılar Ali Eylü vs. vekilleri Av. Hasan Karagö) tarafından davalılar Mükâfat Ağar, Münevver Yıldınm vs. aleyhlerine açılan izaleyi şuyu davasının mahkememizde yapılan acık duruşma ve incelemesi sonunda: Dava konusu Menemen Kâzımpaşa Mahallesi Orman mevkiinde bulunan 221 ada 9 parsel sayılı taşınmazın açık arttırma suretiyle İİK.nun 123 ve takip eden maddeleri gereğince satılarak ortaklığın gıderilmesine. satış bedelınin taraflar arasında hisseleri oranında paylaşiınlmasına, satış bedeli üzerinden % 05 yargı harcının taıaflardan payları oranında alınmasına, dava tarihi ve tarifeye göre 24.800. TL'den 49.600. lira avukatlık ücretinin taraflardan paylan oranında alınarak kendisini vekille temsil ettirenlere ödenmesine toplam: 37.221. lira mahkeme giderinin taraflardan paytan oranında alınarak da\acılara ödenmesine dair 21.10.1987 tarihinde yargıtay yolu açık olarak karar verilmiş olup, işbu karar tüm aramalara rağmen bulunamayan davalı Naci Acun'a tebligat yerine geçerli olmak iuere ve temyiz etmediği takdirde ilan tarihinden itibaren 8 gün sonra kesinleşmiş sayılacağı hususu ilanen tebli| olunur. Basın: 16692 YETERMUSTAFA KILIÇ 21.4.1988 ASIM BEZİRCİ BEKAR GAZETECİ Kirahk küçük daire arıyor. Hareket Köşkü Resım Heykel Uu2esı yanı Akareıier'Beş'ktas Pazartesı Pefşenbe nar.ç netgun (Pazar darul) Saat 1017 arası gezılebılır ıSTANBu: 8 Nisan 14 Mayıs 1988 ŞEHıR TiYATROLAR I BELEOIVES Ctesi, Pazar dahil 512 05 05'ten 466 SEYİRCİ S Ö Y L E Ş İ S İ KATHMİMA BLUM'UN Çİ6NENEM ONURU' Oyununun Üç sanatçısı seyıro lerle soyleşıde bulunacak yeni kitabı RIFAT ILGAZ', imzalıyor. '.Bahariye Cad. Te/.: 337 07 28 IODAK FİLM SUNARI T.C. Maliye Bakanlığı Karaköy Yolcu Salonu Gümrük Müdürlüğü veznesinden almış olduğumuz 26.06.1986 tarihli ve 183129 nolu 4.337.662. TL tutanndaki Ayniyat, Esham ve tahvilat alındısını zayü ettik. Hükümsüzdür. Esin Turizm A.Ş. Cumhuriyet C. 47/2 Taksim/lst. ALİYE UZUNATAĞAN YALÇIN BORATAP ERHAN ABİR Seıylero dııarı HHÜEHPA Hwl»ılıriTa IzoHsyon Wıb vt Tıc \M nm 23 NİSAN CUMARTESİ 15 00 OYUNU SONRASMDA USKUDAR MUSMİPZADE TİYATROSUNDA. Fındıkzade NİLGUL58612 96 H A L E S O Y G A Z I Çemberlitaş ŞAFAK 522 25 13 A Y T A Ç A R M A N Suadiye SUADİYE 356 67 49 KADININ ADI YOK OUYGU ASENA BİR ATIF YILMAZ FİLMİ FELSEFE DERGlSİ'nin 88/2 sayısı çıktı. Konu başlığı DtYALEKTIK DE YAYINEVt İSİM TASHtHİ Üsküdar 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin karan ile Yahya Yılmaz olan adım Evren Yılmaz oîarak değişmiştir. EVREN