23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
19 NİSAN 1988 KÜLTÜRYAŞAM P I K N I K PIYALE M4DRA ı CUMHURİYET/5 *~^~ Toplumların gerçeklerine ışık tutan filmler Politik sinemadan 4 örnek HIZLI GAZETECİ \ECDET ŞJS Y ( KOCAMAN BEMAZ »R İngiliz yönetmen Ken Loach'un "Ata Yurdu" adlı yapıtı, politik sinemanm en soylu örneklerinden biri olarak gözüktü bize. Peter Lilienthal'in "Ozanın Suskunluğu" adlı filmi, tsrail gerçeğine yeni bir gözle bakmayı deniyordu. Muhammed Han'ın, "önemli Bir Adamın Karısı" adlı yapıtı, bizde yapılması kolay kolay düşünülemeyecek bir siyasal sinema örneğiydi. Humberto Solas'ın "Başarılı Bir Adam"ı, Küba'nın çeyrek yüzyıllık tarihini özetlemeye çalışıyordu. ATİLLÂ DORSAY Sinema Günleri 88 'in son gunlerinde izlediğimiz birkaç fdm, bizlere sinema ve siyaset ilişkileri ya da düpedüz politik filmler konusunda ilginç örnekler getirdi. EIbette Sineraa Gunleri'nde, dünya sinemasının genel gidişi doğrukusunda, politik sineraa örneği sayılabilecek filmler zaten oldukça önemli bir yer tutuyordu. "Viyana'ya Hoşgeldin"den "Agıf'a, "Sonsuz"dan "Yaşlı Adamlar TopluluğıT'na birçok fılm rahatça bu kategonye sokulabilirdi. "San Lorenzo Gecesi" veya "Rosa Luxembourg" gibi örnekleri de unutmaksızın. Önemli İngiliz yönetmen Ken Loach'un "Ata YurduFatberland"ı bu tur bir sinemarun en soylu örneklerinden biri olarak gözuktu bize... Radikal bir tavra sahip olduğu, fılmleri kadar konuşmalarından da sezilen Loach, sanatının politik içeriği yöneticileri tedirgin ettiği için şarkı söylemesi yasaklanan Doğu Almanyalı bir " r o c k " sarkıcısırun Batı'ya geçmesi ve bu arada, uzun yıllar önce aynı serüveni yaşayarak Batı'ya geçen ve izini kaybettiren babasını aramasının serüvenini anlatıyordu. Gerçek bir oykuye yaslanan ve baş oyuncusu, sarkıcı besteci Gerulf Pannach'ın katkısıyla oluşan fılm, Loach'un sinemasal gözboyacıhğa fırsat tanımayan, yalın, gozlemci tavrıyta oldukça etkilı bir politik hesaplaşma biçimde ortaya çıkıyor, yönetmen başkişisi aracüığıyla gerek komunizm, gerek kapitalizme oldukça ağır eleştiriler getiriyordu. Doğu'dan Batıya sığınması, Federal Almanya yöneticilerince sosyalizme karşı açılan bir kampanyanın malze' mesi haline getirilmek istenen sanatçı, özellikle bir basın toplantı YAUM TARİHE TUTULAN PROJEKTÛR Sinema Gunlen'nde belleklere yetieşen politik filmlerden biri de Humberto Scrtas'ın, "Başanlı Bir Adam" adlı yaprbydı. Bazı belgesel bölümlerte de desteklenen fılm, Küba'nın yakm tanhıne tuttuğu proıektörle ılgınçlık kazanıyordu. sında, oportunist bir senatörle tartışma sahnesinde de belirdiği üzere, bu yönde kullanılmaya karşı çıkıyor ve kapitaüst sistemde, uluslararası şirketler, sermayenin çıkarları, güvenlik örgutlerı vb. nedenlerle gerçek insan ozgurlüğünün, gerçek demokrasinin gerçekleşme olanaksızlığı konusundaki görüşlenni dile getiriyordu. îlk yarısında oldukça sağlam bir siyasal tavırla desteklenen film, ikinci yarıda kayıp babanın bulunmasına doğru giden geüşimiyle, bir tür siyasal gerilim fılmine dönuşüyordu. Ama fılmin hiçbir anında Loach, dizginleri elinden bırakmıyov tür sinemasının kalıplanna saplanmıyor ve çağdaş aydın tavnna yakışır tutariı bir bildiriyi fılrnin tümüne ustaca sindiriyordu. 1980 Berlin şenliğjnde "David" adlı filmiyle büyuk ödıil kazanan Alman yönetmen Peter Lilienthal'in "Ozama Suskunluğu" filmini merakla bekliyorduk. Genelde radikal bir tavra sahip bulunan yönetmenin bu fıbni, kuşkusuz dolayh da olsa siyasal bir sinema örneği sayılabilirdi. Savaş içindeki Tel Aviv'de, artık üretemeyen yaşlı bir ozanla, ev lat edinmiş olduğu geri zekâlı bir çocuk arasındaki ilişkileri anlatan film, "tsrail gerçeğine yeni bir gözle bakmayı" deniyordu gerçı... Ancak lilienthal, siyasal, şiirsel, gözlemci vb. tavırlar arasında tam bir uyum sağlayamamış, aslında oldukça ilginç ve hüzünlu öykusünu sağlam bir yapıya kavuşturamamıştı. Bu yuzden "Ozanın Suskunlııgu", tsrail gerçeği, sanatsal üretim süreci, baba oğul ilişkisi vb. çok farklı temalann her biri tarafından ayrı bir yere çekilen "kararsız" bir fılm olup çıkıyordu. Çok daha "iddiasu" kimi fılmler ise belki bu tavırları yuzunden bize daha sempatik gozuktuler. Mısır filmi "Önemli Bir Adamın Kansı", Kuba filmi "Başanlı Bir Adam'Ma benzerlikler içenyordu. Her iki fılm de bir adamı, bir çiftı odak noktası alarak, toplumlarının yakın tarihinden ilginç bırer panorama çiziyorlardı. Muhammed Han'ın filmi "Önemli Bir Adamın K a r ı s ı " , Mısır'ın "modern" kesiminden üniversite oğrencisi bir genç kızın, güvenlik örgutunde görevli hırslı bir genç adamla evliliğinin öyküsünü anlatıyordu. Devletin kendi gibilerine mutlaka gereksinmesi olduğuna inanan ve bireysel özgurluklerin "derlet çıkarlan" için paramparça edilebileceğini duşünen adam, özellikle 1977'de ana besin maddelerine yapılan zamlar nedeniyle ülkeyi saran grevler sırasında yuzlerce insanı sorgusuz sualsiz tutuklatmasından öturü, daha sonra üstlerinin gazabına uğruyor, bir baskı ve şiddet rejimi kurmak isteyip beceremeyenlerce ortada bırakıldığından bir anda her şeyini yitiriyordu. Halkı ezen ekonomik sistemlerin doğurduğu kitlesel tepkileri, devlet güvenlik örgutlerinin kimi zaman oldukça karanlık olan etkinliklerini, kendine özgu bir "ajan psikolojisi"ni sağlam bıçimde belirleyen, bizde yapılması kolay düşünülemeyecek ilginç bir siyasal sinema örneğiydi bu fılm... Humberto Solas'ın fılmi " I nlı Bir Adam" ise 1930'lardan Fîdd Castro'nun yonetime el koyduğu 1959 yılına dek uzanan konusuyla, bir aile çerçevesinde Küba'nın çeyrek yüz yıUık tarihini özetlemeye çalışan bir filmdi. Gençlığinde tutkulu bir sosyalistken Batista rejimi altında köşeyi dönmeyi, her türlu yolsuzluk ve yozlaşmadan pay almayı yeğleyen iyi aile çocuğu Javier, idealist kardeşi, kendisini sevmeyen kansı, yaşlı, ama son derece akıllı anası ve tutkulu metresiyle Küba gerçeğini en si\ri noktalarıyla yaşıyor, bir sınıfın ve sistemin çöküşune hem tanık hem de oyuncu olarak katılıyordu. Sinemasal anlatımı bıraz eski usul olsa da fılm, kimi belgesel böjumlerle de desteklenen bir ilginçlik düzeyine ulaşıyor ve özellikle, bir ulkenin, bir toplumun yakın tanhine tuttuğu projektörle en azından son derece bilgılendirici olma nitelığıni kazanıveriyordu. Evet, Sinema Günleri 88, birçok ulkenin geçmiş veya guncel gerçeklerine yaklaşımıyla da belleklerimize yerleşti. ÇİZGILIK KÂMİL MASARAU »• * 7 1 AĞAÇ YAŞKEN EĞİLİR KEMAL GÖKHAS TARİHTE BUGUN MVMTAZ ARIKAN 19 Nisan FUTBOLUN EN BUYUK YILD/ZIARIMDAN.. 1958'DE 8UGÛAJ, UNLU IN6ILİZ FCITSOiCUS^u BOgSY CHAKLTON, ILK ULU£LARA£ASr GOtUNU /SKOÇTA \~ MlLtT TKKfMfMA ATMtŞn. YıHMl YILA YAKlM SÜIS.E FUTSOL OYMAYAAJ CHAtSLTOM, fUG/tW££ MıLU TAICfMlMPA OA YÜ2. K£2. Y&/Ç /4CA&4K MAfJcnesreR. ufjıreo r?4taMlMIU fzOR.VerifJPE OYAJAYAM f^U7~BOlCU, /°e/e/fA/V €P£N SEIST ŞUTLAÜN YAPMIŞrt. KeUDtStNE "INGIUZ D( STEFANO'SU' OA OSNEAJ CUAGLTOM', MILÜ ROLÜ OY/UAMffTI. Sinemada bahar patlaması Kultur Servisi lstanbul'daki sinema dolu günler, Sinema Günleri'nden sonra da surüyor. Italyan yönetmen Bernardo Bertolucci'nin 9 Oscar alan "Son İmparator" adlı yapıtı çok kısa sürede Türkiye'ye de getirildi ve bu hafta Lale, Kadıköy, Bakırkoy 74 ve Suadiye Atlantik'te. Woodv Allen'ın "RadyoGün leri" Emek, Gazı ve Kadıkoy Reks sinemalarında. Bir sure önce yitirdiğimiz Sureyya Dunı'nun son filmi "Ada", Bakırkoy Renk, Kadıköy Ocak, Pangaltı Inci ve Aksaray Kristal sinemalannda izlenebilir. Alman yönetmen Volker SchJöndoirfFun Sinema Gunleri'nde "Yaşlı Adamlar Topluluğu" adıyla gosterılen filmi Dunya Sineması'nda "Ezilenler" adıyla oynatılıyor. David Leland'ın filmi "Yanımda Olsa>dm" Kent ve Sinepop'ta gosterilirken, Yavuz Turgul'un "Muhsin Be>"i de Moda Sineması'nda gösterimde. 50 YIL ÖNCE Cumhuriyet 19 Nisan 1938 1939198» kısmı açılmıştır. İstasyonun çıkış kapısını teşkil eden kısımda bulunan tek katlı bina da on beş gune kadar kaldırılacaktır. Burada bulunan askerî yollama subaylığı eski yataklı vagonlar merkezine nakledilecektir. HER PAKETTE BİR KUPON FUistin hâdiseleri devam ediyor Kudüs 18 Paskalya gunu burada kanlı hâdiseler cereyan etmiştır. Mezkur mmtıkada vuku bulan bir çarpışma esnasında ellı kişi olmuştür. Akşam Kudüsiın yahudi mahallesinde bir bomba patlamış ve bir ihtiyar ölmüştur. Hayfada bir Arab kahvesinde de bir bomba patlıyarak müşterilerden birinı oldürmuş ve yoldan geçen sekız kîşiyi yaralamıştır. Portakal toplama zamanma tesadüf eden kanşıkhklann vahabet kesbetnıesinden korkulmaktadır. Bununla beraber bu aym sonunda yeni bir kraliyet komisyonu buraya geldiği zaman vaziyette bir gevşeklik hasıl olacağı ümıd edılmektedir. Komısyon, esasen telkin edılen fakat tatbikaıta müşkütâtı mucıb olan memleketın taksımi ımkânlanm tetkik etmeğe mecburdur. (aja.) film eleştirmenleri, şenlik yönetıcilen, Sinema Günlen boyunca bir yandan özellikle Turk filmlennı ızlemeye çalışırken, bir yandan da onurtama verılen davetlere koşturdular. By davetterden bınnı de İstanbul Beledıye Başkanı Bedrettın Dalan (sağda), Emırgân Sarı Köşk'te verdı. "Rıhtımlar Ûzennde", "Vıva Zapata" gıbı yapıtlann ünlü yönetmeni, Altn Lale Jün Başkanı Elia Kazan (solda) da bu davetın konukJarı arasmdaydı. Kazanla Oalan, sinemadan çok Istanbul'u konuştular ve Kazan kendisının bir İstanbul âşığı olduğunu söylemeyı ıhmal etmedı. (Fotoğraf: Lale Filoğlu) 7 Uluslararası İstanbul Sinema Günlen, yıl açısından değıl, Kazan ile Dalan konuklar açısından da zengindi. Dünyanınbuçeşıtliyalnızca filmlerünlü yönetmenler, ülkelerınden Büyük ödül, sinema tutkusıınun ATİLLÂ DORSAY " Ö n e Kaydırma" ...JeanCharles Tacchella'nın fılmine son derece yakışan bir ad... Çünkü tam anlamıyla bir sinema sevgisi, tutkusu, giderek hastalığı fılmi bu... Sinemaya ateşli bir tutkuyla bağlı, onu nerdeyse gundelik yaşarnın yerine koyan uç genç adamın ve çevrelerindeki kadınlann öykusü... 1948'in Parisı'nde, yonetmenin deyişıyle "Fransa'da ilk kez sinema tutkunu bir kuşağın iş başına geldiği" yıllar... Henri Langlois sinemateği kuruyor, Andre Bazin yazmaya başlıyor, Jean Cocteau "Lanetli Filmler Şenliği" duzenliyor. Yeni dalgayı hazırlayan koşulların oluşmaya başladığı, sinemayla yatıp sinemayla kalkan bir kuşağın ortaya çıktığı, Amerikan sinemasının gerçek bir hayranlıkla izlenmeye başlandığı, sinema kulüplerinin bir çığ gibi Fransa'yı sardığı yıllar... Kadınlara, cinselliğe, burjuva zevklerine, neredeyse gerçek yaşama sırt çevirmiş gibi gözüken, tek amaçlan bir sinema kulübü kurmak (daha sonra da "bizzat" sinema yapmak) olan genç insanların, sevecenlikle anlatılmış günleri... Gerçek yaşamdakı olayların, durumlann, unutulmaz filmlerden sahneleri çağrıştırdığı, nerdeyse sinemanm gölgesinde yaşanan gunler... Ama yıne de öylesine dolu, öylesine yoğun ki... Çiınku sinema yalnız yaşamın yansıdığı bir aynalar duzeni değıldır.. Yaşamı £ mızı da sinemanın ve unutulmaz fılmlerin, unutulmaz sahnelerinin yansıdığı, onlardan etkilenen, yeni baştan biçimlenen bir büyük ayna sayamaz mıyız? Yaşamı sinemayla yoğurmuş bir kuşağın, sürekli sinema ve film adlarının, sinemasal ahntılann süslediği oyküleri, gerçek bir sinemaseverin kesinlikle ilgisiz kalamayacağı, yurek sıcakhğıyla yaklaşılması gereken bir fılm... .Altın Lale 1988 jüriside öyle yapmış olmalı ki, onca ilginç yapıt arasından bu filmi bırinci seçiverdi. "Cincent" ise bir ressam fılmi... Ama bunu aşan ve ozgün bir sinema yapıtına da dönüşen ilginç bir tinın... Van Gogh'un ağabeyi Theo'ya yazdığı unlu mektuplar eşlığinde, belli duşuncelere, duygulara, ilkelere göre kameranın önunden akıp giden benzersız resımler... Zaman zaman, ressamın yaşadığı çağın, ulkenin, doğanın, yaşamlarına tanık olduğu insanlan gundelik hareketleri ve gorunümleri içinde canlandırıldığı "canlı" bölumler.. Ve butun bunlardan ortaya çıkan, bir kez daha baş dondürucu bir renk ve çizgi dunyası, Van Gogh âlemı... Hollanda kökenli Avusturyalı yönetmen Paul Cox'un kendı turunde czgün, ilginç, önemli yapıtı.... TRT tarafından satın alınarak bütun resim tutkunlarına armağan edilmesi gereken ilginç bir fılm. Yavuz Turgul'un nefis güldurusü "Muhsin Bey", sınemalarda gosterime çıktığında hıç iş yapmamıştı. Ama sonradan odül üstüne ödül alıyor. "Komedi dış ülkelere iyi yolculuk etmeyen bir tiirdiir" derler. Bununla, ulusal guldurulerin, yabancı ülke seyircisine pek seslenmeyeceği anlatılmaya çalışılır. Ama iyi bir guldurü, ulusalhğın yanı sıra evrenselliğe de erişivenyor Elia Kazan'ın, bu filmi "çok hoş, öğretici ve yararlı" diye nitelemesi boşuna değıl. Öyleyse, hep birlikte, "yaşasın Muhsin Be>"... ULUŞLARARASI SEÇİCİ KURUL (Ayaktakıler soldan sağa) Tıyatro ve sinema oyuncusu Zuhal Olcay, Macar yönetmen Peter Bacso, Erden Kıral, oyuncu Cathenne Wilkenıng, eleştırmen Klaus Eder, Uluslararas: Sinema Yazarları Federasyonu Genel Sekreten Don Ranvaud (Oturanlar) San Francısco Fıim Şenliği yönetıcısi George Gund, film yönetmeni Elia Kazan ve Fransız yapımcı Le Glou. Sinema Günleri Uluslararası Yanşması'nda Altın Lale sahipleri turıstık munasebatın artmasıle kabil olacaktır. Bu, seyahat edeceklere azamî derecede kolaylık ve ucuzluk imkânlarını hazırlamakla mümkundur. Bugunku şeklile pasaport ücreti çok ağırdır. Bu ücretin baska memleketler için olan cephesini bir tarafa Balkan Antandı iktisadî bırakalım. Fakat, Balkan konseyi ittihaz ettiği kararlarla memleketleri arasında tercihan denebilir ki, Balkanlarda teessüsü arzu edilen ekonomik müşterek hareket ve kardeşlik ve turistık munasebat ıçın gayesinin en mükemmel yapılacak fedakârlığa, her orneğini vermiştir. Bu kararlar halde pasaport ücretlerinin kâmilen tatbik edildiğı zaman tenzilile başlanmalıdır. Ta ki, Balkan Antandına dahil Balkanlı tıcaret ve sanayi memleketlerm iktisadî erbabmın ve Balkanlı her sımf munasebatı karada ve denizde halkın teması kolaylaşsm. en büyük kolaylıklara mazhar olacak ve bütun dunyaya iktisadî düzenin bir misalini gosterecektir. Ancak bir noktanm Sirkeci gannın etrafım tanzim unutulduğunu zannediyoruz; Balkanlıların birbirlerile arzu işi suratle ilerlemektedir. Garın deniz cephesinin mühim bir edilen sıkı teması tabiidir ki İktisadî hareketler Sirkeci gannın etrafi açilıyor HER 50 KUPON A 1BVİAMIYE BEN ATATÜRKÇÜ DEĞİLİM Nadir Nadi 8. bası, 1200 lira (KDV içinde) Çağdaş Yayınlan Türkocağı Cad. 39/41 Cağaloğlulstanbul ANILARVE SÖYLEŞÎLER Ahmet Rasim 700 lira (KDV içinde) Çağdaş Yayınlan Türkocağı Cad. İ9/41 Cağaioğlulstanbul İZMİR AHKÂMI ŞAHSİYE 4. SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 987/517 lzmır 3. Noterliği'nce muteveffa vasiyetçi Mehmet oğlu 1328 doğumlu Mustafa Özkanlı'nın, 29.1.1955 gün ve 3734 sayılı vasiyetnamesınin tenfizi talep edilmekle; yapılmakta olan muhakemesinde: Muteveffa Mustafa Özkanlı'nın mirasçılan bulunan Remzıye özkanlı, Şukrü Karaibrahimoglu, Sema Elmas, Kerim Karaibrahimoğlu, Nuriye Aşıkoğlu, Vesıle Ünveren, Ahmet Demirdöğen, Nurten Bayoğlu, Sabriye Taylan, Memnune Tütün, Nazım Sivrioğlu, Mukaddes Sivrioğlu, Muzaffer Ateşalp, Güler Sungurtekin mahkemece yapılan arama ve yazışmalara rağmen bulunamamış ve adresleri mechul kalmış olduğundan adı geçen mirasçılara ilanen davetiye tebliğine karar verilmiştir. Karar gereğınce duruşmanın yapılacağı 3.5.988 gOnu saat 10.00'da yukanda adları yazılı mırasçıların duruşmaya gelerek veya kendilerini temsılen kanunı bir vekil göndererek vasiyetnameye karşı itiraz ve dıyeceklenni bıldirmeleri, duruşmaya gelmedıkleri ve varsa itiraz ve dıyeceklenni bildirmedikleri takdirde vasıyetnameyi aynen kabul etmış sayılacakları hususu davetiye yerine kaım olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 4 2.988 T.C. ŞARKÖY KADASTRO MAHKEMESİ ESAS: 1982/179 KARAR: 1987/30 Şarkoy Kızılcaterzi koyu 753 parsel sayılı tarla nitelıkli taşınmazın yapılan yargılaması sonunda: Vergi kayıt miktarı kadar 14 000 : m miktarla Ali oğlu Hanife'den doğma 1299 Halıl Aydın, mirasçılan adına tescilıne, yine 753 parsel sayılı taşınmazın 500 m"lik yerının tapulama dışı bırakılmasına, 2400 m : 'lik mıktannın ise Hazine adma tescılıne ılışkin karar ve 30.9.1987 tarihli Şarköy Mal Mudurlüğu'nun bu yerin devletin hükum ve tasarrufu altında olan yerlerden olduğuna \ e k.aıann bozulmaana ilişkin ternyiz dilekçesı 766 sayılı yasanın 65'inci maddesi uyarınca dava dosyasında ikâmetgahı belli olmayan Zeynep lnaltekin ile Hüseyın lnaltekın'e tebliğ edilemediğinden ılan yolu ile tebligat yapılmasına karar verilmiştır. Işbu ılanın yayımını izleyen 7 gün sonra karann ve temyiz dilekçesinın tebliğinın yapılmış sayılacağı hususu yukanda isimleri yazılı kişilere tebliğ yerine geçerli olmak uzere ilanen duyurulur. Basın: 16874
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear