13 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyef Ingiliz AT uzmanı Prof. Lasok Sahibi: Cumhuriyet Malbaacıbk ve Gazeıecilık Türk Anonim Şirkeıi adına N»dir Nadi 0 Gencl Yayın MudUrü: H ı s u Ctaaal, Müessese MüdürU: Emioe LşaklıgH, Yazı tşleri MUdUrU: Ofcay GönnuİB, • Habtr Merkezı MüdürU: Yılçıo Bayer, Sayfa Cüzeni Yönetmcni: AU Acar, # Ttmsilcıier: ANKARA: YaJcıo D o t » . İZMİR: Hfkrotl Çrttakaya, ADANA: Cdal Baflancıc. tstanbul Haberlen: Erfcu Akyıidu, Dış Haberkr: Ergun Bala, Ekonomı: Ounan Ulagay, KultUr: Cdal (Jsler, Spor Danışmam: Abdulkadir Yucrlman, Du/eltme Rcfik Durbaş, BilımEğıtım: Şahin Alpay, tşSendıka: Şıikran Ktlenci, Yurl Haberleri Necdet Dogın, Dızı Yazılar: Kcrtm Çaltşkan. Bursa Ltvtnt Gtnçılli, # Koordınalör. Abmct Konıban, # Malı tjler: Erol Erkul. # Rfklam Ayşt Tonın, Ek Yayınlar: Hulya Akyol • Idare Hncyin Gurer, Işlctmc: Öader Çtlik, Bilgılşlcm Nıil la»l Baam vr Yaytm Cumhuriytt Malbuakk vt Gurttcilik T A Ş TOrk Ocafc Cad. 34334 ISI PK 246Wanb.il. Td 512 05 05 (20 tıal). Tekl: 22246 F u : (I) 52* 60 72 # Burotar Aakara: Zıya Gokalp Blv Inkılap S No. 19/4, Td 133 II 4147, Td«x: 42344 F u : <4] 133 82M # l ı m l r H Zıya Blv. 1352 S.2/3. Td 13 12 30, Teteı: 52359 F u (51)13 12 30 % Adaaa: InOnU Cad H 9 S . N o I Kal 1, Td: 114550119731,Tel« 62155, F«x: (71) 32805* TAKVİM 25 MART 1988 Imsak: 4.27 Günes: 5.53 öğle: 12.15 Ikindi: 15.43 Akşam: 18.27 Yatsı: 19.48 3 mttyon Türk AT üyelerini korkutuyor Prof. Lasok, "AT üyelerinin, Avrupa'da yaşayan Türklerin serbest dolaşımımn kısıtlanmasını isteyebileceğini, bunun da 10 yıllıkgeçiş dönemi, anlamına geleceğini" söyledi. EDİP EMİL ÖYMEN LONDRA Avrupa Topluluğu hukuk uzmanlanndan Profesör Dominik Lasok, Batı Almanya'daki Türk işçilerinin serbesl dolaşımları konusunun, Türkiye'nin Ortak Pazar üyeliğirün tartışıldığı şu sıralarda en önemli konulardan birini oluşturduğunu kaydetti. Profesör Lasok, "AT iiyeleri, Turk işçilerin serbest dolaşımının sınırtandınlmasını talep edebilir. Bu da en az 10 yıllık bir gecis dönemi anlamına geür" dedi. Exeter Üniversitesi Avrupa Hukuk Araştırmaları Merkezi öğretim üyesi, aynı zamanda Marmara Üniversitesi Avrupa Topluluğu Enstitüsü misafir profesörü olan Dominik Lasok, Türkiye'nin AT uyeliğine ilişkin sorunlar hakkında görüşlerini açıklarken şunları söyledi: "AT'de mal, hizmet, para ve insan dolaşımı serbest olacakür. Tanm siyaseti hem ortak bem de rekabete açık olacaktır. Türki'ye açısından sorun, serbest dolaşım konusundadır. Turkiye'nin nufusu daha şimdiden 50 milyonu aşıyor. Avrupa'da yaklasık 3 milyon Turk vsşıyor. Bu durum Batı Almanya'da panik yaratmakta. Çok insana, az iş var. Serbest dolaşım konusunun çozulemediği şu sırada uyelik işlemterinin giındeme geimesi kölu bir zamanlama." Profesör Lasok, "Türkiye ekonomisi açısındao, Almanya'daki iscilerjD bir ktsraının bir aşamada Turkiye'ye dönmeleri de cazip bir seçenek olabilir. Bunlann çogunlugu kalifiye isçilerdir. Türkiye sanayiinin Ortak Pazar standartlanna erişmek için alılım yapması durumunda kalifiye eiemana ihtiyac duyulacaktır" göruşünü dile gelirdi. Batı AJmanya'da önceleri büyük ihtiyaç duyulan Türk işçilerinin, zamanla iş alanlannın daralması ve işsiziiğin artmasıyla "faxJa" görülmeye başlandığını kaydeden Prof. Lasok, "Türk işçileri. işsizlik nedeniyle şimdi goze batar oldular" dedi. Türkiye'nin Avrupa Topluluğu'na ne zaman uye olabıleceğıni kestirmenin güç olduğunu belirten Prof. Lasok, "Uzun siiren bir çıraklık döne mi yaşanmıştır. Ancak hiçbir ulkenin üyeligi veto edecegini sanmam" dedi. Turkiye'nin uyeliğe alınmasıyla birlikte, gurnruk birliğı oluştunılacağını, kota ve gümrük vergilerinin kaldırılacağjnı. ihracat ve ithalattaki sınırlamalara son venleceğım kaydederek Türkiye'nin AT ticaret sistemine uyacağını belirtti. Turkiye'nin ürettiği bazı mallara AT üyelerinden bu aşamada itiraz gelebileceğini hatırlatan Prof. Lasok, buna örnek olarak tekstili gösterdi. "Tekstil üreümi konusunda Türkiye!' ye halen kota uygulanıyor" diyen Prof. Lasok, "Tiirkiye'deki ucuz maliyel ve işçilik nedeniyle fiyatlar, Ortak Pazar'a gore diışüktur. Ancak üydikle birlikte kota da kalkacaktır. Ama ne zaman? Diger uyelerin isledikleri geçiş donemi bittigi zaman" dedi. Turkiye'nin, rekabetin hemen hiç olmadıgı alanlar bulması gerektiğini kaydeden Prof. Lasok, buna örnek olarak da halıcılıgj gösterdi. "Ortak Pazar'da diışük kalitrli halı bulmak çok kolay, kaliteli halı bulmak çok zordur" dedi. Ortak Pazar'ı "ekooomik amaçlan olan siyasal bir birlik" olarak tanımlayan Prof. Lasok, Turkiye'nin üyeliği durumunda bütun kurum ve örgütlerin başıan aşağı AT standartlanna uydurulmak zorunda olacağını hatırlattı ve bankacılık, sigortacıhk, ticaret, teknoloji, sanayi, eğitim, fıyat ve kalite standardı gibi birçok alanın yanı sıra, hukukta da Avrupa'ya uyum sağlanması gerektiğini söyledi. "Her alanda reforaı olur, ama hukukta en SOD ve en zor ofur" dedi. Geçen kasım ayında misafir öğretim üyesi olarak Marmara Universitesi'nde ders veren Profesör Lasok, önümüzdeki aylarda da yine ders vermek üzere Istanbul'a gidiyor. Demokrasi alfabesindeyiz TUNAYA^DAN Türkiye Siyasal Partiler Târihi'nin üçüncii cildi htihat Terakki olacak. Gözlerim belki gelecekte hiç görmez diye çok sevdiğim bu konuyu öne aldım. Çok partili hayattaki her kesintide ilerlemekten alıkonuluyoruz. Her kesintide demokrasiyi yeniden kesfediyor, yeniden öğreniyoruz, sanki alfabeyi öğrenir gibi. ATtLLA ÖZKIRIMLI Yağmurlu bir gün. Gümuşsuyu'ndaki evinde Tank Zafer Tunaya Hoca'yı dinlerken dalıp dalıp gidiyorum geçmişe. 27 Mayıs'ı, 1961 Anayasası'nı düşunüyorum, o yıllann öğrenci hareketlerini... Hukuk kantini kaynıyor. Bir adam, üniversite gençlerini komunistlikle suçlayan bir dergi sahibi kantinde hesap veriyor. Beti benzi atmış, dudakları titriyor. Her hafta dergisinde ilericilere saldıran, 27 Mayıs'a, devrimcilere kara çalan bu yazan cezalandırmak istiyor öğrenciler. Kantin karışıyor birden. O gün, o sağcı yazarı, tlhan Darendelioglu'nu kantinden çıkansımın anımsıyorum. Kaslro Nuri {Yazıcı) duşmustü öne. Ben, tlhan Darendelioğlu'nun arkasındaydım. Güçlukle ılerliyor, zaman zaman onu yumruklardan korumak için üstüne kapanıyorduk. Ama nereye kadar dayanacak, ana binayi nasıl geçecektik? Anılardaki aynntdar bir yana, bir hocamız, Tank Zafer Tunaya yetişti imdadımıza. İlhan Darendelioğlu'nu adasında gflvene aldı önce, ardından öğrencileri yatıştırdı. Aklın denetiminden çıkmış, kızgın öğrenci kalabalığı, onun sağduyusuna, saygın kişiliğine boyun eğdi. (Bir hafta sonra İlhan Darendelioğlu, hayatını kurtaran Tank Zafer Hoca'ya saldıracaktı dergisinde.) Söylesimizi konudan konuya atlayarak sürdürüyoruz hocayla. Çıkış noktamız, hocanın 32 yıl sonra yeni basunı yapılan (gerçekte yeniden yaz Theodorakis, Prof. TarıkZafer Tunaya Türkiye'nin kesintilerledolu siyasal tarihini şöyle tanımlıyor: Özalile görüşecek A TİNA (Cumhuriyet) Ünlü Yunanlı besteci ve TürkYunan heyetinin kurucusu Mikis Theodorakis 28 mart pazartesi günü Türkiye 'ye geliyor. Türkiye'yi ziyareti sırasmda Ankara'da Başbakan Turgut Özal'la da görüşecek olan Theodorakis, dün Atina'da Yunanistan Başbakanı Papandreu ile kısa bir süre bir araya gelerek TürkYunan ilişkilerindeki son durumu ele aldı. Theodorakis, 28 martta, tstanbul'da "Türk Yunan Halkları Dostluk Komitesi'nin" üyeleriyle göruştükten sonra 29 martta Ankara'ya geçecek. PORTRE TUNAYA 1915'te Istanbul'da doğan Tank Zafer Tunaya, Saint Benoit Lisesi'ni, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi (1940). Aynı fakultede anayasa ve amme hukuku asistanı olarak görev alan (1942) Tunaya, I949'da doçent, 196O'ta da profesör oidu.27 Mayıs'tan sonraKurucu Meclis uyeliğine seçilerek 1961 Anayasası'nı hazırlayan Anayasa Komisyonu'nda görev aldı. 1979'da kurulan istanbul Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakultesi'nin ilk dekanlıgını da yapan Tank Zafer Tunaya'nın anayasa, hukuk ve siyaset bilimi alanlarındaki çalışmalarının yanı sıra Turkiye*deki toplumsal ve siyasal gelişmeleri konu alan önemli araştırmaları yayımlanmıştır. Türkiye'de Siyasi Partiler (1952, 2. bas. 1984), Turkiye'nin Siyasi Hayatında Balılılasma Hareketleri (1960), İslamcılık Cereyanı (1%2), Siyasi Muesseseler \e Anayasa Hukuku (1966), İnsan Derisi ile Kaplı Anayasa (1979) yapıtlanmn başlıcalarıdır. Kongresi'nde milletvekilleri ve üyeler, partili olmamak kosulu ve yeminiyle işe başlarlar. "Ama bir devir geçti ve o devir içinde birçok deneme yapıldı. Alın tttibat ve Terakki'yi. Dk defa çogulcu bir siyasal hayatı ortaya koyan parti o, ilk defa dünyanın en buyük partilerinden biri o, ilk defa adeta Tann tarafından ulkeyi kalkındınna göreviyle görevlendirildigini kabul eden o. Bence II. Meşrutiyet bir siyaset laboratuvandır ve çok şey ögretmistir. O olmasaydı Turk devriminin varlıgı tartışılabilirdi. tlk Büyük MiBet MedisindekiüKanlargoklen zebiHe inmediler. Onlan hazırlayan bir kkle vardı, bir rejim vardı." Tank Zafer Tunaya'nın anlatımıyla eğer demokrasi istiyorsanız, çok partili hayatı da isteyeceksiniz. Eşyanın tabiatındandır bu. Ara sıra kesintiler olsa bile, o kesintiyi yapanlar da buna uyuyorlar sonra. Ama her seferinde ilerlemekten alıkonuluyoruz. Çoğulcu politik hayat, çoğulcu demokratik hayat sürekliliğini >itiriyor. Her kesintide demokrasiyi yeniden kesfediyoruz, yeniden öğreniyoruz sanki alfabeyi öğrenir gibi. Üç kez, dört kez yeniden öğrendik demokrasi alfabesini. "Tek parti döneminde biz siyaset yapmazdık. Ankara yapardı bizim adımıza siyaseti. Üniversiteye yeni başlamıştım. Az buçuk gazeteciliğim de vardır benlm, hikayeler, denemeler de yazardım. Ethem tzzel Benice'nin Açıksöz Gazetesi'nde tanıdıgım Reşat Feyzi YUzüncü adlı bir yazar vardı. Dedi ki bir gun bana, universitede bir ankel yapmak istiyorum, acaba gençler ne düşunüyoriar? Ertesi gun geldi, hiç unutmam, bırak yahu dedi, biçbir şey düşünmüyor bunlar. Tabii. yalmz imtihan düşünürlerdi ve bakana telgraf çekerlerdi bir hak daha \erilsin diye. Ancak çoğulcu siyasal hayalla birlikte kıpırdanma başladı." Daha sonra, gerçek düşünsel getişımi 1961 Anayasası'na borçlu olduğumuzu, ama bunu bir türlu anlatamadıklanru ya da kimilerinin bunu aniamak istemediğini vurguluyor Tarık Zafer Hoca. Ona göre, 1961 AnayasasTnın kısa bir sure içinde yarattığı olumlu gelişmeler, asıl gelecekte değerlendirilecek, 1961 Anayasası'nın notu asıl o zaman verilecek. Çünku devlet hayatı, toplum hayatı dediğimiz şey, bizim hayatımızdan ibaret değil, bizim hayatımız boyunca da surmüyor. Gerçekte onu kendi küçücuk hayatımıza sıkışf.rmak, sıkıştırılabileceğini sanmak da anlamsız. Gelişm'ekte olan toplumlarda insanlar her şey çabucak olsun isterler, mucıze beklerler. Bu olamaz. Gökten inmez insanlar ve partiler. Ne göriiyoruz Cumhuriyet döneminde? Parti partiyi doğurmuş. Hatta Sayın Başbakan bile ANAP'tan önceki partilerin tttihat ve Terakki'den geldiklerini söylemedi mi? Başbakana göre kendi partisi yepyeni bir parti. Peki, şu sozu edilen dört eğılim, eski dört eğilım değil mi? "Eskileri bir araya getirip de yeai bir şey yapmak fevkalade zordur. (Arkası 13. Sayfada) THY'den "Business Class" İSTANBUL (AA) Türk Hava Yolları, yaz sezonunda bazı dış hatlarda işadamları sınıjı (BusinessClass) uygulamasına başlayacak. THY Tanıtma ve Halkla ilişkiler Başkanlığı 'ndan verilen bilgiye göre, BusinessClass'ta seyahat edecek yolcuya, rezervasyon safhasmdan başlayarak özel hizmet verilecek. Uçaktaki numaralı koltuklar, sigara içen ve içmeyenlere göre düzenlenecek. Kahvaltı ve yemek servisi bulunan Business Class'ta, yerli ve yabancı her çeşit içki satılacak. Yolculara uçuş sırasmda hediyelik eşya dağıtılacak ve gümrüksüz satış (dutyfree) servisi verilecek. T U M ' M " Beethoven işıtmeden kompoze edıyormuş. ben de artık görmeden yazıywum" (Fotoöraf dığı) dev çalışması; Türkiye'de Siyasal PartBcr. Üçüncü cilt üzerinde çalıştığını biliyorum çünkü. Cumhuriyetten 1960'a kadar olan dönem, değil mi? "Hayır, üçüncii cüt tttihat ve Terakki olacak." "Ama hocam" diyorum, "birinci cildi n önsözünde verdiginiz plana göre..." Planı niçin değişıirdiğini anlatıyor Tank Zafer Tunaya. Bir kanama nedeniyle gözlerimn rahatsızlandığını, tedavi için Almanya'ya gidip geldığini, okumasının zorlaştığını ve kendi notlannı okuyamaz olduğunu, Osmanlıca yazılmış binlerce fişi, birinin Latin harflerine çevirdiğini, bir başkasının da cevrilen notlan kendisine okuduğunu... "Gözlerim belki gelecekte hiç görmez diye çok sevdiğim ve üzerinde çok çalıştıgım İtlihat ve Terakki'yi, bagımsız bir cilt olarak düşunduğum bu konuyu one aldım. Şimdi kendi gözlerimle çalışamıyorum aslında, başkalannın gözleri>le çalışı>orum. Benim durumum bir anlamda Beetboren'ın durumuna benziyor. O işitmeden kompoze ediyonnuş, ben görmeden yazıyonıra." Suz, Türkiye'nin siyasal hayatına kayıyor. Siyasal hayattaki gelişmelere, değişmelere... II. Meşrutiyet'ten gunümuze uzanan sureçte aydının konumuna... "Ben hayatımda daima düşüncelerle olaylar arasında bağlantı kurmaya çalıştım. Bu baglantının, karşılıklı etkileşmenin de zamanla nasıl degişmekte olduğunu saptamaja uğraştım. Şimdi, Osmaniı İmparatorlugu batıyor, aydmlar ne düşünuyorlar ve ne yapıyorlar? Duraklama doneminden başlayarak, 'Bu devlet nasıl kunanlabilir''' sorusunu sorar aydın. Aydınsanız bu soruyu soracaksınız, aydın olmanın sartı bu. Aydın ne dereceye kadar memleketinin kaderiyle ilgilidir? Galiba hurada bir ölçü daha var. Bu kader, insanlan bir şeyler yapmaya degil de daha çok bir şeyler düşünmeye yöneltiyor." Tank Zafer Hoca'ya göre bir düşunce patlamasıdır II. Meşruliyet. Süreklilik taşıyan bir düşünme eylemi 1908'e kadar geliyor, bir kapı açılıyor orada ve şelale gibi her şey dökülüyor ortaya. Sadrazamdan posta idaresindeki bir memura kadar irkaya) bütun insanJar bir şeyler yazmaya çalısıyorlar. Bir broşürler dunyasında, çok büyük özgurlüklerin yaşandığı bir ortamda çığ gibi büyuyor düşünceler. II. Meşrutiyet aydmı ulkesınin kaderine tam anlamıyla katılıyor. "Bu insanlar somut olarak varlar. Kimi astlmış, krnii olmüş, kimi oldurulmüş, kimi surülmüş, kimi hapislerde çunımuş. II. Meşrutiyet'le çok buyük olanaklara kavuştular aydınlar, daha özgurdüler bugune gore. Bir Fransız atasözu vardır, Fransa'nın en guzel kızı bıle nesi varsa ancak onu verebilir, der Kransızlar. Onlann da çok bir şeyleri yoktu ki verebilsinler, ama verebildiklerini verdiler. " II. Meşrutiyet'te, beş yıl gibi kısa bir zaman diliminde çoğulcu bir çağ yaşandığını belirtiyor Tarık Zafer Tunaya. Çok acemi, çok iğreti bir demokrasi denemesidirJbu. Ama söylenmeyen şey kalmamıştır. 1913'te Mahmut Şevket Pasa'nın öldurülmesiyle çok partili rejim de olur. Partiler arasındaki ilişkiler bir ölüm kalım savaşına dönüşür. Sonuç, 1920'de toplanan Buyük Millet Meclisi'nde, hatta daha önce Sıvas Akdeniz9de NATO tatbikatı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Avrupa Müttefik Kuvvetleri Yüksek Komutanhğı'nın (SHAPE) düzenlediği "Deterrent Force 88" tatbikatınin ilk bölümü nisan ayında gerçekleştirilecek. Tatbikat yaklaşık 1 ay kadar sürecek. Deterrent Force 88, (Akdeniz Çağrı Kuvveti) tatbikatı Akdeniz'de yapılacak. Tatbikata NA TO üyesi çeşitli ülkelerin savaş gemileri katılacak. Namibya semineri Vuralhan: Savunmada yatırmıcı olacağız / EVREN DEĞER ANKARA Milli Savunma Bakanı Ercan Vuralhan, önümüzdeki 5 yıl içerisinde, bakanJığı "tedarikçi bakanlık" olmaktan kurtararak yatınmcı bakanlık durumuna getirmek arzusunda olduğunu söyledi. Vuralhan, Milli Savunma BakanlığYndakj si\illeştirnıe operasyonunun nedenini ise "Asker kişilerin kendilerini esas görevlerine adamalan içindir" seklinde açıkladı. Ercan Vuralhan, Cumhuriyet'in sorulanna gönderdiği yazılı yanıtlarda, sivilleştirme operasyonu çerçevesinde, Dışişleri Bakanhğı bünyesinden, büyükelçi düzeyinde siyasi musavir sağlandığını belirtti ve ayrıca bakanlıkta tamamen sivillerden oluşan bir basın bürosu oluşturduklannı söyledi. Vuralhan, bakanlığın reorganizasyonu konusunda ise şu görüşleri ortaya koydu: "Hukümctimizin bu bes yıllık dönemde ele aldıgı yeni projeler, bakanbğımıztn giderek sadece tedarikçi değil aynı zamanda onetnli bir tatınma bakanlık dunımuna gelmesini zorunlu kılmaktadır. Buna benzer dıizenlemeler tabiatıyla idari teşkilatın da ihtiyaçlara yanıt verecek şekilde geliştirilmesini gerektirmektedir. Bazı aianlarda bakanlığın sivilleştirilmesi yolunda uygulamaya konulan >önttmk bu reforoıdan kasdedilcn zeogin bir anane, tecriibe uzerine kunılmuş silahlı kuvvetlerimizin korauta yapısının tadili veya anaj'asal görevlerinin askerlerden alınıp sivillere verilmesi degildir. Modern ordulann ihtiy^açlan zamanımızda o kadar çeşidenmtkledir ki bu işlerde her zaman kendilerini esas görevlerine adaması bir yerde imkânsız hale gelir, kadrolar gereksiz yere kabartılır. Silahh kuvvetlerin ozellikle askertik ihtisasını gerektirmeyen alandaki işlerinin sivil veya askerleıie sivilin bir arada çalışacağı kuruluşlar ve idare teşkitaüanma ile yurutülmesi çok daha akılcı olur. Ömeğin bu amaçla Dışişleri Bakanlığı bunyesinden sağlanan büyükelçi duzeyindeki bir personel başkanlığında siyasi müşavirlik ve sivillerden oluşan bir basın bürosu da kurulmuş bulunmaktır." Vuralhan, silahlı kuvvetler mensuplannın özluk haklarında yapılan son iyileştirmeyi ise şöyle açıkladı: "Kadrosuzluk nedeniyle veya yaş haddi sebebiyle emeklive sevk edilen albay, general ve amirallere, yas haddine kadar odenmekte olan kadrosuzluk tazminatının 65 yaşına kadar verilmesi esası getirilmiştir. Hizmet miktariannıa odenmesinde, kaçük rütbeli personel lehine bir miktar iyileştirme getirilerek, yarbaylarda 4.200, kıdemli binbaşı, binbaşı ve kıdemli yüzbaşılarda 13.000, yüzbaşı, üstegmen ve tegmenlerde 18.00028.000, astsnbaylarda 8.00026.000 arasında Tark meydana gelmiştir. Albay ve üst nıtbeler için bir düzenleme yapılmamıştır. Kıbns tazminatı oranı ise yuzde 25'len yıizde 50'ye yukseHilmiştir." 'Istanbul eylem planı seminerde yaptığı konuşmada G. Afrika'da ırk ayrımına karşı 25 yıldır mücadele verildiğini söyledi. Haber Merkezi Turkiye'nin de üyesi olduğu BM Namibya Konseyi'nin hafta başından beri tstanbul'da düzenlediği "Namibya'nın Bagunsulıgı İçin Uluslararası Sonımluluk" konulu bölgesel seminer, bugun yayınlanacak bir bildiriyle ve Afrika konusunda düzenlenecek bir panelle sona erecek. "fslanbul Bildirisi" adını taşıyacak bildiri, ırkçı beyaz azmlık yönetimindeki Güney Afrika'nın işgali altmda balunan Namibya'nın özgurlük ve bağımsızlığına kavuşması için bir eylem planı nitelığini taşıyacak. Seminere, "Irk aynmına karşı örgütun" yöneticisı sıfatıyla katılan Ankara Üniversitesi SBF öğretim üyelerinden. Prof. Dr. Türkkaya Ataöv, yaptığı konuşmalarda, Türkiye'nin Güney Afrika'daki ırk ayrımma karşı 23 yıldır aktif mücadele verdiğinin altını çizdi. Prof. Ataöv, Afrikalı dinleyicilerin tasvipleri ile karşılanan konuşmalarında, Namibya'nın bağımsızlığı icın silahlı mücadele veren Güney Batı Afrika Halk örgütü SWAPO hukümetinden başka seçenek olamayacağını söyledi. Prof. Ataöv, SWAPO'yu, Namibya halkının hem acıları hem de umudunun simgesi, baskı \e somurüye karşı bir kalkan ve silah olarak niteledi. Mahkumlara cinsel özgürlük ADANA (AA) Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Vedat Fuat Belli, cezaevlerinde yatan mahkumlarm cinsel özgürlükleri kısıtlandığı için iki kez cezalandırıldıkları ve homoseksüelliğin yayıldığı görüşünü savundu. Psikiyatri Anabilim Dalı öğretim Üyesi Doç. Dr. Vedat Fuat Belli, ceza ve tutukevlerinde yatanlardan evli olanlannm eşleriyle görüştürülerek cinsel ihtiyaçlarını karşılamalarının serbest bırakılmasını istedi. Türkkaya Ataöv, Nemrut Gölü'nde hızlı erozytm ANKARA (AA) Türkiye 12. Jeomorfoloji Bilimsel ve Teknik Kurultayı 'na katılan araştırmacılar, doğal anıtların hızlı bir biçimde yok olduğuna dikkat çektiler. MTA Jeomorfologlarından mağara bilimci Dr. Nuri Güldallı ile jeolog Dr. Cemal Göncüoğlu Nemrut volkan krateri gölünün, yöredeki birkaç büyük sürü sahibinin bilinçsiz davranışı yüzünden, bitki örtüsünü hızla kaybettiğini ve erozyona açık hale geldiğini kaydettiler. ' ABD'de yapay L döilenme yontemıyie dünyaya gelen tüp bebekler için toplu olarak bir doğum gunü partisi duzenlendi. ABD'nın çeşıöı yerlerinde dünyaya gelen toplam 168 tüp bebek, aıleleriyle birlikte New York'takı bir restaırantta bir araya geldıler. İyi ki doğdun tüp bebek ABD'nın tüp bebek uygulaması konusunda en büyük kuruluşlarından bırı olan "IVF Australıa Programs" tarafmdan düzenlenen galada. herkesın çok murJu olduğu gözlendi Tüp bebeklerı ıçın doğum günü partışı olmanın dışında. dunya çapında tüp bebek uygulaması çalışmalarının da 10 yıldönümünü kutlama amacıyla yapılan galada bir de hatıra fotoğrafı çektırıldi (Fotoğraf AP) Çöp ihracı yeni sömürgecîlîk SEMRA SOMERSAN Federal Almanya'dan Türkiye'ye ihraç edilen çöplerle ilgili incelemeler yapmak uzere Türkiye'ye gelen Yeşil Milletvekili Andreas Bernstorff, "Çöp ihracı Batı sömürgeciliginin en son aşamasıdır" dedi. Ucuz ham madde, ucuz işgucu ve eşitliksiz ticaret hadlerinin sömürgeciliğin ilk uç aşamasını oluşturduğunu belirten Bernstorff, "Çöp ihracı da sömürgeciliğin dördüncü ve en son aşamasını temsil ediyor" seklinde konuştu. Bernstorff, Yeşillar Partisi olarak, dımyanın hangi ülkesine olursa olsun Alman çöplerinin yurtdışına ihraç edilmesine kesinlikle karşı olduklannı belirtti ve "İnsan haklan evrensddir, ama çöp, üretildiği sınıriar içinde kalmalıdır" ilkesini savundu. Çöp ihraç eden Alman firmalarmın Üçüncü Dünya ülkelerini "hetalar dizisi" ve "iyi birer çöplük namzed'" olarak gordüklerini vurgulayan Bernstorff, "Bu ahlaksızlıktır ve sömürgeciliğin ta kendisidir. Yeşiller, Alman firmalannı başka ülkelerde hela aramaktan vazgeçirmek istiyoriar" dedi Yeşil milletvekili ayrıca, Yeşiller'ın zehirli gaz çıkarmayan sanayinin gelişmesı için savaştıklarını belırtti %e "Eger Alman firmalannın çöp ihraç etmelerine goz yumarsak. fabrikalar zehirli artık ve alık üretmekten hiç vazgeçmeyecekler. Oysa bizim esas istedigimiz uretim sureçlerinin tamamen degişmesi ve zehirli çöp üretimiain engellenmesidir" seklinde konuştu. Federal Almanya'dan çöp ihracım engellemek konusunda yaptığı çalışmalarda aslında Türkiye değil, Almanya için çaîıştıklannı anlatan Bernstorff, zehirli atık ve artık yaratmayan bir üretim sureci için ilk koşulun, uretime zehirli madde sokmamak olduğunu belirtti ve üretim süreçlerini bu yolda değiştirmenin pek de pahalı olmadığını söyledi. Bernstorff ayrıca bugün Fedefal Almanya'da birkaç fabrikada böylesi temiz bir uretim surecinin uygulanmaya konmuş olduğunu da sözlerine ekledi. Andreas Bernsıorff, Federa! Almanların şimdi yine kendilerine yeni ve ucuz çöplukler aradığına değinerek, "Turkiye'den sonra Alman firmalar şimdi de Fas, Suriye. Gana gibi ulkelere göz diktiler" bilgisinı verdi. Zehirli çöp uretimini engellemek \e denetlemek konusunda en başanlı ülkelerin Kanada ve Isviçre oiduğunu anlatan Bernstorff, Ingiltere, Fransa ve Belçıka gibi ülkelerin ise bu konuda son derece sorumsuz davrandıklannı söyledi. Alman çöplerinin dedektifı YeşilMilletvekiliAndreasBernstorffTürkiye'ye geldi Ozon telılikesi sanılandan 3 kat fazla Dış Haberler Servisi ABD uzay araştırmaları kuruluşu NASA tarafından geçen hafta yayımlanan bir rapor, ozon tabakasmdaki incelmenin beklenenin de ötesinde olduğunu gösteriyor. Newsweek Dergisi'nde yayımlanan habere göre, insan yapısı kimyasal maddelerin, dünyayı güneşin zararlı ültraviyole ışmlanndan koruyan ozon tabakasında incelmeye yol açabileceği konusundakı ilk uyanlardan 15 yıl sonra, uluslararası birekip tarafmdan hazırlanan rapor, endişelerin ne kadar yerinde olduğunu gösteriyor. Acıklanan verilerde Amerika, Kanada, Batı Avrupa, Rusya, Çin ve Japonya üzerindeki ozon tabakasında 1969 yılından bu yana yuzde 3'lük bir incelme olduğu goruluyor. Kış aylarında Alaska ve Iskandinav ülkeleri üzerinde bu kayıp yüzde 6'nin uzerine çıkıyor. Bulgulann beklenenden uç kat daha kötü olduğu belirtiliyor. Uzmanlar, ozon tabakasmdaki yüzde l'lik bir incelme ile sadece Amerika'da yılda 5000 kişinin deri kanserine bağlı olarak öleceği göruşünde birleşiyorlar. Öte yandan bu incelmenin, katarakt vakalarının arlması, bağışıklık sistemlerinde bozulmalar, tahıl ürunünün azalması ve denizlerden elde edilen besin zincirinın darbe yemesı gibi felaketlere de yol açacağı tahrnin ediliyor. Bilindiği gibi, uluslararası bir anlaşmayla, 1999 yılından sonra 'florklorkarbon' gazlannın tüketımınin yüzde 50 oranında azaltılması kararlaştırılmış bulunuyor. Çevreciler ise geçen sonbaharda Meksika tarafmdan imzalanan ve çoğu sanayi Ulkesi olan 29 ulkenin de imzalaması beklenen Monlreal prolokolunun uygulama başlanmasından sonra bile bu gazların atmosferin üst tabakalarında birikmesinin önune geçilemiyeceğini ve daha sıkı önlemler alınması gerekliğini savunuyorlar. Amerika Birleşik Devletleri, Kanada ve Iskandinav ulkelerinde, "klorflorkarbonların spreyferde kullanılması yasaklanmış bulunu\or. Fakat bu madde, buzdolabı ve klıma gibi soğutucularda ve yuzlerce değişik tuketici maddesinde kullanılıyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear