Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
15 MART 1988 HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/ İstanbul'da geyîk çiftliği (Baştarafi J. Sayfada) yer alan kapanda yetnleniyorlar. Oldukça ürkek olan bu hayvanlar, bakıcılannı uzaktan tanırken, kokuya karşı çok hassas olmalan nedeniyle yabancı insanlan hemen ayın edebiliyorlar. Bakıalan, giysisini değiştirdiği zaman, geyiklerin kendisini tanımadıklanm anlauyor. Doğal olarak sahanın içinde bulunan bitkUerle beslenen geyiklerin en önemli gıdasmı ise bakıalan tarafından verilen sığır besi yemi, lahana artıklan ve meyve arüklan oluştumyor. Belgrad ormanlannda beslenen geyikler daha sonra ihtiyaca göre, Türkiye'nin çeşitli bölgelerine naklediliyor. Av Üretme tstasyonu yetkilileri, Latince adı "cervus dafus" olan "ulu geyik"lerden geçen yıl dokuz yavnı aldıklannı belirterek şu bilgileri verdiler: "Geyiklerin çiftleşme mevsimi sonbahar. Yavnılar. haziran temmuz ayiannda dünyaya geüvor. Dişi geyik Mr defada iki uç yavnı dogurabiliyor. Erkek geyiklerin en önemli ozelligi boynuzlan. Şu gıinler boynuz atma zamanı. tki yaşına girince cıkmaya başlayan boynuzlar her yıl bu zamanlarda degişiyor. Eski boynuzlar dujüyor ve yerine yenüeri çıkıyor. Geyiklerin yaşı da boynuzlanndaki caUUardan anlaşılıyor." Avlanma korkusundan uzak yaşayan ulu geyikler Av Üretme lstasyonu'nda çalışanların yanı sıra, Belgrad ormanlanna gidenlerin de sevgisini kazanmış durumda. "Bdgrad ormanıniD ziyaretçisini yadırgamıyor" diye konuşan bir istasyon yetkilısi, yakın bir gelecekte av teşhir ünitesi kuracaklannı, bu ünite sayesinde halkın geyikleri daha yakından görme olanağına kavuiacağını anlattı. Geyiklerin, orman yaşamının bir parçası olduğunu vurgulayan yetkili, "Nasü insanaz bir şebir düşünemiyorsak, geyfksiz de onnan olmaz" diyerek geyiklerin ureyip çoğalması için uğraştıklannı belirtti. Bir çok sanat eserine konu olan bu hayvanlann ömril ise 10 yü. Edindiğimiz bilgilere göre, geyik bir yaşına kadar yavnı geyik, iki yaşına kadar tosun geyik diye anılıyor. Üç yaşındaki geyiğe iki çatallı, dört yaşındakine üç çatallı, beş yaşındakine dört çatallı denirken, 7 yaşındaki geyik 10 boynuzlu diye tanımlanıyor. Sekiz yaşına gelen geyik koca geyik adını alırken dokuz yaşındaki geyiğe ise artık yaşlı geyik deniliyor. Av Üretme tstasyonu'nda çalışanlar, Belgrad ormanlannda yaşayan geyiklerin doğayla büyük bir uyum içerisinde oldugunu belirterek Türkiye koşullanna uygun olan ulu geyik cinsinin gittikleri sahalarda da yabancılık çekmediğini söylediler. 4.5 milyon yurttaş arşivde (Baştarafi 1. Sayfada) tidann görevliler üzerindeki dolaylı eticileri, sorulan yanıtlayan kişilerin tutumlannm etkileri olduğu belirtilerek, elde edilen verilerin nesnellikten uzak olduğu, çelişkili sonuçlara ulaşıldığa, bu sonuçlara göre idarenin karar verdiği ileri sürülüyor. Soruşturma aşamasında nesnellikten uzak bilgiler almacağı ileri sürülürken, bu nitelikler, yönetraeliğin değerlendirme aşamasını içeren "Gövenlik Belgesi Verilmeyecek Hafler" bölümünde daha da belirginleşiyor. örneğin bu bölümün 5. maddesinde yer alan "döşnun bir memlekette doğmuş olmak" kavramındaki düşman memleketten neyin kastedildiği hukukçular tarafından en çok sorulan sorulardan birini oluşturuyor. Hukukçuların ve mağdurlann bir başka eleştiri noktası, aynı bölümün 7/b maddcsindeki "Girii kalnu$ kanunsuz işler yapnıış olmak" ve 7/c maddesindeki "Aşın derecede mali sıkınlılar içinde bulunmak" hükümlerinden kaynaklanıyor. MİT ve lçişleri Bakanlığj'nın ilgili kuruluşlan tarafından yapılan güvenlik soruşturması, giivenük soruşturması yönetmeliği gereğince oluşturulan "değerlendirme komisyonlan" tarafından sonuca bağlanıyor. Yönetmeliğin ilgili 15. maddesi şu hükmü getiriyor: "Yaptanlan güveniik sonışturmaa ve arşiv arastınnası sonucunda elde edilen bilgilere göre şahsın memuriyete abnmasına veya alınmamasına, veya yer degiştirerek gizlilik dereceli yerden uzaklaştınlmasına dair hususlan incelemek ve sonucu ilgili bakanın takdirin* sunmak üzere; bakanlıklarda musteşann, diger kamu kunım ve kurnhışlannda en üst amirin. nniversitelerde rektorüo, Ulerde valinin başkanhgında, personel birim amiri, hukuk muşaviri, varsa guvenlik işlerinden sonımlu birim ambinden müteşekkil, DECERLENDtRME KOMİSYONU kunılur." Değerlendirme komisyonlan, önlerine gelen raporlara göre, kişiyi sakıncalı veya sakıncasız, diğer deyişle suçlu veya suçsuz bulup cezalandırma veya çalıştırma karannı verebüiyor. Mahkemeler, yargı organlan devreye girememiş oluyor. Bu durum, yönetmeliklerde "idarenin takdir hakkı" olarak açıklanırken hukukçular "Takdir hakkı keyfi olamaz" itirazında bulunuyorlar. Diyelim ki, polis memurusunuz. Adınız da örneğin T.D. olsun. tzmir Emniyet MüdürlağU kadrosunda görevli olun. Günlerden bir gün, mesela 7 Ocak 1982 günü size bir tebligat gelsin ve meslekten ihraç edildiğinizi öğrenin. "Böyle sey mi olur?" deyin, o ki2gmlıkla gidin Danıştay'a, açın davanıa ve işlemi iptal ettirin. Idare, yani lçişleri Bakanlığı, yargı karanna uyarak sizi görevinize döndürmek zorunda. T.D örnegmi sizden soyutlayahm. Çünkü bu yaşanmış bir olaydır ve bu olayda adı geçen herkes ve her yer gerçektir. T.D., Danıştay karanyia görevine iade ediliyor ama bir değişiklikle. Bingöl'e sürülüyor. Bingöl'e atanmakla da kalmıyor, hiçbir idari ve adli soruşturmayla karşılaşmadığı halde bu kez 9.1.1986 gün ve Personel Daire Başkanlığı 181/55/98 sayüı yazı ile Başbakanlık emri üzerine lçişleri Bakanlığı tarafından Enerji veTabii Kaynaklar Bakanhğı Devlet Su tşleri Van Bölge Müdürlüğü emrine meraur olarak atanıyor. Neden?.. Güveniik soruşturması raporundan. Raporda, "Göreve çıkılmaması için propaganda yapmak, amir ve iistlerinin icraanna karşı çıkmak"la suçlanıyor. Danıştay'ın göreve iade karan, asli görevi olan Iznür Emniyet Müdürlüğü'ndeki polis memurluğu kadrosunu kastediyor. Idarenin Bingöl'e atama yapması, daha sonra da bir başka bakanhğm emrine düz memur olarak atarnası, hukuk dilinde mahkeme karanna karşı direnmek olarak yorumlanıyor. T.D.'nin avukatı Meün Şekercioglu, idarenin tutumuna itiraz ediyor, tepki gösteriyor: "Damştay karanna karşı idarenin diremne amaanı hatıriaUn bu işlemin yasanın amacına da aykın duşmekte oldugunu bdirtmeden geçemejecegu. Mahkeme kararlan müvekkilimizin hiçbir suçu olmadıgınj göstenniştir. Mahkemeler devleün üçüncü ve önemli bir ayagı değil raidir?" Yüzlerce, binlerce kişinin başına geldi polis memuru T.D.'nin başına gelenler. Sonuç ne mi oldu? En azından T.D. olayında, devletin üçüncü ve önemli bir ayağı olan mahkemelerdeki dirayetli yargıçlar, "Tiirkiye'de jargrç var" dedirttiler. T.D. polislik mesleğine geri döndü. kaydıyla ve kanunun gösterdiği şekil ve sartlara uygun olarak, ancak idare aleyhine açüabilir) hükmünii getinniştir. Diger taraftan (Yasama ve yürüüne organlan ile idare, mahkeme kararlanna uymak zonındadır; bu organlar ve idare mahkeme kararlannı hiçbir surette değiştiremez ve bunlann yerine getirilmesini geciktiremez) hükmü de tiim kamu görevlilerioe verilmiş bir anayasa emridir." Yargıtay'ın bu yorumunu T.D. için düşünürsek durumu biraz daha anlaşıhr hale getirebüiriz: Yargıtay diyor ki: Anayasamıza göre, lçişleri Bakanlığı, Danıştay'ın iptali sonunda, T.D. adlı polis memunınu tzmir Emniyet Müdürlüğü kadrosuna ahnak zonındadır. Yargı karan, lçişleri Bakanlığı takdiriyle değiştirilemez. Yani T.D. Bingöl'e sürülemez, sonra da Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı emrine atanamaz. Atanırsa, bunda kasıt bulunuyor demektir ve atamayı yapan yetkili aleyhine tazminat davası hakkı doğar. Çünkü, kasıt olduğu anda bu bir idari işlem kusuru değil, anayasa emrini uygulamama olarak ortaya çıkar. Avukat Emin Deger, güveniik soruşturması ile 12 Eylül dönemi koşullarımn ilgjsini 12 Mart dönemi ve dahası Truman doktrininin kabulüne kadar inen bir ilişkiyle bağdaştınyor. Türkiye'de yuntaşlarla ilgili bu tür kuşkulann NATO'ya girişimizle başladığını belirten Değer, NATO Ue üişkili görevlede NATO standardına göre güvenli sayılacak kişilerin çalıştınlmasının uygun görüldüğünü söylüyor. Uygulamanın 1960'tan sonra yaygınlaştığını belirten Değer, "Türkiye'de kamuoyunnn devleti eleştiren tutumu arttıkça, güvenli yurttaşlarguvensiz yurttaşlar aynmına gidilmişıir" diye konuşuyordu. Hukukçu Halit Çelenk'e göre 12 Eylül yönetimi zamanında güveniik sonışturması ve fişleme özellikle uygulanıyordu ve uygulamayla yönetimin devlet anlayışı arasında yakın bir paralellik vardı. Avukat Yahya Zabonogln, güveniik soruşturmasının bir yönergeye oturtulmasının Genelkurmay Başkanlığı'nın sıkıyönetim komutanlarana verdikleri talimatlar sayesinde sağlandığını ileri surüyor. Metin Şekercioğlu ise güveniik sonışturmasına 12 Eylül'ün etkisini, "12 Eytul'den sonra genel havaya bir yerde devlet, bir yerde hukuk anlayışı hâkim oldu. Siyasi jetkililer, hatta idare mahkemeleri ve Damştay bile bu havanın etkisinde kaldı" sözleriyle anlatıyordu. 14 yaşa soruşturma tstanbul Haber Servisi Herkes çok küçük yaştan itibaren "bvyüyttnce ne oUcagı"m düşünür. Anababası veya yakın çevresi tarafından bu yönde koşullandınlır. Mikail Edebali'nin de rüyalanna asker üniformalan girdi. Yaşı 14'e ulaştığjnda, elinde Ereğli Atatürk Ortaokulu'nu bitirdiğini karutlayan diplomasıyla birlikte babasının yanında, "Deniz Astsnbay Hazırlama Okulu"na girebilmek için sınav yerine gitti. Sınavda başan gösterdi. Subayhk mesleğine adımını aüyordu. Hazırlama okulunun 1F sımfına 16 Eylül 1986 tarihinde kaydını yaptırarak 9146 okul numarasını aldı. Mikail Edebali'nin bu okuldaki öğrenimi 17 Nisan 1987 tarihine kadar sürdü. Bu tarihte yapılan bir işlemle, "Askeri okula giriş koşullannı taşımadığından..." gerekçesiyle bu okulla ilişkisi kesildi ve tasdiknamesi verildi. 15 yaşındaki Mikail bu işten hiçbir şey anlamadı. Madem askeri okula giriş koşullannı taşımıyordu, neden kaydını yapmışlardı ve neden yedi ay okula devam etmesine bir şey dememişlerdi. Öğrenim yaptığı yedi ay süresince derslerinde ve disiplinde de başansızlığı ve bozukluğu yoktu. öyleyse neden onu okutmuyorlardı, neden asker olmasına izin vermiyorlardı? 15 yaşındaki Mikail'in aklı bu işlere enniyordu. Babası Ali Diizgün Edebali de bu işlemden bir şey anlayamadığı için idare hukukunu iyi bilen birini aramaya başladı. Avukat Hasan Girit'i buldu. Avukat Girit, Ali Düzgün Edebali ve Mikail Edebali'yi karşısına alarak askeri okullara girişte güvenh'k soruşturması yapıldıgını, 14 yaşında bir cocuğun sakıncahbk veya sakıncasızlık konumunda bulunma olanağj ounadığına göre bunun anne baba veya yakınlanndan kaynaklanan bir sorun yüzünden ortaya çıkrruş olabileceğini anlattı. Sonunda tstanbul Nöbetçi İdare Mahkemesi kanalıyla Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'ne dava açıldı. Mikail Edebali'njn Dem*. Astsubay Hazırlama Okulu'ndan güveniik soruşturması gerekçesiyle çıkanlması hangi yazılı kurala dayanıyordu? Bu yazılı kural Mikail Edebali dunımunda olan kaç çocuğa uygulanmıştı? Bu kurallar tartışılamaz mıydı? Bu sorulann bir bölümünün yanıtı, 335 sayılı tstihbarata Karşı Koyma, Güveniik ve tşbirliği Yönergesi'nin ilgili maddelerinde yatıyor. Bu tür işlemlere dayanak olarak gösterilen ikinci bir yazılı hukuk kuralı olarak, SUahlı Kuvvetler Astsubay Sınıf Okullan Yönetmeliği karşımıza çıkıyor. Asker kişilerin güveniik soruşturmasma dayanak olan bu metinleri şöyle acabiliyoruz: "926 sayılı kanun ile bu kanunnn ek ve degis,ikliklerine göre çıkanlan 9.8.1972 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak ynriirlüge giren Silahb Kuvvetler Astsubay Hazırlama Okullan Yöoetmeligi'nin 9. maddesinde sosyal dunım ve karakterle ügüi giriş koşuilan sayüıyor ve bu koşullardan birisi olarak kendisinin, anababa, kardeşleri ve velisinin kanun dışı eylemlere, siyasal ve sosyal akunlara katümaımş olmalan koşulu getirfliyor." Aym yönetmeliğin 15. maddesinde, "Gizli sonışturma sonucu ve oknl dunım belgesi alınmadan öğrencinin okula kabolü kesin degildir" denilerek, gizli soruşturma sonuçlanıncaya kadar okula kesin kayıt yapılmayacağı açıklanıyor. Yönetmeliğin 43. maddesinde de giriş koşullannda belirtilen konularla ilgili olarak yapılacak gizli soruşturma sonucu olumsuz çıkanlanr. okulla ilişiğinin kesüeceği hükme bağlanıyor. Okulla ilişiği kesilecek kişiler için, 335 sayılı Istihbarata Karşı Koyma, Güveniik ve Işbirliği Yönergesi'nin 64c/4 maddesi gereğince değerlendirme komisyonunda durum değerlendümesi yapdarak ilişik kesme karan veriliyor. 335 sayılı yönergenin 2b maddesinde kimlere güveniik belgesi verilmeyeceği şu biçimde sıralamyor: "Devletin idare şeklini değiştirmek için kuvvet kullanmak, propagandasıtu yapmak veya bu eyleme katüanlan destekledijpni veya sempatizam oldugunu be>an ctmek. Yasadışı kurulmuş veya yasal olarak kuruldugu halde yasadışı faaliyet gosterdigi yetkili makamlarca saptanan yerli ve yabancı gnıp, kulup gibi herhangi bir örgüte uye olmak, ilişki kurmak ve bunu sürdurmek veya bu kunıluşlara yardım etmek. Aşın sol, sağ ve böiucu akunlara ilişkin suçlardan hukümlü. zanlı veja bu tur olaylara kanşmış olmak. Annebaba >e\a buyuk ebeveyni, eşi ve çocuklan içinde yılaa faaliyetkr suçundan hukum giymiş veya zanhsı kişiler bulunmak." Aynı yönergenin 6/ d maddesinde de, "...Ogrenci veya usul ve fnruundan birisinde; yönergenin 2b maddesinde açıklanan hususlardan birinin bulunması halinde hakkında güveniik sonışturması yapılan şahsın sakıncalı miıtalaa edUecegi ifade ediliyor." Hasan Girit, müvekkilleri Mikail Edebali ve Ali Düzgün Edebali'ye bunlan anlatıyor, ancak bu durumun yasal dayanaktan yoksun oldugunu söylüyor. 24 yddır yasal dayanak aranıyor tstanbul Haber Servisi Uygulaması zaman zaman Abdulhamit döneminin 'jurnalciligini' anımsatan güveniik soruşturmalarının ilk yasal dayanagı 1964 tarihli bir Bakanlar Kurulu karanna uzanıyor. Çok gizli görevler için çıkartılan bu karan 15 Eylül 1972 tarihli ve zamanın Başbakam Ferit Melen'in imzasını taşıyan 7/5205 sayılı Bakanlar Kunılu karan izliyor ve bu karann yarattığı 40 bin dosyaük devlet memurlannın ideolojik dunımunu içeren güveniik soruşturmaiannın arkası bir daha kesilmiyordu. 5 Mart 1974 tarihinde Ecevit hükümeti 48/1515 sayılı yeni bir kararla Melen'in karannı ortadan kaldınyor ve Tabii Senatör Haydar Tunçkanat'ın yaptığı konuşmayla da kamuoyu ilk kez böyle bir uygulamadan haberdar oluyor. Gerçi Ecevit hükümeti karan ile Melen hükümetinin karannı ortadan kaldırdığını ilan ediyordu, ancak 40 bin MİT dosyası ortadan kaldınlamıyordu. Nitekim 12 Eylül'ün ilk haftasında TEK'in açtığı sınavda ünlü 40 bin isimli liste kullanılıyordu ve bir yüzbaşının elindeki listeden kurtulanlar memur oluyordu. 12 Mart'ın, Melen'in Jiyle yarattığı güveniik soruşturması hukuk u 12 Eylül'e 15.1.1981 tarih ve 383/02300 sayılı genelgeyle taşınıyordu. Ulusunun ımzasını taşıyan genelge işe gi1 recekler için • sorujtnr«ıayı" zorunlu kılıyordu. 15 ocak gendgesiyle başlayan güveniik sonışturması hukukunun ardı artık kesilmiyor ve 8 ay sonra bir önceki genelgenin nasıl uygulanacağı açıklanıyor. Ardından 26 Kasım 1981, 29 Kasım 1981 genelgeleri Ue uygulamanın nasıl olacaği bir kaç kez daha anlatıhyordu. 4 Şubat 1982 tarihli genelge ise daha çok sağlık kuruluşlan üzennde duruyor ve gelen yaralılann bıldırilmesini istiyordu. 15 Nisan 1982 genelgesinin amacı ise giderek artan karışıkuğı onlemekti. 19 genelge ve yönetmelikten oluşan maratonun sondan bir önce olanı ANAP iktidannca 4 Mart 1986'da, sonuncu genelge ise lçişleri Bakanı Yıldırım Akbulut'un imzasıyla mart 1987'de yayımlanıyor ve polisce gözaltına alınıp bırakılanlann fiş Ue dosyalannın iptalini istiyordu. özet olarak 1964 yüında tnönü hükümetinin bir genelgesiyle başlayan güveniik sonışturmalannı yasal dayanağa oturtmak çabası, üzerinden geçen 24 yıl içinde çıkartılan 19 ayrı genelge ve yönetmelikle destekleniyor, ancak bunca caba, soruşturmalara yasal dayanak olmaya yetmiyordu. UĞUR MUMCU (Baştarafi l. Sayfada) GÖZLEM Hay Allah... En iyisi, Başbakan özal'ın son füze saldtrı emrinin kim tarafından verildiğini araştırmak için bir "muhakkik" görevlendirmesi.. "Muhakkik" gider Irak'a, "Devrim Komuta Konsey/"nde bir araştırma yapar, "Saddam Hüseyin suçludur" diye bir ön rapor verir, olur biter. Başbakanımız, enflasyon ile yapılan meydan savaşında, pahalılığı kesin bir yenilgiye uğrattıktan sonra, dünya çapında ün yapmıştı. Savaş mı? Çağırırlar özal'ı, bitirir. Enflasyon mu? Sozü mü olur canım? Görev verirler özal'a, hemen canına okur enflasyonun.. Sonra, "Nobel Ödülü" de alır. Niçin kıskanıyorsunuz? Çatlasanız da patlasanız da özal, Nobel Ödülü alacaktır. Hakkı değil mi adamın? Yalnızca Nobel ödülü mü almalı özal? Daha başka ödüller de almalı.. Ne odülleri almalı örneğin? TürkAmerikan ilişkilerinde "Reagan ödülü".. Niçin? $EİA Anlaşması'n\ "pat" diye imzaladığı için.. Uluslararası ekonomik ilişkilerde "IMF ödülü".. Niçin? IMF'nin her dediğine "evet" dediği için.. TürkArap ilişkilerinde "Faisal ödülu".. Niçin? Kardeşi ve partisinin il başkanlarının Suudi sermayesi ile ortaklıklarını sağladığı için.. Ozelleştirmede "Morgan ödülü"... Niçin? Atatürk'ün eliyle kurujan KİT'leri, '77je Morgan Bank" raporu ile apartopar sattığı için.. Daha başka? 12 Eylül ödülü.. Niçin? 12 Eylül askeri hükümetinde görev aldığı için.. Bankerödülü.. Niçin? Bankerlere, 12 Eylül döneminde akıl almaz ayncalıklar tanıdığı için.. "Hasbi Ağa ödülü".. Niçin "Hasbi Ağa ödülü?" Hasbi Menteşoğlu gibi "hayali ' ihracatçı"\ara mılyarlar kazandırdığı için.. Nakşibendiödülü.. Süleymancılar ödülü.. Cerrahi Tarikatı ödülü.. Humeyni ödülü.. Peki, niçin bunlar? Niçin olacak? Dinsel tarikatlara mali ayncalıklar sağlayıp, tarikatçılara köşe döndürdüğü için.. * • * Yazının bu bölümü Sayın Başbakanımızı çok kızdırır. ANAP'lılar da böyle bir yazıya kızarlar. Eski Marksist ve neoliberal çevreler de küplere binerler böyle yazılara.. Eğri oturup, doğru konuşalım.. özal ve çevresi, propagandada ölçüyü şaşırdılar.. Özal ne derse doğru, haklı; özal ne yaparsa, "başka altematif yok!" ENKA'mn Yönetim Kurulu üyesi işbitirici bir profesöre, süresi geçtiği halde, özal'ı Nobel ödülü'ne aday göstertip bunu televizyonda reklam aracı yapmak mı dersiniz.. Süren savaşı bitirdiğini ilan edip, bunu siyasal amaçla kullanmak mı?.. Propagandaların en kabaları, en ilkelleri artık geçer akçedir. Bu tutumun Özal'a da, ANAP'a da yararı olmaz.. ANAP içinde bu gidişe "dur" diyecek "babayiğit" bulmak güç, ama bir "anayiğit" de yok mu Allahaşkına, Özal'ı ve çevresini uyaracak? Ben bu gidişi Özal'ın pek hayrına görmüyorum.. Gerçekten yok mu ANAP içinde, Özal'ı daldığı bu rüyadan şöyle bir sarsıp uyandıracak, sözüne güvenilir kimse? Boyle bir babayiğit ya da anayiğit varsa, boylesine "demokrasi ödülü" vermek gerekir. Nedir bu milletin "tek adam"a tapma alışkanlığı? Nedir bu dalkavukluk? Evet efendimcilik? Yağcılık?. Yargı karanna uyulmazsa ne olur? Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 13.5.1986 tarih ve E1986/19954064 sayılı karannda, idarenin yargı kararlannı uygulamaması sorununa da çözüm getiriyor. Yargıtay karannda, konuyla ilgili çözüm şöyle açıklanıyor: "Anayasamızın 129/5. maddesi (Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin "yetkilerini kuUamrken' işledikleri kusurlanndan doğan tazminat davalan, kendilerine rücu edilmek Dünya (Baştarafi 14. Sayfada) UGANDA X Asya Obote hukümetine karşı Ulusal Direniş Hareketi'nin iki yıl önceki zaferinden sonra durum biraz yatıştı, ama tam anlarmyla banş sağlanamadı. 1981'den bu yana 102 bin kişi öldü. AFGANİSTAN 1978'deki darbeyle işbaşına gelen Sovyet yanlısı hükümete ve ardından 1979'da ülkeyi işgal eden Sovyet birliklerine karşı mücadele eden Mücahitler, Moskova'yı ve Necibullah yönetimini geriletmsye başlıyorlar. 1979'dan bu yana yaklaşık 15 bin Sovyet askeri ve 85 bin Afgan askeri öldü. 5 milyon Afganlı, Pakistan ve lran'a iltica etti. Cenevre'de süren görüşmelerde, Sovyetler'in birliklerini ne zaman çekeceği belli olacak. BURMA X f OKTAY AKBAL EVET/HAYIR 1948'de lngılızlerın bırakmasından bu yana süren çattşmalarda son iki yılda en az 2 bin kişi öldü. HtVDtSTAN XP (Baştarafi Sporda) Zelri, Alâattin, BOyOk Fîkret bir yanda; Nihat, Leblebi Mehmet, Rebü bir yanda... Doğrusu ya ben çocukluğumda hiç FenerGalatasaray maçı izlemeye gitmedim. Olgun yaşa gelmiştim ük FeoerGalatasaray maçını seyrettiğimde. tçimdeki tafcun tutma coşkusu yok olmuştu. Artık 'iyi oyun'du aradığım, özlediğim... Ama Fenerlilik, Fener'in başansıtu istemek, hele Galalasaray'la yapügı maçlarda üstflnluk sagladığında sevinç duymak, bütün bunlar çocukluk çağında kalmıştı. Yaşayan kişi için eski gOnler elden uçup gitmiş renkli balonlar gibidir. tnsan 'Ben bütttn o anlan yaşadim mı? O duygulan, coşkulan gerçekten duyan kişi ben miyim?' diye kuşkulara düşer... Şehzadebaşı Camisi'nin avlusundaki maçlar gözümün Onttnde bfltUn canlılıgıyla. Çocukluk anılannın en süinmezleri an»ında Fenerbahçeli olmanın yarattığı mutluluk duygusu var... Ya şimdi diyeceksiniz? Ya şimdi?.. Ne demiş Lefter: 'Eskidendünyaya gelen on çocuktan dokuzu Fenerbahçeli olurdu!" Şimdi kendi takımını yuhalayan, taşa tutan, bıraksalar Fenerh' oyunculan, bu arada yöneticüeri dövmeye hazır binlerce Fener yandaşı var! Fenerbahçe, beninı çocukluğumun takımı mı diye kuşkuya düşüyonım zaman zaman... Evet, kim ne derse desin, profesyoneflik futbolu öldürdü. Hde takım tutma zevkini büsbütün ortadan kaldırdı. Ne diye bir takımı tutacaksımz ki! Bugün Fenerli, yann Beşiktaşh, öbür gün Trabzonlu ya da Galatasarayb! Takım tutanlara şaşıyorum, bu iyi insanlan çeken yalnızca renkler, sanlar, kırmızılar, lacivertler, yeşiller, morlar, siyahlar... Ama onlan giyenler para uğruna ikide bir renkten renge geçerlermiş! O zaman ne diye tutmalı takımlan!.. Vaktiyle Nihat'ın Galatasaray'dan; Zeki'nin, Fikret'in Fenerbahçe'den, Hakkı'mn BeSiktaş'tan kopabüecegi düşünülemezdi. Dttrustlüktü, 'erkek'likti formasını bir kez giydiği takımın sonuna dek yandaşı olmak... Şimdi, tam tersi! Fenerbahçe bu yıl lig sonlanna dek düştü. Oyuncular kadro dışına itildi. Yöneticüer birbirine girdi... Suç kimde? Bütün bu yenilgilerin, bozgunlann suçlulan kim? önce amatör ruhunun ortadan kalkması, paranın işin içine girmesi, bir de başka alanlarda servet yapmış birtakım adamlann takımlann başkanı, yöneticisi olmalan... Ben yine de Fenerbahçeliyim. lkinci lige de düşsek hep öyle kalacagım. Ama Fenerbahçe'yi bu duruma düşürenleri de milyonlarca SanLacivertli gjbi ben de bağışlamıyorunı. Fenerbahçe yıgınİann malıdır. Üç beş parababasının oyuncajı olmamalıdır. Umutsuz değilim yine de. Fenerbahçelılik ölmez, öldurülemez, sarılaaven formayı para karşılığı giyenler; bu takımın üst yonetimine ün yapmak, şu ya da bu yoldan çıkar saglamak için gireiüer günü gelir bir yana itilir; benim takımım, sanlacivert renklere, kendi onurlu gecmişine yakışan bir niteliğe kavuşur. Er geç... 850 milyon nüfuslu ülkede aynlıkçı hareketler sürekli kan döküyor. En büyük eyaletlerden Pencap'ta bağımsızlık isteyen Sihler, şiddet eylemle•rinde 1984'ten bu yana 5 bin kişiyi öldürdüler. ENDONEZYA F'fr Bu ülkenin 1975'te işgal ettiği, eski Portekiz sömürgesi Batı Timor adalarında rahatsızlık dinmiyor. KAMPUÇYA Çeşitli gerilla gruplan, işbirliği içinde Vietnam destekli hükumeıe karşı savaşıyorlar. Bugüne kadar 24 bin kişi öldü. LAOS VE VİETNAM <^r Avrupa cla, her yere kolayca ulaşabilecekleri bir merkez arayan işadamları için. Swissair ile, Avrupa'nın merkezindeki İsviçre'den 50 Avrupa kentine, hızlı ve rahat bir yolculukla ulaşmak çok kolaydır. Rahatlık, kusursuz çalışan havalimanlanmıza ayak bastığınız an başlar. Bir İsviçre havalimanının yalnızca Birinci Mevki ve İş Mevkii bekleme salonlannda değil her yerinde vakit geçirmek çok keyifli ve uçak değiştirmek çok kolaydır. İşte bu nedenle, sık sık uçan yolcular Zürih ve Cenevre'yi her zaman en iyi havalimanı seçerler. Aynca, olağanüstü bir ulaşım aracı da, bu dağılım merkezinde daima hazırdır: Svvissair. Bütün uçaklannda üç mevkiden birini seçme olanağını sunan, Avrupa'nın tek havayolu. Swissair ile İsviçre'ye, İstanbufdan Airbus ile her gün, Ankara'dan DC9 ile haftada 3 gün uçabilirsiniz. Laos ve Tayland arasındaki sınır savaşlannda geçen yıl boyunca yaklaşık 1000 kişi öldü. Çin Halk Cumhuriyeti ile Vietnam arasındaki çarpışmalarda ise 1979'dan bu yana 30 bin kişi yaşamını yitirdi. FÜİPİNLER 1%9'da hükümete karşı başkaldıran Yeni Halk Ordusu adlı komünist grup mücadelesini surdürüyor. 1970'lerden başlayarak da Moro Ulusul Kurtuluş Cephesi. güneyde bazı kentlerin bağımsızlığın: talep ediyor. Müsluman Moro hareketi, lslam Konferansı Örgütu'nden de destek görüyor. Savaşlarda bugüne kadar 60 bin kişi öldu. SRİ LANKA Ayrılıkçı Tamillerin kuzey ve batıdaki eylemleri geçen ekim ayında Hindistan'ın mudahalesini getirdı. 1984'ten beri 6 bin kişi yaşamını yitirdi.