23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/10 HAVA DURUMU M e t e o r o l o j i Genel Müdürittyü'nden alınanbigiyegore, yurdunkuayverJo} u kesimteri parça* çok bulutkj, Marmara'mn doflusu. Karadeniz, lç Anadolu'nun kuzey ve doflusu, Doflu Atateniz ile DoCu ve Guneydoftj Anadoh bölgeteri yafjış» geçecek. Yağışlar Doüu Akdervz. Guneydogu Anadoh ıle Doğu Karadeniz loyılannda yajmur, tijjer yerterde kar şekiinde olacak. HA/A SCAKLIÛl: Azaımaya devam edecek. RÛZGAR: Ku2ey va Batı yerterden orta kıımette yurdun batı kesimtennde Kuvvetice esecek Oenizlerde, yıüız ve gunbatısından 48. Guney Ege ve Atöenizde zaman zaman 7 lajvvetinde, saatte 1628. zaman zaman 33 deniz mili hızta esecek Deniz mutedil, yer yer kaba dalgalı olacak. Adana Adapazar Mfy3nwı Afyon AJn Ankara Anükya Antalya Artvui ^yjrrı Baktear B*»k Bingöl dakja yüksektigı 1,53, Guney Eje ve AkdenirUe yer yer 4 m do Brtds Bolu layındaolacak. VarGMu'ndeHara Çokbuluflu, yaflmurkjvekarta Bursa karışık yağmurlu (jeçecek. Rüzgar kuzey ve batı yönlerrJen orta ÇanMale kuvvette esecek. Gol çalkantMı olup görüs uzaklıflı 13 km. dcHa Corum yında bulunacak. Denizli Y Y Y B K K Y B Y 6 B Y K K K K B K B HABERLERİN DEVAMI TÜRKİYE'DE BUGÜN 13° 5°rjy8rt»iur Y 4°3°Edime B 8° 3° Erancan K 0°6° Emjoım K 0°5°Eskl5erıir Y 'V 4° Gazarttp K W 6°Gnsun Y 12° r&jmuşhaneK 4° 0°Hakkiri K 6°3° bparta B 2° 6 teantn/l K B 4° 0"bnr 1° 5° Kars K 2° 5° Kastamomı K K •1° 7° Kayseıf 2° 4 ° Kırtdarei B 4°5° Konya K 3°4° Kutatva B Y 4°3°Maötya 6° 2°Mamsa 2° 3° K.Marsş 1° 5° Mersin O>5° Mujla 0° 5° Muş 8° 3°Niö<Je 7° 3°0rdu 1° 3° «2e 0°4° Samsun 3°e°Siirl 3»2°Simp 8» 2°Snas B 7° 4° Y 7° 3° Y 14° 6° 8 6°3° K •r> s° K 2°4° Y 6° 3° Y 6° 3° Y 4° 0° Y 8° 3° Y 3° 0° K 2° 4° B 2°4° Y 6° 3° f/'fl 0 l ^ z o n 1° S° \nceli K 1? 5° 1°«° Uşak B 2°6° K 2° 2° f 7 » Vin 0 f 7 Ytegat K 0°5° 4° 0°ZonguUak Y 3°1° 23 ŞUBAT 1988 DÛNYA'DA BUGÜN AmsKflbm Amror Atina Bafrbt Barcdona B Basel Betgrat Bgrfn BrOset Bukpeşle B 7° Y 14° B 10° B 11° B 13° Leningrad Umdra Madrkt Miano Momreal Moskova Münih New Yor» Osio Paris Prag Hyad Roma Sofya K 3° B 8° B 10° B 11° K 8° K 8° B 4° K 3° K 4° B 9° K 1° B 22° B 14° B 14° MUSTAFA EKMEKÇt ANKARA NOTLARI 8om Cmne Ceayir CMde Dutayt Frankfıırt Gime fc apk B DukıOu « an. S s.s> V Kalnre Kapenhıg KBtn Leteşı Y 17° B 6° Y 14° B 2° B 3° B 6° K 2° B 6° B 14° B 23° B 24° Şam Y 15° B 3° Y 5° B 16° lıncs 8 12° K 2° Varşova K 2° B 16° 8 11° K 2° Vıyana 8° B 4° VttBtangionB 4° Zünh B 7° Kanarya... Diyarbakır Cezaevi'nde sorunların çözülmesı çok iyi oldu. Dartsı, öbür cezaevlerinde yatanların başına? Gecen hafta sonunda, SHP'li on beş, iki de ANAP'lı milletvekili Başbakan Turgut Bey'le konuştular. Diyarbakır sorununu anlattılar. Orada sanıklar, tutuklular yakınlarıyla ana ditlerinde konuşamıyorlardı. Turgut Bey, Eşref Erdenf'm de buiunduğu milletvekili grubuna şöyle dedi: Beni yengem büyüttü, kendisi Kurttü, Turkçe bilmiyordu! Bu sorunu çözeceğim! SÖzcüleri Eşref Erdem ile birlikie SHP'liler şunlardı: Rıza Yılmaz, Ahmet Türk, M. M Eren, Ömer Çiftçi, İbrahim Aksoy, Vedat Altun, I. Hakkı Önal, veli Yıldınm, Kamer Genç, Mehmet Kahraman, Halis Sumer, Mustafa Kul, Cumhur Keskin. ; SHP'liler Başbakanla görüşmeye girdiklen'nde, içertde oturan ANAP lı Abdülkadir Aksu ile Nurattin Dilek de toplantıya katıldılar, SHP'lileri desteklediler. O gece, ErdaJ Bey, Turgut Bey'i aradı, konuştu. Erdal Bey'e sordum: Başbakan Turgut Bey'le ne görüştünuz? Telefonla konuştuk, durumu anlattım; o da bildiğini söyledi; baştan itibaren yaklaşımı çözmek doğrultusundaydı. "Ben de istiyorum, böyle şeyler otmasın, çözülmeyecek bir şey de yok! Konuşacağm BgHlene ve gerekeniyapacakiardır" dedi. Durum buydu başından itibaren... Yani, ana dülehni orada konuşabdmeiiler, anası gelmiş tutuklunun, dil bümiyor ne yapsın yani? Zaten, dedi Başbakan, tercümanla konuşuyoriardı; demişler. "daha çok kımseyte konuşalım" demişler, "çözülmeyoc&k bir şey yok" dedi. Başbakan. Sizin mitietvekillerinizin girişimleri de bana ilginç geldi. Onlar da rahatsız oluyorlar, bana basvurdular, "Başbakanla g6ruşmek istiyoruz" dediler, ben de "görüşün" dedim. Zaten göruşürken, ANAP'tan iki milletvekili katılmış aralarına, böylece partilerarası bir çözüm de aramıslar... Cezaevleriyle, Özelİikie şimdi, tek tip giysi konusunda daha çok durmak gerekiyor... "B" cezaevinden "/" cezaevine naklediten bir okur, bakın ne diyor: "Sevgiii dost Ekmekçi'ye, fbni bir cezaevinden yine gönülden merhabalar. Size 'B' cezaevinden yazdığımdan bu yana neredeyse iki ay geçti. O zamandan bu yana yaşam koşullanmızı etkileyen önemli gelişmeler oldu. En son 'B'den yazdığımda, oradaki olumsuzlukları, düşünceierimizi, tavnmızı yazmıştım. 'B'de yaptığımız süresiz perhizin 10. günü, arahk sonunda, olumsuzluklar ortadan kalktığı için perhizi sona erdirmiştik. önceden VBrilmiş yasaklar drşında, eskı yaşam oianaklamı yeruden edmoWc. Mektup ve ziyaret yasağım 8 ocakta sona erdi. Birikmiş mektuplar o tarihte verildi. Uzun bir aradan sonnı, dosttara yeniden yazmaya başlaıruştım. 11 ocakta annem ziyaretime geldi. Onunla da uzun süreli gÖruşememenm özlemini gidenviştim. 'B'deki son perhizimizden sonra, başka bir cezaevine sevk edUeceğimizi de tahmm odıyorduk. Tahminimiz doğru çıktı. 18 ocakta 'Hazırlanın, sevk oluyorsunuz' dediler. Götürebileceğimiz eşyalanmızı toparladık. Doktor denetiminden sonra dokuz kişinln zor siğdığı ve her tarafı kapalı bir cezaevi arabasına bindik. Eayalanmız bir kamyona yüklendi. T cezaevine gideceğimizi öğrendık. V, 'B'den yaklaşık bir saat uzaklıkta. Bitişikteki eve taşınan kiracılar gibi, fazla uzağa gltmedik, 'B'den aynldıktan sonra, öğle saatlerinde T cezaevine geldffc. Tek tek ıçeri alındtk. Sivil giysilerimiz alındı, saçlanmız kesildi. Şortlarla kaldığımızda arandık! Tek tip giysi giymemiz istendi. Yıllardır giymediğimizi, bu nedenle bizim ve ailelerimizin çeşıtlı sıkıntılar çektigımizi, bu uygulamanın onurumuza, kişiHğimize yonelik bir saldın, aşağılama olduğunu anlattım. Bir hücreye kondum. Kaldığım hucnide giysilerim de olmadığından çok üşüdüm. Istemem üzerine gece geç saatlerde iki battaniye, aynı durumda bir yatak verdiler. Soğuk nedeniyle 'baby sands'ter gibi iki gun onlara sanndım. Fazla ayrınttya girmeden devam edeyim; geldiğimizin üçüncü günü kendi battaniyeterim, çarşat, iç çamaşıharı, gömlekierim verildi. Pantolon, ceket, palto, atkı, boğazlı, fsrmuariı kazaklar verilmedi! 'VVolkrnanVm vardı, verilmedi. Utak kuşlanm vardı. (Annem son ziyarete geldiğinde bir kanarya getirmişti) Bu kuşlar haberim olmadan, geldiğimiz arabayla geri gönderilmiş. Oysa orada bizden tanıdık kımse kalmadı Dokuz kişiydik ve tümümüz buraya sevk olunduk. Kitap, dergi, defter ve adres defterlerimiz denetim gerekçesiyle verilmedi. Verilen eşyalaria biriikte zarf, kâğıt verikf. Aiteme ve admsini anımsayabildiğim dostlara yazdım. Aynı gece Cumhuriyet Savcısı, emniyetten bazı yetkililer geldiler, tanıştım. Kaldığım yerin soğuk ve sağlık koşultanna elverişli olmadığını söyledim. Gelişimizin dördüncu günü akşama doğru bir koöuşa verildim. Benden önce aynı koğuşa dört arkadaş da ha.verilmiş. Obur arkadaşlm, eezaevine girdikten sonm bir datra gur ' memiştim. Bizim verüdiğımiz koğuş normal olarak 22 kişinm kalabüeceği büyüklukte, daha doğrusu bu kadar ir.sanın kalabileceği ranzası var. Ama bizden başka kimse yok koğuşta. Bakımsız kalmış ve oldukça yıpranmış bir koğuş. Tek tip giysi giymediğimiz için ziyaret yapamayacağmrız, maltaya, idareye çıkamayacağımız söylendi. Ve öyle oluyor. Doktor muayenesi de bu yasakların içinde. Koğuşta eşofmanlanmızla kalıyonız. Günümüzde artık birçok cezaevinde şöyle ya da böyle çözüme kavuşmuş, sorun olmaktan çıkmış giysi konusu yine karşımcza sorun olarak çıktı. Bu ne zamana kadar sürecek, bilemıyorum. Koğuşa eski, siyah beyaz bir 7V verildi. B'de renkli izliyorduk; renkliden sonra, bunu izlemek çok çağdışı oluyor. Kendi paramızla bir tioresan aidınp koğuşa taktırdık. Kitap, dergi ve defterlerimizin bir bölumü verildi. Hâlâ verilmeyen kitap. dergi. defterier var. Adres defterleri de hâlâ verilmedi! 12 Eylül kalıntıst yasaklar, kurallar burada hâlâ yürüriükte. Arko krem, mum, jilet vb. şeyler örneğin. Gazete öğleden sonra saat 34 dolayında geliyor. Ara sıra, gazeteyi kocaman bir pencere açrfm/ş durumda okuyoruz örneğin, 7 şubat tarihli Cumhuriyefi böyle sansüriü okuduk! Bu koşullarda ne kadar iyi olunursa o kadar iyiyiz. Güzel yarınlara olan inancımız, sevdamız her zamanki coşkusu ile suruyor. 'Beton üstünde/Büyümeye bıraktık/Umutlanmızı/Görmese de güneşi/Büyüyecek'." * • * DÜZELTME: 21 şubat pazar günkü Ankara Notları'nda, Yenişehirii Avni'nin dizelerinden ikincisinde geçen "âsân" sözcüğü "âçân" diye çıkmış. Bilenler anlamışlardır; düzeltirim. M.E. OLAYLARIN Hükümet sanayîciden anlayıs beklentîsinde ARD1NDAK1 GERÇEK (Baştarafı 1. Sayfada) ra ilişkin anayasa maddesinin değiştirilmesine Çankaya'nm karşı olduğunu duyurmuştu. Bir süre sonra Cumhurbaşkam'nın bu görüşte olmadığı ortaya çıktı. Benzeri bir çelişkiyi Vuralhan olayında da yaşadık. Milli Savunma Bakanı'na ilişkin belgeler başlangıçta Cumhurbaşkanı'na iletilmişti. Cumhurbaşkam ile görüşen Başbakan bir açıklama yaptı ve Sayın Evren'in "ciddi görmediği için" belgeleri kendisine verdiğini söyledi. Ne var ki Çankaya bir açıklama yaparak Başbakan'm sözlerinin doğru olmadığmı vurguladı. Son olarak bunlara benzer bir çelişkili serüven "MtT raporu" olayında yaşamyor. Raporun varlığı başlangıçta hem "Köşk" hem de Başbakanlık tarafından yadsımyor, gün geçtikçe olayın rengi değişiyor; raporun varlığı kabul ediliyor, ama niteliği üzerinde çeşillemeler başlıyor. Bu dağmıklık her zamanki gibi devlet yaşamındaki "ciddiyet"le ilgili görünüyor. Devletin yüksek makamlarından yansıyan açıklamalann güvenilirliğine gölge düşüyor. Toplumun belleği unutkanhkla ne kadar sakat olsa da üst üste gelen olaylar iz bırakıyor ve sonuçta bir "kanı" oluşuyor. Cumhurbaşkanhğı ve Başbakanlık ortaya atılan herhangi bir olayı, belgeyi, iddiayı serinkanlılıkla inceleyip sağlam açıklamalar yapacak yerde, ilk tepkilerini dile getiriyorlar. Bu yaklaşım kamuoyunu büsbütün karıştırıyor. Bundan sonra devletin en yüksek makamlarından yapılacak açıklamalar kamuoyunda ne ölçüde güven ve inanç yaratabilecektir? Insan belleği unutkanhkla sakattıri ama toplumun belleğtnı tazelemek de basının görevidir.. Bu görevi yaparken devletin en yüksek makamlarımn bundan böyle daha dikkatli ve özenli davranmalarının, hem kendileri hem de ülke açısından sayısız yararlar sağlayacağını yineliyoruz. * • • (Baftarafı I. Sayfada) yiciler, "Vfergi gdirini arttınyorsnnuz. Bizi bagırta baguta bunu alacaksınız. Bunu söylemiyorsunuz", "Atatürkün kuvayı Milliye rahuyta millileştirdigi demiryoUannı da özeileştireceksiniz, uykulannız kaçmayacak mı?", "Yönetirn halka geçmeyecekse bu nasıl özelleştirme olacaktır?" biçiminde sorular sordular. Toplanüyı degerlendiren Ekonomik Forum'un düzenleyicilerinden EBSO Başkanı Ftralyaü, "Biz bizi bugün yaşatacak pragmatik çözüm isliyonız, onlar makro düzeyde geziyoriar" dedi. Önceki gün Başbakan Turgut Özal'ın konuşmasıyla başlayan "Ekonomik Forum M"in ikinci gününde sabah 3 bakan sanayicilere "bilmrden konusmıyın" önerisinde bulundular. Devlei Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Kaya Erdenı daha çok dış borç konusuna deginerek, Türkiye'nin 1988 yılı içinde toplam 7 milyar 265 milyon dolar dış borç ödemesınde bulunacagmı söyledi. Erdem, 1987 yılı içinde ve daha önceden bu borcun ödenmesi için gerekli kaynakların sağlanmaya çahsıldı ğım söyledi. Proje kredileri, Federal Almanya'daki işçilerin tasarnıflannın transferi, Dünya Bankası ve Avrupa Iskan Fonu kredileri ile kaynak sağlanacağını belirten Erdem, "Lüzumlu paranın 1 milyar dolan henüz kesinleşmedi" dedi. Erdem, sanayicileri eleştirerek sözlerini şöyle sürdürdü: "Yanlıs bilgi tereddiite yol açar. Versiz endişeler yaratır. Tiirkiye dörizi bol bir ülke defıldir. Dikkatli davranmak lazım. Spekülasyon yaratacak beyanda bulunmak ülkeye zarar verir. Gerçekleri bilmeden konnsmayın, yoksa sıkıntılar artar." Daha sonra söz alan Maliye ve Gümrük Bakanı Ahmet Kurtcebe Alptemoçin, ANAP iktidannda yapılanlan özetleyip pembe bir tablo çizerek, "rji yoldayız" dedi. Tanm Orman ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Dogma, diğer konuşmacılann panelistlere soru sorulması amacıyla sözlerini kısa tutmalanna karşın çok uzun bir konuşma yaptı. Açılış konuşmalarından sonra Alptemoçin'in başkanlığını yaptığı Piyasada para telaşı (Baştarafı 1. Sayfada) liralık bir ek kaynaga daha ihtiyaçlan olacak. Mart ayında para çekme operasyonunun kapsamı daha da genişleyecek. Mart ayında Merkez Bankası'nın yürüttüğü opeTasyona ek olarak Maliye de piyasadan para çekmeye başlayacak Gelir Vergilerinin birind taksidi martta başlayacağı için piyasadaki para sıkuıtısı iyice ağırlaşacak. Bankacılar da alman yçni kararlardan sonra açtıkları kredileri darallma yolunu seçtiklerini belirttiler. Banka >elkilileri, Merkez Bankasına karşı arttınlan yükümlülüklerini yerine getirmek için ihtiyaçlan olan TL'yi kredilerden kısarak karşıladıklarını ifade ettiler. Alınan kararlarla beraber zaten Türk Lirasının aranır hale getirilmesinin amaçlandığını belirten Eskişehir Bankası Genel Müduru Özer Gune>, "Senaryo aynen oynanıyor. Önlernler yünırluge konuldu. Bankalann kredi verme imkânlan daraltıldı. Bankalardan 6 puan daha kesinti yapılması en azından 1 ay 1.5 ay yeni kredi verilmemesi anlamına geliyor. Bankalar da bunu yaptyor" dedi. Alınan önlemlerin piyasadan para çekmeyi amaçladığını belirten Ulnslararası Bankası Genel Mndürii Vural Akışık da bunun fiilen başladığını ve piyasada TL sıkıntısı çekileceği beklentisinin de bulunduğunu kaydetti. Akışık, "Bunun drvam ettirilmesi lazım. Drvam ederse dövizin resmi kuru ile serbest piyasa fıyatı arasındaki farkın kapanması TL'nin sıkılmasına baglıdır" dedi. Osmanlı Bankası Bölge Koordinatörü Musa Erdem ise, şok bir sıkıntı olmamasına ragmen TL'de az da olsa bir kıymetlenme görüldüğünü belirtti. Mart ayının vergi ayı olduğunu hatırlatan Musa Erdem, ithalatın pahalılaştınlmasınm da işletmelerin nakit ihtiyacını arttırdığını kaydetti. Erdem, "Hıikümel parayı sıkmaya devam ederse şok etki yaratabilir" diye konuştu. Ankara büromuzun haberine göre, konuya ilişkin bilgi veren ilgililer, piyasadan bir günde 300 milyar lira çekmenin ekonomide büyük sarsıntılara neden olabileceğini belirterek, amacın kademeli olarak likidite fazlasının emilmesi olduğunu kaydettiler. Edinilen bilgiye göre önümüzdeki dönemde likidite artışına izin verilmeyecek. Kademeli bir uygulama ile halen 3 trilyon 82 milyar lira düzeyinde bulunan emisyon hacmi, 3 trilyon liranın altına çekilecek. Bu arada, geçen hafta Tahtakale'de önemli ölçüde gerileyen döviz fiyatian, dün az da olsa artış kaydetti. Piyasa çevTeleri, döviz fiyatlanndaki gerilemenin geçici olarak durakçadığını, artışlann tamamen dış borsalara paralel olarak geliştiğini ifade ederek şöyle konuştular: "Nakit sıkıntısı henüz tam olarak piyasayı sarmadı. Para çekişleri sürdâkçe fiyatlar daha da gerileyecektir. Özelİikie vergi ayı olan mart başından itibaren tüccann döviz çözmesi hızlanacaktır." Dolar dün serbest piyasada 3 lira kazanarak 1303 liraya çıktı. Aynı piyasada mark da 767 liradan satıldı. Dolar dış borsalarda biraz toparlanarak dolarda serbest piyasa Merkes Bankası makası yüzde 9.8 oldu. Aynı fark markta da yüzde 10.0 oldu. Dolar dış borsalarda da biraz toparlandı ve 1.7020 marktan 1.7075 nıarka çıktı. Cumhuriyet Altını ise Kapalıçarşı'da 1500 lira gerileyerek 131 bin 500 liraya düştü. 24 ayar külçe altının geçen hafta sonunda olduğu gibi 18 bin 950 liradan satıldığı Kapalıçarşı'da 22 ayar bileziğin gramı da yine değişmeden 18 bin 700 liradan alıcı buldu. Istanbul Menku! Kıymetler Borsası'nda ise fıyatJar beklenmedik bir şekilde yükselmeye başladı. Geçen hafta sonunda 642 puana kadar gerileytn İMKB endeksi dün 44 puan alarak yüzde 6.8'lik artışla 686 puana kadar çıktı. Dünkü alımlann "fiyatlar düşüyor, almanın tam zamanı" seklindeki görüşlerden kaynaklandığım belirten piyasa çevreleri, fiyatların gerileyebileceğaü ifade etüler. Borsa uzmanı Doç. Dr. Şükrii Tekbaş da borsaya beklenmedik bir ilgi olduğunu hatırlatarak bunu kumarhanelerin kapatılmasına bağladı. Doç. Dr. Tekbaş, "Kumarhaneier kapatıiınca ilgi borsaya yöneldi" dedi. "1988 yılı genel ekonomi politikalan" paneli yapıldı. DPT Müsteşarı Ali Zülfü Tigrel 1987 yılı içinde yapılan "icraatlan" anlatmakla yetindi. Maliye ve Gümrük Bakanlığı Müsteşarı Ğültekin Özdemir, k o nuşmasının başında "olumlu bir tablo" çizdi. Özdemir, enflasyon oramnın yüzde 3033'ler seviyesinde tutulacağını, sabit sermaye yatırımlarının raakul ölçüye çekileceğinj özel sektöre agırlık verileceğini belirterek 1988 yılının "derlcnrae toparlanma yılı" olacağını söyledi. Merkez Bankası Başkanı Rüşdü Saracogiu ise açılış konuşmalan sırasında protokol nedeniyle açıkta kaldı. Boş olan arka sıralarda yalnız başına oturan Saracoğlu, panel sırasında yaptığı konuşmasına, "Ben bu kadar devlet yetkilisinin içinde özel sektör temsilcisi olarak bulunuyorum. Çnnku Merkez Bankası hâlâ özel sektör gibi goriıhır" diyerek başladı. Saracoğlu, Merkez Bankası'nın parasının arunası durumunda enflasyonist baskı yaratacağını belirtti ve konuşmasını şöyle sürdürdü: "Merkez Bankası parası en ucuz paradır. Buna talep fazladır. Bunu önlemek için tedbirier alınmalıdır. Kamu ıçıgı. dış finansman, borçlar nedeniyle Merkez Bankası pivasaya para çıkarmak durumunda 1988'de bu baskılan azaltacak tedbirier alacagız. Merkez Bankası liberal ekonomiden yanadır. Faize esnek yanaşacagız. Gerekirse mevduat faizlerini her ay degiştirecegtz. Dünyada ve Türkryr'deki enflasyon farklılıgrrn giderecek önlem alacagız. Yüzde 57 reel devalüasyon yapabilecek tarzda önlenüer alacagız." Hazine ve Dış Ticaret Müsteşar Yardıması Namık Kemal Kıhç da sözlerine bir fırka anlatarak başladı. Saracoğlu'nun "Kamu kendtsine çeki düzen verirse özel sektör de hafifler" biçiminde konuştuğunu vurgulayan Kıhç şunlan söyledi: "Özel sektör hep 'devlet kendine çeki düzen versin' diyor. Sıkıntı başlayınca da 'devlet bize sahip çıksın' diyor. Biz de onlara onun için kendilerine veki dözen versinler, ahenk içinde çalışalım diyoruz." Panel sonrası söz alan Izmir Tica ret Odası Başkanı Halil Şariak, 4 şubat kararlanndan "şok" olduklannı, ancak bu sokun uzun süre sttrmemesi gereği üzerinde durdu. Ege Bölgesi Sanayi Odası Başkanı Ersin Karalyalı ise Başbakan Turgut ÖzaT'.n bir gün önceki sözlerini yanıtlayarak, "Biz köçülmek degil, büyümek istiyoruz" dedi. Faralyalı, "Mademki derienme toplanma surecine girildi, sanayiciye dur denilemez. Sanayide durmak demek ölmek demektir. Derlenip toparianacağız, ama sanayinin içinde buiunduğu zorluk için çare düşüaülüyor mu? Kaynaklannızı özel bankalardan saglayın diyorsunuz. Özel bankalann maliyeti ortadadır. Bu para ile hedefe ulaşamayız" diye konustu. Alptemoçin, işadamlarının yakınmalarını dinledikten sonra, "Hepimiz bir tren jçindeyiz. Hedefe yaklaşıyoruz. Makinist arkadaş arkadaki bagırtılara kulak vereceklir, ama arkadaküerin de makinisti fazla uzmemeleri lazım ki tren yürnsun" diyerek "anlayış" istedi. Forumun öğleden sonraki oturumlanna bakanlar ve daha önce konuşan üst düzey bürokratlar kaulmayuıca "dış ticaret paneli" çok sonük geçti. Ihracat Genel Müdürü Ertuğrul Önen, "Gelecegin leşviki ihracat kredisidir" dedi. Ithalat Genel Müdürü Aydemir Alpkava da antidamping uygulaması için çalışmalann bitirilme aşamasına geldiğine isaret etti. Yabancı Sermaye Başkanı Ibrahim Çakır, "Türkiye'de politik ve ekonomik istikrar saglanmıştır. Yabancı sermayenin gelmesi için ortam hanrdır" diye konuştu. Serbest Bölgeler Daire Başkanı Yalçın Alaybeyoflu ise sanayicileri serbest bölgelerde yatınm yapmaya çağırdı. Panel sonrası sonılan sorular daha çok sanayidlerin kendi sorunlanna ilişkindi. Başkanlığını Ali Tigrei'in yaptığı "1988 yılı yatınm, para ve maliye politikalan paneif'nde Toplu Konut ve Kamu Ortaklığı Idaresi Başkanı Bülent Gültekin'in konuşması büyük ilgi gördü. Özelİikie özelleştirme konusundaki "kaygılan" ilgiyle dinlenen Ğültekin, "Sümerbank ve Petkim'in özelleştirilmesi konusu uykularımı kaçırıyor dedi. EBSO Başkan VekUi Ali Nail Kubalı, "özelleştirme sırasında yönetimin kimde olacağını" sorarken, "Yönetim halka geçmeyecekse bu nasıl özelleştirme olacaktır" dedi. Sanayici Mehmet Soyer,' Özelleştirilecek şirketleı nasıl rasyoneleştirilecek" diye sordu. Soyer, örnek alınan Ingiliz modelinin başarüı olmadığını da söyledi. Sanayici Erdoğan Akdoğan ise "Özelleştirme uykuiannızı kaçınyor, ama vergi gelirierini yüzde 60 arttınyorsunuz. Tavuk bağnltılmadan, cami yanmadan bu artışı nasıl saglayacaksıııız?" diye konuştu. EBSO Meclis Başkanı Şinasi Ertan da "Korkmayııı Petkim'i rahat satarsıoız. Zaten Tekd, yüzde ücyüz zam yaparsıuızrasyonelolur" dedi. Sanayici Ahmet Priştina, özelleştirmeye tepkisini dile getirirken, "Tdetaş'ın hisselerine talep az olacakür. Yabancı sermayeye satılacaktır. Demiryollan da özelleştirilecektir. Kuvayı Milliye ruhu ile Atatürk larafından mitlileştirilen demiryoUannı satarkea uykulannız kaçacak mı?" dedi. Soruları yanııiayan Bülent Gnltekin ise "Biz elimizdeki hisseleri likidite ediyoruz. Alanlar riskli yalınm olduğunu bilecekler. Özelleştirilecek olan şirketler Sümerbank gibi yani KİT'ler yönetimine seçim kazanamamış milletvekilleri gelemeyecek. Ben buna karşryım.dedi." DPT Müsteşarı Ali lıgrel panel sonrası, "Ekonomik Forum 88"in genel değerlendirmesini yaptı. Tigrel, "Ekonomi ile Igili önemli bazı hususlar sanayicilere ve kamuoyuna dogru olarak aktanlmıştır" dedi. Tigrel vurgulanan noktalan şöyle özetledi: "Enflasyon en önemli makro sonındur. Para ve mali politika litiziikle izlenmelidir. Yoksa Merkez Bankası sonnç alamaz. thracat makro düzeyde hedeflerie arttınlacak. Özet olarak Türk ekonomisinin içinde bulundugu durumun, iş dünyasma ve kamuoyuna dognı olarak aktanMıgına inanıyorum." EBSO Başkanı Ersin Faralyalı ise yaptığı değerlenrdirmede, "Biz, bizi bugün vaşatacak pragmatik çözümler bekliyordnk. Makro düzeyde yaklaştılar" dedi. IZMIR'den HİKMET ÇETİNKAYA (Baştarafı 1. Sayfada) ğırdı. iki işadamıyla uzun süren bir görüşme yaptı Başbakan. Egeli işadamlarının "illegal eylem" kararlarının arkasında yatan gerçegin ne olduğunu oğrenmek istedi. Egeli işadamları ve sanayiciler banka faizlerinden yakınıyorlardı Son uygulamalarla bu faiz tutan yüzde yüzü aşmıştı Toplantının açılış konuşmasını yapan Şlnasi Ertan, Başbakan özal'ı kursüye çağırmadan önce bu gerçeği apaçık vurgulamıştı işadamları ve sanayiciler ANAP hükümelinden neler bekliyorlardı? Beklentilerini önceden bir rapor halinde hükümet yetkililerine vermişlerdi. Zaten Başbakan Yardımcısı Kaya Erdem, böyle bir toplantının yapılması için hükümet adına öncülük etmişti istemler bu düzeyde gündeme gelmiş, tüm sorunlar önceden kâğıt üzerine dökülmüştü. Ama evdeki hesap çarşıya uymadı Dün sabah Başbakan Yardımcısı Kaya Erdem, Maliye ve Gümrük Bakanı Kurtcebe Alptemoçin, Tanm Orman ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Doğan konuştu. Erdem'in konuşma biçemi Başbakan Özal'dan daha yumuşaktı. Dış ödemeler konusunda kimi sayılar veren Erdem, "Yanlış bilgi tereddüte yol açar, yersiz endişeler yaratır" dedi Türkiye'nin döV2» bol olan bir ülke olmadığını belirten Kaya Erdem'in konjşmasının en ilginç bölurnü ise şöyleydi: "Son aylarda sanki Türkiye'nin döviz sıkmtısı varmış gibi bir ortam yaratılmak isteniyor. Türkiye'nin 1987'den başlayarak geçmiş yıllara kıyasla daha fazla dış borç ödemesi yapmakta olduğu. 1988 yılı içinde IMF'ye yapılan yeni ödemeler da/iil, 7.2 milyar dolar anapara ve faiz ödemesi yapılacağından hareketle. Türkiye'nin dövizi yeterli değilmiş gibi sözler söyteniyor. Gerçek nedir? Türkiye 1988 yılında hangi politikalan uygulayarak. bu ödemeleri yapacakiır?" Oysa dış borçlar konusunda Ticaret Odası Başkanı Halil Şarlakın görüşü, Başbakan Yardımcısı Kaya Erdem'e ters düşüyordu. Şöyle diyordu Şariak: Türkiye'de ekonomik büyüme surecınde dış finansman kaynaklarından da yararlanılması doğaldır. Fakat aşırı dtş borçlanma, ülkenin ekonomik dengelerini bozacak ve dışa bağımlı bir yapı oluşturacaktır Bu nedenle dış borcun uretken yatınmihracat zincirinde kullanılması gerektiği düşüncesindeyiz Oysa ekonomik yaşam ve kitleler uzun süredir enflasyon baskısıyla karşı karşıya kalmışlardı. Egeli işadamları ve sanayiciler bu gerçeği açık bir dille yansıtıyorlardı. Onlar a göre, "ekonomik büyümenin bir miktar enflasyona tercih edümesi" çok yanlış ve tehlikeli sonuçlar doğurabilecekti Başbakan özal ve Başbakan Yardımcısı Erdem, bu gerçeği nedense görmezlikten geliyorlardı. özal ve Erdem bu sorulara, ' dedikodulara kanmayın" yanıtıyla karşı çıkıyorlardı. Kamu giderlerinde ve yerel yönetimlerdeki tasarruf iikesine ise hükümet üyelerinin verdiği yanıt şuydu:. Bu yatınmlarla anarşinin yuvası temizlanmiştır. Merkez Bankası Başkanı Rüşdü Saracoğlu ise, şu görüşü ortaya atıyordu: Para politikası olarak Merkez Bankası ne yaparsa yapsın, kamu açığı fazlalaşırsa kontrol altına alamazsınız. Kamu açıklarının mutlaka kontrol altına alınması gerekir. Aksi halde enflasyonu aşağıya indiremeyiz. EBSO Başkanı Ersin Faralyalı, "illegal eylem"in öncüsüydü. Başbakan özal'ın bir gün önceki konuşmasına tepkisi büyük olmuştu Şöyle di^ordu; Sanayileşmede durmak demek ölmek demektir. Bizler sanayiciler olarak büyümeyi hedefledik, küçülmeyi değil Dengeler kurulmalıdır. Bir taraftan derlenip toparlanacağız, ama bir taraftan da içine düştüğümüz zorlukları nasıl aşacağız? Kaynaklarınızı özel bankalardan karşılay:n diyorsunuz. Özel bankaların para maliyetleri ortada. Bu parayla hedeflere ulaşamayız. Esnaf Dernekleri Birliği Başkanı Cemal Tercan, "Ekonomik Forum"u protesto ederek kattlmamıştı Tercan. kredi faizlerinin yükseltilmesini en sert biçimde eleştiriyordu 1979 yılında "kontak kapatma eylemi"ni gündeme getiren Tercan, "Bu bir katliamdır, sosyal patlamalar olur" diyordu. Gözle görülen gerçek, önümüzdeki ayiarın ekonomik yönden hayti zor geçeceğiydi. Başbakan Özal ise, tüm bunlara karşın, her zamanki gibi umutluydu. Özal, Ben kadere inanırım" deyip ekliyordu: Darboğazı gectik, şimdi kendimizi emnıyete alıyoruz. Acaba işadamları, sanayiciler. esnaf ne düşünüyordu? Elbet Özal gibi değil... Yükümlülük (Baştarafı 1. Sayfada) rev'e sonılan sorular ve verdiği yanıtlar şöyle: Viyana'da halen "yetki belgeleri" için göriişmeleriıı sardii•üldiiğü konvansiyonel istikrar görüşmelerinde "Atlantik'tenUralar'a" indirim formıilü çerçevesinde Türkiye. Guneydogu Anıdolu'nun kapsam dışı (utulmasını istiyor. Bu konudaki göriişleriniz nedir? SOUKHAREV Biz NATO topraklannı bir bütün olarak görüyonız ve Türk topraklan bu görüşmelerin gündemine dahildir. Sorun, Türkiye'nin bütün topraklanmn görüşmelere dahil edilip edilmeyeceğidir. Burada belirli uzlaşmalar olabilir. Bunlar, yetki belgeleri ile ilgili görüşmelerin sonunda karara bağlanacaktır. INF Anllaşması sonrasında NATO içinde «ok kısa menziUi nükleer silahlar (SNF) alaıunda modernizasyon konusu gönd«me gdmiş bulunuyor. Sovyetler Biriigi bu konudaki tartışmalan nasıl karşılıyor? SOUKHAREV INF Antlaşmasıyla silahsızlanmaya doğru bir yol açıldı. Ek sılahianma girişimleri bu düşünceye ters düşüyor. INF ile bir tür nükleer silahlann kaldırılmasına karar verildi. Böyle bir donemde ek silahlardan söz etmenin altında tek taraflı üstünlük sağlama düşüncesi yatıyor. Avrupa'da taktik nükleer |ilahlar alanında modernizasyon başlayacaksa, o zaman biz de güvenliğimizi sağlamak için bu tür modernizasyona gitmeliyiz. Bu bir tür kısır döngüdür. Türkiye'nin bugüne kadar modernizasyon konusunda >aptığı açıkiamaları nasıl karşıbyorsunuz? SOUKHAREV Büdiğim kadarıyla Türk resmi makamlan üçlü sıfırdan (SNF'lerin de ortadan kaldınlması) yana olduklannı söylemişlerdir ve burada görüşlerimiz aynıdır. Aocak Türkiye üçlü srfırdan hiç söz etmedi. Sadece gencl silahazlanmadan söz etli. Üçlü sıfır konusunda Türk ile Sovyet yetkilileri arasında herhangi bir göriişme yapıldı mı? SOUKHAREV Hay'ır, herhangi bir özel görüşme söz konusu değil. Türk basınmda çıkan resmi makamların demeçlennin ruhuna dayanarak bunu söyledim. Torejjon'dan kalkacak F16'lann Türkiye'ye konuşlandınlması için Ankara'dan herhangi bir lalepte bulunulmadı. Ancak bu uçaklann Türkiye'ye gelmesi halinde Sovyetler rahatsızlık duyar mı? Bir de Viyana'daki göruşmelerde Giineydogu Anadolu ile ilgili olası bir uzlaşma bu yüzden tehlikeye girermi? SOUKHAREV Türkiye'ye yeni silahlann yerleştirilmesi halinde bunun bizi etkileyip etkilemeyeceğini siz de yanıtlayabilirsiniz. Örneğin Çekoslovakya'dan 72 savaş uçagı Kafkasya'ya yerleştirilirse, bunun Türkiye'ye bir etkisinin olup olmayacağını siz söyleyebilirsiniz. Biz bunu daha önce (Bafiarafı 1. Sayfada) lu Baskanı JakKamhi, Başbakan Turgut Özal'ın sözlerinden, "Bir kol tuğun altında 10 karpuzu birden ta şıyanlar var. Bu karpuzlar düsebilir Bunlardan birkaçını satıp geri kala nını saglam götürroek mümkun diir"ü anladığını söyledi. Kamhi özal'ın "Y'üksek faiz uzun zaman devam edecek degildir. Bir iki ay sonra birkaç puan düşer" sözkrini ise şöylt değerlendirdi: "Bu, araı edilen biı şey. bir Umennidir. Faizlerio bu kadar yüksddikten sonra düşmesi biraz zor. loşallah geıçekleşir. Birçok firma bugünkü durumda zorlanır. Türkiye, bir hastalıktan kurtulup nekahat devresine girmişti. Bu arada, bir daha rahatsızlık geçirmistir ve bir kez daha iyueşmesi gerekmektedir." Alunyıldız Şirketler Grubu Yürütme Kurulu Başkanı Cem Boyncr, "Büyümekten vazgeçtik. Türkiye gibi, tüm ekonomi ve ertdüstri gibi oldugumuz yerde duruyoruz" dedi. Boyner, "Atılım ve yatınm y^pılmadıgı takdirde sanayinin AT ulkelerindeki ve dunyadaki rakiplerine göre gerileyecegine'" dikkat çekerek şöyle konuştu: "Kiiçüune kısa vadede enflasyonun duşüriılmesi poiitikasıyla çefismez. ama uzun vadeli olur ise sanayinin AT'ye entegrasyonu konusunda çelişkilidir. Sanayicinin kredi faizleri 34 düştü diye teseili bulmaa mümkun degildir." Aiarko Holding Yönetim Kurulu Murahhas Azası Üıeyir Garih, Türkiye'de birçok sanayicinin kendı parasıyla değil, bankanın parasıyla "suni olarak büy üdügünü, şiştiğini" belirterek, "Sanayicinin normal, gerçek boyutuna inmesi gerekir. Aksi nalde dış krediyi ödeyemez duruma gelir. Sanayicinin gerçek boyutuna inmesiyle üretimin azalması beklenebilir, ama eğer arzın azaldıgı oranda talep de azalırsa o zaman enflasyon azmaz" dedi. Garih sözlerini şöyle sürdürdü: "Sanayicüiin küçülmesi sıfır zamanda yapılamaz ve bu yapıhrken, büyük sancllar içine girmesi beklenebilir. Sanayi el değiştirebilir, iflaslar. konkordatolar, öderne sıkıntılan olabilir. Özelİikie iç piyasa agırlıklı olarak çalışan firmalar büyük zorluklarla karşılaşahilir." Bitlis Holding Yönetim Kurulu Başkanı Necmettin Bitlis ise, Başbakan Turgut Özal'ın sözlerini şöyle değerlendirdi: "Bu sözlerden, sanayicinin geçici bir süre yerinde saymasını, bir süre mevcudu koruyarak daha sonra yentden hamle yapmasını anhyorum. Hükümet ihracatı destekkmek için dü^ük faizli kredi vernıelidir. Bu lür bir tedbir alınmadığı takdnde ihracatlarekabetşansımız kalmayabilir." 2 milyara dört ortak (Baftarafı I. Sayfada) lar. Degerlendirme sürerken Giresun'dan O n a n Hanmrcu (31) ve Izmir'den Meryem Güsser'in (42) ortakiar arasına katıldığı belirlendi. Edirne Uzunköprii'de oturan Hüseyin Dökümcü bekâr ve kamyon şoförlüp yapıyor. Uzunköprü Halise Hatun Mahailesi, Dikkaldırım Sokak No 14'te oturan DökUmcü'nün, babası öhnuş. Annesi ile oturan HUseyin Dökümcü bir kahvede doldurduğu Loto kuponunu, Uzunköprü'de 1 nolu Recep Söyier adlı bayi aracüığı ile oynamıs. Cumhuriyet muhabirinin Keşan'da görtiştüğü Dökümcü'nün çalısüğı kamyonun sahibi Ziya Tezcan, şoförflnün 8 tutturduğunu bildiğini, ancak ani bir rahatsızlık geçirdiği için hastaneye kaldınldığını ve fıtık ameliyatı olacağını söyledi. Loto'nun ikramiyesine üçüncü ortak olan Osman Hamurcu Giresun'un Kayadibi Mahailesi, Hasan Ali Yücel Caddesi No. l'de otunıyor. Orduya yeni (Baştarafı 1. Sayfada) Kara kuvvetleri: 1040 adet Milan antitank güdümlü füze sistemi. (Milan füzelerinin menzflı 2 km.) 26 adet AHJS Cobra füze sistemi (bunlar geliştirilmiş TOW fuzesi atacak), 25 adet UHIH helikopteri ve yerden havaya menzilli Rapier füzelerı. (Rapier füzelerinin menzili de 7 kilometre). Deniz kuvvetleri: 1 adet 1200'lük dizel denizaltı, 4 adet Meko200 tipi firkateyn (bunlardan iki tanesi 1988 yılında teslim edilecek), 12 adet AB212 tipi helikopter. Ha>« kuvvetleri: 45 adet F4 uça|ı alınacak. Böylece Türkiye"de bulunan F4 uçaklarının adedi 138'e yükselecek. Yine Military Balanceın verilerine göre, nükleer yeteneğe de sahip olan F4 C/D/E uçaklarından Yunanistan'ın elınde 54 adet bulunuyor. Alınacak füze sısıemlerı arasmda ise Super Sidevvinder, Sparrow, Maverick ve Rapier füze sistemleri bulunuyor. Bu füze sıstemlerinin bazı özellikleri ise şöyle: Super Sidewinder: Kısa menzilli havadan havaya füzeler sınıfına giriyor. Menzili 17 km. F100'ler ve F4'ler ile atılabiliyor. Sparrow: Orta menzilli havadan havaya füzeler sınıfında yer alıyor. F4 E uçakları ile atılıyor. Maverick: Ağır havadan yere füzeler sınıfına giriyor. Menzili 40 km. F4 E uçakları ile atılıyor. Rapier füzderi: Yerden havaya atılan füzeler arasında yer alıyor. Menzili 7 km. Türkiye'de bulunan mevcüt 24. CUNEYT ARCAYUREK yaz.yor (Baftarafı 1. Sayfada) konuşma yapsa, muhalefetin denetleme yollarını zorlamasından yakıntcı olsa, bir ölçüde haklı olabilir. Bugün "iki aylık hükümet" nitelemesi ile muhalefetin verdiği önergeleri aynı kefeye koymak gereksizdi, daha doğrusu anlamsızdı. Muhalefet hangi konuları Meclise getiriyor? Örneğin gelir dağıiımının adaletsizliğini vurgulayan bir önergeyle araştırma istiyordu. Özal'ın 1983'te TV'den halkın gözünün içine bakarak söylediği enflasyon un yüzde 10'lara indirileceği palavrasına karşın, 1988 baslannda yüzde 70'lere niçin ulaştığını gündeme getiriyordu? Muhalefet, Ziraat Bankası'nın hangi maddi koşullar içinde olduğunu, bu açmazın ardında yatan gerçekierın ortaya çıkması için Meclis araştırmasına gerek görüyordu. Bütün bu konular, birbiri ile iç içe, bağlantılı konulardı. Bir devlet bankasının kaynakian "ANAP: ın seçim alması için hesapsız çarçur edilirse" diyordu muhalefet, bir bütçe sadece ANAP'ın oy kaygılarını gidermeye yönlendirilirse, iç ve dış borçlar batağa sürükleniyorsa, halkın her gun yüksçlen fiyatlarla çektiği ıstırabın tek sorumlusu Özal'ın iddia ettiği gibi muhalefet ve basın olamazdı. özal bütün bu ana konuları Mecliste tartışmaya cesaret edemiyor, her birini çıt çıkmaz ANAP grubunun oylarıyla reddettiriyor. Bu davranışının gerekçesini sonunda izmir'de açıklıyor. Hadisi şeriflerden yorumlar getirerek sorumuzu Allah'ın takdirine" bırakıyor Siyaset alanında dünden bugüne görülen bu tür "sığınmalann" arkası gelmeyecek Bir tarihte Ecevit gafiba Konya'da sosyal adaletçiliğin Kuranı Kerim'den kaynaklandığını söylemişti. Şimdi de Özal, serbest piyasa ekonomisinde başaşağı gidişi aynı kaynaklara dayanarak savunmaya çalışıyor. Buna karşın, örneğin son günlerde yükselttiği mevduat faizlerini övüyor. Halkı bankalara para yatırmaya kışkırtarak MSP'de iken benimseyip savunduğu "faizciliğin haram" olduğunu bildiren ayeti unutmuş görünüyor. Geçen hafta Cumhurbaşkam Kars'ta iken karşılayıcılar, "Açız, iş istiyoruz" diye bağırdılar. Önceki gün Kars'tan 2 bin 200kilometre uzaktaki izmır'de işçiler. Özal'a açız diyordu. Neti yedi bin lira tutan ek zam bahşişiyle işçinin yetinmesini isteyen Özal, para babası dinleyicilerine villalarını satmalarını, işlerini küçüftmelerini salık veriyor. Açız diyen Karslı ile İzmiriinin satacak villası varmış gibi insan feryadına kulağını kapatıyor, "kredi itibarının söytentilere" bağlılığından söz ederek artık "işlerin duzeleceği umudunu" bile kamuoyuna doğru dürüst şınnga edemiyor. Özal, işine geldiğinde gizlice kamuoyu araştırmaları yapmaya meraklıdır. Giderek yoğunlaşan ekonomik boğuntuyu halkın nasıl değerlendirdiğinı araştırma zahmetine kalksa eğer yüreğini serinletmeyi amaçlayan yutturmaca sonuçlar önüne konulmazsa ulkede siyasal kredi itibarının hangi düzeyde olduğunu açık seçik görebilir. Özal'ın devleti doğrudan yönetmeye başladığı 1983'ten bu yana sürüp giden "gerçek bunalımlarda" karamsarlığın yaşandığını, ne var ki bir süre sonra şakşakçı takımın bulacağı yeni marifetlerle Özal'ın yeniden alkışlanmaya başlandığını biliyoruz. Bugünkü tepe aşağı gidişi yarın bulunacak bir nedenle alkışlamaya başlayanlar çoğalırsa hiç şaşmayacağız. Ama kıvrak, yapay bu alkışlara karşın her yıl işlerin iyiye değil, düzelmesi olanaksız noktaya gittiâini göreceğiz. Başbakan ikide bir aynı teknenin içinde" olduğumuzu anımsatıp "dikkatli" davranmaktan söz ediyor. İyi güzel de kaptanın hiç mi suçu, hatası yok aldıöımız yolda? . Bir de bu noktaya açıklık getirsa, övünegeldiği siyasal erdeminden acaba odün mü vermiş olacak? Bugüne gelişimizde sanki dört yıllık icraatın gerçek sahibi değilmiş gibi "iki aylık bir hükümete" muhalefetin doğal hakkını kullanarak sorular yöneltmesine. bile dayanamn yor. "Hanedan" yayımlanan haberlere, demeçlere bakılırsa "dağıtmış" gibi görünüyor. Başbakan Allahın takdirine sığınırken, eşi Semra Hanım Londra şokundan mı nedir tabii anlayamıyoruz; hasta! Ne diyebiliriz ki?.. Allah akıl fikir, sağlık ihsan etsin! Giresun muhâbiruniz Nftal Tığfc'nın bildirdiğine göre, 31 yaşındaki Osman Hamurcu'nun Onur ve Ugnr isimli iki çocuğu var. Eşi Ayfer Hamurcu 3. çocuğuna 8 aylık hamile. Ayfer Hamurcu, eşinin insaat müteahhitliği yaptığını belirterek, "Zaten panrya mtiyacuriiz yok. Ama sertaçUyim" dedi. Eşinin nerede olduğunu bilmediğini söyledi. Osnıan Hamurcu'nun Loto'da 8 bildığinin duyulmasından sonra banka müdürleri de evinin kapısında bekJemeye basladılar. Izmir'den kupon yatıran Meryem Günser de, 1. Beylerbcyi Uygur tşharu 846 sokak, No 55, kat 2 adresinde oturuyor. 7'yi bilenlerin sayısının ise 500'ü aşması bekleniyor. Spor Loto'nun bu haftaki genel hasılatı 4 milyar 253 milyon 726 bin lira. 8 bilenlere düşen ikramiye bedeli 2 milyar 141 milyon 40 bin 626 lira olurken 7 beraberliğe dağıtılacak toplam ıkramiyenin ise 1 milyar 108 milyon 542 bin 170 lira oiduğu belirtildi. Elektrik kesintisinde sııçlu (Baflarafı 14. Sayfada) zada bir cihaz arızası vardı, onu bulduk. . tadan çıkması mümkun değil. sade ANAPIı millelvekillerinin size ce azalacak. tepki duyduklan belirtiliyor. Millet Anlaşdan, bu anza obyında sovekilleriyle aranızda bir şey mi oldu? ramlu olduguna inanmıyorsunuz? YÜCEBAŞ Sorumlu kişi yok, YÜCEBAŞ Aramda hiçbir şey anza yapan parça yok. Tabiat şartolmadı. Bir bürokratla bir milletvelarının sonucu. kili arasında ne olabilir ki? Kanun Gazetelerde Türkiye'nin yarısıların, yönetmeliklerin bize emrettiğinın karanlığa gömülmesinin sorumni yapmaya çalışıyorum. Hiçbir millusunun bulunamayışı eieştirildi. letvekili ile aramda geçen bir şey olYÜCEBAŞ Benim şahsını da duğunu hatırlamıyorum. Olabilir de. söz konusu, 'Yok efendim. direniş Mesela bir milletvekili benden bir şey varmış da beni istemiyorlarmış' da istemiştir, yapılması mümkündür, diyorlar. Bu iş Kebafı'da Karakaya'yapmışımdır. Ama mümkun olmada olduguna göre şahsımla bir ilgisi yan bir şeyi de yapmamışımdır. Yayok. Çünkü ben reorganizasyon ça pılmamasının nedenini de kendilerine Iışmalannı taşra örgütlerinde yapmaanlatmışımdır. dım. TEK'le yapnğmı reorganizasyonda da kimsenin ücretini diişürme Sizin. millctvekillerinin istekledim, hi( kimsenin göreviue son verrine karşı sürekB olumsuz ta>ır takınmedim, bu iki şarı yeriııegetirildigidığııuz hav'ası neden kaynaklanıyor? ne göre... Yöneticiyi sevmeyen insanYÜCEBAŞ Onu bilmem. Bular her kuruluşla olur. Helc böyle benu bana söyleyen kimse yok, ben de ni sevmediği için bilmeın nerede bir bunları gazetelerde okuyorum. Ben iş yapıp, Türkiye'nin yarısıııı karanbu konuların dışındayım. Biz en iyilığa sokacak bir kımsc bulunacağıııı sini yapmaya, memlekete hizmeı etdii saııııııyorum. Kasmı ayındaki an . meye çahşıyoruz.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear