23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
27 KASIM 1988 •••• CUMHURİYET/17 ODTU'ye. yeni gemi Yeni modadan esintiler Yuz yıllık Fransız modaevi Christian Lacroix'nın 25 \ kasımda Paris'te 9 tanımğı giysileri geleneksel şekılde 25 yaşında ve evlenmemiş 25 genç kız sundu. Şapkalarda sarı rengin, giysilerde ise yeşilin hâkim olduğu dıkkatı çekti. (Fotoğraf AP). ERDEMLİ (AA) ODTÜ Erdemli Deniz Bilimleri Enstitlfsü oğretim uyesi Doç.Dr. Cemal Saydam, "Bilim" adlı araştırma gemisinin küçük geldiğini, fırtınalar nedeniyle daha buyük bir gemiye ihtiyaç duyulduğunu söyledi. Şaydam, yaptığı açıklamada, gurilnk masrafı 2 milyon lira dolayında olan "Bilim" adlı araştırma gernisiyle Akdeniz, Karadeniz ve Marmara Denizi'nde incelemeler yap[ıklannı belirterek, geminin fırtınalar karşısında çok zayıf kaldığını kaydetti. Doç.Dr. Cemal Saydam, saatte 10.5 miKhız yapan "Bilim" adlı araştırma gemisiyle, 3.5 günde Erdemli'den tstanbul'a gidebildiklerıni ifade ederek şöyle dedi: "Ancak. açık denizde fırtına eksik olmuyor. Buyiık bir fırtına karşısında elimiz kolumuz bağlı kalıyonız. Bu nedenle daha bıiyuk bir gemiye mutlaka ihtiyaç var." Okumayazmada yöntem tartışması ADANA (AA) Okumayazma öğretiminde uygulanan "tümdengelim" yönteminin, Türkçenin yanlış öğrenilmesine neden olduğu ileri süruldü. Çukurova Üniversitesi FenEdebiyat Fakültesi oğretim uyesi Doç.Dr. Kayahan Erimer, yaptığı açıklamada, okumayazma öğretiminde tümdengelim yonteminden vazgeçilerek tümevarım yöntemine dönülmesi gerektiğini söyledi. Erimer, tümdengelim yönteminin Türkçenin yapısına uygun olmadığını öne sürdü. Doç.Dr. Kayahan Erimer, son 20 yılda Turkçede aşırı derecede bozulma göruldüğünü ifade etti. Pembe Panter havada Ünlü Ingiliz oyuncu Peter Sellers'ın çevırdiği Pembe Panter adlı filmden sonra, Pembe Panter, Mıki Fare gibı hızla şöhrete kavusup milyorlann sevgilısi oldu. New York'ta perşembe gunu düzenlenen Pembe Panter günunde, Broadway üzerinde uçurulan Pembe Panter batonunu binlerce kişi ilgi ile izledi. (Fotofjraf: AP) Bjr zamanların James Bond filmlerinın unutulmaz yıldızı Sean Connery, Dustin Hoffman ıle bırlıkte çevirdıği "Aıle Meselesi" adlı fılmde baröa kavga ederek başını derde sokuyor ve tutuklanıp mahkeme önüne çıkartılıyor. Connery'nın yargılanması sahnesı New York Yüksek Mahkemesi nde çekildı. Unlü oyuncu sahnenin çekımı bittıkten sonra mahkemeden ayrılırken görülüyor. (Fotoğraf' AP) HABERLERIN DEVAMI Festival hazirlıgı (Baftarafi 1. Sayfada) olağanustü ustalığı ve müzikal birikimiyle yoruınlayan dünyaca ünlü Romanyalı pan flütçü Gheorghe Zamfir önümüzdeki yaz Istanbul'u şenlendirecek sanatçılar arasında yer alıyor. Ote yandan, Carios Saora'mn "Carmen", "Kanlı Diiğiin" gibi filmlerinden tanıdığımız fspanyol dansçı Cristina Hoyos ve Flamenco Topluluğu'nun, geçen tstanbul ve İzmir konserleriyle ulkemizde olay yaratan Joan Baez'in, son dönem pop müziğinin önde gelen adlarından Tracy Chapman'ın, ülkemizin adını bütün dünyada duyuran Güher ve Süher Pekind piyano ikilisinin de 17. Uluslararası lstanbul Festivali'ne getirilmesi için temaslar sürdürülüyor. 17. Uluslararası Istanbul Festivali, 15 Haziran 1989 tarihinde EricJı Bergel yönetimindeki Istanbul Devlet Senfoni Orkesirası'mn konseriyle açılacak. Michel Plasson yönetimindeki Capitole de ANKARA'dan YALÇIN DOĞAN Toulouse Ulusal Orkestrası, Tolga Kashif yönetimindeki Philharmonia Koro ve Orkestrası, Kazimierz Kord'un yöneteceği Varşova Filarmoni Orkestrası ve Vladimir Fedoseyev yönetimindeki Moskova Gostel Radyo Senfoni Orkestrası da dinleyeceğimiz topluluklar arasında. Moskova Gostel Radyo Senfoni Orkestrası'nın solisti ise dünyanın sayılı keman virtüozlarından Oleg Kagan. Festivalin Oda Müziği bölümü her yıl olduğu gibi bu kez de zengin. Hikmet Şimşek yönetimindeki Anadolu Oda Orkestrası'nın da yer aldığı bu bölümde Tamas Vasary'nin yönettiği ve piyanosuyla solist olarak katıldığı Londra Mozart Çalgıcılan, Stuttgart Oda Orkestrası, soprano Leyla Gencer'e eşlik edecek olan Ensemble Archi della Scala, Vladimir Spivakov'lu Moskova Virtüozları, Eivind Aadland yönetimindeki Avrupa Topluluğu Oda Orkestrası gibi seçkin topluluklan dinleme olanağı bulacağız. Alicia Larrocha, tdil Biret, Mehveş Emeç, Dimitris Sqnoros gibi piyanistler, JeanPierrr Rampal gibi bir flüt ustası, Marianne Piketty ve Suna Kan gibi kemancılar, gitarcı Daniel Kuper ve viyolonselci Alexander Rudin, festivalin resitaller bölümünde yer alıyorlar. Son yıllarda müzikseverlere Chick Corea, Gary Bnrton, Modern Caz DörUüsü, Herbie Hancock, Al Di Meola, Airto Moreira, Keith Jarrett, Paco de Lucia, Jan Garbarek, Astor Piazzolla, Dizzy Gillespie, Miles Davis gibi dev adları dinleten Uluslararası tstanbul Festivali, bu kez de caz dünyasının yaşayan en ünlü birkaç kadın şarkıcısından birini, Sarab Vaughan'ı getiriyor. 1980'lerin başlanndan bu yana sürdürdüğü olağanustü çıkışıyla bütün zamanların en iyi trompetçileri arasında sayılmaya başlayan Wynton Marsalis de önümüzdeki şenliğin konukları arasında. (Baftarafi 1. Sayfada) Hatta, Ûzal'la buluşacağına ilişkin şu ana dek Almanya'da herhangı resmi bir açıklama da yapılmıyor. Bonn kaynakları "KohlÖzal buluşmasına" sıradan bir görüşme gözüyle bakarken, An kara kaynakları bıraz daha heyecanlı. Sadece Kohl ile görüşme planlanmasından dolayı değil, asıl onun ardından başlayacak Fransa gezisi nedeniyle de Özal Batıya belli mesajlar vermeyi amaçlıyor. 1983'ten bu yana Özal kimbilir kaç kez Doğuya ve Batıya uzanıyor? Kimbilir kaç kez Batılı iiderterie bir araya geliyor?.. Ama, galiba ilk kez Batıya yeni bir mesajla gidiyor: "Ben enflasyonu indireceğim". Özal'ın gerek Kohl, gerekse Fransa Başbakanı Michel Rocard ile yapacağı göruşmelerde üzerinde asıl duracağı konu, "Türkiye'deki enflasyonun indirilmesi". Son altıyedi ay içinde hem Batılı ülkeler, hem de uluslararası ekonomik kuruluşlar Türkiye ile ne zaman bağlantı kursalar, hep aynı noktanın altını çiziyor: "Dış borçlar ve enflasyonun yüksekliği.." Son altıyedi ay içinde yurtdışında Türk ekonomisi uzerine ne kadar rapor yazıkjıysa, hep bu iki konu işleniyor. Enflasyonun yüksekliginden Batının kaygı duymaya başladığı ortada. Neden kaygılı Batı?... Türkiye Avrupa Topluluğu: na tam uyelik için başvuruda bulunmuş bir ülke. Üyeliğin gerçekleşmesi için daha çok zaman olmasına rağmen, Türkiye ile ekonomik ilişkilerinde enflasyon etkenini AT ulkeleri hiçbir zaman göz ardı etmiyor. kez, "tamamlanacak projeler var, bunlarla ilgilenebilirsiniz" düşüncesini işlemeyı planlıyor. "Enflasyonu ındirmek" yönünde Batıya vereceği söz, Kohl ve Rocard ile yapacağı görüşmelerin ekonomik özünü oluşturuyor. Buna karşılık, siyasal konuların başında "TürkiyeAvrupa Topluluğu ilişkileri" geliyor. AT ile ilişkilerden sorumlu Devlet Bakanı Ali Bozer'in de bu geziye katılması "TürkiyeAT" konusunun göruşmelerde ne kadar ağırlık taşıyacağını kanıtlıyor. Ali Bozer'in Paris'ten sonra Madrid'e geçmesi de aynı anlama geliyor. Çünkü, 1 Ocak 1989'da AT'de dönem başkanlığını ispanya üstlenıyor. AT Komisyon Raporu'nun 1989'un ilk alt ayında hazırlanacağı düşünülürse, Bozer'in Paris sonrasında neden Madrid'e uğrayacağı da kendiliğinden ortaya çıkıyor. Özal AT'ye (Baftarafi 1. Sayfada) ğı özel nitelikteki goruşmesi için bugün Strasbourg'a gidiyor. Öte yandan Başbakan Rocard'ın resmi konuğu olarak Fransa'ya yapacağı iki günhık resmi ziyareti ise yarın başlıyor. Fransa ziyareti sırasında özal'a refakat edecek tek bakan, AT işlerinden sorumlu Devlet Bakanı Ali Bozer. Başbakan Özal'ın, Kohl ve Mitterrand ile yapacağı göruşmelerde, Türkiye'nin Avrupa Topluluğu'na tam üydik başvurusu konusunun ön plana çıkması bekleniyor. Dışişleri Bakanlığı çevrelerindeki genel kanıya göre, Başbakan özal yapacağı bu üst düzey temaslarda "gercekçi bir yaJdaşım" sergileyerek, Türkiye'nin, tam üyelik konusunda kısa, hatta orta vadede bir beklentisi olmadığını anlatacak. Ancak Ankara'nın temel bir arzusunu ileterek, Türkiye'nin AT üyeliği konusunda bugüne kadar ifade edilen, "aslında buna karşı degiliz, ama zamanlama onemli" şeklindeki "moğlak" bir yakl^ımın ötesine gidilerek, bu konuda bir "siyasi irade deklarasyonunda" bulunulmasını istemesi de beklentiler arasında yer alıyor. Fransız Cumhurbaşkanı Mitterrand'ın Özal'ı ziyaretinin ilk gününde kabul ederek kendisi ile bir öğle yemeği yiyecek olması diplomatik gözlemcilerce "az görülen bir jest" olarak nitelendirilirken, bunun Paris'in, Ankara ile ilişkilerini geliştirme arzusunda olduğu belirtiliyor. Ankara'nın da, AT'nin Federal Almanya ile birlikte temel direklerinden birini oluşturan Fransa ile ilişkilerin geliştirilmesine büyük önem atfettiği belirtiliyor. Hatta bir görüşe göre Ankara, "AT'de destek konusunda federal Almanya'dan alabileceğini aldıgını düşünerek bundan böyle bu konuda Fransa'ya yüklenmenin vollannı araştınyor." Köşk için partiler (Baftarafi 1. Sayfada) pariamento akla hayale gelmeyccek alternatifleri yine kendi içinden çıkarabildi." Necmettin Karaduman, Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in görev süresinin uzatılması ihtimali ile ilgili bir soruya da "Bir alternatif olarak diişünülebilir, ama bana göre cumhurbaşkanı Meclisten seçilebilraelidir. Ama Sajın Evren üzerinde fikirler yoğunlaşırsa partiler arasındaki temaslar sonucunda böyle bir egilim kuvvet kazanırsa. anavasamızın degiştirilmesi sureti ile bu da mumkündür. Boyle bir durum dogarsa bu sürenin 3 yıl gibi bir zamanla sınırlanması dogru olur" karşılığını verdi. TBMM eski Başkanı Karaduman'a yöneitilen sorular ve yanıtlan şöyle: " Başbakan Özal'ın cumhurbaşkanı seçilmesi durumunda ANAP'ın, biiyuk sonınlarla karşılaşacagı yolundaki iddialar hakkında ne düşiiniiyorsunuz? K. DUMAN Sayın özal'ın partinin başında kalması şartı ile partinin varlığını, hayatiyetini ve etkinliğini surdureceği düşuncesini paylaşmak istemiyorum. Partimiz Sayın Başbakanın varlığı ile ayakta kalan bir siyasi topluluksa, o zaman biz şimdiden etkinliğimizi yitirmiş bir siyasi topluluk olarak görünürüz. Bu parti başbakan ayrıldıktan sonra da varlığını ve etkinliğini sürdurebilmelidir. Başbakan Özal, sizce cumhurbaşkanlıgına aday olacak mı? Boyle bir izlenim aldınız mı? K. DUMAN Ben hiçbir izlenim almış değılım. Sayın Başbakan konu polemiğe müsait olduğu olduğu için fıkir açıklamıyor ve bence haklıdır. Sayın Başbakan bir partinin genel başkanıdır ve partiyi kuran insandır. Cumhurbaşkanlığını bir partinin genel başkanı olarak istemesinden daha doğal bir şey olamaz. Sayın Başbakan bir ara baş EVET/HAYIR OKT4YAKBAL (Baftarafi 2. Sayfada) yacak mı? "İrtica" dediğimiz eylem özellikle 80'den sonra hızla oelişti. Geçen gün, eski bir bakanın bu konuda yazısını gördüm Onemli bir yerdeydi bir zamanlar. Okullara din ve ahlak derslerinin zorunlu kılındığı günlerdeydi, kendisiyle yaptığım bir konuşmada bu tutumun çok yanlış olduğunu, gerilere doğru atılan her adımı yeni yeni gerici atılımların izleyeceğini söylemiştim. Sözde uygar ögretmenlerle çağdaş bir din ve ahlak eğitimi yapılacakmışl.. Olabilirmış gibi! O çağdaş uygarlıktan yana öğretmenler sanki pek bolmuş gibi! Emekli Korgeneral Sayın Faruk Güventürk'un küçük bir kitabı çıktı, adı "İrtica..." Güventürk'e göre irtica, 'kuru kafadan daha korkunç bir tehlike işaretidir, kara kafa'dır. Özgürlüğün en büyük düşmanıdır irtica... Güventürk, "Tıpkı kanserde uygulanan ışın tedavısıne 'irtica' kanserinde de başvurmak gerekiyor. irtica kanserini müspet ilmin asla kararmayan ışınları tedavi eder, çünkü toplumun her hücresi yeniden toplum bünyesine kazandırılması gereken kendi öz bireyleridir. Atatürk'ün Kurtuluş Savaşı sonrası gerçekleştirdiği akılcı devrim, bu tedavinin en olumlu biçimde uygulanmasını amaçlıyordu. Ne yazık ki Atatürk'ten sonra onun gösterdiği titizlik, dikkat ve direnç gösterilmemiş, Türk toplumu nükseden eski bir hastalığın eline, hatta keyfine bırakılmıştır. özellikle 1946'dan sonra diriltici ilaç hastaya değil mikroba verilmiştir, irticaya ödun verilmiştir" diyor. Emekli General Faruk Güventürk'un krtapçığı Atatürk çizgisindeki bir eski askerin kamuoyunu uyarısıdır. Boyle bir uyarının zamanı mrydı, niye durup dururken bir emekli general böyle bir girişimde bulundu? Bunun yanıtları açıktır: Geç bile kalınmıştır, Türk ülkesi baştanbaşa gericilik ağlarıyla kaplanmış durumdadır, laiklik ilkesi yozlaştırılmıştır, Atatürk ilkeleri boş bir kalıp haline getirilmiştir. Sayın Güventürk, din üstüne oynanan çirkin oyunları şöyle özetliyor: "1946'dan sonra devletin aydın din adamı yetiştirme çabasının nasıl trajik bir aldatmacaya dönüştüğünü görüyoruz. Din gibi herkesin kendi vicdanında kalması ve asla ringe çıkmaması gereken bir konu siyaset gundeminde beliriyordu 46 sonrasında... Bu, sonradan kaybedilecek raundların ilkiydi. ve aydın din adamı yetiştirme sorunu siyasetle din arasındaki sınırda koskoca bir gedik açıyordu. Bu gedikten ilk giren ise bir sarık ve arkasındaki dört çarşafla sembolize edebileceğimiz irtica idi... Ve irtica kendi içinde yapabileceği tek ılerlemeyı, belki de çağdaş bir atılımı yaptı. Ismini 'dinsel hareket' olarak değiştirdi. isim babası bugün iktidardadır. Bu anlamda irtica çağ atlamıştır." Prof. Dr. Vural Savaş da bir yazısında, Atatürk'ün laikiik görüşünü bakın nasıl özetlemiş: "Din, Allah ile kul arasında bir ilişkidir ve dini kural ve geleneklere göre düzenlenir. Dinin, kanun yapma ve uygulama sistemi, eğitim ve yargı sistemi, giyim kuşam tarzı gibi konularda doğrudan düzenleme fonksiyonu yoktur." Yok, ama bugün ne görüyoruz? Yobaz kafası Meclislere bile etkili oluyor, yasaların çıkmasında rol oynuyor, ülkemizi çağ atlama diyerek bizleri içinde yaşadığımız uygarlık çağının gerilerine hızla sürüklemek istiyor. General Güventürk'un uyansını duygusal bir yaklaşım saymak çok yanlış olur. Göz önündeki gerçekleri görup bilmek, içinde yaşadığımız 'kara tehlike'nin bilincine varmak gereklidir VE ALLAH ERKEĞİ DE YARATTI Keşii: Aruk erkekler de güzel olma çabasında. Bir erkek manken: "Kadınlann ügisi hoşuma gidiyor." Bir kadın manken: "Çevıemizde güzel eıkek gönnek istiyoruz." Bir erkek model: "Çıplak poz vermekten artık çeldnmiyorum'.' Bir feminist: "ReklamlaTdaki eıkek unsurunu destekliyoruz." Bir estetik cerrah: "Utanıyorlar. Ama geliyorlar" Neden ve nasıl guzelleşiyoTİaı? Uzun bir aradan sonra birkaç yıl önce parlak bir dönüş yapan, özellikle 1960'lann ikinci yansıyla 1970'lerin çok ünlü müzisyenlerinden saksofoncu Charies LJoyd, festivalin Caz bölümünde dikka (Baftarafi 1. Sayfada) ti çeken bir başka yıldız. süre önce görevinden alınan ltiraz Unlü "fusion"cu, tuşlu çalgı Komisyonu Başkanı Dr. Leon larda adı bu akımın en önlerinde Stra&sle'siz kurulda Galatasaray'ı anılan George Duke ve cazrock Alman avukat Raubell savunacak. akımımn en tamnmış müzisyenle San Kırmızılı takımın komisyonrinden basçı Stanley Oarke'ın son daki temsilcileri arasında Asbaşyıllarda büyük ilgi gören birlikte kan Alp Yalman, Faruk Siirtn ve likleri, 17. Uluslararası îstanbul Aldo Elagöz bulunuyor. Yoğun Festivali'nin en ilginç yanlanndan güvenlik önlemleri altında yapılacak olan toplantıda Galatasaray'ın birini oluşturuyor. itirazına neden olan gerekçe inceKısa bir süre önce îstanbul'da lenecek ve SarıKırmızüı takımın Parliament'ın Super Band'lerinin sunacağı maçın kaseti, hakem ve birinin başında dinlediğimiz yılla gözlemci raporları kanıt olarak rın ünlü caz piyanısti Ahmad Ja gösterilecek. Galatasaray kulubü mal önümüzdeki yaz tstanbul'u daha önce yaptığı itirazında mabir kez daha ziyaret edecek. çın hakem ve gözlemcisinin tanık olarak dinlenmesini istemişti. Istanbul'da oynanan maçın iptal edilmesinden sonra yoğun diplomatik kulise başlayan SarıKırmızılı takım bu konuda önemli adımlar atarken, bugün toplanacak olan itiraz komisyonundan çıkacak olumsuz bir karara karşın üçüncü maçın oynanacağı yeri de saptadı. Buna göre Kaiserslautem, Köln, Münih veya Dortmunt kentleri aday gösterildi. San Kırmınlı takımın özellikle Kaiserslautem üzerinde durduğu, kulüp yetkilileri tarafından açıklandı. Bunların yanında, herhakje biraz Kıbrıs, biraz Filistin'in tanınması konularının eie alınacağını tahmin etmek güç değil. özal'ın ziyaretine F*aris'in hazırlık yaptığı biliniyor. Ama, Kohlün hazırlık yapmadığı düşünülürse, Özal bugün Strasbourg'da beklediğini bulamayabilir. Bonrv da "Özal ne zaman Avrupa'ya çıksa, Federal Almanya'dan bir yetkiii ya da başbakanıyla görüşmeden edemez" doğrultusunda bir kanı var. Belki Almanya'daki bir buçuk milyon Türk işçisinın varlığı ve onların sorunları, belki Almanya'nın Türkiye'nin AT üyeliğine bakışı, Özal'ı her sefer "bir Almanla" görüşmeye iten neden(erin baştnda geliyor. Belki bu nedenle de "Özal'ın bir Almanla görüşmesi" Almanlar için artık sıradan bir olaya dönüşüyor. Evet, Özal ne zaman Avrupa'ya İşte, bu nedenledir ki, Başba çıksa, Alman bir yetkiliyle mutlakan Özal ilk kez bir Avrupa tur ka göruşüyor nesinde "ben enflasyonu indirÖzal, Almanları bu kez de yameye kararlıyım ve indireceğim" sözlerine ağırlık ve öncelik verir nıltmıyor. bir üslupla çıkıyor. Batıya giderken cebinde ilk kez "yeni projeler taşımryor". Projelerden söz etmek gereğıni duyduğunda, ilk kanlık sisteminden söz ediyoriardı. Sizin bu sistemle ilgili düşünceleriniz nelerdir? K. DUMAN Bu konuda Sayın Başbakanın ne düşündüğünü bilemiyorum. Ama benim duşüncem başkanlık sisteminin bizim şartlanmıza uymadığı yönündedir. Belirli zamanlarda grupta ve başında bazı çıkışlarınız oluyor. Bu çıkışlannızda yalnız mısınız? K. DUMAN Birtakım görüşleri savunurken, bu görüşleri benimle paylaşan pekçok arkadaşım vardır ve bunlar büyük çoğunluktur. Ama parti içinde örgütlenme biçiminde bir çalışma olmadığını söylemek isterim. Kutsal ittifakçılarla birlikte hareket ettiginiz yolundaki iddialara ne diyorsunuz? K. DUMAN Bir siyasi topluluğun içinde değişik fıkir kanatlarının bulunmasını tabii karşılamak gerekir. Bu kanatlara mensup arkadaşlarımızın bazı doğruların etrafında çeşitli fıkirlere mensupturlar diye birleşmemeleri söz konusu olamaz. Büyük ölçüde doğruluğuna inanılan konular bir parti içinde savunulamıyorsa, partideki canlıhk ve hayatiyet büyuk ölçude dumura uğrar. Hem de temsil ettiğimiz insanlara karşı olan sorumluluklar yerine getirilmemiş olur. ANAP içinde çeşitli fikir kanatlan itibarı ile bir örgütlenmeye gidiş halini pek müşahede edemiyorum." Öte yandan ANAP Genel Sekreteri Akın Gönen, cumhurbaşkanını Meclis'in seçmesi görüşünde. Anayasanın amir hukmunün de bu olduğunu anımsatan ve yerel seçimin öne almması konusunda bile bir orta yol bulunup, anayasa değişikliğinin yapılamadığını kaydeden Gönen, "Uzlaşma saglanıp da sistemin geniş çapta degiştirilip parlamenter sistemden yan başkanlık sistemine kısa sürede geçilecegine ben inanmıyorum" dedi. ÇAĞRI G.Saray için 1 Ağustos Genelgesi'yle, cezaev lerindeki siyasi hokumlulerin ölümler pahasına elde ettikleri hakları geri alınmak istenmtktedir. Aşağıda imzası bulunan bızler, Demokrasi Mucadelesinde MimarAluhendisler adına, cezaevlerinde, siyasi hükümlülerin ınsanlık onurunun korunması mucadelesinde başlattıkları açlık grevlerini destekliyor, tüm meslektaşlarımızı cezaevlerinde yaşananlara duyarlı olmaya çağınyoruz. Ttşkın OFLUO<5LIJ (mimar), Sılih ŞENCAN (mımar), Ömer COŞKUNIRMAK (mımar), lbrahim ÖZKAN (mımar), Sema SOLAKLI (mimar), Ali ŞEN1ŞIK (çevre müh), Nazan ÇELİKER (inş. muh.), Abdullab VALÇLNKAVA (maden müh.), Veysel KUKUL (maden müh.), MnsUf» MENEKŞE (maden müh.), Ali ÖZTİJRK (metalurji muh.), Taner TEOMAN (jeofızik muh.), Ömer KOPUZ (mak. müh), Ertan BÜKE (elk. muh), M. AU AYDIN (mımar), Haydar ÇELİKLER (inş. muh), Turan DOLU (bılgısayar müh.), Yücd ŞİMŞEK (inş. muh), Ayten ÇAKIR (çevre muh.), Sclma ACAR (kim>a müh.) Kenan ŞAHİN (mimar), Şeref AKGÜN (maden muh), Ed» BAYKAL (elk.muh.), Pervin TAYDAŞ (inş.muh.). Mehmel ÖZDEMİR (inş. müh), Lntfı YEŞİLTEPE (inş. muh), Müzeher ÇETİNKAYA (inş.muh.), Nizami SEVİLMtŞ (harita muh), Haydar DOĞAN (mimar). Ergun TAYDAŞ (inş. muh.) KAMUOYUNA AÇIKLAMA Bazı çevreler, kısıtlayıcı, baskıcı özellikteki 1 Ağustos Genelgesi'ne karşı tutuklu ve hükümlülerin eylemleri hakkında kuşku uyandırmak istemektedir. İlk akla gelenler, AdaJet Bakanlığı ve SHP'deki bazı çevrelerin bu eylemimizı dışarıdan yonetiliyormuş gibi göstermeleridir. Bu çarpıtma, insani ve doğal isteklerimizi reddetmenin gerekçesi olarak ve bilinçlice ortaya atılmıştır. Böylece insan hakları konusunda ne kadar samimiyetsiz olduklanm göstermiş oldular. Önyargılı ve artniyetli olmayan herkes biliyor ki eylemimiz, cezaevinden kaynaklanmış; daha önce var olan haklarımızı kısıtlayan 1 Ağustos Genelgesi'ni hedeflemiştir. Eğer bir orgutlülukten söz edilecekse aynı baskı ve kısıtlamalarla karşılaşan insanlann bunları ortadan kaldırmak için birlikte hareket etmeleridir. Sanınz hiçbir kimse bu kısıtlama ve baskılara karşı birlikte hareket etme hakkını biz tutuklu ve hukümlulere çok göremez. Eğer haklı istemlerimiz karşılanmadığı için devrimci demokratik güçlerin gösterdiği tepki bazüanru rahatsız ediyorsa buna bir şey diyemeyız. Herhalde bu çevreler, tutuklu ve hükümlülerin seslerinin dört duvar arasında boğulup eli kolu bağlı, kaderlerine razı olmalannı istiyorlardır. Kamuoyundaki yanıltıcı bir durum da Tek Tip Elbise konusudur. Yalnız tutuklular değil, hüküm giymiş siyasi mahkumlar da giymek istemiyor. Onur kırıcı ise bu, hükümluler için de geçerlidir. însanın kendisine saygısını azaltan bu elbiseyi biz hukumlüler de giymek istemıyoruz. Hiçbir zaman da gıymeyeceğız. En son olarak, bir yanlışa ve kamuoyunu yamlgıya düşürecek bir gelişmeye dikkat çekmek istiyoruz. Eskişehir Cezae\i'nde açlık grevinden vazgeçen bazı tutuklular. "... gasp edilen haklarımızı aldık. Ancak sorunun asıl çözumü 1 Ağustos Genelgesi'nin kaldırümasıdır" açıklamasında bulunmuşlardır. Bunun hemen peşinden Eskişehir'deki diğer tutuklular haklarımız savcılıkça kabul edildi diyerek eylemi bıraktılar. Kesinlikle hiçbir cezaevinde genelge jürürlukten kalkmamıştır. Bu da hiçbir hakkın verilmediğini gosteriyor. Eğer bazı tutuklulara savcılarca bazı sozler \erilmişse bu, geçici veovundan başka bir şey olamaz. Çünku Adalet Bakanlığı hem TRT \e basından, hem de cezaev lerine gönderdıği yazılı açıklamalarda tutukluların isteklerini genelgeye aykırı olduğu için kabul edemeyeceğinı söylemektedir. BANDIRMA'DAN ÇAĞRI Bizler Bandırmalı ılerici, deraokrat ve yurtseverler olarak 1 Ağustos Genelgesi sonucu siyasi tutuklu ve hükumlülere karşı yürütulen baskılan protesto edıyoruz. Cezaevlerinde bu baskılara karşı sürdürülen haklı ve onurlu mucadele>i sonuna kadar destekliyor; "HERKESİ CEZAEVLERİNDEKİ YAŞAM HAKKINI ÖNDE TUTARAK İNSAN HAKLARINI SAVUNMAYA ÇAĞIR1YORUZ." Tamer Nalbantoğlu SHP Yön. Kr. Ü>., Yusuf Çınar SHP Yönetim Kr. Üy., Hilmi Eken SHP tl Gen. Mc. Üy., Sedat Pekel SHP Bel. Mec. Üy., Rıdvan Tuna SHP Bel. Mec. Üy., Gültekin Yesilli SHP Bel. Mec. l >.. Gulhan Nalbantoğlu SHP Kad. Kom. Bşk., Recep Aydogan Petrolİş Şb. Bşk., Mustafa Gokmen Likattş Şb. Bşk., IJgur Özcan Sosyalist Parti kurucusu, Kadir Akman DSP Dis. Kr. Üy., Osman Nart işçi, Hasan Basri Onat SHP uyesi, Nuretlin Selbaşı Halk Koop. Bşk., BurhanelUn Çetinkaya Ögr. Koop Md., Fatih Giirel egitimci işçi, Hamdi Gürsoy esnaf, Ozan Onur SHP iiyesi. Koçyiğit en (Baftarafi I. Sayfada) da, Cezayirli yönetmen Muhammed Cbouink'in yapıtı "KoJe" büyuk ödulu kazandı. Bilindiği gibi bu film geçen hafta Bastia Şenliği'nde de birinci olmuştu. Şenlikte yarışmalı bölümde sunulan Sovyet filmi "Itiraflar" ise "Belgeseller" dalında birincilik ödülu aldı. Genç yönetmen Georgi Gavilov'un gerçekleştirdiği "türaflar" esrar kullanan Sovyet gençlerinin sorunlanna kalıplann dısına tasan gercekçi bir yaklaşımla eğilen ilk Sovyet belgesellerinden bir tanesi. Gelecek baharda Sovyetler Birliği'nde gösterime girmesi beklenen bu film, daha şimdiden tartışmalara konu olan bir çalışma olarak ilgi görüyor. BANDIRMA'DAN ÇAĞRI SELAM OLSUN APAYDINLIK GÜNLERE SELAM OLSUN AÇLIKLA DİRENENLERE Devletin cezaevlerindeki uygulamalarını ve " 1 Ağustos Genelgesi" ni protesto ediyor, tüm devrimci ve demokratlan insanlık onurunu korumaya çağınyoruz. BANDIRMALI DEVRİMCl VE DEMOKRATLAJR ADENA RAHMİ AKTAŞHÜSE\TN ÇERİ Urfa'dan sürgün edilen ve 2 Kasım*dan beri Ceyhan Özel Tip Cezaevi'nde açlık grevini sürdüren siyasi tutsaklar adına M. SELİM ÇÜRÜKKAYA İSTANBUL PAZARCILARINDAN KAMUOYUNA ÇAĞRI Yıllardır çozum getirilmemiş cezaevi sorunu, Adalet Bakanlığı'nın "1 Ağustos Genelgesi" ile yeni boyutlar kazanmış \e insanlann ölümle buluşma sınırma varmıştır. Insana ve insan yaşamına önem vermek sadece demokrathk değil, insan olmanın gereğidir. Bu açıdan cezaevlerinde yaşayan insanlarımızın ınsanca yaşama ve insanca muamele görmesi için toplumumuzun tum kesimlerini duyarlı olmaya çağınyor, insanlık onuru için verdikleri mucadeleyi destekliyoruz. Ceyhan Akkaş, Murtaza Bahadır, Mesut Şengül. Nazmi ÇeUk, Hayretlin Yıldız, Canip Sangiil, İzzet Yıldu, Mithat Atılgan, Hasan Samanlı, Huseyin Samanlı, Haluk Samanlı, Hasan Kayısoylu, Hüseyin Bilgiç, Aii Doğan, A.Haydar Atlas, Cevat Kaya. Hayreltin Kızılkaya, Sabri Kaplan, Sami Topaç, Cevdet Topaç, Hamdi Özsöz, Ünal Soyak, Murat Yıldınm, Cemal Yıldız, Yılmaz Akkaş, Huseyin Bahadır, Recep Kalaycı, Nihal Akman, Mustafa Aytaç, Sedat Erkan, Ferdi Seyrek, A.Dursun Gungör. Mahmut Üşümüş, tbrahim Üşümüş, Cemal Kılıç, Hakkı Karabulut, Bahattin Ka>a, Nurellin Kaya, Ali Üşumuş, Memet Güzeldere. İsmet Demir, Kâzım Altıntas, Cemil Camoglu, Namık Didin, Memet Şahin. "ÖZAL'A YANLIŞ BİLGİ VERİYORLAIT Tavır; Neanettin Karaduman eleştirüerini sürdürüyor. "Ücretlerenflqsyonungerisiııd«... Cumhurbaşkanlığı 'ç<". Özal aday olsa dahi, bütün Meclis'in desteğini almalı..." Kargaşa:SHP 6 dilim. Kim lomle birlikte? Kim lame karşı? Girişim: "Toprak uyduramadık, KİT vereliml" Suudiler özelleştinlecek kunıluşlara göz diktf. DeTrim; Muhendisler bile kaymakam olabilecek. Şcdbe: Demokrasi otoritesi Prof. M. Duvarger, Nazi işbirlikçisi miydiî ' Keyifc Beyaa Ruslardan hayali ihracatçüaıa, kokainin Türkiyc serüvenini E.Ardıç yazdı. PişznaDİıki Mustafa Yucedağ "küskün"... "Hollanda'ya döneceğim" diyor. Hayatın yakalayın YAZMAK 1AŞAMAK Oktay Akbal 1500 hra (KDV içinde) Çağclai Yayınları Turkocağı Cud. 3941 Cağaloğluhıanbul 1 Ağustos Genelgesi'ne karşı devrimci tutuklu ve hükümlülerin onurlu direnişini destekliyoruz. İSMAİL METfr AYÇİÇEK, BÜLENT ULUER, MAHtR SAYIN Bağımsızlık, Demokrasi, Sosyalizm mucadelesinde siyasi tutukluların bizim de desteklediğimiz onurlu direnişine tŞÇİ sınıfı sessiz kalmamahdır. Avrupa Demokratik İşçi Birliği adına H.HÜSEYİN ERDOĞAN
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear