23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
18 KASIM 1988 KÜLTÜRYAŞAM CUMHURİYET/5 SINEMA ATİLLA DORSAY HAYVANLAR IS\L4ÎL GVLGEÇ Biraz Robin Hood, biraz Şeyh Bedrettin, biraz da Kazanova Efsanenîn geri dönüşü Sicilyah Dönüyor... (The Sicilian) / Yönetmen: Michael Cimino / Oyuncular: Christophe Lambert, Terence Stamp, Barbara Sukowa, Joss Ackland / Bir Gladden Entertainment (Amerikan) yapımı / 143 dakika (Bizde 120 dakikahk bir kopyası gösteriliyor) / (As, Sureyya, Lâle) Michael Cimino, "Avcı" filmiyle sinemanın yeni harika çocuklan arasına karıştıktan, "Cennetin Kapısı Hea\en's Gate" filmıyle ise Hollywood'un görup gorebıleceği en buyuk fiyaskoyu (sanatsal anlamda değil, ticari anlamda) ortaya koydukıan sonra aforoz edıldığı sınema başkentıne yeniden bir "yumuşak donüş" yaptı. Henuz goremedığımiz "Ejderha VılıVear uf the Dragon" la orta karar bir başarı elde etmışe benzeyen Iıalyan kokenlı bu "haşan çocuk", bir Mario Puzo romamna dayanan "Sicil>alı" ile en azından ticari başarıyı >enıden yakalamışa benziyor. Birkaç mevsim önce Briande Palme'nin ilgi çekici "Scarface" fılmıne. filmin kahramanı Kubalı olduğu halde nedense "SicilyaL" adını takan parlak zekâlı bir fırma yuzunden, Cimino'nun filmini bizde "Sicilyalı Donuyor" adıyla ıdıyoruz. KİM KİME DUM DUMA BEHIÇ AK jcler£ çok ".. Hiçhınii y • • . Styirci Rciiiyap/yor/or '•• Ûslupçu ve şık Giuliano Filmde 'Salvatore Gıuliano'yu Christophe Lambert oynuyor. Lambert hem kendı oyun bıçımınden, hem de yönetmenın ısteğınden olsa gerek, alabıldığıne uslupçu, şık bir Giuliano oluyor. biçimde komünist ve komunist sempatizanı olmayan (gerçi filmin sonundaki "komünist kıyımı" sahnesini, onun düzenlemedıği ve hiç de onaylamadığı açık biçimde belirmektecMr), zarif, şık, çok renkli bir kişılik.. Cimino, zaten Giuliano'yu bir Fransıza, fılm boyunca İngilizce konuşan bir Fransıza, Christophe Lambert'e ovnatmakla, belü bir seçim yapmışnr. Lambert'in "Subwa>", " I Love You" gibi nonkonformist, ısyancı, "genç" filmlerdeki stilize başkaldırısını, modern gönul çelen kişiliğini bir gune> İtalya halk kahramanının efsaneleşmiş kişiliğiyle bağdaştırmak,filminen cüretli girişimlerinden biridir... Lambert de hem kendi oyun biçiminden, hem de yonetmenin ısteğinden olsa gerek, alabıldiğine uslupçu, şık bir Giuliano olmakta \e filmin Ale\ Thomson'un goruntulen ve David Mansfield'ır muziğiyle de desteklenen lırik, barok bir opera atmosferıni guçlendirmektedir... Ama haksızhk etmeyelirr.... Cimino'nun fılminde, elbette yonetmenin her filmınde bulunan karmaşık, yoğun bir yapı, derin bir ruhbilimsel araştırma çabası da eksik değil. Cimino, ozellikle Giuliano olayının Sicilya'nın o yıllardaki (1950'ler) toplumsal yapısı, devletkilisemafya uçgeni ve bunların her bıriyle olan ilişkıleri içindeki irdelemesini de yapmıyor ve efsanenin, bu üç gücu bırden karşısına almak yoluna gıttıği zaman nasıl çoktüğunu göstermiyor da değil... Ama filmin şık ve üslupçu cilası, bu temel oğeleri biraz fazla ortuyor ve insan yeni bir mafya öykusu, yeni bir "Baba" filmi izlediği duygusuna kapılıyor... Elbette, Coppola'nın "Baba" filmleriyle kumlabilen akrabalık, bir film için aslında az kompliman değil... Bu açıdan "Sicilyalı", kuşkusuz ilgiyle izlenen bir "iş filmi". Ama gerçek Giuliano'yu tanımak ve efsanenin gerçek yuzunu çozmek açısından, Frances.ro Rosi'nin filmini yeğleyenlerin de az olmayacağını sanıyorum. Ayrıca kendi adıma, bu filmin beni ulkesınde çok populer, oysa benim bir turlu ısınamadığım bir oyuncu olan Christophe Lambert'e ıs'ndırabileteğini de hiç sanmıyorum... taj (veya bir belgesel) yalınlığıyla çektiği filme karşılık, Cimino, lirizrru, epiğı, destan yaratmayı seçmış... Rosi'nin Giuliano'su, sıradan bir insan, kıtlenin içinden fırlamıs, çok farklı bir yazgıyı yaşasa da yine o kıtleye çok yakın ve ona an, bir Sıcılyalırun yanık, terlı yuzunu, kaba giysılerıni, Italyan diyalektını taşıyan gerçek bir kahramandı.. Rosi, bu kışiliğin mıtos katına yukselmesim getıren ozelliklere şoyle bir dokunurken, olayın ardındakı toplumsal mekanizmalırı deşıfre etmeye daha çok Evet, bir anlamda da Sicilyalı. önem verıyordu. >anı fjlmin kahramanı Sahalore Cimino ise, kuşkusuz "A\cı" Giuliano gerçekten de perdeye geri donuyor... Çunku çağımızın en nın. "Cennetin Kapısı"mn bir olbuyuk efsanelerinden, en populer çude denetlenememiş şıirinı, coşhalk kahramanlarmdan bırinı ya kunluğunu taşıyan bir sinema ratan Giuliano'nun yaşamı uzeri ozanıdır, onun Giuliano yaklaşıne son derece ilginç bir filmi, mı, kaçınılmaz biçimde farklı olaFrancesco Rosi uzun yıllar once caktı. Oyle olmuştur.. Ortaya çıçevırmişti (tstanbul Sinema Güıı kan, biraz Robin Hood, biraz leri'nde Rosı toplugösterısı kap Şe>h Bedrettin. biraz da Kazanosamında gösterildi bu fılm...) Ci va, ilginç ve renkli bir kişiliktir.. mino'nun yaklaşımı, sanırım kı "Zenginden alıp >oksula veren", çok bılinçli olarak, Rosi'nınkin başlıca amacı Sicılya'nın \e Sıcilden tumuyle farklı, giderek tam yahnın yuzyıllık yoksulluğuna zıddı.. Rosi'nin her zamanki so karşı savaşmak. "halka toprak ğuk, mesafeli tavnyla, bir ropor dagılroak," olduğu halde, hiçbir PİKNİK PtYALEMADRA BAMA ÇOK 6ÜZELSİN DESENE 3A8& HIZLI GAZETECİ NECDETŞK\ Kultur Servisi Turklngiliz Kültur Derneği'ndeki film gosterileri suruyor. Aralık ayı içinde muzik ve söyleşi etkinliklennin yam sıra her gun değışik saatlerde iki film gosterisi düzenli olarak gerçeklesecek. Derneğin başlattığj yeni bir uygulamayla u>e olmayanlar da "gunluk bilet" alarak Harbiye Adlı Han'daki merkezde fılm ÇİZGÎLİK KÂMtL MASARACI gösterilerinı ızleyebilecekler. Aralık ayı içinde gosterılecek filmler arasında "Singing in the Rain" muzikalı de yer alıyor. Guıseppe Verdi'nın "tNabucco" operası da tıpkı "Singing in the Rain" gibi aralık ayı içinde değişik tarıhlerde videodan gösterilecek. "Nabucco"yu Riccardo Muti yonetimindeki La ScalaOrkestra ve Korosu yorumluyor. Dernekte onumuzdeki av içinde ikı de çocuk filmi gösteriliyor: David Eady'nin yönettiğj "Danger Ylml bir Keaal Sunal Filmde başrolü Alman sanatçı Babett Jutte ıle paylaşan Kemal Sunal, perdedekı en bpık on Dartmoor" ve Victor Felmingörneklerinden sıyrılmış olarak çıkıyor. Sunal. filmde, Berlın'de yaşayan on bınlerce Türkten bınnı canlandınyor. in yonetip Jud> Garland ve Frank Morgan'ın rol aldığı "VVizard of AĞAÇ YAŞKEN EĞİLİR GÖKK4X GÜRSES Oz." Pat O'Connor'un yonettiği "A Month in the Country". Giles Foster'ın vonettiğı "Holet du Lac" ve David Hare'in yonettiği, Vanessa Redgrave, lan Holm'un rol aldığı film... Tumuyle Almanya'da çev "Wetherby" dışında Türkİngıliz Polizei / Yönetmen: Şerif Gören / rilmesi, Turk filmlerine ozgiı tek Kultur Derneği'nin fılm gösterileri Senaryo: Hüseyin Kuzu / Görüntü: Erdal nik yanlış ve eksiklikleri sıfıra in programında yer alan fılmler şunKahraman / Müzik: Timur Selçuk / dirgemış. Sade bir gulduru filmi lar: John Boorman'ın 1987 yılı yaçerçevesinde TurkAlman ilişkıle pımı "Hope and Glory"si, Hugh Oyuncular: Kemal Sunal, Babett Jutte, rıne oldukça sağlam bir vaklaşım Hudson'ın yonettiği. Ralph RicYalçın Güzelce, Kaya Gürel, Nilüfer Usku, getıren fılm, yılın bızce en hoş hardson ve lan Holm'un rol aldıAttila Cansever, Nuri Sezer / Penta Film surprızlerinden birı... Almanya, ğı, Tarzan'ın oykusunu yansıtan Şerif Goren'e >aramış... Filmde "Greystoke", 1983 yüındaçevrilen, yapımı (Kent vs.) Goren filmlerinde sık sık gorulen yonetmenlığini James Cellan Jo"Şerif Goren'in Almanya'da man polis kimliğiyle gezmesi, bi abartma, uzatma, gereğinden çok nes'un, başrollerını Cjril Cisack, çektiği film". bu sanatçımızın raz fazla uzatılmış bir 'gag' nıte tekrar gibi kusurlar hemen hiç Charles Gra) ve Mar>ha Fitzalan18 Kasım "gurbette" film yapan yonetmen lıği alır gıbi olurken, Kuzu/Goren yok... Goren'in son derece akıcı ve ın ustlendiğı "The Comedy of Er TARİHTE BUGUN MÜMTAZ ARIKAN ikilisı çok ekonomık, yalın bir fı ışlek sıneması, Alman ve Berlin rors", Bill Paterson'un yonettiği lerimız arasına katılmasını ve ustelik bu alanda son derece başa nalle, filmlerını çok hoş bıcimde gerçeğine ilişkın kimi ıpuçlarını "Comfort and Joy", John Scheustaca kavrarken, sanırım Alman singer'in yonettiği, Tom Courtenlı bir ornek vermesini simgeliyor. noktalıyorlaı. 1Z73'TE BUGUM, ıSTAMBUL KASıMPAŞA 'OA OENTZ SU8A"Polizei", duzeyli, seyri hoş, >er lara da kendileri Ustune bazı şey na>, Julie Christie'nin rol aldığı Gerçekten de bir yılı aşkın sureMAC/YLA "MÛUEI>IDISHAME< SAHKIÎ "Billy Liar." dir Berlin'de olan Goren için "Po yer ınce gozlemlerle dolu bir ler oğretecek... " ADLI Blft OKUL AÇILMIŞT1 YEHtUKL££E OLOUtlÇA YAKINLIK OUYAN PAP/ÇAM H MU£r/tF# lizei", ilginç bir etap... Hem GoM/fi/M (J?571?*4) BATJDAAI U2MANLA ren sinemasının tipik ozellikleriO2ELUKLE MACAIS ACILU BAHON &£ TDTT; ASnı taşıyan hem de bunlara "dışa4Z/4/U04 ONEMU PEĞ/ŞtKUKLER YAPrıda", Almanya'da, Berlin'de olmanın ve bir başka toplumu, bu PE ZAKİANA UYSUH YEHıUKUEEi OUŞUbaşka toplumun Turklerle olan HULMUŞTU. gArr &UMYASIAID> ilişkilerıni ve çelişkilerini gozlemDA DEAIIZCıUk: Ça< GE£lLE£D£ daki piyano/şarkı sesleri gibi.. lemenın getırdiği yeni bir havayla TRT bize "Kazablanka"nın son tZ/tP7XNl OEeyA CEZ^YIISU GAZZ HASAN PAAma asıl donattlmış bir film "Polizei." derece kötü bir kopyasını gösterdi. doldurmuş, onemlisi, kopya artık omrünü çoktan ŞA 'AJ/M OME&IS/rLE O£ SOZ «3OAJUSU OtOJİgösterilemeyecek kadar eskimişti. Goren'in son doneminın deği> Tam dördüncü kez yayımlanan SU, Sl/e AML/IMM, Türkiye devletinin resmı televizyonu, bir zamanmez senaryocusu Huseyin Kuzu, OKULU " YDU.. ların Şehzadebaşı veya Kasımpaşa sinemalan dekopya eski gösterimlerinden de bizlere perdedeki en tıpik ozellikğildı, olamazdı. Ama içimizden o sinemalardaki 18 Kasım 1938 lerınden sıyrılmış bir Kemal Su anımsadığımız gibi buradaki 50 YIL ONCE Cumhuriyet eski, bozuk kopyaları izlediğimizde yaptr^ımız ginal'ı getiriyor. Sunal, bu filmde seslendirmesi sırasında özgün fon O gun emsalsiz nezaketile Anadolu harbinı takıp ıçın Kemal dedı. O zamanlar bi "Makinist, huoop!" diye bağırmak geldi. ÖyleBerlin'de yaşayan onbinlerce benı yemeğe çağırmak Turkıyeye gelmekle tavzıf Mustafa Kemal adını daha sine bozuk, yırtık, kusurlu bir kopya izledık. Ve Turk'ten birı, çopçulukle >aşamını müziğini hemen lümüyle yitirmişü. edılmıştım. Ben Izmıre ayak lutfunda bulundu. zıyade muphenı bir şekılde genç kuşaklar, olasıhkla filmin, eskiliği yüzünden kazanan Ali Ekber'dir... Çok kubastığım gun Turk askerleri Bugun Dolmabahçede Sizleri geçen hafta bu sutunlarda Kazablanka bu hale geldiğini sandılar. Biz ise elimizde buluişitmiştim. Davetı çuk, ama anlamlı ayrıntılarla doşehri istirdada geliyorlardı. layemut Ataturkün tabutu memnuniyeüe kabul ettim. lu bir gozlem, Alı Ekber'm orada kentinin gizemi içinde bir kez daha buluşmaya ça nan, özgün dilde pınl pınl bir kopyayı bir kez daİki gun sonra Gazı de geldi. Mustafa Kemal düşunceli, onunde ağlayanlar arasında kı Turk gettosu ile veya çevredeki ğırmıştık. Bilmiyonız, bu çağrıya geldıniz mi? Gel ha izleyerek teselli bulduk. Karşılaştık. Benı kederli ve bedbındı. Bana ben de vardım. Almanlarla olan ilişkılerinı gozler dinizse, olasılıkla düş kırıkhğına uğradmız; hele fil Evet, TRT bir kenar semt sineması değildir. Ve Turkıyeye vakı ilk memlekeıın halinden bahsettı. lanıyabileceğıni hiç lahmm onune serer... Ekber'in mılımetrik mi ilk kez izleyen genç kuşaktansanız, "Ünlü Ka klasik filmleri boyle kopyalardan göstermeye hiç seyahatlennı ve ebedı Para her kilidi açan bir anahtardır etmiyordum. Fakat Dahi Ve her iki üç cumlede bir: bir nizam anlayışı olan Alman po zablaska bu mu?" diye dudak büktünuz... hakkı yoktur. Hele ABD'den sürekli film paketle Şefimız/e yaptığı ilk Halaskar ilk bakışıa tanıdı ve lisle parazıt yaşayıp giden zampaÇünkü TRT bize bu filmin son derece kötü bir rinin geldiği, hızl) bir ahşveriş içinde buiunuldu goruşmelen Ward Prıce şoyle "Bu boyle olmaz, vatanı ra dostu Filınta ıle, tav olduğu sarı kopyasını gösterdi. Tam dördüncü kez yayımlanan ğu ve filmin sahibi Warner Bros şirketinin ülke anlatıyor: başıanbaşa değiştırmek lazım, hafifçe gulerek selam verdı. Alman kızıyla, kendi aılesiyie kopya, eski gösterimlerinden de aıumsadığımız gi mizde şube açtığı gunümüzde... TRT, elinde çok yenileştırmek lazım" diyordu. Bu iki Mustafa Kemalı " İstanbula ilk defa 1918 Turk esnafla vs. olan ilişkıleri ıki bi, buradaki seslendirmesi sırasında ozgün fon mü eskimiş, bozuk kopyaları olan fiimleri hiç göster senesinde gehniştım. Bir hayatımda unutmayacağım. O zaman doğrusu bu laflara toplumun arasındaki kultür ve de ziğini (Max Steiner'in fılme dantel gibi yaydığı gü memeyi yeğlemeli, bu arada "Kazablanka"mn ye akşaın uzeri Perapalas Ben Mustafa Kemalı bir defa fazla dikkat etmemıştım. ğer farkları konusunda sayısız in zelım müzigi) hemen tümüyle yitirmişü. Kimi yer ni bir kopyasını getirtip mumkünse özgün dilin oteltnde oturuyordum. Bir hayatının en kederli aııında, Mesleğımin her zaman celemeden daha çok şe> soyluyor. lerde filmin diğer bölumlerinden alınıp eklenen de, altyazılı olarak seyirciye sunarak, yanlışını ba adam yanıma geldi ve bir hatırtayucağım buyuk haıası, bir defa da en mesud Filmin sonunda Alı Ekber'in oyun müzık ise tam anlamıyla yama gıbi duruyordu: ör ğışlatmalıdır. Filmin unlu şarkısı "Pliy It Again, dakıkasında gordum. bu emsalsiz dehavı o zaman Turk Generalının benimle gereği girdıği polis kılığını benım neğın fınaldeki tüm havaaianı sahnesinin özgün SanTden esinlenerek, biz de "Pl«y It Again, TRT" Sonra Ankaraya gıttım. keşfedememiş oltnakhğımdır. goruştnek istedığinı soyledı. seyip Kreuzberg sokaklarında Al dramatik muzıği yerine yamanan, Rıck'in barın diyelim... Ataturk gelırken garda ıdım. Sonra aradan zaman geçıi. Ismını sorduın: Mustafa filmler Ingiliz Kültür'de Şerif Goren'in Berlin'de çektiği'fılm: "Polizei" Düzeyli ve sade bir güldürü MUUENDISUANEIBAHRIIHUMAYUN TRTkenar semt sineması mı? y 'Kazablanka ayıbı' ve T Atatürkle görüşen ilk ecnebi gazeteci
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear