25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
15 EKİM 1988 KÜLTÜRYAŞAM HAYVANLAR ISMAIL GÜLGEÇ BAY PAPAĞAN? e t N PE H &A M PAPAGAH CUMHURİYET/5 KİM KİME DUM DUMA BEMÇ AK EN 60NCEL CAZ 4. Bilsak Caz Şenliği'nde en güncel caz anlayışına, günümüzün en iyi tromboncuian arasına hızla tirmanan Glenn Ferris (sotöa) ve onun adını taşıyan Beşli sahipti. 21 genç ingiliz müzisyenden oluşan Loose Tubes Big Band'inönderi ise topluluğun tuşlulannı çalan Django Bates'ti (ustte). (Fotoğraflar: Tank Ersoy) Bilsak Caz Şenliği'nin gerçek sürprizi Loose TUbes Big Band'di Genç îngiliz müzisyenlerinden oluşan Loose Tubes Big pek de arumsamak istemediği bir mahiyet alan, bu kez yıllar sonra Band ve içinden çıkan Powder Room Collapse eline aldığı gitanyla salona üık bir Orchestra adlı üçlüyle Microgroove beşlisinin Jim Hall sesi yayan Hakan Behkonserleri şenliğin cazseverlere en güzel armağam oldu. lil, basta ise bir başka kez daha SADETTİN DAVRAN Aa nerden buldun o konyağı, ba da viski içiyor, yanımzda mı getirdiniz? tnanmıyorum şuraya bak, bar!.. Evet, 4. Bilsak Caz Şenliği böyle başladı, böyle de surdü. Kimse ne nara attı, ne yerlerde süründü. Dünyanın bütün uygar ülkelerindeki benzeri salonlârda olduğu gibi konserler öncesinde, aralarda herkes istediği içkiyi, kahve istiyorsa kahvesini içti. Bundan sonra da içecek. Opera, tiyatro, kouser, bale; AKM'de bundan sonra hepsinden önce arada, insanlar fuayeye çıktıklannda karşüarında sevimsiz bir okul kantinini andıran "büfe" yerine, çeşitli içkilerin satüdığı bir bar ve en önemlisi "yeüşkin" bir ortam bulacaklar. Bilsak erken davrandı ve AKM fuayelerinin işletmesini üstlendi. Bilsak'ı ve geç de olsa aldıkları bu tarihsel yeniden yapılanma kararları için AKM yönetimini kutlarım. Bu yıl "Chet Baker'ın Antsına Saygı" olarak düzenlenen şenliğin ikinci ve bence bu yılın üzerinde en fazla durulmaya değer sürprizi, konserler öncesinde gösterilmek üzere Fransa'dan getirilen kısa filmdj. Genç Fransız yönetmen Bertrand Fevre'e 1988 Cannes Film Şenliği'nde En tyi Kısa Film Ödülü'nü kazandıran "Chet's Romance" adlı 9.5 dakikalık siyah beyaz, cazm geçen mayista ölen bu en "mavi yürekli" romantiğini "manzum" bir sinema dili ile anlatmayı deneyen ve gerçekten bir "romance" düzeyine erişerek son yıllarda zengirüeşmeye başlayan caz sinematekine eklenen, ödünç deyişle bir " c e p " başyapıtı. Fevre hastahklı denebilecek yoğunlukta bir tutkuyla yaklaştığı Chet'le ve onun müziği ile aynı dalga boyunu tutturmakta öyle başanlı idi ki, filmi şenliğin acılış konseri öncesi salonu dolduran cazseverlerle birlikte ilk kez izleyen ve Baker'a tutkusu en az Fevre boyutlannda olan Emin Fındıkoghı, fdm bittikten sonra sahneye, anlayışla karşılanması gereken bir duygusal çöküntü içinde çıktı. Fındıkoğlu'nun "Hacı Şakir and The Arabic Soap" gibi en azından bazı peşin beklentiler uyandıracak bir ad taşıyan topluluğunda değişiklikler de olmuştu. Şenliğe katılamayışının bir kayıp olduğuna inandığım Sunay yok, davulda ise Setim Selçnk'un yerine bir başka çok değerli rnüzisyen olan Murat Verdi vardı. Gitarda Cbel Baker'a olan platonik tutkusu geçen yıl aynt sahnede ona basta eşlik ettiğinde bir anda artık uzun dinlenilmesini içtenlikle salık verebileceğirn Hakan Beşer değişmemişti. Fevre'in rdminin Fındıkoğlu'nun boğazına tıkadığı yurnruklar ve perdeden salona inen dayanılmaz hüzün ortaya neredeyse gerçeküstüci) bir görüntü çıkardı. tki kez mikrofona gelen Fındıkoğlu bir seyler söylemek istediyse de başaramadı. Biraz da Sunny'nin renklendireceğini, neşelendireceğini bekleyerek bu adı verdiği topluluk üyeleri, şarkıcının son anda gelemeyeceğinin anlaşılması üzerine değiştirmek zorunda kaldıklan repertuarlarına yüzlerinden dusen bin parca başladılar. Konserin ortalarında tam "kaynatmaya" başlamışlardı ki, şenliğin birlikte izlediğimiz, bu yılın onur konuğu ünlü ABD'li caz yazarı Mike Zweria'in şaşkm bakışlarla "herhalde fotograf cekecek" diye izlediği Hasan Kocamaz, önüraüzde sırasını beklediği koltuktan kalkarak sahnedeki yerini aldı. Zwerin'in karanlıkta fotoğraf makinesi sandığı ağız armonikalarım kutularuıdan çıkardı ve her zamankı ustalığı ile, ama elinde olmadan salondaki havayı biraz daha ağırlastırdığı "Autumn Leaves" sololan ile konser bitti. Sunny'nin yokluğu, Chet'in ya da Fevre'in varlığı ile birleşmiş; ne Hacı Şakir kalmıştı ortada, ne de Londra'dan esen temiz hava Arap Sabunu. Ülkemizde bu sanatın en saygın temsılcilerinden olan Fındıkoğlu'nun pazar öğleden sonra bölümündeki ikinci ve son konserlerini bu kez ses düzenindeki bazı hoşgörülebilır aksakhklara aşırı tepki göstererek 2.5 parçada kesmesini ise en azından profesyonelce bulmadığımı söylemeliyim. Bu yılın ilginç yanlarından biri olan tümüyle saksofonlardan kurulu iki topluluğu, ABD'li 29 th Street Saxophone Quartet ve Alman Kölner Saxophone Mafia adlı Besli'yi dinleyenler her iki topluluğu oluşturan müzisyenlerin ustalığından, birlikteliğinden; özellikle Almanların biraz da saksofonlann yanı sıra kullandıkları diğer nefeslilere borçlu oldukları müzikal zenginlikten mutlaka etkilendüer. Ama kulağın olduğu kadar gözün de aradığı cazın temel tası ritm çalgılanrun yokluğunu zaman zaman zorlayıcı bulmalarına hak vermemek güç. Cazda çok yeni olmasa da ülkemizde ilk kez çalan türün bu iki seçkin topluluğuna cazseverlerin büyük konukseverlüik gösterdiği, yine şenliğe ilk kez katüan Yunanlı topluluk, birinci sınıf klarnetçi Floros Floridis ÜçlüsU'nün müziği eklenince bu yıl ağırlık biraz deneysele kaydı. Şenlikteki en güncel caz anlayışına, günümüzün en iyi trombonculan arasına hızla tırmanan Glenn Ferris ve adını taşıyan beşli sahipti. Topluluğun davulcusu Sangoma Everett ise bu yılın adı önemle anılması gereken bir başka müzisyeni idi. Beşlinin konuk müzisyeni olan ünlü ABD'li klarnetçi, piyanist, besteci, eski modernist Tony Scott'un da klarnet kılığında yaptığı "gösterisi" ile şenliğe epeyce küf kokulu da olsa, renk kaUığı söylenebilir. Glenn Ferris Beşlisi'ne en çok yaklaşan diğer topluluk Fransız kemancı Dominique Pifarely ve Avusturyalı davulcu Wolfgang Reisinger'in Dörtlüsü idi. Bu yılın gerçek sürprizi, temiz havası ise Londra'dan geliyordu. 21 kişilik, genç tngiliz müzisyenlerinden oluşan ünlü Loose Tubes ve içinden çıkan Powder Room Collapse Orchestra adlı üçlü ve Microgroove adlı Beşli'nin konserleri bence şenliğin cazseverlere en güzel armağam oldu. Sahnedeki başıbozuk dizilişlerine, kimi "dazlaklan", kimi "hooliganlan", kimi kendi halinde liseli tngiliz gençleri andıran kıbklarına, bütün bu başıbozukmuş gibi görünüşlerine karşılık dinledığım en bir arada çalabilen Big Bandlerden olan Loose Tubes, tüm yerleşik değerlerin nasıl yeniden gözden geçirebileceğini de gösterdi. Bu topluluk çağdaş dünya görüslerini simgeleyen adlar taşıyan özgün besteleriyle olsun, birbirinden zımba solistleriyle olsun dinleyenleri teslim almayı bildi. PİKNtK PtYALE MADRA HIZLI GAZETECİ NECDET ŞBV , • . NASILM ? ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI AĞAÇ YAŞKEN ECİLİR KEMAL GÖKHA1S P j j l l î İ p j K a n t c a t t ı r c ü l e r Demeği, Türk karikaturune kışilik kazandırmış, vtördiğimiz usV İ * 5 I " ™ talann özgün yapıtlarından oluşan bir sergi açıyor. "Yaşayan Çizgiter" adlı sergi 1B ekimde demeğin Yerebatan Çıkışı'ndakı galerisinde açılacak. 8 kasıma kadar açık kalacak sergide Sedat Simavi, Ratip Tahir Burak, Mehmet Polat, Yalcın Çetin, Altan Erbulak, Orhan Ural, Şadi Dinççağ, Mim Uykusuz (yukanda), Cemil Cem, Sedat Nuri, Ramiz Gökçe, Cemal Nadir, Mazhar Nazım Resmor, Sezgin Burak, Hazım Başkaynak, Metin Şanlı, Halim Büyükbulut, ibrahim (ibo), Hulki Onaran, Salih Erimez, Munif Fehim, Orhan Tophanelioğlu, Nurettın Atalay. Burhan Solukçu, Bulent Seren ve Kozma Togo'nun yapıtları yer alacak. Seyirciyle daha sağlıklı iletişim DİKMEN GÜRÜN UÇARER " Böyle değerli bir kurumun sanat yönetmeni durumunda bulnnmayı biç dksünmeınistim" diyor lstanbul Devlet Tiyatrosu Müdürü Zafer Ergin. "Boyle bir hazırlıgun da yoktu, ama şimdi lstanbul Devlet Tiyatrosu'nda yapüması gerekenleri arkadaşlanmiD da yardımıyla gerçekleştinnek istiyonıın." Sanki bu tiyatro kendisine çoktandır gereken taze kam Zafer Ergin'de bulacak gibi. "Çok çalısalım, yorulalım, seyirciye yeni seyler verelim ve alışılmadıgı zoriayalım..." Umut verici sözler. lstanbul Devlet Tiyatrosu yeni sezona Michael Frayn'm "Oyunun Ojunn", Afclo Nikolai'nin "Sogan", Özer Arabul'un "Rüzgârlı Kadın", Aleksandr Valodin'in "Kertenkele" ve Bertolt Brecht'in "Üç Kuruşluk Opera"sı ile giriyor. Brecht, yıllardır Devlet Tiyatrosu tarafından göz ardı edilen bir yazar! Bir tabu. ilk soru Brecht'e yönelik oluyor ister istemez. Brecht'i yok saymak ya da görmezlikten gelroek kuralını Uk bozan Ergin Orbey oldn genel müdürlügü dönemüıde. İkinci çıkışı da siz yapıyorsunuz yanılmıyorsanı. Sizce Brecht acaba neden Devlet Tiyatrosu repertnvarlanna giremedi? ERGİN Aslmda Devlet Tiyatrosu'nun genel politikası içinde Brecht bir tabu değildi. Bu yazarın bir yapıtmı repertuara almayı da "çıkış" olarak görmüyorum. Aslmda Ubü bir "çıkış" degil, ama... ERGİN "Üç Kurnşluk Opera" ezelden beri sevdiğim bir oyun. Bu sorumluluk bana verilince, repertuar tespitinde dramaturg arkadaşlarla çalışırken Uk aklıma gelen bu yabir iki oyun dışında. Daha dinamik bir Devlet Tiyatrosu kin düşünceleriniz nedir? ERGİN Bu durum aslında Devlet Tiyatrosu'nun bir başansızlığı olarak yorumlanmamalı. Yaşamımızda sanat giderek güncelliğini, önemini kaybediyor çeşitli nedenlerle. Tiyatro sanatçısı olarak bu soruna hepimizin sahip çıkması gerekiyor. İnsanlar dikkatlerini artık yaşamlan için daha önemli saydıkları başka şeylere veriyorlar. Şu halde sanatçı olarak bizler yaptığımız işlerde seyirci ile iletişimimizi daha sağlıklı kurup onu galerünize, sergilerimize, tiyatrolarımıza çekmenin yollannı aramahyız. Kendi bünyemizde bu İconuda çalışmalar yapıyoruz. Tiyatro olarak seyircimizle daha sıcak bir temas kurmak istiyoruz. Üniversitelerle yakınlaşmak, diyalog kurmak, sanatsal çahşmalanmızda onlarla beraber olmak istiyonız. Üniversite düzeyindeki seyirciyi tiyatromuza çekmek, zaman zaman da tiyatroyu üniversitelere götürmek gipıt oldu. Tabu olsaydı bir reaksiyonla karşı bi bir çalışmanın içindeyiz. laşırdım, ama karşılaşmadım. Bazı prodükYeni yılda başlayacak olan "Öğlen Tiyatsiyonların gerçekleştirilmesinde başka şeyle ro"sundan söz ediyoruz Zafer Ergin'le. özel ri de düşünmek gerek. Devlet Tiyatrosu'nun bir önem verdiği, "seyirci oradan yetişiyor" eskiden bir müzikal kadrosu vardı, şimdiler dediği Çocuk Tiyatrosu'ndan söz ediyoruz ve de ise yok. Bir orkestramız, dans grubumuz sohbetimizi Ergin'in şu sözleriyle bitiriyoruz: yok. Böyle bir müzikal oyun yapınca birta "Genel raüdüriimüzün de baan toplantısınkım başka sanat kuruluşlarından da yardım da belirttiği gibi, Devlet Tiyatrosu Türkiye'gereksinimi doğuyor. Brecht'in diğer oyun deki tiyatro yasamında bir lokomotif görevi ları için söylemiyorum bunlan, " Ü ç Kunış görüyor. lstanbul Devlet Tiyatrosu da diger luk Opera" için söylüyorum, akla gelmeme ödenekli tiyalroların yapaınadıklannı yapasinin nedenleri bunlar olabilir. Brecht, değerli bilmek gibi bir görevle yiıkumlu. Devlet Tibir yazar, oynanması gereken bir yazar. Dev yatrosu'nun genel kuralı bu. Fakat ben. bu let Tiyatrosu'nun dünya tiyatrolarından ver sezon repertuanmızı saptarken genel repertuar diği örnekler arasına Brecht'in yapıtlarından ilkelerimizin yanında tiyatromuzu, başındada katmasında tabii ki yarar var. ki "devlet" sözcüğünün sertliğine rağmen da lstanbul Devlet Tiyatrosu'nun geçen ha yumuşak, daha şirin, daha ısılülı gösterroevsim pek bir varlık gösterdiği söyleaemez, mek istedim." lstanbul Devlet Tiyatrosu Müdürü Zafer Ergin yeni sezondan umutlu Zafer Ergin, Devlet Tiyatrosu 'nun seyirciyle, özellikle de üniversite öğrencileriyle daha sağlıklı bir iletişim kurması gerektiği kanısında. Ergin, "Bu sezon repertuarımızt saptarken, tiyatromuzu, başındaki 'devlet' sözcüğünün sertliğine rağmen daha yumuşak, daha ışıltılı göstermek istedim" diyor. TARtHTE BUGÜN MÜMTAZ 4RIKAM 15 Ekim 19irDB SUGUN ÜNLÜ KACHN CASUS MATA HABİ KURfUA/A OİZİLMlSTl. HOLLAMPAU 8/& TUCCAR/N KlZIYOI ve ASIL Aot DA /UAe&A/sem/) eeeemuıoA HlNTLı BlS DAUSÖ2 OLARAK 7AMITŞ. GEMÇ YAÇm EVLENIP /SKOÇ KOC/*£tylA UZAKPOĞUYA Gİm'Ğifi/DetEGZOTiK. OANStAZ ÖĞ&ENMİÇTI. DAHA SONRA BOŞANMfŞ VE PARİS 'E YERLEÇMİÇTr. SEklSÎ DAURAM'ŞLAR.ıyıA ERK.EKLERİ BÜYÜLEYEN MA77* HARİ, FRANSIZ ASKERÎ YerKİÜLEGıYLE ÇOK YAKlN İLİŞKİYE GİRMEYI gAŞA£Mt$rri..r. [>ÜNYA SAl/Ap SlgASfNDA, ALMAMLAR HESAglHA CASüSLUH YAR. Tt&l AMLAŞ/LDIĞI ZAMAN TUTUICLAKHP Y^eGI LAAIMIÇTI AMA, VEEOıSİ ZA8AR ÇOK SÜY Û/S/ CASUS MATA HARI.. . AMA 8u seeçsĞi UEP sAta^Mtş, 50 YIL ÖNCE Cumhuriyet mukavele yapmıs ve fakat molör sahibi 320 ton yerine 550 ton çöp taşıdığı için birinci ticaret mahkemesme muracaaı ederek Istanbuldan loplanan çöp tesbiıi delâil yapiırımş ve aradaki miktarı giinde 320 ton olarak farkı istemişli. tesbiı edilmiş ve bu miktarın Belediyeye karşı mes'ul olan çöp denize dökülmesi müteahhidile Belediye arasında mukavelenameye raptolunaruk bu yüzden çıkan ihtilâf henüz müteahhide verilmiş olduğu' halledilemediği için mavna sahibi halde son aylar içinde her gün mahkemeden aldığı ikinci bir 550 ton kadar çöp kararla tekrar tesbiti delâil toplandığından geçenlerde yaptırarak aradaki farkı bugüne Belediye ile müteahhid arastnda kadar çöp müleahhidinden bir ihtilâf çıkmıştu Müteahhid, istemekıe olduğu gibi aynca çöplerin denize dökülmesini noter vasıtasile bir de üzerine aldıktan sonra buntarı protestoname göndermiştir. taşıyacak olan molör ve Protestonamede kendi vesaiıinin mavnalann sahibile avrı bir ancak 320 ton çöp nakledilecek 75 Ekim 1938 kabiliyetıe olduğunu, aradaki bulunmak üzere Ankaraya farkı bugüne kadar ihtiyar giden kontrplâk sanayii heyeti şehrimize dönmüştür. Heyeıin eylediği fazla masrafla müracaatı tktısad Vekâletince kaldırdığmı ve fakat bundan iyi bir şekilde karşılanmış ve sonra bu masrafa tahammül talebleri üzerinde teıkikat edemiyeceğinden 320 tondan yapmak üzere şehrimizde fazla çöpü nakletmiyeceğini bildirmiştir. Bu vaziyet karşısmdabulunan sanayi müfetıişlerine her gün iskelelerde iki yüz otuz emir verilmiştir. ton çöp teraküm edecek «MERIKAh1 demektir. Şehrin çöpleri ortada kalıyvr! Kontrplâk sanayii heyeti PS L O T ır.h ••&• F İL ııiın • Konptrplâk istandardizasyonu hakkmdaki nizamname etrafında leşebbüslerde 1 İ" »It ».» lırj
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear