14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
10 OCAK 1988 Fransa hep bîr baba arar Cumhuriyet rejiminin kesin yerleşmişliğine karşın, 1789'dan sonra kral ve kraliçenin kellelerini kesen Fransızlar, "ulusun babası" rolüne bürünecek birine her zaman gereksinim duymuşlardır. Napolâon, Cle'menceau, P&ain, de Gaulle ve şimdi Mitterrand... SABETAY VAROL PARİS Cumhunyet rejiminin kesin yerleşmişliğine karşın, 1789 thtilali'nden sonra kralla kraliçenin kellelerinı gıyotınle kesen Fransızlar, "ulusun babası" rolüne bürunecek birine her zaman için gereksinim duymuşlardır. Yedi yılda bir genel oyla seçilen cumhurbaşkanı, tüm yurütjne yetkilen bir yana bırakılsa bile, özellikle ulus butünlüğunü simgeIeme yetenekleriyle Fransızların gözünde yasallığı temsil etmiştir. thtiIalden sonra Napoleoo, Avrupa monarşilerinin desteğiyle 16. Lui'nin tahlma kurulan restorasyon donerninın krallan Üçuncu Napoleon, Birinci Dünya Savaşı yıllannda Clemencean, Alman işgalınin ilk yıllannda Mareşal Petain, daha sonra General de Gaulle olumlu ya da olumsuz biçimde bu role soyunmuşlardır. 1958'den sonra, şimdiki Cumhurbaşkanı François Mitterrand'ın o tarihlerde kullandığı deyimle, "askeri darbe" yaparak yeniden ışbaşma gelen de Gaulle, doğrudan oyla seçilen ve büyük yetkileri olan cumhurbaşkanlığı kurumunu anayasallaştırdı. O zamandan beri Fransızlar üç cumhurbaşkanı daha gördü. önumuzdeki nisan ayında beşinci cumhuriyetin beşinci cumhurbaşkanı seçilecek. Eğer aday olmaya karar verirse, Mitterrand bu "bttyük" seçimin en büyük favorisi... Mitterrand'ın selefi Valery Giscard d'Estaing de, 1981 seçimlerinden kısa bir süre öncesine dek, sondajlarda favori gösterilıyordu. Bu nedenle anket sonuçlarının seçimlere uç buçuk ay kala şimdiki cumhurbaşkanı lehine olması yeterli bir güvence sayılmıyor. 70yaşındakı devlet başkanı ise son dakikaya kadar niyetini açığa vurmayarak, "aday olacak mı olmayacak mı?" ikilemi* ni canlı tutmayı kendisı ıçın yararlı görüyor. Her ay tekrarlanan anketlerde farkı açması, uyguladığı taktigin geçerliliğini gösteriyor. Ama birçok sosyolog ve tarihçi Mitterrand'ın bu siyasal başansının, üstlendiği sıfattan ve "ulusun amgesi" rolünden kaynaklandığı kanısında... Adil, dengeii ve bilge tutumuyla sosyalist cumhurbaşkanı, sağ eğilimin ağır bastığı Fransa'da, siyasal rakiplennin çekindıği potansiyel bir aday oldu. Giscard d'Estaing işledıği hataIar yuzünden bu avantajı iyi değerlendırememış, 7 yıllık yönetimden sonra yeniden seçflme şansını son anda yitirmişti Mitterrand'm benzer hatalara duşeceğine pek olasılık verilmiyor. Krallan prensleri arumsamışken, geçen hafta kamu televizyonu "A2"de gösterimıne başlanan yenı bir dıziden soz etmek ilginç olabilir Michel Zevaco'nun "Şovalye do Pardayan"t kimbilir kaçıncı kez yeni bir dizı olarak ekrana getirildi. Michel Zevaco'nun adı edebiyat kitaplannda, "Üç Silahşörler"in yazarı Alexandre Dumas'nın tersine pek geçmez. Ancak şöhreti Dumas'dan hiç de az degildir. "Şövalye dö Dartanyan"uı şöhreti de Zevaco'nun yarattığı kahramanden daha ilerde degildir, ama bu yazar nedense pek ciddiyealınmaz. 190726 yıllan arasında kaleme alınıp, sol eğilimli gazetelerde, özellikle de "Le Matin'Me tefrika edilen on cilt Pardayanlar ylllar önce Türkçeye çevrilmiş, yıllar boyunca ortaokul ve liseli kusaklann en çok okuduğu kitaplar arasında sayılmıştır. Paris sokaklannın isimlenni kimbilir kaç tanemiz Zevaco'nun kitaplanndan aklında tutabilmiş, kimbilir kacımız 18. yüzyıl Parisi'nin dar sokaklanru, Louvre Sarayı'nı Pardayanlar aracılığıyla hayal edebilmiştir. lşın ilginç yanı, aynı satırlann yıllar boyu milyonlarca Fransızı da boyle heyecandan heyecana süruklemiş olmasından ibaret kalmıyor. Zevaco'nun kişiliğine azıcık egilirsek, ortaokulda kompozisyon dersleri veren solcu ve anarşıst eğilimli bir kışilikle karşı karşıya geliyoruz. "Aşın" görflşleri nedeniyle Zevaco, geçen yüzyıl sonu Fransası'nda hapis bıle yatmış, para kazanmak ıçın bırçok Unlü yazann imzasını atarak başlattıklan kitabın gerçek yazarlığını yapmış, gazetelerde roman tefrika etmenin geçer akçe olduğu yüzyıl başlannda nihayet "Şövalye dö Pardayan"ın maceralannı kaleme alan Zevaco, bu yapıtlarıyla halk arasında gerçek bir üne kavuşabilmiş. Jean Paul Sartre, "SöKukler" kitabında Zevaco ve Pardayan hakkında şöyle diyor: "Le Matin gazelesinde her gün Zevaco'nun tefrikalannı oze*likle okurdum. Hugo'nun etkisi altındaki bu dâhi yazar, cumhurijetçi bir kıhc ve pelerin romını keşfetmişti. Kahramanlan halkı temsil edijordu. Bonlann en buyuğu olan Pardayan benim ustadımdı. Onu taklit edebilmek için yuzlerce kez, tum agniıgımı cılız bacaklanm uzerine toplar, Kral Üçuncıi Henri'yi ya da 13. Lui'yi tokaüardım." Sartre gibı birçoklannın gözünde Pardayan, "çagından önce dunyaya gelmiş" cumhuriyetçi şövalyeydı Krallara karşı, mazlumlardan ve halktan yanaydı. Popülerliğinı de buna borçlu. Bizde de, birçok kuşağı "zetairlejtn" acaba, haklannda dava ustune dava açılan "bttimsel sosyalist felsefe" kitaplanndan çok "Şövalye dö Pardayan'ın maceralan" olmasın? Üstelik Türkiye'de, Fransa'da olduğu gibı, öyle bilinçaltı monarşi özlemi de pek kuvvetli değil. Faristen CUMHURİYET/11 Zengin muteaahhit Donald Trump, New York'u kendi uçajjının penceresinden iztemeyi yeğliyor. New Yorktan Zürihten Sonu gelmeyen ilk aclıııı nun için de Stoppa, "2030 kişilik birkaç odaya gereksinmemiz var. Bunbuin öyle pek Ittks döşenmeleri gerekli degil, valnızca bu işten anlavan bir iki yöneticinin gözetiminde olmaiannı saglamak istiyoruz" diyor. "Ffaıer" olarak adlandınlan, damardan iğne ile eroin alanlara bilgi vermek en başta geliyormuş. Gerçi onlar "malın" olduğu kadar, problemlerin de bilincindeymişler, ama gene de tam değilmiş. Düşünceler şöyle sıralanıyor: "Malını" dışardan getirene karışılmayacak. Ancak AIDS nedeniyle temiz su ve enjeksiyon verilmesi söz konusu. Hepsinin bir arada olması, birbirlerini iyi ve kötü durumlarda görmeleri mantığa çağırması açısından yararlı. Onları çalışmaya alıştırmak, başka bir deyişle boş durmamalannı sağlamak. Her şeyden önce temizlik. "Fîxer"lerin dış görünümleri kendilerine özgu, yani rezalet. Bunlann duş yapmalannı özendirmek, bir çamaşır yıkama, kurutma, hatta lime lime olmuş bluejeans'leri için dikiş makineleri ilk akla gelenler. Çeşitli kuruluşlarla yazışmalannı sağlamak amacıyla bir de daktilo makinesi bulundurulması. En önemlisi, sağlık kontrolü. Belli sürelerde bir doktorun gelmesi ve durumlarına göre gerekenleri gerekli yerlere yollaması. Işte, bunlar gerçekleşirse Zürih parklanndaki görüntü kaybolacak ve gençler daha kolay denetim altına alınacakmış. Oysa Draatschmidli'de aynı işleve yakın bir girişim sonuç vermedi. Çunkü Zurih, çeşitli kentlerin manyet alanına donüştu. Çevreden, uzaktan, hatta sınırdaş ülkelerden gelenlerin buluşma yerine dönüştü, kapanmasına neden oldu. Hashas içmek, gençler arasında moda ve yaygın. Kendilerini kanıtlamak, büyüdüklerini göstermek amacıyla sigarayı dudaklarına götürüp caka satanlar, az süre sonra içine haşhaş kanştırmaya başhyor. Kısır döngü esasmda erkeklik (veya kadınlık) göstergesiyle adım atıyor. Sonu gelmeyen ilk adımı. Mütevazı ınüteahlıit ŞEBNEM ATtYAg NEW YORK Donald Trump, 42. sokağın orta yerinde tarihi Grand Central tren istasyonunun yanı başındaki içi havuzlardan, fıskiyelerden geçilmeyen Grand Hyatt Hotel'i yaptığında, sanatım, stilini, tarzını hepsinden önemlisi işin sırrını bulmuştu. 1970'lerin sonları, bankaların gayri menkulcülere en fazla destek olduğu zamanlarda bu fırsat kaçırılacak gibi değildi. Akabinde, Penn istasyonlarından eski Commodore Oteli yenilemek için bir öneri aldı. Hyatt Oteli'ni yapmış olmanm verdiği kredi ile bankalann kasalan açıldı. Zamanlama gerçekten iyiydi. Mali krizin tam ortasıydı. Belediye, vergileri gayri DOCAN ABALIOĞLU ZÜRİH Kente gelenlerin çoğıından dinledim. Bilirsiniz; dışanda olanlar olayın içinde bulunanlardan daha fazla görür, algılarlar. Göl kenanndaki parklarda, Devlet Müzesi'nin bahçesinde veya Limmat nehri kıyısında sarhoş gibı dolaşanları, ortalıkta enjeksiyon yapanlan şaşkınlık ve korkuyla anlatıyorlar, bunun bu derece acıkça kullanılması, hatta ötede beride polislerin bile bulunmasını anlayamadıklannı dile getiriyorlardı. Oysa onlann bilmediği, uyuşturucu olayıın odak noktası Drahtschmidli artık kapaa. Bazı ailelerin, her ne kadar' yürekler acısı iç görüntüsünü çocuklarına örnek olsun diye seçtikleri bu yer, işlevini tam olarak yerine getiremedryse de Zurih'in bellı bir simgesiydi. Düşüncenin uygulamasıyla varılan sonuç "Zurih Genclik EvkrT yönctidsi Attflio Stoppa'yı bir açmazın içinde bırakmış. Oysa amaç, Zürih gençlerine yardımcı olmak. Bu York'un 41 yaşındaki mültimilyoner gayri mi vererek sürekli kredi almayı basardı. Beşinci cadde üzerinde,.' menkulcüsü Donald Thımp'a, Etffel'den sonra dünyamn en tanınmış bina yapımcısı olarak bakılıyor. Trump, hayat ünlü butik "TıffanyV'in bitişihikâyesini anlattığı kitabına "Iş Çevirmenin Sanatı" adım ğuıdeki eski "Boıwit Teüer "ı da aynı şekilde satın aldı. Bina Bonvererek, kendini "çağdaş bir Michelangelo" gibi görme wit Teller'a ait olmasına rağmen. alçakgönüllülüğünü gösteriyor. arsa bir hayat sigortası şirketine Trump menkulü teşvik yönünde düzen aitti.kendi ile daha sonra bu şirketi ortak olmaya ikna liyordu. Penn istasyonlannın etti. Ve basanlan sürüp gitti, Atönerisini kabul eder gibi yaptı ve lantik City'de, üç büyük kumarkamu yaranna bir girişimde bu hane, Trump parkı derken Dolunuyormuş izlenimini yarata nald Trump, henüz 41 yaşında rak, belediyeden kredi almaya dünyanın "EiffeF'den sonra en başladı. tanınmış bina yapımcısı olarak "O zaman bir belediye yetki nitelendirilecek duzeye geldi. lisi Penn isUsyonlanyla yaptıgım kontratın kopyasını istedi. Ben Trump, yaptıklannı sanat olade bir kopya kontratı sadece b« rak değerlendirmekten kaçınmınim kısmım imzalı olduğu hal yor ve kendini "Çagdaş Micde gonderdim, payıraa diişen helangelo" olarak görme alçak250.000 dolan ödememiş oldu gönüllülüğünü gösteriyor. Aygum için Penn istasyonlan kont nı tutumu binalannın boyutlaratı daha imzalamamıştı. Ama nnda, dış ve iç görüşünde yanbu kimsenin dikkatini çekmedi, sıtan Trump'ın ünlü Beşinci taa ydlar sonra bir gazeteci ara> cadde "tbidesi" "Trump tınna yaparken kontratı gormek Tower" dıştan her katında minik ormanlar olan, içerisinde alisteyinceye kadar." Trump aynı yöntemle, büyük tın kaplama izlenımi veren san şirketlerle iş yapıyormuş izleni metal kaplı duvarları, aynalı tavanları, bahçeleri, yurüyen merdivenlerin yanıbaşmda beşinci kattan dökülen sularla oluşturulmuş yapay şelaleleri ile "paraya parinak" ısulan bir görünümde. pondo toufs SÖMESTR'de Otpbüsle 8 gün ATİNASELANİK Atiıta: Hotel STANLEY • Selanik: Hotel OLYMPİA 155$ ve 55.000.TL. Oslo'dan Bübao'dan yalnız boğa güreşi mi? ayhk buz hokeycisi ŞÜKRÜ BİLGtÇ OSLO Norveç'in büyük gazetelerinden biri olan "Aftenposten" 17 Aralık 1987 tarihli akşam baskısında tam sayfa bir haber verdL Gazete aynı haberi, 18 Aralık 1987 tarihindeki sabah baskısında başka bir fotoğraf ve yazıyla yineledi. Haber yirmi bir buçuk aylık buz hokeycisi küçük Steffen Thoresen'le ilgili ve "Hokey Ateşi Bir Çocukluk HastalığT başhğım taşıyor. Yirmi bir buçuk ayhk Steffen Thoresen'in buz hokeyi sporcusu olması ve bunu hastalık haline getirmesi bu tür gelişmelere ve yeniliklere alışkın olan Norveçliler tarafmdan da ilgi ve sempatiyle karşılanıyor. Bu yaştaki çocukların kayak ve benzeri sporlar yaptığı, ünlü "Norveçli doğarken kayaklan ve sırt çantasıyla dogar" sözune uygun olarak, bilinmektedir. Ama buz hokeyi gibi zor bir spor dalında da yaş sımrımn inanılmayacak oranda aşağüara inmesi ilgi ve şaşkınlıkla izlenmektedir. Çünkü Steffen'in ağabeyi Patrick de usta bir buz hokeycisi ve henüz dört yaşında. Baba Peter'in buz hokeyi takım kaptanı olmasının önemli etkisi olması gerek Steffen ve Patrick üzerinde. Ama şu gerçek de var; yazıdan anlaşıldığına göre baba ve anne Thoresenler çocuklanna yetişkin bir sporcuya gösterilen ilgi oranında ilgi ve özen gösteriyorlar. Gecenlerde Norveç kayak takımı dünya Uçüncüsü oldu. 36 yaşındaki iki çocuk annesi ünlü koşucu Ingrid Kristiansen dünya rekoru kırdı. Nüfusu, lstanbul'dan daha az olan bir ülkenin sporda boyundan büyük işler başarmasımn nedenleri, Steffen'le ağabeyi Patrick'in hokey ateşi içinde yanmalanndan anlaşüıyor. Aynı haberde bu iki kardeşin antreman yaptığı buz hokeyi okulundaki yetkililerinin yaptığı açıklamaya göre isteyen her çocuğun 200 kron (sıradan bir lokantada yemek parası) karşılığmda sonbahara dek çalışma yapabileceği belirtiliyor. Daha geniş bilgi için de telefon numarası veriliyor. Sorulan bir soruya küçük Steffen şöyle yanıt veriyor. "En çok oynn oynamaktan değil, yjımmktaşmaktfln w> kaymaktan MİNE G. SAULNIER BtLBAO Ünlü Clemenceau kavşağından sağa döndünüz mü, karşılıklı iki saray: Grand Palais, Petit Palais. tkincisinin merdivenlerinde iki başlı birer kuyruk. lspanya sergisini görmek için sağ kuyruğa, Portekiz sergisi için sol kuyruğa girmek gerekiyor. Paris kenti, Avrupa Topluluğu'nun taze üyelerini Fransızlara tanıtmak için bir aydır Petit Palais'nin büyük salonlannı bu iki ülkenin resim sanatına açmış bulunuyor. Bu olağanüstü sergi dolayısıyla lspanya, haftalardır sevinçli bir çocuk gibi yerinde duramamakta. Sergi "obryı" ile ilgili olarak lspanyol basınında yer alan yazılardan başka, Fransız gazetelerine de sayfa sayfa ilanlar veriyor Madrid hükümeti. Ispanya'da yalnu boğa güreşi yapümaz, başhğı atılan bu ilanlarda özetle: "İnanümaz gibi görünse de tspanya'da uyguianan tek sanatın boga güreşi olmadıgı, Ispanya'nın resim konusunda dönyanın en önde gelen müzeleri arasında yer aktığı, bu koleksiyonlardaki essiz yapıtlann, resim sanatını da en az boga güreşleri kadar sevmeyi haklı kıldıgı" belirtiliyor alaycı bir dille. lspanyol aydınlan, ülkelerinin üstündeki bu silinmez "boğa T U R 1 23 Ocak30 Ocak T U R 2 . 30 Ocak6 Şubat Fiyatlara: Otobusle gıdış donuş, varım pansvon konaklama. şehır turları, rehberlık dahıldır Rumeit Caö Şafak Sok Mumtaz Han Vo 36 <at4 /Vşanraş/ istanöui T»$»f»m: '>Û8 06 06 150 52 59 132 48 06 güreşi" damgasından biraz rahatsız. Bir benzetme yapmak gerekirse, Batıda Türklerin hâlâ fesli kavuklu diye tanınması, herhangi bir eleştiricilikle ilgisi olmayan folklorik yanına rağmen bizim nasıl sinirimize dokunuyorsa; lspanyol aydınlarının da lspanya denince "boğa güreşi ve fhunenco" kavramlannın temcit pilavı gibi sofraya sürülmesinden canları sıkılıyor. Ve Avrupa Topluluğu'na üye olduklanndan beri ele güne karşı başka marifetlerini de ön plana çıkarmak kaygu sundalar. Hemingway'in, Orson WeUesin boğa güreşi merakım anlamıyor değiliz. Ama Ispanya'nm flamenco ve boğa gureşinden ibaret olmadığmı anımsamak için Paris'teki sergiyi dolduran adlara bakmak yetiyor: Velasquez> Goya, Juan Gris, Picasso, Miro, Dali... Ya lspanyol dili, daha mı az güçlü? Federico Garcia Lorca'ya kulak verelim hele. Bakın neler söylüyor "Esmer Şarkı"sında: Yitirirdim kendimi, Esmer ül J tours ULUDAĞ otellerı rezervasyonlarımız devam etmektedir Adrmtı Rumeh Caö Şafak Sok Mumtaz Han No 36 Kat A \'t$an:ası istanbui TtUfotı: U8 06 06 130 52 59 132 48 06 SÖMESTR 'de Korkusuz matadoriar ve nefes kesen boga gOreşleri Ispanya'nın simgesi Hırsını yaptığı binalann boyutlan ve dekorunda belli eden Trump'ın babası ashnda gözü oğlu gibi yükseklerde olmayan ken için Maria del Carmen/Yi bir tsveç göcmeni. 1930'larda tirirdim kendimi, Kimsesiz göz Brooklyn ve Queens'de orta ve lerinde, Tuşlarında dolaşarak, düşuk gelürlilere yönelik eyler yaSessiz ağzının/Bitmeyen öpücü parak ailesini geçindirmiş. Doğünle, Esmer olurdu hava, Urpe nald'ı iyi bir asker olması ümirirdi yüzünün, Ayva tüyleri/Yi diyle askeri akademiye göndertirirdim kendimi, Titrek meme miş. Bir süre Donald hırslı bir lerin için, Kara derinüklerinde, asfter, iyi bir "Napolyon" olYumuşak gövdenin/Yitirirdim mak yerine hızını iş dunyasında kendimi, Esmer ülken için, Ma denemenin yararlı olacağını göria del Carmen. rüp finans okuluna başlamış ve Tarihte işgal ettiği yabancı top 1968'de mezun olmuş. rakların yerel dillerini süip süpuGayri menkulün kesinlikle bir ren tek dil, lspanyolca. Güney tekel olduğuna inanan Trump'Amerika'yı içine alan o koskoca ın bütün hayali bir televizyon imparatorluktan geriye, kala kala şehri yapmak. Geçen yıl hayli Iberik yanmadası kalmı, ama tartışmalara yol açan Trump'ın Guney Amerika'daki eski sömür televizyon şehri girişimleri, şehir gelerin hepsi lspanyolca konuşu uğruna yerlerinden edilecek olan yor anadil diye. Bunu ne tngiliz insanlann direnişiyle bir ölçüde ler yapabilmiş denizaşırı sömür yavaşlatıldı. Ancak, Trump hagelerinde ne Fransızlar ne de baş yalindeki New York'u yaratabilkalan... mek için engel tanımadığını öne Ispanyollar, geçtikleri tüm sürüyor. Hudson ırmağı kenatopraklarda kendi kültürlerini nnda 59. sokaktan 72'nci soka"yedek" değil, "ana" kültür ola ğa kadar yayüması planlanan terak kabul ettirmeyi başarmışlar. levizyon şehrine başlangıçta Ama çok kan dökerek, ama kor NBC televizyonu ortak olmayı kunç bir vahşetle... Bu da onla kabul etmişti, ancak tartışma nn bir özelliğL Boğa güreşlerinin büyüyünce NBC işin içinden çeIspanyollara özgü olması boşu kümekte yarar olduğunu görüp, Trump'ı yan yolda bıraktı. na değil. Trump, televizyon şehrinde ısCarmen'in ülkesi gerçekten kan ve gül. Garip olan, Ispanya rarlı, hayatmı anlatan "tşin yı böylesine imgeleyen bir başya sanad" (the an of the deal) adlı pıt niteliğindeki "Carmen"in öy kitabında "Sonuçta televizyon küsünü de, bestesini de yazanla şehrini NBC Ue ya da NBCdz her, halnkârda insa edecegim" rm Fransız oluşlan. Paris'teki lspanya sergisi gibi. diyor. Harlem'den Her hafta ULUDAG ve KIBRIS Bir tatlı düştür artık Harlem pah. Karanlık olanlann çoğu ise bombardımandan yeni çıkmış gibi. yiTninin camlan kınlmış, çoğu izbe ve metruk; sokak çukur içinde, gecenin bu saatinde sayabildiğün toplam araba sayısı 4 özel araba, 2 otobüs ve bir polis arabasmdan ibaret. Fiziken New York'un kalbi Manhattan'm içinde olan Harlem, unutulmuş bir dünya. Gece mutlak bir sessizliğin hâkim olduğu siyah bir cöl... Yanımızdaki zenci turist rehberi ile birlikte, az ileride küçük bir caz restoranından içeri giriyoruz. Barda, 3 konsomatrisle sohbet eden bir kaç zenci var. Bir tahta parmakhkla aynlan masalarda ise genç bir zenci çift, az ötede de gene zencilerden oluşan küçük bir grup oturuyor. Kulüpteki tek beyaz biziz. Zenci müşteriler varlıgunızı fark etmemiş gibi davranıyorlar. Eüington'm, Armstrong'un yerine gecenin yüdızı, saksofonun içine kalan tüm gücüyie üfleyen, zayıf, yash, gene zenci bir adam. Oluşturduğumuz turist masa.sını fark edince tum gayretiyle çalmaya başlıyor. Bir süre sonra, eski günlerin izini bulabilmek umuduyla "Sbow«uuı's" adb bu kulflpten çıkıp, köşebaşmdaki "Baby Grmndnda yın<timi7i denemeye karar veriyoruz. Burada da gene büyük çoğunluk zenci. Bizden başka beyaz olarak yan masaHflM Almanlar ve 3 Fransız, 4 Isveçliden oluşan turistler dikkaü çekiyor. Tek bir beyaz Amerikalı yok. Zenci müşterilerin orta halli kimseler olduklan, hanımlann üzerindeki kürk mantolardan hemen anlasüıyor. Kulübün genel havası da, "Greenkfc Vflbgc^deki ünlü 'Blae Note"u andınyor. "Baby Grand" kulubünun bu küçük refah dünyasmm hemen karşısındaki sokak ise gene büyük bir karanlık ve sessizlik içinde. Çünkü Harlem'in yüzde 10*u gibi karşıdaki evler de terk edilmiş. Manhattan'ın her metrekaresini etkisi altına alan spekulasyon Harlem'e de sıçrarmş. Haöa Harlem'de spekfllasyon yapanlar arasında DonaM Iramp gibi, bugün Amerika'nm en zengin adamlan arasında sayılan isimler de var. Manhattan'da emlak degerlerinin yılda yüzde 28 arrügı söyleniyor. Bu değer artışı Harlem'de yüzde 100*0 buhıyor. Bu nedenle bOyOk spekulatörler yavaş yavaş Harlem'i bloklar halinde satm alıyorlar. "Bir ev bo$aldı • " diyor rehberimiz Glenn Page, "o rr koafater Içte tehlftekri bHmdBU bir kortaı kayBagı teskfl edryor. Bdylece etraftald evler de yvnş yınş bofalnaya tajfayor ve spekitatörier b« evteri bloUar kaliade yok pakaana sata afayoriar. So«ra içtai restore edip, artık Maahattu'ıUd kindan «deyemez d a r u u gefea orta auf aüdere tatıyoriar. <h*eleriHarleaı'e^İBUıtyaaortanıfgeliyonla.ŞteMtiartık bevat att orta wd 4a gctaMgc bafİMh. Üç Inaak •oara Hariemin japıa lw gkUşfc tauuaen tt&tctkr Glenn, fahiş fiyatlardan ötürü küçüçük evlere Uküan jnyınliinıı, rahat bir evde oturabilmek uğruna Harlem'in riskleri ile de yasamayı ögrendiklerini söylüyor. Ama bunu beceremeyenler de var. Bunlardan biri de Glennin kendi anneannesL "Bir yıl iciade otardaga apartmaad> dort kadun ınna geçfldi, bki de öMürüldö" diyor Glenn ve ekhyon "Yafh kadm artık o deaU korkar hak tehni«tikl,ahşveriflçiabiedı»anyaçıkmıy<»rda.Tam ihtiyaçUruu bU gdrlyordak. Soauoda dayanaandı •< bnradaa ta»ndı.n Yeni yapılan evleri alanlann ise, evleri ve kapılannm önünde park edilmiş arabalan arasında yaşadıklan anlaşüıyor. Bu serüveni göze alanlar bile Harlem'de alışverişe ve yürüyüşe çıkmıyorlar. Harlem'deki tüm bu yenilenmeye rağmen "Suger Hill'in taüı dunyası bir daha geri gelmeyeceğe benziyor. TANGOLAR Her PAZAR ENGİN EGE Orkestrası eşliğinde SECAATTtN TANYERLİ Tel: 168 66 60 61 Duke Ellington, Billy Holiday, Louis Armstrong, Ella FüzgeraUL. Caz dünyasınm bu dev isimleri hep burada, Sugar Hill'deyaşamışlar. Harlem o zamanlar tatlı bir dünya imiş. Bugün ise bu dünyadan geriye kalan tek tatlı şey, Sugar Hill'in adı~ NtLGÜN CERRAHOCLU HARLEM "ftke a Trato to Sngar Hfll in Hartem" Dake EDiaftoB'ın bu ünlü şarkısmı hatırlıyor musunuz? EUington'ın Şugar Hill'de yaşadığı ev olduğu gibi duruyor. Harlem'in ortasmda, Sugar Hill'i boydan böya geçen St. Nicholas caddesinin üzerinde eski, büyükçe bir apartman bu. Harlem'in bu kısmına Sugar Hill Türkçesiyle "Şeker Tepe" denmesinin nedeni, sadece buranın San Francisco sokaklan gibi engebeli olmasmdan değil, 'ZClerin, '30|lann caz dünyasınm en unlolerini banndırmasmdan kaynaklanıyor. Ellington'm yanı sıra Bffly Hottday, Louis Armstroug, Dinah Wuhiııgtoa, B«y Strayhon, EBa Fitzgermld gibi caz dünyasınm dev isimleri hep burada, "Sugar HflT de yaşamışlar. Harlem o 7yma.nlar "Cotton Ctab"ı, Armstrong'u Ellington'ıyla "tatlı hayat"ın hüküm sürdüğü taüı bir dünya imiş. Bugün ise Harlem'de bu taüı dünyadan geriye kalan tek taüı şey, "Sngar HflTin adı. Şimdi Sugar Hill tepesinde yalnız acı, korku ve umuuuzluk var. Harlem'in 5. Avenue'sü sayılabilecek 125. Sokak'ta birkaç adım atıyoruz. Hâlâ carşamba akşamlan kaliteli bir caz müzigi yapan ünlü "ApoBo" tiyatrosu tam karşımızda. Fakat '30*lu yularda birbirinden güzel arabalann, kadınlann dolaştığj bu sokakta in cin top oynuyor. Gece saat 9... Pencerelerinden ısık sızan evlerin perdeleri sunsıkı ka DARÜŞŞAFAKALILARA DUYURU Geniş kapsamlı DARÜŞŞAFAKA albümü çıkanlacaktır. Bütün Darüşsafakahlann bu albümde yerlerini almalannı arzu etmekteyiz. Çıkacak albüm DARÜŞŞAFAKALILAR albümü oUcagından mezuniyct $artı aranm&maktadır. Bu il«mmiTi okuyan ve duyan bütün DarOssafalılann okula gjriş ve çıkıs tarihkri ile meslekiehni, iş ve ev adresleriyle telefon numaralarinı en geç 28 Şubat 1988 larihine kadar tstanbl Ortaköy Muallim Naci Cad. No: 41, Mdek tşhanı'ndaki DARÜŞŞAFAKALILAR DERNEul'ne göndennelen rica olunur. DARÜŞŞAFAKALILAR DERNEĞt hoslanıyorum." Kavgacı, hırçın, ama aym oranda sevimli bir buz hokeycisi yetişiyor. Steffen başka bir iş daha başarmış; şimdiden usta bir buz hokeycisi olan ağabeyi Patrick'in en genç sporcu olma rekorunu da elinden almış.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear