23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
16 EYLÜL 1987 KÜLTÜRYAŞAM' CUMHURİYET/5 MÜZİK FİLİZ ALİ HAYVANLAR İSMAÎL GÜLGEÇ Radyomuzun bugünkü durumu üstüne düşünceler APAM BENı BoZüti 5ATTİ Jik ve içerik denetıım etiın vasak sözcükler 2 5 yıh bulan radyoculuğumda birkaç kez zor, mantıksız sansür dönemleri yaşadık, ancak son zamanlarda yaşamakta olduğumuz yozlaşma ve cehalete prim veren süreç örneğiyle daha önce karşılaşmamıştık. Mikrofon karşısına ilk kez 9 yaşında çıkrmştım. Ankara Radyosu'nda Ayşe Abla'nın (Neriman Hızır) hazırladığı Radyo Çocuk Kulübu programlannın çocuk yıldızlanndan birıydim ben de. Bu programlarda ortak çalışmayı, birlikte sorumluluk taşımayi; heyecanımızı, sevıncimizi bizi dinleyen binlerce çocukla paylaşmayı, birükte çocuk şarkılan ve turkuleri söylemeyi, en önemlisi dünya çocuk klasiklerini öğrendik. Çocukluğumun en unutulmaz, en paha biçilmez anısıdır Radyo Çocuk Kulubü programları. Yaşa başa bakmadan, hiçbir ayrım gozetmeden hepitnizı adam yerine koyan Ayşe Abla bize, yapılan işe saygı duymayı, birbirimizin fikirlerini dmlemeyi, kaliteye önem vermeyi, kısaca insan değerlerini oğretmişti tatlı dili ve engin bilgisiyle. Bu yaptıklannın mükâfatı olarak da bir gun işine son verildi Ayşe Abla'nın. Bizler de teker teker ayrıldık programdan, ancak Ayşe Abla ve çocuklannın ihşkisi, çocuklar çocuk olmaktan çıkıp buyudüklerinde de surdü gitti. Çoğumuzun içine Ayşe Abla ile yerleşen radyo sevgisi, ilerki dönemlerde kimimizin radyoya gerı dönmesine neden oldu. TRT kurutmadan az önce geOpera Korosu'nu, şu sıralarda Bulgarlarla pek dost olmadığımız gerekçesiyle anons edememek ve dinleyiciyi bu konuda merakta bırakmak gibi radyoculuk ahlakına sığmayan mantık dışı uygulamalara epeydir alışmıştık ashnda. tşte bu alışmışhk birden beni fevkalâde rahatsız etmeye başladı her nedense. 25 yılı bulan radyoculuğumun gumuş jübilesini kutlamak yerine, program yapımcılığını ocak 1988 itibanyla sona erdirmeye karar verdim. Bu yazı yayımlandıktan sonra belki de 1988'e varmadan işime son verilir umudundayım, zira çok sevdiğim radyoculuğu kendi isteğimle bırakmak biraz ağır geliyor açıkçası. TRT'nin kurulmasından hemen sonra titizlikle yetiştirilen uzman programcı ve teknik kadro birer ikişer emekli olmakta ya da radyoculuktan aynlmakta. Yerlerini dolduracak yeni kadrolar yetiştirilmemekte. Müzik programları için dış yapımcılardan medet umuluyor. Programların bazılarında gitgide dikkati çekmekte olan başıbozukluk, nitelik eksıkliği, zevk karmaşası, metinlerdeki yanlışlıklar ve okuma yanlışları denetim mekanızması tarafından pek umursanmıyor. Çünkü denetim, yasak sözcuklerle ve turlu çeşith başka yasaklarla ilgili, nitelik ve içerikle değil. Peki radyonun şimdiye kadar bıreysel özverilerle sürdurmekte olduğu nitelikli çizgi, bu bireyler aynldıktan sonra ne tarafa doğru yönelecek acaba? Bizim bilmediğimiz türden, yepyeni bir radyoculuk mu doğacak dersıniz? KİM KİME DUM DUMA BEHJÇ AK Olan. Ne Ğciamn. t>t{ y baska l>ir iş yopmatnak ıçm, kankatir m başladık Çımdi kan'kafı/r çızrnâk haika bçtir tş yapamıycroz ri döndum ben de. 1%2 yılında Ankara Radyosu'nda muzik programları yapmaya başladım. Fanık Guvenç ve Bülent Arelden radyo muzik programı yapımakğını ve sunuculuğu oğrendim. Kılı kırk yararak, kitaplar devirerek, doğru, nitelikli ve ilginç bilgiler vermeyi amaç edinerek, dınleyicinin ilgisini bilgiçlik taslamadan çekmeye özen göstererek hazırlardık programlarımızı.TRT kurulduktan hemen sonra yetişen genç, atıhmcı, yeniliğe açık uzman kadro yanında, radyoculuğa yıllannı vermiş kişilerle cahştık. Radyo muzik programlarındaki nitelikli gelenek Halil Bedii Yonetken ve Ceval Memduh Altar'ın başlattıklan gelenek uzun yıllar ge lışerek surdu. Bunca yıl boyunca birkaç kez zor, mantıksız sansur dönemleri yaşadık, ancak son zamanlarda yaşamakta olduğumuz yozlaşma ve cehalete prim veren sureç örneği ile daha once karşılaşmamıştık. Vaktiyle sayfalarca döktürdüğum program metinlerinin son zamanlarda bir daktilo sa\fasına ındiğini fark ettim geçenlerde. Dilimın ucuna gelen sözcükleri otosansurden geçirerek TRT'ceye çevirme zorunluğundan kaynaklanan düşünduğün gibi yazamama durumu, duşünmeyi ve duşunduğünu aktarmayı da olanaksızlaştınyordu. Karajan'ın yönettiği Verdi "Requiem"i yorumlayan Sofya Ulusal P Î K N t K PtYALE MADRA YAŞAM, BIZ r EV/DEDlB iMSAUdU. EVDE Simon ile Garfunkel'ın "Sounds ofSilence"ı kaset olarak çıktı Unkapaııı'ııda sessizliğin Paul Simon ve Art Gafunkel'm tam 21 yıl önce ilk parlaytşlannı yaşamalannı sağlayan, "Sounds ofSilence" albumü kaset olarakyeniden basıldı. Şu Unkapam'mn işine akıl sır ermiyor. Sen oncayıl otur bekle, tam unutulacağı sırada, ikilinin en eskı albümünü çıkart. BLRAK ELDEM Eğer "geçmise özlem" patolojisinin etkilerini zarnan zaman oldukça şiddetli biçimde uzerinde hisseden "homo nostalgicusTardan biriyseniz, eğer "Bir başka} dı altmışlann miızigi" diyorsanız ve eğer geçen yılın flaş albümü "Graceiand"den hoşlanmakla birlikte Paul Simon'ın "delikanlılık" dönemi yapıtlarına ilginiz daha fazlaysa, bugunlerde plakçı dukkânlarına uğramanızda yarar var. Muhtemelen keyfinizi yerine getirecek bir sürprizle karşılaşabilirsinız. Simon and Garfunkel'ın bundan tam yirmi bir yıl önce ilk parlayışlarını yaşamalarıru sağlayan "Sounds Of Silence" albumu, kaset olarak yeniden basıldı. Şu Unkapanı'nın ışlerine akıl sır erdirmek mumkün değil doğrusu. Sen onca yıl otur bekle; adamlar Central Park'ta yıllar sonra ortalığı birbirine katsınlar, göstermelik bir derleme albümle işi geçiştir; ondan sonra da tam unutulmaya yüz tuttuklan sırada en eski albumlerini piyasaya çıkart! Ünlu ikilinin gerçek performansını yansıtmaktan uzak, ticari zihniyetle studyoda yaratılmış bir derleme album niteliğindeki "Sounds Of Silence"ı Unkapanı'ndakiler de rasgele seçmişler besbelli. Tıpkı zamanında Columbia plak şirketi yetkililerinin düşünduğu gibi, "Mt" şarkının adını taşımasının ticari yönden olumlu sonuçlar yaratacağı kanısına varmışlar ve kaset basılmış. Ama heT şeye karşın, bugün müzikseverlerin gözünde tartışılmaz bir "tarihi" değeri olan "Sounds Of Silence"ı plakçı vitrinlerinde gormek, insanın hoşuna gidiyor. Albümün oyküsü, Paul Simon ile Art Garfunkel'ın muzikal geçmişleri kadar eskı neredeyse. altmışlı yılların başındaki o hareketli dönüşumleri yaşayan ABD'de, iki eski arkadaşın, çevrelerindeki folk müziğe bağh protesto akımlara, bu arada buyük oranda Bob Dylan'a öykünmeleriyle başlıyor her şey. Dylan ya da Peter Se^ger gibi keskin bir tavıra sahip olmamakla birlikte, çağın moda kavramı "yabancılaşma" ve "bireysel yalıtnn" ekseninde dolanan "yalnızlık şarkılan" uzerinde çalışıp, 1964 kasımında Columbia etıketiyle çıkan ilk albumlerini gerçekleştiriyorlar: "Wednesday Morning 3 AM." Görduğu Yahudi eğitiminin etkisınden sıynlmaya calışan Paul Simon'ın bu ilk dönem yapıtlannda, insanlardan ve toplumdan kaçmanın, birey için kaçınılmaz bir özsavunma biçiminde değerlendirüdiğı görüluyor. AJbumun en önemli parçası olan "The Sound Of Silence'', iletişimsizlik ve yabancılas HIZU GAZETECİ NECDET ŞE/V 'i. PERKBH Ç.VLUNPU6U YOLVNİR 5ÖUEI4Tİ euTı/N &/NLAR (CA/slfT TEK BİR KİŞİ GİBİ Muzikal bakımdan yoüan çoktan ayrümış olsa bile, huiâ çoğu kimse tarafindan, "tek bir kişi"gibideğertendirilen Paul Simon ile Art Garfunkel'ı unutmak kolay değiL rünce de, istek mektuplarının kamanın marşı gibi neredeysc Ne banklığını öğrenen Columbia var ki, "Wednesday Morning" yetkihleri, "mütesebbis" zekâlamüzik çevrelerinde pek de onemrını konuşturuyorlar: Studyo kali bır yankıya neden olmuyor ve yıtlannda donemin koşullanna henüz volun çok başlarında buuysun diye elektrogitar partislunan iki arkadaş Amerıka'dan yonlan da eklendikten sonra, umutlannı kesip Avrupa'ya yol"The Sound Of Silence" kırkbeş lanıyor. Parasız pulsuz, yorgunlik olarak piyasaya sürulüyor. luk ve düş kınklığı ile geçen günSonra? Sonrası da ilginç. Cebi ler alıyor sırayı. Paris'te, Londdelik bir vazıyette Iskandinavya ra'da, zaman zaman birlikte, zaturnesi yapmakta olan Paul Siman zaman da ayrı ayn verdikmon, Danimarka'daki plakçılarleri konserler, ancak sınırlı sayıdan birinin vitrininde kocaman daki folk muzik meraklısınca izbir yazı goruyor: "Bu hafta lenip beğemliyor. Derken, OkyaABD'de 1 Numara: The Sound nusun öte yanındaki ulkelerinde Of Silence!" kimi rastlantıların da etkisiyle Sonrasını tahmin etmek guç gelişen olaylar zıncirı, ne Simon 1 değil tabii. İlk uçakla New ın ne de Grafunkel'ın daha önce York'a dönen Paul Simon, Art hayal bile edemeyecekleri sonuçGarfunkel ile birlikte plak şirkelara yonleniveriyor: Bir disktinin yolunu tutuyor. Paranın jokey, radyo programlannın bikokusunu alan Columbia yonerinde "The Sound Of Silence"ı ticilerinde, ağızlar kulaklarla birçalıyor bir gün. Parça universite leşmiş; "Hemen yeni bir album kampuslarındaki dinleyiciler tayapalım" diyorlar. Yeni album rafından umulmadık bir ilgi gomü? Nasıl olur, yeni parça yok ki! Columbia işin o kısmına hiç aldırmıyor kuşkusuz. Sıkboğaz edilmekten pek hoşlanmayan Paul Simon, çaresız studyoya giriyor ve daha önce konser repertuvarlarına aldığı üç şarkıyı "Wednesday Morning" dekılerle birleştirip "jeni" albumu hazırlamak durumunda kalıyor. Bırkaç tanesı hariç, "Sounds Of Silence" da yer alan parçaların tumu tanıdık: Sıla ozlemini dile getiren "Homeward Bound", Simon'ın yazdığı en guzel aşk şarkısı olan "Kathj's Song", bireysel yalıtım özlemlerinin tipik orneğı durumundakı "I Am A Rock" ve "April Come She Will". Albumün en flaş parçası olan "The Sound Of Silence" için ise hiçbir şey söylemeye gerek yok. Çoğu insanın belleğinde, Dustin HoffmanAnne Bancroft iküisinin başrollerıni paylaştığı unutulmaz "The Graduate" (Aşk Mevsımi) filmi ile birlikte yer eden şarkı, neredeyse çeyrek yuzyılı geride bıraktı. "Sessizli\)Oirof*£>]rlstanbuüu müzikseverlerin daha önce Uhtsgin Sesi" tarih oluyor belki arVerCLt:*, ^a^, FestivaVnde dinleme olatstanbul tık; ama gorünen o ki, muzikal nağı bulduklan Paco de Lucia 17, 18 ve 19 ekim gunleri tstanbul Atatürk Kültur Merkezi'nde anlamda yolları çoktan aynlmış konser verecek, Paco de Lucia, htanbuVa Ispanyol Endüstri Sergisi kapsamında altüısıyla birolsa bile, hâlâ çoğu kimse taraUkte geiecek. Ybıe sergi çerçevesinde Atatürk Kültür Merkezi'nde 1721 ekim arasmda bir tspanyol findan "bir tek kişi" gibi değerSinemaHa/tasıduzenlenecek. HaftadaCarlosSaura'run "KanüDuğun" ve "Takunyalar"adlendirilen Simon ve Garfunkel'ı hfümleri de gösterilecek. tspanyol el sanatlan ve resimlerinden ömekler sergilenecek. unutmak kolay değil. ÇİZGİLÎK KÂMtL MASARACl AĞAÇ YAŞKEN EĞİLİR KEMAL GOKHA* M İLK DEMİR ÜRET/ML 1933'DA SUGUKI, KAfi/i8Ülc'T£ KU&ULAN ÇELIİC FAggİKASt'MDA İLK DEMlR £LO£ £OIİMIŞ 77. FATMA AOLl YUkSEK Ft/ZlNtfiJ /A4ALA77 OLAN O£lUf/eP£A/ Blfi PLAKETÛÖKİ/tEe£K /*y/£7 YAŞAT7LMAK (STEHAAfÇTr(SOL&f) • ON fdLOGRAM AG(ftUG(t4DAKİ PLAKET, YfLLA/Z SONİSA, 1384TE AÇtlAN "O£MiRÇ.EUK MUZ£Si "NE KDNAAAK IÇJN AtSAfJ£>/Ğ(NDA BULUNA KiiyACA/CTl. 1339'DA , 3O MlLYON UGA SEfZMAYB ILB YE SUMEfSeANK'A BAGU OLA&VC fOJfiULAN TBSIS, 19SÇ'T£ BAĞIkASIZ gı/Z GEnR.ILECEKTl(Z. Ncrf • Saym Se/çuk Geftşft 't/e TARtHTE BUGÜN MVMTAZ AMKAH ısaiiss^s 50 YIL ÖNCE CumhuriYel fabrikalara dair muamele Bundan sonra açılacak fabnka, ımalathane ve emsalı muesseselerin açılıp ışletilmesı ıçm müracaat vukuunda evvela aid olduğu mmtıkamn Beledıye şubesi ıdarı ve 16 Eylül 1937 Belediye reisınin eınrı olmadan ruhsat verilemeyecektir. Şehnn muhtelıj ıskelelenndeki yuk kamyonlan adedınm ihtıyaç nisbetınden fazla mıktara çıktığı anlaşılmıştır. Beledıye rıyasetı, seyrusefer subesine verdıği bir emırle 19371987 bundan sonra ıstenecek kamyon plakalarınm verilmemesını bıldirmiştir. Yeni açılacak mahaltı mahzur olup otmadığını tetkik edecek, vazıyeti merkeze bildırecekıır. Merkez fen heyeti imar burosu da, şehır planı noktasından tetkik yaparak raporunu verecek ve doğrudan doğruya Valının emrıle bu kabıl muesseselerin açtlmasına müsaade edilecektır. Valı ve )ük kamyonlan GÜZELLİĞİN SIRRI! Krem Balsamın KANZUK
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear