23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET/12 11 EYLÜL 198 Mick Jagger BBC'de Rolling Stones grubunun ünlü solisti Mick Jagger, önceki gece 17 yıllık , aradan sonra BBC televizyonunun "Top of the Pops" programına yeniden konuk oldu. Jagger, bu programda, Steve Winwood ile yapuğı son parçayı söyledi. Jagger'ın bu plağı önce ABD'de piyasaya çıkacak. (REUTER) Açıköğretimde önlisans ESKlŞEHtR (Cumhuriyet) Anadolu Üniversıtesi Açıköğretim Fakültesi tarafından yürütülen eğjtim önlisans programında bütunleme sınavlan, 1920 eylül tarihleri arasında yapılacak. 1. ve 2'nci sınıftan toplarn 80 bin ilkokul öğretmeninin katılacağı ve 35 il merkezinde yapılacak olan sınavın organizasyonu, yine açıköğretim fakültesince gerçekleştirildi. 198586 ders yılında 46 bin 685 ilkokul öğretmeninin katılımı ile başlayan programda, geçen yaz döneminde 23 bin 31 öğretmen mezun olmuştu. Başarılı olmalan halinde bütunleme sınavına girecek 2'nci sınıftaki 23 bin 654 ilkokul öğretmeni de eğıtim önlisans diploması almaya hak kazanacak. Ankesörlü telefonlar ANKARA (AA) Ankesörlü telefonlann daha randımanlı çalışabilmesi ve devamlı hizmet verilebilmesi amacıyla, başta Ankara, lstanbul ve Izmir olmak üzere büyük şehirlerde "Hızır" ekiplerin kurulacağı bildirildi. Abone Cihazları Başmühendisi Mustafa Gültekin, telsiz taşıyacak bu ekiplerle, bozuk ankesörlerin, haber verümesinden sonra 15 dakika ile iki saat arasında tamir edileceğinı kaydetti. Tüm ankesörlü telefonlann üç günde bir pediyodik bakımının yapıldığını, merkezi yerlerde bunların iki ya da üç kez kontrolden geçirildiğini kaydeden Gültekin, şöyle dedi: "Vatandaşlar bozuk ankesörlü telefonu 312 35 35 numaralı telefona bildirdiklerinde ekipler derhal mudahale yapabüecekkrdir. Üstelik bu numara arandığında iicretlendirme yoktur" dedi. DonnaRice'lı afışler Amerikalı demokrat başkan adayı Gary Hart ile adı seks skandalına kanşan ve Hart'ın adaylıktan çekilmesine neden olan fotomodel Donna Rice, "No Excuses" spor giyim firmasına modellik yaptı. Üzerinde Rice'ın fotoğrafı bulunan afişler, önceki gün New York duvarlanna yapıştınldı. (Fotoğraf: AP) Köpeğin azizliğii j Fnmsa'nvt Nice ktntbıl de arabalann beUrti sokaklara park etmesbü önlemek amacıyla konukm ve üzerinde düduk çaian poüs resmi buhınan engelUr, zaman lamart ana amaanm dtfmda başka Iştert de yanyor. Fotoğra/ta görülen sevimU köpek, tüm UuKİara karşm'^tatlajuvmi" sürdüruyor. (Fotoğraf: REUTER) HABERLERİN DEVAMI Siyasal Narsizm mi?.. ne, her ne pahasına oiursa oisun yeniden mutJak çoğunluğu kazandırmayı amaçlamıştır. Şöyle de denilebilir: Sayın uzal, 1983 seçimlerini 12 Eyiul'ün demokrasi dtşı yasaklannın da katkısıyla kazanmtştır; bu kez de 1967 seçimlerini, demokrasiye pek yakışmayan, eşitlik ve adalet duygulannı bir hayli hiçe sayan bir seçim sistemiyle kazanmak çabanndadır. Bu eieştiriye, Sayın uzal ve ANAP kurmaylan kendilerini şimdiden alıştırmaltdırtar. Seçim sisteminde yapılan değişiklikler, neredeyse azınlık oytanyla iktidar oima kapısını Bcmtştr. Seçmenln beşte birinin oyunu topiayan bir parti, M e d i s i e 20 Oyeden oluşan bir grup kuramayabitecektir. Muhaletet partHeri, iktidar partisi karşısırv da son derece dezavantajlı bir duruma getirilmiştir. 1 Kasım seçimlerine muhalefet birçok açtdan eşit olmayan bir ortamda gitmektedir. Onun içindir ki, erken seçimin scnuçlan buyuk bir olasılıkla tartışma konusu Gözler Çankaya'da olacak ve demokrasi açısından haklı olarak elestiritecektir. Oysa erken seçimi, 6 Eyiül'deki evetten sonra, siyasal normalleşme yolunda yeni bir adım olarak değeriendirme eğilimi s6z konusudur. Ama ne var ki, Başbakan Özal seçimin koşullarını öylesine acımasızca belirtemiştir ki, daha bugunden 1 Kasım sonrasının siyasal havasının nasıl zehirleneceğine ilişkin işaretler bol miktarda görülmektedir. Sayın özal kendi "kurtanctlığına" o denli inanmış ve inandınlmıştır ki, her ne pahasına oiursa olsun iktkJarı elinde tutmak isttyor. Siyaset hiç şüphesiz öncelikle iktidar koltuğu için yaptlır. Ama oyunun, hele demokrasilerde belirli kuralları vardır ki onlara uyulmadığı vakit, sonu kargaşadır. (Bastarafı 1. Sayfada) ramayacaktır." Inönü, anayasanın, Türkiye1 nin ve demokrasinin temel dengelerini altüst eden, ülkeyi maceraya sürükleyen bu girişimi durdurma görevini Cumhurbaşkanı'na verdiğini, "Anayasanın, Cumhurbaşkanlığı makamına tanıdığı gerekçelerin var oluş gerekçesi ülkeyi benzer tehlikelerden sakınmak, benzer >ol ayrımlannda yanlışın değil, dognınun yanında yer almaklır" dedı. SHP lideri, Parti Meclisi toplantısı açarken yaptığı konuşmada ise Cumhurbaşkanı'nın, Erken Seçim Yasası'nı aynen onaylaması durumunda iptali için Anayasa Mahkemesi'ne gideceklerini açıkladı. tnönü, Erken Seçim Yasası'na son dakikada seçim ve "• leneksel demokrasi anlayışına uymayan seyler konduğunu belirterek, oy pusulalarında adlannın yer almamasını eleştirdi. lnönü, vatandaşın kimi seçtiğini bilmek isteyeceğini vurgulayarak, "Bu kadar basit bir temeli yok saymak ve ne kadar parti seçilecek diye seçim anlayışını başından değiştirmek yasalara aykındır. Bu kadar ters bir yaklaşımı Özal kendi çıkaıianna uygun geldiği için getirmekte tereddut etmedi" diye konuştu. Erken seçim yasasının TBMM'den "malul" olarak çıktığını kaydeden tnönü, anayasa uyarınca Meclisin görevinin yeni bir seçim yasası çıkarmak değil, seçimin tarihini belirlemek olduğunu anlattı. tnönü, şunları soyledi: "Özellikle barajın yükseltilmesi daha önce Anayasa Mahkemesi'ne götiirdüğiimiiz bir husustur. Onun için tekrar Anayasa Mahkemesi'ne götüreceğiz. Ondan önce Sayın Cumhurbaşkaıunın, yasayı iyice inceleterek, sağltk.lt bir karara varmasını bekliyonız. Acele Ue imzalanacak bir karar değil bu. Seçim için yerleşmiş butun geleneklere aykın olarak erken seçim yapıvoruz diye seçimin mevzuatını mevcut iktidar partisinin lehine değiştiren bir yasa. Bunun üzerinde Sayın Cumhurbaşkanının durması ve fîkrini söylemesi, beklediğimiz bir noktadır. Bundan sonra partimizin seçimlere girip girmemesi konusunda bir karar alacağız, görüşmeye devam edeceğiz." Ama iyice vurgulamak istiyorum ki biz seçime hazırız ve seçimde her güp bir numara yapan, her gün başka bir şekilde vatandaşlan kandırarak kendi iktidannı sürdürmek isteyen partinin, vatandaşın eliyle tuzağa düşürülmesini istiyoruz. Onun için seçim hazırhklarına devam ediyoruz. Seçimde bütün rakiplerimizi yenerek iktidar olma azmindeyiz. Ama bu Seçim Yasası'nın da Sayın Cumhurbaşkanının elinde dikkatle gözden geçirilmesini gerekli düzeltmelerin yapılması için TBMM'ye iadesini bekliyoruz!' tnönü, şunlan soyledi: "OzeUikle barajın yükseltilmesi daha önce Anayasa Mahkemesi'ne götürdügümüz bir husustur. Onun için tekrar Anayasa Mahkemesi'ne götüreceğiz. Ondan önce Sayın Cumhurbaşkanının, yasayı iyice inceleterek, sağlıklı bir karara varmasını bekliyoruz. Acele ile imzalanacak bir karar değil bu. Seçim için yerleşmiş bütün geleneklere aykın olarak erken seçim yapıyoruz diye seçimin mevzuatını mevcut iktidar partisinin lehine değiştiren bir yasa. Bunun üzerinde Sayın Cumhurbaşkanınm durması ve fikrini söylemesi, beklediğimiz bir noktadır. Bundan sonra partimizin seçimlere girip girmemesi konusunda bir karar alacağız, görüşmeye devam edeceğiz." görüşüriiz" dedi. Cindoruk DYP Genel Idare Kurulu'nda yaptığı konuşmada, çıkarılan yeni Seçim Yasası'nı eleştirerek, bunun genel değil, özel bir kanun olduğunu soyledi ve bu yasayla 1950 öncesi seçim hukukuna dönuldUğünü belirtti. Başbakanın muhalefetin talebini tümden reddettiğini de anımsatan Cindoruk, şöyle devam etti: "Başbakan, hemen tstanbul'a giderek yasayı Cumhurbaşkanına imzalattıracağını söyledi. Cumhurbaşkanının incelemeden imzalayacağını sanmıyorum. Eğer hemen imzalarsa bundan Cumhurbaşkanı'nın kanunlan hatıra fotografı imzalar gibi imzalamakta olduğu ortaya çıkar. Çıkarılan yasanın DYP'nin yararına olduğunu da ileri süren Cindoruk, buna rağmen bu yasaya karşı cıktıklannı, çünkü yasanın demokratik olmadığını söyledi ve şöyle devam etti: "Sayın Evren'e soruyonım. Niye 6 Kasım seçimlerini de bugünkü gibi yapmadı. Neden önüne geürilen Seçim Vasası'nı imzaladı. Açıkça Cumhurbaşkanından bu yanlışlığı düzeltmesini isiiyorum. Aksi takdirde Sayın Cumburbaşkanı, Özal'ın yaptığı yanlışlıklan, hatalan, haksızlıkları ve tüm siyasi gaflannın sonımluluğunu paylaşır. Özal'a kim omuz verirse o omuz çöker." özal'ın Türkiye|nin çağ değiştirdiğini söylediğini anımsatan Cindoruk, "Doğrudur, yeni cağdan Türkiye ortaçağa çevrilmişttr. Neyle çağ degistirmişiz? Metris ve Mamak Cezaevleri ile mi, Keçeciler'le, Özfatura ile mi, bu Seçim Yasası'yla mı, bin dolann altına düşen milli gelirle mi, bu TRT ile mi, yoksa puro içen bir Başbakan kansıyla mı çağ atladık?" dedi ve gerekirse seçimleri boykot edebileceklerine işaret ederek, "ANAP'ı tek başına bırakmaya DYP hazırdır" dedi. Bir Uye ise, "Bugunden itibaren Meclisten de çekilelim" diye bağırdı. fi 1. f UCURMUMCU (Bastaratı 1. Sayfada) GOZLEM Aradaki farkı hertıakJe, yurda giriş yapan yurttaslann verdikleri oyiar oluşturuyor. Giriş kapılannda 253 bin 725 oy kullanılmış, 8 bin 817 oy da geçersiz sayılmıs... Yüksek Seçim Kurulu'nun halkoylamasından önce açıkladığt seçmen sayısı 25 milyon 740 bin 134. Buna giriş kapılanndaki "gurbetçilerin" geçerii ve geçersiz oyiannı eklerseniz, ortaya bir başka sonuç çıkar: 26 milyon 2 3 bin 510... Yüksek Seçim Kurulu'nca açıklanan son kayrrlı seçmen sayısı, 26 milyon 95 bin 630... Aradaki fark 72 bin 120... Yüksek Seçim Kurulu'nun halkoylamasından önce saptadığı kayrtlı seçmen sayısı ile açıklanan son kayrtlı seçmen sayısı arasında 355 bin 834 fark vardır. Yurtdışından giriş yapan yurttaş sayısı önceden btlinemez. Bu nedenle, halkoylamasından önce açıklanan, "kayttiı seçmen saytsı" ile halkoylamasından sonra açıklanan sayı arasında fark olması doğaldır. Ancak bu farkın, oy kullanan "gurbetçi yurttaş sayısı" kadar olması gerekir. "Gurbetçi oy sayısı" 262 bin 542'dir. Arada fark yine 72 bin 120'dir. Evet ve hayır oyian arasındaki fark, 75 bin 66... Kayrtlı seçmen sayısı için halkoylaması öncesi ve sonrasında açıklanan sayılar arasındaki fark 72 bin 120... Bu sayılar kuşku vericidir. Kaldı ki anayasanın geçici 16'nci maddesi gereğince 7 Kasım 1982 günü yapılan anayasa oylamasında oy kullanmayan, sayıları iki milyonu bulduğu söylenen yurttaşın bu son halkoylamasında oy kullanmamaları gerekmekteydi. Anayasanın geçici 16'ncı maddesi gereğince kimler oy kullanamayacaktı? Acaba, anayasa geregi oy kullanmamalan gerekenler, halkoylamasında oy mu kuHanmıslardı? Seçmen kutüklerinde böyle bir bikji var mıydı? Anayasanın geçici 4. maddesi, anttdemokratik bir uygulamaya yol açar. Geçici 4. maddenin kaldınlması görüşmeierinde bu konu kimsenin aklına gelmemiştir. Madde antidemokratiktir. Bu ayn bir konudur. Ancak, madde bu haliyle yürürlOkteyse ve buna rağmen yine de bu yurnaşlar oy kullanmışlarsa, ortaya bambaşka bir hukuksal sorun çıkmaktadır Eğer bu yurttaşlar oy kullanmışlarsa, halkoylaması sonuçları oy kullanmamaları gerekenlerin oy kullanmaları nedeniyle iyice sakattanmıştır. Bir ülkede daha kimlerin kayıtlı seçmen olduklan konusunda sağlıklı ve güvenilir kayıtlar yoksa ve halkoylamasından önce ve sonraki kayıtlı seçmen sayıları birbirini tutmuyorsa, 0 ülkede yapılmış ve yapılacak oylamalara gökjeler düşmüş demektir. Anayasanın 77. maddesi Meclisin seçimleri yenilemesinin "yasa" ile değil "karar" ile olacağını açıkça yazryor. Meclis Içtüzüğü'nün 93'üncü maddesinde seçimlerin yenilenmesi gorüşlerinin bu konuda verilecek "önerge" ile başlayacağı belirtiliyor. Hukuk dilinde "yasa" ile "karar" birbirlerinden çok farklı kavramlardır. Bu yüzden, "yasa" ile '*arar"ın doğuracakları hukuksal sonuçlar birbirlerinden çok farklıdır. örneğin TBMM'nin alacağı "karar" için Anayasa Mahkemesi'ne başvurulamaz. Yasa için bu yol açıktır. ANAP, bütün bu hukuk kurallarını altust ederek, "yenileme kararf'tu "yasa" ile yapıyor. Bunu yaparken de parti değiştirdikleri için anayasanın 84'üncü maddesi gereğince, "Herhangi bir partinin genel merkez organlannca aday gösterilemez" hükmünü açıkça çiğneyerek, ANAP'a transfer olan milletvekillerini aday göstermeye hazırlanıyor. Bu da yetmiyor, "TBMM uyehrinin 1987 yılına ait aylık ve yolluktan eksiksiz olarak ödenir" hükmünü getirerek, görev sürelerı biten milletvekillerine devlet kesesinden milletvekilliği sıfatı düştükten sonra da aylık ve yolluk bağlanıyor. Halkoylamasına, sağlıksız seçmen kütükleri nedeniyle gölge düşmüştür. Seçimleri yenilemek için başvurulan yol da anayasa tekniği açısından geçersiz sayılması gereken bir hukuksal sakatlık doğurmuştur. Demokrasinin diyatog, uzlaşma gibi bazı temel kavramlan var ki galiba bir turiü öğrenemeyeceğiz. Ne yazık ki öyie. Sayın özal'ın sergilediği bu son tutumun adı, acaba siyasal narsizm midir? CONEYT ARCAYÜREK yazıyor (Bastarafı 1. Sayfada) aşılayarak, bırakahm Seçim fasası 'nı, dilediği her kararı Meclisten rahatlıkla geçirebileceğinı biliyordu. Hemen hiçbir iktidar döneminde, bir iktidarın seçim kazanabilmek için bu kadar açık seçik, tek yanlı bir "çıkar yasası ''nı kabul ettirmeye ne aklı yatmıştı ne de aklının ucundan böyle birgirişim geçmışti. 1 Kasım'a aiınart seçime yön verecek son yasayla muhalefet partileri, özal'a oranla TV'deki propagandadan başlayarak, aday saptanmasma kadar her açıdan boğuluyordu. DYP'nin önceki sabah çıkardığı bildiri, yeni yasanın getirdiği önemli sakıncaları sırahyor, sonunda da üstü kapalı biçimde, "rejimi karanlığa götürecek böyk bir seçimin sorumluhığuna katılmayacak DYP'den" söz ediyordu. Sahne, bu bildirinin kamuoyuna dağıtılmasıyla açıldı. SHP birden dalgalandı. Zaten Erdal Inöniı, bir gün önce yaptığı konuşmada sadece seçim tarihine karşı çıkmıyor, aynca Seçim Yasası 'nı tümüyle yadırgadığını söylüyor, o da üstu kapalı cümlelerle, "seçimlere katümamayı" dokunduruyordu. "Seçim sonımluluğunu üstlenmenin " ne demek olduğunu, öğleden sonra Cindoruk 'un kuliste açıkça "seçimi boykot" sözcüklerini kullanmasından anlıyorduk. Birden esen rüzgâr, muhalefetin bu koşullarda, Ozal'm, Seçim Yasası'nı olduğu gibi geçirmesi durumunda, daha sertleşip, boykota dönüsmesine doğru esiyordu. Aslında Erdal Inönü'nün de böyle bir yasayla alelacele, yangından mal kaçınr gibi seçime gidilmesine aklı ermiyordu. Grubunda tek tek yaptığı nabızyoklamasında yüzde 90'a yakın çoğunluk, boykotun yanında yer alıyordu. Ancak înönü, çıkmayan canda umut vardır hesabıyla siyasal girişimlerin sürdürülmesine yanlı görünüyordu. Oysa, örneğin Aydın Giirkan gibi SHP'liler, eğer boykota gidilecekse bu kararın uzun uzadıya tartışılmadan, muhalefet partilerinin yapacağı bir saaılik or~ tak toplantıdan sonra gece saat 22.30'da açılacak oturumda Mecliste açıklanmasmı istiyorlardı. Muhalefetin ortak boykot kararı, elbette koşullarla smırlanacak. Özal, iktidara yontan Seçim Yasası'nı partilerarası bir komisyonda hemen düzeltirse, seçimlere katüacaklarını içerecekti. Ne var ki kuliste boykot karannın daha sonraki günlere sarkacağını kısa sürede anlayan özal'm, hiçbir ödıin vermeyeceği öne sürülüyordu. Bir bakıma bu görüş, değer taşıyordu. Yasa çıktıktan sonra seçimde muhalefeti yutmaya yönelen Özal'm "tertiplerini" düzeltmenin olanağı kalmayacaktı. "aracı"görevini ustleniyor, sonunda tnönü 'nün muhalefet adına Başbakan özal 'la konuşmasma karar veriiiyordu. Başbakan, lnönü 'yü dinliyordu. Kılı kıpırdamıyordu, ödıin vermeye yanaşacak bir davranış içinde değildi. Sadece muhalefeti dınlemiş, sonunda onlara hak vermiş olabilmek için, seçim tarihini 8 kasıma almayı dıişünebileceğinden dem vunıyordu. tnönü, bütün mantığıyla Özal'a, aslında yasanın bütünüyle demokratik ilkelere aykın olduğunu anlatmaya uğraştyordu, ama ne çare! tnönü, dakikalar boyunca hiçbir sonuç alamıyor, en zor koşullarda gülümseyen yüzu asılmış, Başbakanın yanından çıkıyordu. Yasayı görüşmek için oturum açıldığında hemen orada, o dakika muhalefetin ortak kararım açıklayacak bir "birleşme" ortada yoktu. Esasen SHP ile DYP hemen karar alsalar bile Rahşan Ecevit, pazar günkü eşini liderliğe oturtacak Kurucular Kurulu 'nda karar ahnabileceğini vurgulayıp ayrılmıştı. Özal, muhalefetteki eylem gecikmesinden yine yararlanıyordu. Geç kalınmıştı. Muhalefet, daha birkaç gün önceden Ecevit'in vurguladığı gibi özal'ın yeni seçim üslubunu yansıtan son çehresi ortaya çıktığında, bir araya gelebilir, gereken kararı alabilir, özal'ın ani baskımnı geri püskürtebilirdi. O sıralarda kuliste başka hesaplar da dönüyordu. SHP milletvekillerinin boykot kararma, "maddi açıdan yararlanacaklan""için tabiiyanlı olacaklarını, yine SHP milletvekillerinin kimileri söylerken, DYP'Hlerden başka nağmeler duyuluyordu. DYP'liIere göre, boykot karannın hemen çıkmamasının ardında, DSP'nin seçimlere girmesini engellemeye çalışan başka bir SHPdürtüsü vardı. Ecevit'in partisi kongresini yapamamıştı, ancak Mecliste grubu olduğu için katılma hakkını kazamyordu. DSPgrubundan koparılacak iki milletvekili, partinin seçime girmesini engelleyebilir, böylece sol tabanda tek başına kalacak SHP, yıllardır beklediği, ama artık olgunlaşan meyveyi yerdi. Bu girişimler ne derece doğruydu, değildi elbet bilinemiyordu. Çünkü, olaylar böylesine dar kapılar önüne gelince, kulislerde suskunluk, gizemli davranışlar giderek artardı. Kuşku yok; Erdal tnönü, soruna seçimi alıp almamanm ötesinde demokraük rejimde başgösteren son yozlaşma gözüyle bakıyordu. Fakat elinde "yetki yoktu." Bir anda seçimi boykot etmek gibi çok önemli kararı Parti Meclisi'ne danışmadan alamazdı. Nitekim sabaha doğru tnönü'nün her şeyden önce yetki almaya, bunun yanı sıra demokratik kuralları zorlayarak sonuca gitmeye çalışacağı anlaşıldı. DYP bildirısinde, Cumhurbaşkanını "sağüklı vesürektibir demokrasi" için girişimlerde bulunmaya çağırmıştı. Oysa bu tartışmalann, siyasal trafiğin arttığı sıralarda Başbakan Özal, dün sabah saat 06.00'da ANAP çoğunluğunun kabul ettiği yasanın, lstanbul'da bulunan Cumhurbaşkanı 'na elden götürülmesini, Çankaya'mn hemen vereceği onayla, yasanın mükerrer Resmi Gazete'de yayımlanıp, yürürlüğe girmesini istiyordu. Kulis, özal'ın bu buyruğuyla gözünü birden başka yöne çevirdi. özal'm söylediklerinin altında neler yatıyordu?.. Cumhurbaşkanı 'nın hemen imzalayacağından kuşku duymasa, özal, yasayı alelacele tstanbul'a niçin göndersindi?.. Ortaya çıkan önemli olasılığı, muhalefet partileri, dün değerlendirdiler. özal'ın sözlerinden şu anlaşılıyordu: Halkoylamasından sonra tstanbul'da Cumhurbaşkam ile üç saat görüşen Özal, yasa çıkmadan Çankaya 'nın onayını almış olabilirdi. Her ne kadar Cumhurbaşkanı, Meclisteki görüşmelerin tutanaklanm hemen tstanbul'a getirtmişti, incelemeye alacağı gibi bir izlenim doğmuştu, ama Başbakanın sözlerinde yasa çıkmadan Özal'la Cumhurbaşkanı'nın "metin üzerinde de mutabık olduklarım" gösteren belirtiler vardı. özal, Devlet Bakanı Kâzım Oksay'ı tstanbul'a gönderecekken, Cumhurbaşkanı'nın dün akşam üzeri Ankara'ya döneceği haberi geldi. Acaba Cumhurbaşkanı son gelişmelerin ışığında duraksama geçiriyor muydu? Yoksa başkente gelir gelmez yasaya imzayı basıp, muhalefetin "baştan mutabakat" irdelemelerine haklılık mı kazandıracaktı? Dün önce Cindoruk başladı, Erdal lnönü Parti Meclisi'nde sürdürdü. Cumhurbaşkanı yasayı imzalarsa, boykot ya da başka önlemler üzerinde çalışacaklardı. "özal'la Meclisten önce yasa üzerinde mutabık kaldığını" varsayarak Cindoruk, Cumhurbaşkanı'nın "hatıra fotografı çektirircesine" her önüne süriilen metne imza atamayacağım söylüyordu. lnönü, daha "temkinli" idi. Cumhurbaşkanı'nın varacağı sonuca göre, SHP'nin yörüngesini saptayacağı, yasa yukarıda onaylamrsa, Anayasa Mahkemesi'ne gidileceğini belirtiyordu. Anayasa Mahkemesi'nin "öncelik ve heditikle'' karar alacağından söz edenler vardı. Seçim kararlarının, ANAP'ın uyguladığı gibi yasayla değil bir önergeyle gerçekleşmesi gerektiğini öne sürenler, hukuksal çelişkilerle, ancak Anayasa Mahkemesi "siyasal bir karar almazsa'' son Seçim Yasası 'nın bozulacağından kuşku duymuyorlardı. Birden alınamayan boykot kararından sonra ileriye yayılan değişik bir düzen gözleniyordu. SHP, Cumhurbaşkanı 'nı bekleyecekti. DSP, Kurucular Meclisi'ni, son olarak DYP de bazı kapılan açık bırakıyor, ortak hareketi yadsımıyordu. 24 eylülde toplanacak olan olağanüstü kongrenin kararım almaya yöneliyordu. Cindoruk, geçici genel başkanhğı sırasında bu denli önemli bir karar almamayı, Demirel'in liderliğinde boykota gidilip gidilmemesinin kararlaştırılmasını uygun görmüş olabilirdi. siyasal alanlardan sonucu belirsiz ortama kaymaya başlamıştı. özal'm çoğunluğu elinde tutarak dilediği her şeyi yapmayı kendinde hak gören davranışlar zincirini, muhalefet, ortak eylemlerle kırabilirdi. Çünkü özal, muhalefetin ortak davramşını daha ciddiye alma zonınluluğunu duyabilirdi. Doğrusu özal, lnönü'yü dinledikten, muhalefetin, birden ortak eyleme önceki gece geçemeyeceğini gordükten sonra, "boykot önerisini bir blöf olarak "niteledi. Blöfü gördü. Yasayı istediği gibi çıkardı. Şu anda kazanan taraf özal'dı, zamana yaydıklan eylem planlarıyla muhalefetin nereye varacağı pek belli değildi. Kamuoyunda da muhalefetin haklı nedenlerini iyi anlatamamasından kaynaklanan boykota karşı ilk eleştiriler, dün başlamıştı. Muhalefet, Özal'ın yakasına yapışacağı yerde, Başbakan muhalefetin yakasına sanlmış, dilediği mindere çekmiş, yasayı getirmiş, direnmelere, eleştirilere, boykot olasılıklarma karşın rahatlıkla geçirmişti. Cindoruk'a seçimi boykot yetkisi verildi DYP Merkez Karar Genel ldare Kurulu ve Merkez Karar Kurulu toplantısında daha sonra yeni Erken Genel Seçim Yasası ve boykot konusu görüşüldü. 40 imzalı bir teklif görüşülerek ittifakla kabul edildi. Bu teklifte "9 eylülü 10 eylüle bağlayan gece baskın usulü ile çıkartılan ve 298 sayılı yasa ile Milletvekili Yasası'nı değiştiren kanunun Cumhurbaşkanlığınca imzalanarak yayımlanlanması halinde, bu anti demokratik yasa ile seçime girilip girilmeyeceği hususunda diğer muhalefet partileri ile görüşülüp, eylem biriiği sağlanması ve gerekiyorsa seçime girilip girilmeme konusunda genel başkana tam yetki verilmesi" karara bağlandı. Toplantı sürerken saat 15.00'te basın toplantısı düzenleyen Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Dülger, Cumhurbaşkanmın yasayı tetkike aldığını, randevularını iptal ettiğini ve danışmanlanyla toplandıklannı haber aldıklanru belirtti. Devlet Bakanı Kâzım Oksayın dün Başbakan Turgut Özal'ın talimatı üzerine yanına alarak getirdiği yeni seçim yasa tasansının Cumhurbaşkanı Kenan Evren'e sunulup sunulmadığı konusu, tartışmalara yol açtı Cumhurbaşkanhğı'na yakın çevreler, Evren'in dün sabah saatlerinde ISEDAK'ın kapanış toplantısı saati olan 15.00'e kadar konuşma metnini hazırladığı öğrenildi. Oksay'm Cumhurbaşkanına tasanyı sunup sunmadığı ise doğrulanmadı. Başbakanhğa yakın çevreler Oksay'ın dün tasanyı Harbiye Ordu Evi'nde Cumhurbaşkanına sunduğunu bir ihtilaf olmaması durumunda Evren'in onayından geçirilebilirse, Resmi Gazete'nin bu akşamki mükerrer sayısında yayımlanacağını belirttiler. Ve Demirel (Bastarafı 1. Sayfada) Demirel, basın toplantısında 6 Eylül halkoylamasını değerlendirirken, "Milletin sağduyusu ve vicdanı demokrasiye sahip çıkmayı becermiştir. Mttietimize şükranlanmızı sunanz" dedi. Yasaksız bir Türkiye'nin yasaklı Türkiye'den daha iyi olduğuna dikkat çeken Demirel, hükümetin 6 Eylül halkoylamasında devletin gücünü hakhnın değil, haksızın yanında kullandığını bildirdi. Demirel, "Oylama, milletimize çok yanlış şekilde takdira edflmiştir. Ama mUetimiz hukuka, adalete sahip çıkmayı başarmıştır. Altını çizerek söylüyonım, devlet kötü kullanılmıştır" dedi. Demirel, halkoylamasına ilişkin olarak Çankaya'ya dair hiçbir söz sarf etmediğini de bildirirken, "Ben her zaman Çankaya'mn ve hükürnetlerin kavgasız, hilesiz ve kansız bir biçimde miUet iradesi Ue değişmesi gerektiğini söyledim" biçıminde konuştu. Süleyman Demirel, 6 Eylülden sonra konuşmak için Yüksek Seçim Kurulu'nun halkoylaması sonuçlarına ilişkin kesin açıklamasını bekledigıni de kaydederek, şöyle konuştu: "Halkoylaması neticesinde anayasanın geçici 4. maddesi kalkmıstır. Halk bunun kalkmasını istemiş ve yasakların kalktığına dair kanun yürürlüğe girmiştir. Halkoylaması konuşmalarında bu yasaklar milletimize çok değişik şekiUerde takdim edilmiştir. Ancak milletin sağduyusu ve vicdanı demokrasiye sahip çıkmasını becermiştir. Bu nedenle milletimize şükranlanmızı sunuyonım. Bir gazetecinin, "DYP seçimleri boykot etmeyi düşünüyor. Sizin bu konudaki görüşunıiz nedir?" yolundaki sorusuna ise Süleyman Demirel, "Dedim ya, ben biraz geriden geliyorum. O nedenk yorum yapmıyorum" yanıtını verdi. DSP ile birleşme ~ İnönü, DSP ile birleşme konusuna ilişkin bir soru üzerine, "O konu benim açımdan gündemden çıkmıştır. Arbk bekleyecek zamanımız yok. Ancak, bize yardımcı olmak isteyenlerle Seçim \asası, güneş (Bastarafı 1. Sayfada) dı. Ecevit'in, görüşmenin si kuralı da kaldırıldı. Aynca, İnönü'nün odasında yapılmasıpartilerin seçime katılabilmek na karşı çıktığı öğrenildi. için Ulerin üçte ikisinde örgütlenDaha sonra İnönü, özal ile miş olmaları koşulu da illerin yagöriişürken Cind"ruk da Rahşan rısı olarak değiştirildi. Ecevit'i ziyaret etti. Muhalefet Erken seçim yasa önerisinin partileri arasındaki görüşmelergörüşulmesi nedeniyle önceki de, seçim mevzuatının anti deakşam TBMM'de hareketli bir mokratik bir biçime çahşma gözlendi. Öneri Anayadönüştürülmesine karşı ortak tasa Komisyonu'nda yer yer tartışvir takımlması görüşü benimsenmalı bir ortamda görüşülürken, di. Gerekirse seçimlerin boykot muhalefet partileri arasında seedilmesi olasılığı üzerinde de duçime katılmama eğilimi belirdi. ruldu^ Bu eğilim üzerine muhalefet parSHP'li Turan Bayezit de kotileri liderleri TBMM'de bir di nuşmasında muhalefet zi görüşme yaptılar. SHP lideri partilerinin seçimlere katılmayaErdal lnönü de muhalefet par caklarını ima etti. Turan Bayetileri adına Başbakan Özal ile zit aynca, oy pusulasına göriişerek isteklerini iletti. An adaylann isimlerinin yazılmamacak lnönü, görüşmeden "pek sını da eleştirerek, '•çünkü utatatmin olmadım" diye ayrılır nacağınız isimler olacaktır" ken, Özal, "Seçimi boykot eder dedi. Bayezit'in bu sözleri lerse etsinler kaçmak için bahane ANAP'hlann tepkisine yol açaranyorlar" dedi. ken Genel Kurul'daki hava da Muhalefet partileri arasında gerginleşti. ki temaslar, Cindoruklnönü ve DSP'li Ömer Kuşhan da CindorukEcevit görüşmesi biçi ANAP'lılaradönerek, "şahsiyeminde gerçekleşirken tnönü ve tinize sahip çıkın" diye bağırınRahşan Ecevit bir araya gelme ca başta ANAP Genel Başkan diler. tlk olarak DYP Genel Baş Müşaviri MustaJa Taşar olmak kan Vekili Hüsamettin üzere bazı ANAP'lılar kürsüye Cindoruk, tnönü'yü TBMM'de yürüdüler. ANAP grubunu haki odasında ziyaret etti. Rahşan yatiyeti bitmiş bir grup olarak Ecevit ise birkaç kez çağrılması niteledi ve "hangi yüzle halkın na karşın bu görüşmeye katılma karşısına çıkacaksınız?" dedi. Torumtay (Bastarafı I. Sayfada) pazartesi gttnü gelecekleri tstanbul'da tamamlanacak. Komutanlar, lstanbul'daki ziyaretleri süresince, NATO'nun her üç yılda bir yaptıkları toplantıyı gerçekleştirecekler. Önumuzdeki hafta başında İstanbul'a gelecek komutanlar arasında Yunan Genelkurmay Başkanı Hava Orgenerali Nikolaos Kuris'in de bulunacağı açıklandı. Kuris de 1974'ten sonra Türkiye'yi ziyaret edecek olan ikinci Yunan genelkurmay başkanı olacak. Protesto ve işgal ö t e yandan, kendilerini "TKPML" ve "TtKKO" örgüt üyeleri olarak tanıtan bir grup mülteci, dün "Günaydm" gazetesinin ve Amerikan Assosiated Press Ajansı'nın, Atina'daki bürolarını işgal ettiler. Atina'daki Kanada CBC ve ABC TV ve radyo muhabirinin barındığı buroyu da işgal eden mülteciler, yüzlerinde kızıl maskeler olduğu halde işgal ettikleri bürolann balkonlanndan Türk yönetimi aleyhinde sloganlar bağırdılar. Ecsvitler Cindoruk'la lnönü uzun uzadıya görüştüler. Sen az sosyal demokratsın, ben daha çok sosyal demokratım kavgasından bir tiirlü yakasını kurtaramayan Rahşan Ecevit, bu ikili görüşmelefe, Erdal tnönü'nün odasına grtmeyeceğini söyleyerek katılmıyordu. Cindoruk, şu hale bakın iki sol parti arasında, Özarın sözleri İSEDAK toplantısı nedeniyle tstanbul'da bulunan Başbakan özal, gazetecilerin seçim yasa tasarısının Cumhurbaşkanı Evren tarafından onaylanıp onaylanmadığı yolundaki soruları üzerine, "Biz onu oraya gönderdik. Yani Meclisten onun oraya gönderildiğini bilivorum. O kadar" dedi. Blöfü gördü Demokratik kurallar içinde demokraük yaşamla özdeşleşerek muhalefet partilerinin bir araya gelip tarihsel bir karar almalan olanağı, önceki gece bir parlamış, sonra yavaş yavuş gözlerden uzaklaşan bir yıldız gibi
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear